Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sebepsiz zenginleşme davası ve somut örnek üzerinden ispat sorunu

Yanıt
Old 01-12-2006, 02:00   #1
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan Sebepsiz zenginleşme davası ve somut örnek üzerinden ispat sorunu

Sevgili Meslekdaşlarım;
Evvelce yazdığım forum başlığı yazı karakterindeki bozukluk sebebiyle okunmadığından bu kez sağlıklı olacağı ve cevap alabileceğim ümidiyle yazıyorum.
Olay şöyle ;
S ’nın İstanbu’da sahibi bulunduğu bir kooperatif dairesi mevcut. S bu daireyi arkadaşı A’ya 23.000 YTL’ye satabileceğini söylüyor. (Satışı yapılan daire kooperatif dairesidir. Kooperatif ise tasfiye halinde. S kooperatifte üye olarak belli bir hisse sahibi görünüyor. Tapuda ise sadece irtifak görünüyor. Daire oturmaya elverişli ama tadilat gerektirir vaziyette) S ile A 2003 yılında söz konusu dairenin satışı hususunda anlaşıyorlar. Ödemeler ise şu şekilde yapılıyor ;


A tekstil piyasasında küçük işletme sahibi. A’nın kardeşi Ü de tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir firma sahibi. Ü tekstil piyasasında saygınlığı bulunan bir şirkete ait 3 adet müşteri çekini kardeşi A’ya cirolayıp veriyor. A da bu çekleri cirolamaksızın dairenin bedeline mahsuben S’ye veriyor. Çeklerin tutarı 15.000 YTL. Çekleri alan S tahsil cirosu yaparak X bankadan çek bedellerini tahsil ediyor. Kalan 8.000. YTL ise elden S’ye ödeniyor.

Sorun 1. Söz konusu dairenin satışına veya kooperatif hissesinin devrine ilişkin taraflar arasında yazılı herhangi bir sözleşme bulunmuyor.
Sorun 2. Alıcı A yaptığı ödemelere ilişkin S’den herhangi bir belge almıyor.

Taraflar çeklerin tahsilinden sonra hem kooperatif hem de tapu nezdinde resmi devirlerin yapılacağı hususunda anlaşıyorlar. Fakat S türlü bahanelerle devri gerçekleştirmiyor.

S çek bedellerini tahsil eder etmez 2003 yılı içerisinde dairenin anahtarını alıcı A’ya teslim ediyor ve daireyi fiilen alıcı A’nın kullanımına bırakıyor. A sahibi olduğunu düşündüğü daireyi 2004 yılında kardeşi B’ye kiralıyor. B dairede 2005 yılı Aralık ayına kadar oturuyor. B dairede kiracı bulunduğu süre içinde dairenin site ve apartman aidatlarını ve kooperatife ilişkin bazı giderleri ödüyor. Evde bazı tadilatlar yapıyor , bu masrafları da kiraya mahsub ediyor. B burada 2004 başı-2005 Aralık tarihleri arasında oturuyor sonra da tahliye ediyor. 2006 yılında ise daire A tarafından Y adlı başka bir kiracıya kiralanıyor.

2006 Kasım ayına kadar hiçbir surette sorun çıkarmayan S aynı tarihte , eski kiracı B’ye (ki mecuru 2005 sonunda boşaltmıştı) ihtar çekerek ; kendisine ait bulunan mecuru boşaltmasını istiyor. B cevaben keşide ettiği ihtarname ile mecuru 2005 Aralık ayında zaten tahliye ettiğini, daireyi kardeşi A’dan kiraladığını , söz konusu daireyi S’nin A’ya sattığını bildiğini, kendisi mecuru çok önce tahliye etmiş olmasına rağmen S’nin kendisine ihtar çekmesinin de bunun delili olduğunu, çünkü dairenin satışından bu yana S’nin mecurla hiç ilgilenmediğini belirtiyor.

A durumdan haberdar oluyor ve S’ye daireyi kendisine satmasına rağmen neden bu ihtarnameyi keşide ettiğini soruyor. S ise ödemelere ilişkin herhangi bir kanıt olmadığını, kooperatif üyesi ve hisse sahibi olarak hala kendisinin göründüğünü dolayısıyla daireyi asla A’ya devretmeyeceğini söylüyor.( Söz konusu satıştan kooperatif başkan ve üyelerinin ve A ile S’nin ortak tanıdıklarının haberi vardır. Şahit sıkıntısı yok)

Dahası S kaymakamlığa başvurarak zilyedliğin idari yönden korunması prosedürünü başlatıyor ve dairesinin A tarafından işgal edildiğinden bahisle mecurun tahliyesini talep ediyor . 2006 Kasımında Kaymakamlık tarafından mahallinde keşif yapılıyor.

Alıcı A bana gelerek hukuken durumunun ne olduğunu ve mağduriyetinin nasıl giderilebileceğini sordu. Genel bir araştırmadan sonra benim değerlendirmem ise şu oldu .

Aleyhe olan durumlar ;
  • Olayda satışa veya kooperatif hissesine ilişkin devre ilişkin bir sözleşme olmaması. (senede karşı senetle ispat sorunu)
  • Ödemelere ilişkin makbuz v.b. bir belgenin bulunmaması. Bunlar aşılması çok güç problemler.
Lehe olan durumlar;
  • Dairenin anahtarının satıştan hemen sonra A’ya teslimi, dairenin fiilen A’nın hakimiyetine geçmesi ve S’nin 3 sene buna müdahale etmemesi.
  • S’nin dairede kiracı olarak bildiği B’ye ihtar çekmesi ama B’nin çoktan daireyi boşaltmış olması-ki S’nin daireden uzunca süre habersiz olduğunu dahası dairenin fiilen S’nin zilyedliğinde olmadığını gösterir.
  • S’nin dairenin işgal edildiğini iddia etmesi zira A’ya anahtarları kiralama amacıyla teslim ettiğini iddia edemeyecektir.
  • 15.000 YTL’lik ödemenin çekle yapılmış olması(her ne kadar mücerretlik ilkesi bir engel olsa da .)
  • Şahitlerin bol oluşu- ve ilk kiracının kooperatif ödence ve apartman aidatları gibi ödemeleri makbuzlu olarak kendinin yapması
Fakat bunlar olumsuzlar karşısında pek işe yaramıyor görünüyordu.

Bense bu olayda açılacak herhangi bir davada engelleri aşma yollarını araştırdım. Olayda resmi şekle tabi bir sözleşme olmayışı ( satış veya kooperatif hisse devri sözl) açılacak bir davada şekle uyulmaması sebebiyle kesin hükümsüzlük iddiası gündeme gelecektir. Fakat kesin hükümsüzlüğün istisnalarından biri burada gündeme geliyor; Kesin hükümsüzlüğü ileri sürmek hakkaniyete aykırı düşüyorsa hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ediyor ve bu halde hükümsüzlük itirazı dinlenmiyor. Olayda ise kişi kendi yaptığı sözleşmenin şekle uyulmama sebebiyle kesin hükümsüz olduğunu iddia ederse hakkını kötüye kullanmış olacağından iddiasına itibar edilmeyecektir. Bu noktadan hareketle ; her ne kadar ispat sorunu yaşansa da ;
  • Bir sebepsiz zenginleşme davası açmak ve ödemelerin yapıldığı çekleri ve tanık delilini kullanarak ayrıca yukarıda sayılan lehe olan durumları da kullanarak ispat yoluna gitmek;
  • S hakkında icra takibi yaparak dosyadan örnek 7 ödeme emri çıkarmak, yapıla itirazdan sonra ispata yarar belge olmadığından itirazın iptali davası açarak yukarıda değindiğim şekilde ispat yoluna gitmek,
  • S hakkında dolandırıcıktan Savcılığa şikayette bulunmak ve soruşturma evresinde dinlenecek tanıklar lehe olacağından, Savcılığın dava açacağından ve iddianamenin de kabul edilebileceğinden hareketle ceza davası sonucuna göre yukarıdaki yollardan birine başvurmak.
Sevgili Meslekdaşlarım;
Soru çok uzun oldu ama tüm detayları aktarmayı doğru buldum. Bu noktada bu konu hakkındaki değerli görüşlerinize başvurma gereği duydum.
  • Yukarıdaki açıklamalara göre başka şekilde bir hukuki yol izlemek mümkün müdür_?
  • Yukarıdaki yollardan birinin kullanılması ne derece doğru olur _? Davadaki başarı oranı nedir?
  • Alternatif bir dava açmak mümkün müdür?
Konu hakkında değerli görüşlerinizi bekliyorum.
Saygılarımla
Old 01-12-2006, 02:19   #2
Adli Tip

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;
her şeyi gayet guzel yazmışsınız,soru dahi teşekküre şayan.
Kooparatif hukukunu hiç bilmiyorum. gayrimenkule ilişkin tum işlemlerin tapuda yapılacağın kuralının kooparatifler açısından bir bir istinsanının olup olmadığına baktınız mı?
ben sizin yerinizde olsam,icra takibi yapar ve itirazın iptali davasıyla yola devam etmeyi tercih ederdim galiba.
kolay gelsin,
Old 01-12-2006, 02:35   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Konuyu okuduğumda, ilk aklıma gelenler şunlardır.
Sebepsiz Zenginleşme davası açacaksanız çeklere hiç girmemelisiniz. Haliyle karşı taraf da giremeyecektir. Bırakın mücerret olarak kalsınlar. Çünkü kardeşler arasında tanıkla ispat mümkün ise de bir kez çek gibi bir şeyin varlığını gündeme getirirseniz. Tanık dinletme şansınız hiç kalmaz. Bu arada müşteri çeki olması ve cirolanıp verilmesi iyidir. Çünkü bunun kardeşler arasındaki hukuki ilişkilerin senede bağlanmasının teamül halinde olmasından değil ihtiyaç husule geldiğinden bir ödeme vasıtası olarak kullandığınızı iddia edebilirsiniz.

Not: Yönetici işlemleri bakımından bizi çok yordunuz. Kendi açtığınız konuyu kendiniz de silebilir ve aynı konu üzerinde düzenleme yapabilirsiniz. Mükerrer mesajlarınızı silmek epey mesaimizi aldı..
Old 01-12-2006, 02:41   #4
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Değerli üstad;
Burada asıl açıklığa kavuşturmak istediğim husus sebepsiz zenginleşme davasında tanık delilinin ispat gücüdür. Veya itirazın iptali davasında tanık delilinin ispat gücü. konuyu bu açıdan değerlendirirseniz çok sevinirim. ayrıca alım satım ilişkisindeki taraflar arasında akrabalık bağı olmadığını dikkate almanızı rica ederim

saygılarımla..
Old 01-12-2006, 02:47   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kardeş olduklarını nerden çıkardıysam? İlk izlenim olarak söylüyorum. Bu iş yemine kalır gibi görünüyor. Ancak kooperatif hukuku yönünden bir şeyler çıkabilir. Şu an bu kafayla ancak bu kadar..
Old 01-12-2006, 04:03   #6
ibreti

 
Varsayılan

Sebepsiz zenginleşmenin hangi delil ile ispatlanabileceği, sebepsiz zenginleşme iddiasının dayandırıldığı hukuki temele göre değişir.

Somut olayda da yazılı delil ile ispat edilmesi gereken bir durum ile karşı karşıyayız. Yazılı delil, senet, ikrar vb. olabilir. Oluşan fiili durumlar içerisinde açık yazılı ikrar oluşabileceği gibi, tevilli ikrarlar da oluşabilir.

Ben olsam işe dolandırıcılık kısmından başlardım.

Kolay gelsin.
Old 01-12-2006, 09:24   #7
av.m.a.g

 
Varsayılan

Sayın lawyer55,

Sormak istediğm bir şey var, A, B ve Y ile kira sözleşmesi yapmışmı acaba?
Old 01-12-2006, 09:32   #8
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan ........

Sayın Simali2
Bilindiği üzere kira sözleşmesinin yazılı olması şartı yoktur. Bu nedenle olayda A B veya Y ile yazılı bir kira sözleşmesi yapmamıştır. Kira sözleşmeleri sözlü olarak yapılmıştır. Yine de sizden ricam; olayda yazılı kira sözleşmeleri varmış gibi değerlendirme yapmanız olacaktır.
Saygılarımla....
Old 01-12-2006, 11:48   #9
av.m.a.g

 
Varsayılan

Sayın lawyer55,

İspat husunda Y.8.H.A. 2003/4179 E. 20.06.2003 T. sayılı kararının size ışık tutacağına inanıyorum. Sayın Can Doğanel e katıılıyorum

"...Nevarki satış ve devir olgusunun sened dışında diğer delillerle de kanıtlanması mümkündür. Davalı tanık deliline dayandığı halde tanıkları dinlenilmemiştir..."

Saygılar
Old 01-12-2006, 13:10   #10
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan ........

Sevgili arkadaşlar;

ihtilaf konusu gayrimenkulün satışı olgusunun tanıkla ispatını mümkün kılan Sayın Simali2'nin ilettiği Yargıtay kararından hareketle; forumda gösterdiğim davalarda anlatılan çeklerin delil olarak sunulması olumsuz bir durum yaratabilir mi_?

Ödemelere ilişkin herhangi bir belge mevcut olmadığına göre alıcı (A) açacağı davada başka hangi ispat vasıtalarından yararlanabilecektir_?

Yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı dikkate alındığında gayrimenkulün anahtarlarının Alıcıya teslim edilmiş olması ve alıcının nizasız ve fasılasız 3,5 sene zilyedliğini korumasının hükmü ne olur_?

Anahtar teslimi ve fiili hakimiyetin devri ile Satıcı teslim edimini yerine getirmiş sayılabilir mi__?

İspat hususunda önerebileceğiniz başkaca bir yol var mı_?

Alternatif bir dava yolu önerilebilir mi_?

Sorun karışık olduğundan sorular şeklinde değerli bilgilerinize başvurma gereği duydum.

İlgilenen arkadaşlarıma özellikle de sayın Simali2'ye teşekkürler.

Saygılarımla...
Old 01-12-2006, 15:06   #11
av.m.a.g

 
Varsayılan

sayın lawyer55,

kanaatimce eldeki deliller yeterli, yani; anahtar teslimi ve 3,5 yıldır herhangi bir nizanın söz konusu olmaması, müvekkiliniz tarafından 2 ayrı kişiye kiraya verilmesi,şahitlerin bol olması, s nin çekitiği ihtara kiracının cevabi ihtarı,vs.

Ayrıca ilk mesajınızda kendi sorunuza kendiniz zaten cevap yazmışınız. alternatifleride kendiniz oluşturmuşunuz.Kesin emin olmamakla birlikte 3. alternatif yol olan savcılığa dolandırıcılıktan başvurmanız daha iyi olur diye düşünüyorum. Ayrıca davayı ilk açan sizin olmanız da lehinize olacaktır.

Saygılar
Old 01-12-2006, 17:17   #12
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın lawyer55,

Anladığım kadarıyla;

S'nin kooperatif üyesi olarak sahip olduğu daire bakımından kat mülkiyeti tesis edilmemiş, tapuda henüz kat irtifakı şeklinde kayıtlı.

Bu satışın ne zaman yapıldığı önemli. Eğer henüz irtifak tesis edilmeden yani S'nin daire üzerindeki hakkını sadece kooperatif üyesi olarak "ortaklık senedi" ile ispat ettiği zaman devretti ise; kooperatif payının haricen devrine yönelik kanunda ve içtihatlarda bir istisna var mı bu araştırılabilir. Benim bilgim mutad usul; Koop. Kanunu md.14/2 gereği ortaklığın devri mümkün ve yöntemi de taraflar arasında düzenlenen ortaklık payının devrine ilişkin yazılı bir sözleşme ve nihayetinde bunun kooperatif yönetim kurulunca onaylanmasıdır. 15/2. madde bu bakımdan olası istisnalar için iyi tetkik edilmelidir.

Dairenin satışı, 2003 yılında henüz irtifak tesis edilmemişken; sadece kooperatif payının devri ile olduysa; 15/2. madde ve kooperatif ana sözleşmesi gereğince, ortaklık payının devrinin yazılı şekilde yapılmasının istisnaları üzerine yoğunlaşmak lazım.

Burada g.menkulün zilyetliğinin devir edilmiş ve kooperatif yönetim kurulunca da buna ses çıkarılmamış olmasından hareketle; içtihatlardan veya ana sözleşmeden bulunabilecek bir istisna ile ortaklık payının devredildiği sonucuna ulaşabilirseniz; çekler de sözleşmenin ifasına yönelik tediye araçları olarak kabul görecektir. Herne kadar kanunda müceretlik ilkesi var ise de; örneğin TCK.'da bedelsiz kalan senedi kullanmak diye bir suç da var yani mücerretlik kanunen askıya da alınabiliyor. Bu haliyle somut olay adaletini esas alan Yargıtay'ın mücerretliğe ne kadar önem vereceğini kestiremiyorum. Çeklerin A'nın kardeşi Ü'nün müşterileri tarafından keşide edilmiş ve Ü'nün cirosuyla ve ancak A'nın cirosu olmaksızın S'ye verilmiş olmasının önemi yoktur bence. Ü ile S arasında herhangi bir ticari ilişki veya borç-alacak durumunun olmaması ve dahası çeklerin verilmesi neticesinde evin A'ya teslimi, zilyedliğinin devri ve onun tarafından kiralanması, aidatların ödenmesi, dahası kooperatife ait bazı ödemelerin A'nın kardeşi B tarafından yapılması, tadilat masraflarının A'dan mahsubu, çeklerin A'ya ait olduğu ve A tarafından S'ye verildiğine karinedir.

Burada B'nin ihtarı A'nın iddialarına delil olacaktır. S'nin ödemelere ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı iddiası doğru değildir. Çeklerle ilgili banka kayıtları delildir. Bu çeklerin Ü adına olması durumu değiştirmez. En nihayetinde Ü, ben işbu sözleşmeden doğan borcu A adına ve hesabına ödedim, diyebilir. Kooperatif üyesi ve hisse sahibi gözükmesine rağmen; bazı kooperatif ödemeleri de B tarafından yapılmıştır. S'nin yaptığı objektif iyi niyet kuralına aykırıdır. Herkes borçlarını ifada ve alacakları tahsilde iyi niyetli olmalıdır. Tüm mevcut deliller, olağan kabuller, hayatın olağan akışı, şahitler nedeniyle öncelikle S hakkında dolandırıcılıktan şikayette bulunmalısınız.

Zilyedliğin idari yönden korunmasında, önemli olan hukuka aykırılığın henüz yeni olmasıdır. Uzun süreli kullanımlarda/ihtilaflarda kaymakamlık işlem yapmıyordu bildiğim kadarıyla, zımnen muvafakat var veya bu durumu sağlayan başkaca hukuki imkanlar vardır, sorunun çözümünün mahkeme kanalıyla yapılması gerekir gerekçesiyle. Dolayısıyla oraya ayrıntılı bir dilekçe, deliller, kontratlar vs. ibraz edilmelidir.

Kooperatif ödemelerinin B tarafından A adına yapılması halinde artık yeni üyeye kooperatif yönetim kurulunca muvafakat verilmiştir gibi zorlama bir yorum yapılabilir mi?

Alıntı:

Olayda resmi şekle tabi bir sözleşme olmayışı ( satış veya kooperatif hisse devri sözl) açılacak bir davada şekle uyulmaması sebebiyle kesin hükümsüzlük iddiası gündeme gelecektir.
Henüz tapuda irtifak hakkı tesisinden önce daire satıldıysa yani hukuken satılan sadece kooperatif hissesi ise; resmi şekle gerek yok bildiğim kadarıyla. Yazılı şekil yeterli. Bu da ispat şartı. Bunun istisnası var mı, buna bakın isterseniz.

Alıntı:
Fakat kesin hükümsüzlüğün istisnalarından biri burada gündeme geliyor; Kesin hükümsüzlüğü ileri sürmek hakkaniyete aykırı düşüyorsa hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ediyor ve bu halde hükümsüzlük itirazı dinlenmiyor. Olayda ise kişi kendi yaptığı sözleşmenin şekle uyulmama sebebiyle kesin hükümsüz olduğunu iddia ederse hakkını kötüye kullanmış olacağından iddiasına itibar edilmeyecektir.

Haklısınız. Bu önemli bir nokta.
Alıntı:

Bir sebepsiz zenginleşme davası açmak ve ödemelerin yapıldığı çekleri ve tanık delilini kullanarak ayrıca yukarıda sayılan lehe olan durumları da kullanarak ispat yoluna gitmek;
Ben de olsam aynını yapardım. Ancak davayı önce tapu tescili aksi halde daire bedelinin talebi şeklinde terditli ve başlangıçta cüz'i bir bedelle açmakta, daha sonra ıslah etmekte fayda var.
Alıntı:

S hakkında icra takibi yaparak dosyadan örnek 7 ödeme emri çıkarmak, yapıla itirazdan sonra ispata yarar belge olmadığından itirazın iptali davası açarak yukarıda değindiğim şekilde ispat yoluna gitmek,
Bunun bir faydası olacağını düşünmüyorum. Zaten olay çetrefil, yargılamayı gerektiriyor, bir de icra ile durumu karıştıracaksınız. Tabi 7 günlük süreyi kaçırırlar mı olasılığını bilemem.
Alıntı:

S hakkında dolandırıcıktan Savcılığa şikayette bulunmak ve soruşturma evresinde dinlenecek tanıklar lehe olacağından, Savcılığın dava açacağından ve iddianamenin de kabul edilebileceğinden hareketle ceza davası sonucuna göre yukarıdaki yollardan birine başvurmak.
Burada esas önemli olan husus S tarafından A'nın dolandırılmasıdır.
Kesinlikle yapılmalı. Ancak dava ile şikayet aynı zamanda mı olsa, yoksa şikayet sonucuna göre dava mı açılsa bu sizin takdirinizde.
Alıntı:

Yukarıdaki açıklamalara göre başka şekilde bir hukuki yol izlemek mümkün müdür_?
Alternatif bir dava açmak mümkün müdür?
Sanmıyorum.
Alıntı:

Davadaki başarı oranı nedir?
Yorum yok.

(Ben bile ne yazdığımı karıştırdım artık, umarım yardımı dokunur. )
Old 01-12-2006, 17:32   #13
Adli Tip

 
Varsayılan

Arkadaşlar;Özlleikle Lawyr55;

Müvekkilinizin talebi nedir? Yani gayrimenkule sahip olmak mı istiyor, zararının giderilmesiyle de yetinebilicek mi?
zira ikincisi çok daha kolay olacaktır.
Old 01-12-2006, 17:35   #14
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Uygar
Arkadaşlar;Özlleikle Lawyr55;

Müvekkilinizin talebi nedir? Yani gayrimenkule sahip olmak mı istiyor, zararının giderilmesiyle de yetinebilicek mi?
zira ikincisi çok daha kolay olacaktır.

Sayın Av. Uygar ;
Müvekkilin talebi mümkün ise daireyi almak değil ise zararının tazmin edilmesini sağlamaktır. İlginize teşekkürler.
Saygılarımla...
Old 02-12-2006, 01:05   #15
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
ALACAK DAVASI - KOOPERATİF HİSSESİNİN SATIŞINDAN DOĞAN ALACAĞIN TAHSİLİ İSTEMİ - BEDELİN ÖDENDİĞİ İDDİASI - AYRINTILI ARAŞTIRMA GEREĞİ
KAYIT NO : 84999
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 4652
Karar Yılı : 2005
Karar No : 10007
Karar Tarihi : 14.06.2005
Daire No : 13
Daire : HD
**************
ÖZET : Çek bedelinin davalı tarafından tahsil edilip edilmediği araştırılıp dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, davacının alacaklı olduğu miktarın belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.
**************
(818/m.61)
Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalıdan kooperatif hissesini 9.500.000.000 TL karşılığında satın almak hususunda anlaştıklarını, parası yetişmediği için bankadan aldığı 3.000.000.000 TL krediyi 4.500.000.000 TL olarak geri ödediğini, sözleşmeden sonra kooperatife 7 ay aylık 150.000.000 TL aidat ödediğini, ancak davalının hisse devrini yapmadığını, davalıdan kısmi ödeme olarak 5.000.000.000 TL aldığını belirterek 7.040.000.000 TL.nın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmada ise davacıya sattığı hisse karşılığında davacıdan 6.500.000.000 TL peşin aldığını, davacıya daha önce var olan 1.500.000.000 TL borcu ile birlikte davacıdan toplam 8.000.000.000 TL almış olduğunu 1.500.000.000 TL içinde çek aldığını, davacının biriken aidatı ödememesi nedeniyle hisseyi devretmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece aidatları davalının ödediğinin kooperatifçe bildirdiği, devirle ilgili bir yazılı sözleşme olmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, bu davada davalının kooperatif hissesini satın alıp karşılığında bedel ödediğini ileri sürmektedir. Mahkemece davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı aidatları kooperatife kendisinin ödediğini ispat edememiş ise de, davalının duruşmadaki beyanı ile davacı ile davalı arasında hisse devri için davalının davacıdan önceki borcu ile birlikte toplam 8.000.000.000 TL aldığı, ayrıca 1.500.000.000 TL.lık çek aldığı anlaşılmaktadır. Çek bedelinin davalı tarafından tahsil edilip edilmediği araştırılıp dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, davacının alacaklı olduğu miktarın belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Tam uymasa da olayımızla ilgili benzerlikler var. Aslında sn. ibreti'yi doğrulayan bir karar. Delil yokluğunda davalının kendi ağzıyla yakalandığı görülüyor. Bence burada da yapılacak iş bu şekilde dava dilekçesinde davalı yana tuzaklar kurarak, çek bedellerini, nasıl olup da yanlış kişiye ihtarname gönderdiğini, anahtarı ne gerekçe ile A'ya teslim ettiğini açıklamaya çalışırken ağzından bir şeyler kaçırmasını sağlamaya çalışmak gibi görünüyor. Sn. simali2'nin bahsettiği kararı görebilseydik ona göre konuşabilirdik. Ben bu kadar kısa bir özet üzerinden genelleme yapılamayacağını düşünüyorum. O olayda belki akrabalık belki de yazılı delil başlangıcı vs. bir durum söz konusu olabilir. Yani bahsedilen karar konusunda temkinliyim. Ben irtifak öncesi de olsa sonrası da olsa yukarıdaki yolla S'nin ağzından bir şeyler kaçırması sağlanamazsa, ("S ise ödemelere ilişkin herhangi bir kanıt olmadığını, kooperatif üyesi ve hisse sahibi olarak hala kendisinin göründüğünü dolayısıyla daireyi asla A’ya devretmeyeceğini söylüyor." şeklindeki ukalalığından bir Avukata danıştığı ve aldığı bilgiye istinaden hareket ettiği ve bu pişkinlikte bir karakterin Avukatlık Ücreti ödemektense davayı kendim takip ederim zihniyetinde olabileceğini düşünüyorum.) ve bu şekilde ikrar elde edilemezse hala bu iş yemine gider diyorum.
Old 02-12-2006, 01:15   #16
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Bence karar da gösteriyor ki; Yargıtay somut olay adaletini esas alıyor. Yani ispat şartı olan ortaklık payı devrine dair yazılı belgeyi dahi devre dışı bırakmış, tarafın kabulü ile hareket etmiş. Bu haliyle hakkaniyetten hareketle davayı kazanabilirsiniz, en azından davanızın şansı yarı yarıya gözüküyor. Hiç olmazsa çek bedellerini ticari faiziyle geri alırsınız.

Saygılarımla.
Old 02-12-2006, 13:02   #17
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Sevgili Arkadaşlar ;
İlginize teşekkürler. Yukarıdaki Yargıtay kararı çok makbule geçti. Şu da var ki; Yargıtay kararına göre Alacak Davası açma seçeneğini de gözden geçirmek gerekecek.
Saygılar...
Old 02-12-2006, 17:01   #18
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın lawyer 55,

12 nolu iletide;

Alıntı:

Ancak davayı önce tapu tescili aksi halde daire bedelinin talebi şeklinde terditli ve başlangıçta cüz'i bir bedelle açmakta, daha sonra ıslah etmekte fayda var.

demiştim zaten.

Saygılarımla.

Old 13-08-2009, 15:56   #19
av.mgider

 
Varsayılan

Sayın meslektaş,merak ettim bu davayı açtınız mı,şuan ne aşamada?
Old 24-02-2010, 22:37   #20
Ahmet KURNAZ

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım;
Benzer bir sorun da bende var,kısaca anlatüayım ve yardımlarınızı talep edeyim.
Müvekkilim,tapulu ve miras malı bir araziyi mirasçılardan bir tanesinden haricen adi senetle satın almış. Diğer mirasçılar da tapu devri için haricen satış yapan varise vekalet vermişler. Bu satış 2006 yılında yapılmış ve müvekkil araziye binden fazla çeşitli meyve ağacı dikmiş,sulama ve içme suyu getirmiş,sulama havuzu yapmış yani bayağı bir harcama yapmış.O zaman arazi fazla bir para etmemektedir. Ancak arazi yapılacak bir baraj alanı içerisinde kalınca,barajın müteahhiti tarafından yüksek fiyatla satın alınıyor.Tabii araziyi satın alan şirket toprağa ayşrı,üzerindeki ağaçlara,sulama ve içme suyu borularına,havuza ayrı fiyat veriyor.
Şimdi burada varislere karşı sebepsiz zenginleşme davası açmayı düşünüyoruz. Miktar olarak,arazi üzerinde bulunan ağaç,sulama borduları ve havuzun bedelleri artı müvekkilin ödediği para kadar bir sebepsiz zenginleşme davası açmayı düşünüyoruz. Elimizdeki adi satış senedi ve tanık beyanları yeterli delil olabilir mi. Arazinin satış parası üzerine ted.bir isteyebilirmiyiz.
Yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 13-07-2013, 15:11   #21
Av.PULAT

 
Varsayılan Sayın meslektaşım!

A S den kooperatifte kayıtl dairesini satın aldığını,daire parasını çekle ödediğini, S dairenin anahtarını satın alan A'ya verdiğini, A kardeşi B ye kiraladığını, B daireyi tahliye ettiğini, bu defa A daireyi Y ye kiralamak üzereyken, S B ye ihtar çekerek, dairenin kendisinin olduğunu, tahliye etmesini istediği,B nin S ye noterden cevap verdiği, A nın bundan haberdar olarak, kendisine satılan daire hakkında neden böyle davrandığını sorduğunda, S bu defa fuzulü işgalden A ya yöneldiği, satışla ilgili hiç bir belgenin bulunmadığı, tanıkların çok olduğu söylemiyle hukuken takip edilecek yol sorulmaktadır.
Daire satışı için hiç bir belge düzenlenmemiş,daire bedeli ödenmiş,satıcı satış olayını kabul etmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, dairenin mülkiyetini satış yoluyla kazanmak olanaksızdır.O halde, daire için ödenen paranın faiziyle talebi gerekir. Bunun için önce bir icra takibi yapılması,itiraz edildiğinde itiraz edilen icra takibini dayanak yaparak alacak davası açılması, davada tanık da dinlenebilir. Yada;
S ye yukarıda anlatılan bilgiler ışığında gerekli anlatım yapıldıktan sonra,kendisine kendisinden ...?tarihte daire alındığı, parasının ödenmiş olduğu halde bu tarihe kadar tapusunun verilmediği, tapunun verilmesini, verilmediği takdirde daire için ödenen paranın faizleriyle birlikte iadesini, aksi halde yasal yollara baş vurulacağı hususunda noterden ihtar çekilip, gereği papılmalı.Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Miras ve Sebepsiz Zenginleşme Durumu Av.Özcan Hukuk Sohbetleri 1 06-04-2012 09:37
itirazın iptali Davası - Islah - Sebepsiz Zenginleşme Davasına Dönüştürme Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 5 12-10-2009 10:54
sebepsiz zenginleşme avslh Meslektaşların Soruları 9 04-02-2008 13:33
sebepsiz zenginleşme hakkında herşey Almıla Meslektaşların Soruları 1 11-09-2006 15:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07743192 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.