Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hazİne İle Bİrlİkte Malİk Olan KİŞİnİn Tahlİye Ve Ecrİmİsİl İstemİ..

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-04-2007, 00:49   #1
Heybe Hukuk

 
Varsayılan Hazİne İle Bİrlİkte Malİk Olan KİŞİnİn Tahlİye Ve Ecrİmİsİl İstemİ..

Kişi hazinenin de pay sahibi olduğu arsanın belli bir payını ihale yolu ile satın almıştır. İş bu arsa üzerinde bir adet tescilsiz yapı bulunmaktadır. kişinin tek başına yollayacağı ihtar ile müdahalede bulunanı temerrüde düşürmesi münkün müdür?
Old 19-04-2007, 11:48   #2
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sn. Yeliz hanım. konu ile ilgili olarak biraz araştırma yaptım. Kanaatimce, müşterek mülkiyet hükümlerine dayanıldığı takdirde - ki, anlattıklarınızdan anladığım kadarı hazine ile aranızda iştirak halinde hissedarlık yok- ihtar çekebilir ve el atmanın önlenmesi ile payınız oranında ecrimisil talep edebilirsiniz. Ancak, paydaşlar arasında müşterek mülkiyet de söz konusu olsa, kal talebini ancak birlikte vermeniz gerekiyor. Konu ile ilgili olup yararlanabileceğinizi düşündüğüm bazı yargıtay kararlarını altta ekledim.

Saygılarımla,

.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/10094
K. 1997/11467
T. 1.10.1997
• PAYDAŞIN DAVA HAKKI ( Müdahalenin önlenmesi )
• MÜŞTEREK MÜLKİYET ( Paydaşın dava hakkı )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Paydaşın dava hakkı )
743/m.625
ÖZET : Müşterek mülkiyete konu taşınmaza üçüncü kişilerin tecavüzleri halinde paydaşlardan her birinin öteki paydaşları temsilen elatmanın önlenmesi davası açabilme ve elatma sabit ise taşınmazın tamamından men isteme hakkının bulunduğu kuşkusuzdur.
DAVA VE KARAR : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine; Davacının temyiz itirazına gelince;
Dosyaya getirtilen tapu kayıtlarından 5 parsel sayılı taşınmazda da davacı kooperatifin kayden paydaş durumunda olduğu, davalıların ise ilgilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği ve Medeni Kanun’un 625. maddesi ile 21.6.1944 tarih, 30/24 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı’nda ifade edildiği üzere, müşterek mülkiyete konu taşınmaza üçüncü kişilerin tecavüzleri halinde paydaşlardan her birinin öteki paydaşları temsilen elatmanın önlenmesi davası açabilme ve elatma sabit ise taşınmazın tamamından men isteme hakkının bulunduğu kuşkusuzdur.
SONUÇ : Hal böyle olunca, çekişmeli 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, açıklanan nedenden ötürü ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.




T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/3381
K. 2002/5805
T. 7.5.2002
• ÇAPLI YERE EL ATMANIN ÖNLENMESİ ( Davalının İmardan Önce Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Olan Yere Yıkımı Fahiş Zarar Doğurmayacak Muhdesat Yapıp Ağaç Dikmesi )
• YIKIM ( Davalının İmardan Önce Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Olan Yere Yıkımı Fahiş Zarar Doğurmayacak Muhdesat Yapıp Ağaç Dikmesi )
• FAHİŞ ZARAR ( Davalının İmardan Önce Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Olan Yere Yıkımı Fahiş Zarar Doğurmayacak Muhdesat Yapıp Ağaç Dikmesi )
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ ( Davalının İmardan Önce Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Olan Yere Yıkımı Fahiş Zarar Doğurmayacak Muhdesat Yapıp Ağaç Dikmesi )
4721/m.683
743/m.618
3402/m.18
ÖZET : Davalının imardan önce devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere, yıkımı fahiş zarar doğurmayacak muhtesat yapıp ağaç diktiği ve davalının, imardan önce taşınmazda bir hakkı bulunmadığı sabit olduğuna göre davada 3194 sayılı yasanın 18.maddesinin uygulama yeri yoktur.
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan el atmanın önlenmesi, yıkım davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacı vekili, davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 7.5.2002 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Nimet N. vekili avukat Emin Açıkgöz geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı yere elatmanın önlenmesi, yıkım isteğine ilişkindir. Dosya içeriğine toplanan delillere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacının temyizine gelince, dava konusu 4 sayılı imar parselinin öncesinin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ancak imarla davacı üzerine yazıldığı ve imar işleminin kesinleştiği davacı adına tapu oluştuğu, davalının ise imardan önce Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere yıkımı fahiş zarar doğurmayacak muhtesat yapıp ağaç diktiği sabittir.
Davalının, imardan önce taşınmazda bir hakkı bulunmadığı sabit olduğuna göre, davada 3194 sayılı yasanın 18.maddesinin uygulama yeri yoktur. Yıkım fahiş zararda doğurmayacağına göre Medeni Kanunun eski 618 yeni 683 maddesinde düzenlenen genel hükümlere göre muhtesat bedeli ödenmeksizin elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, bedele hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 250.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/1220
K. 1998/4178
T. 26.5.1998
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ ( Müşterek Mülkiyet Halindeki Tapulu Taşınmaza Vaki Müdahale )
• MÜŞTEREK MÜLKİYET HALİNDEKİ TAŞINMAZA VAKİ MÜDAHALENİN MEN'İ ( Paydaşlardan Birinin Bu Davayı Açabilmesi-Ancak Tüm Paydaşların İsteği Olmadan Kal'e Karar Verilememesi )
• KAL DAVASI ( Müşterek Mülkiyet Halindeki Taşınmaz İle İlgili Tüm Paydaşların İsteği Olmadan Kal'e Karar Verilememesi )
• PAYDAŞIN HAKKI ( Müşterek Mülkiyet Halindeki Taşınmaz İle İlgili Tüm Paydaşların İsteği Olmadan Kal'e Karar Verilememesi )
743/m.650
ÖZET : Müşterek mülkiyet halindeki taşınmazda paydaşlardan birisi men'i müdahale davası açabilir ise de tüm paydaşların isteği olmadan kal'e karar verilemez.
DAVA : Davacılar tarafından, davalı aleyhine 19.3.1991 üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.6.1997 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ve davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.5.1998 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Cemal ...... geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davalının sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Dosya kapsamına, toplanan kanıtlara, kal'ine karar verilen binanın 105 sayılı parselde bulunduğunun ve 78,82,83,84 104,106 ve 245 sayılı parsellere de sürüp ekmek ve hak iddia etmek suretiyle davalının müdahale ettiğinin sabit bulunmasına göre hükmün infaz olanağı bulunmakla davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Medeni Kanunun 650 vd. maddelerindeki subjektif şartlar davalı lehine oluşmamıştır. Bu sebeple savunmaya değer verilmemesinde bir usulsüzlük görülmemiştir. Ancak; tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal davasına karşı savunma olarak temliken tescil ileri sürülmektedir. Taşınmazların müşterek mülk şeklinde davacılarla dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu kadastro evrakından anlaşılmıştır. Fakat kadastro dosyasından sonra tapu kaydı celbedilmediğinden maliklerin tam sayısı bilinmemektedir. İki davacıdan başka maliklerin bulunduğu bellidir. Davacılar dışında malikler bulunmasına rağmen mahkeme elatmanın önlenmesi ve kal'e karar vermiştir. Hukuk Genel Kurulunun 13.6.1984 tarih 710 sayılı kararında da kabul edildiği üzere müşterek mülkiyet halindeki taşınmazda paydaşlardan birisi men'i müdahale davası açabilir ise de tüm paydaşların isteği olmadan kal'e karar verilemiyeceğinden davalının temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 No.lu bentte açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, davalının temyiz itirazlarının 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.5.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.




















T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/1-81
K. 2000/90
T. 9.2.2000
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL ( Paydaşların Dava Açma Hakkı )
• MÜŞTEREK MÜLKİYETE KONU TAŞINMAZ ( Paydaşlardan Birinin Paydaş Olmayan Üçüncü Kişiye Karşı El Atmanın Önlenmesi ve Ecrimisil Davası Açması )
• PAYDAŞIN HAKKI ( Müşterek Mülkiyette Paydaşlardan Her Birinin Tek Başına El Atmanın Önlenmesini Talep Hakkının Olması )
• TAZMİNAT ( Müşterek Mülkiyete El Atılmasından Kaynaklanan Tazminat Davası Açılması Halindeyse Paydaşın Ancak Kendi Hissesi Miktarında Talepte Bulunabilmesi )
743/m.623,625,628
ÖZET : Dava, müşterek mülkiyete konu taşınmazda, paydaşlardan birinin paydaş olmayan üçüncü kişiye karşı açtığı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir. Müşterek mülkiyette, paydaşlardan her birinin tek başına el atmanın önlenmesini talep etmek hakkı vardır. Müşterek mülkiyete el atılmasından kaynaklanan tazminat davası açılması halinde ise paydaş ancak kendi hissesi miktarında talepte bulunabilir; müşterek malın tamamının kıymetini talep edemez. Tazminat talepleri bölünebilir nitelikte olduğundan her paydaş ancak kendi payı oranında zarar için tazminat talep edebilir. Somut olayda, paydaşların paylı taşınmazı fıili kullanım durumuna göre paylaştıklarına ilişkin bir araştırma yapılmamış ve bir delil de bulunmamıştır. Bu durumda hisse oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken talebin tamamının kabulü hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi - ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.7.1998 gün ve 1996/122 E-998/416 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.3.1999 ğün ve 2891-3035 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, paydaşı bulunduğu 321 parsel sayılı taşınmaza 3. kişi konumundaki davalının elattığından sözederek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar davacının payı yönünden bir başka paydaş tarafından açılmış şufa davasının varlığı ve halen görülmekte ölduğu anlaşılmakta ise de, şuf'a ilamları yenilik doğurucu inşai hak doğuran bir nitelik taşırlar. Bu nitelikleri itibariyle de ilam kesinleşinceye değin davacının kayda dayalı talep haklarını kullanabileceği kuşkusuzdur. Öyle ise, davanın kabul edilmesi kural olarak doğrudur. Ne varki, davacı çekişmeli taşınmazda 9.11.1993 tarihinde paydaş durumuna gelmesine karşın davalının 1993 yılının tamamı bakımından ecrimisilden sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi ancak payı oranında ecrimisile hak kazanabileceğinin gözardı edilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava müşterek mülkiyete konu taşınmazda paydaşlardan birinin paydaş olmayan üçüncü kişiye karşı açtığı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; davacının 9.11.1993 tarihinde paydaş duruma gelmesine göre ecrimisilin hangi tarihten itibaren hesaplanacağı ve davacı paydaşın hesaplanacak ecrimisile payı oranında mı yoksa tamamı üzerinden mi hak kazanabileceği noktalarında toplanmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Kırıkhan K. Köyü mevkiinde kain M. Sinan Mahallesi 321 parsel sayılı taşınmazda 110/4331 payı ve bunun üzerinde mahallinde gösterecekleri 110 m2 alınındaki bahçeli evi satın aldığını, davalının bu yere nedensiz yere tecavüz ederek oturduğunu, müvekkilinin ikazına rağmen tapudaki satış tarihinden bu yana da oturmaya devam ettiğini, 1993-1994 yılları için 20.000.000 TL. 1994-1995 yılı için 30.000.000 TL, 1995-1996 dönemi için de 1/2 oranında 30.000.000 TL. olmak üzere toplam 80.000.000 TL. ecrimisil ile elatmanın önlenmesine kullanma dönemi için de ayrıca toplam 80.000.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, daha sonra alacaklarının 58.000.000 TL olduğu konusunda beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tarafların delilleri toplanmış bilirkişi incelemesi yapılarak alınan rapor ve talep doğrultusunda davalının el atmasının önlenmesine ve 58.000.000 TL. ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece; yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere tazminatın hesap şekli yönünden bozulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ne Mahkemece hükme esas alınan raporda ne de karar metninde hesap şekli kontrole uygun değildir ve davacının edinme tarihinin gözönüne alınıp alınmadığı ve tazminatın hangi ölçülere göre belirlendiği açıkça belirtilmemiştir.
Diğer taraftan davacı dava konusu taşınmazda 110/4331 hisse ile müşterek maliklerden birisidir. Davacı taşınmazın 110 m2'lik kısmı üzerinde bulunan evin kendi hissesinin tamamını teşkil ettiği ve bu yere davalı tarafından el atıldığı iddiası ile ecrimisil talebinde bulunmaktadır. Mahkemece de bu husus nazara alınarak davacının talebi değerlendirilmiş, davalının el atmasından kaynaklanan ecrimisil bedeline davacının payı oranında değil talebin tamamı üzerinden hükmedilmiştir. Oysa dosyada paydaşların paylı taşınmazı fıili kullanım durumuna göre paylaştıklarına ilişkin bir araştırma yapılmadığı gibi buna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 623 ila 628. maddelerinde "Müşterek Mülkiyet" düzenlenmiştir. Müşterek mülkiyet 623. maddede "birden ziyade kimseler şayian ( hisseli olarak ) bir şeye malik olur ve hisseleri bilfiil taksim edilmemiş bulunursa onlar, o şeyin hissedarıdırlar." Şeklinde tanımlanmıştır. Kural olarak; hissedarlardan her biri kendi hissesi hakkında malik hak ve mükellefiyetlerini haiz olup hissesini temlik veya terkin edebilir. Hilafına mukavele olmadıkça hissedarlar müşterek mülklerini biliştirak idare ederler. 625. maddede ise; hissedarlardan herbirinin müşterek menfaatler için, diğer hissedarları temsil edebileceği ve diğer hissedarların hakları ile kabili tevfık oldukça müşterek şeyden istifade ve onu istimal edeceği hükmü yer almaktadır.
Bu maddede yer alan temsil yetkisi ile ilgili olarak 21.6.1944 tarih ve 1941/13 Esas, 1944/30 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça; 625. maddede yer alan temsilin; müşterek taşınmazın zilyetliği ya da mülkiyetine veya varlığına üçüncü kişinin bir hakka dayanmaksızın el atması halinde müşterek maliklerden birisinin müşterek mülkün tamamını korumaya ait tedbirleri almak ve bu el atmayı önlemek için dava açmak hakkına sahip olduğu ve taşınmazın tamamı için el atmanın önlenmesini isteyebileceği kararlaştırılmıştır. Yine aynı kararda; müşterek mülkiyete el atılmasından kaynaklanan tazminat davası açılması halinde ise müşterek malikin ancak kendi hissesi miktarında talepte bulunabileceği, müşterek malın tamamının kıymetini dava edemeyeceği belirtilmiştir. Gerçektede tazminat talepleri bölünebilir nitelikte olduğundan her paydaş ancak kendi payı oranında zarar için tazminat talebinde bulunabilir. Diğer bir deyimle davacı paydaşın talep hakkı ancak kendi hissesi ile sınırlıdır.
Dosyada paydaşların paylı taşınmazı fıili kullanım durumuna göre paylaştıklarına ilişkin bir araştırma yapılmadığına ve bir delil de bulunmadığına göre davalının el attığı kışım müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olup, bu kısma el atmadan kaynaklanan zarar nedeniyle hesaplanacak tazminattan ancak davacının taşınmazdaki hissesine göre belirlenecek miktarın davacı lehine hükmedilmesi gerekir. Hesap tarzı belirsiz ve kontrolede müsait olmayan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılması ve davacının ancak taşınmazdaki hissesi oranında tazminat talep edebileceği nazara alınmadan talebiniri tamamının kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 9.2.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
eksik harcın hazıne adına tahsılıne seklınde karar verılebılınırmı? Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 3 19-02-2007 19:07
Tahlİye Davalarinda Kefİlİn SorumluluĞu FTKY Hukuk Soruları Arşivi 5 20-11-2006 19:12
Tahlıye Yenıden Davetıye acemi Hukuk Soruları Arşivi 4 20-04-2002 21:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03976893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.