Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Fıkra Keyfi

Yanıt
Old 04-08-2009, 10:54   #391
Gülümse

 
Varsayılan

Bir ecnebi mahfilde Osmanlı İmparatorluğu’nun hala sağlam olduğundan bahsediliyordu. Fuat Paşa şöyle teyit etti:

- Evet, muhakkak ki sağlamdır. Çünkü siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalışıyoruz da gene dayanıyor.
Old 04-08-2009, 10:56   #392
Gülümse

 
Varsayılan

Timurlenk’in Nasrettin Hoca ile ahbaplık ettiği devirlerde, Timurlenk’e bir ayna hediye etmiştir. Timurlenk aynayı alıp yüzüne bakmış ve ağlamaya başlamış. Hoca hayretle sormuş:
- Hayrola kumandanım, ne oldu size, neden ağlıyorsunuz? Timur:
- Ben yüzümün bu kadar berbat bir şey olduğunu bilmezdim, nasıl ağlamam? Deyince, Hoca da iki gözü iki çeşme ağlamaya başlamış.
Bu sefer Timur sormuş:
- Peki Hoca, sana ne oldu, sen neden ağlıyorsun?
- Ah efendim, ben nasıl ağlamayayım? Siz şu mübarek (!) yüzünüzü bir saniye görür görmez fenalıklar geçirip, ağlamaya başladınız. Ya kulunuz, bu yüzü her gün görüyor ya!
Old 04-08-2009, 11:01   #393
Av. Gülgün

 
Varsayılan Si Senyorita

Genç ve güzel İspanyol düşes, atletik yapılı ve yakışıklı uşağının gözlerine anlamlı anlamlı bakarak konuşur:
Moze ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkar!
Si senyorita
Moze, elbisemi çıkar!
Si senyorita
Moze, sutyenimi ve külotumu da çıkar!
Si senyorita
Şimdi beni iyi dinle Moze. Bir daha seni elbiselerimi giyerken yakalarsam işten kovarım, tamam mı?
Old 04-08-2009, 11:04   #394
Av. Gülgün

 
Varsayılan Yalnız Afrika' da mı!

Küçük Cem okul dönüşü babasına anlatır:
"Bugün öğretmenimiz bize yeni bir şey daha öğretti. Bazı Afrika ülkelerinde bir erkek karısını ancak evlendikten sonra tanırmış."
"Yalnız Afrika'da mı oğlum? Dünyanın her yerinde öyledir."
Old 04-08-2009, 11:08   #395
Av. Gülgün

 
Varsayılan (:

Adam koltuğunda gazetede "Gün boyu kadınların erkeklerden çok daha fazla konuştuklarını okumuş.." Kendi de bundan şikâyetçi.. Gazeteyle mutfağa koşmuş, "Bak.." demiş, "Erkekler günde toplam 15 bin kelime konuşurken kadınlar 30 bin laf ediyorlarmış.."
Karısı gülmüş.. "Tabii.." demiş, "Söylediğimiz her şeyi tekrar etmek zorunda kalıyoruz...!"
"Ne dedin?.."
Old 04-08-2009, 11:10   #396
Gülümse

 
Varsayılan

Kara Osmanoğlu Yakup Paşa İzmir’de vali iken dalkavukluğu ve tuhaflığı ile maruf biri ziyaretine gelir. Adamcağız, paşanın eteğini öpüp de geri geri çekilirken o vaktin adedince ortada bulunan üçer metrelik yasemin çubuklarla nargilelere çarparak bir çubuğu kırar. Mahçup olup çubuğu düzelteyim derken eteği ile bir nargileyi devirir, daha ziyade telaş gösterdiğinden bu sefer de diğer bir çubuğun lülesini kırar. Artık büsbütün şaşıran hazret oda ortasında fırıl fırıl döndükçe çubukları, nargileleri harap eder. Paşa, misafirinin heyecanını def ve telaşını teskin için:

- Efendi sen zahmet etmeotur. Uşaklar şimdi gelir düzeltirler, der.

Ama, iki tarafına bakıp yerden temenna eden misafirden de şu cevabı alır:

- Rica ederim efendim, biraz daha müsaade buyurun, şunda topu topu iki lüle kalmış, onları da kırayım da öyle oturayım.
Old 04-08-2009, 11:30   #397
Av. Gülgün

 
Varsayılan Pozitif

Seyahatten dönen ev sahibi telefon açmış, bahçıvanla konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi, pozitif...
Old 04-08-2009, 11:40   #398
Av. Gülgün

 
Varsayılan Potansiyel ve fiili arasındaki fark

Adamın küçük oğlu sorar: "Babacığım, 'potansiyel' ile 'fiili' arasindaki fark nedir?"
Babası 'Anlatayım' der. Sonra karısına döner ve sorar: "1 milyon dolar verseler Robert Redford'la yatar misin?"
Karisi: "Tabii, sorulur mu? Hayatta kaçırmam!"
Bunun üzerine adam kızına 1 milyon dolar karsılığında Brad Pitt ile yatıp yatmayacağını sorar.Kızı: "Vay be! Tabii ki! Hep hayalini kurduğum şey!"
Daha sonra adam büyük oğluna dönerek "Sen 1 Milyon dolar için Tom Cruise ile yatar mısın?" diye sorar.
Büyük oğlan: "Evet! Neden yatmayayım? Düşünsene, 1 milyon dolarla neler yapılmaz! Bir saniye beklemem!" der.

Bunun üzerine babası küçük oğluna döner ve: "Anladın mı oğlum? 'Potansiyel' olarak 3 milyon doların üzerinde oturuyoruz ama 'fiili' olarak 2 o.. ve 1 i... ile yaşıyoruz.
Old 04-08-2009, 22:13   #399
Gülümse

 
Varsayılan

Büyük Tufan'dan sonra Nuh ve adamları yeni bitkileri dikiyor. Sıra "asma"nın dikimine gelmiş...

Demiş ki Nuh:

"Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir eşek kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün..."

Çevredekiler bir anlam veremedikleri bu "merasim"in nedenini sormuşlar Nuh'a...

O da açıklamış:

"Bakın, bu ağacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk başta kuş gibi cıvıldaşacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecekler. Durmayı bilmeyenlerse eşekleşecek..."
Old 05-08-2009, 11:38   #400
Gülümse

 
Olumlu

Soğuk bir kış günü padişah, tebdili kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına başvezirini alıp yola çıkmış. Dolaşırlarken dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup döverek tabaklıyormuş. Padişah yaşlı adamın yanına yanaşmış ve selam vermiş:

P: Selamünaleyküm, ey pirii fani!

A: Aleykümselam, ey serdarı cihan!

P: Altılarda ne yaptın?

A: Altıya altı katmayınca otuz ikiye yetmiyor.

P: Geceleri kalkmadın mı?

A: Kalktık. Lakin, ellere yaradı.

Padişah gülmüş ve konuşmasını sürdürmüş:

P: Bir kaz göndersem yolar mısın?

A: Hem de ciyaklatmadan.

Padişahla başvezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah başvezire dönmüş:

P: Ne konuştuğumuzu anladın mı?

V: Hayır, padişahım.

Padişah sinirlenmiş ve vezire çıkışmış:

“Nasıl anlamazsın? Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlayamazsan kelleni alırım!..”

Korkuya kapılan başvezir padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına geri dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor. Hemen yanına yanaşmış ve sormuş:

“Padişahla ne konuştunuz?”

Adam, başveziri şöyle bir süzmüş:

“Kusura bakma ama bedava söylemem. Ver yüz altın, söyleyeyim.”

Başvezir çıkarıp yüz altın vermiş ve sormayı sürdürmüş:

“Sen padişahı ‘serdarı cihan’ diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu?”

Adam “Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.” demiş.

Vezir şaşkın şaşkın kafasını kaşımış ve devam etmiş:

“Peki, ‘altıya altı katmayınca otuz ikiye yetmiyor’ ne demek?”

Adam buna yanıt vermek için de yüz altın istemiş. Başvezir çıkarıp altınları vermiş; yaşlı adam da yanıtlamış:

“Padişah, ‘altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki kış günü çalışıyorsun?’ diye sordu. Ben de ‘yalnızca altı ay yaz değil altı ay da kış çalışmazsak yemek bulamıyoruz’ dedim.”

Vezir hala şaşkın bir halde bir soru daha sormuş:

“Peki, ‘geceleri kalkmadın mı?’ ne demek?”

Yaşlı adam bu soru için de yüz altın almış:

"Padişah ‘çocukların yok mu’ diye sordu. Ben de ‘var ama hepsi kız. Evlendiler; başkasına yaradılar’ dedim.”

Vezirin kafası iyice karışmış ama sormayı sürdürmüş:

“Bir de ‘kaz gönderirsem yolar mısın’ dedi. O ne demek?”

Adam gülmüş:

“Onu da sen bul!..”
Old 09-08-2009, 11:08   #401
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Çankaya yokuşundan inmekte olan kamyon kırmızı ışıkta durunca, gelip yan tarafta duran arabadaki sarışın camını indirir ve bağırır:
"Hey, yükünüz dökülüyor, haberiniz olsun..."
Kamyoncu aldırmaz, yeşil yanınca sürer. Öbür kırmızı ışıkta sarışın yine yakalar kamyonu.
"Hey, duymadınız mı? Yükünüz yola dökülüyor."

Kamyoncu yine sürer. Üçüncü kırmızı ışıkta sarışın arabasından fırlar, kamyonun camını tıklayıp:
"Yahu, yükünüz dökülüyor diyorum."
Kamyoncu kafasını sallar, cevap verir:
"Evet hanımefendi, biliyorum; Ankara'da kış var ve ben bir tuz kamyonu sürüyorum."
Old 10-08-2009, 18:08   #402
Gülümse

 
Varsayılan

Nasreddin Hoca, bir handa yemek yemek ister. Ancak onunla aynı zamanda başka bir yolcu daha hana girmiştir ve yemek üzere sadece bir balık vardır. Hancı bunu paylaşın der. Balık gelir ve hoca;

-"Ben kafasını yemek istiyorum", der.

Diğer yolcu bunun nedenin sorar, Hoca açıklar:

-"Çünkü, balığın kafası zeka yapar, kafanın daha iyi, daha sağlıklı çalışmasını sağlar!"

Bunun üzerine diğer yolcu hemen münakaşa çıkarır ve balığın başını yemek istediğini söyler. Bunun üzerine Hoca balığın gövdesini, diğer adam da başını yer.

Bir süre sonra, balığın başıyla doymayan adam hocaya çıkışır:

-"Hocam, başını ben yedim ama sen bütün gövdeyi yiyip karnını doyurdun, bense aç kaldım."

Hoca güler;

--"Bak demedim mi ben sana akıllanırsın diye!"
Old 10-08-2009, 18:14   #403
Gülümse

 
Varsayılan

Laz alacaklılardan kaçmak için kapısının üzerine "İstanbul'dayım" yazmış ve her kapı çaldığında tavan arasına kaçıyormuş.

Yine kapı çaldıktan sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi lazın eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar. Bu durumu tavan arasından seyreden laz:

- Ulan şimdi İstanbul'da olmasam size gösterirdim
Old 10-08-2009, 23:24   #404
Gülümse

 
Varsayılan

Baba oğul, köyden inmiş kente, küçük parmakları kenetli, kocaman bir otelden içeri girmiş. Lobide, öyle şaşkın şaşkın çevreye bakınırken oğlan, sağ yandaki asansörü görmüş:

'Bu da neyin nesi böyle' diye sormuş.

Babası boş boş bakmış:
'Bilmiyorum oğlum... Ben de ilk kez görüyorum...'

Tam o sırada yaşlı bir kadın, elinde bastonu, seke hoplaya asansöre yaklaşmış. Düğmeye basmış, asansörden içeri girmiş, kapılar kapanmış... İki dakika sonra asansörün kapısı açılmış, dışarı yirmi beş yaşlarında, uzun boylu, harika bir hatun çıkmış. Gözleri faltaşı
gibi bakan baba oğulun yanından, kırıta kırıta yürümüş gitmiş... Baba derin bir soluk almış:

'Lan bu nasıl bi böyle... İçine yetmişinde kocakarı girdi, yirmisinde fıstık gibi çıktı! Koş köye, ananı gap gel, şunun içine bi sokalım hele!!'
Old 15-08-2009, 00:16   #405
Gülümse

 
Varsayılan

İçecek makinasıTemel, içecek makinalarının birinin karşısına geçmiş, jeton atıp içecek alıyormuş, jeton atıp içecek alıyormuş, jeton atıp içecek alıyormuş… Yanına kendi halinde bir adam gelmis ve sormuş:

"Afedersiniz ama ne yapıyorsunuz?"

Temel hemen cevap vermiş:

"Karışma uşağım, hiç bozma şansım yaver gidiyor."
Old 23-08-2009, 22:05   #406
Gülümse

 
Olumlu

Adam zil zurna sarhoş bir halde, yalpalaya yalpalaya nihayet otobuse binmeye muvaffak olur. Sonrasi daha zordur. Cebinden bozuk parayi bir turlu cikaramaz.

Soforun sabri tukenir, 'o bozuk paralarini araya dursun' der, kapiyi kapatip hareket eder.
Tabi otobus hareket edince, zaten guc bela ayakta duran sarhos koltuklara carpa carpi otobusun arkasina kadar yollanir. Biraz ileride trafik lambalari vardir.

Elbette sofor isIklarda durur. Otobus durunca, bizim sarhos yine koltuklara carpa carpa bu sefer de one, soforun yanina kadar gelir.

Ve hâlâ ceplerinde bozuk para aramaktadir.

Lambalar yesile doner, otobus tabiatiyla hareket eder, sarhos yine paldir kuldur otobusun arkasina, biraz ilerideki durakta ayni sekilde yine one...

Ve inene kadar bu sahne tekrarlanir durur.

Otobus durakta durdugu icin otomatikman paldir kuldur otobusun on tarafina, soforun yanina yollanan sarhos -her nasilsa- orasinin inecegi durak oldugunu fark eder, kapi acilinca on kapidan disari adeta yuvarlanir.

-"Hey" diye bagirir sofor, "ucreti odemedin!"

Yikilmaya hazir, sallana sallana, bir gozu havada, bir gozu soforun oldugu bir yerlerde, sarhos da ona bagirir:

-"Niye? Butun yolu kendim yurudum zaten"
Old 27-08-2009, 01:48   #407
Gülümse

 
Varsayılan

Çok zengin bir adamcağız, ölümünün yaklaştığını hissedince, oğlunu yanına çağırmış.
Evvelâ en mühim vasiyetini bildirmiş.
Demiş ki : "Beni mezara çoraplarımla gömün."
Anlamamakla berâber kabul etmiş oğlu.
Adam bir de mektup tutuşturmuş oğlunun eline.
"Ölümümden sonra, ilk başın sıkıştığında bu mektubu açarsın" demiş sonra.
Ona da "Peki" demiş çocukcağız.
Neyse hak vâkî olmuş, adam rûhunu teslim etmiş.
Eş dost toplanıp ağıt yakarken, oğlanı almış bir düşünce.
"Ben şimdi bu adamı çoraplarıyla nasıl gömerim" diye.
Bir hoca bulup sormuş acele tarafından.
Ama müspet cevap alamamış. "Olmaz" demiş hoca,
"Dinimizce uygun değil böyle bir şey."
Başka hocaya sormuş, o da "Olmaz" demiş.
Çocuk çâresiz, ölüyü de artık bekletmeden gömmek lâzım.
Aklına birden babasının "İlk başın sıkıştığında aç" diyerek bıraktığı mektup gelmiş.
Hemen mektubu arayıp, bulmuş.
Mektupta şunlar yazılıymış.
"Oğlum, gördüğün gibi ben bunca zenginliğime rağmen yanımda bir çorap bile götüremiyorum. Sen düşün gerisini..."
Old 28-08-2009, 12:51   #408
üye27169

 
Varsayılan

Daha önce internette dişe dokunur fıkra bulamadığımdan itiraf.com’ dan komik bulduklarımı buraya birkaç kez aktardım ve Sayın Gülümse nin o güzel fıkraları nereden bulduğunu merak ettim…
Bu onlardan yani itiraf. com’ dan alınmış değil.
Dün akşamüstü, nikâha gitmek için ailece erkenden hazırlandık ve vakit dolduruyoruz.
Amaa…iki gündür bizi güldüren bu değil tabii…
Siz hiç evin içinde dalgın yürüyorken, oda parfümünün parfüm salgılaması üzerine bağırarak kendinizi yerlere attınız mı?
Yorumlar:
Eşimin yeğeni-Yenge karizma yerlerde…
Büyük oğlum-Anne, gazan mübarek olsun.
Küçük oğlum-Ben bile korkmuyorum.
Eşim-Savaş alanına o elbiseyle gidilir mi hiç?
Old 03-09-2009, 19:37   #409
Gülümse

 
Olumlu Alo...

Telefonların ilk çıktığı yıllarda oğlu askere giden teyzenin evine telefon bağlatırlar. Oturup teyzeye neresinden ses gelir, nasıl aranır, nasıl konuşulur tek tek öğretirler...

Ama teyzenin askerdeki oğludan başka arayacak kimsesi yoktur. Eve telefon bağlandığını bilen Ali askerden anası arar.

Evin telefonu çalar....

İlk defa telefonun çaldığını duyan teyzem ilk önce ürker... Büyük merakla telefona yaklaşır, kendisine öğretildiği gibi telefonun ahizesini korkuyla kulağına götürür.

Karşı taraftan oğlunun sesini duyar... “Alo..! Alo...! sesini duyar.

Oğlunun kendisini aradığını anlayan teyze mutlulukla gülümser;

“Ay gurban olum! Men Alo değilem...! Ananam anan..!
Old 16-09-2009, 22:43   #410
Gülümse

 
Varsayılan Temel Dursun...

Dursun'la Temel kahvede oturmuş gazete okuyorlarmış.

Dursun:

- Ula Dursun bak ne yazıyor: 'Dünya nüfusuna göre her erkeğe 2 kız düşüyormuş'

Temel:

- Benim hakkımı kim yiyorsa haram zıkkım olsun!..
Old 16-09-2009, 23:42   #411
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gülümse

- Benim hakkımı kim yiyorsa haram zıkkım olsun!..

Benimkini de...
Old 17-09-2009, 11:42   #412
Gülümse

 
Varsayılan

Huriye, Nuriye ve Düriye 75-80 yaşlarında, üç arkadaştır.

Birgün, Huriye ve Nuriye, Düriye'ye giderler. Hoşbeşten sonra Düriye kahve yapar hep birlikte içerler.

Düriye yarım saat sonra telaşla kalka:
"Ay kusura bakmayın dostlar yaşlılık işte unuttum, birer kahve yapayım da içelim "der.

Huriye ve Nuriye itiraz etmezler.

Aradan biraz zaman geçer. Düriye yine :
"Hadi size bir kahve yapayımda içelim" der ve yapar getirir. Bizimkilerde yine itiraz yok.

Aksama dogru Huriye ve Nuriye kalkarlar, yola düşerler.

Yolda giderken Huriye sinirli bir şekilde başını sallar.

Huriye: "Kız Nuriye, gördün mü Düriye' yi..!!! Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve bile ikram etmedi!"

Nuriye hiddetle Huriye'ye döner:

Nuriye: Kıızzz , Düriye' yi sen ne zaman gördün??
Old 17-09-2009, 23:10   #413
Gülümse

 
Varsayılan

Bilmiyorum daha önceden yazdım mı? Işıl Hanımın anlatığına benzer bir durum başına gelmişti. Dalgın olduğu bir dönemde belediye otobüsüne fermuarı açık binmiş. Otobüsteki kızlar uzun uzun aralarında konuşup güldükten sonra, arkadaşı uyarmışlar. O da vurdum duymazlığa vurup, kızlara omur silmiş ve "Biliyorum" demişti...
Old 18-09-2009, 11:40   #414
üye27169

 
Varsayılan

Arsızlık diye buna deniyor sanırım…
Daha birkaç gün önce çok sevdiğim yağmur yüzünden olan sel felaketi ile bir arkadaşımın başına gelen olay beni çok üzdü ve buraya yazmamaya karar verdim.
Burası ile sel’ in tabi ki bir alâkası yok ama ben yağmura karşı böyle tepki göstermek istedim belki.
…Sanırım…
Dün akşam bir de baktım ki, yazıp göndermişim bile …
Bugün sabah saat 7.30 sıralarında da işe giderken şarkı söylediğimi fark ettim.
Hem de ne biliyor musunuz?
“Şakşuka, şakşuka, şakşuka ,şaka da ŞUKA!!!!!
Her şeyi ne kolay unutuyoruz diye düşündüm. ...
Mesai başladıktan sonra hakim beyin rahatsızlandığını ve gelemeyeceğini öğrendim.
Komisyonu arayıp duruşmaya kimin çıkacağını sordum.
Yayla ….. dediler. (Soy ismi bende kalsın)
En son kararname ile gelen hakimlerin hiçbirisi ile henüz tanışmadığımı söylemeliyim bu arada.
Ben duruşma dosyalarını yüklenip Yayla beyin odasına gittim. Odasında yoktu.
Henüz gelmemiştir deyip kaleme döndüm ve biraz bekleyip tekrar gittim; kapısını çaldım.
Yunus abi’ m “Reis beyin odasında” dedi.
Ben duruşmaya bir an önce başlayıp bitirme derdinde Yayla beyi bilgilendirmek için Reis bey in kapısını çalıp girdim. İçeride birkaç kişi vardı.
Reis bey” gel Işıl” dedi.
“Afedersiniz reis bey, Yayla beye bizim duruşmaya çıkacağını haber verecektim” dedim.
Reis bey yanındakilere bakıp güldü.
Dün akşam işten çıkarken çarptığım topluca kadını o sırada gördüm, ona döndü ve “Yayla bey duydunuz mu?” dedi.
Bir kahkaha koptu.
Sonra bir şey dedim mi demedim mi bilmiyorum, çıkmışım.
Öğleyin çıkarken Reis bey “Afiyet olsun Işıl, bitirdiniz mi Yayla beyle duruşmayı “
Old 18-09-2009, 11:55   #415
üye27169

 
Varsayılan

Bugün duruşmamızda pek bir keyifliydi.
Önce yara bere içerisindeki üç tutuklu sanığımız getirildi.
İfadelere geçince neden o hale geldikleri anlaşıldı.
Sanıklar fikir ve eylem birliği içerisinde müştekinin koyunlarını çalmaya karar verirler ve olay tarihinde gece müştekinin evinin etrafında bulunan dikenli teli kesip köpeğini zehirlerler.
Müştekinin 96 adet koyununun 95 tanesini kamyonlarında bulunan malzemeyi indirerek kamyona yüklerler.
Duyarlılıkları karşısında gözlerim yaşardı.
Yaklaşan kurban bayramı nedeniyle müştekiye bir tane kurbanlık bırakarak müştekinin evinden ayrılırlar
Ancak yolda kamyondaki malzemeleri müştekinin evinin önünde unuttuklarını hatırlayıp geri dönmeye karar verirler...
Ve bu arada belirtmeliyim ki ifadeleri alırken ben bir yandan da film izlermişçesine olanları gözümün önünde canlandırıyorum.
Bizimkiler dönüş yolunda, tam Aktaş kavşağında ne yazık ki büyük aksilik sonucunda bir kaza geçiriyorlar ve kamyon şarampole yuvarlanıyor.
Hepsi yaralanıyor koyunların altı tanesi telef oluyor, bizimkiler bunları kaza yerinden uzağa taşıyıp saklıyorlar…
Bu arada da hava aydınlanmaya başlıyor.
Zavallılar acılar içerisinde kamyonu çalıştırmak için ne kadar uğraştılarsa da başaramıyorlar ve koyunları serbest bırakıyorlar.
Ve tabi ki yaya kalan yaralı sanıklarımız çok geçmeden yakalanıyor.
Zavallılar, dimyata pirince giderken hem kamyondan hem malzemelerinden oldular. Çektikleri acılarda cabası……
Old 27-09-2009, 19:25   #416
supernatural

 
Neşeli

Adam, korkunç bir kazada kulaklarının ikisini birden kaybetmiştir. Bu alışılmadık durum onu oldukça hassas ve alıngan bir kişi yapmıştır. Kaza sonucu sigorta şirketinden aldığı rekor tazminat acısını oldukça hafifletmiş ve ona her zaman hayalini kurduğu işini kurma olanağı vermiştir. Gelişmekte olan küçük bir bilgisayar şirketini satın alır. Ancak hiç yöneticilik deneyimi olmadığını görür ve birini işe almaya karar verir. Üç tane aday seçer ve her biriyle tek tek görüşür. ilk aday oldukça iyidir ve adam onu sevmeye başlar. Derken adaya sorar,

- Bende alışılmadık bir şey görüyor musun?

Adam yanıtlar,

- Eğer onu kastediyorsanız, kulaklarınız yok.

Adam üzülmüştür, derhal adayı odadan kovar. ikinci aday, birinciden de iyidir. Konuşmanın devamında adam aynı soruyu ona da sorar,

- Bende alışılmadık bir durum görüyor musun?

- Evet. Kulaklarınız yok!

Adam üzgün ve kızgın, onu da dışarı atar. Derken sıra üçüncü adaya gelir. Üçüncü bizim Temel. . . Tümünden de iyidir. Bütün sorulara mükemmel yanıtlar verir. Adam

heyecanla sorar,

- Bende, alışılmadık bir durum görüyor musun?

Temel,

- Evet, kontakt lens kullanıyorsunuz.

- Adam iyice heyecanlanmıştır,

- Çok iyi! Bu senin zeki biri olduğunu gösterir, nasıl anladın?

- Ula çok basit, kulakların olsaydı gözlük takardın!
Old 29-09-2009, 15:41   #417
Gülümse

 
Neşeli

Bu yaz kızımla her gün yüzmeyi adet haline getirdik. Son günlerde kızım biraz yüzme konusunda isteksiz davranmaya başladı. Nedenini sorunca da;

"Hayır yüze yüze sonunda balinalara benzeyeceğiz diye korkuyorum" dedi.
Old 06-10-2009, 08:34   #418
av.ozancelik

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Işıl YILDIZ
Bugün duruşmamızda pek bir keyifliydi.
Önce yara bere içerisindeki üç tutuklu sanığımız getirildi.
İfadelere geçince neden o hale geldikleri anlaşıldı.
Sanıklar fikir ve eylem birliği içerisinde müştekinin koyunlarını çalmaya karar verirler ve olay tarihinde gece müştekinin evinin etrafında bulunan dikenli teli kesip köpeğini zehirlerler.
Müştekinin 96 adet koyununun 95 tanesini kamyonlarında bulunan malzemeyi indirerek kamyona yüklerler.
Duyarlılıkları karşısında gözlerim yaşardı.
Yaklaşan kurban bayramı nedeniyle müştekiye bir tane kurbanlık bırakarak müştekinin evinden ayrılırlar
Ancak yolda kamyondaki malzemeleri müştekinin evinin önünde unuttuklarını hatırlayıp geri dönmeye karar verirler...
Ve bu arada belirtmeliyim ki ifadeleri alırken ben bir yandan da film izlermişçesine olanları gözümün önünde canlandırıyorum.
Bizimkiler dönüş yolunda, tam Aktaş kavşağında ne yazık ki büyük aksilik sonucunda bir kaza geçiriyorlar ve kamyon şarampole yuvarlanıyor.
Hepsi yaralanıyor koyunların altı tanesi telef oluyor, bizimkiler bunları kaza yerinden uzağa taşıyıp saklıyorlar…
Bu arada da hava aydınlanmaya başlıyor.
Zavallılar acılar içerisinde kamyonu çalıştırmak için ne kadar uğraştılarsa da başaramıyorlar ve koyunları serbest bırakıyorlar.
Ve tabi ki yaya kalan yaralı sanıklarımız çok geçmeden yakalanıyor.
Zavallılar, dimyata pirince giderken hem kamyondan hem malzemelerinden oldular. Çektikleri acılarda cabası……


anlattıklarınız çok eğlenceli ama avukatların anıları isimli konu başlığına yazsanız keşke.
Old 13-10-2009, 18:22   #419
Gülümse

 
Varsayılan Temel'in karısı Fadime

O Sevmez
Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı Fadimeye sorar:
-Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel:
-Onu benim kadar sevecekmisin ?
-(ağlayarak) Evet
-Onu eve alacakmısın ?
-Evet
-Ona güzel yemekler yapacakmısın ?
-Evet Temel'im.
-Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmısın ?
-O Sevmez
Old 20-10-2009, 00:26   #420
minee.mine

 
Varsayılan

Seyahatten dönen ev sahibi, havaalanından bahçıvanına telefon açmış, konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri
yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı
yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu sende?
- Var efendim... geçen gün aids testi yaptırmıştınız ya... sonucu
geldi, pozitif...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 26-09-2006 12:31
Fıkra:) buketoz Site Lokali 4 22-03-2004 00:13
Fıkra - Çok Güldüm Batu Han Site Lokali 0 28-02-2003 19:45
Bir De Fıkra Cest la vie Site Lokali 0 24-03-2002 23:26
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra Av. Hulusi METİN Hukuk Sohbetleri 0 10-02-2002 14:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06735706 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.