Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kamulaştirmasiz El Atma Davasini Yeni Malik Açabilir Mi

Yanıt
Old 10-06-2016, 06:59   #1
Av. Hülya

 
Varsayılan Kamulaştirmasiz El Atma Davasini Yeni Malik Açabilir Mi

İyi günler

çok araştırdım ancak konuyla ilgili hiçbir karara ulaşamadım.

Acaba yeni malik kamulaştırmasız el atma davasını açabilir mi

teşekkürler
Old 10-06-2016, 17:12   #2
hciyiltepe

 
Varsayılan

T.C. Danistay

6.Dairesi
Esas: 2015/361
Karar: 2015/3486
Karar Tarihi: 27.05.2015


TESCİL DAVASI - DAVACININ MÜLKİYET HAKKINI KULLANAMAMAKTAN YAKINARAK TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNDUĞU - SATIŞ İŞLEMİ SONUCU DAVACI AÇISINDAN KISITLILIK HALİNDEN KAYNAKLANAN VE TAZMİNATI GEREKTİRİR MAĞDURİYETİNİN HENÜZ BULUNMADIĞ - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Dava, Afyonkarahisar ili, Merkez, Fatih Mahallesi, .. pafta, .. ada, … parsel sayılı .. m² alanlı taşınmazın .. yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı ve amacına uygun kullanılmadığı, … tarihinde davalı Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına başvuruda bulunularak söz konusu taşınmazın tahsis amacının dışına çıkarılmasını veya eşdeğer bir taşınmaz ile takas edilmesinin talep edildiği ancak bu talebin reddedilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek … TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile dava konusu taşınmazın davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılmış; davada, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, … tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığı açıktır. Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat talebinin kabulüne ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

(2709 S. K. m. 35, 90) (3194 S. K. m. 10, 13)

İstemin Özeti: Afyonkarahisar İdare Mahkemesince verilen20/11/2014 tarihli, E:2013/577, K:2014/934 sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisibulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Harun Coşkun

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararınınbozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Afyonkarahisar ili, Merkez, Fatih Mahallesi, 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parsel sayılı 2390 m² alanlı taşınmazın 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı ve amacına uygun kullanılmadığı, 08.11.2012 tarihinde davalı Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına başvuruda bulunularak söz konusu taşınmazın tahsis amacının dışına çıkarılmasını veya eşdeğer bir taşınmaz ile takas edilmesinin talep edildiği ancak bu talebin reddedilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek 371.884,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile dava konusu taşınmazın davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu parselin, imar planında kamunun kullanımı için ilkokul alanı olarak ayrılması nedeniyle bu parselde artık yapılaşmaya gidilemeyeceği ve bu nedenle malikin tasarruf hakkının kısıtlandığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının belediyece hazırlanmaması ve bunun sonucunda taşınmazının kamulaştırılmaması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı ve bu kısıtlamanın idarece bir karar alınarak kaldırılmadığının sabit olması karşısında, taşınmaz malın değerinin hesaplanarak ilgilisine ödenmesi dışında başka bir yol kalmadığı, bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda taşınmazın bedelinin 371.884,00 TL olduğunun tespit edildiği, bu doğrultuda tazminata ilişkin istemin kabulü ile 371.884,00 TL'nin dava açma tarihi olan 29.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Keza Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde de: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K: 1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: "Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir.

Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez.

Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.

3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasa'nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa’da bu planların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.

İmar planlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." nitelemelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan insan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth - İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki. başvurucu yönünden Birinci Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.

Yukarıda özetlenen Anayasa Mahkemesi kararında atıf yapılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth - İsveç kararı incelendiğinde, zarar/tazminat olgusunun mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olması ile ileriye yönelik olarak belirsiz bir süre engelleme durumunun mülkiyet sahibinde meydana getirdiği mağduriyet çerçevesinde şekillendiği, başka bir deyişle mülkiyet hakkının kısıtlanmasının malikler üzerindeki manevi etkisinin nazara alınması sonucu başvurucular yönünden ihlal kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Afyonkarahisar İli, Merkez, Fatih Mahallesi, 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parsel sayılı 2390 m² alanlı taşınmazın 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı, 1989 yılında yapılan 3194 sayılı kanunun 18. Maddesi uygulaması sonucunda KOP (Kamu ortaklık payı) olarak 873/2390 hisse ile Cemil Dilek, 874/2390 Sıddıka Ballık, 643/2390 hisse ile de Lütfiye Pekiner adına tescil edildiği, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazla mülkiyet bağının ise 17.07.2012 tarihli satış işlemi ile kurulduğu anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 17.07.2012 tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığı açıktır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat talebinin kabulüne ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Afyonkarahisar idare Mahkemesince verilen 20/11/2014 tarihli, E:2013/577, K:2014/934 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/05/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.
AFYONKARAHİSAR
İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2013/577
KARAR NO: 2014/934


DAVANIN OZETİ: Davacının maliki olduğu Afyonkarahisar ili Merkez Fatih Mahallesi 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parselde kayıtlı 2390 m² taşınmazın 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı ve amacına uygun kullanılmadığı, 08.11.2012 tarihinde davalı Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına başvuruda bulunularak söz konusu taşınmazın tahsis amacının dışına çıkarılmasının veya eşdeğer bir taşınmaz ile takas edilmesinin talep edildiği ancak bu talebin reddedilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek 371.884,00 TL bedelin dava tarihininden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile dava konusu taşınmazın davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istenilmektedir.

DAVALI AFYONKARAHİSAR BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Mahkemenin tescile yetkili olmadığı, davanın Milli Eğitim Bakanlığı husumetiyle incelenmesi gerektiği, kamulaştırma yapma yetkisinin kendilerinde olmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DAVALI AFYONKARAHİSAR İL ÖZEL İDARESİNİN SAVUNMASININ ÖZETava konusu taşınmaza fiili el atmanın olmadığı, okul yapımına uygun olmayan yerin kamulaştırılmasının mümkün olmadığı, davanın zamanında açılmadığı, tespit edilen bedelin fahiş olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Afyonkarahisar İdare Mahkemesi'nce duruşma için önceden belirlenen 30/04/2014 tarihinde davacı vekili Av. Alpaslan GİRİTLİ, davalı Afyonkarahisar İl Özel İdare vekili Av. Onur ÇELİK ile davalı Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı vekili Av. Dilber SEZGİNTÜRK'ün geldiği görülmekle açık duruşma yapılıp taraflara usulüne uygun söz verilip, beyanları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, imar planında ilkokul alanında kalması nedeniyle uzun yıllardır kullanılamayan davacıya ait taşınmazın davalı idareler adına tescili ve 371.884,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemine ilişkindir.

Yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla hazırlanarak yürürlüğe konulan 3194 sayılı imar Kanununun; 7. ve 8. maddeleriyle, belirli koşullarla, belediyelere ve valiliklere yerleşim yerlerinde imar planlarını hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.

Aynı Kanunun 10. maddesinde; "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder" hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının maliki olduğu Afyonkarahisar ili Merkez Fatih Mahallesi 19L-1C pafta, 2350 ada, 2 parselde kayıtlı 2390 m² taşınmazın, 1986 yılında yapılan imar planı uyarınca ilkokul alanı olarak ayrıldığı ve amacına uygun kullanılmadığı, mağdur edildiği, 08.11.2012 tarihinde davalı belediye başkanlığına başvuruda bulunarak söz konusu taşınmazın tahsis amacının dışına çıkarılmasını veya eşdeğer bir taşınmaz ile takas edilmesini talep ettiği, davacı Belediye Başkanlığınca verilen 06.11.2012 tarihli yazıda imar planından dolayı okul alanında bulunan taşınmazın İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce istimlak edilmesi gerektiği, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 11.01.2013 tarih ve 716 sayılı yazısı ile söz konusu parselin imar tadilatı ile konut alanına dönüştürülmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi üzerine, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek 371.884,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile dava konusu taşınmazın davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacıya ait söz konusu parselin, imar planında kamunun kullanımı için ilkokul alanı olarak ayrılması nedeniyle bu parselde artık yapılaşmaya gidilemeyeceği ve bu nedenle malikin tasarruf hakkının kısıtlandığı açıktır.

Bu durumda, davacıya ait taşınmazın imar planında ilkokul alanı olarak belirlenmesi nedeniyle 3194 sayılı imar Kanununun 10. maddesi uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının belediyece hazırlanmaması ve bunun sonucunda taşınmazının kamulaştırılmaması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı ve bu kısıtlamanın idarece bir karar alınarak kaldırılmadığının sabit olması karşısında, taşınmaz malın değerinin hesaplanarak ilgilisine ödenmesi dışında başka bir yol kalmamıştır.

Buradan hareketle, taşınmaz bedelinin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 15. maddesinde yer alan bilirkişi kurulu tarafından anılan Kanun'un 11. maddesinde belirtilen esaslar dahilinde tespit edilmesi gerekmektedir.

Bakılan davada, 2942 sayılı Kanun'un 15. maddesine uygun olarak teşekkül ettirilen bilirkişi kurulu tarafından 03.07.2014 tarihli keşifle, anılan Kanun'un 11. maddesinde belirtilen kriterler tüm yönleriyle incelenerek ve emsal nitelikteki satışların metrekare bedelleri ayrıntılı olarak açıklanarak hazırlanan ve mahkememiz kaydına 31.07.2014 tarihinde giren raporun sonuç kısmında dava konusu 2 nolu parselde kayıtlı taşınmazın bedelinin 371.884,00 TL olduğunun belirtildiği görülmektedir. Taraflarca bilirkişi raporuna yapılan itirazlar raporu kusurlandırıcı nitelikte görülmemiş, bahsi geçen bilirkişi raporu ise hükme esas alınabilecek yeterlilikte görülmüştür.

Bu durumda, davacının maliki olduğu taşınmazın mülkiyet hakkından yararlanamaması sonucunda meydana gelen zararının dava açma tarihi olan 29.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte karşılanması için davalı idarelerce davacıya 371.884,00 TL’nin. ödenmesi gerekmekte olup, dava konusu taşınmazların davalı idare adına tescilinin ise idari davaya konu edilerek inceleme olanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; tazminata ilişkin istemin kabulü ile 371.884,00 TL'nin dava açma tarihi olan 29.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, aşağıda dökümü yapılan 2.675,25-TL yargılama gideri ile 2942 sayılı Yasanın geçici 6/7 maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 750,00-TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan keşif ve bilirkişi gideri ile posta avansının hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 20/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
4 müşterek malik ; tek dava ile kamulaştırmasız el atma - bedel davası açabilir mi ? Av. Tevrat DURAN Meslektaşların Soruları 9 11-12-2015 15:32
Kamulaştirmasiz El Atma/İmar Planında El Atma/ Uyuşmazlik Mahkemesi Kararı Mefkure Meslektaşların Soruları 70 25-10-2013 10:30
KamulaŞtirmasiz El Atma av.serhatdiyar Meslektaşların Soruları 4 19-03-2010 17:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06818390 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.