Reenkarnasyona inananlar, geçmişte ya kraldır ya da kraliçe:)

Sonuç: Hımmm... !

Her hayatta bukalemun olmak faydalıymış demek ki..

Alıntı: Yazan Av. Mehmet Saim Dikici Yani bir tür çıplak ceset gibi mi? Musalla taşı vs... Ya ben geçmiş hayatımı değil de hayatı garantiye almak için gelecek hayatımı merak ediyorum... Bu nedenle de reenkarnasyon hoş bir şey gibi geliyor kulağa... Bir de çıplak ölüm korkusunu (sahip olma arzularıyla giydirilmemiş anlamında) öğrenirsem, in keyfime...

Hay allah ne güzel eğlendiniz)))
Çıplak deyincede insanların aklına çıplak insan bedeni gelmesi de ayrıca hoş.
İnsanların dört temek kaygıyla doğduğu söyleniyor ya işte onlardan biri ölüm kaygı/korkusu.Bu kaygıyı gidermenin en kolay (kimbilir belkide en zor) yolu sahip olmak.Ne kadar çok güzel kadın/yakışıklı erkek bol para arabalar giysiler felan .Bu sahip olma arzusuyla ölüm korkusundan kaçtığını sanar kimiler kimileride sürekli kendini meşgul ederek....
Sayın Dikici yukarda yazdım arabalara eşlere paraya sahip olmakla ya da ne bileyim ünlü başarılı olmakla giydirilince biraz daha hoş görünür ve uzaklaşır bu kaygı,ama hep oradadır bir şeye sahip olduktan sonra kendini hissettirir yeniden ve yeni şeylerin peşine düşeriz.
Ben direkt korkuyorum ölümden,ama öyle böyle değil .Öldükten sonra o yaşanmışlıklar mutluluklarımız acılarımız sevgilerimiz ...
Ne oluyor bunlar o zaman bu yaşanmışlıklar boşunamaı...Ölüm kaygımı süslemekten ( belkide bunu beceremediğimden)vazgeçtim.çıplak derken kastım aracı koymaksızın korkmak .Tırsmak...
Ama erkekler hiç bir şeyden korkmadıkları için anlamaları biraz zor tabii...Tii ye almakda bu kaçışlardan biri ...
Reenkarnasyon bu kaygıyı azaltıyor.Aaaa aklıma şimdi geldi budistler yada reenkarnasyona inananlar ölüm kaygısıyla doğmazki...Ne şans...

Gelecek hayatınızı merak etmeniz)))) siz zaten inanmışsınız yeniden doğuşa sayın Dikici))))


Sevgiler

Alıntı: Yazan Tulin kan ter içinde uyandım.Kabus görüyordum ve taşlanarak öldürülüyordum.Ayrıntılar hala zihnimde güneş yüzüme doğuyordu ve gözlerimi açamıyordum üzerimde upuzun beyaz bir giysi vardı ellerim arkamda bağlıydı ayaklarımdada bir ağırlık vardı.Sadece yarım adım atabiliyordum ve yüzümü taşlardan koruyamıyordum.Hiç unutmam ilk taş alnımın sağ taraına geldi.Güneşe hiç bakamam ve kirpiklerimin ve gözyaşlarınm arasından beyaz giysili sevimsiz adamlar beş metre den fazla bir uzaklıktan taşları özellikle kafama attıyorlardı.Bir kaç dakika sürdü bu ve elbisem yana kaydı omuzum açıldı.Bu taşlanmak kadar utanç vermişti bana omuzumu atarak kapatmak istedim ama başaramadım..Her taşın acısı hala hatırımda. Artık kafamı sağa sola çevirmenin yararı olmadığını anladım.Pes ettim ve o acıyla uyandım.İşe giderken hala etkisndeydim kabusun. İş yerinde gazeteyi açtığımda ilk sayfadaki haber" İranda bir kadın Taşlanarak öldürüldü" O gün bu gündür bir yanım ezoterik bilgileri metafiziği öğrenmeye anlamaya çalışıyor.

Irvin Yalom'un Nietzche Ağladığında adlı kitabında henüz öğrenci olan S.Freud, gördüğü rüyalarla bilinçaltı arasında bağ olduğu tezini ileri sürer. Kitabın kahramanlarından Psikanalist Dr. Breuer, 40 yaşındadır, bir gün gördüğü bir rüyayı dostu Freud'a anlatır. Rüyanın ayrıntılarını tam olarak anımsamasam da 40 adet çöpün elinden kayıp düşmesi, dağılması gibi bir şey görmüştür ve Freud'a göre, bu, Breuer'ün 40 yaş bunalımıdır. 40 yıl, kayıp gitmiştir. Rüyaların metafizik öğeler taşımasından çok bilinçaltındaki korkularımızı yansıtan bir yönü olduğunu (Freud'dan bagımsız ) ben de düşünmüşümdür. Gerçi benim bilincim ve bilinçaltım biraz farklı işliyor Eski bir dost, benim çok geçişken bir bilincim/bilinçaltım olduğunu söylemişti. Gerçekten de, günlük etkilendiğim bir olay mutlaka rüyama giriyor.Ayrıca rüya görürken çoğu zaman rüya gördüğümün "farkında" oluyorum. "Kendi kendine psikanalist" bir yorumla, bu farkındalık durumunun "kontrol etme isteği" ile açıklanabileceğini düşünüyorum ama psikoloji eğitimi almadım; bilimsel bir dayanağı yok bu yorumun
Sevgili Tulinin rüyası da (farkında olduğu ya da olmadığı) korkularının yansıması olabilir.Bu rüyadan -yorum yoluyla (bilimsellik iddiası taşımayan)- çeşitli sonuçlar çıkarılabilir:
Sosyal baskıların Sn. Tulin'in yaşamında fiziksel baskıdan daha önemli bir yer taşıması gibi.(Taşlanırken, açılan omuzunu kapatmaya çalışması, çektiği acıya rağmen o ayrıntıyı yaşamaktan çok etkilenmesi)..
Aile/eş/vs. tarafından önüne baskıcı engeller çıkarıldığı için yapmak istediklerini yapamadığı gibi.. (Ellerinin arkadan bağlanması ve ayaklarında bir ağırlığın olması; kaçamaması)..

Naçizane Bir Not : Okumadıysanız (hatta okumuşsanız tekrar) okumalısınız Nietzsche Ağladığında adlı kitabı

Alıntı: Yazan Tulin Ben direkt korkuyorum ölümden,ama öyle böyle değil. Öldükten sonra o yaşanmışlıklar mutluluklarımız acılarımız sevgilerimiz ... Ne oluyor bunlar o zaman, bu yaşanmışlıklar boşuna mı..

Ölüm... O geldimi ne var korkacak, korkular biter.
(N.F.Kısakürek)
Bir de; dünyada hiçbir şeyin "boşa" olamayacağını, "abesle iştigal"in Yaratan sıfatıyla bağdaşamayacağını, "kısa aklımızla" eşyanın hakikatini kavramanın mümkün olamayacağını savunan görüşlere katıldığımı belirtmeliyim.

Bu alemde fizik bedeni olmayan varlıkların var olduğuna ve bunların bazı insanların yaşamında etkili olabileceğine dair bir inanç mevcut. Reenkarnasyon geçirdiğini iddia edenler bu tür varlıkların etkisinde kalmış olabilirler. Bu varlıklar insanı müspete yönlendirebildiği gibi (Anadolu'da anlatılan bir erenin veya velinin ruhunun zor anında insana yol gösterdiği efsaneler...) menfi olana da yönlendirebilmektedir (obsesyon yoluyla fizik bedeni etki altına alma, Burada obsesyon metafizikte kullanılan anlamıyla; halk arasında cin çarpması.) Bu etkide bulunan varlığın niteliğine göre değişmektedir. Yani iyi kötü ayrımı metafizik dünyada da mevcut. Reenkarnasyon bu menfi etkiye örnek olmalı... Fizik beden etki altına alınıyor, bedensiz varlık tarafından yönetiliyor, kişi başka bir yaşama ait olduğunu düşünüyor, başka bir insanın yaşam bilgilerine sahip oluyor. Mekan sınırlaması olmayan bu varlıklar pek çok kişinin yaşamına şahitlik edebiliyor, edindiği bilgileri başkasına yükleyebiliyor. Reenkarnasyon geçirdiğini iddia edenler bu etki altında oldukları için bilinç durumları sahip olmaları gerekenden farklı olabiliyor. Ayrıntılı bilgi için; Türklerin Kültür Kökenleri / Ergun CANDAN / Sınır Ötesi Yayınları

Çok Güzel Hikayeler(Hatay'a Dair Olanlar)
Ayrıca Bir Ara Bi Sitede Yer Alan 'Önceki Yaşamınızda Kimdiniz?' Adlı Mini Bir Test Vardı,Uyguladım,
Sonuç Şu İdi:

*Yeryüzündeki önceki enkarnasyonunuzda bir kadindiniz.
(Ve Sanırım O Zaman Da Feministtim ,Erkek Olsam Bu Yanıt {Önceki enkarnasyonunuzda bir kadındınız} Beni Ürkütürdü)

*Bugünkü Orta İngiltere civarında bir yerlerde 875 civarında dogdunuz.
(Buna Rağmen Tam Manasıyla İngilizce BilmiyorumDoğuştan Biliyor Olmam Lazımdı Halbuki)

*Bir öğretmen, matematikçi veya jeologdunuz
(Öğretmen Seçeneğine İnanırım,Hep Öğretmen Olmak İstemişimdir.Matematik Seçeneğine Gelince:Hayatımın Birçoğunu Matematik Özürlü Olarak GeçirdimLiseden Sonra Kavrayabildim Bu İşi)))

*Önceki o yaşamınızdaki kısa psikolojik profiliniz:

Böyle insanlar her zaman daima yeni olanla ilgilenmiştir. Değişikliği, özellikle sanat, müzik ve yemek pişirmede, hep sevdiniz.
(Buna Kesinlikle Doğru Derim)


*Bu enkarnasyonunuzun nedeni önceki yaşaminizda bazi konularda basarısız olmus olmaniz. Önceki yasaminizin simdikine aktardığı ders ve vazife:

Bu dünya hasta ve yalnız insanlarla dolu. Dersiniz: Sizden daha az şanslı olanlara yardım etmelisiniz.
(Bu Sadece Benim Değil Hepimizin GöreviBence Her Enkarnasyonda Bu Olmalı Ki İnsanlar Kendilerini Sorgulayabilmeli..)

Bu Mini Test Bilimsel Olmasa Da Eğlenceliydi,Ama Şunu İsterdim,Yine Önceki Hayatımda Da Bir Türk Olmayı..Attila'yı Tanımayı,Orta Asya'da Yaşamış Olmayı Çok İsterdim.Matematiğimin De Çok İyi Olmasını Hep İstemişimdirÖğrenende Değil Öğretende Kusur Var İmiş Bunu Anladım

Alıntı: Yazan ParanoidAndroid Irvin Yalom'un Nietzche Ağladığında adlı kitabında henüz öğrenci olan S.Freud, gördüğü rüyalarla bilinçaltı arasında bağ olduğu tezini ileri sürer. Kitabın kahramanlarından Psikanalist Dr. Breuer, 40 yaşındadır, bir gün gördüğü bir rüyayı dostu Freud'a anlatır. Rüyanın ayrıntılarını tam olarak anımsamasam da 40 adet çöpün elinden kayıp düşmesi, dağılması gibi bir şey görmüştür ve Freud'a göre, bu, Breuer'ün 40 yaş bunalımıdır. 40 yıl, kayıp gitmiştir. Rüyaların metafizik öğeler taşımasından çok bilinçaltındaki korkularımızı yansıtan bir yönü olduğunu (Freud'dan bagımsız ) ben de düşünmüşümdür. Gerçi benim bilincim ve bilinçaltım biraz farklı işliyor Eski bir dost, benim çok geçişken bir bilincim/bilinçaltım olduğunu söylemişti. Gerçekten de, günlük etkilendiğim bir olay mutlaka rüyama giriyor.Ayrıca rüya görürken çoğu zaman rüya gördüğümün "farkında" oluyorum. "Kendi kendine psikanalist" bir yorumla, bu farkındalık durumunun "kontrol etme isteği" ile açıklanabileceğini düşünüyorum ama psikoloji eğitimi almadım; bilimsel bir dayanağı yok bu yorumun Sevgili Tulinin rüyası da (farkında olduğu ya da olmadığı) korkularının yansıması olabilir.Bu rüyadan -yorum yoluyla (bilimsellik iddiası taşımayan)- çeşitli sonuçlar çıkarılabilir: Sosyal baskıların Sn. Tulin'in yaşamında fiziksel baskıdan daha önemli bir yer taşıması gibi.(Taşlanırken, açılan omuzunu kapatmaya çalışması, çektiği acıya rağmen o ayrıntıyı yaşamaktan çok etkilenmesi).. Aile/eş/vs. tarafından önüne baskıcı engeller çıkarıldığı için yapmak istediklerini yapamadığı gibi.. (Ellerinin arkadan bağlanması ve ayaklarında bir ağırlığın olması; kaçamaması).. Naçizane Bir Not : Okumadıysanız (hatta okumuşsanız tekrar) okumalısınız Nietzsche Ağladığında adlı kitabı

Aaah ahh
Konu rüyamda takılı kaldı)))
O günlerde bir bilen de sizin yaklaşımızla örtüşen şeyler söyledi ben katıldım.
Bunu anlatmamın sebebi "Psişik-reenkarnasyon-bilim ötesi..." ne neden ilgi duyduğumu yaşadığım bir örnekle dillendirmekti.
Yinede teşekkürler düşünüp yorumlamanıza.
Benim açıklayamadığım rüyamın eş zamanlı İranda gerçek olarak yaşanması.Yoksa rüyalarımla vaktinizi almak değil, bu . bende rüyalarımı hep hatırlar ve üzerinde çalışırım.
Yalomun bir çok kitabıyla birlikte Nietzche ağladığındayı da okudum .Size Kemal Sayarı Önereyim.Muhteşemdir.
Sevgiler

Alıntı: Yazan Av.Turhan Demiroğlu Ölüm... O geldimi ne var korkacak, korkular biter. (N.F.Kısakürek) Bir de; dünyada hiçbir şeyin "boşa" olamayacağını, "abesle iştigal"in Yaratan sıfatıyla bağdaşamayacağını, "kısa aklımızla" eşyanın hakikatini kavramanın mümkün olamayacağını savunan görüşlere katıldığımı belirtmeliyim.

Harikasınızzzz!
Daha dün bir kadın köpekten korkan oğluna " Saçmalama korkacak ne var korkma korkma ..."diyordu. )))
Reenkarnasyona yaklaştıkca korkum da kalmadı tabiii
Katıldığınız görüşe bende katılıyorum.
Bu arada bu sembolleri kullanmayıda öğrendim pek güzelmiş.
Sevgiler

Reenkarnasyona inanırsanız, korkunuz kalmaz tabii...

Alıntı: Yazan Sn.Tulin Benim açıklayamadığım rüyamın eş zamanlı İranda gerçek olarak yaşanması.

O tesadüfün üzerinde durmayış sebebim bunun sadece bir tesadüf oldugunu düşünmemdir.

Çok komik geldi bana bu konular.
Ben neden görmedim ve yazmadım buraya

Şimdi yazssam geç kalmış olucam ama genede iki kelam ediyim canım

Boşuna korkmamak gerek. Ne demiş ünlü slogancılarımız. Korkma korktukça sıra sana gelecek. Korksan da korkmasan da sıra sana gelecek.

Reenkarnasyona inanarak kimi arkadaşlarımız korkusunu gideriyormuş

İyi de bu hep bardağın dolu tarafından bakınca giderir. Mesela şimdiki hayatında bir hukukçu olan ben bir dahaki hayatında sinek olursa, o zaman korkmalı mı korkmamalı mı?

Reenkarnasyon da sinek ve böcek olma ihtimali yüzde kaçtır. Tekrar insan olmak ve ikinci hayatta kral olmak ihtimali yüzde kaç?

Ben sinek olmaktansa öldükten sonra dirilmeye inanmayı tercih ederim.

Nitekim dönüş elbette yaratana olacaktır , neye inanırsan inan!

Alıntı: Okumadıysanız (hatta okumuşsanız tekrar) okumalısınız Nietzsche Ağladığında adlı kitabı

Ben Nietcsche'yi ağlamadığı duru halindeyken bile anlayamamışken, ağladığında nasıl anlayacağım... Düşünsenize ağlayan bir (feylezof) Nietzsche! Hiç çekilmez valla...

Alıntı: Nitekim dönüş elbette yaratana olacaktır neye inanırsan inan!

Paşam bizi korkutmasanız. Ne güzel paşa paşa kendimizi kandırıyorduk...

ya ben çok kızdım bu mesajlara.hatay öyle biyer değil arkadaşlar.ben bizzat yaşıyorum.gerçi ben ilçesindeyim ve adanaya daha yakınım ama inanın reankarnasyon konusunu ilk kez siizden duydum.hakkımızda böyle düşünüldüğünü bilmiyordum. heryerde var böyle inançlar.hep sizler yazdığınıza göre bence sizlerde reankarnasyon inancı daha fazla var.

Alıntı: Taş devri taş bittiği için değil, insanların kafası değiştiği için sona erdi.

Bu söz gerçekten çok güzelmiş. Hatay konusunda farklı algılamaya sahip bizler, demek ki hala taş devrindeyiz.

Alıntı: Taş devri taş bittiği için değil, insanların kafası değiştiği için sona erdi.

Nerden biliyorlarsa..

Oysa Taş devri herkesin malumu olduğu üzere bir darbe ile sona erdi.

Alıntı: Yazan Ahmet Yıldırım Nerden biliyorlarsa.. Oysa Taş devri herkesin malumu olduğu üzere bir darbe ile sona erdi.

Balyoz darbesi

Alıntı: Balyoz darbesi

Kesinlikle yanlış bir tespit. "Su sesi" bence... şırrrr!

Alıntı: Nerden biliyorlarsa..

Bilmiyorlar, sadece uyduruyorlar.

Alıntı: Yazan Av. Mehmet Saim Dikici Kesinlikle yanlış bir tespit. "Su sesi" bence... şırrrr!

Sonunda bu konuyu da susuz bırakmadık

Hem de kuraklık tüm şiddetiyle hüküm sürerken

Alıntı: Sonunda bu konuyu da susuz bırakmadık

Çok zekisiniz paşam! Çok mahçup oldum şimdi... Tısss! )

Rica ederim paşam

Malum işimiz bu olduğu için düşünmeye ve zekaya gerek yok

Yalnız bu sulamalar sonunda umarım bize bi baraj filan yapmazlar

Niye böyle tuhaf şeyler düşündünüz, bilmem ki...

Sayın Demirel,

Biz şahsen tuhaf bişiy düşünmedik. sadece tuhaf düşünenlerin arasına düştük
Biz masumuz sayın yöneticim

Reenkarnasyon olmasın da, "John Malkovich Olmak" gibi bir şey yaşamak isterdim.

Alıntı: Yazan Ahmet Yıldırım Sayın Demirel, Biz şahsen tuhaf bişiy düşünmedik. sadece tuhaf düşünenlerin arasına düştük Biz masumuz sayın yöneticim

Sayın Ahmet Yıldırım: Size bir kez daha katılıyorum.
Hayırlı-uğurlu olsun, efendim.

Saygılarımla.

Alıntı: Alıntı: Sabah Gazetesi, 06 Ağustos 2007 Pekin yönetimi, bundan böyle kendi onayı dışında bir Budistin Buda'nın ruhuyla yeniden doğmasına izin vermeyeceğini açıkladı..

Korkacak bir şey yokmuş, baksanıza!
Hadi hayırlısı...

Köpeğimi özlüyorum hiçbir zaman köpeğime insan muamelesi yapmadım, ama o kendini insan sanırdı; annemin anne olduğunu bilir, onun yanında daha hanımefendi otururdu; saçlarını uzun kullanmayı tercih ederdi; her kısalttığımda bana küserdi ama kinci değildi; hemen barışırdık. İsmi Çapkındı, aseksüeldi gerçi ama olsun; sonuçta biz insanlarda da 60 yaşında Filiz Teyze var; olabilir yani. Çapkın çok farklıydı; harika bir köpekti; son sınıftaki zorlu finallerime gece çalışırken, sabaha kadar beni bırakmaz, kafası düşse de direnir uyumazdı. Gerçi arada uyuyakalırdı odamda; çok kötü horlardı ve kabus görürdü; gördüğü kabus nedeniyle, tiz tonda bir hav'la birlikte uyuduğu koltuktan yuvarlandığında 2-3 sn. ne olduğunu anlamaya çalışır; ben onun komik haline gülerken şımarık bir şekilde yanıma gelir ve kucağıma tırmanırdı. Erik, karpuz severdi; çekirdeği kendi ayıklardı. Sınavlarım sebebiyle Bahçeli 7'nin ara sokaklarında tek başına sürttüğü de olmuştur. Bir gün çok hastalandı; bir prof.(!) kalp teşhisi koydu. İlaçlarını düzenli verdim. İyi olmadı. Sonra Hoşdere'de başka birine gösterdim; kalp değil, dedi. Ameliyata aldılar. Kadın hastalıklarıymış Bekledim ameliyatını; ameliyat sonrası karnındaki sargılarla uyuduğunu gördüğümde kötü hissettim. "Evinize gidin, geç uyanır, arayacağım sizi, başarılı geçti ameliyat" dediler. Ve gece gelen telefonla aldım haberi. İlk kaybımdı. Ondan sonra hiçbir köpeği istemedim. Onu öyle özlüyorum ki, şimdi, diyorum, reenkarnasyon diye bir şey olsaydı, Çapkın reenkarne olsaydı ve beni bulsaydı.. ne çok sevinirdim..

Reenkarnasyona inananlarin sayisi dusunuldukce aslinda kucumsenecek bi inanis olmadigi kanaatindeyim.Ancak reenkarnasyon gercekten olsaydi nufusta artis olmazdi sorusunuda kendime sormadan edemiyorum...

Sayın Doğu Akdenizli

İnsanlık henüz çok geri. Her konuda olduğu gibi reenkarnasyon dengesini de insanlar bozuyor: Kullanılan zehirli tarım ilaçları nedeniyle binlerce hayvan türü yok olurken insanların sayısı katlanarak artıyor.

Saygılarımla