tabanca kabzası silah sayılmadı

YARGITAY, kardeşini tabanca kabzasıyla yaralayan zanlıya verilen mahkumiyet kararını bozdu. Kararda, tabanca kabzasının silah sayımayacağı belirtildi. Yargıtay`ın benzer davalara emsal teşkil edecek ...

YARGITAY, kardeşini tabanca kabzasıyla yaralayan zanlıya verilen mahkumiyet kararını bozdu. Kararda, tabanca kabzasının silah sayımayacağı belirtildi.

Yargıtay`ın benzer davalara emsal teşkil edecek kararına konu olay Denizli`de yaşandı. İki kardeş arasında bir anlaşmazlık nedeniyle çıkan tartışma sonucu ağabey, tabancasının kabzasıyla kardeşine vurdu. Soruşturma başlatan savcılık, mağdur kardeşin şikayetçi olmamasına rağmen ağabey hakkında `silahla yaralamak` suçundan kamu davası açtı.

Yerel mahkeme, ağabey hakkında mahkumiyet kararı verdi. Karara itiraz eden sanık, tabancanın ateşli bir silah olduğunu, kavga sırasında tabancayı ateşlemediğini, bu durumda silahla yaralama suçunun oluşmadığını ileri sürerek Yargıtay`a başvurdu.

Davaya son noktayı koyan Yargıtay 2`nci Ceza Daires itirazı haklı bularak, yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay kararında tabanca kabzasının silah sayılmayacağını belirterek silahla yaralama dışındaki yaralama eylemlerinin `takibi şikayete bağlı suç` olduğunu da hatırlattı. Mağdur kardeşin olayın başından itibaren şikayetçi olmadığını da dikkate alarak, davanın düşürülmesine karar verdi.

Ersin BAL / ANKARA

Kaynak: Akşam

Evet tabanca kabzası süngerden yapılıyor ya zaten ondan yaralayıcı özelliği yok yani bakalım ne kararlar görecez daha....

arkadaşlar ha tabaca kabzası ha sandelye bacağı ha temizlik sopası olayda silah ateşlenmemiş kabzasıyla vurmuş kamu davası olacak bir durum olmadığı kanısındayım bencede bu yaralama olayı takibi şikayete bağlı suç. Silah kabzası(silah ateşlenmediği sürece) ha sandelye bacağı ikiside sert cisim değilmi?

CD 02, E: 2004/009634, K: 2005/026160, Tarih: 23.11.2005
[*]YARALAMA

Mağdura ait 4.9.2001 tarihli raporda, mağdurun kafasında iki adet kesi olduğu ve kesinin düzgün olmadığının belirtilmesi, 21.11.2002 tarihli raporda da iki kesinin bir darbe ile oluşabileceği ve yaranın düzensiz olması nedeniyle künt bir cisimle oluşabileceğinin belirtilmesi ayrıca tanık Haydar´ın hazırlıkta ve mahkemedeki ifadesinde de sanığın keserle vurduğunu açıklaması karşısında, tanık Haydar´dan sanığın mağdura keserin demir künt kısmı ile mi, yoksa tahta sapı ile mi vurduğu sorularak, sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilerek sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

(5237 s. TCK. m. 86)

Müessir fiil suçundan sanık Ömer'in yapılan yargılaması sonucunda; BERATİNE dair (KESKİN) Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 3.4.2003 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi o yer C. Savcısı tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 16.4.2004 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.

Mağdura ait 4.9.2001 tarihli raporda, mağdurun kafasında iki adet kesi olduğu ve kesinin düzgün olmadığının belirtilmesi, 21.11.2002 tarihli raporda da iki kesinin bir darbe ile oluşabileceği ve yaranın düzensiz olması nedeniyle künt bir cisimle oluşabileceğinin belirtilmesi ayrıca tanık Haydar'ın hazırlıkta ve mahkemedeki ifadesinde de sanığın keserle vurduğunu açıklaması karşısında, tanık Haydar'dan sanığın mağdura keserin demir künt kısmı ile mi, yoksa tahta sapı ile mi vurduğu sorularak, sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilerek sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş o yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı iste gibi BOZULMASINA, 23.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

CD 02, E: 2005/002089, K: 2006/000473, Tarih: 26.01.2006
[*]TESTERE İLE YARALAMA[*]YARANIN OLUŞMA ŞEKLİ [*]ŞİKAYETTEN VAZGEÇME[*]MÜSADERE

Testerenin sapıyla mı yoksa keskin kısmıyla mı yaralamanın meydana geltirildiği tespit edilmelidir. Testerenin keskin kısmının kullanılması halinde silahla yaralama söz konusu olacağından şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilemez.

(765 s. TCK. m. 456, 459) (5237 s. TCK. m. 86, 87)

Silahla müessir fiil suçundan sanık Osman Mahmutoğlu'nun yapılan yargılaması sonucunda; kamu davasının ortadan kaldırılmasına, dair (KİLİS) Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 5.11.2003 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi o yer C.Savcısı tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 2.3.2005 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.

1- Sanık ve mağdurun beyanlarından sanığın mağdurun kafasına testere ile vurduğunun anlaşıldığı ve mağdurun 01.09.2003 tarihli raporunda "Sağ frontal bölge ve sağ paryetal bölgede ayrı ayrı 2'şer cm. uzunluğunda kenarları düzgün iki kesi mevcut" olduğunun belirtildiği halde, mağdurun raporunda belirtilen yaraların özelliklerine göre testerenin sap kısmı ile veya keskin tarafı ile vurulması sonucu oluşmasının mümkün olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi,

2- Kabule göre de; Sanık hakkında açılan kamu davasının şikayetten vazgeçe nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği halde, adli emanette bulunan testerenin sanığa iadesi yerine suçta kullanıldığı gerekçesiyle müsaderesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 26.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Silahın tanımı nedir ki? Künt cisim silah olamaz mı? Benim kafam karıştı.

Sayın Jeanne D'arc

Silah deyiminden;
1. Ateşli silahlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler
anlaşılır.

En çok tartışılan konu, taş, sopa gibi aletlerin silahtan sayılıp sayılmayacağı konusudur. Kanunun lafzına göre silah sayılması gereken bu aletleri hukukçular silahtan saymamak eğilimindedir.

Yeni TKC eğitimlerinde kanunu hazırlayan hocaların verdiği derslerin ışığında, hakim ve savcılar arasında taş ve sopanın silahtan sayılmayacağı yolunda görüşler ağırlık kazanmıştır.

Bazı haberlere göre, yapılacak bir kanun değişiklikliği ile bu maddenin geniş kapsamlı yanlış ifadesi düzeltilecektir.

Bu nedenle, tabancanın kabzasını bir taş gibi kullanan sanığın tabanca kullanma kastı olmadığı, sadece taş kullanma niyeti olduğu ve taşın da silah kavramına girmeyeceği düşünülürse, karar doğru gözükmektedir.

Saygılarımla

Silah tanımındaki muallak sürüyor ama benim görüşüme göre bir kemer , bir kalem bile silah olarak değerlenmeli...

Alıntı: 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler

"Kanun ve hukuk mantığı esas alınmalı ve tabanca kabzası, keser sapı, testerenenin sapı ve dahi kemer ve dahi kalem amaca ve kullanıma ve tabi sonuca bağlı olarak silah sayılmalı, kanunun bu hali korunarak lafzına, amacına ve ruhuna göre yorumlanmalıdır" diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

Ceza Özel Hukuku kitabında..... (dileyen arkadaşlarım olursa ismini verebilirim) bu tür kararlar ile ilgili olarak değerli bir hocamız değerlendirmelerde bulunmuş..
Bir bölümünde mağdura elindeki kürek ile saldırarak mağdurun başına vurup 26-28 cm uzunlığunda kafatası kemiğinde kırılmaya yol açan sanığın öldürme kastının olmadığını yazmış. Ve Yargıtay ca boru anahtarı da silah olarak kullanılamaz .. Sanığın kastının silah a göre belirlenmemesi gerektiğini öğrendik ama uygulama bu yönde.

yargıtayın bu yöndeki kararlarının bir istikrar halinde olmadığını söyledi hocamız... örneğin keserin demir kısımı silah sayılırken sap kısmı silah sayılmamış... neye göre bu tür kararlar verilir anlamadım??????failin kastına göre mi, yoksa kullanılan cismin yapısına ya da kullanılış şekline göre mi??

Bu konuda söyle bir bakış açısına sahip zannımca yargıtay.
önce 2 li bir ayrıma gidiyor olayda kullanılan tabancanın içinde mermi bulması ve ateşlemeye elverişli olması ve silahın boş olması.
İçinde mermi bulunan silahta kişinin kastı silahla yaralamaya yönelik olsa idi tabancanın ateşlenmesi sureti ile bunu gerçekleştirebilirdi.ama kabzası ile vurması onun silahla yaralamak istemediğinin göstergesidir.
ancak silah boşsa şayet ve kişi boş olan bu tabancanın kabzası ile yaralama fiilini gerçekleştirmişse burada silah ile kasten yaralama yani yeni tck md:86 ya 3/e nin uygulanması görüşündedir.