Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Basında Hasta Hakları Haberleri

Yanıt
Old 14-03-2009, 19:52   #31
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.S.B.Akyüz
Karnından 1 metrelik gazlı bez çıktı

Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. İrfan Coşkun, yapılan ameliyat ardından hastanın safra kesesinin temizlendiğini belirterek, “Hasta karnında unutulan gazlı bezden haberim yok. Açık ameliyatlar sırasında gazlı bezler o bölgede tampon olarak uygulanır. Ancak nasıl unutulduğunu bilemiyorum. Konuyu yeni öğrendim. Bana bir şikayet gelmedi. Hastanın dosyasını tekrar inceleyeceğim” dedi.

Ameliyathanelerde gazlıbezler ve spanç dediğimiz (küçük kare bezler, tampon için kullnılan) malzemeler sayılarak ameliyat malzemelerinin içine koyulur. Ve bir de kirli bez bölümü vardır. Kirli ve temiz spanç ve gazlı bezler sayılmadan hasta kapatılmaz.

Sadece doktorun değil ameliyat ekibininde dikkat etmesi zorunlu bir durumdur.Bana kalırsa zaten hastayı kapatan (bu tabir kullanılır, yaraya son dikişi atan) da doktor değildir.

Makas bile unutulmuştu zamanında çokça..
Old 14-03-2009, 20:10   #32
Nur Deniz

 
Varsayılan

Neden bizim eğitim sistemimizde insanların en çok başına gelen sorunlardan olan sağlık eğitimi yok ki?

Çok kolay aslında, hafta da sadece 1 saat, basit hastalık belirtileri, ambulansa ne gibi durumlarda ihtiyaç olduğu, hasta sırası alma, bilgi alma hakkı, tedaviye katılma hakkı gibi konular anlatılmıyor ki?

Pardon, gereksiz bir öneride bulundum..

Onlar doktor, daha mı iyi bileceğiz biz haklarımızı..
Old 14-03-2009, 20:23   #33
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Burada 5 haftalık hamile olduğunu ve ultrason ile yapılan tetkikte ise bebeğin muhtemelen sakat doğacağını öğrenen genç kadın, 200 YTL peşin, 200 YTL ise kredi kartından çektirip 400 YTL'ye kürtaj oldu. telefonla görüştüğüm doktor bana “Ne bileyim ikizmiş demek ki. Ben birisini gördüm ve onu aldım. Ötekini görmemişimdir” dedi. Ve ben hamileliğim boyunca dünyaya sakat bir bebek getiriyorum diye büyük bir manevi baskı altına girdim. İnanılmaz zor günler geçirdim.


Utanç verici bir olay.

5 haftalık bir bebeğin sakat ya da özürlü olup olmadığını bilebilecek herhangi bir ultrason cihazı yoktur. Bahsi geçen doktoru bu kadar ileri teknoloji de bir cihazla çalıştığı için kutluyorum.

Ayrıca kürtaj , gebeliğin sonlandırılması demektir. İkizse biri kalsın değildir.

800 ytl verebilseydi kadın demekki bebeklerin tamamı alınacaktı.

Ne bileyim ben, demiş Sn Dr Bey, kime sorulacaktı?

Ayrıca bir şey sormak istiyorum, eşinin rızası var mıymış kadının? Özel muayenehane bile olsa eşin rızası olmadan kürtaj yapılabiliyor mu? Bu durum da kadınının kusuru yok mu? Devlet Hastanelerin de kürtaj için eş rızasını önsürerler bu nedenle muayenehaneye gitmiş olma olasılığı da çok yüksek.

İşimi yaparken her gün daha da çok üzülüyorum, bu ülkede halen kürtajı doğum kontrol yöntemi olarak kullanan kadınlar da var..
Old 01-04-2009, 18:30   #34
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bizim de insan olduğumuzu unutmayın"


Pozitif Yaşam Derneği'nin raporuna göre en fazla hak ihlâli sağlık kuruluşlarında yaşanıyor.

http://www.ntvmsnbc.com/id/24950702/
Old 01-04-2009, 18:50   #35
Dilge

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Neden bizim eğitim sistemimizde insanların en çok başına gelen sorunlardan olan sağlık eğitimi yok ki?

Çok kolay aslında, hafta da sadece 1 saat, basit hastalık belirtileri, ambulansa ne gibi durumlarda ihtiyaç olduğu, hasta sırası alma, bilgi alma hakkı, tedaviye katılma hakkı gibi konular anlatılmıyor ki?

Pardon, gereksiz bir öneride bulundum..

Onlar doktor, daha mı iyi bileceğiz biz haklarımızı..

Bizim okulda vardı! Hatta cinsel bilgilerin verildiği derste bir şey varmış gibi erkekler gülüp duruyorlardı!
Old 03-09-2009, 09:45   #36
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

HIV pozitif memur mahremiyet hakkı için AİHM kapısında

Bülent OVACIK / İSTANBUL 3 Eylül 2009


Bay X, 2004’te HIV pozitif olduğunu öğrendi ama bunu başkalarının bilmesini istemiyordu. Hastanın bunu saklama hakkı yasal güvence altındaydı ancak tedavi için ismini belirtmesi istendi. Buna karşı dava açmak istediğinde de yine ismini yazması gerekti. O da AİHM’ye başvurdu. Mahkeme, sıraya bile koymadan başvuruyu değerlendirmeye aldı.


DEVLET memuru Bay X’e, 2004 Nisan ayında, HIV pozitif teşhisi konuldu. Hastalığı çevresinde bilinmesin istiyordu. 2006’da yılında yılında CD 4 testi alt sınırda çıkınca, hayati riski artan, ilaç tedavisine başlaması gereken Bay X, aylık 1500 lira tutan tedavi masraflarını karşılamak için çalıştığı kuruma başvurmak istedi. Ancak belgelere adını ve hastalığını açıkça yazması isteniyordu. Çalıştığı kurumun muhasebesinde tanıdıkları olduğu için durum iki kat daha zordu. Bir süre tedaviyi reddetti. İki yıl önce CD4 değerleri ve viral yük değerleri fırsatçı enfeksiyonlara açık hale getirdi. Bay X, yaşamak için tedavi masraflarını,HIV taşıyıcıları ve yakın arkadaşlarının desteğiyle karşılamaya başladı. Daha sonra HIV taşıyıcılarına ve yakınlarına hukuki danışmanlık ve destek veren Pozitif Yaşam Derneği’ne başvurdu. Tedavi sırasında özel hayatının gizliliğini korumak için dava açamayacağını öğrendi. Adını ve kimliğini dava dilekçesine yazması gerekiyordu. Davalı taraf, kendisi aleyhine dava açan kişinin kimliğini ve teşhisi dosya içeriğinden öğrenecekti.

Yardım çığlığı AHİM’de Pozitif Yaşam Derneği’nin avukatı Habibe Yılmaz Kayar, ‘Başvurucu kimliğine ilişkin bilgilerinin kamu ve sözleşmeci taraf ile paylaşılmaması’ talebiyle, 5 Aralık 2006’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Devletten 500 bin euro manevi, 10 bin euro maddi tazminat talep etti. Tüm hukuk yolları tüketilmediği halde, kişisel bilgilerin gizliliği konusundaki ihlallerin sıralandığı başvuru, AİHM tarafından kabul edilerek sıraya alındı. Başvuruda, sağlık yardımı almak isteyen devlet memurlarının uğradığı hak ihlalleri anlatıldı: Türkiye’de devlet memurları tedavinin gerektirdiği ilaçları ücretsiz alabiliyorlar. Ancak, reçetenin yazılması ve ilaçların alınması safhalarında hastanın kimliğinin ve hastalığının açıkça belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, hasta ne ilaç alabiliyor, ne de ilaçların parasını.

SGK masrafları karşılamıyor

POZİTİF Yaşam Derneği’den yardım alan HIV Pozitif üç devlet memuru olduğunu söyleyen Avukat Habibe Yılmaz Kayar, “Hiç biri sağlık giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan karşılayamıyor. İlaç ve tedavi gederlerine para yetiştirmek için, evlerini satanlar var” diyor.

Hasta Hakları Yasası’na göre hasta ismini gizleyebilir

YEDİTEPE Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Etiği Anabilim Dalı Öğretim üyesi Dr. Elif Vatanoğlu: “Evet hastanın hastalığını gizleme hakkı var. 2004 yılında imzaladığımız Avrupa İnsan Hakları ve Biyo Tıp Sözleşmesi’nde de kişinin mahremiyetini, hastalığını gizleme hakkı vardır diyor. Bu 50 yıldır süren bir tartışma. Tıp etiğine göre bireyin mahremiyeti, özerkliği toplum haklarından üstündür. Bazı istisnai durumlar var. Pozitif hastanın cinsel yönden aktif bir partneri varsa, hekim hastalığı partnerin bilmediğini hissediyorsa onu uyarma hakkını kullanabilir. Bu hastalık solunumla, temasla geçmiyor. Cinsel temas ve kan yoluyla bulaşıyor”


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12403081.asp?gid=233
Old 26-09-2009, 22:03   #37
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan HIV virüsü kapan Türk kadın davayı kaybetti

HIV virüsü kapan Türk kadın davayı kaybetti


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Almanya'da AIDS hastası olan sevgilisinden, hastalığa yol açan HIV virüsü kapan genç bir Türk kadının yaptığı başvuruyu reddetti.

Almanya'nın Wiesbaden kasabasında yaşayan 1968 doğumlu A.Ç., 1995 yılında ölen sevgilisinin AIDS hastası olduğunu daha önce kendisine söylemeyen doktor aleyhine açtığı tazminat davalarından yerel mahkemelerde sonuç alamayınca, 2001 yılında AİHM'e başvurmuştu.

1995 yılından bu yana AIDS tedavisi süren genç kadın, Almanya aleyhine açtığı davada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanmayla ilgili 6., aile ve özel yaşama saygıyla ilgili 8. ve yaşama hakkıyla ilgili 2. maddelerinin ihlal edildiğini savunmuştu.

AİHM, genç kadının başvurusuyla ilgili olarak, Almanya'nın insan hakları ihlalinde bulunmadığına hükmetti.

Almanya'da yapılan duruşmalar sonucunda, A.Ç'nin, ''1993 yılından önce HIV virüsü kapmış olması ihtimalinin yüksek olduğu'' ve doktorun, ''hastasının AIDS taşıdığını bildirme yükümlülüğünün bulunmadığına'' karar verilmişti.

Kaynak: Star

Tarih: 15:10:03 05.03.2009

http://www.porttakal.com/haber-hiv-v...ti-251273.html
Old 11-11-2009, 09:30   #38
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

“HIV/AIDS'in Tibbi ve Sosyal Yonu” Toplantisi

Amargi Feminist Kitabevi’nde…

Pozitif Yasam Dernegi ile Listag'in (Lambdaİstanbul Aile Grubu) ortaklasa duzenledigi “HIV/AIDS'IN TIBBI VE SOSYAL YONU” konulu toplantı, Amargi Feminist Kitabevi’nde gerceklesiyor…

Hepimizin bu konuyla ilgili konusmasi, bilmesi gereken cok sey var…

Tum dostlari toplantıya bekliyoruz…

Tarih: 14 Kasim Cumartesi

Saat: 13.00

Yer: Amargi Feminist Kitabevi ve Kafe

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sokak No:16 Beyoglu

(Taksim Ticaret Meslek Lisesi karsisi)

Amargi Kadin Akademisi

istanbul@amargi. org.tr

(0212) 251 01 54

Not:Etkinlik takvimine de yazıldı.
Old 01-12-2009, 20:05   #39
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan HIV/AIDS ile ilgili önyargılarınızdan kurtulun!”

Pozitif Yaşam Derneği bugün 1 Aralık Dünya AIDS günü kapsamında, 42 kurum ve kuruluşun temsilcileri, sanatçılar ile birlikte “HIV/AIDS ile ilgili önyargılarınızdan kurtulun!” demek için sokaktaydı.



HIV ile yaşayanlar, anneleri, babaları, çocukları, eşleri, arkadaşları… kadın ve gençlik örgütleri, doktorlar, öğretmenler, hukukçular, sanatçılar, özel sektör temsilcileri, dansçılar, pantomimciler, mitolojik tahta bacaklar bando eşliğinde Tünel Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi önüne kadar ritim eşliğinde, renkli görüntülerle yürüdü.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, sanatçı Arzu Yanardağ, Teoman Nemrutlu ve Ayça Damgacı’nın katıldığı yürüyüşte farklı mesleklerden, farklı örgütlerden ve yaşlardan insanlar bir araya geldi ve önyargı balonlarını havaya bıraktı.

Önyargıları geride bırakıp gerçeklerle devam etmek için bir araya gelen katılımcılar şu gerçeklere vurgu yaptı: “HIV bugün herkesi, hepimizi ilgilendiriyor. Dünyada tahmini 33 milyon HIV ile enfekte kişinin %50 kadarını kadınlar ve % 7 kadarını ise çocuklar oluşturmakta. 1996 yılında çıkan Antiretroviral (virüsü baskılayan) ilaçlar ile HIV pozitif kişiler sağlıklı bir yaşam sürdürebilir hale geldi. Tıp HIV pozitif kişilerin kaliteli yaşamasına imkan sağlamışken, maalesef önyargılar buna izin vermiyor.



İstanbul’daki etkinliğe paralel olarak Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (TurkMISC), Habitat için Gençlik ve Ulusal Gençlik Parlamentosu’nun destekleriyle gençler Türkiye genelinde 24 ilde HIV/AIDS’e ilişkin önyargılardan kurtulmak için etkinlikler düzenledi.



“Ayrımcılığı önleyemezsek, hastalığın yayılımı da önleyemeyiz”


Önyargı balonlarının havaya bırakıldığı basın açıklamasında Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) müdürü Ela Aktürkoğlu yaptığı konuşmasında; Dünya’da HIV/AIDS’e ilişkin önleme çalışmaları ile yeni vaka sayılarında sabitlenme, hatta kimi ülkelerde azalma olduğunu kaydetti. Tüm insanların HIV/AIDS’e ilişkin tedavi, bakım, önleme ve desteğe erişiminin temel insan hakları olduğunu vurgulayan Aktürkoğlu, HIV ile yaşayanlara ve yüksek risk altındaki gruplara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının önemini vurguladı.



Aktürkoğlu konuşmasını “Ayrımcılığı önleyemezsek, hastalığın yayılmasını da önleyemeyiz” sözü ile tamamladı.





“Damgalanma korkusu ve ayırımcılık ülkemizde geçerliğini koruyor



2009 yılında HIV/AIDS ile yaşayan kişilerin tedavisine yönelik birçok önemli gelişme kaydedildiğini belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten; “Hala durumlarının farkında olmayan ve tedavi ihtiyacı olup, buna ulaşamayan milyonlarca insan mevcut. Damgalanma korkusu ve ayrımcılık dünyadaki birçok toplumda ve ülkemizde geçerliğini koruyor” dedi.



Epideminin henüz çok kötü etkilemediği ülkemizde HIV/AIDS’in yayılma hızını azaltacak önlemlere öncelik vermemiz gerektiğini vurgulayan Korten; “Bu vesile ile devletin çeşitli kurumları, sağlık hizmeti veren bizler ve HIV ile yaşayanlar ve yakınlarının ortak çabalarının bu savaşımda çok önemli bir rol oynadığını bir kez daha hatırlatarak tüm katkıda bulunan kuruluşlara gelecekteki çalışmalarında başarılar diliyorum” mesajını verdi.



Önyargı HIV’den çok daha tehlikeli bir virüstür



Pozitif Yaşam Derneği Başkanı Arzu R. Kaykı, “Bugüne kadar korku söylemleri HIV’in yayılımını engellemeye yetmedi. Bu söylemler HIV tanısı almış kişilerin hayatını gereksiz yere zorlaştırdı. Bugün karanlık, korkutucu görüntüler değil renkli kimliklerimizle HIV/AIDS’e dikkat çekmek, HIV/AIDS ile ilgili önyargıları bırakıp, gerçekleri konuşmak ve yaygınlaştırmak için bir aradayız” diyerek başladığı konuşmasına, şu sözlerle devam etti;



“28 yıl önce HIV tanımlandığı zaman hakkında çok az şey bilinmekteydi. Çok kısa bir zaman sonra bilimsel çevreler HIV’in sosyal ilişkilerle bulaşmadığını ispatladı. Öte yandan 1996 yılında çıkan Antiretroviral (virüsü baskılayan) ilaçlar ile HIV pozitif kişiler sağlıklı bir yaşam sürdürebilir hale geldi. 2008 yılında Amerika’da yapılan bir araştırma, HIV pozitif kişinin ortalama yaşam süresinin 69 yıl olduğunu açıkladı.”



Sayılar Dünyada Azalıyor, Türkiye’de Artıyor!



En önemli ve en zararlı önyargılardan birinin HIV/AIDS’in ülkemizin sorunu olmadığı düşüncesinin yaygın olduğunu belirten Kaykı; “Açıklanan yeni 2009 verilerine göre dünyanın pek çok yerinde vaka sayıları sabitleştirilmiş durumda. Ülkemizde yeni vaka sayıları günden güne artmakta.8 yılda 3 katına çıkmış olan bu sayılara rağmen maalesef HIV/AIDS gerek devletin sağlık politikaları içinde gerekse toplumun genelinde öncelik olarak görülmüyor” diyerek artan sayılara dikkat çekti.



Kaykı’ya göre bu artışın dağılımı ise şöyle: “Dünya Sağlık Örgütü ve UNAIDS’in 2008 yılında yayınladıkları raporda dünyadaki tahmini 33 milyon HIV ile enfekte kişinin %50 kadarını kadınlar ve % 7 kadarını ise çocuklar oluşturmakta”





Etkinlik yapılan diğer iller







Adana
Ankara
Antalya
BİGA
Bursa
Çanakkale
Denizli
Edirne(Trakya)
Gaziantep
Isparta
İstanbul
İzmir
Kayseri
Kırıkkale
Kocaeli
Konya
Kütahya
Manisa
Mersin
MUGLA TOG
Samsun
Sivas
Van
Zonguldak Karaelmas


Kurumsal Destekleyici

· Beyoğlu Belediyesi

· Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

1 Aralık Etkinlik Sponsorları

· Gilead Türkiye

· Jannsen Cilag Türkiye

· Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı (UNAIDS)





Düzenleme Komitesi

· Pozitif Yaşam Derneği (PYD)

· İmece

· Marjinal Porter Novelli

· Marche Event





Destekleyen Kuruluşlar

DKT International
POWER FM
MAC Kozmetik
VGS Prodüksiyon
Destekleyen Sivil Toplum Kuruluşları



· Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)

· Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (TurkMISC)

· Habitat için Gençlik

· Ulusal Gençlik Parlamentosu

· Açık Toplum Vakfı

· İstanbul Diş Hekimleri Odası

· Uluslararası Af Örgütü

· Helsinki Yurttaşlar Derneği

· HIV/AIDS STK Platformu

· 2010 Gönüllüleri

· AIDS Savaşım Derneği

· İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV)

· Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği (HAYAD)

· Sağlık Hakkı Hareketi Derneği

· İstanbul Tabipler Odası

· Amargi

· KAOS GL

· Kısa Dalga Gençlik Merkezi

· Hangar Sanat Derneği

· Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Akademisi

· Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)

· Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkları Önleme Derneği (Kadın Kapısı)

· Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklarla Savaşım Derneği

· Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği

· Galatasaray Rotaract Klübü

· Engelsiz Sanat Derneği

· Küresel Eylem Grubu

· Yeşiller

· Listag
Old 21-12-2009, 11:36   #40
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Mecidiyeköy metrobüs durağı önünde eylem yapan engellilere tahammülsüzler 'Sokağa niye çıkıyorsunuz' diye bağırdı.

Mecidiyeköy metrobüs durağı önünde eylem yapan engellilere tahammülsüzler 'Sokağa niye çıkıyorsunuz' diye bağırdı.
Ezilme tehlikesi geçiren eylemcinin yardım çağrısını polis 'Siz başlattınız, niye yardım edeyim' diye geri çevirdi...

İSTANBUL - “Bir grup tekerlekli sandalyeli metrobüsle gezmeye çıkarsa ne olur?” diyerek yola çıkan Özürlüler Vakfı üyeleri, engelli asansörünün bozuk olduğu Mecidiyeköy Metrobüs Durağı’nda, tekerlekli sandalyeleriyle tek merdivenin girişinde eylem yaptı. Dertleri, engelsiz yolculara “Bir dakika bakar mısın?” diye sormak, “Buradan geçemiyoruz” diye seslerini duyurmaktı. Beş dakikalık eylem merdivenleri tıkayınca kimi ‘engelsiz ancak demokrasi özürlü vatandaşlar’, “Burada ne işiniz var, sokağa niye çıkıyorsunuz!” diye bağırdı.

Polis de “Artık eylemi bitirin” diye çıkıştı. Engelliler, seslerini duyurmak için geldikleri merdivende, izdihamda ezilmekten son anda kurtuldu...

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği’nin, metrobüs duraklarının engellilerin kullanımına uygun hale getirmesi için açtığı davanın ardından bu kez Özürlüler Vakfı ile çeşitli engelli derneği üyeleri soruna dikkat çekmek için, engelli asansörünün ‘nedense’ çalışmadığı Mecidiyeköy Metrobüs Durağı’nda buluştu.

Eylemciler ellerinde, “Bir dakika bakar mısınız”, “Buradan geçemiyoruz”, “Özür dileriz sokağa çıktık” yazılı dövizler taşıdı. Durağa çıkan turnikeleri geçen 10’a yakın tekerlekli sandalyede bulunan 50 civarında engellinin amacı, seslerini ‘engelsizlere’ duyurmaktı. Kaldı ki, engellilere göre, merdivenleri sadece engelliler değil, yaşlılar ve nefes darlığı çekenler de kullanamıyordu. ‘Sonuç alana kadar devam’

Açıklamayı yapan Vakıf Başkanı Seyhan Sandıkyapan sonuç alana kadar bu eylemlere devam edeceklerini belirtti. Metrobüslerin, özürlülerin binmemesi için dizayn edildiğini ifade eden Sandıkyapan “Ülkede sekiz milyona yakın özürlü var. Bu insanların da özgürce dolaşabilmesini, sosyal hayata katılabilmesini istiyoruz” dedi. Yaklaşık beş dakika süren bu eylem yüzünden metrobüslerden boşalan yolcular merdiven başında kaldı. Kimi yolcular, “Bir dakika bakar mısınız?” çağrısına uyup eyleme destek verirken, merdivenin sıkışmasından ve beklemekten rahatsız olan ‘engelsizler’ eylemcilere “Burada ne işiniz var”, “Gidin eyleminizi başka yerde yapın”, “Sokağa niye çıkıyorsunuz” diye bağırdı. Giderek artan tepki ve izdiham karşısında polis, engellilere, “Eylemi bitirin” dedi. Ancak, dışarı çıkamıyorlardı. Vakıf üyelerinden biri, engellileri dışarı çıkarabilmek için eylemi izleyen polisten yardım istedi. Polisin verdiği cevap “Siz yaptınız, niye yardım edeyim” oldu.

Vakıf Başkanı Sandıkyapan insanların tepkisini üzüntü verici olarak nitelendirerek “Bu toplumun bilinçlenmesi için uğraşacağız” diye konuştu. ‘Tepki acizliklerini gösteriyor’ Vakıf Genel Sekreteri Esra Berberoğlu’na göre, eyleme yönelik tepkinin toplumun özürlülere yönelik bakışını da gösterdiğini belirterek, şunları söyledi: “Biz metrobüsün ulaşıma uygun olmadığı ve düzeltilmesi noktasında farkındalık oluşturması için bu eylemi yaptık. Sadece tekerlekli sandalyeliler değil, yaşlılar, hamileleler ve nefes darlığı çekenler dre metrobüse ulaşamıyor. Herkesin erişimine uygun mekanlar oluşturulmasını istiyorduk. Bir kısmı destekledi, bir kısmı da beş dakika engellenmeye tahammül edemedi.

Düşünün ki, engellilerin bütün ömrü böyle geçiyor. Bu tepki onların acizliğini gösteriyor. Çok da şaşırmadık. Türk toplumunun özürlüye bakışını gösteriyor. İnsanların bu durumu anlaması için bizim yaşadıklaramızı yaşamaları gerekmiyor. Bir arkadaşım ömrü boyunca oraya çıkmakta zorlanacakken, onların beş dakikalığına bu sıkıntı yaşaması çok mu önemli?”

Radikal
Old 07-01-2010, 18:35   #41
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan HIV+ Olduğunu Öğrendi, İşinden Kovuldu, Mücadele Etti, Kazandı

HIV pozitif olduğu gerekçesiyle çalıştığı iş yerinden kovulan A.S. yaşadığı ayrımcılığı mahkemeye taşıdı. Görülen davada iş mahkemesi işe aide kararı verdi. temyize giden davayla ilgili Yargıtay'ın kararı da iş mahkemesiyle aynı oldu. A.S. sürdürdüğü hukuk mücadelesini kazandı.

"Yola başka HIV pozitifliler de benim yaşadıklarımı yaşamasın, uğradıkları ayrımcılıklarla hukuk yoluyla mücadele etsinler diye yola çıktım" diyen A.S. ile hikayesini konuştuk.

Çalıştığı kuruma karşı açtığı davayı kazanan A.S. "Önyargıları yıkmak zor ama mücadele etmekten başka seçeneğimiz" yor diyor. Devletin AIDS/HIV'le mücadeleyi sağlık politikası olarak görmesini istiyor.



Medyanın da var olan önyargılar yerine bilimsel verileri kullanarak haber yapmasının HIV pozitiflilerin hayatlarını kolaylaştıracağı görüşünde.

Bütün bu süreç nasıl gelişti?

2006'da sağlık sorunları yaşamaya başladım. Cildimde problemler oluşmaya başlayınca cilt doktoruna gittim. Doktorum bana HIV testi yaptırmamı söyledi. Ben de test yaptırdım ve sonuç pozitif çıktı. İkinci testimde de durum aynıydı.

Test sonucunu aldıktan sonra herhangi bir hastalık işte dedim. Ancak hastalığıma dair hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Konuyla ilgili araştırmalar yapmaya başladım. Hangi ilaçlar kullanılıyor, hangi yöntemler deneniyor, uzmanlar kimler gibi sorularıma yanıtlar buldum.

Tedaviye başlamak için Çapa Tıp Fakültesi'ne gitmiştim. Orada AIDS'le ilgili "uyarıları"görünce kendimi kötü hissettim. Siyah panolarda AIDS'ten öcü gibi bahsediyorlardı çünkü.

Ardından sigortalı olduğum için Göztepe SSK Hastanesi'ne gittim. Bana iki gün hastanede yatmamı söylediler ve ilaç olarak da son yıllarda kullanımı tedavülden kalkmış ve yan etkileri olan bir ilaç önerdiler.

Bunun üzerine hastaneyi Sağlık Bakanlığı'na şikayet ettim. Çünkü bu ilaç artık HIV tedavisinde kullanımı terk edilmiş, ciddi sorunlar yaratan bir ilaçtı. Bakanlık konuyla ilgili soruşturma başlattı. Ben de tedavimi orada sürdürmemeye karar verdim.

Bu esnada yolum Pozitif Yaşam Derneği'yle (PYD) kesişti. Dernekten konuyla ilgili bilgiler ve uzman önerileri aldım. Bunun politik bir mücadele olarak şekillendirdim. Çalışma hayatında sorunlar yaşayan HIV'liler için bunu yapmam gerektiğine karar verdim. Ve onların da yönlendirmesiyle Marmara Üniversitesi'nde tedavime başladım.

Yaşadıklarınız iş yerinize nasıl yansıdı?

Turizm sektöründe hizmet veren bir kamu kuruluşunda 3,5 yıldır yönetici olarak çalışıyordum. Aynı zamanda arkadaşım da olan yöneticilerime anlattım. Tepkileri çok normaldi ve bana destek olacaklarını söylediler. Ancak Yönetim Kurulu'na söylemek konusunda ciddi şüphelerim vardı. Zira önyargıları olan insanlardı ve emekliliğime çok az kalmıştı. Tedavim sürerken böyle riskli bir adım atmak istemedim.

İki yıl daha aynı yerde çalıştım. Bu esnada tedavim sürüyordu ve gayet iyi gidiyordu. Emekliliğim 2008'de doldu ve ben bu durumu artık saklamamak gerektiğini düşündüm ve biraz da benimle aynı şeyleri yaşayan daha genç insanlara emsal olması amacıyla Yönetim Kurulu'na HIV pozitif olduğumu söyledim.

Tepkiler tahmin ettiğiniz gibi miydi?


Evet, şaşırmadım doğrusu ama çok kırıldım. Yine de bana sahip çıkacaklarını düşünüyordum. Ama önyargıların kurbanı oldum. Zira hepsi bana korku dolu gözlerle bakıyor, benimle sohbet ettiklerin de dahi virüsün kendilerine bulaşacağını düşünüyorlardı. Gerginleştiler.

Beni ücretli izne çıkarttılar ve yıllık izinlerimi de zorla kullandırttılar. Bu sürecin sonunda da, bir ay sonra tazminatımı ödeyerek kovdular.

Eğer ben emekliliğimi garantilememiş olsaydım kovulduğum için ilaca erişemeyecektim. HIV pozitiflileri ilaçsız bırakmak cinayet demek.

Sendikalı mıydınız?

Hayır değildim.

Kovulduktan sonra neler oldu?

Bunun üzerine neler yapabileceğimi düşünmeye, araştırmaya başladım. Dernek avukatıyla görüştüm, insanlardan bilgiler aldım. Ve bu bilgiler ışığında aynı yıl işe iade davası açtım.

O yıl içinde duruşma tarihi aldık. Sirkeci'deki İstanbul İş Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada hakim işe iade edilmeme karar verdi. İşveren bunun üzerine "Benim AIDS olmam ve ileride tedavisi mümkün olmayacak sonuçlara sebebiyet vereceğimi" gerekçe göstererek davayı temyize götürdü. Ben de buna karşı temyize başvurdum. Çünkü benim elimde üç hastanenin başhekiminden aldığım çalışmasında hiçbir sorun yoktur raporları vardı.

Dava böylelikle Yargıtay'a taşındı. Dokuz ay sonraya tarih aldık. Ben bu esnada Başbakanlık İletişim Merkezi aracılığıyla Başbakanlığa yaşadıklarımı anlattım, ayrımcılığa uğradığımı ve haklarımın ihlal edildiğini söyledim ve işyerini şikayet ettim.

Bunun üzerine şaşırdığım bir gelişme oldu ve İstanbul Valiliği soruşturma açtı ve bir heyetle işyerine giderek durumu incelediler.

İşyeri heyete önce performansımın düşük olduğunu söylediler ancak bununla ilgili bir belge gösteremediler. Ardından ruh sağlığımın bozuk olduğunu, aşırı agresif olduğumu iddia ettiler. Ancak bununla da ilgili ellerinde bir belge yoktu.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı incelemenin sonunda hazırladığı raporda "Kişinin HIV pozitif olması nedeniyle toplumdaki önyargıları pekiştirici bir biçimde işten çıkartılmasının insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olduğunu" belirtti. Rapor Başbakanlığa iletildi.

Yargıtay davayı 2009'da gördü ve İş Mahkemesi'nin verdiği kararı onadı. Bu Türkiye'de HIV pozitif birinin açtığı ve kazandığı ilk dava olarak da kayıtlara geçti.

Davadan sonra neler yaşadınız?

Zorlu kısmı geçti diyordum ama daha zorlu bir süreç başladı benim için. Önyargılarla cebelleşmek durumundaydım yine. İşveren bana sekiz maaşlık bir tazminat ödedi. Ama avukatıma hiçbir medya kuruluşuyla görüşmemem şartını koydular. Avukatım da buna evet demiş benden habersiz.

Siz ne yaptınız bunu öğrenince?

Bu benim değil, onların sorunu. Ben yaşadıklarımı anlatma kararı verdim ve anlattım da. Onlar yaptıkları şeyin farkındalar ve bunun öğrenilmesinden korkuyorlar. Ancak bu benim kaygım değil. ben hakkımı savunuyorum ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğim.

Ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Beni kovan yönetim kurulu üyelerinin hapsi istemiyle Ağır Ceza'da dava açmayı planlıyorum. Çünkü hiçbir işverenin HIV pozitif çalışanlarına böyle davranmaması gerektiğini düşünüyorum ve bunun duyulmasını istiyorum. Ayrıca yaşadığım ayrımcılığın belgelenmiş olmasından dolayı da çok mutluyum.(BÇ)


http://bianet.org/bianet/toplum/1193...tazminat-odedi
Old 18-01-2010, 19:25   #42
Dr. Adem Şentürk

 
Varsayılan 1m lik gazlı bez

Açık kolesistektomi(safra kesesinin çıkarılması) operasyonunda batın sağ en alt kaburganın 2-3 cm altından oblik(eğimli) olarak kesilip safra kesesi ameliyatla çıkarılır.Safra kesesi çıkarıldıktan sonra kanam kontrolü sağlanır ardından periton(karın zarı) kaptılır tam kapatma işlemi gerçekleşmeden kullanılan gazlı bezler ve aletler ameliyat hemşiresince sayılır ve cerraha gazlı be ve aletlerin tam olduğu belirtilir ve cerrah periton(karın zarı) ve diğer katları usulüne uygun olarak kapatıp ameliyata son verir.

1-Ne yazık ki, olayda bir dikkatsizlik söz konusu ama bu tüm EKİBin dikkatsizliği.
2-Basın olayı yine abartmış yada malzemeden çekinmemiş diyelim 1 m gazlı bezi kim bulmuşta hasta karnında unutmuş.
3-Hiçbir meslektaşımın ve hastanın başına bu tür olaylar gelmemesi dilği ile
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Basında Çocuk Hakları Haberleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Çocuk Hakları Çalışma Grubu 31 08-01-2009 01:15
Güncel Basında Aile Hukuku Haberleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 13 23-01-2008 11:54
Hasta Hakları Yönetmeliği Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 5 07-07-2006 20:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07442307 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.