Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ceza davasında şahsi hak talep edilmemiş olması, hukuk davasındaki buna ilişkin talebi etkiler mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-02-2012, 13:54   #1
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan Ceza davasında şahsi hak talep edilmemiş olması, hukuk davasındaki buna ilişkin talebi etkiler mi?

765 s.k. T.C.K döneminde (26.05.2005 tarihinde), ölümlü trafik kazası meydana geliyor. 03.03.2011'de uzamış ceza zamanaşımını dikkate alıp maddi-manevi tazminat davası açıyorum. Hakim, duruşma esnasında şifahî olarak, "...ceza davasında şahsi hak talebinde bulunulmamış..." diyor.
Ancak gerek eski T.C.K. m.111, gerekse yürürlükteki T.C.K. m.73 "...ceza davasında şikayetten vazgeçip de, ayrıca şahsî hak taleplerinden vazgeçilirse, artık bu taleplerle ilgili hukuk davası açılamaz..." diyor. Başka bir deyişle, ceza davasında bırakın şahsi hak talep etmeyi, şikayetten vazgeçilse bile, eğer müşteki ayrıca ve açıkça şahsi haklarından da feragat etmiyorsa, şahsi haklarından vazgeçmemiş oluyor. Bildiğim kadarıyla müvekkilim ceza davasında şikayetinden ve şahsi hak taleplerinden vazgeçmiş değil, ama bunun yanında ceza davasında ayrıca bir şahsi hak talebinde de bulunmamış. İncelediğim eski Yargıtay kararlarında "...ceza davasında şahsi hak talep edilmemiş ise ceza davasından sonra hukuk mahkemesinden bu haklarını talep edemezler..." şeklinde görüşler var.

Ceza davasında şahsi hak talep etmemiş olmak, uzamış zamanaşımı süresi içerisinde, hukuk davasında bunu talep etme hakkını engeller mi? (Hatırlatma: söz konusu haksız fiil, 26.05.2005 tarihinde, yani eski T.C.K. yürülükteyken vuku buluyor)

Bu konuda fikri, tecrübesi veya elinde bu konuya ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlarımın paylaşımlarını bekliyorum. Teşekkürler.
Old 27-02-2012, 17:48   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-1

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7850
K. 2005/4115
T. 19.4.2005
• MANEVİ TAZMİNAT ( Cürümden Zarar Gören Kişinin Ceza Davasından Vazgeçmesi Sırasında Kişisel Haklarını Saklı Tuttuğunu Beyan Etmemesi Halinde Hukuk Mahkemesinde De Tazminat İsteme Olanağının Kalmadığı )
• CEZA DAVASINDAN VAZGEÇME ( Kişisel Haklarını Saklı Tuttuğunu Beyan Etmemesi Halinde Hukuk Mahkemesinde De Manevi Tazminat İsteme Olanağının Kalmadığı )
• KİŞİSEL HAKLARIN SAKLI TUTULMASI ( Cürümden Zarar Gören Kişinin Ceza Davasından Vazgeçmesi Sırasında - Manevi Tazminat İsteme Olanağının Kalmadığı )
765/m. 111
ÖZET : Dava, kişilik haklarına saldın nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Cürümden zarar gören kişinin ceza davasından vazgeçmesi sırasında, kişisel haklarını saklı tuttuğunu beyan etmemesi halinde, hukuk mahkemesinde de tazminat isteme olanağı kalmaz. Şu durumda, mahkemece olayla ilgili ceza dosyası getirtilip düşme sebebi, davacının şahsi hakkını saklı tutup tutmadığı ve düşme tarihi üzerinde durulup tazminat dava tarihi de gözetilerek öncelikle davacının bu davasının TCK'nın belirtilen 111. maddesi karşısında dinlenip dinlenmeyeceği tartışılmalı, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.

DAVA : Davacı A. O. tarafından, davalı S. C. aleyhine 04.12.2000 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle 3.000.000.000 TL. manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne. 2.000.000.000 TL. manevi tazminatın tahsiline dair verilen 23.3.2004 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 19.4.2005 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil S. C. ve vekili Avukat E. E. E. ile karşı taraftan davacı asil A. O. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, kişilik haklarına saldın nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş. karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar aynı binada oturmaktadırlar. Davacı, davalının apartman sakinleri arasında "Davacının bundan kırk sene evvel eski eşini sahte belge tanzim ederek boşadığı" şeklinde gereksiz ve asılsız dedikoduyu yayarak davacıyı karalama kampanyası başlattığı ve en son yapılan apartman toplantısında da tekrarladığını belirterek bu durumun kişilik haklarına saldın oluşturduğundan bahisle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı cevabında, iddia edildiği bir şekilde dedikodu yaymadığını ve davanın nedeninin davalının eşinin apartman deneticisi olarak eski yönetici davacı hakkında olumsuz rapor düzenlemesi nedeniyle oluşan husumet olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Dosya kapsamına göre dava konusu olayla ilgili davacı tarafından Üsküdar 2. Asliye Ceza Mahkemesine 2000/1667 esas sayılı açılan bir şahsi dava söz konusudur. Mahkemece anılan ceza davasının takip edilmediğinden düştüğü gerekçesiyle getirtilip incelenmemiştir. Oysa hakaret nedeniyle açılan ceza davalarının takibi şikayete tabi olup, ayrıca şahsi davalarda da takip etmeme CMUK. Hükümleri uyarınca vazgeçme sonucunu doğurmaktadır.

TCK'nın 111. maddesinde "Hukuku amme davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı şahsi hakkını ayrıca muhafaza eylememiş ise hukuk mahkemesinde dahi dava edemez" hükmü bulunmaktadır. Şu durumda, mahkemece olayla ilgili ceza dosyası getirtilip düşme sebebi, davacının şahsi hakkını saklı tutup tutmadığı ve düşme tarihi üzerinde durulup tazminat dava tarihi de gözetilerek öncelikle davacının bu davasının TCK'nın belirtilen 111. maddesi karşısında dinlenip dinlenmeyeceği tartışılmalı, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.

Anılan yön gözetilmeden eksik inceleme ile verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı yararına takdir olunan 400,00 YTL. duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harem istek halinde geri verilmesine 19.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-02-2012, 17:52   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-2

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/4898
K. 2006/6306
T. 12.6.2006
• CEZA DAVASINDA ŞİKAYETTEN FERAGAT ETMEK ( Davanın Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
• ŞİKAYETE BAĞLI SUÇ ( Davacının Hazırlık Tahkikatı Sırasında Şikayetinden Vazgeçmesi Sebebiyle Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
• İŞ KAZASI TAZMİNATINDAN SORUMLULUK ( Manevi Tazminat Talebi - Davacının Hazırlık Tahkikatı Sırasında Şikayetinden Vazgeçmesi Sebebiyle Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
4857/m. 77
765/m. 102-6, 111, 459-2, 565
ÖZET : Dava, iş kazası sonucu cismani zarara uğrayan davacının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

765 Sayılı TCK'nın 111, maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürumden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez. Somut olayda davacının 45 gün uş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığının bildirilmesi üzerine takibi dava ve şikdyete bağlı olmaması sebebiyle, kamu davası açılmış, açılan bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalı AB'ye atılı bulunan suçun dava ve şikayete tabi olması ve davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür. Mahkemece Uşin esasının incelenmesi gerekirken incelenmemesi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Osman Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438, maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere özellikle davalı AV'nin sevk ve idaresindeki aracın trafik kazasına bir katılımının bulunmamasına göre davacının davalı EV'ye ilişkin hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine;

2- Dava iş kazası sonucu cismani zarara uğrayan davacının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

Yapılan incelemede, davacının içinde bulunduğu davalı işveren AB yönetimindeki trafik sicilinde davalı şirket adına kayıtlı aracın 12.12.2000 günü devrilmesi sonucu yaralandığı, hazırlık soruşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı huzurunda verdiği 8.1.2001 tarihli ifadesinde sürücü AB'den şikayetçi olmadığını bildirdiği, Adalet Bakanlığı Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün davacının 45 gün süre ile mutad iştigaline engel teşkil edecek şekilde yaralandığına ilişkin rapor vermesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca davalılar AB'nin TCK'nın 459/2., davalı EY'nin 565, maddesi ile cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, açılan kamu davasında alınan 19.6.2003 tarihli kusur raporunda davalı AB'ye 6/8, buzlanma nedeniyle karayoluna ikaz levhası koymayan Karayolları Bölge Müdürlüğüne 2/8 oranında kusur izafe edildiği, önde seyreden araç sürücüsü EVnin kusursuz bulunduğu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda davacının onbeş gün mutad işgaline engel olacak şekilde yaralandığının bildirildiği, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.4.2005 tarihli kararı ile davacının sanıktan şikayetçi olmaması sebebiyle AB'nin eyleminin TCK'nın 565, maddesine aykırılık suçuna dönüştüğü gerekçesi ile TCK'nın 102/6, ve 105/2, maddesi gereğince kamu davasının zamanaşımından ortadan kaldırıldığı görülmektedir.

Gerek davacının SSK tarafından yapılan tahkikat sırasında kurum müfettişine verdiği 28.9.2001 tarihli imzalı beyanından gerekse SSK tarafından yapılan tahkikat sonucundan elektrikli ev eşyaları satış işinin davalı AB tarafından kendi adına yürütüldüğü, davacının da davalı AB'ye ait işte satış elamanı ve araç şoförü olarak çalıştığı ve olaydan sonra işyerinin davalı AB adına 6124 işkolu kodu ile tescil edildiği, aracın davalı şirket tarafından haricen davalı AB'ye satıldığı davalı şirketin işveren 0lmadığı, davalı işveren AB'nin akde aykırılıktan, davalı şirketin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1, maddesi gereğince davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.

765 sayılı TCK'nın 111, maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez.. Somut olayda davacı hazırlık soruşturması sırasında şikayetçi olmadığını bildirmiş ancak Cumhuriyet Savcısı Bursa Adli Tıp Şubesinin davacının 45 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını bildirmesi üzerine takibi dava ve şikayete bağlı olmaması sebebiyle TCK 459/2, maddesine göre kamu davası açılmış; açılan, bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalı AB'ye atılı bulunan suçun takibinin dava ve şikayete tabi olması, davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür.

Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken olayda 765 sayılı TCK'nın 111, maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin davalı AB ve davalı şirkete yönelik davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafık konularında uzman kişilerden seçilecek üç kişilik bilirkişi kuruluna konuya inceletmek verilen raporu dosyadaki bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermektir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-02-2012, 17:55   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/679
K. 2002/4339
T. 6.5.2002
• İTİRAZIN İPTALİ ( Sigorta Şirketinin Davalının Maliki Olduğu Aracın Kasko Sigortalı Araca Çarpması Nedeniyle Sigortalısına Ödediği Paranın Tahsili İçin Yaptığı İcra Takibine Vaki İtiraz )
• KASKO SİGORTA POLİÇESİNDEN KAYNAKLANAN RÜCU DAVASI ( Zarar Görenin Hukuk Davası Dışında Vazgeçmesinin Hukuki Sonuç Doğurabilmesi Şartı )
• ŞİKAYETTEN VAZGEÇME ( Hukuk Davasına Yönelik Maddi Tazminat İsteminden Vazgeçme Olarak Düşünülememesi )
2004/m.67
765/m.111
ÖZET : Zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem "vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli" ve hem de "bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli"dir.

Davacının haklarına halef olduğu sigortalısının sürücüsü kazadan sonra Jandarmaya verdiği ifadesinde "kimseden şikayetçi olmadığı" şeklinde beyanda bulunmuştur. Sigortalı araç sürücüsünün bu beyanı kamu davası dışında verilmiş bir beyan olduğu gibi, bu beyan ceza takibine yönelik bir şikayetten vazgeçme olup, hukuk davasına yönelik maddi tazminat isteminden vazgeçme olarak düşünülemez.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 17.7.2001 tarih ve 2001/85-104 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından kasko sigorta poliçesi yapılan araca davalıların maliki ve sigortacısı olduğu aracın 4/8 kusurlu olarak çarpması ile meydana gelen hasarın sigortalıya ödendiğini, yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, poliçenin kayıtlarında bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, kazaya karışan tarafların jandarmaya verdikleri beyanlarında, birbirlerinden şikayetçi olmadıkları, maddi hasara ilişkin haklarını saklı tutmadıkları, haklarından vazgeçmiş oldukları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücu davasıdır.

Türk Ceza Kanununun 111.maddesine göre: Kamu davasının düşmesi, cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza eylememiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez. Görülüyor ki, zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem "vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli" ve hem de "bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli"dir.

Olayımızda davacının haklarına halef olduğu sigortalısının sürücüsü Ahmet Tonkaz kazadan sonra Jandarmaya verdiği ifadesinde "kimseden şikayetçi olmadığı" şeklinde beyanda bulunmuştur. Sigortalı araç sürücüsünün bu beyanı kamu davası dışında verilmiş bir beyan olduğu gibi, bu beyan ceza takibine yönelik bir şikayetten vazgeçme olup, hukuk davasına yönelik maddi tazminat isteminden vazgeçme olarak düşünülemez. O halde mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın şikayetten vazgeçilmiş olduğu gerekçesiyle, reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-02-2012, 17:58   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. A. Hakan TOKSÖZ
765 s.k. T.C.K döneminde (26.05.2005 tarihinde), ölümlü trafik kazası meydana geliyor. 03.03.2011'de uzamış ceza zamanaşımını dikkate alıp maddi-manevi tazminat davası açıyorum. Hakim, duruşma esnasında şifahî olarak, "...ceza davasında şahsi hak talebinde bulunulmamış..." diyor.
Ancak gerek eski T.C.K. m.111, gerekse yürürlükteki T.C.K. m.73 "...ceza davasında şikayetten vazgeçip de, ayrıca şahsî hak taleplerinden vazgeçilirse, artık bu taleplerle ilgili hukuk davası açılamaz..." diyor. Başka bir deyişle, ceza davasında bırakın şahsi hak talep etmeyi, şikayetten vazgeçilse bile, eğer müşteki ayrıca ve açıkça şahsi haklarından da feragat etmiyorsa, şahsi haklarından vazgeçmemiş oluyor. Bildiğim kadarıyla müvekkilim ceza davasında şikayetinden ve şahsi hak taleplerinden vazgeçmiş değil, ama bunun yanında ceza davasında ayrıca bir şahsi hak talebinde de bulunmamış. İncelediğim eski Yargıtay kararlarında "...ceza davasında şahsi hak talep edilmemiş ise ceza davasından sonra hukuk mahkemesinden bu haklarını talep edemezler..." şeklinde görüşler var.

Ceza davasında şahsi hak talep etmemiş olmak, uzamış zamanaşımı süresi içerisinde, hukuk davasında bunu talep etme hakkını engeller mi? (Hatırlatma: söz konusu haksız fiil, 26.05.2005 tarihinde, yani eski T.C.K. yürülükteyken vuku buluyor)

Bu konuda fikri, tecrübesi veya elinde bu konuya ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlarımın paylaşımlarını bekliyorum. Teşekkürler.

Sayın Toksöz,

Yukarıya alıntıladığım kararlarda, "şikayetten vazgeçme" olması, "Bunun hakim önünde yapılması" ve aynı zamanda davanın "bu vazgeçme nedeniyle" düşmesi gerekmektedir. Anlatımızdan bu 3 şartın birlikte gerçekleşmediği, anlaşılmaktadır.
Old 28-02-2012, 12:10   #6
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Toksöz,

Yukarıya alıntıladığım kararlarda, "şikayetten vazgeçme" olması, "Bunun hakim önünde yapılması" ve aynı zamanda davanın "bu vazgeçme nedeniyle" düşmesi gerekmektedir. Anlatımızdan bu 3 şartın birlikte gerçekleşmediği, anlaşılmaktadır.

Evet ben de sizinle hemfikirim bu konuda. Sanırım hakîm, ceza dosyasında şikayetten vazgeçildiği gibi bir zehaba kapıldığı için böyle bir beyanda bulundu. İlginiz için teşekkürler.
Old 09-03-2012, 19:10   #7
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan

Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları buldum,


• Ceza zaman aşımından yararlanmak için, ceza davasına katılmak ve şikâyetçi olmak koşul değildir.


Uzamış ceza zamanaşımının uygulanması için, davacıların ceza davasına katılmaları koşul değildir. (4.HD.08.04.1999 E. 1999/1163 - K.1999/3022)

Tazminat davasına ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için ceza davasına katılmanın gerektiğine ilişkin bir yasa hükmü yoktur.
(4.HD.16.12.2002 E.2002/9658 - K.2002/14127)


Konu aydınlandı sanırım.
Old 09-03-2012, 19:19   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. A. Hakan TOKSÖZ
Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları buldum,


• Ceza zaman aşımından yararlanmak için, ceza davasına katılmak ve şikâyetçi olmak koşul değildir.


Uzamış ceza zamanaşımının uygulanması için, davacıların ceza davasına katılmaları koşul değildir. (4.HD.08.04.1999 E. 1999/1163 - K.1999/3022)

Tazminat davasına ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için ceza davasına katılmanın gerektiğine ilişkin bir yasa hükmü yoktur.
(4.HD.16.12.2002 E.2002/9658 - K.2002/14127)


Konu aydınlandı sanırım.

Alıntıladığınız Yargıtay kararları sizin sorunuzla pek ilgili değil. Siz "şikayetten vazgeçme" halinde neler olacağınızı soruyorsunuz. Oysa kararlar, tazminat davası açabilmek için ille de ceza davası açılması gerekmediğine; açıldıysa katılma talebinin olup olmadığına bakılmayacağını belirlemiştir.

Özetle kararlar der ki, "cezayı müstelzim bir fiil olması yeterlidir".
Old 12-03-2012, 11:05   #9
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Alıntıladığınız Yargıtay kararları sizin sorunuzla pek ilgili değil. Siz "şikayetten vazgeçme" halinde neler olacağınızı soruyorsunuz. Oysa kararlar, tazminat davası açabilmek için ille de ceza davası açılması gerekmediğine; açıldıysa katılma talebinin olup olmadığına bakılmayacağını belirlemiştir.

Özetle kararlar der ki, "cezayı müstelzim bir fiil olması yeterlidir".

Aslında alakalı , şöyle ki; hakim şahsi hak talep etmediğiniz için uzamış ceza zaman aşımından yararlanamazsınız demek istemişti. Bu kararlardan da şu anlaşılıyor "... Ceza davasında şahsi hak talep etmemiş olmak bir yana, ceza davası hiç açılmamış olsa dahi uzamış ceza zaman aşımı uygulanır..."
Old 05-09-2012, 17:13   #10
n_plak

 
Varsayılan

Merhabalar;

"şikayetten vazgeçme" " hakim önünde yapılması" ve "vazgeçme nedeniyle davanın düşmesi" şartları olmadığı sürece uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı sonucuna varıldığına göre; şikayetçi olunmaması nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda da uzamış ceza zamanaşının uygulanacağını sonucuna varıyorum. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Old 02-03-2015, 15:47   #11
txyz

 
Varsayılan

Konuyla ilgili araştırmama rağmen anlayamadığım bir şey var müdahale yoluyla şahsi hak talebi ve şahsi hakların saklı tutulmasına karar verilmesi talebi arasındaki fark nedir. Şahsi hakların saklı tutulması 765 sayılı Kanun'da "Hukuku amme davasının düşmesi cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuku şahsiyesini ayrıca muhafaza eylememiş ise artık hukuk mahkemesinde dahi dava edemez." şeklinde ifade edilen duruma münhasır mıdır yoksa müdahale yoluyla şahsi hakların saklı tutulmasına karar verilmesi talebini de bu mahiyette mi görmeliyiz ?

Örneğin müdahale dilekçesinde miktar belirtmeden şahsi hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmişsek bu şahsi hak talebi sayılır mı ? Eski kanun döneminde başlayıp şu an devam eden davada mahkemece şahsi hakka ilişkin bir karar verilmeli midir. Daha önce 5. veya 6. celsede zarar miktarı bildirilmiş.

Konuyla ilgili bilgi verirseniz sevinirim.
Old 02-03-2015, 23:06   #12
metinnarin

 
Varsayılan

uzamış zamanaşımının tazminat hukuku açısından işleyebilmesi içim ceza davası açılması gerekmediği gibi soruşturma dahi yapılmamış olsa bile hukuk hakiminin fiilin aynı zamanda bir suç oluşturup oluşturmadığı konusunda bir değerlendirme yapıp uzamış zamanaşımı kuralının uygulanıp uygulanmayacağına karar vermesi gerektiğine yönelik kararlar hatırlıyorum gibi....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
talep edilmemiş icra inkar tazminatı sonradan talep edilebilir mi? avukat 77 Meslektaşların Soruları 3 30-11-2020 14:53
ceza davasının zamanaşımından düşmüş olması bu davayı bekleyen tazminat davasını ne şekilde etkiler Av.Aylâ Çağlartuna Meslektaşların Soruları 9 19-09-2018 15:01
Çekin keşideciye dönmesi, ödendiğine ilişkin karine teşkil eder mi? Buna ilişkin bir içtihat mevcut mudur? oguzhand0 Meslektaşların Soruları 3 27-12-2010 14:47
adi kiraya ilişkin takipte temerrütün kısmen doğru olması halinde tahliye talebi av.aybeg Meslektaşların Soruları 0 30-06-2009 16:38
ceza davasındaki beraatin hukuk davasına etkisi aes Meslektaşların Soruları 2 24-09-2007 15:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06227994 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.