4357 Sayili Yasaya GÖre Meslekten Çikarma Cezasi

Saygıdeğer meslektaşlarım.. Öncelikle herkese iyi günler ve iyi çalışmalar demek suretiyle söze başlamak istiyorum.

Sormak istediğim hususa gelince; müvekkilim cinsel istismar suçundan ceza aldı ve şu anda dosya yargıtay aşamasında, kendisi de halen tutuklu. Yine kendisi öğretmen olduğu için (mağdureler de öğrencileri) hakkında, 4357 sayılı yasanın 7/e maddesi uygulandı ve müvekilimle yapmış olduğum görüşme neticesinde kendisine tebliğ olunan kararda "...Bu sebeple 4357 sayılı Kanun'un 7/e maddesine göre getirilen meslekten çıkarma teklifinin KABULÜNE; gereği için dosyanın işbu kararımızın kopyalarının dosya ile birlikte İlköğretim Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi." denilmiştir. Şu anda Devlet Memurları Kanunu'nda memuriyetten çıkarmaya karar verme yetkisi Yüksek Disiplin Kurulu'nda ancak bu yasa özel olduğundan buna ilişkin merciilerin kararı gerekmektedir. Bu halde sormak istediğim husus 4357 sayılı yasaya göre meslekten (memuriyetten değil) çıkarma kararlarını kim veriyor? Yani hangisinin kararına karşı iptal davası açılabilir? Yüksek Disiplin Kurulu'nun (halihazırda elimizde mevcut bulunan) kararı mı? Yoksa bakanlığın da onayı gerekir mi? Yani bakanlığın kararının akabinde yapılacak olan tebligat ile mi yargı yolu süreci başlıyor? Kısaca; Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile yargı süreci başladı mı yoksa bakanlığın kararını da beklemeye gerek var mı?

Şimdiden herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla...

Spesifik bir konu olmakla birlikte 4357 sayılı kanunun yollama yaptığı 1702 sayılı kanuna bakmanızı öneririm orada hangi cezayı kimlerin verebileceği ve itirazın mümkün olup olmadığı/itiraz makamı az çok belli.Saygılar

Öncelikle ayırdığınız zaman ve verdiğiniz cevaptan ötürü teşekkür ederim. Ancak bu kanunda da bu yönde bir açıklık bulamadım. 1,5 gündür de araştırıyorum. Daha net bir bilgiye sahip olursanız paylaşmanızı istiyorum.

Teşekkürler..
Saygılar..

Yasanın dili çok ağır ve yeterince açık değil. Ancak, Danıştay'ın 03.12.2997 tarih ve 1995/5283 E.1997/3758 K. sayılı kararında, BU YASAYA GÖRE VERİLEN CEZALARA İDARE MAHKEMESİ NEZDİNDE İTİRAZ OLUNABİLECEĞİ YAZIYOR. Bana göre, meslekten çıkarma cezasının onay makamı M.E.B.Disiplin Kuruludur. Ancak,yine de risk almamak için, M.E.B.na başvurup mütalaa almanızı, ona göre, gerekirse, Bakanlığın Disiplin Kurulunun kararını beklemeden İdare Mahkemesindse dava açmanızı öneririm. 657 sayılı DMk.nun 125. maddesi gereğince bu olayda 657 sayılı yasa(bu yasanın disiplin hükümleri) uygulanmaz. Saygılar

Öncelikle DMK m.125'in uygulanmayacağı konusunda hemfikiriz. Bunun dışında 60 günlük süre içerisinde idare mahkemesinde dava açılacağı konusunda da hemfikiriz.

Ancak "...Bakanlığın Disiplin Kurulunun kararını beklemeden İdare Mahkemesinde dava açmanızı öneririm..." demişsiniz. Şu anda elimizde MEB Yüksek Disiplin Kurulu Kararı mevcut. Ama yargı yolunun açık olduğuna ya da dava süresi ve merciine ilişkin hiçbir ibare bulunmamakta. Ve bazı bilgilerde; "1702 ve 4357 sayılı Kanunlarda yer alan hükümlere göre. Kusurlu sayılma cezası. Milli Eğitim Müdürleri ile ilköğretim Müfettişleri ve İlköğretim Okulu Müdürleri; tevbih cezası. Bakan, vali ve milli eğitim müdürü; ihtar ve ders ücretlerinin kesilmesi cezası. Bakan ve milli eğitim müdürü ile ortaokul, lise ve dengi okul müdürleri tarafından disiplin amiri oldukları personele doğrudan verilebilir.
Yukarıda sayılanlar dışında kalan cezalar ise belirtilen disiplin kurulu kararlarına bağlı olarak yetkileri dahilinde Bakan ve valiler tarafından verilebilecektir." dediği için bende tereddüt uyandırdı ve acaba MEB Yüksek Disiplin Kurulu kararının ardından bakanın da mı onayı gerekiyor diye düşündüm. Peki mütalaa derken idari işlemin geri alınması için müracaat edilmesinden mi bahsediyorsunuz? Ama bu durumda da yine DMK hükümlerini uygulamış oluyoruz en azından idari işlemin geri alınması talebi bakımından.

İşlemin geri alınmasını talep edince bence DMk değil, İYUK u uygulamış olursunuz ve en azından dava açma süresini durdurmuş olursunuz.İtiraz makamının, süresinin gösterilmemiş oılması yada 1702 sayılı yasada bu yola ilişkin bir açıklamanın olmaması bence olayda 2577 sayılı yasa hükümlerinin uygulanamayacağı anlamına gelmez, neticede bu bir idari karardır. <idare yargısının denetimine tabidir.Kaldıki Danıştay, 1702 sayılı yasada kısıtlayıcı bir hüküm olmadığından uyarma ve kınama cezalarına karşı bile İdare mahkemesine başvurulabileceğini söylüyor. Kararın kesinmiolduğunu, bakan onayıylamı kesinleşeceğini metninden anlayabilirsiniz. Bence idari başvuruyu yapın ama 60 gün dolmadan, idare başvurunuza cevap versin yada vermesin davayı açın. En azından hak düşürücü süreyi kaçırmamış olursunuz.Gerçi, bir yoruma göre, kararda itiraz süresinin ve mercinin gösterilmemiş oluşu memur lehine yorumlanabilir,anayasanın 40. maddesine göre süre ve itiraz merci bildirilmek zorunda. Bu anlamda Bakanlıktan, geriye alma talebiyle birlikte aynı anda mütalaa, (itiraz makamı ve süresi açısından) isteyebilirsiniz.Kolay gelsin