Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Kararı/ Kuyu Suyu Kullanımı

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 4,67 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-11-2007, 16:49   #1
şimşek08

 
Varsayılan Yargıtay Kararı/ Kuyu Suyu Kullanımı

Merhabalar!
Kuyu suyu kullanımının karşılığında Sular İdaresi Kurumunca herhangi bir ücret talep edilemeyeceğine dair Yargıtay Kararına ihtiyacım var. Elinde konuya ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlarım bu konudaki Yargıtay kararını gönderebilirlerse sevinirim.
Old 21-11-2007, 00:33   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/549
Karar: 2007/658
Karar Tarihi: 27.02.2007
ÖZET: Davalının atık suların uzaklaştırılması konusundaki davacı kurum hizmetlerden yararlandığının saptanması halinde dosya uzman bilirkişiye verilerek davalının sorumlu tutulabileceği atık su bedelinin ve takip tarihi itibarıyla davacının isteyebileceği alacak miktarının belirlenmesi için uzman bilirkişiden rapor alınmalı sonucuna göre bir karar verilmelidir.

(2560 S. K. m. 2, 23, Ek.5) (2464 S. K. m. 97)
Dava: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafça istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Karar: 1- Dava niteliği ve içeriği itibarıyla tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak kuyu suyu kullanmadan kaynaklanan tazminat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.
İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine, dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesinin birinci fıkrası hükmündeki <ve belediye ve mücavir alan sınırları içinde yeraltı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi sulan> sözcüklerinin Anayasa Mahkemesinin 31.03.1987 gün ve 1986/20 esas, 1987/9 karar sayılı ilamı ile iptal edilmesi ve yerine yeni bir yasal düzenleme yapılmaması karşısında, belediyelerin kamu ve özel kişilere ait taşınmazlarda açılan kuyulardan elde edilecek yeraltı sulan için su bedeli almalarının yasal dayanağının ortadan kalkması nedeniyle buna istinaden çıkartılan ASKİ Tarifeler Yönetmeliği hükmünün uygulanmasına da imkan bulunmamasına, bunun sonucu olarak mahkemece davacının kaçak su bedeli isteyemeyeceğine ilişkin gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı tarafın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Davacı tarafın atık su bedeline yönelik temyiz itirazına gelince, mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç davanın niteliğine, konuyu düzenleyen yasal düzenlemelere, toplanan delillere uygun düşmemiştir.
2560 sayılı İSKİ Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanuna 3305 sayılı kanunla eklenen Ek Madde 5 hükmü ile, bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanması imkanı sağlanmış, davacı ASKİ Genel Müdürlüğü de anılan kanun hükümlerine göre kurulmuştur. 2560 sayılı kanunun 2/b maddesi hükmünde kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltına yerine ulaştırılması v.b. Büyükşehir belediyeleri bünyesinde ayrı bir tüzel kişilik olarak kurulacak su ve kanalizasyon idarelerinin görevleri arasında sayılmış, 23. madde hükmü ile de, kurulacak su ve kanalizasyon idarelerine su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için tarifeler yapmak, tarifelerin tespiti ve tahsilatla ilgili usul ve esasları belirlemek üzere yönetmelik çıkarma yetkisi verilmiştir. Görev bölgelerinde, su ve kanalizasyon idarelerince yerine getirilecek bu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu, kanun ve çıkartılacak yönetmelik ve yayınlanacak tarifeler uyarınca alınması öngörülen bedellerin de bu hizmetin karşılığı olarak alınan bir ücret olacağı, abone olsun veya olmasın hizmetten yararlanan herkesin belirlenecek bu bedelleri ödemesi gerektiği kuşkusuzdur.
Davacı ASKİ Genel Müdürlüğünce yayınlanan Tarifeler Yönetmeliğinin 5. maddesinde su abonesi ve atık su (kullanılmış su) abonesi olmak üzere iki tür abonelik sayılmış, 6. maddesi hükmünde kuyu aboneliği <Yeraltı sularından kullanma ve sanayi suyu elde eden abonelikler> olarak tanımlanmış, kuyusu bulunan kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin idareye başvurarak kuyu abonesi sözleşmesi yapmak zorunda oldukları açıklanmış, ayrıca yayınlanan <Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği>nin 2. maddesi hükmünde de atık su kaynakları <Faaliyet ve üretimleri nedeniyle atık su üreten konutlar, ticari binalar, endüstri kuruluşları, tarımsal alanlar, kentsel bölgeler eğitim kuruluşları, tamirhaneler, atölyeler, hastaneler ve benzeri kurum, kuruluş ve işletmeler> olarak tanımlandıktan sonra diğer maddelerinde ilkeler ve yasaklar saptanarak, evsel ve endüstriyel atık su kaynaklarının kanalizasyon şebekesine veya alıcı ortama deşarj koşulları ve yine kanalizasyon şebekesinin bulunmadığı yerlerdeki atık su kaynaklarının uyacakları esaslar, yönetmeliğe aykırı davranış halinde yapılacak iş ve işlemler kapsamlı biçimde açıklanmıştır.
Davacı ASKİ Genel Müdürlüğü, az önce açıklanan yasal düzenlemeler doğrultusunda belirli dönemlerde yayınladığı tarifelerle alınacak su ve atık su bedellerini belirleyip duyurduğu anlaşılmaktadır. Kiraladığı taşınmazdaki kuyudan elde ettiği suları oto yıkama işinde kullanan davalının, kullandığı kuyu suyu kadar da atık su üretmiş olacağı ve davacı kurum tarafından verilen hizmetlerden yararlanarak atık suları kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla işyerinden uzaklaştırması halinde, tarife ile belirlenen atık su bedelinden sorumlu tutulması gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece davalının atık suların uzaklaştırılması konusundaki davacı kurum hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı araştırılıp soruşturulmamış, açıklanan olgular dikkate alınmaksızın karar verilmiştir. Eksik araştırma ve soruşturmayla hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece öncelikle taraflardan sorularak ve gerekirse mahallinde keşif yapılarak kuyu suyunun kullanıldığı işyerinin bulunduğu yerde ASKİ kanalizasyon şebekesi bulunup bulunmadığı, varsa işyerinin kanalizasyon şebekesine bağlı olup olmadığı, kullanılan suların işyerinden ne şekilde uzaklaştırıldığı araştırılıp soruşturulmalı, davalının atık suların uzaklaştırılması konusundaki davacı kurum hizmetlerden yararlandığının saptanması halinde dosya uzman bilirkişiye verilerek davalının sorumlu tutulabileceği atık su bedelinin ve takip tarihi itibarıyla davacının isteyebileceği alacak miktarının belirlenmesi için uzman bilirkişiden rapor alınmalı ve toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 13,10 YTL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 27.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 21-11-2007, 12:43   #3
şimşek08

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 06-08-2009, 12:52   #4
avktderya

 
Varsayılan

atık su ücreti başlıklı olarak konu açmıştım. ama cevap alamadım . burada şunu sorabilir miyim? atık su ücreti kanalizasyona bağlı olmayan kişi ve ya kuruluşlardan alınabilir mi ?
saygılarımla
Old 03-02-2010, 15:52   #5
avktderya

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım
yukarıda bulunan kararın aksi yönünde yani atık su ücreti alınabilmesi için kanalizasyona abğlı olmak şartı aranmayan bir karar arıyorum
ilginiz için teşekkür ederim şimdiden
saygılarımla
Old 20-06-2016, 19:10   #6
Av.Alper1907

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/6339
K. 2010/12000
YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 26/02/2008

NUMARASI : 2007/46-2008/42

DAVACI : ASKİ Genel Müdürlüğü vekili avukat H.İbrahim Metin Tüzün

DAVALI : Ümit Ozan vekili avukat İsa Kocabey

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR: Davacı, 15.9.2006 tarihinde yapılan kontrollerde davalının kaçak su kullandığını belirlenerek bu hususun fotoğrafla saptanıp tutanak tanzim edildiğini, yönetmelik gereği tahakkuk ettirilen fatura bedelinin ödenmediğini, yapılan İcra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile %40 inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, kaçak su kullanmadığını kullandığı suyun çıkarıldığı kuyunun kendisinin olduğu, suyu beton fabrıkalarında kullandığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının kendi taşınmazındaki kuyudan çıkan suyu kullandığı atık su için kanalizasyon hizmeti verilmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalının taşınmazında açılan kuyudan çıkarılan su için davacının talepte bulunamayacağına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davalının taşınmazı içinde kuyu açarak elde ettiği suyu yine kendine ait iki adet beton santralıda kullandığı, davacının bu kullandığı su nedeniyle 751265 no ile abone olduğu, davacı kurumun kaçak su kullanıldığı için 15.9.2006 tarihinde tutanak tanzım ettiği bu tutanağa dayalı olarak davacının 20.9.2006 tarihinde 30.00 m3 normal su 30.00 m3 atık su kullanıldığı gerekçesiyle davalı hakkında 64.569,60 YTL borç tahakkuk ettirerek davalı hakkında icra takibi yaptığı, davalının borca itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin devamı için bu dava açıldığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar mahkemeninde kabulündedir.

Mahkemece davaya konu işyerinde kullanılan kuyu suyu sonunda 2009/6339-2010/12000 atıksu verilmediği ve kanalizasyon bağlantısı olmadığı için atıksu bedeli istenemeyeceği kabul edilmiştir.

Davalı kendi taşınmazında elde ettiği kuyu suyunu kuyunun bulunduğu yerde tüketmemekte, sahibi olduğu beton santrallerine taşıyarak orada tüketmektedir. Davalı kendisini atıksu üretmediğini savunmuştur. Ne varki kural olarak su aboneliği olanherkes tükettiği kadar suyu kirleteceğinin kabulü gerekir. Suyun tüketildiği yerde kanalizasyon teşkilatının bulunmaması davalının atıksu bedeli ödemesine engel değildir. Çünkü kanalizasyon teşkilatı olmasa dahi davalı atık suyu davacının kirlenmeyi önlemek, çevreyi temiz tutmak gibi görevli olduğu sahalara deşarj edildiğinin kabulü gerekir. Anayasa Mahkemesinin 14.2.1991 tarih ve 18/04 sayılı kararı ile Danıştay Daireler Kurulunun 5.4.1974 358/437 sayılı kararlarda vurgulandığı üzere davacının Atık Sular için tarife yapması bu tarifeler uyarınca ücret alması yasaya uygun olup Anayasaya aykırı değildir. Atık su bedeli bir hizmet karşılığı olabileceği gibi beldenin içme, kullanma ve endustri suyu ihtiyaçlarının, yeraltı ve yerüstü kaynaklardan sağlanması ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, kullanılmış su ile bunların uzaklaştırılması, bölge içindeki su kaynaklarının deniz, göl, akarsu ve yeraltı sularının kullanılmış sularla kirlenmesini önlemek için yeni tesisler kurmak, kurulmuş olanların bakım ve işletilmesini sağlamak amacıyla bu hizmetlerin görülmesini temin zımnınde özel hukuk hükümlerinden doğan ve sözleşme ilişkisine dayanarak alınan bir bedeldir. Bu düşünce dairemiz kararlarında benimsendiği gibi yüksek Yargıtay HGK 2003/13-139-142 sayı ve 5.3.2003 tarihli kararında, 1994/19-526-754 sayılı ve 1.10.1997 tarihli kararında 1996/13-346-699 sayı ve 16.10.1996 tarihli kararlarındada vurgulanmıştır. Bu açıklama doğrultusunda davalının atıksu bedelinden sorumlu olacağı gözetilmeksızın davacının bu yöne ilişkin takibinde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye

A.Alkan F.E.Kabasakal M.A.Esmer N.Şatır R.Ünal
Old 27-06-2016, 20:22   #7
Av.Alper1907

 
Varsayılan

YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2014/193
KARAR: 2016/16


Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, dair verilen 21.12.2010 gün ve 2006/430 E. 2010/533 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26.12.2011 gün ve 2011/6781 E. 2011/19861 K. sayılı ilamı ile;

“…Davacı, davalı abonenin işlettiği “... tatil Köyünde” kullanılan kuyu atıksu bedelinin ödenmediğini, toplam 344.454.44.TL alacağın tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini belirterek vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kanalizasyon bağlantısı olmadığını, kendi kuyusundan çıkan su ile bahçe suladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemenin, davanın ve davalının tazminat isteminin reddine dair 28.10.2004 tarih ve 2004/128 Esas 2004/589 Karar sayılı kararının taraflarca temyizi üzerine “...Davacı Birlik, yasa ile kurulmuş mahalli bir kamu tüzel kişisidir. ...ın davalı şirket ile sözleşme yapması, yasadan doğan bir yetki kullanımıdır. Davacı Birlik, yasa ve tüzük gereği tarifeler yönetmeliği hazırlamıştır. Atıksu bedeli istemekte haklıdır. Taraf delilleri toplanmak suretiyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yapılarak, yasa ve yönetmelik hükümleri gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi” gerektiğinden bahisle Dairemizce davacı yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 10.551.00.TL üzerinden takibin devamına ve bu miktar üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Mahkemenin 28.10.2004 tarih ve 2004/128 Esas 2004/589 Karar sayılı ilk kararında davanın reddine ilişkin kurulan hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 26.01.2006 tarih ve 2005/16164 Esas 2006/741 Karar sayılı ilamı ile davalının temyiz itirazlarının reddine, atıksu bedeli talep edilebileceği yönünde davacı yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bu husus davacı yararına usulü kazanılmış hak niteliğindedir. Hal böyle olunca temyize konu kararda, yasa ve yönetmelik hükümlerine göre istenebilecek atıksu bedeli hesaplanarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, usulü kazanılmış hak ilkesi gözardı ederek bahçe sulamada kullanılan su hariç tutularak kuyu suyundan kanalizyona bağlandığı tespit edilen ve yüzme havuzunda kullanılan kısım yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.551.00.TL' nın davalıdan tahsiline karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir."

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, itirazın iptaline ilişkindir.

Davacı, davalı abonenin işlettiği “Marco Polo Tatil Köyünde” kullanılan kuyu atık su bedelinin ödenmediğini, toplam 344.454.44.TL alacağın tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; davanın reddine ilişkin verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairenin 26.01.2006 tarihli ilamı ile ;
“...Davacı Birlik, yasa ile kurulmuş mahalli bir kamu tüzel kişisidir. ...’ın davalı şirket ile sözleşme yapması, yasadan doğan bir yetki kullanımıdır. Davacı Birlik, yasa ve tüzük gereği tarifeler yönetmeliği hazırlamıştır. Atık su bedeli istemekte haklıdır. Taraf delilleri toplanmak suretiyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yapılarak, yasa ve yönetmelik hükümleri gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi”
gerektiğinden bahisle kararın davacı yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 10.551, 00.TL üzerinden takibin devamına ve bu miktar üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ilk bozma kararına yerel mahkemece uyulması ile davacı yararına usulü kazanılmış hak doğup doğmadığı, varılacak sonuca göre de itirazın iptaline karar verilecek miktarın tespiti noktasında toplanmaktadır.
Burada "usul hukuku" ile ilgili ortaya çıkan sorun; ilk bozma kararına mahkemece uyulmasıyla birlikte davacı yararına usulü kazanılmış hak doğup doğmadığı noktasındadır.

Öncelikle belirtelim ki; mahkeme kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir. Mahkemece, tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.

Nitekim, 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959//5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193) usulü kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri;

“Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usulü hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın Temyiz Dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir ki, bu hakkı ne mahkeme, ne de Temyiz Mahkemesi halele uğratabilir. Zira umumi müktesep hakkın tanınması da amme intizamı düşüncesiyle kabul edilmiş bir esastır.” şeklinde açıklanmıştır.


Somut olayda da, davacı vekilinin temyizi üzerine verilen Özel Dairenin birinci bozma kararı üzerine yerel mahkemenin bu karara uyması ile davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Ancak Daire 26.01.2016 tarihli birinci bozmasında;

“…Davacı Birlik yasa ili kurulmuş mahalli bir kamu tüzel kişisidir. ...’ın davalı şirket ile sözleşme yapması, yasadan doğan bir yetki kullanımıdır. Davacı Birlik yasa ve tüzük gereği tarifeler yönetmeliği hazırlamıştır. Atıksu bedeli istemekte haklıdır. Taraf delilleri toplanmak suretiyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yapılarak yasa ve yönetmelik hükümleri de gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir”.

Denilerek miktara yönelik bir belirleme yapılmadığından diğer bir ifade ile karar eksik araştırma nedeniyle bozulduğundan ortada atık su isteme yönünde ortada atık su isteme yönünde usulü kazanılmış hak vardır, ancak bu usulü kazanılmış hak miktara yönelik değildir.

KUYUDAN TEMİN EDİLEN KUYU SUYUNUN YEŞİL ALANLARDA SULAMA SUYU OLARAK KULLANILMASI DURUMUNDA SU VE ATIK SU BEDELİNİN ÖDENMEYECEĞİ, ANCAK BU KUYU SUYUNUN YEŞİL ALAN DIŞINDA KULLANILIP (EVDE, İŞYERİNDE, WC, LAVABO VS.) ÇIKAN ATIK (KİRLİ) SUYUN KANALİZASYON TESİSİNE DEŞARJ EDİLMESİ HALİNDE TARİFE HÜKÜMLERİNE GÖRE ATIK SU BEDELİNİN ÖDENECEĞİ YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 22.01.2014,2013/13-508 E. 2014/39 K. SAYILI KARARINDA DA BELİRTİLMİŞTİR.

Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki çekişmeli konu; davalının kullandığı kuyu suyunun nerelerde kullanıldığı ve kullanılan kuyu suyunun kanalizasyon bağlantısının bulunup bulunmadığı noktasında olup mahkemece davalı tesis içerisinde bulunan kuyu suyunun sadece yüzme havuzunda kullanılan kısmının kanalizasyona bağlı olduğu, kuyu suyunun sistemde kullanma suyu olarak kullanılmadığı, kuyu suyunun kullanıldığı diğer kısımlarda (bahçe sulaması, yangın hidrantı) kanalizasyon bağlantısının bulunmadığı, kanalizasyon bağlantısı tespit edilen davalı şirkete ait kuyu suyundan yüzme havuzunda kullanılan kısmına ait kanalizasyon atık su bedelinin ve gecikme zammı toplamının 10.551,02-TL olduğu yönünde kabulde isabetsizlik bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davacı lehine talep edilen miktarın tamamı yönünden usulü kazanılmış hak doğduğundan davanın talep edilen miktarın tamamı yönünden kabul edilmesi gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de ; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözeltilerek davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.

Ne var ki; direnme kararındaki miktarın Özel Dairece denetlenmediği anlaşıldığından miktarın denetlenebilmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle direnme uygun olup davacı vekilinin miktara ve sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 13.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.01.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yargıtay kararı idas Meslektaşların Soruları 2 07-09-2007 19:42
Yargıtay kararı tiyerianri Meslektaşların Soruları 3 04-05-2007 09:36
Yağmur suyu kanalına düşen kişi zararı kimden isteyecek? av.okan Meslektaşların Soruları 11 10-03-2007 16:45
yargıtay kararı gerçek_adalet Hukuk Soruları Arşivi 8 07-03-2007 22:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05513191 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.