|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
30-10-2007, 14:03 | #1 |
|
HUMK 22-içtihat
Merhabalar..
HUMK m.22 de ki yetki sözleşmesinin mirasçıyı bağlayıp bağlamadığı konusunda içtihat arıyorum. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Saygılar. Stj. Av. Özlem |
30-10-2007, 14:07 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi Esas: 1978/321 Karar: 1978/296 Karar Tarihi: 02.02.1978 ÖZET:Her ne kadar dava konusu emre yazılı senetlerde yetkili mahkeme (İzmir) olarak gösterilmiş ise de, bu yetki sözleşmesi davalıların murisi ile davacıların murisi arasında yapılmıştır. Yetkili mahkemeyi belirleyen ve HUMK.nun 22. maddesinin koşulları içinde düzenlenmiş bulunan bu gibi sözleşmelerin miras yolu ile intikal etmiyeceğinden yetkili mahkemenin aynı Kanunun 9. maddesine göre tayini icap eder. Olayda bir kısım davalıların Bornova'da ikamet ettikleri anlaşıldığından davaya bakılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. (1086 S.K. m. 9, 22) Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı Bornova As. 1.Hukuk Hakimliğince verilen 7.11.1977 tarih ve 28/305 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Davacılar vekili, davalıların annesi Ayşe'nin müvekkillerinin murisi Fuat'tan 15.4.1975 ve 15.7.1975 tarihli senetlerle toplam 250.000 lira borç olduğunu, mirasçısı olan davalıların mirası red etmediklerini, bu itibarla murisleri Fuat'ın alacağından müvekkillerinin hisselerine düşen 160.000 liranın tahsilini istemiştir. Davalılar vekilleri, iddiaların aslı olmadığını, tereke tespitinde Fuat'ın bu gibi alacak senetlerine rastlanmadığını, varsa bedelsiz olduğunu, murislerinin yaşlı, gözleri görmez durumda vefat ettiğini, Fuat'ın borç verecek durumda olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, verilen karar gereğince davacı tarafın senetleri ibraz etmesi üzerine davalı tarafa senetleri inceleyip diyeceklerini bildirmek üzere verilen mehil içerisinde yetkili mahkemenin İzmir mahkemesi olduğunun senetlerde yazılı bulunduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuşlar ve mahkemece bu itiraz yerinde görülmüş olmakla dava dilekçesinin yetki bakımından reddine, biner lira vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalı taraf vekillerine verilmesine hüküm olunmuştur. Kararı davacılar temyiz etmişlerdir. Hernekadar dava konusu emre yazılı senetlerde yetkili mahkeme (İzmir) olarak gösterilmiş ise de, bu yetki sözleşmesi davalıların murisi ile davacıların murisi arasında yapılmıştır. Yetkili mahkemeyi belirleyen ve HUMK.nun 22. maddesinin koşulları içinde düzenlenmiş bulunan bu gibi sözleşmelerin miras yolu ile intikal etmiyeceğinden yetkili mahkemenin aynı Kanunun 9. maddesine göre tayini icap eder. Olayda bir kısım davalıların Bornova'da ikamet ettikleri anlaşıldığından davaya bakılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bonolarda mevcut yetki sözleşmesine dayanılarak yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 2.2.1978 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları www.sinerjias.com.tr |
30-10-2007, 15:27 | #3 |
|
Yanıtınız için teşekkür ederim. Bende de sadece bu karar mevcut bunun dışında bir karar arıyorum.
|
30-10-2007, 18:21 | #4 |
|
Bu bir ödev mi, yoksa belli bir uyuşmazlık mı var?
|
30-10-2007, 19:32 | #5 |
|
Belli bir uyuşmazlık var Işıl Hanım..
ödev değil |
30-10-2007, 21:32 | #6 |
|
Eski ve yeni Usul Hukuku kitaplarında, yetki sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı ifade edilmiş. Buna rağmen yayınlanan yargıtay kararında bu gibi sözleşmelerin miras yolu ile intikal etmiyeceği görüşüne yer verilmesini doğrusu anlayamadım.
Tabii, bu sözleşmenin mirasçılara geçeceği ifade edilmekle beraber, sözleşme tarafının veya cüzi ve külli halefinin bu arada mirasçının tercih hakkı olduğuna da işaret edelim. Davacı davasını sözleşmede yazılı yerdeki mahkemede açabileceği gibi usuldeki genel veya özel hükümlere göre kanundaki yerlerde de açabilir. Bu kural sözleşmede yazılı olduğu yerde açıldığı takdirde davalının itiraz edemeyeceğini belirtmektedir. " Yetki Sözleşmesinin Etkisi Yetki sözleşmesi taraflardan başka cüzi ve külli halefleri de bağlar. Mesela dava konusunu (alacağı) taraflardan birinden devralanı ve tarafların mirasçılarını da bağlar " Baki Kuru, Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 2006 , sh:195 " Yetki anlaşması yetkili bir mahkeme tesis eder. Anlaşmanın etkisi anlaşma taraflarının külli ve cüz'i haleflerini de kapsar. " Yavuz Alangoya,Kamil Yıldırım, Nevhis Deren Yıldırım, Mmedeni Usul Hukuku Esasları 2005, sh.118 " Yetki sözleşmesi onu yapanlar hakkında muteberdir...Fakat alacağı temellük eden kimseyi,mirasçıyı bağlar. " Sabri Şakir Ansay,Hukuk Yargılama Usulleri, 1957 ,sh:100 Saygılarımla. |
31-10-2007, 11:38 | #7 |
|
Sn. K.Özlem,
Yetki sözleşmesinin somut bir uyuşmazlıkta mirasçıları bağlayıp bağlamayacağının neden önemli olduğu konusunda maalesef bir fikir yürütemiyorum. Sözleşmede bir yetki şartı varsa, bu şart hiçbir zaman yetkili diğer mahkemeyi / mahkemeleri yetkisiz kılmaz. Kısaca mirasçılar dava açacaklarsa genel yetkili mahkemelerde de açabilirler. Mirasçılara karşı sözleşme dışında ama yetkili bir mahkemede dava açılmışsa yapılacak yetki itirazına itibar edilmeyeceğini de düşünüyorum. Tabbi ki kesin yetki konusu ayrıktır. Dolayısıyla somut uyuşmazlığınızda bunun önemini bir türlü kavrayamadım. Bu nedenle acaba bir ödev konusu mu diye sormuştum. Saygılar. |
31-10-2007, 19:35 | #8 |
|
Işıl hanım ben bu sorunuza açıklık getireyim,özlem hanımın bahsettiği olayda vekil olarak yeralmamdan dolayı konuyu biliyorum, özet; mirasçılara karşı (müvekkillerim) girişilen bir icra takibi söz konusu, dayanak bono olmasına rağmen ilamsız icra takibi yapılıyor, bonoda ve eki olan sözleşmede ise yetkili yer olarak antalya gösterilmiş. Oysa mirasçılardan hiçbirinin ikametgahı Antalya değil. Dolayısı ile mirasçılar açısından yetki şartının bağlayıcılığı sorgulanıyor.
|
31-10-2007, 20:10 | #9 | |||||||||||||||||||
|
|
31-10-2007, 20:56 | #10 |
|
maalesef takip zaten murisin ikametgahında açılmış ama mirasçıların ikametgahı farklı,bunun yanısıra mirasçılara yöneltilen böyle bi icra takibinin terekeye karşı açılmış dava sayılamayacağını düşünüyorum
|
01-11-2007, 10:32 | #11 |
|
Bence, bonodaki yetki şartı geçerlidir.
T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 1995/2208 K. 1995/2197 T. 20.2.1995 • YETKİLİ İCRA TETKİK MERCİİNİN BELİRLENMESİ ( Yetki Sözleşmesinin Bulunması ) • YETKİ SÖZLEŞMESİ BULUNMASI ( Alacaklıya Seçimlik Hak Tanıması ) • BONODA YETKİ ŞARTI BULUNMASI ( Yetkili İcra Tetkik Merciinin Belirlenmesi ) • ALACAKLININ SEÇİM HAKKINI KULLANMAMASI ( Yetkili Merci Konusunda ) 2004/m.50 ÖZET : Alacaklı var olan birden fazla yetkili icra dairesinden hangisini tercih ettiğini belirtmemişse, borçlunun bildirdiği yer icra dairesinin yetkili olduğu kabul edilmelidir. DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 31.1.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR: Her ne kadar borçlulardan G.Ö.`in ikamet yeri Ankara olarak gösterilmiş ise de tebligata yarar açık adresi bildirilmediği gibi, adına 163 örnek ödeme emri de gönderilmemiştir. Borçlu M.Ç. Denizli İcra Dairelerinin yetkili olduğu itirazında bulunmuştur. İİK.50 maddesi yollaması ile HUMK.nun 9/2 maddesinin son cümlesi hükmüne göre borçlunun yetki itirazı yerinde görülmüştür. Muteriz borçlunun ikametgahı Demirköy olup takip konusu bonoda Denizli Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Alacaklı tercih hakkını Mercice Denizli İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunun kabulüne karar vermek gerekirken Denizli ve Demirköy İcra Dairesinin yetkili olduğunun kabulü doğru değildir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara 7. İcra Tetkik Merciinin 29.11.1994 tarih 94/715-702 sayılı kararının hüküm fıkrasındaki "ve Demirköy" sözlerinin metinden çıkarılmasına ve kararın bu düzeltilmiş şekli ile İİK.366 ve HUMK.438 maddeleri uyarınca ONANMASINA, 20.2.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Humk 74 ve Ara Karar | ad-hoc | Meslektaşların Soruları | 5 | 11-03-2008 17:07 |
HUMK.m.88 | Av. Şehper Ferda DEMİREL | Meslektaşların Soruları | 2 | 12-07-2007 16:09 |
içtihat | mineartun | Meslektaşların Soruları | 10 | 09-04-2007 17:17 |
HUMK md.6 | nicolas39 | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 12-01-2007 12:16 |
Humk | Batu | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 21:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |