Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işe iade başvuru süresi olan 10 günlük süre

Yanıt
Old 10-08-2006, 11:52   #1
sorhan

 
Varsayılan işe iade başvuru süresi olan 10 günlük süre

Merhaba,

Benim sorum işe iade davalarından sonra davayı kazanan işçinin işe iade başvuru süresi olan 10 günlük süre ile ilgili.

İşçi işe başlama başvurusunu 10 gün içinde mi yapmalı yoksa 10 günlük sürede bu başvuru işverene ulaşmalı mıdır? Örnekleyecek olursam; mahkeme kararı 01.01.2006 da kesinleşmiş ise 11.01.2006 da işçi noterden ihtarla yada iadeli taahütlü mektüpla başvurmuş olsa ve de bu başvuruyu işveren 16.01.2006 da tebliğ almış olsa, yapılan başvuru geçerli olur mu? Bu konu hakkında yargıtay kararı mevcut mudur.

Bu konu hakkında bana bilgi verebilirseniz sevinirim.
İyi çalışmalar
Old 10-08-2006, 11:59   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Eski yargıtay kararlarında başvurunun işveren ulaşması aranıyordu. fakat son kararlarda başvurunun işverene ulaşması değil, işçinin iradesini on gün içinde açıklaması gerektiği söyleniyor. doğru olan da ikinci uygulamadır.

Fakat işverenin işe iade talebi karşısındaki yükümlülükleri başvurunun kendisine ulaşması ile başlayacaktır. Mesela işe başlatmama tazminatı için geçmesi gereken bir aylık süre işverenin tebellüğ tarhinden itibaren başlayacaktır gibi.
Old 10-08-2006, 12:38   #3
sorhan

 
Varsayılan

İlginiz için çok teşekür ederim. Elinizde bu konuda bana yardımcı olacak bi yargıtay kararı bulunuyorsa çok memnun olurum. Tekrar teşekürler.
Old 13-08-2006, 14:41   #4
Av.Onur Tunga

 
Varsayılan

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bu konuda bir kararına henüz rastlamadım ama söylenen odur ki, bazı üyeler, başvurunun 10 işgünü içerisinde işverene ulaşması gerektiğini düşünüyorlarmış.

Kanunu lafzına sıkı sıkıya bağlı kalınarak yapılan bu yorumun ispat açısından işçi aleyhinde sıkıntılara yol açacağını düşündüğüm için Sayın Özoğul'un fikrine katılıyorum.

Selamlar
Old 13-08-2006, 17:36   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Böyle bir şüphe bulunuyorsa biraz daha fazla posta masrafı verilerek PTT hizmetlerinden en hızlı olanı (adı aklıma gelmedi) ile aynı gün tebligatın işverene ulaşması sağlanabilir. Gerçi ekonomik durumu itibariyle işçiye bir külfettir ama en emin yol bu. Ayrıca gönderilecek tebligatta "...Şu tarihte işyerinize bizzat başvurdum. İçeri alınmadım. Bunun üzerine işbu talebimi noter kanalı ile gönderiyorum...." Şeklinde ibareler yazılırsa ileride ispat açısından daha etkili olabilir.
Öte yandan işe iade davaları ile tam anlamıyla boğulmuş durumda olan dairenin işçi aleyhine böyle bir düşünce içerisinde olmasına akıl sır ermiyor. Binbir emekle dosya inceleyip karar veriyorlar sonra da bu kararın infazını sıkıntıya düşürecek bir görüş içerisine giriyorlar.. Ben bu görüşte olacaklarını sanmıyorum. Yargı kararının böylesi basit bir gerekçe ile uygulanamaz hale getirilebilmesi, kötüniyetli işverenlere yargı kararından basit bir vücut çalımıyla sıyrılma imkanı sağlayacaktır ki bu da kabul edilemez.

Yazarken bir şey daha aklıma geldi. Acaba ilam icra yolu ile infaz edilebilir mi? Yani bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair ilam olarak kabul görebilir mi? Bu konuda fikri ya da tecrübesi olan arkadaşlar görüşlerinizi bekliyorum.
Old 13-08-2006, 18:32   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kendim sordum kendim cevaplıyorum. Yargıtay işe iadeye ilişkin hükmün tespit hükmü olduğunu belirtiyor. Bu durumda edaya ilişkin bir hüküm olmadığından icra yoluyla infaz edilemez.

Öte yandan;

Alıntı:

4857 21/5
İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır...

şeklindeki maddeye göre başvurunun bizzat yapılmas gerektiği sonucuna varılmaktadır. İhtilaf işverenin başvuruyu kayda almaması veya işçiyi işyerine sokmaması gibi durumlardan kaynaklanmaktadır. Buna karşın işçi başvuruyu süresinde yaptığını ispat için noteri vasıta kılmak zorunda bırakılmış olmaktadır. Bu durumda işçi başvuru için kendinden beklenen gayreti göstermiş olmakla sorumluluktan kurtulmalıdır. Aksinin kabulü kötüniyetin kanunca himaye edilmesi olur ki bu kabul edilemez.
Old 13-08-2006, 19:10   #7
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Benzer bir konuya yazmıştım. Buraya da ekleyeyim. 9. Dairenin başvuru anını esas alacağına ilişkin seminerlerde şifahi beyanları var. Fakat konuyla birebir ilgili karar henüz yok. Bunun yanında eski tarihli bazı kararlarda dolaylı olarak işverene ulaşma anının esas alınacağı sonucu çıkıyor. Seminerlerdeki beyanlarını dikkate alırsak başvuru anında on günlük sürenin geçmemiş olması yeterli.
Old 10-01-2012, 16:59   #8
Av.Onur Tunga

 
Varsayılan

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2008/35175 K.2010/19236 T. 16.6.2010

DAVA: Davacı, boşta geçen ücret alacağı ile işebaşlatmama tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. Göktaş tarafındandüzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:

KARAR: Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli nedenolmadan feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davasının lehine sonuçlandığını,süresinde müracaatına rağmen davalı işverence işe başlatılmadığını ilerisürerek boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının hüküm altınaalınması isteğinde bulunmuştur.

Davalı işveren, davacının süresinde başvurmadığını,ayrıca vekil aracılığıyla başvuruda bulunulamayacağını belirterek davanın reddinekarar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece işe iade kararından sonra işçinin işebaşlatılmak için bizzat başvurması gerektiği, vekil aracılığıyla yapılanbaşvurunun kanuna uygun olmadığı, süresinde başvuru yapılmadığı gerekçesi iledavanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı taraf temyiz etmiştir.

İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işvereninişe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçensüreye ait ücret konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasınagöre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksihalde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. 4857sayılı İş Kanunu'nda işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenlemebulunmamaktadır, işçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işvereneiletebileceği gibi, vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile deulaştırabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun dairemizce de benimsenengörüşü bu yöndedir ( 17.06.2009 gün ve 232-278 sayılı kararı ). Aynı maddenin1. fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işebaşlatmak zorundadır. Aksi halde en az 4, en çok 8 aylık ücret tutarındabelirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadarücret ve diğer hakları ödenmelidir.

İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimiolmalıdır, işçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iadedavasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işeiade başvurusu olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresiiçinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işebaşlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabuledilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 saydı İş Kanunu'nun 21/5.maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da,işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçensüreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılanfeshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatıödenmelidir ( Yargıtay 9. HD. 14.10.2008 gün 2007/29383 E., 2008/27243 K. ).

İşeiade yönündeki başvurunun 10 iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmeklebirlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.

İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabuledildiğini 1 ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunlarısebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlututulamaz, işverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylıkişe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul birsüre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içerenbildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla 2günlük süre olarak değerlendirilebilir, işçinin işe iadeyi içeren tebligatıişyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 56.maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok 4 güne kadar yol süresimakul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla 4 gün içindeişe başlaması beklenmelidir.

İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olmasıgerekir, işverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatıödememek için yapmış olduğu çağrı,gerçek bir işe başlatma daveti olarakdeğerlendirilemez.

İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işebaşlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarakaçıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesiişverence feshedilmiş sayılır. Fesih tarihindeki ücrete göre işe başlatmamatazminatı ödenmelidir.

İşe başlatmama tazminatının da fesih tarihindekiücrete göre hesaplanması gerekir, işçinin işe başlatılmadığı tarih, işebaşlatmama tazminatının muaccel olduğu andır. Bahsi geçen tazminat yönündenfaize hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir.Ancak işçinin işe iade başvurusunda işe alınmadığı taktirde işe başlatmamatazminatının ödenmesini talep etmiş olması durumunda işverenin ayrıca temerrüdedüşürülmesi gerekmez ve bahsi geçen tazminat muaccel olduğu anda işverenceödenmelidir.

Boşta geçen süreye ait 4 aya kadar ücret ve diğerhaklar için ise, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır.Sözü edilen alacak işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.

Boşta geçen sürenin en çok 4 aylık kısmı içindegerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı,yakacak yardımı ve servis gibi parasal haklar dahil edilmelidir. Söz konusuhesaplamaların işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılmasıve para ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununlabirlikte işçinin ancak çalışması ile ortaya çıkabilecek olan arızi fazlaçalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışmakarşılığı ücret ile satışa bağlı pirim gibi ödemelerin, en çok 4 ay kadar boştageçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesimümkün olmaz.

Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar ile işebaşlatmama tazminatı brüt olarak hüküm altına alınmalı ve kesintiler infazsırasında gözetilmelidir.

İşe iade davası ile tespit edilen en çok 4 aya kadarboşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı İş Kanunu'nun34. maddesinde sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır. Ancak işe başlatmamatazminatı niteliği itibarıyla tazminat olmakla uygulanması gereken faiz yasalfaiz olmalıdır.

Somut olayda Bursa 5. İş Mahkemesi'nin 24.01.2007gün ve 1551-35 sayılı işe iade kararı dairemizin 18.06.2007 tarih ve 9548-19213sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş olup, kesinleşen karar davacı vekiline02.08.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili, aynı günlü noterihtarnamesi ile müvekkilinin işe başlatılmasını istemiştir, ihtarname16.08.2007 tarihinde işverene tebliğ edilmiştir.

Yukarıda belirtildiği gibi işçi, başvurusunu bizzatyapabileceği gibi, vekil ya da üyesi olduğu sendika aracılığıyla da yapabilir.Mahkemece vekil aracılığıyla başvuru yapıldığı gerekçesi ile isteğin reddidoğru olmamıştır.

Öteyandan, davacı vekili kesinleşen kararın tebliğinden itibaren 10 iş günü içindeişe başlatılma iradesini noter aracılığı ile yöneltmiş olup, postadakigecikmeler nedeniyle iradenin 10 iş günlük süreden sonra işverene ulaşmışolması başvurunun süresinde yapılmadığını göstermez. Önemli olan iradenin 10işgünlük süre içinde yöneltilmiş olmasıdır.

Belirtilen hukuki ve maddi olgulara göre davacınınkesinleşen işe iade kararına rağmen süresinde işe başlatılmadığıanlaşıldığından dava konusu tazminat ve alacağın hesaplanarak hüküm altınaalınması gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalı olmuştur.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılısebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 16.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 10-11-2016, 10:33   #9
av.külcü

 
Soru Tebliğden itibaren 10 işgünü hesaplanırken hafta sonu dahil mi?

Merhaba Arkadaşlar,

Bir hakimle 10 günlük sürenin niteliği hususunda ihtilafa düştük.

Hakim der ki; "10 günlük süre işgünü olduğu için 10 günün içine denk gelen Cumartesi-Pazar'lar sayılmaz, diğer günler sayılarak 10. gün bulunur." Yani örnekleyecek olursam; 01.01.1111 Pazartesi günü başlayan bir sürenin son günü 10.01.1111 Çarşamba günü değil, 12.01.1111 Cuma günüdür... Yargıtay'ın görüşünün de bu yönde olduğunu söylüyor.

Biraz araştırdım bu yönde bir karara rastlamadım ve bence Hakim yanlış düşünüyor.

Konu hakkında bilgisi olan arkadaşlar bilgilerini paylaşırsa sevinirim.
Şimdiden teşekkürler...
Old 10-11-2016, 11:29   #10
Av.Ardacan

 
Varsayılan

Kanun maddesi oldukça açık bir şekilde "iş günü" dediği için sürelerin hesaplanmasında cumartesi-pazarı dahil etmemek gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yine maddenin lafzından işçinin işverene bizzat başvurması gerektiği gibi bir sonuç çıksa da, işçi lehine yorum ilkesi ve mahkeme kararının infazı açısından işçinin makul bir sürede iadeli taahhütlü posta yahut noter kanalından yaptığı başvurunun, 10 iş günü geçtikten sonra işverene ulaşması halinde dahi başvuru usulüne uyulduğunun kabulü gerekeceği kanaatindeyim.
Old 25-01-2017, 16:18   #11
av.külcü

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ardacan
Kanun maddesi oldukça açık bir şekilde "iş günü" dediği için sürelerin hesaplanmasında cumartesi-pazarı dahil etmemek gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yine maddenin lafzından işçinin işverene bizzat başvurması gerektiği gibi bir sonuç çıksa da, işçi lehine yorum ilkesi ve mahkeme kararının infazı açısından işçinin makul bir sürede iadeli taahhütlü posta yahut noter kanalından yaptığı başvurunun, 10 iş günü geçtikten sonra işverene ulaşması halinde dahi başvuru usulüne uyulduğunun kabulü gerekeceği kanaatindeyim.

Bilgi için teşekkür ederim.
Cumartesi sayılıyormuş, Pazar sayılmıyormuş.
Elimde davacının son gün çektiği bir ihtar var. Pazarlar sayılmazsa süresinde, sayılırsa değil. İşin ilginç yanı davalı büyük bir firma ve en az 20 Avukatı var. İhtara cevaben "ihtar süresinde değil" diye cevap vermişler.
Uygulamaya ilişkin karar bulamadım. Düşünüp duruyoruz bakalım
Old 13-04-2017, 11:14   #12
Av.Serap Kurtuldu

 
Varsayılan

Sayın Av.Külcü,
10 iş günü uygulamasına dair yargıtay kararı bulduysanız paylaşmanızı rica edeceğim.
Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
TİS'de işe iade için özel hakem şartı, mahkemeden işe iade talep etmeye engel midir? Av.Ayşe Batumlu Meslektaşların Soruları 6 09-01-2010 00:28
Kadın için 300 günlük bekleme süresi arzaplı Hukuk Soruları Arşivi 8 18-07-2006 02:36
Günlük, 7 Günlük, 30 Günlük Mesajlar Admin Site Haberleri 2 04-12-2003 13:10
İdari Mahkemeye Başvuru Süresi attractive Hukuk Soruları Arşivi 2 19-05-2003 08:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04424810 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.