Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hak DÜŞÜrÜcÜ SÜre Tapu İptalİ

Yanıt
Old 04-05-2010, 21:07   #1
ATARAS

 
Varsayılan Hak DÜŞÜrÜcÜ SÜre Tapu İptalİ

Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkilim, 75 yaşında yalnız yaşayan bir bayanın evini, parasını tapuda elden ödeyerek satın alıyor. Kadın 2 yıl daha burada oturacağını, 2 yıl sonra huzurevine gideceğini ve parayı oraya bağışlayacağını söylüyor. anlaşmaya göre 2 yıl kira ödemeden oturuyor. Satıştan 2 yıl geçtikten sonra, kadının evlatlığı kadını sıkıştırıyor ve evi geri almak için tapu iptal davası açtırıyor. Dava dilekçesinde, davacının HİLE İLE MUVAZAALI ŞEKİLDE KANDIRILDIĞI, Ölünceye kadar B.A. yapacağız diye tapuya götürüldüğü ve orada kandırılarak satış yaptırıldığı iddia edilmiş. Biz, davacının hatayı yada hileyi öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığını, iptal iradesinin HİÇBİR ŞEKİLDE YÖNELTİLMEDİĞİNİ bildirdik. Taraf muvazaası iddiasının yazılı delille ispatlanacağını söyledik. Karşı taraf, hileyi öğrenince hemen mahkemeye VASİ TAYİNİ davası açtıklarını bildirdi. Oysa, 1 yıl içinde karşı tarafa bir şekilde iptal iradesi yöneltilmesi gerekir. Aradan 2 yıl geçtikten sonra böyle bir dava açıldı ve sayın mahkeme bu davayı kabul etti. Keşifte, bilirkişilerde yaşlı davacının etkisine girip rayiç değerin ve hatta davacının belirttiği değerin 2 katı değer yazmışlar. Rapora itiraz ettik. Dairenin asansörsüz olduğu bile rapora yazılmamış. Buna rağmen mahkeme, rapora itirazları dikkate almadı. acele şekilde davayı kabul etti... Konuyla ilgili görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim... iyi çalışmalar...
Old 04-05-2010, 23:52   #2
umutlaw

 
Varsayılan Sayin Yücel Kocabas in sitedeki mesajlarindan alintilardir.

Alıntı:
1. Eraslan ÖZKAYA(1.HD.Onursal Bşk.), İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları , Seçkin Yayınevi Ankara
2. Ahmet Uğur TAN( 1.HD.Onursal Üyesi), Sözleşme Hukukundan Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescil Davaları Seçkin Yayınevi Ankara

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1981/1-497
K. 1983/719
T. 22.6.1983

• TAPU İPTALİ ( Taşınmazın İntikalini Sağlayan İşlemin Muvazaalı Olması )
• ZAMANAŞIMININ SÖZKONUSU OLMAMASI ( Muvazaaya Dayanılmış Olması )
• MUVAZAALI İŞLEM ( Hiçbir Hüküm Doğurmaması )
• HAKİMİN MUVAZAALI İŞLEMİ RE'SEN GÖZÖNÜNDE TUTMASI ( İşlemin Hiçbir Hüküm Doğurmaması Nedeniyle )
• MUVAZAA NEDENİNİN ORTADAN KALKMASI VEYA BİR ZAMANIN GEÇMESİ ( Görünüşteki İşlemin Geçerli Hale Gelmemesi )
818/m.18
1086/m.240,293
ÖZET : Danışıklı ( muvazaalı ) işlem hiçbir hüküm doğurmaz, bu nedenle hâkim danışığı doğrudan doğruya gözönünde tutar. Danışık nedeninin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesiyle görünüşteki işlem geçerli hale gelmez, danışık iddialarında zamanaşımı sözkonusu değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Edirne İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce davanın reddine dair verilen 6.6.1980 gün ve 561-232 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Birinci Hukuk Dairsi'nin 22.9.1980 gün ve 10378-10977 sayılı ilamıyla; ( ..Davacı dava konusu taşınmazın davalıya intikalini sağlayan işlemin muvazayaa dayandığından bahisle iptalini istemiştir.
Mahkemece, 10 yıllık zamanaşımı gerçekleştikten sonra açıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, açıkca muvazaa hukuksal nedenine dayandığına göre, dava zamanaşımı söz konusu olamaz.
Davanın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı nedenden ötürü reddedilmesi yolsuzdur.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, muvazaalı işlemin hiçbir hüküm doğurmayacağı ( butlanı ) konusu gerek uygulamada ve gerekse bilimsel görüşlerde oybirliği ile benimsenmiş bulunduğuna; bu nedenle hakimin muvazaayı istek olmaksızın re'sen gözönünde tutması gerektiğine; muvazaa sebebinin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesi ile görünüşteki işlemin geçerli hale gelmeyeceği kuşkusuz bulunduğuna; muvaazanın gerek def'an ve gerekse dava yoluyla herzaman ileri sürülebileceğine, bir başka ifade ile muvazaa iddialarında zamanaşımı sözkonusu olmadığına göre ( Kenan Tunçomağ - Türk Borçlar Hukuku - İclt: 1, Genel Hükümler, Sayfa: 300 vd., özellikle dipnotile ilgili metin ve bu dipnotta anılan eserler ), ( Becker - Borçlar Kanunu Şerhi - 87 ), Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğinc ( BOZULMASINA ), istek olursa temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.6.1983 gününhde oybirliği ile karar verildi. (KAZANCI)


Sayin Yücel Kocabas in sitedeki mesajlarindan alintilardir. Umarim konuyu dogru anlamisimdir.
Saygilarimla
Old 04-05-2010, 23:57   #3
anarkh

 
Varsayılan

Öncelikle, somut olayda karşı tarafın iki yıl geçtikten sonra hata, hile, ikrah veya gabin kurumlarına başvurması mümkün değildir. Çünkü bu kurumlar sözleşmeyi yapanın temyiz kudretine sahip bulunduğu vakıasına dayanarak, akdedilen bir sözleşmenin bir yıl içinde geçersiz kılınmasına imkan verir. Bir yıl geçtikten sonra söz konusu kurumlara dayanılarak bir dava açılamaz. Somut olayda satış işleminin sonradan öğrenildiği de ileri sürülemez, zira söz konusu hukuki sebeplere dayanırken bir yandan da yaşlı kadının temyiz kudretine sahip olmadığı iddia edilemez. Öte yandan aynı sebepten muvazaa temeline de dayanılamaz. Çünkü tarafların gizledikleri herhangi bir gizli işlem bulunmamaktadır.
Bu durumda karşı taraf ancak, yaşlı kadının sözleşmenin yapıldığı anda "fiil ehliyetine" sahip olmadığını iddia etmesi gerekirdi. Karşı tarafın dayanabileceği tek yol, sözleşmenin yapıldığı andan itibaren fiil ehliyeti (somut olay açısından ayırt etme gücünden yoksunluk) yokluğundan geçersizliğini iddia etmektedir. Bu iddianın dışında, bir yıl geçtikten sonra hata, hile, ikrah kurumlarına dayanılamaz. Eğer yaşlı kadının sözleşmeyi yaptığı anda temyiz kudreti varsa, artık bu durumda satış işleminin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği kanaatindeyim.
Old 05-05-2010, 11:12   #4
ATARAS

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan anarkh
Öncelikle, somut olayda karşı tarafın iki yıl geçtikten sonra hata, hile, ikrah veya gabin kurumlarına başvurması mümkün değildir. Çünkü bu kurumlar sözleşmeyi yapanın temyiz kudretine sahip bulunduğu vakıasına dayanarak, akdedilen bir sözleşmenin bir yıl içinde geçersiz kılınmasına imkan verir. Bir yıl geçtikten sonra söz konusu kurumlara dayanılarak bir dava açılamaz. Somut olayda satış işleminin sonradan öğrenildiği de ileri sürülemez, zira söz konusu hukuki sebeplere dayanırken bir yandan da yaşlı kadının temyiz kudretine sahip olmadığı iddia edilemez. Öte yandan aynı sebepten muvazaa temeline de dayanılamaz. Çünkü tarafların gizledikleri herhangi bir gizli işlem bulunmamaktadır.
Bu durumda karşı taraf ancak, yaşlı kadının sözleşmenin yapıldığı anda "fiil ehliyetine" sahip olmadığını iddia etmesi gerekirdi. Karşı tarafın dayanabileceği tek yol, sözleşmenin yapıldığı andan itibaren fiil ehliyeti (somut olay açısından ayırt etme gücünden yoksunluk) yokluğundan geçersizliğini iddia etmektedir. Bu iddianın dışında, bir yıl geçtikten sonra hata, hile, ikrah kurumlarına dayanılamaz. Eğer yaşlı kadının sözleşmeyi yaptığı anda temyiz kudreti varsa, artık bu durumda satış işleminin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği kanaatindeyim.

Değerli Meslektaşım,
Katkılarınız için teşekkür ederim. Ben de aynen böyle düşünmüştüm. Mahkeme fiil ehliyeti konusunda inceleme yapar ve işlem tarihinde yaşlı kadının fiil ehliyeti olmadığını tespit ederse ancak bu halde bu dava kaybedilir diye düşünmüştüm. Karşı taraf, verdiği dilekçelerde ara sıra davacının yaşlı olduğunu, aklı başında olmadığını da iddia etti. Mahkeme, bu hususta inceleme yapmadan davayı kabul etti. Hak düşürücü süre itirazlarımıza, "biz 1 yıl içinde vasi tayini davası açtık diye" bana göre önemi olmayan savunmalarda bulundular. Vasi tayini davasında, vasi tayinine gerek olmadığına, yasal danışman atanmasına karar verilmiş. Mahkeme bu konuda inceleme yapmadan, -sanırım- hile yada hataya dayanarak işlem tarihinden 2 yıl sonra açılan davayı kabul etti... Biz şimdi bu kararı bozdurmak için mücadele edeceğiz...TEŞEKKÜRLER...
Old 05-05-2010, 11:19   #5
ATARAS

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan umutlaw

Sayin Yücel Kocabas in sitedeki mesajlarindan alintilardir. Umarim konuyu dogru anlamisimdir.
Saygilarimla

Sayın Meslektaşım,
katkılarınız için teşekkür ederim. Somut olayda, davacı KENDİ MUVAZAASINA DAYANIYOR. Şayet davayı muvazaaya dayalı iptal davası olarak ele alırsak, kendi muvazaasına dayanan tarafın bunu yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Mahkemenin, muvazaa sebebiyle iptal kararı verdiğini sanmıyorum. Çünkü yazılı delil yok. (gerekçeli karar yazılmadı) Bu durumda, HATA-HİLE sebebiyle iptal kararı vermiş olabilir. Bu halde de, iddia ettiği hatayı yada hileyi öğrendikten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açması gerekirdi.. diye düşünüyorum. MUVAZAA SEBEBİYLE İPTAL OLMAZ, HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDENİYLE HATA VE HİLEYE DE DAYANILAMAZ... O HALDE MAHKEME NEYE DAYANDI? bu konudaki görüşlerinizi paylaşırsanız, temyiz hazırlığı için faydası olacaktır. İyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hak düşürücü süre, muvazaa msahinparlak Meslektaşların Soruları 1 22-04-2010 15:03
basın yasası madde 14teki 15 günlük süre hak düşürücü süre midir? Av.HandeSahici Meslektaşların Soruları 2 08-05-2009 15:58
tapu iptal ve tenkis davalarında hak düşürücü süre ncoban Meslektaşların Soruları 9 07-11-2008 15:31
hak düşürücü süre avhalit Meslektaşların Soruları 6 20-03-2007 11:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05506492 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.