Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tüketici Mahk.mi -Asliye Hukuk mu?

Yanıt
Old 07-08-2007, 16:35   #1
attorneytalay

 
Mesaj Tüketici Mahk.mi -Asliye Hukuk mu?

Müvekkil ile borçlu arasında imzalanan sözleşme ile borçlu ahşap parkeleri müvekkilin evine sözleşmeden itibaren 10 gün içinde döşeme yükümlülüğü altına giriyor ( Sanırım burada karma bir sözleşme var satım ki ahşap parkeler kendi ürünü ve döşeme yani hizmet ).

Ne var ki borçlu süresi içinde ifa edemiyor malın üçte birini gönderiyor ve bunlar sözleşmede kararlaştırılan kalitede olmadığı için müvekkil tarafından geri gönderiliyor. Daha sonra müvekkili sözleşmeden dönedüğüne dair ihtar çekiyor.

Şimdii burada müvekkil nihai tüketici olduğuna göre acaba ayıplı ifaya dayanılarak tüketici mahkmesinde dava açılabilir mi ve bu davada ayrıva borçlunun temerrüdü vs gibi hükümlere de dayanılabilir mi

Yoksa ayıptan hiç bahsetmeden ( çünkü ayıplı mallar iade edildi bu durumda bilirkişi incelemesi olursa borçlu şirket o mallar yerine daha düzgün mallar verebilir) borca ve tabiki sözleşmeye aykırılıktan Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir mi


benim görüşüm bu noktada Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılması daha mantıklı gibi.

Değerli görüşlerini paylaşan herkese teşekkür ederim


Saygılarımla

talay
Old 07-08-2007, 16:45   #2
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Düşünceniz bana göre de daha doğru yol gibi geliyor.Ayıplı mallar iade edildiğine göre, yani ayıplı mallar müvekkilinizin yedinde olmadığına göre ayıplı ifaya dayanmak beyhude bir çaba olur.Elinizdeki sözleşmeye dayanarak ,sözleşmeye aykırılıktan dolayı müvekkilinizin uğradığı zararları Asliye hukukta dava açarak talep etmeniz daha emin bir yol olacaktır.

Saygılarımla
Old 07-08-2007, 21:00   #3
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım olayınızda kanımca bir eser sözleşmesi mevcuttur ve dolayısıyla burada uygulanacak kanun 4077 sayılı kanun değil Borçlar Kanunu' dur. Bu halde de davaya bakma görevi genel mahkemelere ait olacaktır.
Burada müteahhit Borçlar Kanunun 356 ve 357 maddelerine aykırı hareket etmiştir ne var ki siz mallar üzerinde herhangi bir tespit yaptırmadığınız için ayıbı ispat noktasında sıkıntı yaşabilirsiniz. Bu durumda yapmanız gereken kanımca müteahhidi temerrüde düşürmeniz ve daha sonrasında eğer bir bedel ödemiş iseniz ödediğiniz bedelin iadesi ve uğradığınız zararın tazminini talep ve dava etmek olacaktır.
Saygılarımla
Old 08-08-2007, 01:47   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan Katkı

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/1042
Karar: 2003/3187
Karar Tarihi: 16.06.2003
ÖZET : 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'nun 3/F maddesinde "Tüketici bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi" olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Aksinin düşünülmesi halinde üst düzey teknolojiyle gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi yasa kapsamında kaldığını ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarında -yasanın amacına rağmen- Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekeceğinin kabulü icap eder. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi istisna ( eser ) sözleşmelerinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin korunması hakkındaki kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Bu nedenle mahkemece verilen hüküm bozmayı gerektirir.


(4077 S. K. m. 3/F)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat F ile davalı vekili avukat G geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davada, yapımını davalının üstlendiği parke işlerinin sözleşmeye aykırı montajı sebebiyle reddi gereken bu esere karşılık ödenen 2.030.000.000 TL'nin iadesi istenmiş, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılan dava sonucu istem kabul edilmiştir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'nun 3/F maddesinde "Tüketici bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi" olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Aksinin düşünülmesi halinde üst düzey teknolojiyle gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi yasa kapsamında kaldığını ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarında -yasanın amacına rağmen- Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekeceğinin kabulü icap eder. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi istisna ( eser ) sözleşmelerinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin korunması hakkındaki kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir.
Açıklanan bütün bu nedenlerle davaya genel hükümlere göre ve genel mahkemelerde bakılması yerine özel hükümler uyarınca Tüketici mahkemesinde bakılması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'da 26.2.2003 gün 2003/15-127 Esas 2003/102 Karar sayılı ilamı ile aynı görüştedir. )
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 275.000.000 TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 08-08-2007, 08:29   #5
sumeyra

 
Varsayılan

Bana göre ayıplı mala dayanarak bir şeyler elde etmek istiyorsanız ki bunu şahitle de ispat edebilirsiniz, Tüketici mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk mahkemesinde dava açmalısınız. Şayet 10 günlük süre içeriisnde işi yapması gerekirken yapmadığı için açacaksanız bunu da tüketici mahkemesine açabilirsiniz Çünkü Kanunda açıkça belirtilmiştir, Tüketici Kanunu kapsamına giren her türlü uyuşmazlıkta tüketici mahkemesi görevlidir.
T.C.
YARGITAY
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/6686
K: 2006/10439
T: 26.6.2006
- GÖREVLİ MAHKEME
- TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREV ALANI
- GÖREV KONUSUNDA USULÜ MÜKTESEP HAK

4077 TKHK m.23
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıya araç sattığını, araç bedelinin 15.000.000.000 TL'sini banka kredisi kullanarak ödeyen davalının bakiye 13.985.000.000 TL'sini bir hafta içinde ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının eşini önceden tanıdıkları için senet düzenleme gereğini duymadıklarını, davalının bakiye borcu ödemediği gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, bakiye borcun 1.6.2005 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığım, borcun muaccel hale gelmediğini, 1.6.2005 tarihinde bakiye borcu da ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra Kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birinin oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasa kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Bu durumda mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-08-2007, 10:31   #6
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın Sumeyra, eklemiş olduğunuz yargıtay kararı sayın meslektaşımızın belirttiği uyuşmazlıkla ilgisi yok. Sayın Doğanel'in eklediği yargıtay kararına bakarsanız uyuşmazlığın hangi mahkemede görüleceği ve uyuşmazlığa hangi kanun hükümlerinin uygulanacağını daha iyi görürsünüz sanırım.
Alıntı:
yasa hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır.
Sayın Doğanel'in eklediği kararda da belirtildiği üzere olayda hazır bir malın ya da hizmetin satın alınması değil bir eser meydana getirilmesini amaçlayan sözleşmede yani eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davaya genel mahkemelerde bakılır.
Saygılarımla...
Old 08-08-2007, 11:44   #7
medenikal

 
Varsayılan

Benim görüşümde genel mahkemelerde görüleceği, sonuçta bir istisna akti söz konusu kanun ise açık olarak satımdan bahsetmiş;

Konuyla ilgili bir tartışma;
İkinciel olarak satın alınmış, satıcı firma ise garanti vermişse ve satın alınan ürün garanti süresi içinde ise görevli mahkeme konusunda görüşlerinizi bekliyorum.

Kanunda ikinci el ürünlerin ,garanti süresi içinde ise ve de satıcı firma tarafından ayrıca yazılı garanti verilmesi söz konusu ise bu durumda , tüketici mahkemesinin görevli olup olamayacağı tartışması ne olmalıdır?
Old 08-08-2007, 14:26   #8
sumeyra

 
Varsayılan

Sayın Av. Kadir Coşkun
Sanırım siz haklısınız, Ben sadece parkelerin satın alınması şeklinde düşünmüştüm. Parkelerin eve döşenip bu şekilde teslimi sözkonusu ise sizin dediğiniz gibi eser sözleşmesi olarak değerlendirilmelidir. Uyarılarınız için teşekkürler. Ayrıca bu konuyla ilgili ber de Hukuk Genel Kurulu Kararı ekliyorum.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/15-498
K: 2003/493
T: 24.09.2003
· TÜKETİCİ KAVRAMI
· SATIM SÖZLEŞMESİ
· ESER SÖZLEŞMESİNDE İŞ SAHİBİNİN TÜKETİCİ
· SIFATININ BULUNMAMASI

ÖZET:Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek ve tüzelkişiler yasal yönden tüketicidirler. Yasal yönden tüketicinin tanımı yapılırken özellikle "satın alma" olgusu üzerinde durulmuştur. Birşeyin imal edilerek iş sahibine teslim edileceği eser sözleşmesi kurulurken henüz eser ortada olmayıp sözleşmeden sonra imal edilecektir. Satım sözleşmesinde ise satılan veya alınan şey sözleşme anında mevcuttur. Bu nedenle eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun kapsamı dışında olduğu kabul edilmeli ve uyuşmazlığa genel mahkemelerde bakılmalıdır.

(4077 s.Tüketici K. m. 4, 3/j, 23)
(818 BK. m. 355)

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22.01.2002 gün ve 2001/1606-2002/51 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 04.06.2002 gün ve 1423-3005 sayılı ilamı ile; (...Tüketici, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/f maddesinde "Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzelkişi" olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere; yasa, hazır bir mal veya hizmeti "satın" alarak, onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Başka bir anlatımla, satım akdinin konusunu oluşturan -tüketime yönelik dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri, yasa kapsamına alınmıştır. Aksi halde, bir baraj, bir liman, bir otoyol, bir santral ve bir bina yapımı gibi üst düzeyde teknoloji gerektiren ve istisna (eser) akdinin konusunu oluşturan süreye yayık işlerin de yasa kapsamında kaldığının ve bunlarla ilgili uyuşmazlıklara da tüketici mahkemelerinde bakılması icabettiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda ise, uyuşmazlık; davalıya ait binaya güneş enerjisi ile çalışan su ısıtma sisteminin kurulmasından kaynaklanmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki hukuki ilişki, istisna (eser) sözleşmesi olup anılan Yasanın, istisna sözleşmesinin konusunu oluşturan ilişkilerde uygulanması hukuken ve fiilen mümkün değildir. Dairemizin istikrar kazanmaya çalışan görüşü, bu doğrultudadır.
Bu itibarla, davaya genel hükümlere (BK m. 355 vd) göre ve genel mahkemede bakılması yerine, tüketici mahkemesi olarak özel hükümlere göre bakılıp sonuca bağlanması doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle görev yönünden bozulması gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan (...) sonra gereği görüşüldü:
Dava, istenen vasıfta teslim edilmeyen ürünün iadesi ve bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı 11.05.2001 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 01 Mayıs 2000 tarihinde aralarında yaptıkları sözlü anlaşma ile dairesine Ufuk Solar Boiler marka güneş enerji sisteminin satımı, montajı ve çalışır durumca teslimi için anlaştıklarını, sözleşme bedeli olan 1400 USD ödediğini, cihazın monte edildiğini, ancak sistemin tam kurulmayıp çalışır vaziyette de teslim edilmediğini, tüm müracaatlarının sonuçsuz kaldığım, Tüketici Derneği, Sanayi Ticaret İl Müdürlüğü Hakem Heyetine başvurduğunu, Hakem Heyetince lehine karar verilmesine rağmen davalının işi tamamlamadığını, ödediği 1400 USD ve yaptığı 100 USD masrafın davalıdan alınmasını, tesisin sökülerek eski hale getirilmesini veya bedelinin ödenmesini, sökülme sırasınca apartmana verilecek zarar ziyanın tazmin edilmesini istemiştir. Davacı 02.10.2001 tarihli celsede davalı tarafa 1200 Dolar ödediğini, 100 Dolar da masraf yaptığını, ancak belgesi olmadığını, peşin ödeme yaptığım bildirmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun davetiye tebliğine karşın duruşmaya temsilen gelen olmamış, delil de bildirilmemiştir. Mahkemece ödeme yönünden çıkarılan isticvap davetiyesi üzerine Davalı Şirket vekili dilekçesinde; "Dava dilekçelerinde ödendiği iddia edilen 1400.- ABD Doları müvekkil şirkete ödenmemiştir. Müvekkilce söz konusu malın bedeli sistem test edilip çalıştırıldıktan sonra alınacaktır. Aradaki anlaşma gereği adrese gidilerek cihazın montesi yapılmış, ancak o tarihte elektrik ve su olmaması nedeniyle test işlemleri yapılamamış ve sistem işler hale getirilememiştir. Davacı elektrik ve su geldiği zaman müvekkilimi arayacak vs müvekkil şirket test için davacının adresine tekrar gideceği ve sistemin test yapıldıktan sonra çalıştırılacağı konusunda anlaşmışlardır. Müvekkil şirket, duruşma gününün ve bilirkişi raporunun tebliğ olunduğu isticvap davetiyesini tebellüğ ettikten sonra davadan haberdar olmuşlardır. Daha önce davadan haberleri olmamıştır. Müvekkil şirket karşı tarafın "Elektrik ve su geldi. Denemenizi yapabilirsiniz, sistemi çalıştırın" demesini beklerken davacı dava yoluna gitmiştir. Müvekkil şirket davacıdan bu konuda bir bilgi geldikten sonra karşı taraftan parasını alacak ve işini bitirecektir. Geri alınması istenen malzemeleri zaten bedeli ödenmediği için müvekkil şirket almaya hazırdır. Yokluğumuzda yapılan ve tarafımızca kabul edilmesi mümkün olmayan bilirkişi raporundaki hususların tamamına itiraz ediyoruz. Davacının cihazın apartmandan monte edildiği yerden alınması dışındaki tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi" şeklinde beyanda bulunmuştur. Şirket Müdürü İsmail Kocaaslan 22.01.2002 tarihli celsedeki imzalı beyanında; yemin etmesine gerek kalmadığını, davacıdan 1400 dolar aldığım kabul etmiştir.
Taraflar arasmda akdi ilişki bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Sözleşme sözlü olup yapılacak işin niteliği taraflarca açıklanan yönleri ile bellidir. Dosya kapsamından; Davacıya ait Ankara-Çankaya, Kırk Konaklar Mahallesi, 9. Cadde, No: 66/3 adresindeki taşınmaza mevcut kombi tesisatına bağlanmak üzere, davalı şirket tarafından binanın çatısına üç adet kolektörün montesi ile çatı arasına Boiler kazanı, ayarlı kolektör şasesi, pompa ve otomatik kontrol paneli, genleşme tankı ve folyolu tesisat borularının montajının yapıldığı, dairedeki mevcut kombiye bağlantının ise yapılmadığı, Boiler'e elektrikli ısıtıcının monte edilmediği ve sistemin hiç çalıştırılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı şirket temsilcisinin açık kabulü ile yapılacak işe karşılık 1400 Doların davacı yanca davalı şirkete ödendiği hususu uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
Tüketici Mahkemesince; Dava, 4077 sayılı Kanunun 4. maddesi kapsamında ayıplı ve eksik hizmet nedeniyle akdin feshi, ödemenin iadesi olarak nitelendirilmiş, işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece taraflar arasında eser sözleşmesinin varlığına işaretle, davaya Tüketici Mahkemesinde bakılamayacağı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre genel mahkemelerde çözümü gerektiği belirtilerek hükmün görev noktasından bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmadığı, 4077 sayılı Yasanın 4. maddesi kapsamında ayıplı mal ve hizmet alımının söz konusu olduğu, daha büyük işlerde eser sözleşmesinin söz konusu olacağı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşmenin hukuksal niteliğinin eser mi, montajı da içeren satım mı olduğu, tüketici sözleşmesi kapsamına girip girmediği, yapılacak nitelemeye göre de eldeki davaya genel hükümlere göre genel mahkemelerde mi, yoksa 4077 sayılı Yasa hükümlerine göre Tüketici Mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasındadır
Öncelikle Tüketici Sözleşmesi" ve "Tüketici" kavramları üzerinde durmakta yarar vardır.
"Tüketici Sözleşmesi" modern çağın ihtiyaçlarından doğan kendine özgü bir sözleşme türü olup Almanya, İsviçre, Fransa ve Belçika gibi ülkelerde genel kanunlarda yapılan değişikliklerle düzenlendiği halde, Ülkemizde Anayasa'nın emri gereği (Anayasa m. 172) 8.3.1995 tarihinde çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki özel Kanunla düzenlenmiştir. Tüketici sözleşmeleri Roma Sözleşmesinin 5/1. maddesinde, Tüketicinin mesleki veya ticari bir faaliyetine dahil sayılmayacak bir amaçla bir menkul malın teslim edilmesine veya bir işin görülmesine ilişkin olan veya böyle bir muameleyi finanse etmeyi hedefleyen sözleşmeler" olarak tanımlanmış; İsviçre Devletler Özel Hukuku Kanununun 120. maddesinde de, Tüketicinin kendisinin ya da ailesinin kullanımına ilişkin olmakla birlikte, onun mesleki ya da ticari faaliyetleri ile ilişkili olmayan, olağan tüketime yönelik edimler hakkındaki sözleşmeler tüketici sözleşmelerdir" şeklinde daha açık ve net bir tanım yapılmıştır. Tüketici ise, 1993-1995 yıllarım kapsayan A.T. Komisyonunun ikinci Eylem Pla-nınca, "Mal ya da hizmet edimlerini mesleki amaçlar dışında kullanım amacıyla devir alan, alım gücü az ya da çok gerçek veya tüzelkişiler" olarak tarif edilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/f bendinde, bu tanımlara uygun olarak, tüketici, "Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek ve tüzelkişiler" şeklinde tarif edilmiştir (Bak. Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciyi Koruyan Geri Alma Hakkı, Yrd. Doç. Dr. Çağlar Özel, 1998 s.30 vd.)
Burada hemen belirtilmelidir ki, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuksal niteliğinin belirlenmesi; bu sözleşmenin tüketici sözleşmesi olup olmadığı ve davacının tüketici sıfatını taşıyıp taşımadığı konusundaki değerlendirmenin daha sağlıklı yapılmasında yararlı olacaktır.
Yukarıda da açıklandığı üzere davalı şirketçe güneş enerjisi sisteminin çalışmasını sağlayacak tesisatlarla birlikte davacıya ait çatıya kurulması üstlenilmiştir.
Borçlar Kanununun 355. maddesinin incelenmesinde, "İstisna bir akiddir ki, onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeyi taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder." hükmünü getirmektedir. Bu maddeden sonra gelen maddede ise müteahhidin mesuliyeti ile malzeme ve ihtimamlı iş yapmayı ve yapılacak işin zamanlaması, kusur gibi bölümler mevcuttur.
Eser sözleşmesinin bu tanımı ile somut olay karşılaştırıldığında davalı firmanın güneş enerjisi kurma işini üstlenmesi, bir tarafın vermeyi taahhüt eylediği semen mukabilinde birşey imalini üstlenmesi olup eser sözleşmesinin unsurlarını taşımaktadır. Satım sözleşmesinden ayıran en önemli yan satımdaki montaj işleminin imalatı içermemesine karşın, güneş enerjisi sisteminin kurulmasının aynı zamanda imali de bünyesinde barındırıyor olmasıdır. Ayrıca satım da sözleşme anınca satılan- alınan-şey mevcut ve kullanılabilir iken, eser sözleşmesinde sözleşme anında eser ortada olmayıp sözleşmeden sonra imali söz konusudur. Güneş enerjisi sistemi sadece montajı yapılarak işleyecek halde satışa sunulmuş değildir. İşler hale gelebilmesi ve amacını gerçekleştirmesi imalatı gerektirmekte, sistemi oluşturan parçaların ve ayrı ayrı işleve sahip bölümlerin bir araya getirilmesi ve imali ile oluşmaktadır. Açıklanan bu nitelikleri ile taraflar arasında eser sözleşmesi olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Mahkemenin aksine kabul tarzı yerinde değildir.
Sözleşmenin hukuksal niteliğine ilişkin bu saptamadan sonra, şimdi sıra, davanın hangi mahkemede görülmesi gerektiğinin belirlenmesine gelmiştir:
4077 sayılı Yasanın 4. maddesi kapsamında da sıklıkla satın alma tabiri kullanılmaktadır. Bu maddede mal ve hizmetler açısından bir ayrım yapılmaksızın "satış" ."satıcı", "satın alınan" iradeleri ile nihai tüketici olarak satın alanın ayıplı mal ve hizmet alımına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
4077 sayılı Yasa'nın 23. maddesi, "Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmünü taşımaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, somut olayda taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmasına göre bu kanunun uygulanmasıyla ilgili bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Yasa'nın 23. maddesi hükmü, Yasa'nın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek tüm uyuşmazlıklara ilişkin davalara tüketici mahkemelerinde bakılmasını öngörmüştür. Başka bir ifadeyle, 4077 sayılı Yasa, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramıştır.
Oysa eser sözleşmesinden kaynaklanan eldeki davada 4077 sayılı Yasanın uygulanması söz konusu olmadığından, olayın çözümünün genel hükümler çerçevesinde yapılması gerekir.
Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden özel Daire bozma kararma uyulması gerekirken, uyuşmazlığın hukuksal nitelendirilmesinde ve Yasanın yorumunda yanılgıya düşülerek direnme karan verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme karan bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 24.09.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası HÜLYA ÖZDEMİR Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 3 20-06-2007 15:25
asliye hukuk mahkemesinde Cevaba Cevap Verilebilinir Mi? av.knel Meslektaşların Soruları 2 28-05-2007 21:46
Asliye ve Sulh hukuk Mahkemeleri arasındaki benzerlik ve farklar arzaplı Hukuk Soruları Arşivi 21 20-02-2007 19:25
asliye hukuk mahkemesinde açılabilecek alacak davası mı özge_law Hukuk Soruları Arşivi 3 07-01-2007 01:47
Malatya Asliye Hukuk Masraf Verilecek macallan Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 16-10-2006 13:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03237605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.