Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fatura takiplerinde yetkili icra dairesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-05-2017, 10:32   #1
tiryakim

 
Mutsuz Fatura takiplerinde yetkili icra dairesi

Merhabalar Değerli Meslektaşlarım ;

Fatura takiplerinde yetkili icra dairesi neresidir ?

Teşekkürler...
Old 05-05-2017, 16:45   #2
av.ankarahukuk

 
Varsayılan

Fatura borçlusunun yerleşim yeridir. (Tüzel kişiler yönünden sicil adresidir.)
Old 05-05-2017, 18:09   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Alacalının ikametgahında takip yapılamaz mı
Old 05-05-2017, 18:39   #4
Av. Suat

 
Varsayılan

Sayın tiryakim,
HMK’ nın 10. maddesi uyarınca T.B.K.’nın 89. madde hükmü nedeniyle, ifa yeri olan alacaklının ikametgah yeri de yetkili yerlerden biri olacaktır. Sizinle aynı fikirdeyim.

Hatta ben daha da ileri giderek, ödenmeyen çek ve bonolarda da yetkili yerlerden birinin alacaklının ikameti olduğunu, olması gerektiğini düşünmekteyim.

Çek ve bonoya dayalı alacakların tahsili ile ilgili olarak izlenmesi gereken usul ve esaslar çeşitli yasalarla düzenlenmiştir. Elinde bu tür bir evrak bulunduran alacaklı, alacağını elde etmek adına bu usul ve esaslar dahilinde harekat etmek zorundadır. Bu usul ve esaslardan biri de bu tür evrakların takip ve tahsilinde uyulması gereken yetki kurallarıdır.

Bu tür evrakların takip ve tahsilinde, vadesinden önce ve vadesinden sonra olmak üzere farklı farklı yollar takip edilmek zorunda olunsa da, mevcut düzenlemelere göre uyulması gereken yetki kuralları aynıdır. Bu tür alacaklar, mevcut düzenlemelere göre HMK daki genel yetkiye uygun olarak borçlunun ikametinde aranmaktadır.

Bu düzenleme çek veya bonoyu elinde bulunduran ve vadesi geldiğinde tahsil amacı ile muhataba götürerek alacağını arayacak olan hamiller için HMK daki genel yetki düzenlemesine paralel olarak getirilen bir düzenleme olup hali hazırda da bu şekilde uygulanmaktadır.

Fakat ilgili evraklar hakkındaki genel olan bu yetki kuralı, çek veya bononun vadesinde muhataba ibrazı ile bu şekilde tüketildikten sonra bahse konu evrakların karşılıksız kalması, yani ödenmemesi halinde artık uygulanmamalıdır. Zira, çek veya bono karşılıksız kaldıktan sonra artık alacağın niteliği değişmektedir. Çek veya bono, genel yetkiye uygun olarak öncelikle borçlunun yani keşidecinin adresinde aranmış, hamilin elindeki evrak çek ise usulüne uygun olarak ilgili bankaya ibraz edilmiş, bono ise keşideci adresinde protesto edilmiştir. Bundan sonra her iki evrak da karşılıksız kalmış, yani ödenmemişse bundan sonra alacağın niteliği artık değişmekte ve bu alacak aranacak alacak olmaktan çıkmakta, götürülecek borç niteliği kazanmaktadır. Zira, aşağıda da sunulan emsal yargı kararında da bu hususa değinilmiştir.
Bu nedenle HMK’ nın 10. maddesi uyarınca karşılıksız kalan çeker ve protesto edilmesine rağmen ödenemeyen bonolar ile ilgili olarak, T.B.K.’nın 89. madde hükmü nedeniyle, ifa yeri olan alacaklının ikametgah yeri de yetkili yerlerden biri olacaktır, olmalıdır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.02.2006 tarih 2006/412 Esas ve 2006/1370 Karar sayılı kararı

………Öte yandan muhatap bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çek’e dayalı borcun, bu şekilde aranması tüketildikten sonra, götürülecek borç niteliğine dönüştüğü gözetilerek, HUMK’nın 10. maddesi uyarınca ifa yeri olarak BK’nın 73(.- şimdiki B.K. 89-) maddesi hükmü nedeniyle, alacaklının ikametgah yeri mahkemesi de yetkili yerlerden biridir. Dairemizin 19.09.2005 tarih ve 8454-8277 sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu itibarla, mahkemece, gerek keşide yeri, gerekse alacaklının ikametgah yeri itibariyle, doğru yer mahkemesinden ihtiyati haciz kararı istendiğinin kabulü ile davacı-borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, aksine hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”……………….

Anılan karar, her ne kadar Yargıtayca verilmiş olsa da istikrar kazanamadığından bu gün uygulanırlığı bulunmamakta, emsal olması bakımından sunulan mahkemelerce de kabul edilmemektedir.

Ne var ki ilgili karar, mevcut uygulama ile karşılaştırıldığında usul, yasa ve hakkaniyete daha uygundur. Zira hamil, öncelikle kambiyo senetlerine ilişkin yetkiye uygun şekilde borçlunun ikametinde çek ve bononun aranmasını tamamlamıştır. Bundan sonra karşılıksız kalan, ödenmeyen çek veya bono nedeni ile artık keşideciyi – borçluyu aramak, tabiri caiz se onun ayağına gitmek zorunda değildir. Bu aşamadan sonra, alacağın niteliği de değişmiştir. Bundan sonra, elindeki çek veya bononun karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan HAMİLİ, bu şekilde keşideciyi aramak, onun ayağına gitmeye zorlamak hukuk ve hakkaniyet ile bağdaşır bir durum değildir. Genel yetki kuralı, çeklerde ödeme için ibraz anına kadar, bonolarda ise protesto edilene karar geçerli olup bundan sonra ki dönem için artık geçerli değildir, olmamalıdır.

Tekrar emsal olması bakımından, Van ilinde ikamet eden ve elinde Edirne li bir tacire ait olan ve Edirne de keşide edilmiş ve fakat karşılıksız kalmış bir çek olan alacaklı hamil, İİK nun yetkiye dair 50. maddesinde HMK daki yetkiye yapılan atıf nedeni ile bazı ayrık durumlar haricinde sadece borçlunun yerleşim yerinde, yani Edirne deki icra dairelerinde takip başlatabilmektedir.

Elindeki çek veya bononun karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan Van lı alacaklı, çoğu zaman kötü niyetli olan ve borcunu süresinde ödemeyen keşidecinin ayağına, Edirne ye gitmek zorunda kalmaktadır. Bu uygulamanın alacaklının mağduriyetini arttırmaktan başka bir işlevi bulunmamaktadır. Oysa Van lı alacaklı, elindeki çek veya bono karşılıksız kaldıktan sonra, Van ilinde de takip başlatabilmelidir.

-Buna benzer bir düzenleme HMK 16. maddesinde haksız fiillere ilişkin hükümlerdeki yetki hususunun düzenlendiği kısımda da karşımıza çıkmaktadır. Kanun koyucu burada, haksız fiil ile zaten mağdur edildiğini düşündüğü hak sahibi için özel bir yetki düzenlemesine gitmiş ve HMK daki genel yetki kulandan ayrılarak bu tür durumlarda, davacının kendi yerleşim yerinde de dava açabileceğini hükme bağlamıştır.

-Ayrıca buna benzer başka bir düzenleme yine TÜKETİCİ KANUNUNDAKİ yetkiye ilişkin hükümlerde karşımıza çıkmaktadır. Yine burada kanun koyucu, satın aldığı mal veya ayıplı hizmet nedeni ile zaten mağdur edildiğini düşündüğü hak sahibi için özel bir yetki düzenlemesine gitmiş ve HMK daki genel yetki kuralından ayrılarak bu tür durumlarda tüketicinin, yani davacının kendi yerleşim yerinde de dava açabileceğini hükme bağlamıştır.

Özel yetkiye ilişkin bu gibi düzenlemelerin temelinde kanun koyucunun mağdur edildiğini düşündüğü kişileri koruyup kollayarak haklarına bir an önce kavuşmalarını sağlamayı amaçladığı çok açıktır.
Buradan hareketle elindeki kambiyo senedinin karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan böylesi bir alacaklıyı kanun koyucunun bu tür bir hukuki himayeden mahrum bırakacağı asla düşünülemez. Belirtildiği üzere usul, yasa ve hakkaniyete daha uygun olan yetkiye dair yukarıdaki emsal Yargıtay kararının bu hali ile uygulanabilmesi için kanun değişikliğine ihtiyaç ta bulunmamaktadır. Zira mevcut uygulama sadece yoruma dayalı olarak ve fakat hatalı şekilde icra edilmektedir.
Yukarıda da değinildiği üzere genel yetki kuralı, çeklerde ödeme için ibraz anına kadar, bonolarda ise protesto edilene karar geçerli olup bundan sonra ki dönem için artık geçerli değildir, olmamalıdır.
Old 08-05-2017, 14:18   #5
tiryakim

 
Varsayılan

Bununla ilgili yargıtay ilamı var mı acaba ekleyebileceğiniz...
Old 08-05-2017, 14:39   #6
Av. Suat

 
Varsayılan

Sayın tiryakim,
Yukarıdaki cevap ve açıklamam faturayla alakalı genel anlamda yetkiye ilişkindir.

Eğer fatura altında karşı yan veya temsilcisinin mal veya hizmeti aldığına ilişkin imzası yok ve bu nedenle yine karşı yan fatura ve içeriğine ve temel ilişkiye de itiraz edecek olursa elinizde de temel ilişkiyi kanıtlayacak başkaca yazılı belgeler yok ise takibin bağlı olduğu yerde - alacaklının ikametgahında-açacağınız olası bir itirazın iptali davasında davanız yetkisizlikle sonuçlanabilir. Buna dikkat....


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUE. 2004/12-260 K. 2004/249 T. 5.5.2004

• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( İlamsız Takip/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer – Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması )
• İLAMSIZ TAKİPTE YETKİ ( Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer )
• ALACAK VE HERHANGİ BİR TAAHHÜDÜN İSPAT EDİLEMEMESİ ( İlamsız İcra Takibi/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• YETKİ İTİRAZININ KALDIRILMASI İSTEMİ ( İlamsız Takip – Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını İspatlayamaması/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• FATURA KAPSAMINDAKİ ALACAĞIN İSPATLANAMAMASI ( İlamsız Takip – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi )
818/m.1 -1086/m.9, 10, 12 - 2004/m.50, 68

ÖZET : İstek, yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir. İstekli/alacaklı kendisine ait Gelibolu’da bulunan otelde davalı şirket elemanlarının konakladıklarını konaklama bedelinin bir bölümünün ödenmesine karşın büyük bir bölümünün ödenmemesi nedeniyle 10/3/2003 tarihinde faturaya bağladıkları alacağın 1.392.000.000 TL. olduğunu, faturayı borçluya posta yoluyla gönderdiklerini ancak, ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlunun itiraz etmesi nedeniyle, İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü’ne; gönderilmesine karar verildiğini, bu kararın ve borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını istemiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi yetki ve yetkiye itirazları düzenlemekte; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki yetki hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hükmünü içermektedir. İlamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağı, diğer söylemiyle ilamsız icrada yetki, hususunda da aynı hüküm geçerlidir. Şu durumda, ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi HUMK’nun 9. maddesi gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesidir.
Ayrıca, alacaklı tarafın, borçlunun itirazına uğrayan fatura kapsamındaki alacağa konu konaklama bedelinin davalı/borçlu gösterilen şirket işçilerine ait olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı gibi; bir an için bu işçiler davalı/borçlu şirketin işçileri kabul edilse bile konaklama ücretinin bu şirket tarafından ödeneceği konusunda herhangi bir taahhüdün varlığı, davacı tarafından ispatlanamamıştır.

Görüldüğü üzere; borçlu şirket taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğunu baştan beri reddetmiş, alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında konaklama hizmetinden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın konaklama ücretinden kaynaklandığını kabule olanak yoktur.

Bu açık durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73/1 ve HMUK 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır................


Böylesi bir davada temel ilişkiyi ispat edebilirseniz yetki itirazı ret edilecek ve mahkemece ancak bu halde esasa girilebilecektir.
saygılar ......
Old 08-05-2017, 20:08   #7
olgu

 
Varsayılan

İrasliyelerde imza var ise, veya borçlu malı/hizmeti aldığını bir şekilde kabul ediyorsa yetkili yer para alacağı olduğu için TBK 89 gereği alacaklının ikameti.
Ancak Sayın Av. Suat 'ın da belirttiği gibi hizmeti veya malı aldığını inkar ederse genel yetki kuralı gereği davalı /borçlunun ikameti.

İcra takibinde yetkiye itiraz etmese bile Yargıtay'ın içtihatları gereği itirazın iptali davasında da yetki itirazında bulunabilir.
Old 10-05-2017, 09:04   #8
Av.İrem1084

 
Varsayılan

Umarım aşağıdaki kararlar yardımcı olur...




T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2005/19-63
Karar: 2005/61
Karar Tarihi: 16.02.2005
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - PARA BORÇLARININ ALACAKLININ İKAMETGAHINDAÖDENECEK OLMASI - DAVALININ EDİMİ YÖNÜNDEN BORCUN İFA EDİLECEĞİ YER VEALACAKLININ İKAMETGAHININ BULUNDUĞU YER İCRA DAİRELERİNİN YETKİLİ OLMASI - ÖZELVE GENEL YETKİ KURALI
ÖZET: Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde alıcıdavalının yükümlendiği edim, satış bedelini ödemektir. Para borçlarıalacaklının ikametgahında ödenecektir. Buna göre, para borçlarında, borcun ifaedileceği (para borcunun ödeneceği) yer, alacaklının ikamet ettiği yerdir.Somut olayda davalının edimi yönünden borcun ifa edileceği yer, alacaklınınikametgahının bulunduğu Konya olduğuna ve icra takibi de satış bedelininödetilmesi istemiyle yapıldığına göre, Konya İcra Daireleri de özel yetkiyesahiptir. Özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz ise de, onun yanındavarlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklınınseçimine göre, hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemedeaçılabilir. Bu durumda, somut olayda icra takibinin yapıldığı Konya İkinci İcraMüdürlüğü'nün yetkili olduğu açıktır. Yerel mahkemece aynı gerekçeyi ve sonucuiçeren Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekir.
(1086 S. K. m. 9, 10) (2004 S. K. m. 50) (818 S. K. m.73)
Dava: Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasındandolayı yapılan yargılama sonunda; (Konya Asliye İkinci Ticaret Mahkemesi)ncedavanın reddine dair verilen 24.3.2004 gün ve 2003/588 - 2004/155 sayılı kararınincelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 24.6.2004 gün ve2004/5787-7612 sayılı ilamı ile,
(...Davacı vekili müvekkilinin davalıya hidrolik makineparçaları sattığını, bedelin tahsili amacıyla giriştikleri icra takibinin davalınınyetkiye ve borca yönelik itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazıniptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını,yetkili icra dairesinin davacı alacaklının ikametgahı olan Konya İcraMüdürlükleri değil, davalı borçlunun ikametgahı olan Gaziantep İcraMüdürlükleri olduğunu; kaldı ki, davacının malları tam olarak teslim etmediğini,teslim ettiği mallarında ayıplı çıktığını bildirerek davanın reddi gerektiğinisavunmuştur.
Mahkemece davalının ikametgahının Gaziantep'te olduğu;davalı vekilinin malın ayıplı ve eksik teslim edilmesi yönündeki savunması karşısındaakdi ilişkinin çekişmeli hale geldiği ve borcun da kabul edilmediği; bunedenlerle yetkinin tespiti bakımından HUMK'nın 10. ve BK'nın 73. maddesininuygulanmasından söz edilemeyeceği gerekçesiyle, yetkisiz icra müdürlüğünde yapılantakibe yönelik itirazın iptali istemi ile açılan davanın reddine kararverilmiş; hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanunu'nun 73. maddesine göre, para borçlarınınifa yeri, taraflar aksine bir sözleşme yapmamışlarsa alacaklının ikamet ettiğiyerdir.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki satımsözleşmesine dayanmaktadır. Davalı yan ortada bir satım sözleşmesinin bulunmadığınıdeğil, akdedilen satım sözleşmesi gereğince davacının ayıplı ve eksik malgönderdiğini savunmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalının akdi ilişkiyiçekişmeli hale getirdiği yönündeki gerekçeyle alacaklının ikametgahı icramüdürlüğünün yetkisizliğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğrugörülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararınınsüresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonragereği görüşüldü:
A- DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı D... Hidrolik PnomatikSanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili, Konya'daki davacı şirketin davalıyamuhtelif malzemeler satıp, fatura ve sevk irsaliyelerini de düzenleyerek kargoaracılığıyla Gaziantep'deki adresinde teslim ettiğini, fatura bedellerininödenmemesi üzerine Konya İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2003/2562 sayılı dosyasıylaicra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde icra dairesinin yetkisine veborca itiraz ettiğini, BK'nın 73. maddesine göre para borçları alacaklınınikametgahında ödenmesi gerektiğinden, davacı alacaklının kendi ikametgahınınbulunduğu yerde de icra takibi yapabileceğini ileri sürerek, yetkiye ve borcaitirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
B- DAVALI CEVABININ ÖZETİ: Davalı Gökay vekili, satımakonu malların tam olarak teslim edilmediklerini, teslim edilenlerin de ayıplı çıktığını,davalının bu durumu defalarca davacıya bildirdiğini, ayıplı malların değiştirileceğinesöz verildiği için davalının ayıp ihbarında bulunmadığını, bu durumda borcaitirazın; icra takibinin borçlunun ikametgahında yapılması gereği karşısında dayetkiye yönelik itirazın haklı bulunduğunu savunarak davanın reddiniistemiştir.
C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel Mahkeme, davalıvekilince malın ayıplı ve eksik olduğunun savunulması karşısında taraflar arasındakiakdi ilişkinin çekişmeli hale geldiği, davalı icra takibinde borca da itirazettiğinden olayda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 10 ve Borçlar Kanunu'nun73. maddelerinin uygulanma yerinin bulunmadığı, davalının Gaziantep'de ikametetmesi nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesindeki genelyetki kuralı uyarınca, yetkinin Gaziantep İcra Dairesine ait olduğu, takibinyapıldığı Konya İkinci İcra Müdürlüğünün yetkisiz bulunduğu gerekçesiyle davanınreddine karar vermiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME: Davacı vekilince,sözleşme ilişkisinin davalı tarafından inkar edilmemiş ve icra takibinin satışbedelinin ödetilmesi istemiyle yapılmış olması karşısında, Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanunu'nun 10. ve Borçlar Kanunu'nun 73. maddeleri uyarınca Konya İcraDairesinin de yetkili olduğunu ileri sürerek temyiz ettiği karar, Özel Daireceyukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, gerekçesini tekrar ederek öncekikararında direnmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
E- MADDİ OLAY: Konya'daki davacı satıcı şirket,Gaziantep'te ikamet eden davalıya muhtelif makine aksamı satmış, satıma konumallar, davalının Gaziantep'deki adresine kargo ile gönderilip teslimedilmiştir.
Taraflar arasında satım sözleşmesinin varlığıçekişmesizdir.
Alıcı davalı sözleşmenin varlığını kabul etmiş, ancak,satıma konu malzemelerin eksik teslim olunduğunu, bazılarının da ayıplı olduğunusavunmuştur.
İtirazın iptaline konu ilamsız icra takibi, satılanmalzemeler için düzenlenip yasal süresinde davalının itirazına uğramayan faturabedellerinin tahsili istemiyle ve Konya İkinci İcra Müdürlüğünde yapılmıştır.
Davalı, hem kendi ikametgahının Gaziantep'te olmasınadayanarak İcra Dairesinin yetkisine ve hem de, malların eksik ve ayıplı teslimedildiği iddiasıyla borca itiraz etmiş; görülmekte olan davada, davalının heriki itirazının da iptali istenilmiştir.
F- GEREKÇE: Maddi olgu, bozma ve direnme kararlarınıniçerikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, takibin yapıldığıKonya İkinci İcra Müdürlüğü'nün yetkili olup, olmadığı; davalının eksik ve ayıplımal teslimine ilişkin savunmasının, akdi ilişkinin varlığını çekişmeli halegetirip, getirmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki; taraflar arasında bir satımsözleşmesinin bulunduğu alıcı davalı tarafından kabul edildiğine göre, eksik veayıplı mal teslimine ilişkin savunma, sözleşme ilişkisinin varlığını değil,sadece tarafların sözleşmedeki edimlerle ilgili karşılıklı talep haklarını, eşsöyleyişle sözleşmenin içeriğini çekişmeli hale getireceğinden, YerelMahkemenin, davalı tarafın savunması karşısında sözleşmenin varlığı konusundaçekişme doğduğuna dair kabulü isabetsiz görülmüş; taraflar arasında birsözleşme ilişkisinin bulunduğu benimsenmiş ve somut olayda takibin yapıldığıicra dairesinin yetkili olup olmadığı konusundaki, içeriği aşağıda yer alan değerlendirme,bu çerçevede yapılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1. maddesine göre, para veteminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanunu'nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmaksuretiyle belirlenir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetkikonusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasındayarar görülmüştür:
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesi, tersinebir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahınınbulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genelyetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. 10. maddede ise, sözleşmeninifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla,sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir.Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir.
Anılan Kanunun 22. maddesinde, tarafların yetkisözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabuledebilecekleri belirtilmiştir. Uyuşmazlık bakımından sonuca etkili olmamaklabirlikte, yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesinde yarar görülmüştür:Olumsuz yetki sözleşmesi yapılamaz; eş söyleyişle, yetki sözleşmesi yoluylagenel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisi kaldırılamaz. Sadece, onların yanındayetkili olabilecek başka bir mahkeme kararlaştırılabilir.
Yukarıda belirtildiği üzere, Hukuk Usulü MuhakemeleriKanunu'nun yetki konusundaki bu hükümleri, İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1.maddesi uyarınca, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkiliicra dairesinin belirlenmesinde kıyasen uygulanacaktır.
İcra Dairelerinin ve Mahkemelerin yetkisine ilişkin buyasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:
Olayda, davalının ikametgahı Gaziantep'de bulunduğundan,Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralıuyarınca Gaziantep icra daireleri genel yetkilidir. Ne var ki, aynı Kanunun 10.maddesindeki özel yetki kuralına göre, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icradairesinde de takip yapılabilir.
Karşılıklı edimleri içeren (iki taraflı) sözleşmelerde,ifa yeri belirlenirken, uyuşmazlık konusu ifanın hangi tarafa ait olduğu ve neşekilde, nerede gerçekleştirileceği esas alınmalıdır.
Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde alıcı davalınınyükümlendiği edim, satış bedelini ödemektir. Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi,para borçlarının alacaklının ikametgahında ödeneceğini öngörmektedir. Bunagöre, para borçlarında, borcun ifa edileceği (para borcunun ödeneceği) yer,alacaklının ikamet ettiği yerdir. Somut olayda davalının edimi yönünden borcunifa edileceği yer, alacaklının ikametgahının bulunduğu Konya olduğuna ve icratakibi de satış bedelinin ödetilmesi istemiyle yapıldığına göre, Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca Konya İcra Daireleri de özelyetkiye sahiptir.
Özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz ise de, onunyanında varlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklınınseçimine göre, hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir.Bu durumda, somut olayda icra takibinin yapıldığı Konya İkinci İcra Müdürlüğü'nünyetkili olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı gerekçeyi vesonucu içeren Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, maddi olgununnitelendirilmesinde ve Kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya dayalı öncekikararda direnilmesi usule ve Kanuna aykırıdır. Direnme kararı bu nedenlebozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerdendolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşinharcının geri verilmesine, 16.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/666
K. 2005/1156
T. 14.2.2005

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA YETKİLİ MAHKEMELER ( Satış Bedelinin Tahsili İçin Yapılan Takibe İtiraz – Para Borcunun Götürülecek Borç Niteliği ve Alacaklının İkametgahı Mahkemesinin de Yetkili Olması )
• SATIŞ BEDELİNİN TAHSİLİ İÇİN YAPILAN TAKİBE VAKİ İTİRAZIN İPTALİ TALEBİ ( Yetkili Mahkemeler – Para Borcunun Götürülecek Borç Niteliği Nedeniyle Alacaklının İkametgahı Mahkemesinin de Yetkili Olması )
• YETKİLİ MAHKEMELER ( Satış Bedelinin Tahsili İçin Yapılan İcra Takibine Vaki İtirazın İptali Davasında – Para Borcunun Götürülecek Borç Niteliği )
• ALACAKLININ İKAMETGAHI MAHKEMESİNİN YETKİLİ OLMASI ( Fatura Bedelinin Tahsiline Yönelik Takibe Vaki İtirazın İptali Davasında – Para Borcunun Götürülecek Borç Niteliği )

1086/m.9,10
818/m.73

ÖZET : Dava, fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Uyuşmazlık, satış bedelinin ödenmesine özgülenmiştir. Bedel götürülecek borçlardan olduğundan HUMK.’nun 10 ve BK 73. maddesi uyarınca ( Sarıyerde ödenmesi gerekeceğinden ) Sarıyer Mahkemeleri yetkilidir. Bu bakımından yetkisizlik itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, istek doğrultusunda dava dilekçesinin reddedilmiş olması yanlıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, 6 adet fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı, ikametgahı mahkemesi Keşan Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkili olduğunu belirterek yetkisizlik ilk itirazında bulunmuştur.

Mahkemece HUMK.’nun 9. maddesi gereği yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Keşan Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, satış bedelinin ödenmesine özgülenmiştir. Bedel götürülecek borçlardan olduğundan HUMK.’nun 10 ve BK 73. maddesi uyarınca ( Sarıyerde ödenmesi gerekeceğinden ) Sarıyer Mahkemeleri yetkilidir. Bu bakımından yetkisizlik itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, istek doğrultusunda dava dilekçesinin reddedilmiş olması yanlıştır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 14.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.






T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10001
K. 2005/13542
T. 21.9.2005

• PARA ALACAĞININ ÖDETİLMESİ TALEBİ ( Bu Nevi Davalara Alacaklının İkametgahı Mahkemesinde de Bakılabileceği )
• PARA BORCU ( Alacaklı Kendi İkametgahının Bulunduğu ve Yetkili Olan Yerde İcra Takibi Yaptığı Gibi Aynı Yer Mahkemesinde de Dava Açması – Mahkemece Yetki İtirazının Reddi İle İşin Esası İncelenmesi Gereği )
• YETKİ İTİRAZI (Para Borcu – Alacaklı Kendi İkametgahının Bulunduğu ve Yetkili Olan Yerde İcra Takibi Yaptığı Gibi Aynı Yer Mahkemesinde de Dava Açması – Mahkemece Yetki İtirazının Reddi İle İşin Esası İncelenmesi Gereği)
• ALACAKLININ İKAMETGAHI ( Para Borcu – Alacaklı Kendi İkametgahının Bulunduğu ve Yetkili Olan Yerde İcra Takibi Yaptığı Gibi Aynı Yer Mahkemesinde de Dava Açması – Mahkemece Yetki İtirazının Reddi İle İşin Esası İncelenmesi Gereği )

818/m.73
1086/m.10

ÖZET : Dava, para alacağının ödetilmesi isteğine ilişkindir. BK. 73 ve HUMK.nun 10. maddesi uyarınca bu nevi davalara alacaklının ikametgahı mahkemesinde de bakılabilir. Dava konusu olayda da alacaklı, para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahının bulunduğu ve yetkili olan Kadıköy’de icra takibi yaptığı gibi aynı yer mahkemesinde de dava açmış olup, mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki kısmi itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalının bankadan almış olduğu kredi kartına kefil olduğunu, asıl borçlu olan davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra tehdidi altında borcu bankaya kefil olarak ödemek zorunda kaldığını belirterek, ödediği miktarın davalıdan rücuen tahsili için başlattığı icra takibine itirazın iptalini, %40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.

Davalı, ikametgahı mahkemesi olan Denizli İli Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuş, esas yönünden de davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, mahkemenin yetkisizliğine istek halinde dosyanın yetkili Denizli İli Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava, para alacağının ödetilmesi isteğine ilişkindir. BK. 73 ve HUMK.nun 10. maddesi uyarınca bu nevi davalara alacaklının ikametgahı mahkemesinde de bakılabilir. Dava konusu olayda da alacaklı, para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahının bulunduğu ve yetkili olan Kadıköy’de icra takibi yaptığı gibi aynı yer mahkemesinde de dava açmış olup, mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.9.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Fatura üzerinde Borçlu şirketin Kaşesinin Bulunmasi - Yetkili Icra Dairesi Av. D. Can Koçak Meslektaşların Soruları 3 18-04-2014 11:19
Banka takiplerinde yetkili icra dairesi tiryakim Meslektaşların Soruları 8 28-02-2013 14:01
yetkili icra dairesi bitigen Meslektaşların Soruları 2 20-11-2009 10:13
sevk irsaliyeli fatura ile yapılan icra takibinde yetkili icra dairesi Av.Safiye Meslektaşların Soruları 3 04-08-2008 21:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05759192 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.