Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Borçlunun icra takibine itiraz etmesi üzerine duran icra takibinde alacaklı asilin takipten feragat etmesi ve Avukatlık Ücreti konusu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2015, 01:26   #1
nabukadnezzar

 
Varsayılan Borçlunun icra takibine itiraz etmesi üzerine duran icra takibinde alacaklı asilin takipten feragat etmesi ve Avukatlık Ücreti konusu

Alacaklısının X şirketinin olduğu ve borçlularının A,B,C,D,E olduğu 5 ayrı şirket aleyhine ayrı ayrı 5 İlamsız Takip başlatılıyor. Tüm alacaklar faturaya alacağına dayanmaktadır.Ben A ve B şirketinin vekiliyim. Süresi içerisinde borca ve fer'ilerine itiraz ettim.Alacaklı X şirketine A,B,C,D,E şirketinin hiçbir borcu olmamasına rağmen 5 şirket aleyhine haksız olarak icra takibi başlatılmıştır(neden diğer 3 şirketi yazdığımı ileride açıklayacağım). X şirketi ile avukatı ücret konusunda %25 olarak anlaşmışlar ve ücret sözleşmesi imzalamışlardır.İş bu 5 şirket yöneticisi X şirketi sahibine borçlu olmadıklarından bahisle takibi geri almasını istemişlerdir. Bunun üzerine X şirketi yetkilisi duran icra dosyalarından ayrı ayrı feragat etmiştir. İş bu feragat üzerine X şirketinin avukatı her dosya için ayrı ayrı A,B,C,D,E ve X aleyhine %25 müvekkil vekalet ücreti ve AAÜT ne göre de karşı taraf vekalet ücretini alacaklıdan ve borçludan Avukatlık Kanunu 165 'e göre istemiştir. X şirketinin avukatı Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tek davada 5 şirket ve X şirketini davalı göstermiş tüm icra dosyalarından olan alacaklarını talep etmiştir.Mahkeme daha sonra tefrik kararı vermiştir.

*X şirketi naylon fatura satmak için kurulmuş bir şirkettir. A,B,C,D,E şirketi X şirketinden naylon fatura almıştır. X şirketi yetkilisi icra takibinden sonra korkmuş , takipten feragat etmiş ve ortalıktan kaybolmuştur.

Bilirkişi dosyayı Avukatlık Kanunu 165 çerçevesinde değerlendirmiş ve A,B,C,D,E yi X ile birlikte %25 müvekkil vekalet ücreti ve AAÜT ne göre de karşı taraf vekalet ücretini müştereken ve müteselsilen sorumlu kılmıştır.Bilirkişi raporunda borcun olup olmamasının kendisi tarafından inceleme konusu yapılmadığını, Borcun olmadığı iddiası için Menfi Tespit Davası açılması gerektiğini yazmıştır.

Bilirkişi raporuna itiraz hususunda değerli görüşlerinize ihtiyaç duymaktayım.Bu hususta Yargıtay kararı ver mıdır? Şimdiden teşekkürler.
Old 09-01-2015, 10:00   #2
Orkun KAYA

 
Varsayılan

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/13-218

K. 2012/759

T. 7.11.2012

• VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Sulhla Sonuçlanan Davada Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu )

• BİRDEN FAZLA VEKİLLE TAKİP ( Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi - Sulhla Sonuçlanan Davada Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu )

• İBRANAME ( Sadece Belgede İmzası Bulunan Dava Dışı Avukat Yönünden Hüküm ve Sonuç Doğuracak Bir Belge Olup İmzası Bulunmayan Davacı Avukat Yönüyle Bağlayıcı Olmadığı - Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi )

• DAVANIN SULHLE SONUÇLANMASI ( Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu - Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi )

1136/m.165

ÖZET : Dava, akdi ve yasal vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacının, menfi tespit davasında, davalıyı vekil olarak temsil ettiği, açılan davada, davalıyı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle başka avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, tarafların anlaşması suretiyle davanın sulhle sonuçlandığı anlaşılmıştır. Davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı avukatın, davacının imzasını taşımayan ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı avukat yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir. Sulhla sonuçlanan davada her iki taraf hem akdi hem de yargılama gideri olan yasal avukatlık ücretinin ödenmesinden vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, davacı avukata ait vekalet ücretinden davalı şirketin de sorumlu olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

DAVA : Taraflar arasındaki "akdi ve yasal vekalet ücreti alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davalı şirket yönüyle davanın reddine ve diğer davalı yönüyle ise davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen 29.6.2007 gün ve E:2006/439, K:2007/323 Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 25.1.2011 gün ve 2010/17425 - 2011/832 Sayılı ilamı ile;

( ... Davacı, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/440 esas, 2002/493 karar sayılı dava dosyasında, davalılardan M. P.'ı vekil olarak temsil ettiğini, davanın, tarafların sulh olması ile 8.9.2004 tarihinde sonuçlandığını, vekalet ücretinin ise ödenmediğini, davalı M. P.'la aralarındaki sözleşme gereğince dava değerinin %10'u üzerinden belirlenecek vekalet ücretinin ödenmesi gerektiği gibi, mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin de ödenmesi gerektiğini, Avukatlık Kanununun 165. maddesi gereğince vekalet ücretinden her iki davalının da müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 YTL vekalet ücretinin, davanın sulhle sonuçlandığı 8.9.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan A... A.Ş., davacıyla sözleşme ilişkisi bulunmayıp, kendisine karşı husumet yöneltilemeyeceğini, kaldı ki, diğer davalıyla sulh ve ibra sözleşmesi düzenlediklerini, vekalet ücretinin, davalının ilk vekili olan dava dışı B. A.'a ödenerek karşılığında da ibraname alındığını, davacının şirketten ücret talebinde bulunamayacağını, diğer davalı M. P. ise, davacıyla yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığını, vekalet ücretini de ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, aynı hukuki yardımın birden fazla avukatla verilmesi halinde tek vekalet ücreti ödenmesi gerektiği, ücrete konu olan davada, davayı takip eden diğer avukat olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği belirtilerek, davacının davalı şirkete karşı açmış olduğu davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise, H.U.M.K.nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Davacının, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/440 esas 2002/493 karar sayılı davada, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği, 752.900.000 YTL dava değeri üzerinden "menfi tespit" istemiyle açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö.ş Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, davanın taraflarının anlaşarak davanın sulhle sonuçlandırdığı anlaşılmakta olup, davacı, gerek müvekkilin ödemesi gereken, gerekse karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili için eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Yasasının 165. maddesinde, "sulh sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar." Hükmü mevcut olup, vekalet ücretinin ödenmesinden her iki davalı da davacıya karşı müteselsilen sorumludurlar. Mahkemece, davayı takip eden avukatlardan biri olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği gerekçesiyle davalı şirkete karşı açılan davanın reddine karar verilmişse de, davacının imzasını taşımayan dava dışı avukat B. A. tarafından verilen ve "...dosyaları sebebiyle yasal ve akdi vekalet ücreti alacağım bulunmadığından A... A.Ş.'ni gayrikabili rücu ve bila kaydı şartla ibra ederim." Açıklamasını içeren 13.8.2004 tarihli ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, davacı avukatı bağlayıcı değildir. Davalı M. P.'ın, vekalet ücreti yönünden, kendisini temsil eden her bir avukata karşı, birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı sorumluluğu bulunmakta olup, Avukatlık Kanununun az yukarda açıklanan 165. maddesi gereğince aynı sorumluluk, hasım taraf olan davalı şirket için de söz konusu olduğundan, mahkemece işin esası incelenmek suretiyle davacının, davalı şirketten talep edebileceği vekalet ücreti belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının imzasını içermeyen ibraname gereğince davalı şirketten vekalet ücreti talep edilemeyeceğinin kabulüyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2- )Davacı vekiliyle davalılardan M. P. vekili mazeretsiz olarak son celse duruşmaya gelmemiş, dava,duruşmaya gelen diğer davalı A... A.Ş. vekilinin davayı takip etmesi üzerine sonuçlandırılmış olup, mahkemece M. P. yönünden, takip edilmeyen ve bu sebeple yenileninceye kadar işlemden kaldırılan davada, "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, "H.U.M.K.nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına" şeklinde hüküm kurulmuş olması da ayrıca usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir... ),

Gerekçesiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, akdi ve yasal vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalı şirkete karşı açılmış olan davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise,mülga 1086 Sayılı H.U.M.K. ( H.U.M.K.'nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece, davalı M. P. hakkındaki bozma nedenine ( 2.bent ) uyularak bu davalı yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmuş: davalı şirket yönüyle ise, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla H.G.K.'nun önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalı M. P.'ın vekili olarak katıldığı davanın sulh sonuçlanması ve aynı davada davacıyla birlikte vekil olan dava dışı avukatın imzaladığı ibranamenin davacı avukatın alması gereken akdi ve yasal vekalet ücretini etkileyip etkilemeyeceği. noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada konuya dair şu açıklamaların yapılmasında yarar vardır:

Hemen belirtilmelidir ki, sulh, görülmekte olan bir davada tarafların icap ve kabulleriyle oluşan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeyle taraflar davaya konu uyuşmazlığa bir fedakarlık ve özveri göstererek son verirler. Genellikle, davacı talep sonucunun bir bölümünden feragat ederek ve davalı da davacının talep sonucunun kalan bölümünü kabul etmek suretiyle sulh sözleşmesi hukuken vücut bulur. En önemlisi bunun sonucunda uyuşmazlık ortadan kaldırılmış sayılır.

Öte yandan, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Ücret dolayısiyle müteselsil sorumluluk" başlığını taşıyan 165. maddesi: " ( Değişik madde: 2.5.2001 - 4667/78. md. ) İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar." hükmünü içermektedir.

Yukarıda içeriğine yer verilen yasa maddesi, mahkeme içi ve mahkeme dışı sulh ayrımı yapılmaksızın sulh sonuçlanan işlerde her iki tarafın avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılacaklarını hükme bağlamıştır. Ödenecek ücret, hem avukatın vekil edenle yaptığı sözleşmede belirli ücreti ve hem de yargılama gideri olan ve mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca karşı tarafa yükletilecek olan vekalet ücretini kapsar.

Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.'nun 10.3.1982 gün ve E:4-1468, K:259; 22.6.1983 gün ve E: 1980/4-2329, K: 1983/699 Sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Somut olay bu ilkeler ışığında değerlendirildiğinde:

Davacının, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2001/440, K:2002/493 Sayılı menfi tespit davasında, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği: açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö. Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, tarafların anlaşması suretiyle dava sulhle sonuçlandırılmıştır.

Yukarıda belirtildiği üzere, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesine göre, sulhla sonuçlanan davada her iki taraf hem akdi hem de yargılama gideri olan yasal avukatlık ücretinin ödenmesinden vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, davacı avukata ait vekalet ücretinden davalı şirketin de sorumlu olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

Öte yandan, yukarda anılan dosyada davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı B. A., davacının imzasını taşımayan 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir.

Şu durumda, yerel mahkemece, H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda davalı şirket yönüyle direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 440/1. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-01-2015, 10:01   #3
Orkun KAYA

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1980/4-2329

K. 1983/699

T. 22.6.1983

• AVUKATLIK ÜCRETİNİN ÖDETİLMESİ ( Avukatla İş Sahibi Arasında Sözleşme Bulunmayan Hallerde Tarifeye Dayanılarak Karşı Tarafa Yükletilecek Avukatlık Ücretinin Avukata Ait Olduğu )

• SULH İLE SONUÇLANAN İŞLER ( Her İki Tarafın da Avukat Ücretlerinden Müteselsil Borçlu Sayılacaklarına Dair İlke Aynı Zamanda Tarife Uyarınca Hasma Yükletilecek Avukatlık Ücretinde de Uygulanacağı )

• VEKÂLET ÜCRETİ ( Sulh İle Sonuçlanan İşlerde Her İki Tarafın da Avukat Ücretlerinden Müteselsil Borçlu Sayılacaklarına Dair İlke Aynı Zamanda Tarife Uyarınca Hasma Yükletilecek Avukatlık Ücretinde de Uygulanması Gerektiği )

• FERAGAT ( Davanın Şeklen Feragatla Sonuçlanması Nedeniyle Mahkemece Bir Avukatlık Ücreti Takdir Edilip Hasma Yükletilmemiş İse de Bu Feragatin Aslında Sulhun Bir Şartı Olması Karşısında Davacılar Bu Avukatlık Ücretini de İsteyebilecekleri )

• MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Sulh İle Sonuçlanan İşlerde Her İki Tarafın da Avukat Ücretlerinden Müteselsil Borçlu Sayılacaklarına Dair İlke Aynı Zamanda Tarife Uyarınca Hasma Yükletilecek Avukatlık Ücretinde de Uygulanması Gerektiği )

1136/m.163, 164, 165

1086/m.299, 300

ÖZET : Dava avukatlık ücretinin ödetilmesine ilişkindir. Avukatlık Kanununun 164. maddesinin son fıkrası hükmüne göre avukatla iş sahibi arasında sözleşme bulunmayan hallerde Tarifeye dayanılarak karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti de avukata aittir. Aynı Kanunun sulh ile sonuçlanan işlerde her iki tarafın da avukat ücretlerinden müteselsil borçlu sayılacaklarına dair ilkenin yalnız avukatın takip ettiği işten ötürü iş sahibinin isteyeceği vekâlet ücreti hakkında değil, aynı zamanda tarife uyarınca hasma yükletilecek avukatlık ücretinde de uygulanması gerekmektedir. Bu davaya konu olan işte takip edilen davanın şeklen feragatla sonuçlanması nedeniyle mahkemece bir avukatlık ücreti takdir edilip hasma yükletilmemiş ise de bu feragatin aslında sulhun bir şartı olması karşısında davacılar bu avukatlık ücretini de istemekte haklıdırlar.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .. Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.12.1978 gün ve 1977/714-863 sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 8.6.1979 gün ve 1979/3575-7660 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı avukatlar, davalı Helsan Helva Sanayii Ticaret Limited Şirketinin vekili olarak diğer davalı Sümerbank Ordu Soya Sanayii Müessesesi aleyhine, Ordu, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/94 esasında kayıtlı dava ile 1.281.399.60 TL. tazminatın tahsilini istediklerini ancak davalı Limited Şirket temsilcisinin sulhe dayalı olarak davadan feragat ettiğini ve bu nedenlerle 171.000 TL. vekâlet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsilini istemişlerdir.

Mahkeme, 82.455.96 TL. vekalet ücretinin her iki davalıdan müteselsilen tahsiline ve bakiye 86.911.83 TL. ücreti vekâleti de davalı Helsan Helva Sanayi Limited Şirketinden faiziyle birlikte tahsiline karar vermiştir. Davanın dayanağı olan davacı avukatlarla davalı Helsan Helva Sanayi Ticaret Limited Şirketi arasında yapılan 22.1.1975 tarihli sözleşmede, dilekçede belirtilen davada kazanılan tazminatın %10 unun avukatlık ücreti olarak davacılara ait olacağı ve davanın kaybedilmesi halinde de 40000 TL. ödeneceği ayrıca malı hemen mi hükmedeceği avukatlık ücretinin de davacılara verileceği yazılıdır,

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/94 lisas sayılı davası ise Davalı Helsan Helva Sanayii Limited Şirketi temsilcisinin 3.7.1975 tarihli olup anılan mahkemeye verilen dilekçesiyle davalı Sümerbank Ordu Soya Sanayii Müessesesi ile anlatarak davadan vazgeçtiğini belirtmesi üzerine 2.7.1975 tarihli ( 3 ). celsede davanın reddine karar verilmek suretiyle sonuçlanmıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki 1975-94 Esas sayılı dava sulhe dayalı olarak reddedilmiştir. O halde ücreti vekalet sözleşmesi uyarınca davacılar ancak, davalılardan davanın reddi halindeki 40000 TL. ücreti almaya hak kazanmışlardır.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 165. maddesine göre her iki davalı dava Sulh nedeniyle red ile sonuçlandığında bu miktar avukatlık ücretinden müteselsilen sorumludurlar.

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinde, avukatlık ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gerekliği ve dava konusu ulan mal, alacak veya hakkın bir kısmının aynen avukata ait olacağı ve böylece avukatın taraflardan biriymiş gibi dava konusuna ortaklığım kapsayan ücret söyleşmelerinin batıl olduğu ve davada gösterilen başarıya göre değişmek ve %25'i aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabileceği kabul edilmiştir.

Davacılarla davalı Limited Şirket arasında yapılan 2.7.1975 tarihli ücret sözleşmesinde davanın bozulması halinde 1975/94 sayılı dosyadaki müddeabihin %10 vekalet ücreti olarak ödeneceğine dair olan kısım; Avukatlık Kanunu'nun 164/3. fıkrasına göre davada gösterilen başarıya göre değişmediği ve kısmen kayıp halindeki durumu kapsamadığı ve dava olunan tazminatın %10 nun avukatlara ait olacağı ve böylece avukatların taraftardan biriymiş gibi dava konusu tazminata doğrudan doğruya ortaklığını içerdiği için geçersiz sayılmalıdır. Bu halde aynı Kanunun 163 /Son. Fıkrası hükmünün yani avukatlık asgari ücret tarifesinin tatbiki gereklidir. Ancak dava kazanılmamış ve kaybedilmiştir. Aynca Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan 1975/94 esas sayılı dava dosyasında sulhe dayalı feragat olmasaydı davacıların sözü edilen davayı kazanacakları da belli değildir. Varsayıma dayanarak Avukatlık Kanununun 164 /Son fıkrası uyarınca karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini düşünmek kanunun kuruluş amacına aykırıdır.

O halde özetleyecek olursak, anılan dava sulhe dayalı olarak reddedildiğine ve sözleşmede red halinde belli bir ücret kararlaştırıldığına göre kararlaştırılan 40000 TL ücreti vekâletin ber iki davalıdan müteselsildi tahsiline karar verilmesi gerekli iken fazla ücreti vekâlete hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevirmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Dava avukatlık ücretinin ödetilmesine ilişkindir. Davacı avukatlar davalı Limited Şirketin vekili olarak diğer davalı Sümerbank Müessesesi aleyhine açmış bulunduktan davada iki taraf arasında gerçekleşen sulh gereğince davacının feragat beyanında bulunması ile davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek hak kazanmış oldukları gerek ( davalı Limited Şirketle olan vekâlet ilişkisinden ötürü yazılı ücret sözleşmesi gereğince hesapladıkları vekâlet ücretinin ), gerekse ( dava olunan üzerinden hasma yükletilecek ve asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanacak avukatlık ücretinin ) her iki davalıdan müteselsilen alınmasını istemişlerdir. Gerçekten, Avukatlık Kanununun 165. maddesi hükmüne göre Sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi konusunda müteselsilen borçlu sayılırlar. Her ne kadar davalılar arasındaki tazminat davası görülürken davacı avukatlarının mazeretleri nedeniyle duruşmanın başka bir güne bırakılmasını istedikleri son oturuma gelen Limited Şirket temsilcisinin davadan feragat ettiğini bildirmesi üzerine Ordu Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmişse de aslında anılan şirketin hakkından vazgeçmediği, hasmı ile anlaşıp Sulh olduğunu ve bu sulhun bir şartı olarak açılmış bulunan davadan feragat ettiği Yenimahalle Asliye 1. Hukuk Mahkemesine daha önce yatırmış olduğu teminatın geri verilmesi için vermiş bulunduğu 3.7.1975 günlü dilekçesindeki sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Esasen mahkemece de Limited Şirketin hakkından feragat etmediği, aksine hasmı ile Sulh olup bu sulhun gereği olarak davadan feragat ettiğini bildirdiği benimsenerek hüküm ona göre kurulmuş ve davalı Sümerbank Müessesesinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece de reddedilmiş olduğuna göre, artık ortada sulh olmayıp kayıtsız bir feragat bulunduğunun ileri sürülmesine hukuken olanak kalmamıştır.

2- Mahkemece davalı Limited Şirket hakkındaki dava aynen kabul edilmiş ancak HUMK'un 299. maddesi hükmünce ücret sözleşmesi üçüncü kişi durumunda bulunan diğer davalı Sümerbank Müessesesini bağlamayacağından bu davalıdan dava olunan alacağın tutarı üzerinden Asgari Tarifeye göre hesaplanan vekâlet ücreti 41.227.98 TL. ile yine aynı miktar üzerinden aynı şekilde hesaplanan ve yargılama giderleri olarak hasma yükletilecek olan avukatlık ücretinin alınmasına karar verilmiştir. Her iki davalının temyizi üzerine karar yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuş, mahkemece verilen direnme kararı ise bu defa davalılardan yalnız Sümerbank Müessesesi tarafından temyiz edilmiştir.

Görüldüğü gibi, davacı avukatlar ile müvekkil davalı Limited Şirket arasındaki yazılı ücret sözleşmesinin diğer davalı Sümerbank Müessesesini bağlamayacağını kabul eden mahkemenin bu davalıyı ücretle müteselsilen sorumlu tutarken sözleşme hükümlerine dayanmayıp Asgari Tarifeyi uygulayarak vermiş olduğu kararı davacılar temyiz etmemişlerdir. Bu durumda artık HUMK'un 299 ve 300. maddeleri uyarınca ücret sözleşmesindeki miktarın davalı Sümerbank Müessesesine karşı muteber sayılıp sayılamayacağı hususunun ve özellikle de direnme kararının davalı Limited Şirket tarafından temyiz edilmemiş olması karşısında ücret sözleşmesinin geçerli olup olmadığı yönünün tartışılmasına gerek kalmamıştır. O halde, bu davaya konu edilen vekâlet ücreti alacağından davalı Sümerbank Müessesesinin kovuşturulan davaya konu tazminat alacağının miktarı üzerinden Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 41.227.98 TL. ile müteselsilen sorumlu tutulmuş olması doğrudur, ve bu yöne ilişkin temyiz itirazları reddedilmelidir.

3- Kovuşturulan davada hasma yükletilmesi gereken avukatlık ücreti isteğine gelince: Avukatlık Kanununun 164. maddesinin son fıkrası hükmüne göre avukatla iş sahibi arasında sözleşme bulunmayan hallerde Tarifeye dayanılarak karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti de avukata aittir. Aynı Kanunun sulh ile sonuçlanan işlerde her iki tarafın da avukat ücretlerinden müteselsil borçlu sayılacaklarına dair ilkenin yalnız avukatın takip ettiği işten ötürü iş sahibinin isteyeceği vekâlet ücreti hakkında değil, aynı zamanda tarife uyarınca hasma yükletilecek avukatlık ücretinde de uygulanması gerekmektedir. Bu davaya konu olan işte takip edilen davanın şeklen feragatla sonuçlanması nedeniyle mahkemece bir avukatlık ücreti takdir edilip hasma yükletilmemiş ise de bu feragatin aslında sulhun bir şartı olması karşısında davacılar bu avukatlık ücretini de istemekte haklıdırlar. O halde, bu yönden yapılacak iş, kovuşturulan davanın taraflarının defter tutmakla yükümlü tacir bulundukları gözetilerek bu konuda gerekli inceleme yapılıp onların ne miktar üzerinden sulh oldukları tespit edildikten sonra bu sulh mahkeme önünde gerçekleşmiş olsaydı neye hükmedilecek idiyse hükmolunacak miktar üzerinden Asgari Tarife uyarınca takdir edilip hasma yükletilecek olan avukatlık ücretinden davalı Sümerbank Müessesesini de müteselsilen sorumlu tutmaktan ibarettir. Mahkemece bu yön gözetilmeyerek anılan davalının takip olunan davaya konu alacağın tümü üzerinden hesaplanan 41.227.98 TL. avukatlık ücreti ile sorumlu tutulmuş olması bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Temyiz olunan kararın 3. bentte gösterilen nedenle bozulmasına,

2- Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının 1. ve 2. bentlerde gösterilen nedenle reddine ve hükmün bu bölümünün onanmasına, 22.06.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlık ücreti alacağına ilişkin icra takibine itiraz ve itirazın iptali davasında görevli mahkeme Serhat Arasan Meslektaşların Soruları 14 03-02-2015 10:10
alacaklı asil ibraname vermesine rağmen vekilinin icra dosyasına devam etmesi ismailguroglu Meslektaşların Soruları 4 14-07-2011 16:05
Açılan icra takibe hem borçlunun hemde vekilinin ayrı ayrı itiraz etmesi Ayşe KARHAN AKÇADAĞ Meslektaşların Soruları 1 27-01-2011 10:55
İcra dosyasında alacaklı asilin feragat beyanı / istenebilecek Avukatlık ücreti Av. Tevrat DURAN Meslektaşların Soruları 2 17-08-2010 11:45
Vekalet Ücreti - icra vekalet ücretini asilin tahsil etmesi cemoka23 Meslektaşların Soruları 14 19-05-2007 08:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05194902 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.