Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Anayasanın doğrudan uygulanabilirliği ve bağlayıcılığı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-02-2008, 11:26   #1
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan Anayasanın doğrudan uygulanabilirliği ve bağlayıcılığı

Ülke gündeminde tartışma konusu olan ve anayasa hukuku bağlamında ele alınması gereken bir konu.Anayasalar doğrudan uygulanabilir hükümler içermezler mi?İlla yasal bir düzenleme mi gerekli?Ayrıca anayasalar kişileri bağlamaz mı?Belki bu sorular gülünç gelecek ama ülke bugün bunları tartışıyor.Fikirlerimizi paylaşmalıyız bence.
Old 27-02-2008, 16:44   #2
Av.Didem Kutlu

 
Varsayılan

Anayasalar doğrudan uygulanabiliir ancak sözünü ettiğiniz konuda ancak kanunla özel bir düzenlemeyle uygulanabilir diye belirtmiştir.bu yüzden YÖK kanununun ek 17.md.sinde bir düzenleme yapılamadıkça üniversitelerde türban uygulamasına gidilemez diye düşünüyorum.aksi anayasayı da çiğnemek olur çünkü kanunla düzenleme getirilmemiştir.saygılarımla
Old 01-03-2008, 21:49   #3
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan

Bu noktada önceliğimiz konuyu anayasa hukuku bağlamında ele almak.Çünkü öyle iddialar var ki fakültede öğrendiklerimizle birebir zıt.Normlar hiyerarşisini biz mi yanlış biliyoruz yoksa,şuan iddia edilenler mi yanlış?

Anayasada açık bir düzenleme yapılmıştır.Ek 17. maddede yapılacak düzenleme,anayasada açıkça garanti altına alınan özgürlüğün sınırlarıdır.Bunu anayasa mahkemesine iptal başvurusunda bulunan grubun dilekçesinden de anlamaktayız.Yani anayasal bir engel kalmamıştır.

Madem anayasal bir engel yok,geçmiş mahkeme kararlarına dayanarak veya idari tasarruflarla,anayasal güvence altında olan bir hususun dikkate alınmaması,anayasa hukuku bakımından doğru mudur?

İkinci bir husus olarak diğer bir iddiada anayasaların doğrudan kişileri bağlamayacağı şeklinde.Oysa anayasamızın 11. maddesi şu şekildedir: 'Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.' Anayasanın bu hükmü karşısında bu iddianın ne kadar temelsiz olduğunu açıkça görmekteyiz.

Hukukun idesi adalettir.Bu amaçla olması gerekeni ortaya koymaya çalışır.Hukuku zorlamak ve keyfi tutumlarla anayasadaki açık düzenlemeyi görmezden gelmek hukuk devleti için en büyük tehlikelerden biridir.Demokratik,sosyal ve laik bir hukuk devleti niteliğinde olan cumhuriyetimizin temel dayanağı anayasamızdır,kimsenin anayasayı görmezden gelmeye hakkı hukuken bulunmamaktadır.
Old 01-03-2008, 23:25   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukun-üstünlüğü
Hukukun idesi adalettir.Bu amaçla olması gerekeni ortaya koymaya çalışır.Hukuku zorlamak ve keyfi tutumlarla anayasadaki açık düzenlemeyi görmezden gelmek hukuk devleti için en büyük tehlikelerden biridir.Demokratik,sosyal ve laik bir hukuk devleti niteliğinde olan cumhuriyetimizin temel dayanağı anayasamızdır,kimsenin anayasayı görmezden gelmeye hakkı hukuken bulunmamaktadır.

Evet, örneğin değiştirilemez bir hüküm olan laiklik ilkesini kimse görmezden gelmemelidir.
Old 02-03-2008, 15:12   #5
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan

'Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında * kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.'

'Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez.Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.'

Anayasamızda yapılan düzenlemeler bu şekildedir.Bu düzenlemeyi okuduğumuzda düzenlemenin laiklik ilkesini güçlendirici nitelikte olduğunu görüyoruz.

Bildiğimiz gibi laik devlet hiçbir ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşitlik ilkesinden hareket eder.

Burada tartışılması gereken bu değil.Benim sorum açık bir anayasal düzenlemenin geçmiş mahkeme kararlarına dayanılarak gözardı edilmesi anayasa hukuku bakımından ne kadar meşrudur? Ben hukukçu olarak bu konunun tartışılmasını istiyorum yoksa kimin hangi görüşten olduğu bizi ilgilendirmemeli biz hukuktan yana taraf olmalıyız.Biz olayı anayasa hukuku bağlamında ele almalıyız.Hukukçu hukuken doğru olanı ortaya koymaya çalışır,hukukçu(özellikle hakimler) siyasi karar veremez siyasetle içli dışlı olamaz. Sadece anayasa hukuku açısından değerlendirme yapmakla yetinmeliyiz ama konu pekte ilgi çekmedi sanırım. Saygılar.
Old 07-03-2008, 23:32   #6
themis-1987

 
Varsayılan

Sayın hukukun üstünlüğü, değiştirilen anayasa hükmünü inceleme fırsatı bulduysanız eskisinden farklı bir düzenleme getirilmemiş.Yani hala kanunla düzenlenir ibaresi varlığını koruyor. Sadece eskisine fark katmayacak bir açıklama getirilmiş. Anayasa hukuku dersi almış olan her hukukçu bilir ki anayasa mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Bu durumda yeni bir değişiklik getirmeyen anayasa maddesi iptaline gerek kalmaksızın 1989/1 sayılı anayasa mahkemesi kararı bağlayıcılığını koruyacağından başörtülü öğrenciler üniversiteye giremeyecektir. Zira ilgili anayasa mahkemesi kararını incelersek ek m.16 örtünmeye ilişkin bir madde olması nedeniyle anayasaya aykırı bulundu. Zira kararda laiklik ilkesine, devrim yasalarında yer alan çagdas giyime (dolaylı da olsa) atıf da bulunulmuştu ve aynı şekilde öğrenciye tanınıp öğretmene tanınmamasının kendi içinde çelişeceğine ve bunun da eşitliğe aykırılık teşkil edeceği üzerinde durulmuştu.Ayrıca her devletin kendine özgü laiklik yapısı olsa bile laik olan her ülke kamu kurumuna dinin karıştırılmasını lailklik ilkesine aykırı bulacaktır. Yani anyasa mahkemesini kararının işaret ettği gibi eşitliğe aykırı bir düzenleme hukuk devleti ile de bağdaşmaz. Aynı şekilde herhangi bir dine ait sembolün kanunlara koyulması laiklik ilkesine, her dine eşit uzaklIkta olma ve devletin dininin olmaması açısından aykırılık teşkil eder. Anayasa mahkemesinin kararı açık bir şekilde düzenleme yapmış olup kanunların üstündedir. Saygılarımla...
Old 10-03-2008, 19:27   #7
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Anayasa' nın getirdiği özgürlüklerden birinin diğerine göre üstün kabul edilmesi ve bu yönde özgürlüğün geçici olarak kaldırılması ya da sınırlandırılması yine Anayasa' nın öngördüğü sebepler çerçevesinde ve belirli durumlar dikkate alınarak gerçekleştirilir.

Yine hukuk devleti ilkesinin gereklerinden birisi de diğerine üstün tutulamaz. Tartışılan konu ele alındığında, laiklik ve eşitlik ilkeleri cumhuriyetin ve hukuk devleti olmanın önemli iki göstergesidir.

Laiklik ilkesi çerçevesinde:

- Din ve devlet işleri birbirine karıştırılamaz, devlet din kurallarına göre yönetilemez.
- Hiçkimse laiklik ilkesine aykırı söylemlerde ve eylemlerde bulunamaz,
- Bir dinin başka bir dine üstünlüğü kabul edilemez ya da herhangi bir din devletin resmi dini olarak kabul edilemez.

Eşitlik ilkesi çerçevesinde(Any. m. 10):

- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
- Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
- Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
- Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

Bu iki ilke birlikte değerlendirildiğinde:

- Başörtüsü takılması nedeniyle insanların eğitim hakkının engellenmesi eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder.
- Başörtüsü dini simge olarak kabul edildiğinde, başörtüsü serbestisinin getirilmesi laiklik ilkesine aykırılık teşkil eder.
- Başörtüsü serbestisi sadece yüksek öğrenim gören öğrenciler bakımından getirilirse, diğer okullarda (ilköğretim, ortaöğretim) bu serbestinin olmaması eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder. Yine sadece öğrencilere bu serbestinin tanınıp öğretmenlere ya da diğer kamu hizmetlerinden yararlananlara tanınmaması yine eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder.

Sonuç: Ben hukuki açıdan işin içinden çıkamadım Konun açılması yerinde olmuş. Gerekli duyarlılık gösterilip, dini, siyasi, felsefi görüşler bir kenara itilerek hukuki açıdan tartışılması çok faydalı olacaktır. Merakla bekliyorum cevapları.

Saygılarımla..
Old 10-03-2008, 21:33   #8
themis-1987

 
Varsayılan

sayın kemal yıldırım burada hakların üstünlüğü değil hakların yarışması söz konusu ve laiklik ilkesi doğrultusunda düşünüldüğünde de belli bir dine mensup kişilerin özgürlüğünü güvence altına alıp diğer dinlerden üstün konuma getirmek kamu yararını olumsuz etkiler.hakların yarışması durumunda kamu yararı üstündür. Sonuçta anayasa sınırlama getirmemiş ama kanunla düzenlenir şeklinde bir açıklama getirmiş. İlgili kanunda serbest olacağını düzenlemiş ama ayrıntılı bir düzenleme getirilmemiştir.ayrıca islam dinine özgü bir objenin kanuna konulması da dinler arasında eşitsizliğe sebep olur. Bu durumda daha önceden de belirtmiş olduğum gibi anayasa mahkemesi kararı yerinde olup bağlayıcılığını korur. SAYGILARIMLA...
Old 19-04-2008, 13:05   #9
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan

Şunu belirtmekte fayda var bir üniversite öğrencisi hukuki olarak hizmet alan konumundadır,ancak öğretmen ve diğer kamu görevlileri devlet bünyesinde hizmet veren konumundadırlar.Aynı hukuki statüde olmadıklarından eşitlik ilkesine aykırılık bu olayda söz konusu olamaz.Madem öyle başı kapalı hastaların da hastaneye alınmaması lazım.Bu iddianın elle tutulur yanı yok.

Siz kanunu dini esaslara dayandırarak yaparsanız laikliğe aykırı olur.Ancak kanun kişilerin inanç-vicdan ve eğitim özgürlüğüne,eşitlik ilkesine ilişkin bir temelden hareketle yapılırsa laikliğe aykırılıktan asla bahsedilemez.Ne yapalım yani inancı gereği başörtüsü takanı ya da boynunda haç gezdireni üniversiteden uzak mı tutalım,hastaneye geldiklerinde sağlık hizmetlerinden yararlandırmayalım mı,belediyenin yaptığı parktan yararlanmalarına engel mi olalım hangi hukuki gerekçeyle bunu izah edeceğiz?Kişi mutlaka hizmet almak isteyecek çünkü zorunlu,başka şansı yok,ama devlet kimseyi zorla kamu görevlisi yapmıyor madem ki kamu görevlisi oldun o zaman kamu görevlisi olmanın zorunluluklarını yerine getireceksin.Hizmet alanla hizmet veren ayrımını yapmaktan aciz bir hukukçu olmak,hizmet alanla hizmet vereni hem de laik bir devlette aynı statüde değerlendirmek hukuksal bir garabettir. Madem öyle heryeri kamusal alan ilan edip,herkesi de hukuki ve özel niteliklerine bakmaksızın aynı kategoride değerlendirerek özgürlükleri ortadan kaldıralım olsun bitsin.
Old 19-04-2008, 13:42   #10
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Bu konuda bir çalışma içerisindeyim. Umarım kısa sürede yayımlayabilirim. Laiklik ve demokrasinin bazı temel hak ve özgürlükler ile partilerin kapatılması arasındaki bağlantının incelendiği bir çalışma.

Çalışmlarımın neticesinde ulaştığım çnemli bir netice var ki, o da, başörtüsü takılmasının başlı başına laiklik ilkesini ihlal etmediği, bu konuda bir yasal düzenlemenin yapılmasının laiklik ilkesini ihlal edeceğidir. Çünkü kanunla getirilen bu yönde bir yasak laiklik ilkesi yanında din ve vicdan özgürlüğü, eğitim hakkı eşitlik ilkesi gibi özgürlük ve ilkeleri de ihlal etmektedir. Bunun yanı sıra kanunla tanınacak bu yöndeki açık serbesti de yine laiklik ilkesini sayılan diğer ilke ve özgürlükleri ihlal eder niteliktedir.

Bu konuda bir düzenleme yapılmasına gerek olmaksızın özgürlüğün tanınması ve sınırların belirli ilke ve özgürlüklerin ihlaline yol açmayacak şekilde çizilmesi en uygun yoldur.

Saygılarımla..
Old 19-04-2008, 15:30   #11
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan

Kanunda açıkça yazılı olmayan bir nedenden ötürü kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum bırakılamaz.Hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.
İnsan hakları hukukunda en temel ilkelerden biri özgürlüğün kural,yasaklamanınsa istisna olmasıdır.Ve gene insan hakları hukukuna göre özgürlükler/haklar ancak kanunla sınırlanabilir.Peki bakalım yükseköğretim kanunu ek 17. madde ne diyor: 'Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. ' Evet genel kural belli yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile kılık-kıyafet serbest. Yürürlükte başörtüsüne ilişkin yasak içeren bir kanun da yok. Madem öyle neden geçmiş mahkeme kararlarına dayanarak yasakta ısrar ediliyor. İnsan hakları hukukuna göre sınırlama ancak kanunla yapılır deniliyor. Ve sınırlayıcı bir kanun maddesi de yok,aksine anayasadaki son değişiklikle 'Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında * kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.' diyor. Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun da artık anayasanın bu hükmünün mahkemeyi bağlayacağını belirtiyor. Geçmiş mahkeme kararlarına dayanarak mevcut düzenlemeyi gözardı etmek hukuk devletine ve hukukçuya yakışır şey midir? Biz hukukçular olarak evrensel insan hakları hukukunun özgürlüklere ilişkin rejimini benimsemeliyiz.Aksi halde tüm haklar için geçerli genel sınırlama sebepleri koyan ve bu yanlışından ancak seneler sonra dönebilen bir anayasaya tekrar mahkum oluruz.

Bizler gerçek anlamda Türkiye nin laik sosyal demokratik ve insan haklarına dayanan bir hukuk devleti olmasını arzulamalıyız.
Old 19-04-2008, 15:44   #12
themis-1987

 
Varsayılan

sayın hukukun üstünlüğü anayasa mahkemesi kararları yeni bir hüküm verilene kadar bağlayıcılığını korumaya devam edecektir.herhangi bir yasak hükmünün bulunmadığını söylüyorsun peki var olan kurallardan laiklik ilkesi ve inkılap kanunlarına çağdaş giyim bakımından aykırılık oluşturmaz mı bu maddelere rağmen üniversitelere başörtüsüyle girilmesi.
Old 19-04-2008, 16:01   #13
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Devletin bütün dinlere eşit yaklaşması, bir dine diğerlerine nazaran üstünlük tanımaması, ya da bütün dinlerin mensuplarının temel hak ve özgürlükler ile kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlandırılması laiklik ilkesinin bir gereğidir. Başörtüsü yasağının olması gerektiği yönünde düşünenler başörtüsü serbestîsinin, başörtüsünün dini bir simge olduğu ve bu nedenle de bir dine üstünlük tanındığından hareketle, laiklik ilkesinin ihlali anlamına geleceğini düşünmektedirler. Başörtüsü dini bir simge olarak kabul ediliyor ve başörtüsü takanlar okula alınmıyorsa, bu durum da laiklik ilkesini zedeler. Çünkü bu durumda da bir dine mensup olanlar, mensup oldukları dinin gereğini yerine getirdikleri için belli haklardan yoksun bırakılmakta, aynı zamanda eşitlik ilkesine de aykırı davranılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’ nin 1986 yılında vermiş olduğu ve yukarıda değinilen bir kararında “Lâik devlet din konusunda inancına bakmaksızın yurttaşlara eşit davranan, yan tutmayan devlettir.” diyerek adeta bu durumun önemine vurgu yapmıştır.

Din ve vicdan özgürlüğünün tam olarak sağlanması da laiklik ilkesinin bir diğer gereğidir. Anayasa’ nın 24’ üncü maddesinde “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir…” denilerek din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Yine yukarıda açıklanan, insan haklarına ilişkin birçok sözleşmede bu özgürlük uluslar arası alanda da koruma altına alınmıştır.

Kaldı ki ülkemizde başörtüsünü yasaklayan herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Gerek Anayasa’ nın eğitim hakkını düzenleyen 42’ inci maddesinde gerekse Yükseköğretim Kanunu’ nda bu yönde bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Yükseköğretim Kanunu’ nun ek 17’ inci maddesine göre “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.” denilmektedir. Anlaşıldığı üzere ülkemizde üniversitelerde başörtüsü takılmasını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Anayasa ve mevcut kanunlarda başörtüsünü yasaklayan bir hükme rastlanmamaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin Anayasa’ nın 13’ üncü maddesine göre “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Yani temel hak ve özgürlükler ancak Anayasa’ da belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Anayasa temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının ancak kanunla yapılabileceğini öngörürken, başörtüsü yasağının kanun dışı başka düzenlemelerle getirilmesinde Anayasa’ ya aykırılık bulunmaktadır.

Anayasa’ nın 42’ inci maddesine göre “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.”.

Bunun yanı sıra okullarda verilen eğitim bir kamu hizmetidir. Anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen 10’ uncu maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” denilmektedir. Maddede geçen kanun önünde eşitlikten kastedilen durumlardan birisi de kamu hizmetlerinden yararlanmadır. Yani herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kamu hizmetlerinden eşit şekilde yararlandırılmalıdır.

Yine burada da başörtülü olmaları nedeniyle bazı öğrencilerin okula alınmaması, bir dine bağlı olma nedeniyle eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelecektir. Bu da laiklik ilkesine açıkça aykırıdır.

Bunu yanı sıra, daha önce de belirttiğim gibi, bu konuda bir yasal düzenlemenin yapılması da laiklik ilkesine aykırılık teşkil eder. Bu konuda herhangi bir düzenlemeye de gerek yoktur.

NOT: Yazıların, hukukçu olmanın bir gereği olan objektif ve hukuka bağlılık şeklinde, tamemn hukuki değerlendirmeler sonucunda yazıldığını, hiçbir siyasi düşünce ve mülahazanın etkisinde kalınmadığını ve böyle bir durum içermediğini belirtmek isterim.

Saygılarımla..
Old 19-04-2008, 16:07   #14
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan themis-1987
sayın kemal yıldırım burada hakların üstünlüğü değil hakların yarışması söz konusu ve laiklik ilkesi doğrultusunda düşünüldüğünde de belli bir dine mensup kişilerin özgürlüğünü güvence altına alıp diğer dinlerden üstün konuma getirmek kamu yararını olumsuz etkiler.hakların yarışması durumunda kamu yararı üstündür. Sonuçta anayasa sınırlama getirmemiş ama kanunla düzenlenir şeklinde bir açıklama getirmiş. İlgili kanunda serbest olacağını düzenlemiş ama ayrıntılı bir düzenleme getirilmemiştir.ayrıca islam dinine özgü bir objenin kanuna konulması da dinler arasında eşitsizliğe sebep olur.

Bu konuda hemfikiriz.

Alıntı:
Bu durumda daha önceden de belirtmiş olduğum gibi anayasa mahkemesi kararı yerinde olup bağlayıcılığını korur.

Anayasa Mahkemesi kararlarının da diğer mahkeme kararlarında olduğu gibi yalnızca hüküm fıkrası bağlayıcıdır. Gerekçesi bağlayıcı değildir. Belirttiğiniz kararda başörtüsünü açıkça serbest bırakan düzenleme Anayasa' ya aykırı bulunmuştur. Bu demektir ki bu konuda açık düzenleme yapılmamalıdır. Ancak bu serbestinin tanınmasına engel değildir. Çünkü açıkça yasaklanmamıştır.

Saygılarımla..
Old 19-04-2008, 16:19   #15
themis-1987

 
Varsayılan

Yükseköğretim Kanunu’ nun ek 17’ inci maddesine göre “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.” deniliyor ama bu hükme dayanarak öğrencilerin istediği şekilde üniversitelere girmesi mümkün olamaz zira bu durumda çıplak girmek isteyenler de olabilecektir bunun bi şekilde sınırı koyulmalıdır. yani bu hükme rağmen sınır kamu düzeni olabilecektir. aynı şekilde ilgili anayasa mahkemesi kararını incelediyseniz mahkeme kararının gerekçesi bağlayıcı olmasa bile hukuki olarak bir değer ifade etmektir. saygılarımla
Old 19-04-2008, 17:08   #16
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Bu yazıların, Anayasa Mahkemesi' nin tüm ilgili parti kapatma ve iptal davaları ile; ilgili Anayasal ve kanuni düzenlemeler incelendikten sonra yazıldığından şüpheniz olmasın.

Saygılarımla..
Old 19-04-2008, 19:40   #17
hukukun-üstünlüğü

 
Varsayılan

İnsan hakları hukukunun egemen ilkelerinden birini belirtmenin sorunun çözümünde faydalı olduğunu görmekten mutluluk duydum.Evet tarafsız hukukçular olarak bilmeliyiz ki özgürlük kural yasaklama istisnadır.Anayasalar birey hak ve özgürlüklerini korudukları müddetçe meşru ve tarihi değer birikimlerini korumuş/yerine getirmiş olurlar.

Sayın kemal yıldırım son yazdıklarınızı dikkatle okudum ve yazdıklarınızın büyük kısmına katılıyorum.Sayın themis,anayasa mahkemesi,başta anayasa olmak üzere normatif hukuk kurallarıyla bağlıdır,anayasada değişiklik yapılmışsa artık karar verirken eski hükümlere değil mevcut hükümlere bakarak karar verecektir ve vermek zorundadır çünkü Türkiye hukuk devletidir.Aksinin kabulü sizin de çok iyi bileceğiniz üzere yargıçlar iktidarına yol açar ki bu hukuk devletinin ve millet iradesinin sonu demektir.Anayasa mahkemesi eski içtihadını,yeni anayasa değişikliklerini de dikkate alarak değiştirecektir.

Mevcut hukuk mevzuatına baktığımızda ilgili hususta özgürlüğün sağlanıldığını görüyoruz.Yasama organı bu özgürlüğün sınırlarını çizecektir.Ancak görmekteyiz ki özgürlük sağlanıldığı halde uygulamada yasak devam etmektedir.Bu durum biz hukukçular açısından ayrıca incelenmesi gerekli bir husus.Bu durum henüz evrensel standartta hukuk devleti olamadığımızın en acı ispatıdır.
Old 22-04-2008, 23:33   #18
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan İnternet Sitesi

Anayasa konulu bu forumda işe yarayacağını ve THS dostlarının da katkıda bulunabilceğini düşündüğüm için yayın hayatına yeni başlayan www.yenibiranayasa.com adlı sitemi incelemenizi istirham ediyorum.
Saygılarımla
Old 04-03-2009, 22:35   #19
Hukuka Saygı

 
Varsayılan

Arkadaşlar başörtüsü yada türban takmak hukuki açıdan nedir?
Yani; hak mıdır, hürriyet midir, haksa nasıl bir haktır, hürriyet ise ne hürriyetidir, ifade hürriyeti mi, din ve vicdan hürriyeti mi, kılık kıyafet hürriyeti mi? Ya da hakla, hürriyetle ilgisi olmayan, hakka veya hürriyete konu olmayan alelade bir durum mudur türban takmak?
Benim görüşüme göre türban takmak diye bir hak yada hürriyetten söz edilmesi mümkün değildir. Bence türban bir eşyadır, giyim eşyasıdır ve eşya hukukukundaki mülkiyete ilişkin hükümlere tabidir, mülkiyet hakkı kamu yararı gereğince sınırlamalara tabi tutulabildiğine göre, bence türbanın kamusal alanda yasaklanması, mülkiyet hakkına ilişkin bir sınırlamadır ve bu da kamu düzenini ilgilendiren bir sınırlama olduğu için hukuka uygundur. Türban yasağını laiklikle açıklamaya bence gerek yoktur.
Old 04-03-2009, 22:54   #20
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hukuka Saygı
Arkadaşlar başörtüsü yada türban takmak hukuki açıdan nedir?
Yani; hak mıdır, hürriyet midir, haksa nasıl bir haktır, hürriyet ise ne hürriyetidir, ifade hürriyeti mi, din ve vicdan hürriyeti mi, kılık kıyafet hürriyeti mi? Ya da hakla, hürriyetle ilgisi olmayan, hakka veya hürriyete konu olmayan alelade bir durum mudur türban takmak?
Benim görüşüme göre türban takmak diye bir hak yada hürriyetten söz edilmesi mümkün değildir. Bence türban bir eşyadır, giyim eşyasıdır ve eşya hukukukundaki mülkiyete ilişkin hükümlere tabidir, mülkiyet hakkı kamu yararı gereğince sınırlamalara tabi tutulabildiğine göre, bence türbanın kamusal alanda yasaklanması, mülkiyet hakkına ilişkin bir sınırlamadır ve bu da kamu düzenini ilgilendiren bir sınırlama olduğu için hukuka uygundur. Türban yasağını laiklikle açıklamaya bence gerek yoktur.

Bence "turban takmayi" mulkiyet hakkiyla aciklamak zordur. Camiye, cemevine, kiliseye gitmeyi seyehat ozguruyle aciklamak da.

saygilar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
eser sözleşmesi bağlayıcılığı balturk Meslektaşların Soruları 4 05-11-2009 20:11
Belediyenin yaptığı sözleşmenin bağlayıcılığı Viyola Meslektaşların Soruları 2 29-04-2006 13:01
Türk Mahkeme Kararlarının Abd De Uygulanabilirliği Batu Han Meslektaşların Soruları 1 13-04-2006 15:38
Anayasanın Anayasaya Aykırılığı Emin GÜNEŞ Meslektaşların Soruları 2 09-03-2003 03:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05595994 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.