Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zamanaşımı İtirazına Karşı Cevap Süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-03-2011, 16:15   #1
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan Zamanaşımı İtirazına Karşı Cevap Süresi

Davalı taraf ; dava dilekçesinin tebliğinden itibaren üç ay sonraki ilk celsede cevap dilekçesini sunmuş ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.Ancak davacı ; zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmemiş ve cevaba cevap için süre istemiştir.Davacının daha sonra yazılı beyan ile zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmesi , davanın zamanaşımı yönünden reddini gerektirir mi ?
Old 17-03-2011, 16:54   #2
v. Aynur

 
Varsayılan

(1086 S. K. m. 188)

Dava: Davacı Fevzi Hasbay vekili Avukat A.Doğan Yüksel tarafından, davalı Hasan Çiçek ile Seydi Durmaz aleyhine 08.04.2005 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 22.05.2007 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 10.06.2008 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı adına gelen olmadı, kar;ş taraf davalılardan Hasan Çiçek vekili Avukat Gülten Çiçek geldi, diğer davalı Seydi Durmaz adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının, davalılardan Hasan Çiçek'e yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacının diğer davalı Seydi Durmaz'a yönelik temyiz itirazına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup; mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuki savunma yoludur. İlk itiraz niteliğinde olmadığından esasa cevap süresinden sonra da ileri sürülebilir. Buna karşılık davacıda, savunmanın genişletildiğini ileri sürme hakkına sahiptir. Somut olayda davalılardan Seydi Durmaz, cevap süresini geçirdikten sonra zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Davacı da davalıların 10 günlük cevap süresi dolduktan sonra zamanaşımı definde bulunduklarını, süresi dolduktan sonra ileri sürülen zamanaşımı definin savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğundan kabul etmediğini belirterek karşı koymuştur. Şu durumda, davacı savunmanın genişletilmesine onay vermemiş olup bu savunma artık incelenemez. Şu durumda, davalılardan Seydi Durmaz yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Yargıtay 4.HD. 2007/10235 Esas, 2008/7926 Karar, 10.06.2008 tarih
Old 17-03-2011, 17:53   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M.SERDAR DEMİRTAŞ
Davalı taraf ; dava dilekçesinin tebliğinden itibaren üç ay sonraki ilk celsede cevap dilekçesini sunmuş ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.Ancak davacı ; zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmemiş ve cevaba cevap için süre istemiştir.Davacının daha sonra yazılı beyan ile zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmesi , davanın zamanaşımı yönünden reddini gerektirir mi ?

Davacı taraf, cevaba cevap dilekçesi için süre istediğine göre, yazacağı dilekçede "savunmanın genişletilmesine muvafakat" etmezse, yeterlidir.
Old 17-03-2011, 19:55   #4
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M.SERDAR DEMİRTAŞ
Davalı taraf ; dava dilekçesinin tebliğinden itibaren üç ay sonraki ilk celsede cevap dilekçesini sunmuş ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.Ancak davacı ; zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmemiş ve cevaba cevap için süre istemiştir.Davacının daha sonra yazılı beyan ile zamanaşımı itirazını kabul etmediğini belirtmesi , davanın zamanaşımı yönünden reddini gerektirir mi ?

Tabi cevaplar sözlü yargılama usulünün uygulandığı işçilik alacaklarına ilişkin olmayan davalar içindir
Old 18-03-2011, 00:21   #5
BALDIRAN

 
Varsayılan

Sn.Suat ERGİN'le aynı kanıdayım.Zamanaşımı itirazı yazılı olarak, ilk celsede verilmiş, karşı taraf, o celse aldığı yazılı beyanları inceleyip beyanda bulunmak üzere süre talep etmiş ve bu süre mahkemece verilmişse, o zaman, beyan dilekçesinde savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini beyan etmesi kanımca yeterlidir.SaYGILAR
Old 18-03-2011, 10:23   #6
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Alâkadar olan meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Sorumda iki sorunla karşı karşıyayım. Öncelikle zamanaşımı itirazı , kanuni cevap süresinde gerçekleştirilmeli midir ? İlk itiraz olmadığı için zorunlu değil diye düşünüyorum ; ancak bu halde davacı taraf , savunmanın genişletilmesine karşı koyabilir ve bu durumda zamanaşımı def 'i incelenmez.Ancak asıl sorunum burada başlıyor.Yani karşı koyma nasıl gerçekleştirilmelidir ve usule uygun olmayan karşı koyma hangi halde zımni kabul olarak değerlendirilebilir ? Yargıtay 3.H.D.'nin 1991-8080/4031 numaralı kararı , bana zımni kabul gibi geliyor.
'' Davalı süresi içinde zamanaşımı definde bulunmamış ise de davacı temsilcinin huzuru ile beşinci celsede tekrarladığı zamanaşımı savunmasına davacı karşı çıkmamış olduğundan zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ceza davasında verilmiş müdahilliğe kabul kararı olmadığı halde zamanaşımının kesildiği gerekçesiyle davanın kabulü doğru görülmemiştir. '' Uzun süre önce karşılaştığım ve kısen aklımda kalan bu kararı henüz buldum ve paylaşmak istedim.Benzer birkaç karar daha hatırlıyorum ve bulunca onları da paylaşacağım.
Old 19-03-2011, 00:25   #7
BALDIRAN

 
Varsayılan

Kanımca,
1) zamanaşımı ilk itirazlardan değildir.Bu nedenle yargılama boyunca zamanaşımı itirazında bulunulabilir.
2) ancak, esasa cevap süresinden sonra yapılan zamanaşımı itirazı savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamındadır.
3) savunmanın genişletilmesi yasğını aşılabilmesi için ya ıslah yoluyla zamanaşımı savunması yapılmalıdır(bir kısım Yargıtay dairesi bunu kabul etmiyor ama çoğu daire ıslah yoluyla zamaaşımı savunmasının yapılabileceğine karar veriyor) yada, zamanaşımı savunmasına davacı taraf zımmen de olsa onay vermiş olmalıdır.
4) zAMANAŞIMI itirazına karşı hemen savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği itirazı yapılmalıdır.
5) Bu itiraz, ör.zamanaşımı savunması celsede, sözlü olarak yapılmışsa, o duruşmada, yapılmalıdır. yazılı olarak yapılmış ve o dilekçe celsede size tebliğ edilmişse, ya savunmanın genişletilmesine itiraz edilmeli, en azından, dilekçeyi inceleyip beyanda bulunmak üzere süre alınmalı ve süresinde yazılı itiraz edilmelidir.
5) Bu itiraz açık ve anlaşılır olmalı, zamanaşımının dolup dolmadığı tartışmasına girmek yerine, zamanaşımı savunmasının, savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğu ve buna muvafakat edilmediği vurgulanmalıdır diye düşünüyorum.
Old 21-03-2011, 11:27   #8
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M.SERDAR DEMİRTAŞ
Alâkadar olan meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Sorumda iki sorunla karşı karşıyayım. Öncelikle zamanaşımı itirazı , kanuni cevap süresinde gerçekleştirilmeli midir ? İlk itiraz olmadığı için zorunlu değil diye düşünüyorum ; ancak bu halde davacı taraf , savunmanın genişletilmesine karşı koyabilir ve bu durumda zamanaşımı def 'i incelenmez.Ancak asıl sorunum burada başlıyor.Yani karşı koyma nasıl gerçekleştirilmelidir ve usule uygun olmayan karşı koyma hangi halde zımni kabul olarak değerlendirilebilir ? Yargıtay 3.H.D.'nin 1991-8080/4031 numaralı kararı , bana zımni kabul gibi geliyor.
'' Davalı süresi içinde zamanaşımı definde bulunmamış ise de davacı temsilcinin huzuru ile beşinci celsede tekrarladığı zamanaşımı savunmasına davacı karşı çıkmamış olduğundan zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ceza davasında verilmiş müdahilliğe kabul kararı olmadığı halde zamanaşımının kesildiği gerekçesiyle davanın kabulü doğru görülmemiştir. '' Uzun süre önce karşılaştığım ve kısen aklımda kalan bu kararı henüz buldum ve paylaşmak istedim.Benzer birkaç karar daha hatırlıyorum ve bulunca onları da paylaşacağım.

İlk duruşmaya kadar zamanaşaımı defi ileri sürülebiliyor. Yakın zamanda da bir kaç mahkemede denk geldim. Bu anlamda, cevap dilekçesi verme süresi içeriisnde def ileri sürmeye gerek yok.

Süresi içerisinde ilk itiraz gerçekleşmemiş ise, mahkeme tarafından dikkat alınmaz. Zira resen göz önüne alınması gereken bir defi değildir.
Old 21-03-2011, 13:13   #9
üye26301

 
Varsayılan

İyi günler, zamanaşımı def'i Humk'un ilgili maddesinde ilk itiraz olarak yazılmamış ise de; bu konuda yazılı yargılama usulü esas alındığından uygulamada ilk itirazlarda geçerli olan sürede bildirimde bulunmalıdır. Bu süre içerisinde yazılı olarak bildirimde bulunmamışsa davacı yanın muvafakatı yoksa ıslah yoluyla da bunu ileri sürmesi mümkün değildir (bu yönde yargıtay kararları mevcuttur). Bu durumda size verilen süre içerisinde zamanaşımı iddiasına onayınızın olmadığını belirtebileceğinizi düşünüyorum. İyi günler..
Old 03-04-2011, 14:10   #10
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

slm,
süresinde bulunulmayan zamanaşımı define, itiraz etmenin süresi var mı ? ıslah ile zamanaşımı def' i ileri sürülebilmesi ne imkan tanınırken , ıslah ile savunmanın genişletilemeceği ileri sürülebilirmi .. Olay ; davalı süresi geçtikten sonra mahkemeye verdiği dilekçe ile zamanaşımı definde bulunmuş, ancak dilekçe davacıya tebliğ edilmemiş ve cevap içinde süre verilmemiş,( ancak zabıtta davalının cevap dilekçesi verdiği yazıyor) Dava, süresinde olmayan zamanaşımı def i dikkate alınamayacağı ve diğer gerekçelerle kabul edilmiş, Yargıtay süresinde olmayan zamanaşımı define karşı davacı itiraz etmediğinden geçerli kabul edilerek zamanaşımı incelemesi yapılması gerekçesiyle kararı Bozarak geri göndermiştir. bu durumda , bozmadan sonraki ilk celsede davacının def' i kabul etmeme hakkı var mıdır, cevap dilekçesi veya ıslah dilekçesi ile...
Old 03-04-2011, 14:26   #11
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

aşağıdaki kararda davacıya zamanaşımı define karşı süre verilmiş, diğer bir kararda da cevap dilekçesinin okunduğundan bahsediyor, benim bir üst mesajdaki olayda davacının cevap hakkının doğmadığından bahisle, yargılama süresi boyunca ( bozmadan sonra yapılan duruşmalar dahil ) savunmanın genişletilemeyeceği itirazını ileri sürebilmesi mümkünmüdür ?

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E: 2005/4543 K: 2006/4244 T: 18.04.2006
Zamanaşımı Defi Savunmanin Genişletilmesi İtirazinin Yapilma Zamani (TTK m. 1301)

Özet: Davalı tarafın zamanaşımı def’ine karşı, kendisine verilen süre içerisinde sa¬vunmanın genişletilmesi itirazında bulunma¬yan davacı tarafın, davanın ileriki aşamala¬rında savunmanın genişletilmesi itirazını ile¬ri sürebilme olanağı yoktur.
Taraflar arasında görülen davada Üsküdar Asliye 1. Hukuk Mahke¬mesi'nce verilen 07.12.2004 tarih ve 2003/879 – 2004/509 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilek¬çesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tet¬kik Hâkimi AS tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler oku¬nup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı sigortacının, TTK’nın 1301. maddesi hükmüne dayalı olarak açılan rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda, mah¬kemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tara¬fından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili, cevap süresi geçtikten sonra 06.02.2004 tarihli dilekçe¬si ile zamanaşımı definde bulunmuştur. Bilindiği üzere, zamanaşımı defi ilk itirazlardan olmayıp, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ise de, cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülmesi halinde dinlenebilmesi için savunmanın genişletilmesi itirazıyla karşılaşmaması gerekir.
Somut olayda, davalı vekilinin zamanaşımı define ilişkin dilekçesi da¬vacı vekiline 26.02.2004 günlü oturumda verilmesine ve kendisine cevap vermesi için 10 gün mehil verilmesine rağmen, savunmanın genişletilme¬si itirazında bulunulmadığı gibi, tam tersine 22.04.2004 tarihli bir sonra¬ki oturumda zamanaşımı definin yerinde olmadığından bahisle iddiaya cevap verilmiş olduğundan, davacı vekilinin bundan sonra karar oturu¬munda zamanaşımı definin süresinde yapılmadığından bahisle kabul et¬mediklerine dair beyanı hukuki bir değer taşıyamayacağından, davalı ve¬kilinin zamanaşımı definin değerlendirilmesi ve bu hususta olumlu¬olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile zamanaşımı de¬finin değerlendirilmemiş olması hatalı olmuş ve kararın açıklan nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itiraz¬larının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.( bu karar Av. Tayfun Eyilik tarafından eklenmiştir )
Old 10-04-2013, 16:26   #12
avestahukuk

 
Varsayılan

Merhabalar. İş Mahkemesinde görülen davada, davalı taraf cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda tek bir cümlede ' Bilirkişi zamanaşımı itirazımızı gözetmemiştir.' yönünde beyanda bulunmuşlardır. Dava konusu tarafımızca ıslah edilmiş, ıslah dilekçesi davalı karşı tarafa tebliğ edilmiş ve süresi içerisinde ıslaha ilişkin bir cevapta davalı tarafından dosyaya sunulmamıştır. Islahtan sonra ki ilk oturuma davalı taraf katılmamış ve buna ilişkin mazeret dilekçesi de göndermemiştir.
Islahtan sonra ki ikinci oturumda davalı taraf duruşmaya katılarak duruşma günü havale tarihli dilekçeleri ile ( ıslaha cevap niteliğinde ) zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dava dosyası hakim tarafından zamanaşımı itirazının incelenmesi için yeniden bilirkişiye gönderilmiştir.
Bu durumu gerek duruşma esnasında sözlü olarak gerekse hemen sonra dilekçe vermek suretiyle davalının savunmasının genişletilmesi ve değiştirilmesine muvafakat etmediğimi bildirdim.

Konuya tam hakim olamadığımdan siz değerli meslektaşlarımdan şunu öğrenmek istiyorum. İş yargılamasında davalı tarafın zamanaşımı itirazı belli bir süreye tabi değilmi? Islahtan sonra en geç ilk oturuma kadar bu hakkını kullanmadıysa mahkemenin ileri sürülen zamanaşımı savunma nedenini hükme esas alması doğru olur mu? Konu ile ilgili 9. H.D sinin Yargıtay kararları varmıdır?
Old 10-04-2013, 20:26   #13
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avestahukuk
Merhabalar. İş Mahkemesinde görülen davada, davalı taraf cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda tek bir cümlede ' Bilirkişi zamanaşımı itirazımızı gözetmemiştir.' yönünde beyanda bulunmuşlardır. Dava konusu tarafımızca ıslah edilmiş, ıslah dilekçesi davalı karşı tarafa tebliğ edilmiş ve süresi içerisinde ıslaha ilişkin bir cevapta davalı tarafından dosyaya sunulmamıştır. Islahtan sonra ki ilk oturuma davalı taraf katılmamış ve buna ilişkin mazeret dilekçesi de göndermemiştir.
Islahtan sonra ki ikinci oturumda davalı taraf duruşmaya katılarak duruşma günü havale tarihli dilekçeleri ile ( ıslaha cevap niteliğinde ) zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dava dosyası hakim tarafından zamanaşımı itirazının incelenmesi için yeniden bilirkişiye gönderilmiştir.
Bu durumu gerek duruşma esnasında sözlü olarak gerekse hemen sonra dilekçe vermek suretiyle davalının savunmasının genişletilmesi ve değiştirilmesine muvafakat etmediğimi bildirdim.

Konuya tam hakim olamadığımdan siz değerli meslektaşlarımdan şunu öğrenmek istiyorum. İş yargılamasında davalı tarafın zamanaşımı itirazı belli bir süreye tabi değilmi? Islahtan sonra en geç ilk oturuma kadar bu hakkını kullanmadıysa mahkemenin ileri sürülen zamanaşımı savunma nedenini hükme esas alması doğru olur mu? Konu ile ilgili 9. H.D sinin Yargıtay kararları varmıdır?

6100 Sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra zamanaşımı itirazının artık yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği ve bunun savunmanın genişletilmesi yasağına takılmadan kabul göreceği şeklinde görüşler ortaya atılmıştı. Ancak;

“….. 1086 sayılı HUMK’ nda iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnası ıslahtır. HUMK’nun 83. maddesinde davalı tarafa ıslah yolu ile cevap dilekçesini düzeltme hakkı verilmiştir. Zamanaşımı def’i de HUMK’nun 187. maddesindeki ilk itiraz sebepleri arasında sayılmamış iken ıslah yolu ile zamanaşımı def’inde bulunulamayacağı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulması doğru değildir. Kaldı ki 6100 sayılı HMK’nın 180. maddesinin gerekçesinde de zamanaşımının ıslah yolu ile ileri sürülebileceği belirtilmektedir….. Yargıtay 4. H.D. E:2011/10614 K:2011/11538 T:03.11.2011”. Bu karardan ve HMK’nın 180. maddesinin gerekçesinden, “zamanaşımı itirazını ileri sürmenin bir süresinin olduğu” neticesi ortaya çıkıyor. Tabi burada “süresi olduğu” derken, “davalı cevap süresinden sonra zamanaşımı savunmasında bulunamaz” anlamında bir süre değildir bu… Savunmanın genişletilmesi yasağının başlamasından sonra da zamanaşımı def’inde bulunulabilir tabi ki… Bu kez karşı tarafın açıkça buna itiraz etmesi, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini belirtmesi gerekmektedir. Bu da, “zamanaşımı itirazı yerinde değildir” şeklinde değil de, “zamanaşımı itirazı süresinde yapılmamıştır, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmiyoruz” şeklinde olmalıdır. Bu şekilde bir beyanda bulunulmadığında, veya sessiz kalındığında zamanaşımı savunması kabul görecektir.

6100 S.K.’a göre zamanaşımı itirazı, savunmanın genişletilmesi yasağının başladığı ana kadar yapılmalıdır. İş mahkemesindeki bu dava basit yargılamaya tabi olduğundan, bu davalarda cevaba cevap ve ikinci cevap söz konusu olmadığı için dava ve cevap dilekçesinin verilmesi anından itibaren iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başladığından, zamanaşımı itirazının cevap dilekçesi ile yapılması gerekmektedir. Aksi halde savunmanın genişletilmesi yasağıyla karşı karşıya kalınabilir.

Islah konusuna gelince; Yargıtay’a göre kısmen ıslah yoluyla müddeabihin artırılabilmesi, artırılan kısmın ek dava yoluyla istenilmesinin bir alternatifi olduğundan; kısmi davadaki ıslah ile, ek dava açılması davacıya aynı hak ve olanakları tanıyan seçimlik yollar olduğundan, usul hukuku açısından sonuçlarının da aynı olması gerekir. Bu durumda, aynen davaya cevap süresinde olduğu gibi, ıslah dilekçesinin tebliğinden itibaren de 14 gün içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulmalıdır; süresinden sonra ileri sürüldüğünde savunma genişletilmiş olur diye düşünüyorum. Tabi burada da aynı şekilde savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği şeklinde beyanda bulunulmalıdır.

İlave olarak; zamanaşımı itirazı süresinde yapılmamış olsa dahi, sonradan ıslah yoluyla da ileri sürülebilir.

Aksi görüşte olan veya aksine dair içtihatla karşılaşan meslektaşlarımdan da bu konuya katkı sağlamalarını rica ediyorum. Saygılarımla…
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İş Mahkemesinde Cevap Süresi nobel81 Meslektaşların Soruları 16 25-03-2014 13:36
Islah dilekçesine karşı zamanaşımı defi süresi var mı Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 7 10-12-2009 09:48
sigorta şirketine karşı dava zamanaşımı süresi ne kadar Av.Mustafa yağan Meslektaşların Soruları 3 21-02-2008 20:07
Tüketici HHK Karşı İtiraz Süresi Zamanaşımı / Hakdüşürücü Süre üye14072 Meslektaşların Soruları 2 16-02-2008 16:26
İnternet yoluyla dolandırıcılıkta bankaya karşı davanın zamanaşımı süresi ONDER Meslektaşların Soruları 0 17-01-2008 11:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04330301 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.