Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Eski Şirket Temsilcisinin İmzaladığı Senetler...

Yanıt
Old 17-01-2011, 19:26   #1
savunma

 
Varsayılan Eski Şirket Temsilcisinin İmzaladığı Senetler...

Merhabalar,
Müvekkil tabir caizse enkaz halinde bir şirketin büyük orandaki hisselerini devralıyor. Şirketi temsile yetkili ortaklardan x kişisi husumetli olarak ayrılıyor (hisselerini devralıyorlar)
Şirket biraz toparlanmaya başlayınca x kişisinin temsile yetkili olduğu döneme ait senetler ortaya çıkmaya başlıyor. Açılacak menfi tespit davasında şirketin söz konusu senetler dolayısıyla borçlu olmadığı yönünde hangi argümanları ortaya koyabiliriz. Varsa emsal karar gönderebilir misiniz?
Old 18-01-2011, 15:17   #2
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/13618
Karar: 2008/17551
Karar Tarihi: 16.10.2008

ÖZET: Somut olayda B.. şirket temsilcisi olmadığı halde şirket adına imza attığından dolayı aval veren sıfatıyla sorumluluğu bulunmamakla birlikte, temsile salahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesuldür. Bu durumda, yetkisiz temsilcinin düzenlemiş olduğu senetten dolayı B... Dış Tic. A.Ş. sorumlu olamayacağından, şirket yönünden itirazın kabulüne karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 590, 613, 688, 690)

Dava ve Karar: Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nın 438. ve İİK'nın 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından, bu yoldaki isteğin reddi oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;

2- Takip dayanağı 15.03.2007 vade tarihli ve 166.300 YTL bedelli senedin B... Dış Ticaret A.Ş. temsilcisi olarak Bedri tarafından imzalandığı ve aynı kişinin senet üzerinde aval veren sıfatıyla da imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.

15.06.2006 tarihli şirket genel kurulunda şirketi münferit imza ile temsil etmeye Talip ve Nurcihan'ın 3 yıl süre ile seçildikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda, takip dayanağı 11.06.2006 tanzim tarihli şirket temsilcisi olarak imzalayan Bedri'nin yetkisi olmadan B... Dış Ticaret A.Ş. adına düzenlemiş olduğu bu senet şirketi bağlamaz.

TTK'nın 688/7. maddesi gereğince, bonoda tıpkı poliçede olduğu gibi tanzim edenin imzasının, metni örter şekilde yani metnin altına atılmış olması zorunludur. Bonoda birden fazla imza atılmış ise, bu senedin geçerliliğine etki yapmaz ise de, bonoda sorumluluğun tek bir imza ile doğduğu (Dairemizin süregelen içtihatlarında benimsendiği üzere) birden fazla atılan imzaların sahipleri durumuna göre asıl borçlu veya aval veren olarak nitelemek mümkündür.

Sadece imzadan ibaret aval mümkündür. Muhatap veya keşidecinin imzaları dışında bononun (poliçenin) ön yüzüne konan her imza aval beyanı sayılır. Bu nedenledir ki, yalnız imzadan ibaret olan aval sadece bononun ön yüzünde mümkündür. Atılma maksadı ne olursa olsun, bononun ön yüzündeki imza muhataba (poliçede) veya keşideciye ait değilse, bu imza sahibini avalist durumuna getirir. İmza sahibi herhangi bir taahhüt altına girmeyi düşünmediğini ileri süremez. Zira, 613. maddenin 3. fıkrası; <aksinin ispatı caiz olmayan bir karinedir.> (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, sh. 805).

Yukarıda da açıklandığı üzere, bonoda sorumluluğun doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunlu olmadığından aval olarak değerlendirilir.

Somut olayda Bedri şirket temsilcisi olmadığı halde şirket adına imza attığından dolayı aval veren sıfatıyla sorumluluğu bulunmamakla birlikte, TTK'nın 690. maddesinin göndermesiyle aynı Yasa'nın 590. maddesinde belirtildiği üzere, <temsile salahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olacağı> düzenlenmiştir. Bu durumda, yetkisiz temsilci Bedri'nin düzenlemiş olduğu senetten dolayı B... Dış Tic. A.Ş. sorumlu olamayacağından, şirket yönünden itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsizdir.

Sonuç:

1 - Bedri vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- B... Dış. Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 18-01-2011, 15:18   #3
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 1997/7558
Karar: 1997/7782
Karar Tarihi: 30.06.1997

ÖZET: Bononun tanzim tarihi olan 15.1.1997 bonoyu imzalayan kişiler ise, Abdullah K., Halil D. ve Nurettin P.'tır. Anılan kişilerin yetkisiz oldukları belirlendiğine göre şahsen borçtan sorumlu tutulmaları gerekir. Kooperatifin bu kişiler tarafından borçlandırılması söz konusu olamayacağına göre SS Kalem Konut Yapı Kooperatifinin itirazının kabulüne karar vermek gerekir.


(2004 S. K. m. 62)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddedi içinde temyizen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 16.6.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

12.1.1997 tarihinde Kooperatif Genel Kurulu'nca Süleyman G., Cafer D., A.İhsan K. yönetim kurulu asıl üyeliklerine seçilmişlerdir. Bononun tanzim tarihi olan 15.1.1997 bonoyu imzalayan kişiler ise, Abdullah K., Halil D. ve Nurettin P.'tır. Anılan kişilerin yetkisiz oldukları belirlendiğine göre şahsen borçtan sorumlu tutulmaları gerekir. Kooperatifin bu kişiler tarafından borçlandırılması söz konusu olamayacağına göre SS Kalem Konut Yapı Kooperatifinin itirazının kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir.

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.06.1997 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 20-01-2011, 00:47   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Bu kararların somut olayı çözmeye elverişli olmadığını düşünüyorum. Zira şirket adına senet imzaladığı tarihlerde X'in şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu anlaşılıyor.
Old 20-01-2011, 11:41   #5
qendal21

 
Varsayılan

selamlar,
paylaşılan Yargıtay kararları, imzaya yetkili olmayan kişiler tarafından verilen çek ve bonulara ilişkindir. bu durumlarda, borcun şirketi bağlamayacağı açıktır.
Sorulan soru ile ilgili olarak, Şirketi borçlandırmaya, çek veya bonu imzlamaya ve vermeye yetkili kişinin yaptığı işlemler geçerlidir. Verilen bononun şekline ve usulüne itiraz etmenin fayda getirmeyeceği kanısındayım. Ancak, Bonuyu imzlayan şahsın kötüniyetli davranarak, eçmiş tarihli bir bonu tanzim ettiği ve sırf çıkar sağlamak veya şirketi zarara uğratmak sureti ile hareket ettiği ileri sürülerek, bir menfi tespit davası açılmasında fayda vardır. Burada önemli olan bonunun nakten mi yoksa malen mi verildiğidir. Eğer Malen verilmiş ise, alacaklıdan mal alınmadığını ispatlamanız kolay olur. Şayet nakten ise, bu durumda işiniz biraz daha zorlaşır. Bu durumda da şahıs hakkında, dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunmanız lehinize olacaktır.

saygılarımla.
Old 20-01-2011, 12:01   #6
Av.Kaan

 
Varsayılan

Bu hususta bir ceza dairesi kararı okumuştum. Yargıtay somut olaya, aradan geçen zamana, meblağa, bu senedin ne için alındığına yönelik açıklamalara vs bakıp sanıkları (keşide eden eski yetkili ve lehdarı) dolandırıcılktan mahkum etmişti.

Dışarıdan takip ettiğim bir dosyada ise şüpheliler hakkında Savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. (Büyükşehir işte...)

Savcılığa şikayet ile menfi tespit davası açılmalı...

Bulabildiğim karar:

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/5619

K. 2010/1060

T. 4.2.2010

• KENDİSİ İLE İŞLEM YAPMA YASAĞI ( Yasağa Aykırı Muamelede Bulunma - Geçersiz Olduğunun Mahkeme Kararı ile Kesinleşmesi/Bono Nedeniyle Borçlu Olunmadığının Tespitine İlişkin Davanın Kabulü Gereği )

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Dava Konusu Bononun Şirket Yetkilisinin Kendisi İle İşlem Yapma Yasağına Aykırı Muamelede Bulunması - Geçersiz Olduğunun Mahkeme Kararı ile Kesinleşmesi/Bono Nedeniyle Borçlu Olunmadığının Tespitine İlişkin Davanın Kabulü Gereği )

• BONO NEDENİYLE BORÇLU OLUNMADIĞININ TESPİTİ ( Dava Konusu Bononun Şirket Yetkilisinin Kendisi İle İşlem Yapma Yasağına Aykırı Muamelede Bulunması - Davanın Kabulü Gereği )

4721/m.3

6762/m.559


ÖZET : Dava konusu bononun şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı muamelede bulunması nedeniyle geçersiz olduğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlendiğine göre, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılardan Şaban vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, Kadıköy Birinci İcra Müdürlüğü'nün 2006/8513 Esas sayılı takip dosyasından müvekkilleri hakkında yapılan takibe dayalı bonodan dolayı bir borcun bulunmadığını, daha önce imza yetkisi olan kişilerin eski tarihli bono düzenleyerek şirketi borçlandırmaya çalıştıklarını belirterek, müvekkillerinin söz konusu bonodan dolayı borçları olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Necati vekili, bononun şirket hissesinin devri karşılığında alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Şaban vekili, müvekkilinin iyiniyetli yetkili hamil olduğunu, senedi araştırarak devraldığını, bononun hisse devri karşılığında düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalılarca yapılan savunmada temel ilişkiye dayanılmakla birlikte hisse devri ve taşınmaz satışına ilişkin savunmaların usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı, bononun ticari defterlere dahi kaydedilmediği, bu denli yüksek miktarlı bir bononun protesto edilmeyerek müracaat hakkının düştüğü, lehtar hakkında icra takibi yapılmadığı, davalı Şaban'ın bu miktardaki bonoyu kimden aldığını ve ne sattığını belgeleyememesinin TTK'nın 599. ve TMK'nın 3. maddesindeki iyiniyet kurallarına uygun olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Şaban vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, "davalı Şaban'ın bu miktardaki bonoyu kimden aldığını ve ne sattığını belgeleyememesinin TTK'nın 599 ve TMK'nın 3. maddesindeki iyiniyet kurallarına uygun olmadığı" belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki dava konusu bono ile ilgili icra takibinin iptaline ilişkin Kadıköy İkinci İcra Mahkemesi tarafından görülen dava sonucunda, "...takip alacaklısı iyiniyetli hamil konumunda ise de, senet metninden anlaşılan def'iler iyiniyetli hamile de ileri sürülebileceğinden senedi ciro yoluyla hamil devralırken borçlu şirketin yetkililerinin Necati ve Fuat olduğunu tespit edip, Necati'nin kendi lehine senet düzenlediğini tespit edebilecek durumda olup, bu durumda özel yetkisini sorması gerektiği, bu definin bu hamile karşı da ileri sürülebileceği, şirket yetkilisi Necati özel yetki olmaksızın kendi lehine lehtar sıfatıyla senet tanzim ettiğinden takibin iptaline..." karar verilmiş olup, söz konusu hükmün temyiz incelemesi sonucunda onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedilerek kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut olay bakımından dava konusu bononun şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı muamelede bulunması nedeniyle geçersiz olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş olup, davanın kabulüne karar verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur. Bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru olan kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinin son fıkrası uyarınca gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ( ONANMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 04.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>
Old 20-01-2011, 12:21   #7
Av.Kaan

 
Varsayılan

İkinci içtihat:

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1690

K. 2004/10998

T. 4.11.2004

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Şirket Kayıtlarına Göre Kayıtlı Bono Bulunmaması ve Bono da İmzası Bulunan Kişilerin Şirketle İlişiklerinin ve Yetkilerinin Kesilmiş Olması )

• ÇİFTE TEMSİL ( Bir Kişinin Birkaç Gerçek veya Tüzel Kişiyi Temsil Etmesine Yasal Bir Engelin Bulunmaması-Ancak Çifte Temsil Halinde Temsilciye Açık Bir Yetki Verilmişse veya Böyle Bir Muameleden Dolayı Temsil Olunanın Zarara Uğraması Tehlikesi Yoksa Çifte Temsilin Mümkün Olması )

• TEMSİL YETKİSİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Dava Konusu Bono Yönünden Açık Bir Yetki Verilmediği Gibi Bono ile Temsil Olunan Borç Altına Girdiğinden Zarara Uğrama İhtimalinin Bulunması- Dava Konusu Bonoyu Davacı Şirket Adına İmzalayan Kişi Temsil Yetkisini Kötüye Kullanmış Olduğundan Kural Olarak Davacı Şirketin Bu Senetten Dolayı Borçlu Kabul Edilememesi )

• TEMSİLCİ ( Bir Üçüncü Kişi ile ya da Üçüncü Kişiye Karşı Bir Hukuki Muamelede Bulunması-Bir Kişinin Birkaç Gerçek veya Tüzel Kişiyi Temsil Etmesine Yani Çifte Temsile Yasal Bir Engelin Bulunmaması )

2004/m.72

4721/m.2


ÖZET : Kural olarak temsilci ya bir üçüncü kişi ile ya da üçüncü kişiye karşı bir hukuki muamelede bulunur. Bir kişinin birkaç gerçek veya tüzel kişiyi temsil etmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak çifte temsil halinde temsilciye açık bir yetki verilmişse veya böyle bir muameleden dolayı temsil olunanın zarara uğraması tehlikesi yoksa çifte temsil mümkündür. Somut olayda dava konusu bono yönünden açık bir yetki verilmediği gibi bono ile temsil olunan borç altına girdiğinden zarara uğrama ihtimali bulunmaktadır. Dava konusu bonoyu davacı şirket adına imzalayan kişi temsil yetkisini kötüye kullanmış olduğundan kural olarak davacı şirketi bu senetten dolayı borçlu kabul edemeyiz. Ancak, lehdar şirket davacıya Etibank A.Ş. ile ilgili ihale konusu malları temin ettiğini savunduğundan bu savunma üzerinde durularak davalı tarafça sunulan deliller birlikte değerlendirildikten sonra diğer davalının kötüniyetli olup olmadığı hususu değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince duruşmalı, davacı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.Levent Gök ile davalı Mate Uluslararası Dış Tic.A.Ş. vek.Av.Sevgi Kali ile diğer davalı şirket vek.Av.Meral Kirişcioğlu'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketi temsil ve imza yetkisi bulunan İlhan Usanmaz ve Selahattin Soysal'ın şirketi zarara sokucu ve şahsi menfaat teminine yönelik fiillerinin tespit edilmesinden sonra şirket yönetim kurulundan çıkarıldığını ve şirketle ilişkilerinin kesildiğini, bu kişilerin eski tarihli bir bono tanzim ederek lehdar olarak Mate A.Ş.'ni gösterdiklerini, bonoyu tanzim eden kişilerin aynı zamanda lehdar şirketin ortağı olduğunu, senedi ciro yoluyla devralan Eşel Ltd.Şti.'nin de paravan bir şirket olduğunu, Eşel Ltd.Şti. tarafından takibe konulan senedin davacı şirket kayıtlarında yer almadığını, müvekkili şirketin böyle bir borcu bulunmadığını ileri sürerek takip konusu senetten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mate A.Ş. vekili cevabında, dava konusu bononun 9.1.2001 tarihinde davacı şirketi temsil yetkisi bulunanlar tarafından tanzim edildiğini, gerçek bir borç nedeniyle düzenlendiğini, davacının dava konusu bono bedelinden başka 35.709.471.326.-TL. borcu bulunduğunu, bononun Eşel Ltd.Şti.'nden sipariş edilen malların avansı olarak bu şirkete ciro edildiğini, iddianın gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı Eşel Ltd.Şti. vekili, bononun tanzim edildiği tarihte senedi imzalayan kişilerin yetkili olduğunu, senedi ciro yoluyla devralan müvekkilinin iyiniyetli bulunduğunu, senedi imzalayan kişilerin müvekkili şirketle ortaklık ilişkisine girmediğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını ileri sürerek reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı ile Etibor A.Ş. arasında imzalanan 4.1.2001 tarihli sözleşmenin davalı Mate A.Ş. ile ilgisi bulunmadığı, takip konusu bonodaki damga pulunun tanzim tarihinden sonra tedavüle çıkarıldığı, davacı adına senedi düzenleyen İlhan Usanmaz'ın aynı zamanda davalı Mate A.Ş.'nin de temsilcisi olduğu sermayesi 500.000.000.-TL. olan ve 1997'den beri faaliyette bulunmayan Eşel Ltd.Şti.'nin hangi iş için bu bonoyu aldığının anlaşılamadığı gerekçesiyle davacının takip konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı 9.1.2001 tanzim, 15.6.2001 vade tarihli 180.000.000.000.-TL. bedelli senetten dolayı davalı lehdar ve hamile borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava konusu bonoyu davacı borçlu Soiltek A.Ş. adına İlhan Usanmaz ve Selahattin Usanmaz imzalamıştır. Bonoyu borçlu şirket adına imzalayan İlhan Usanmaz aynı zamanda lehdar Mate A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanıdır.
Kural olarak temsilci ya bir üçüncü kişi ile ya da üçüncü kişiye karşı bir hukuki muamelede bulunur. Bir kişinin birkaç gerçek veya tüzel kişiyi temsil etmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak çifte temsil halinde temsilciye açık bir yetki verilmişse veya böyle bir muameleden dolayı temsil olunanın zarara uğraması tehlikesi yoksa çifte temsil mümkündür. Somut olayda dava konusu bono yönünden açık bir yetki verilmediği gibi bono ile temsil olunan borç altına girdiğinden zarara uğrama ihtimali bulunmaktadır. Dava konusu bonoyu davacı şirket adına imzalayan kişi temsil yetkisini kötüye kullanmış olduğundan kural olarak davacı şirketi bu senetten dolayı borçlu kabul edemeyiz. Ancak, lehdar şirket davacıya Etibank A.Ş. ile ilgili ihale konusu malları temin ettiğini savunduğundan bu savunma üzerinde durularak davalı tarafça sunulan deliller birlikte değerlendirildikten sonra diğer davalının kötüniyetli olup olmadığı hususu değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir edilen 375.000.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.11.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Davacı Soiltek Sondaj İnş.San. ve Tic.A.Ş. vekili, müvekkili şirketin keşidecisi davalılardan Mate Uluslararası Dış Tic.A.Ş.'nin lehdarı, diğer davalı Eşel İnş.Lab.Mak.San. ve Tic.Ltd.Şti.'nin hamili olan 9.01.2001 keşide, 15.6.2001 vade tarihli 180.000.000.000.-TL. bedelli bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tesbiti istemiyle iş bu menfi tesbit davasını açmıştır.
Mahkemece ise davacı şirket ile dava dışı Etibor A.Ş. arasında imzalanan sözleşmenin davalılardan Mate A.Ş. ile ilgisinin bulunmadığı, takip konusu bonodaki damga pulunun bononun tanzim tarihi olan 9.01.2001 tarihinden sonra tedavüle çıkarılmış olduğu, davacı şirket temsilcisi olarak bonoyu imzalayan İlhan Usanmaz ve Selahattin Soysal'dan İlhan Usanmaz'ın aynı zamanda davalı Mate A.Ş.nin temsilcisi olduğu, hamil davalı Eşel Ltd.Şti.nin bonoyu hangi iş için devir aldığının anlaşılamadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Takip konusu bononun tanzim tarihi 9.01.2001'dir. Bonoyu davacı şirket temsilcisi olarak imzalayan temsilciler İlhan Usanmaz ve Selahattin Soysal'ın temsil yetkilerine Ankara 6.Ticaret Mahkemesinin 2001/965 D.İş esas sayılı dosyası ile 28.5.2001 tarihinde ihtiyaten tedbir konulmuştur. O halde anılan bu tedbir kararından önce imzalanan bono tanzim tarihine göre davacı şirket temsil ve ilzama yetkili kişilerce imzalanmıştır. Davacı yan bu bononun temsilcilerin temsil yetkilerinin sona ermesinden sonra düzenledikleri iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır.
Öte yandan mahkemenin davanın kabulüne ilişkin olarak dayandığı diğer bir gerekçesi ise bono üzerindeki pulun bononun tanzim tarihinden sonra tedavüle çıkmış olmasıdır ki yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre bonodaki pulun tanzim tarihinden sonra tedavüle çıkarılmış olması bonoyu geçersiz hale getirmez. Yeter ki bono tedavüle çıkartılırken zorunlu unsurları taşısın mahkemenin bu yöndeki gerekçesi de kabul edilebilir nitelikte değildir.
Mahkeme bonoyu imzalayan davacı şirket temsilcilerinden İlhan Usanmaz'ın aynı zamanda davalı lehdar Mate A.Ş.nin de temsilcisi olduğunu, bu şahsın hem keşideci hem de lehdar durumunda olduğu gerekçesine de dayanmıştır ki bu gerekçede yerinde değildir. Şöyle ki dava konusu bononun keşideci davacı şirket lehdarı ise davalı Mate A.Ş.'dir. Kaldı ki bonoda davacı şirketin temsilcisi olarak İlhan Usanmaz'la birlikte diğer temsilci Selahattin Soysal'ın da imzası bulunmaktadır. Grup firmaların veya temsilcilerinden birisi aynı şahıs olan şirketlerin birbirleri ile ticari ilişkide bulunamayacakları veya birbirlerine ticari ilişkileri nedeniyle kambiyo senedi veremeyecekleri konusunda herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Mahkemece karara dayanak yapılan bir gerekçe ise davacı şirket ile dava dışı Etibor A.Ş. arasında imzalanan sözleşmenin davalı Mate A.Ş. ile ilgisi bulunmadığıdır.
Ancak dosya içerisinde bulunan ve mahkemece alınan 7.6.2002 tarihli bilirkişi kurulu raporunun ( 3 ) ncü sayfasında davalı Mate A.Ş. vekilinin sunduğu belgelerin 2-c fıkrasında "..... 09.01.2001 tarihinde Soiltek A.Ş. ( davacı ) tarafından Mate A.Ş.'ye ( davalı-lehdar ) yazılan yazı ile Etibor A.Ş. ( dava dışı ) ile Soiltek A.Ş. ( davacı ) arasında yapılan sözleşme gereği ithal edilecek malların Mate A.Ş. tarafından getirilmesi belirlenmiş, yazının yine Soiltek adına İ.Usanmaz ve S.Soysal tarafından imzalandığı....."
d- fıkrasında ise Mate A.Ş. adına Finlandiya'dan ithal edilen malların gümrük işlemlerinin İTA Gümrük Müşavirliği Ltd.Şti. tarafından yapıldığı,
e- fıkrasında da davalı Mate A.Ş.nin davacı şirket adına bu malları üç adet fatura ile fatura ettiği,
f- fıkrasında ise bononun davacıdan Mate A.Ş.'ce alınıp diğer hamil davalı Eşel Ltd.Şti.ne ciro edildiği yazılıdır.
Söz konusu raporda yukarıda yazılı hususların belirtilmiş olmasına rağmen sonuç kısmında taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin olmadığının belirtilmiş olması üzerine mahkemenin her ticari ilişki için yazılı sözleşme olması gerekircesine keşideci ile lehtar arasındaki ticari ilişki bakımından sözleşme olmadığının karara dayanak yapılması da doğru değildir.
Öte yandan yine aynı bilirkişi raporunda hamil davalı Eşel Ltd.Şti.'nin dava konusu bonoyu lehtar Mate A.Ş.'den alınan sipariş avansı olarak yevmiye defterine kayıt etmiş olduğu, ancak 2001 yılı başı itibariyle yapılan açılış kaydında Eşel Ltd.Şti. ile Mate A.Ş. arasında borç alacak ilişkisi bulunmadığı hesabın ters bakiye verdiği bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere keşideci şirket ile lehtar şirket arasında bir ticari ilişki mevcuttur. Lehdar şirketin bu bonoyu hamil şirkete ciro ettiği de hamil şirket ticari defteri ile sabittir. Lehdarın avans olarak ciro ettiği bu bononun karşılığı malı hamil şirketten alıp almadığı hesabın ters bakiye vermesi lehdar Mate A.Ş. ile hamil Eşel Ltd. Şti. arasındaki bir durumdur. Bu hal keşideci davacının bono nedeniyle borçlu olmadığını göstermeyeceği gibi hamil davalı şirketi bonoyu bile bile davacının zararına iktisap ettiğini bir başka deyişle kötüniyetle devraldığını göstermez. Açıklanan bu nedenlerle davanın reddi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulması gerekirken, ispat külfetini yer değiştirircesine araştırmaya yönelik olarak hükmün bozulmasına karar veren sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
</H4>
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Görevi sona eren şirket temsilcisinin verdiği vekaletname ne kadar geçerli? Gamze Dülger Meslektaşların Soruları 6 18-09-2020 13:27
şirket mallarının devri yeni malikin eski borçlardan sorumluluğu ehlihibre Meslektaşların Soruları 5 21-12-2012 15:32
Limited Şirket Hisse Devri - Şirket Alacaklılarının eski ortağa karşı hakları turbo Meslektaşların Soruları 5 14-05-2009 10:35
işyeri sendika temsilcisinin işe iadesi suaslan Meslektaşların Soruları 1 28-11-2006 12:48
Şirket temsilcisinin çift imza ile borçlanması hukukçu42 Meslektaşların Soruları 2 20-09-2006 14:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06613588 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.