Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Kabahatler Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı 1. Bölüm

Yanıt
Old 24-07-2006, 21:44   #1
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan Kabahatler Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı 1. Bölüm

22 Temmuz 2006 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 26236
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/108
Karar Sayısı : 2006/35
Karar Günü : 1.3.2006

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER:

1 - Kızıltepe Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/108)
2 - Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/111)
3 - Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/112)
4 - Kuşadası Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/118)
5 - Giresun Ağır Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/121)
6 - Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/123)
7 - Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/144)
8 - Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/157)
9 - Kızıltepe Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/72)
10 - Orhaneli Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2005/168)
11 - Malatya Bölge İdare Mahkemesi (Esas: 2005/169)
12 - Karşıyaka 1. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2006/1)
13 - Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2006/14)

İTİRAZLARIN KONUSU :
A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun;
1 - 3. maddesinin,
2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
5 - 28. maddesinin,
6 - 29. maddesinin,
7 - Geçici 2. maddesinin,
8 - Geçici 3. maddesinin,
B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 36., 123., 125., 128., 138., 140., 142., 153. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I - OLAY
Bakılmakta olan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır.
II - İTİRAZ VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇELERİ
Başvuran Mahkemeler,
- 5326 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile ilgili olarak;
Yargı ayrılığını benimsemiş olan Anayasal rejimde, idari işlemlere karşı adli yargının görevlendirilmesinin, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine idarenin her türlü eylem ve işlemini idari yargı denetimine tabi tutan 125. maddesine ve buna bağlı olarak temyiz merciini değiştirmesi sebebiyle de 155. maddesine,
- 5326 sayılı Yasa’nın 23. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve 5252 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin (4) numaralı fıkrası ile ilgili olarak;
Adli işlemlerle ilgili yargı görevi yürüten Cumhuriyet savcısının yaptığı soruşturma kapsamında, eylemin niteliği ile verdiği kararların onun adli görevi içerisinde değerlendirilmesi gerektiği halde, eylemin niteliğine bağlı olarak kendisine idari yaptırım uygulama görevi verilmesinin Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., ve 9. maddelerinde benimsenen kuvvetler ayrılığı ilkesine; yargı ayrılığı ilkesi gereği maddi ve organik olarak idari işlem niteliğindeki idari para cezasını verme yetkisinin Cumhuriyet savcısına verilmesinin Anayasa’nın 10., 11., 123., 125., 128., 138., 140., 142. ve 155. maddelerine,
- 5326 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile ilgili olarak;
Yargısal organ olmalarına karşın mahkemelere, idari işlem yapma yetkisi veren düzenlemenin Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 123., 125., 128. ve 138. maddelerine,
- 5326 Sayılı Yasa’nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve 28. maddesiyle ilgili olarak;
İdari bir işlem sonucunda tesis edilen idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı idari yargı yerine adli yargıya başvurulmasının ve bunun incelenme usulünü düzenleyen kuralların Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 36., 125., 140., 142. ve 155. maddelerine,
- 5326 sayılı Yasa’nın 29. maddesi ile ilgili olarak;
İdari para cezasına karşı yapılacak itiraz merciini sulh ceza mahkemesi olarak belirleyen 27. maddedeki düzenlemeye bağlı olarak, bu mahkemece verilecek kararlara karşı yapılacak itirazın da ağır ceza mahkemesine verilmesinin Anayasa’nın 2., 125., 153. ve 155 maddelerine,
- 5326 sayılı Yasa’nın geçici 2. ve Geçici 3. maddeleri ile ilgili olarak,
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesine ilişkin gerekçeyle kuralların Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 8., 9., 125., 140., 142. ve 155. maddelerine,
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
III - YASA METİNLERİ
A - İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1 - 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun;
a) “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesi şöyledir:
“MADDE 3.- (1) Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.”
b) “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlıklı 23. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir;
“MADDE 23.- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.”
c) “Mahkemenin karar verme yetkisi” başlıklı 24. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir;
“MADDE 24.- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.”
d) “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir;
“MADDE 27.- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.”
e) “Başvurunun incelenmesi” başlıklı 28. maddesi şöyledir;
“MADDE 28.- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re’sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, “başvurunun reddine”,
b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, “idarî yaptırım kararının kaldırılmasına”,
Karar verir.
(9) İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.”
f) “İtiraz yolu” başlıklı 29. maddesi şöyledir;
“MADDE 29.- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.
(2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine” karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesidir.”
g) Geçici 2. Madde şöyledir;
“GEÇİCİ MADDE 2.- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.”
h) Geçici 3. Madde şöyledir;
“GEÇİCİ MADDE 3.- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir.”
2 - 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin, itiraz konusu (4) numaralı fıkrası şöyledir;
“(4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.”
B - İlgili Yasa Kuralı
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ilgili görülen 2. maddesi şöyledir:
“MADDE 2.- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.”
C - Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru gerekçelerinde Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 36., 123., 125., 128., 138., 140., 142., 153. ve 155. maddelerine dayanılmıştır.
IV - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince değişik tarihlerde yapılan ilk inceleme toplantılarında öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları yasa ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı “Kabahatler Kanunu”nun 29., Geçici Madde 2 ve Geçici Madde 3 maddelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemelerin bakmakta oldukları davalarda uygulanma olanağı bulunmadığından, bu maddelere ilişkin başvuruların Mahkemelerin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
Dosyalarda eksiklik bulunmadığından itiraz konusu diğer kurallarla ilgili olarak işin esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V - YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Esas 2005/72, 2005/108, 2005/123 ve 2005/169 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Birleştirme Kararı
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun kimi madde, fıkra veya ibareleriyle, 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı “Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2005/72, 2005/111, 2005/112, 2005/118, 2005/121, 2005/123, 2005/144, 2005/157, 2005/168, 2005/169, 2006/1 ve 2006/14 Esas sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/108 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2005/108 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B - 5326 Sayılı Yasa’nın 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı itiraz konusu 3. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.” denilmek suretiyle, Kanun’un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Madde gerekçesinden, özel kanunlarda dağınık biçimde yer alan idari yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idari yaptırımların belirlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Böylece, Kanun’un bu kısmında düzenlenen amaç ve kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir.
Yasa’nın 2. maddesindeki kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır. 16. maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak belirlenmiştir. İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İtiraz konusu 3. maddede “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” denilmektedir. Bu kuralın 2. maddedeki tanımla birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun’un idari yargının görev alanını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Ancak, Yasa’nın 19. maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır.
Yasa’nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Bu kuralın, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler dışındaki, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır.
2) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem ve işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa’nın 125 maddesinin birinci fıkrasında, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 140. maddesinin birinci fıkrasında, “Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar”; 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa’da idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir.
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural’ın iptali gerekir.
İtiraz konusu kural Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edildiğinden Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anayasa Mahkemesi Kararı SMK38 Hukuk Soruları Arşivi 2 01-11-2006 15:54
Anayasa Mahkemesi -Mera kanunu ISIL YILMAZ Hukuk Haberleri 0 27-09-2006 09:24
5237 Sayılı TCK ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararları Av. Can DOĞANEL Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 18-09-2006 21:03
Kabahatler Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı Bölüm 2 Av.Engin Özoğul Hukuk Haberleri 0 24-07-2006 21:46
Barolarla İlgili Bir Anayasa Mahkemesi Kararı nfb Hukuk Sohbetleri 1 06-12-2004 19:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05270910 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.