Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargitay 9.ceza Daİresİnİn Taksİrle Adam ÖldÜrmeye İlİŞkİn Emsal Kararlarini Ariyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-10-2009, 15:15   #1
JUSTİCE

 
Önemli Yargitay 9.ceza Daİresİnİn Taksİrle Adam ÖldÜrmeye İlİŞkİn Emsal Kararlarini Ariyorum

Müvekkilim, çift refüjlü yolda şehir içinde 30 km hızla seyrederken,kendi şeridinde sağ tarafta dolmuş cebine girmeyip,yolcu indirmekte olan bir dolmuşun yanından geçerken,dolmuş önünden sağa sola bakmadan yola çıkan ve kararsız kalan bir yaya nedeniyle trafik kazasına karıştı.Şahsa sağ ön taraftan çarptı,şahsın arac camına başını çarpması ve yere düşmesi sebebiyle hastaneye kaldırıldı.Yaralı şahıs ertesi gün vefat etti.Olay yeri kaza tespit tutanağı,araç içi araç dışı tanık beyanları hepsi müvekkilim lehine,olay yerinde fren izi yok,çünkü hızı yavaş imiş.müvekkilim asker kişi,vefat eden 50 yaşinda emekli asker.Olay yeri kaza tespit tutanağına göre tam kusursuz,maktul tam kusurlu.Olay esnasında trafik işiklarına 34 mt var ve taşıtlar için yeşil ışık yanıyor,yayada işikli yaya geçidini kullanmayıp yola kontrolsüz çıkıyor.Müvekkilimin beraat etmesini bekliyorum ancak,yargıtay 9.ceza dairesinin emsal kararlarını arıyorum..
Old 15-10-2009, 16:16   #2
av.araf

 
Varsayılan

Karşı oy yazısı aksini söylese de karar sizin olayınız ile benzerlik arzediyor Umarım işinize yarar.

T.C.

YARGITAY

9. CEZA DAİRESİ

E.2006/3586

K.2006/5159

T. 10.10.2006

• KUSUR ( Hızlı Yol Aldığına Dair Bir Delil Bulunmayan Sanığın Aniden Yola Fırlayan Yayaya Çarpması Şeklindeki Eyleminde Kusurunun Bulunmadığı Gözetilerek Karar Verilmesi Gereği )

• TAKSİRLE ÖLDÜRME ( Hızlı Yol Aldığına Dair Bir Delil Bulunmayan Sanığın Aniden Yola Fırlayan Yayaya Çarpması Şeklindeki Eyleminde Kusurunun Bulunmadığı )

• YAYAYA ÇARPMA ( Hızlı Yol Aldığına Dair Bir Delil Bulunmayan Sanığın Aniden Yola Fırlayan Yayaya Çarpması Şeklindeki Eyleminde Kusurunun Bulunmadığı Gözetilmelidir )

5237/m.89

765/m.455/1


ÖZET : Hızlı yol aldığına dair bir delil bulunmayan sanığın, aniden yola fırlayan yayaya çarpması şeklindeki eyleminde kusurunun bulunmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Olay sırasında süratli seyrettiğine dair herhangi bir delil bulunmayan sanığın, olay yerinde su kemeri ayağı arkasından aniden yola fırlayan yayaya çarpması eyleminde kusurunun bulunmadığı gözetilmeden, oluşa uygun olmayan bilirkişi heyeti raporuna dayanılarak mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün ( BOZULMASINA ), 10.10.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Trafik kazalarında kusur genellikle trafik kurallarının çiğnenmesiyle gerçekleşir. Karayolları Trafik Kanunu'nda ve yönetmelikte öngörülen ve uyulması zorunlu olan emredici kurallara aykırı davranış ceza hukukunda kusuru oluşturur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 52. maddesinin "a" bendi sürücülerin "kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken hızlarını azaltmak zorunda olduklarını" hükme bağlamış, "b" bendinde ise hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda oldukları açıklanmıştır.
Dava konusu somut olayda, sanığın şehir içinde kapalı kasa kamyonet tipi araçla görüşü engelleyen kemerlere yaklaştığında, araçta meydana gelen hasarın büyüklüğü ve sanığın savunması da nazara alındığında süratini aracın teknik özelliğine, görüş, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı ve azaltmadığından yayanın yola çıkışını önceden fark etmesine rağmen, gerekli fren tedbirine başvurmayarak, objektif olarak öngörülebilir ve önlenebilir zararlı sonucu önleyememesi nedeniyle kusurlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluş ve dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı ve sonuç adli para cezasının bir YTL'nin küsurunun atılması suretiyle, hükmün düzeltilerek onanması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.
E. Ertuğrul
M. Üye kazancı
Old 15-10-2009, 16:38   #3
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

trafik kazalarındaki kusur tespiti önemlidir. Yargıtay kararından ziyade mahkemece atanan bilirkişinin kusuru tespitinden önce aydınlatma ve bilirkişinin yeterliliği önemli. Bu gibi olaylarda saniye hesabı yapılmakta, görüş alanı dışından ve beklenmeyen şekilde yola fırlama durumunda şoförün buna mukavemet süresi önem kazanmaktadır. Siz hızı 30 diyorsunuz ama tanıklar 30 km yi doğrulayacaklar mı? 30 km diyorsunuz ama bu süratle bir hız yayayı kaldırıp cama atabilir mi? bunların hepsinin teknik konu olduğunu düsünüyorum. Sizin işiniz bilirkişiye kalmış diyorum.
Old 15-10-2009, 18:06   #4
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Eyüp KATI
30 km diyorsunuz ama bu süratle bir hız yayayı kaldırıp cama atabilir mi?

Daha azı bile yapabilir...
Old 16-10-2009, 10:18   #5
JUSTİCE

 
Varsayılan cevap

Alıntı:
Yazan Av. Eyüp KATI
trafik kazalarındaki kusur tespiti önemlidir. Yargıtay kararından ziyade mahkemece atanan bilirkişinin kusuru tespitinden önce aydınlatma ve bilirkişinin yeterliliği önemli. Bu gibi olaylarda saniye hesabı yapılmakta, görüş alanı dışından ve beklenmeyen şekilde yola fırlama durumunda şoförün buna mukavemet süresi önem kazanmaktadır. Siz hızı 30 diyorsunuz ama tanıklar 30 km yi doğrulayacaklar mı? 30 km diyorsunuz ama bu süratle bir hız yayayı kaldırıp cama atabilir mi? bunların hepsinin teknik konu olduğunu düsünüyorum. Sizin işiniz bilirkişiye kalmış diyorum.

Sayın KATI,verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.Tanıklarımız beyanlarıda müvekkilimin hızının yavaş olduğu yönünde.dolmuşun yanından gecerken yola anıden cıkma sebebiyle sahıs kaputun üzerine yayılıyor ve basını arac camına carpıyor ordanda başının üzerine sag ön-yan tarafa düşüyor.takdir edersinizki muvekkilime yesil ışık yanarken,yayanın kontrolsüz sekilde yola atlaması sözkonusu,ve kazanın olası kaçınılmaz.ne refüje,ne sagdakı dolmusa sürücü yönelemez.fren atıyor ama kaza kacınılmaz şekilde gerçekleşiyor.bilirkişinin raporu elbet muhım ama,olay yeri kaza tespıt tutanagı arac içi ve dişındaki tanık beyanlarıda belirleyici degilmi?
Old 16-10-2009, 10:34   #6
JUSTİCE

 
Varsayılan

foruma yeni üyeyim,bana yardımcı olabilecek arkadaşlarmın benzer yargıtay kararına rastlaması durumundaforuma bildirmesini ümitle bekliyorum.teşekkürler..
Old 16-10-2009, 14:37   #7
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Aşağıda size yardımcı olabileceğini düşündüğüm bir kararı ekledim.

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

E:2003/2-262
K:2003/277
T:18.11.2003

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan sanık Kağan'ın TCY'nın 455/1-son maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 68.445.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 1 yıl 6 ay süre ile geri alınmasına ilişkin Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 25.09.2001 gün ve 457-530 sayılı hüküm sanık vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 20.6.2002 gün ve 9609-12025 sayı ile;
"Üniversite öğrencisi olan ve sabıkası bulunmayan sanığın geçmişteki halinde nasıl bir olumsuzluk belirlendiği, suç işleme eğiliminin varlığının kabul nedenleri açıklanıp tartışılmadan yasa metnindeki ibarelerin tekrarı ile ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 22.10.2002 gün ve 589-491 sayı ile;
"Duruşmalarda hazır bulunma zorunluluğundan vareste tutulmadığı halde sanığın duruşmalara katılmaması, olaydan sonra sanığın müşteki tarafın şahsi haklarının temini yönünde çaba göstermeyip müşteki tarafın şikayetinin devam etmesi ve duruşmada sanığın sorgusu sırasındaki müşahede edilen kişiliği gibi nedenlerle sanığın suç işleme hususundaki eğilimi yönünden olumsuz kanaat edinildiğinden, cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 17.10.2003 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın 6/8 oranındaki kusurlu davranışı ile tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkindir.
Ancak uyuşmazlığın çözümü için davanın esası tüm yönleriyle ele alınıp değerlendirildiğinde;
1- Sanığın olay günü saat 15.45 sıralarında yönetimindeki otomobille Erzurum şehir merkezinde bulunan bölünmüş karayolu niteliğindeki Cemal Gürsel caddesinde gidişe ayrılan çift şeritli yolda seyir halindeyken sağdaki otobüs durağından yolcu alan araçların önünden aniden yola çıkıp karşıya geçmek isteyen 68 yaşındaki müteveffaya yol üzerinde çarparak ölümüne neden olduğu anlaşılmaktadır.
22.6.2000 günlü Trafik kazası Tespit Tutanağında da kazanın oluşumu yukarıdaki biçimde açıklanıp olay yerinin krokisi çizilerek ölçümler gösterilmiş, ayrıca fren izi görülmediği belirtilmiş, ancak krokide yaya geçidi gösterilmediği gibi Tutanağın "Yol ve Çevre Özellikleri"nin yazıldığı bölümünde de yaya geçidinden söz edilmemiştir.
Sanık aşamalardaki savunmalarında; duraktaki araçları geçtiği sırada en baştaki minibüsün önünden yaşlı bir adamın koşarak önüne fırladığını, onu gördüğü anda direksiyonu sola kırıp kurtarmaya çalıştığını, ancak bu kişinin aracın sağ çamurluğuna çarparak yere düştüğünü, kendisinin de soldaki refüje çarptığını belirtmiştir.
Mahkemenin olay yerinde yaptığı keşifte hazır bulunan teknik bilirkişi Ahmet Karagöl tarafından çizilen krokiye göre, çarpma yaya geçidinin az ilerisinde gerçekleşmiştir.
Yargılama sırasında Yerel Mahkemece dört ayrı bilirkişi raporu aldırılmış, bunlardan olay yerindeki keşifte hazır bulunan trafik polis memuru Ahmet Karagöl tarafından düzenlenen 20.11.2000 günlü rapor ile İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden seçilerek oluşturulmuş üç kişilik bilirkişi kurulunun düzenlediği 21.5.2001 günlü raporlarda; olayın müteveffanın duran taşıtların önünden ve kontrolsüz yaya geçidinin az ilerisiden yolu kontrol etmeden aniden koşarak karşıya geçmek istediği sırada meydana geldiği kabul edilerek, sanık sürücü ile ölen yayanın hareketlerinin trafik kurallarına aykırılık oluşturan yönleri irdelenip, kazanın oluşumundaki etki düzeyleri ayrı ayrı değerlendirildikten sonra sanık sürücünün 3/8 oranındaki kusurlu davranışı, ölen yayanın ise 5/8 oranındaki kusurlu davranışı ile olayın oluşumuna etkili bulundukları belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden verilen 2.3.2001 gün ve 2141 sayılı rapor ile Karayolları Trafik Fen Heyeti mensup ve emekli görevlilerinden oluşturulan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 13.7.2001 günlü raporda ise; kazanın, ölenin yaya geçidinden geçtiği sırada meydana geldiğinden hareketle, bu kabul doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucu sanık sürücünün olayda 6/8 oranında, ölen yayanın ise 2/8 oranında kusurlu olduğu ifade edilmiş, Yerel Mahkeme de bu oluş biçimini esas alarak sanığın olayda 6/8 oranında kusurlu bulunduğunu kabul etmiştir.
Görüldüğü üzere, bilirkişi raporlarında kusur dağılımı yönünden ortaya çıkan ve sanığın sorumluluk düzeyini etkileyen bu farklılık, oluşun kabul ediliş biçiminden kaynaklanmaktadır.
Amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinin birisi de "kuşkudan sanık yararlanır" ( in dubio pro reo ) ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı önemden dolayı gözönunde tutulması gereken herhangi bir meselede başgosteren kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacagı gibi, dava kosulları bakımından da gecerlidır. Bunun gibi, sanık hakkında cezayı kaldıran veya hafifleten nedenlerin bulunup bulunmadığı hususlarındaki kuşku da sanık lehine hüküm vermeyi gerektirir.
İnceleme konusu olayda, görgü tanığı bulunmamaktadır. Trafik Kazası Tespit Tutanağında, kazanın, ölenin yaya geçidinden geçtiği sırada vukubulduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmediği gibi, krokide yaya geçidi gösterilmemiş, olay yerinin özelliklerinin tanımlanmasına özgü bölümde yaya geçidi seçeneği de işaretlenmemiştir. Yerel Mahkemenin gerçekleştirdiği, sanığın da hazır bulunup kaza yerini gösterdiği keşif sonrasında teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki ve raporda çarpmanın yaya geçidinin ilerisinde meydana geldiği belirtilmektedir. Buna göre, sanık sürücünün müteveffaya, kontrolsüz yaya geçidinden karşıya geçtiği sırada çarptığı hususu kanıtlanamamış ve kuşkulu kalmıştır.
O halde, eylemin oluş biçimine ilişkin ve sanığın sorumluluk düzeyinde etkili olan bu husustaki kuşku sanık lehine değerlendirilmeli, müteveffanın kontrolsüz yaya geçidinin ilerisinden karşıya geçmek istediği sırada kazanın meydana geldiği kabul edilerek, sanık sürücü ile ölen yayanın kusur dağılımlarını bu oluş çerçevesinde değerlendirip, benzer olaylardaki kusur dağılımı ve yerleşik uygulamalarla uyumlu bulunan 20.11.2000 ve 21.5.2001 günlü bilirkişi raporlarına itibar edilerek, olayda sanığın 3/8, ölenin ise 5/8 oranında kusurlu bulunduklarının kabulüyle, sanığın cezasından TCY'nın 455/son fıkrası ile yapılan indirimde bu oranların dikkate alınması gerektiğinden, Yerel Mahkeme hükmünün isabetsiz görülen bu yönü itibariyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Kurul Üyesi; "Yerel Mahkemenin sanığın kusur oranını belirlerken yaptığı değerlendirmenin dosya içeriğine uygun ve gösterilen gerekçenin yerinde olduğunu belirterek" karşı oy kullanmışlardır.
2- Öte yandan, yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere "erteleme", cezasının doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumudur. Bu hususta karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır.
Yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme isteminin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırıdır ve uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Keyfiliği önlemek için sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları gözönünde bulundurularak, gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç isleme hususundaki eğilimi degerlendirilmelidir.
Bu belirlemelerdeki amac, 647 sayılı Yasanın 6. maddesınde öngorulen yasal nedenlere dayandırılmak kayıt ve şartı ile gerekçede konuya ilişkin olarak gösterilen nedenlerin yalnızca yargıcın soyut kanılarını değil, ölçünün isabetle seçildiğini doğrulayıp açıklayan, olaya ve dosyanın içeriğine, sanığın duruşmada gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu, takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığının saptanmasıdır.
Somut olayda Yerel Mahkemece sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken; "sanığın duruşmalara katılmaması, şikayetçinin şahsi haklarının temini yönünde çaba göstermemesi, hakkındaki şikayetin devam etmesi ve sanığın sorgusu sırasında gözlenen kişiliği karşısında, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi ile ilgili olumsuz kanaat edinildiği" şeklindeki gerekçeye dayanıldığı görülmektedir. Dosyadaki belge ve bilgilere göre sanık 19 yaşında olup, geçmiş sabıkası bulunmamaktadır. Kazadan sonra yaralıyı hastaneye götürerek hayatının kurtulması için çaba sarf ettiği anlaşılmaktadır. Tutuksuz yargılandığı davada Mahkemenin çağrısına uyarak müdafii ile birlikte ilk oturumda ve keşifte hazır bulunmuş, bu süreci yansıtan tutanaklarda da sanığın kişiliği ve davranışlarını olumsuz olarak nitelendirmeye yarayacak hususlara yer verilmemiştir. Üniversite öğrencisi olup başka şehirde okuduğu anlaşılan ve müdafii aracılığıyla Mahkemeye sunduğu belge ile bunu kanıtlayan sanık diğer oturumlara katılmamışsa da, müdafii takip eden oturumlarda hazır bulunmuştur. Öte yandan, katılan, ceza davasında şahsi hak isteminde bulunmadığı gibi, bu hususta ayrıca hukuk davası açtığını gösterir bir bilgi de dosyaya yansımamıştır.
Kaldı ki, katılanın şikayetinden vazgeçmesi ya da sürdürmesi, kişisel hakkının karşılanıp karşılanmaması, sanığın suç işleme hususundaki eğilimini değerlendirmede doğrudan etkili konulardan değildir.
Bu itibarla, sanık hakkında tayin olunan cezanın, dosyadaki bilgi ve belgelere uymayan, yasal ve yeterli bulunmayan gerekçeyle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olup direnme hükmünün bu nedenden dolayı da bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi; "Yerel Mahkeme kararında gösterilen gerekçenin haklı nedenlere dayandığını ve yeterli bulunduğunu" belirterek bu yönüyle isabetli bulunan direnme hükmünün onanması gerektiği yolunda karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yerel Mahkeme direnme hükmünün, sanığın kusur oranı belirlenirken hatalı değerlendirme yapılması ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmaması nedenleriyle BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 18.11.2003 günü kısmen tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.
Old 16-10-2009, 16:24   #8
Ayamavra

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Ceza Dairesi

Esas: 2006/6666
Karar: 2007/1159
Karar Tarihi: 15.02.2007

ÖZET: Ölenin idaresindeki bisikletle, hızlı ve kontrolsüz bir şekilde kavşağa girerek normal hızda seyreden sanığın kullandığı minibüsle çarpışması sonucu meydana geldiğinin tüm dosya kapsamından anlaşılması karşısında, kendisine atfı kabil bir kusur bulunmayan sanığın beraatına karar verilmelidir. Ayrıca yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile teşdit kullanılarak asgari haddin çok üzerinde ceza tayini isabetsiz olmuştur.

(647 S. K. m. 4, 6) (765 S. K. m. 59)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1- Olayın, ölenin idaresindeki bisikletle, hızlı ve kontrolsüz bir şekilde kavşağa girerek normal hızda seyreden sanığın kullandığı minibüsle çarpışması sonucu meydana geldiğinin tüm dosya kapsamından anlaşılması karşısında, kendisine atfı kabil bir kusur bulunmayan sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;

a) Dosya kapsamına uygun düşmeyen, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile teşdit kullanılarak asgari haddin çok üzerinde ceza tayini ve 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin sanık hakkında uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

b) 765 sayılı TCK. nun 59.maddesi ile indirim yapılırken hesap hatası sonucu fazla adli para cezası tayini,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.02.2007 gününde 1 nolu bozmada oyçokluğu, 2 nolu bozmada oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY

Trafik kazalarında kusur genellikle trafik kurallarının çiğnenmesiyle gerçekleşir. Kontrolsüz kavşaklara yaklaşırken hız azaltılır. Karayollarında yüksek tehlikeyi yaratan motorlu araç sürücüleri daha özenli davranmalıdır. Yayaların ve bisiklet sürücülerinin daha az tehlike yaratmaları nedeniyle, daha az özen göstermeleri normal karşılanmalıdır. Çocukların büyüklere göre deneyimsiz olmaları nedeniyle, büyükler çocukların kusurlu hareketlerini bertaraf edecek önleyici tedbirleri almak ve daha dikkatli ve özenli davranmak durumundadırlar. Ticari araç kullanan ve insan taşıyan sürücülerin diğer sürücülere göre daha dikkatli olması gerekir.

Yukarıda sayılan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Şehiriçi hattında yolcu minibüsü kullanan sanığın meskun mahalde kontrolsüz kavşağa geldiğinde gidiş yönüne göre sol taraftaki sokaktan kavşağa girip yolu enine kat etmekte olan bisikletli çocuğa yolun sağ şeridi üzerinde aracın sol ön tamponu ile çarpması sonucu ölümle sonuçlanan olay meydana gelmiştir. Sanığın kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı, bisikletli çocuğu gördüğü halde etkin fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığı için kusurlu olduğu dosya içinde mevcut bilirkişi raporlarının oluşa ve dosya kapsamına bu nedenle uygun olup mahkemenin kusurun belirlenmesi ve derecelendirmesindeki kabulünde de bir isabetsizlik bulunmadığından sayın çoğunluğun sanığın olayda kusurunun bulunmadığı yönündeki 1 nolu bozma düşüncesine katılmıyorum. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 18-11-2012, 13:57   #9
hukukcu_mehmet

 
Varsayılan yargıtay kararı

mrb, bir ceza dosyam ile ilgili yargıtay kararı arıyorum. taksirle adam öldürmeye ilişkin olarak yargıtay 9. CD. nin 08.02.2007 tarih, 2006/5927 esas 2007/876 karar sayılı ilamı birebir dosyamıza emsal teşkil edecek nitelikte. ancak bu kararın tamamı bana lazım.. bir türlü bulamadım.. yardım edebilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
GÖreve İlİŞkİn Sirrin AÇiklanmsi'nda Dava ZamanaŞimi Ve Yargitay Emsal Karar cansever Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 26-02-2009 23:03
Adam Öldürmeye Teşebbüs R.K.A. Meslektaşların Soruları 1 02-06-2008 13:05
Kasten adam öldürmeye teşebbüs Av.Fatih KAYA Meslektaşların Soruları 7 03-07-2007 11:11
'Adam öldürmeye teşebbüsten mi yargılanmalıydı?? Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 2 16-02-2007 19:32
Adam Öldürmeye Teşebbüs AVUKAT MERYEM Meslektaşların Soruları 7 12-01-2007 16:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04772902 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.