konut satışı -mutfak dolapları-zamanaşimı

Daire satış sözleşmesi başlıklı sözleşmede satın alınan taşınmazda kullanılacak fayans vs nitelikleri belirtildikten sonra mutfak dolaplarının da 1.kalite olacağı kararlaştırılmıştır. Dairenin dolapları tüm dairelerdeki dolaplar gibi fabrika imalatıdır.Konutun tesliminden 3 yıl sonra mutfak dolaplarının renginin aşırı solması kapaklarında vs. dökülmeler ortaya çıkmasi söz konusudur. Tüketicinin "konutlardaki" 5 yıllık zamanaşımından faydalanması mümkün müdür?Taşınmazın kendisinde bir ayıp söz konusu değildir.Fakat satış sözleşmesinde belirttiğim gibi mutfak dolaplarının kalitesi de kararlaştırılmıştır. Taşınmaz ayıbı kapsamında değerlendirilmesi mümkün müdür?Yoksa zamanasımını 2 yıl olarak mı ele almak gerekir.?

Tüketici Kanun'nun 12.maddesine göre Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.

Sayın meslektaşım merhabalar,
Kanımca ilgili satış taşınmaz ayıbı kapsamında değerlendirilmeyecektir. Fakat 6502 Sayılı Tüketici Kanununun 12/3 uyarınca hile ile gizlenmiş olması göz ardı edilmemelidir. Nitekim somut olaydaki ayıp gizli bir ayıp ve müteahhitin hilesi ile gizlenmiş bir ayıp. Dolayısıyla 6502 SK 12/3 ile ilgili kararlara bakmanızı tavsiye ederim.

Saygıdeğer Meslektaşım;
Sorduğunuz sorularınıza eklediğim linkteki; HGK'nun 2015/342 Esas 2015/2789 Karar ve 4.12.2015 tarihli kararında bulacağınıza inanıyorum. Detaylı bir şekilde açıklamıştır. Umarım Yardımcı Olur.

Sayın meslektaşlarımıza cevaplarınız için teşekkür ediyorum. Burada HGK kararindan da hareketle mutfak dolaplarının mevcudiyeti ve niteligi sozlesmede belirtildiğinden ve kararlaştırılan tasinmaz fiyatında bu hususun da etkili olduğunu düşünüldüğünde burada gizli ve fakat hile ile gizlenmiş olmayan ayip ve tasinmazlardaki zamanasiminin söz konusu olduğu, Satım tarihi itibariyle de sayın Honore'nin belirttiği HGK kararında da vurguladığı üzere ayibin süresinde ihbar edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Yalniz burada zamanasimi veya ihbarda bulunulması gerektiği veya süresinde ihbarda bulunulmadigi iddiasınin defi olarak ileri sürülmesi gerektiğini düşünürsek ,örneğin BK 161'e gore zamanasimi defini "hakimin" resen dikkate alamayacağıni da bildigimizden,hakem heyeti aşamasında şikayet edilen tarafından savunmada böyle bir defi de bulunulmamis olsa bile tuketici kanununda duzenlenen zamanasimini veya ihbar yapılıp yapılmadığı resen nazara alinabilecek midir.?Yargi makami olmayan hakem Heyeti aşamasında "muhakeme" hukuku uygulanmasa gerekir.Soru baska bir yöne kaydi fakat Tuketici kanununda hukum bulunmayan hallerde Borclar Kanunu'nun da uygulanacagini gozonune alirsak Hakimin dahi resen dikkate alamayacağı bir şeyi "heyet" dikkate alabilir mi?