Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Faks Yoluyla Yapilan SÖzleŞmelerİn GeÇerlİlİĞİ

Yanıt
Old 21-04-2008, 09:10   #1
av.fundasin

 
Varsayılan Faks Yoluyla Yapilan SÖzleŞmelerİn GeÇerlİlİĞİ

Değerli meslektaşlarım.Faks yoluyla yapılan sözleşmelerin geçerliliği ile ilgili Yargıtay kararına ihtiyacım var.Ben bir kaç tane buldum ama yeterli değil.Teşekkürler.
Old 21-04-2008, 10:02   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

E:2005/1932
K:2005/4790
T:28.04.2005

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın REDDİNE yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili müvekkili ile davalılar arasında çelik alım-satımı için sözleşme yapıldığını, davalıların akdin ifasını geciktirdiklerini ve görüşmelere son verdiklerini; müvekkilinin görüşmeler süresince iyiniyetli davranarak sözleşmenin kurulacağı ve ifa edileceğine inandığını belirterek, bu nedenle uğradığı 51.800.-USD değer kaybı, 129.506,40 USD kar kaybı, 20.125.-USD başka yerden alınan mal nedeniyle uğranılan kar kaybı, 8.400.-USD işgücü kaybı ve 100.000.-USD yapılabilecekken yapılamayan anlaşmalar nedeniyle kar kaybı toplamı 309.381.-USD. tazminatın fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar Buyurgan AŞ., M. Selçuk Buyurgan ve A. Rıza Buyurgan vekilleri davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Diğer davalı Finansteel Overseas Ltd. yargılamaya katılmamıştır.

Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen raporlar çerçevesinde davacı yanın sözleşmenin varlığını ispatlayamadığı gerekcesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Satışa yonelik olarak uzun süre devam eden faks mesajları sonucunda davacı Darmetal Sara tarafından davalılardan Finansteel Overseas Ltd. lehine amir banka Credit Suisse First Boston Bank tarafından 04.02.1999 tarihli akreditifin duzenlendigi anlaşılmaktadır. Bu akreditif metni alıcı, satıcı, satıs bedelı, malın cins ve miktarı, yükleme ve varış limanı gibi satış akdinin oluşması için gerekli unsurları ihtiva etmektedir.

Satıcı 05.02.1999 ve 10.02.1999 tarihli fakslarla akreditif metninde bazı değişiklikler yapılmasını istemiş, amir banka tarafından bu değişiklikler yapılarak tarafların onayına sunulmuştur. Nitekim davacı 21.05.1999 tarihinde taraflar arasındaki anlaşmayı teyid ederek yüklemenin ay sonundan önce yapılmasını, aksi takdirde anlaşmanın iptal edilebileceğini bildirmiştir. Davalı satıcı, alıcının bu mesajına karşı gönderdiği 22.05.1999 tarihli faks mesajında malların Ukrayna'daki yükleme limanında hazır bulunduğu için yükleme işini iptal edemeyeceğini beyan etmiştir.

Bu suretle taraflar arasında icap ve kabulle sözleşmenin oluştuğunun kabulü gerekirken, HUMK.nun 275 nci maddesine aykırı olarak, hakimin cozümlemesi gereken uyuşmazlıga ilişkın olarak alınan ve olaya uygun dusmeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir.

Kaldı ki, dava dilekçesinde sözleşmenin ifa edilmemesi yanında sözleşmenin kurulacağı ve ifa edileceğine güvenilerek sözleşme öncesi görüşmelerden doğan sorumluluğa da dayanılmıştır. Doktrinde "culpa in contrahendo" olarak adlandırılan bu tür sorumluluğun da tazminat talebine dayanak yapılabileceği kuşkusuzdur. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması da kabul şekli itibariyle doğru görülmemiştir.

Öte yandan akreditif içeriğinde akdin Darmetal Sàrl ile Finansteel Overseas Limited arasında oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle adı geçen şirket dışındaki davalılar hakkındaki davanın husumetten reddi gerekirken esastan reddedilmesi de isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-04-2008, 10:19   #3
Admin

 
Varsayılan

Malumunuz veçhile bir sözleşme icap ve kabulün bir araya gelmesiyle kurulur, genel kural olarak şekle tabi değildir ve bu bağlamda icap veya kabulün faksla iletildiği sözleşmeler de elbette geçerlidir.

Bu nedenle sorunuzda bahsettiğiniz "sözleşmenin geçerliliği"nden kastınızın aslında BK kapsamında böyle bir sözleşmenin "yazılı şeklin unsurlarına haiz olup olmadığı" olduğunu sanıyorum, yanılıyor muyum? Hal böyle ise aşağıdaki alıntı size ışık tutacaktır:

Alıntı:
Bu konudaki ilk tartışmalar teleks ve faks iletişimlerinin yaygınlaşmaya başlaması ile hızlanmış ve teleks ve faks yoluyla gönderilen bir dökümanın “yazılılılık şekline” uygun olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Teleks açısından bu soruya daha kesin bir hayır yanıtı vermek kolaydır, zira teleks üzerinde “imza” atılması mümkün olmayıp, teleks daha çok şahıslar arası direkt telgraf vasfında bir teknolojidir.[1] Aslında telgraf açısından çeşitli Borçlar Hukuku sistemlerinde (ve bu bağlamda Türk Hukukunda da) yazılı şeklin unsurlarına haiz olduğu yolunda düzenleme ve görüşler vardır (BK.13/II). Ancak bu hükmün telekse kıyas yoluyla uygulanması pek güçtür zira telgraftan farklı olarak telekste metin objektif bir üçüncü kişinin (örneğin Posta İdaresi) muhafazası altında olmayıp, doğrudan doğruya icapçı tarafından gönderilmektedir. Teleks metni içinde “imza” unsurunun tamamlanması da mümkün olmadığından teleks metninin yazılı kabul edilmesi olası değildir.[2]

Faks iletişimi açısından ise durum biraz daha bulanıklaşmaktadır, zira teorik olarak faks metni bir imza ihtiva etmektedir. Ancak faks metni altındaki imzanın geçerli bir imza olarak tesbiti ciddi bir sorundur, zira
a) Faks teknolojisinin yapısı gereği bu imzanın orjinal metnin altında yer aldığından emin olmak imkansızdır (Örneğin bir başka metin altındaki imza fotokopi yoluyla gönderilmeden önce faks metni altına aktarılabilir)
b) Faks teknolojisinde irade beyanının beyan sahibi gözüken kişi tarafından göndermiş olup olmadığını anlamak çoğu kez mümkün değildir. (Faks makinelerinde zaman zaman gönderici numarası belirmekteyse de, bu numara göndericinin gerçek numarası olmayıp, yine gönderici tarafından belirlenen bir numaradır, dolayısıyla faks makinesini programlamayı bilen bir kişinin herhangi bir kişinin adı ve numarası ile faks göndermesi mümkündür)
c) Geleneksel bir yazılı metinden farklı olarak faks metni altındaki imzanın gerçekten göndericiye ait olup olmadığının bir uzman tarafından anlaşılması dahi çoğu kez mümkün olmayacaktır, zira bu araştırma faks/fotokopi metinlerde teknik olarak çok güçtür.
Dolayısıyla faks yoluyla gönderilen bir metnin de yazılı kabul edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
[3]

[1] Aynı görüşte NOMER A.e., s.40

[2] KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, A.e., s.236-237. Aksi yönde kabul edilebilecek bir Yargıtay kararı: “Bugünkü modern kominikasyon sistemi gereği ticari hayatta teleksin çok sık kullanılan bir yol olması ve taraflaca itiraza uğramaması halinde teleks yazışmalarının da delil niteliğinde kabul edilmesi gerekir. Teleks yazışmasının imzalı olması mümkün ve müteamel değildir”. Yarg.11.HD., 10.7.1986 T., E.1986/3605, K.1986/4337, Kay.KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, A.e., s.237

[3] Aynı görüş KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, A.e., s.239. Farklı görüşteki bir İngiliz Mahkemesi kararında Mahkeme “faks üzerindeki imzanın normal bir kağıt üzerindeki imzadan farklı olamayacağı, kişiyi tanımlayan bir işaret anlamına gelen imza için bazı metotları geçerli kabul ederkeni bazılarını etmemek için bir neden bulunmadığını” belirtmektedir. (Re a Debtor Davası 2021/1995, CHISSICK/KELMAN, A.e., s.83,dn.9). Ancak buradaki sorunun bu işaretin gerçekten atfedilen kişi tarafından yapılıp yapılmadığını tesbit etmekteki imkansızlık olduğu gözden kaçmamalıdır. Dolayısıyla bu örnekte kişinin imzayı kabulü varsa Mahkemenin vardığı sonuç doğru ise de (ki bu durumda zaten muhtemelen bir ihtilaf olmayacaktır), aksi durumda yani imza inkarı varsa bu iddianın doğruluğunun teknik olarak ispatının zorluğu karşısında Mahkemenin vardığı sonuç eleştiriye açıktır.

(Elektronik Sözleşmeler :Kuruluş ve Geçerlilik Şartları, Sinan Öztürk, İÜSBE. Yüksek Lisans Tezi 2002)


Old 21-04-2008, 10:44   #4
gürbüz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/6281
K. 2000/8714
T. 9.11.2000
• SATIM VE TAŞIMA SÖZLEŞMESİNE AYKIRILIK NEDENİYLE PEŞİN ÖDENEN BEDELLERİN İSTİRDADI TALEBİ ( Alım-Satım ve İhracat Konusunda Uzman Bilirkişi Kurulundan Faks Yoluyla Yapılan İcap ve Kabullerin ve Taşınan Yükün Akıbeti Araştırılarak Düzenlenecek Rapor Doğrultusunda Hüküm Kurulması Gereği )
• BİLİRKİŞİ RAPORUNUN İCAP VE KABUL İLE TAŞINAN YÜKÜN AKIBETİ KONUSUNDA ARAŞTIRMA YAPILMADAN DÜZENLENMİŞ OLMASI ( Satım ve Taşıma Sözleşmelerine Aykırılık Nedeniyle Peşin Ödenen Mal Bedeli ve Navlunun İstirdadı Davasında - Satım ve İhracat Konusunda Uzman Yeni Bilirkişi Kurulu Oluşturularak Rapor Alınması Gereği )
• İSTİRDAT TALEBİ ( Satım ve Taşıma Sözleşmesine Aykırılık Nedeniyle Peşin Ödenen Sözleşme Bedelleri İçin - Satım ve İhracat Konusunda Uzman Olmayan ve Faksla Yapılan İcap ve Kabul Beyanları Konusunda Yeterli Araştırma Yapmayan Bilirkişi Raporunun Hükme Esas Alınamayacağı )
818/m.1,187,188
1086/m.284
ÖZET : Davacı, ileride yapmayı düşündüğü makarna ihracaatı için üretici olan davalı Pastavilla A.Ş ne mal bedelini ( 7150 ) USD olarak peşin ödediğini, yine diğer davalıya da ( 600 ) USD navlunun peşin ödendiğini, bu arada, bir talimatı ve teslimat olmadığı halde, davalı Pastavilla A.Ş nin kendi nam ve hesabına gerçekleştirdiği bir ihracat bedelini, kendinden tahsil edilen satış bedeline saydığını, zarardan her iki davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, ( 7750 ) USD'nin faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. İhracat belgelerinde gönderenin Pastavilla olarak gösterildiği ve bu arada mal bedelinin davalı Pastavilla hesabına yatırıldığı görülmektedir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davalı savunma ve itirazları ve özellikle tarafların 29.8.1996 ve 3.9.1996 tarihli icap ve kabulleri yeterince incelenmediği gibi, taşınan yükün akıbeti de araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece, gerçeğin ortaya çıkması yani davaların sözleşmeye uygun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin açıklığa kavuşturulması için, uyuşmazlığın niteliği de nazara alınarak, mahkemece, ihracat, taşıma ve satım hususunda uzman yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden davalı savunma ve itirazlarını karşılar rapor alınması, bu arada Bumeran tarafından taşınan yükün akıbetinin araştırılması ve elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın İzmir Asliye 1.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 21.4.2000 tarih ve 1997/1554-2000/406 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 7.11.2000 günde davacı Devrim Öz ile davalı Pastavilla A.Ş avukatı Münir Erçeltik gelip, diğer davalı ve avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı, ileride yapmayı düşündüğü makarna ihracaatı için üretici olan davalı Pastavilla A.Ş ne mal bedelini ( 7150 ) USD olarak peşin ödediğini, yine diğer davalıya da ( 600 ) USD navlunun peşin ödendiğini, bu arada, bir talimatı ve teslimat olmadığı halde, davalı Pastavilla A.Ş nin kendi nam ve hesabına gerçekleştirdiği bir ihracat bedelini, kendinden tahsil edilen satış bedeline saydığını, zarardan her iki davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, ( 7750 ) USD'nin faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Pastavilla A.Ş vekili, davacının ihraç edeceği makarna için fiyat istediğini, bunun üzerine, fabrika teslim fon fiyatının ( 550 ) USD olduğunun ve ihracat taahhüdünün müvekkili tarafından gerçekleştirileceğinin bildirildiğini, davacının kabul etmesi üzerine yükün diğer taşıyıcı firmaya teslim edildiğini, bu arada, davacı talebi ile de faturanın Rusya'daki alıcı adına düzenlendiğini, satış esasının FOB olduğunu, davacının ödediği navlunun alıcı nam ve hesabına olduğunu, müvekkilinin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili de cevabında, müvekkilinin acentelik hizmeti verdiğini, acenteye karşı böyle bir dava açılamayacağını, taşımanın gerçekleştirildiğini, konşimento hamili olmayan davacının dava hakkının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, davacının ihraç kaydı ile satın alacağını bildirdiği 13 ton makarna bedelini davalı Pastavilla A.Ş ne peşin olarak yine yükün Rusya'ya taşıma işini üstlenen diğer davalıya taşıma ücretini peşin olarak ödediği, ancak, davalı Pastavilla'nın mal teslim borcunu gerçekleştirmediği, bir başka sözleşme gereği Rusya'daki dava dışı firmaya gönderdiği mal bedelini davacıdan tahsil ettiği peşin mal bedelinden tahsile kalkıştığı, davalının sebepsiz zenginleştiği, diğer davalının ise, mal bedelinden sorumlu değil ise de, davacı talimatı ile gerçekleştirdiği bir taşıma bulunmadığından tahsil ettiği 600 USD'nin 9.9.1996 ödeme tarihinden yürütülecek faizi ile davalı Pastavilla A.Ş den, ( 600 ) USD nin 16.9.1996 tarihinden yürütülecek faizi ile davalı Bumeran Ltd.Şti.nden tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.

Dava, satış ve taşıma sözleşmesine aykırılık nedeniyle peşin ödenen satış ve taşıma ücretinin istirdadına ilişkindir.

Davalı Pastavilla A.Ş cevap ve yargılama sırasındaki savunmalarında, karşılıklı icap ve kabul sonucu satış sözleşmesinin kurulduğunu, mal bedelinin fabrika tesliminde peşin alınacağının, ihracat taahhüdünün kendileri tarafından gerçekleştirileceğinin açıkça belirtildiğini, tüm bu hususların davacının bilgi ve kabulünde olduğunu, ayrıca, davacının gösterdiği taşıyıcıya teslimatın yapıldığını, yurtdışındaki alıcıdan mal bedelini alamayan davacının bu davayı açtığını savunarak, bu doğrultuda yazışma ve delillerini ibraz etmiştir.

Gerçekten de, davacının 28.8.1996 tarihli ihraçlık makarna fiyatını soran davacı faksına karşı davalı Pastavilla, 29.8.1996 tarihli cevabi faksında, fabrika teslim koşulu makarna ton fiyatının 550 USD olduğunu, bedelin fabrika tesliminde peşin alınacağını, ihracaat taahhütlerinin firmalarınca karşılanacağını bildirmiştir. Bunun üzerine davacı, 3.9.996 tarihli faksında, diğer davalı Bumeran'ın 11-12 Eylül'de seferi olduğunu, makarnanın bu tarihte hazır edilip edilmeyeceğini sorduktan sonra, ihracatçı firmanın Pastavilla, alıcının ISARU, ihracat konusunun 13 ton ve ton/550 USD makarna olduğu açıklandıktan sonra hesap numarası istenilmiştir. Bilahare, davacının talep ettiği miktardaki makarnanın yine davacının gösterdiği taşıyıcıya teslim edildiği, gerekli ihracat belgelerinde gönderenin Pastavilla olarak gösterildiği ve bu arada mal bedelinin davalı Pastavilla hesabına yatırıldığı görülmektedir.

Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davalı savunma ve itirazları ve özellikle tarafların 29.8.1996 ve 3.9.1996 tarihli icap ve kabulleri yeterince incelenmediği gibi, taşınan yükün akıbeti de araştırılmamıştır.

Bu durumda mahkemece, gerçeğin ortaya çıkması yani davaların sözleşmeye uygun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin açıklığa kavuşturulması için, uyuşmazlığın niteliği de nazara alınarak, mahkemece, ihracat, taşıma ve satım hususunda uzman yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden davalı savunma ve itirazlarını karşılar rapor alınması, bu arada Bumeran tarafından taşınan yükün akıbetinin araştırılması ve elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 100.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalı Pastavilla A.Ş'ye verilmesine, 09.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/11 951
K. 1997/178
T. 12.3.1997
• TACİRLER ARASI İŞLEMLER ( Akdin feshi )
• HAKSIZ REKABET ( Akdin feshi )
• FAKS İLE SÖZLEŞME FESHİ
6762/m.20/3
ÖZET : Türk Ticaret Kanunun 20/3. maddesindeki ihbar ve ihtar şekilleri, geçerlilik şartı olmayıp, bir isbat şartıdır.

Davalı şirket, davacıya gönderdiği fakslarla sözleşmeyi feshetmiş, davacı ile artık çalışmasının mümkün olmadığını açıklamıştır. Bu açıklama akdin feshi niteliğindedir.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki "sözleşmenin iptali, haksız rekabetin men'i dâvasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 10.11.1994 gün ve 1994/4411343 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.6.1995 gün ve 1995/24304849 sayılı ilâmı;

( ...Davacı vekili, müvekkilinin davalı Royal Sanders Firması ile ürünlerinin Türkiye'de pazarlanması için tek satıcılık sözleşmesi düzenleyip, müvekkiline herhangi bir feshi ihbarda bulunmadan davalı Fatusch Kozmetik ile anlaşarak Türkiye Genel Distribütörlüğünü vererek akde aykırı davrandığını ileri sürerek, müvekkili ile Royal Sanders arasında yapılan sözleşmenin geçerii olduğunun tesbitine ve sözleşmenin aynen ifasına, diğer davalının eyleminin haksız rekabet olduğunun tesbiti ile haksız rekabetin önlenrnesini, davalı tarafından satılan Extase marka mamüllerin toplatılmasını ve satışın önlenmesini, kararın ilanı ile tazminat haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.

Karşı davacılar ve davalılar vekili, davacı ile Royal Sanders arasında yapılan 20.8.1989 tarihli sözleşmenin yerini yeni kurulan 20.9.1991 tarihli sözleşmenin aldığını, yeni sözleşmede, sözleşme süresinin bitiminde sözleşmenin devamının taahhüt edilen miktarda mal alınıp ve sonuç alınması koşuluna bağlı olduğu, davacının bu koşulları yerine getirrnediğinden sözleşmenin otomatik olarak sona erdiğini, borçlarını ödememesi nedeniyle davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, davacıya gönderilen fakslarda sözleşmeye aykırı tutumu nedeniyle bundan böyle Fatusch Kozmetik ile çalışılacağı, kendileriyle ticari ilişkinin sona erdiği bıldirilip, sözleşmenin sona erdiğini ve Fatusch ile 24.2.1994 tarihli sözleşmenin yapıldığını savunarak davanın reddini, karşı dava olarak da davacı ile Royal Sanders arasında imzalanan sözleşmenin geçersizliğinin tesbitini, davacının Fatusch Kozmetik'e karşı sürdürdüğü haksız rekabetin tesbiti ve önlenmesini, kararın ilanını istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, taraflardan davacı Metro... Ltd. Şti. ile Royal Sanders firması arasındaki 20.8.1989 tarihli sözleşme ile ardından düzenlenen sözleşmelerin yasanın belirlediği biçimde feshi yoluna gıdildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığı, aksine sözleşmenin geçerliliğinin kabulü yolunda 21.2.1994 tarihli fatura, 2.7.1993 tarihli sertifıka düzenlendiği, bu suretle sözleşmenin geçerli olduğu, davalı Fatusch Kozmetik'in uygulama ve fiillerinin haksız rekabet oluşturduğu gerekçeşiyle davacı ile Royal Sanders BV. arasında düzenlenen 20.8.1989 tarihli tek satıcılık sözleşmesinin geçerli olduğunu tesbiti ile sözleşmenih aynen ifasına, davalı Fatusch Kozmetik San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. nin eylem ve uygulamasının haksız rekabet olduğunun tesbiti ile önlenmesine ve adı geçen davalının sattıgı Ekstane Marka Mamullerinin, toplatılmasına, satışının önlenmesine, maddi ve rnanevi tazminat hakkının saklı tutulmasına kararın ilanına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davalılar Royal Sanders BV. vekili ve davalı Fatusch Kozmetik San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekilı temyiz etmiştir.

TTK.nun 20/3. maddesi uyarınca, "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır". Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygularnasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır.

Davalı Royal Sanders BV. firması, davacıya gönderdiği 15.2.1994 ve 22.2.1994 tarihli fakslarla sözleşmeyi feshetmiş ve davacı ile artık çalışmanın mümkün olrnadığını açıklamıştır. Bu açıklama aktin feshi niteliğindedir. Bu durumda Royal Sanders BV. ile davacı Metro... Ltd. Şti. arasındaki aktin feshedildiğinin kabulü gerekir. Buna göre asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilrniştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar ve mukabil davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliği ile karar verildi.
Old 21-04-2008, 19:41   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Soruya konu olay münferit bir olaydır,faks ile iletilen hesap dökümüne ilişkin bu beyanın geçerli olmadığı açıktır.

Ancak yanlar arasında,özellikle ticari ilişkilerde taraflararasında faks ile teklif ve kabulün mutad hale gelmiş olması,bu konuda zımni veya açık bir faks anlaşması bulunması halinde faks ile iletilen iradelerin geçerli ve sonuç doğurucu olduğunu kabul etmek gerekir.
Bu konuda sorun yaşamak istemeyen firmalar,faks anlaşması yapmaktadırlar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Meslekte Yapilan Hatalar nakil Hukuk Sohbetleri 41 17-10-2009 21:52
Faks ispat aracı olabilir mi.....? av_abay Meslektaşların Soruları 2 19-04-2008 14:41
Noterde AraÇ Satimi, GeÇerlİlİĞİ Ve Kurumlari BaĞlayiciliĞi bsdbsdbsd97 Meslektaşların Soruları 2 01-11-2007 18:27
Yurt DiŞindan Yapilan Teblİgatlarin GeÇerlİlİĞİ Av.G.GÖZE Meslektaşların Soruları 2 06-09-2007 13:09
E-posta ile Faks Almak ister misiniz ? InterFAX Ticari Duyurular 0 31-01-2007 19:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05257797 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.