Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hastaneye Ve Doktora Tazmİnat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-08-2007, 16:16   #1
bsdbsdbsd97

 
Varsayılan Hastaneye Ve Doktora Tazmİnat

Degerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürler. Bir müvekkil gözünde katarakt olduğu gerekçesiyle ameliyata alınıyor. Bozuk gören gözü ameliyattan sonra nerdeyse kör oluyor. Hemen hemen hiç görmüyor. Konu ile ilgili tazminat davası açmak istiyorum. Ancak öncesinde savcılığa suç duyurusunda bulunmam gerekirmi, gerekmezmi. Bu davaya etkisi nasıl olur. Başkaca yapmamı önerdiğiniz bir durum varmıdır? Davalı yanılmıyorsam hem hastane hemde doktor olmalı bu konudada fikrinizi söylerseniz sevinirim. Selamlar
Old 07-08-2007, 18:53   #2
korayoz

 
Varsayılan

bence bu tip ameliyatların risk yüzdesini araştırın belli bir risk payı varsa zaten doktoru pek kusurlu bulacaklarını zannetmiyorum.
Old 07-08-2007, 21:19   #3
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Alıntı:
Ancak öncesinde savcılığa suç duyurusunda bulunmam gerekirmi, gerekmezmi.

Bence savcılığa suç duyurusunda bulunmanız açacağınız tazminat davası için belirleyici unsur olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü savcılık hekimin mesleki kusuru konusunda rapor alacaktır. Bilirkişiden gelecek rapor doğrultusunda eğer dava etmeyi düşündüğünüz hastane özel hastane değil de resmi kurum hastanesi ise ve burada açılacak davalarda da fazlaya ilişkin hakları saklı tutma gibi bir durumun söz konusu olamayacağı düşünüldüğünde karşı vekalet ücretine mahkum edilmeniz durumu karşısında size ışık tutacaktır kanaatindeyim.

Saygılarımla...
Old 08-08-2007, 09:31   #4
avmurat

 
Varsayılan

Hastane ve doktor aleyhine dava açabileceğinizi düşünüyorum.SSK hastaneleri dönemide bu tip davalar Asliye Hukuk Mahkemesinde hastane de hasım gösterilerek açılabiliyordu.Sağlık Bakanlığına devirden sonra durum ne olur bilemiyorum.Yani idari yargı mı yoksa adli yargı mı görevlidir?Aşağıda SSK hastanesi döneminde verilmiş bir HGK kararı aktaracağım.(Karar çok uzun olduğu için bazı yerleri çıkarılmıştır)
Ancak sorunuzun diğer kısmına gelince;Sayın Coşkun'un kusurun tespiti açısından savcılık şikayetinin yararlı olacağı düşüncesine katılıyorum ancak buradaki risk şudur:Bu durumlarda açılan ceza davaları çok çok uzun sürüyor.Tazminat davası açıldığında da maalesef bu bekletici mesele yapılıyor.Soruşturma, kovuşturma, karar, temyiz, kesinleşme derken minumum 6-7 yıl geçiyor.
Ayrıca şunu da belirtmek isiyorum ki dava açacaksanız maddi tazminat yönünden mutlaka fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutarak dava açın.Bu davalarda ne ile karşılacşılacağı belli olmuyor.Doktorun kusuru olması halinde gözdeki görme kaybı açısından iş gücü kaybı nedeniyle yüksek sayılabilecek miktarda tazminat çıkabilir.Saygılarımla.

Hukuk Genel Kurulu 2003/21-95 E., 2003/113 K.
·GÖREV
·MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
BORÇLAR KANUNU 386/2 MADDESİ UYARINCA DİĞER İŞ GÖRME SÖZLEŞMELERİ HAKKINDAKİ YASAL DÜZENLEMELERE TABİ OLMAYAN İŞLERDE VEKALET HÜKÜMLERİ UYGULANIR, İŞ MAHKEMELERİ İLKE OLARAK BİREYSEL VE TOPLU HAK UYUŞMAZLIKLARINI ÇÖZMEKLE GÖREVLİ MAHKEMELERDİR.
"İçtihat Metni"
…………………………………………………………………………………………………………………………………… …………………….
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre sigortalı olan davacı Osman'ın eşi diğer davacı Narin'in Sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesinde yaptığı doğum sırasında hastane personelinin meslek ve sanatta acemiliğe bağlı olarak müdahaleyi tıp kurallarına aykırı yapmaları sonucu çocuğun beyin ve beyincik bölgesinde hasar oluştuğunu; doğumdan sonra "spastik" teşhisi konulan ve tüm tedavilere rağmen iyileşemeyen davacı Küçük'ün davalı Kurumun ağır kusuru nedeniyle Öz becerisi gelişmemesi, sürekli ebeveynlerinin bakımına muhtaç olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla davacı Ulaş için 10.000.000.000.-TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 6.500.000.000.-TL manevi tazminatın; davacı Ulaş için işgücü kaybı sebebiyle 30.000.000.000.-TL; diğer davacılar Narin ve Osman için Ulaş'ın desteğinden yoksun kalmaları sebebiyle 1.000.000.000.-TL'er maddi tazminatın 24.11.1996 doğum tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. ……………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………………….
Dava ilkin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, Ankara Asliye Dokuzuncu Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksiz kesinleşerek dosya iş Mahkemesine gönderilmiştir.

Özel Daire ile Yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davaya bakma görevinin iş Mahkemesine mi, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır……………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………………………………………………………… ………………………………………

Öncelikle, davacı ile davalı Kurumun çalıştırdığı Doktor ve sağlık personel ile onu çalıştıran kurum arasındaki hukuki ilişkiyi incelemek gerekir.

Devlet, Üniversite, Belediye ve SSK.'na ait hastaneler ile doktor arasındaki ilişki ilke olarak kamusal bir ilişkidir, ancak hastanede çalışan doktorun, hastane ile eylemli ilişkisi ne olursa olsun, tedavi söz konusu olduğu durumlarda, kurum mensubu veya kurumun tıbbi yardımından yararlanan mensup yakını hasta ile kurumun çalıştırdığı ve tıbbi yardımda bulunan doktor arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu baskın görüş olarak kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay uygulaması da aynı ilkeleri benimsemiştir (Y.9.H.D. 18.11.1991 gün ve E:8375 K:14336)

Sosyal Sigortalar Kurumu, 4792 ve 506 sayılı Yasalara göre kurulmuş özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişiliği haiz bir kuruluştur. Öncelikle bu tür uyuşmazlıkların Adli Yargı yerinde görüleceği konusunda kuşku duymamak gerekir.

Ne var ki doğru bir sonuca varılabilmesi için bu tür uyuşmazlıklarda hangi özel hukuk kurallarının uygulanacağı da açığa çıkarılması gerekir. Bilindiği gibi BK. 386/2. maddesi uyarınca diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde vekalet hükümleri uygulanır. Bu kuralların yanında Kurumun çalıştırdığı Doktor ile Kurum arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi tazminat ilkeleri bakımından önem kazanacaktır, iş Mahkemeleri ilke olarak bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözmekle görevli mahkemelerdir. Oysa somut olayda taraflar arasında bir hak uyuşmazlığının çözümlenmesi olgusu yoktur. Başka bir anlatımla uyumazlık salt 506 sayılı Yasadan kaynaklanmamıştır. Uyuşmazlığın çözümünde yanlar arasındaki hukuki ilişkide öncelikle Borçlar Kanununun adam çalıştırma ilkeleri ve vekalet akdi hükümleri uygulanabilecektir. Bu durumda açık kanun hükmü 116 iş mahkemesinde görüleceği belirtilmemiş olan bu tür davalar genel mahkemelerde görüleceğinden yerel mahkemenin, genel mahkemenin görevli olduğuna ilişkin direnmesi usul ve kanuna uygun olduğundan direnme kararı onanmalıdır.

Sonuç: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 2.920.000.-TL bakiye ilam harcının temyiz eden davacı vekilinden alınmasına, 26.2.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 08-08-2007, 10:44   #5
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Eğer tedavi görülen hastane Sağlık Bakanlığı' na bağlı bir hastane ise yargı yolu bakımından siz davanızı idari yargıda açmanız gerekecektir.İdari yargıda açacağınız tam yargı davasında fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutma olanağınız bulunmamaktadır.Sayın avmurat' ın ceza yargılmasının uzun sürmesi riskine yönündeki görüşüne katılmakla beraber talep edeceğiniz tazminat tutarını belirlemeniz noktasında kusurun tespiti açısından mutlaka savcılığa şikayet yoluna gitmenizi öneririm.
Saygılarımla...
Old 08-08-2007, 10:46   #6
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas : 1999/2712
Karar : 2000/2819
Tarih : 11.05.2000
ÖZET : İdari yargılama usulünde, ilgililerin fazlaya ait haklarını saklı tutarak tam yargı davası açabilmelerine olanak tanınmamaktadır.
(2577 sayılı İYUK. m. 2)
KARAR METNİ :
Temyiz İsteminde Bulunan : 1- ... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ....
2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü, E:1998/572, K:1998/1164 s. kararının usul ve kanuna aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Sedef Polat''ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Günay Erden''in Düşüncesi : Davacının, idari yargıda açtığı tam yargı davasında istemle sınırlı olarak tazminata hükmedilmesi ancak bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının isteminden daha fazla olması nedeniyle, fazlaya ait maddi haklarının tazminat olarak ödenmesi isteminin cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ait işlemin iptali ile 207.205.000. TL''sının kanuni faiziyle birlikte ödenmesine dair idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununda, ilgililerin fazlaya ait maddi haklarının saklı tutarak tam yargı davası açabilecekleri yolunda bir hükme yer verilmediğinden adı geçenin 1993 yılında açtığı davada, bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının bu davada hükmolunan tazminat miktarını aşan kısmının tazmini istemiyle yaptığı başvurusu üzerine açılan davanın bu sebeple reddi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin de fazlaya ait hakkı saklı kalmak kaydıyla açtığı tazminat davasının 31.12.1996 günlü, E:1993/524, K:1996/1697 s. karar ile istemle sınırlı olarak kabul edilerek tazminine karar verilen tazminat miktar ile bilirkişi raporunda tesbit edilen zarar tutarı arasındaki 207.205.000.- TL. farkın yapının yıkım gününden itibaren yürütülecek kanuni faizi ile, birlikte tazmini ve bu farkın ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ait işlemin iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince: mahkemenin E:1993/524 esas sayısına kayıtlı dosyasında, bilirkişilerce davacı zararının 586.037.812 TL. olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazların reddedildiği, mahkemenin 31.12.1996 günlü, E.1993/524, K:1996/1697 s. kararı ile tazminat isteminin kabulüne karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 27.10.1998 günlü, E.-1997/3029, K:1998/4924 s. kararı ile onandığından fazlaya ait 207.205.000.- TL. tazminat isteminin davalı idarece zımnen reddine ait işlemin iptaline, tazminat isteminin kabulü ile davanın açıldığı tarihten itibaren kanuni faiziyle birlikte ödemesine karar verilmiş, karar davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... ada, 38 parsel s. taşınmaz üzerinde bulunan yapının yıktırılması sebebiyle davacı tarafından uğranıldığı öne sürülen 583.000.000.-lira maddi. 750.000.000.- TL. manevi zararın en yüksek banka faiziyle tazmini istemiyle açtığı davada. İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1996 günlü, E:1993/524, K:1996/1697 s. kararı ile 378.832.000.- TL. için maddi tazminat isteminin kabulü ile davacıya kanuni faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ait maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemine yönelik olarak davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 27.10.1998 günlü, E:1997/3029, K:1998/4924 s. kararı ile onandığı, davacı tarafından anılan tazminat davası sebebiyle bilirkişi incelemesi sonucunda davacı zararının 586.037.812.- TL. olduğunun tespit edildiği, daha önce fazlaya ait haklarının saklı kalması koşuluyla tazminat davası açtığından bilirkişilerce saptanan maddi zarar ile mahkemece istemiyle sınırlı olarak kabul edilerek tazminine hükmedilen tazminat arasındaki farkın yıkım gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari Yargılama Usulünde, ilgililerin fazlaya ait haklarını saklı tutarak tam yargı davası açabilmelerine olanak tanınmamıştır.
Bu durumda, davacı tarafından daha önce açılan tazminata ait davanın Mahkemenin 31.12.1996 tarih ve E:1993/524, K:1996/1697 s. kararıyla sonuçlandırıldığına göre, bu defa mahkemece hükmolunan tazminat miktarını aşan kısmın tazmini istemiyle açılan davada süre aşını bulunduğu açık olduğundan tazminata hükmedilmeşine ait mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan sebeplerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü, E:1998/572, K:1998/1164 s. kararının bozulmasına, 11.5.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : DKD Sayı 105
Old 03-12-2008, 10:55   #7
avyesimcarikci

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar merhaba soracağım soru ile ilgili bu konu olduğundan buradan devam etmek istedim.
Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yani sağlık Bakanlığı'na bağlı bir hastane çalışan bir müvekkilime karşı bundan 5 yıl önce doğum esnasında omuz takılması sonucu bebeğinin kolu kısa kalan hasta yakınları Asliye Hukuk mahkemesi'nde tazminat davası açmışlar. Ancak bu konu ile ilgili daha önce savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştu ve takipsizlikle sonuçlanmıştı. Ayrıca Valiliğin yaptığı soruşturmada da soruşturmaya gerek olmadığı tıbben öngörülemeyecek bir durum olması sebebiyle doktor un kusuru görülmediğine dair bilirkişi raporları var.Ayrıca Hasta yakınları daha önce de ayrıca İdare mahkemesi'nde İdare aleyhine tam yargı davası açmışlar.Bu dava devam ederken bir de Asliye Hukuk Mahkemesi'nde doğrudan doktorlara tazminat davası açmaları bana tuhaf geldi. Şimdi benim sormak istediğim idari dava devam ederken tazminat davası açılabilir mi ? ve daha önce savcılıkça verilmiş takipsizlik kararı ve bilirkişi raporlarının ve de valiliğin soruşturmaya gerek görmeme kararlarının bu davaya bir etkisi olabilir mi? Cevaplarınız ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
DOKTORA için ne yapmak lazım? wanessa Yüksek Hukuk Eğitimi 18 21-09-2011 11:19
Nasıl olsa ölecek diye hastaneye almadılar Y£LİZ Hasta Hakları Çalışma Grubu 1 07-02-2007 17:12
Hukukta doktora mehmet1802 Yüksek Hukuk Eğitimi 9 15-12-2006 21:06
Dayakçı eş hastaneye! Seyda Hukuk Haberleri 0 16-11-2006 11:17
Avukata Ve Doktora Eş, Dost Vergisi gunergok Hukuk Sohbetleri 2 05-05-2004 11:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04472303 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.