Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukat Ömer Kavili'nin yargılanmasına ilişkin duruşma tutanakları

Yanıt
Old 20-03-2011, 20:44   #31
davuterkan

 
Varsayılan

Meslektaşımız Avukat Ömer Kavili sanık-mağdur hakları ve bilhassa da bunlara bağlı olarak Avukat Hakları konusunda takdire şayan bir hukuk mücadelesi vermektedir. Ve sırf bu mücadelesi sebebiyle hakimler ve savcıların şikayetleri-suç duyuruları sonucunda soruşturmalara maruz kalmakta ve yargılanmaktadır. Bu yargılamalar yalnızca sanığın değil, bir mesleğin yargılanması niteliğinde davalar olmaktadır. Bu nedenle ben herhangi bir abartı olduğunu düşünmüyorum.
Old 21-03-2011, 14:54   #32
Av.ckucuk

 
Varsayılan

Müvekkilinin, kendisinin ve şahsında meslektaşlarının YASAL haklarını müdafaa ettiği için bir kimsenin yargılanması, SANIK konumuna düşürülmesi bir olağanüstülük taşır. Bunun olağan görülmeye başlanması hukukun hiçe sayılmasının içselleştirilmesidir. Ülkede yanlışların yapılıyor olması yanlışların kanıksanmasını değil, bu yanlışla mücadeleyi gerektirir. Önemli olan bir kimsenin yargı karşısında aklanması değil, eğer gerekmiyorsa yargının karşısına dahi çıkarılmamasıdır. Ülkemizde tüm hakim ve savcıların ve de hukukçu akademisyenlerin muhakkak (en az) 2 yıl bilfiil avukatlık yapması zorunlu hale getirilmelidir. Aksi halde kürsünün bu yanını görmeleri ve teori ile pratiği birleştirmeleri beklenemez.
Old 21-03-2011, 15:13   #33
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.ckucuk
Müvekkilinin, kendisinin ve şahsında meslektaşlarının YASAL haklarını müdafaa ettiği için bir kimsenin yargılanması, SANIK konumuna düşürülmesi bir olağanüstülük taşır. Bunun olağan görülmeye başlanması hukukun hiçe sayılmasının içselleştirilmesidir. Ülkede yanlışların yapılıyor olması yanlışların kanıksanmasını ve benimsenmesini değil, bu yanlışla mücadeleyi gerektirir. Önemli olan bir kimsenin yargı karşısında aklanması değil, eğer gerekmiyorsa yargının karşısına dahi çıkarılmamasıdır. Ülkemizde tüm hakim ve savcıların ve de hukukçu akademisyenlerin muhakkak (en az) 2 yıl bilfiil avukatlık yapması zorunlu hale getirilmelidir. Aksi halde kürsünün bu yanını görmeleri ve teori ile pratiği birleştirmeleri beklenemez.

Getirilmesini istediğiniz zorunluluğa, gerektirici sebeplerin taşıdığı isabetten dolayı ben de katılıyorum. Yalnız, sürenin en az 4 yıl (veya 5) olması düşünülmelidir.
Old 21-03-2011, 15:39   #34
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Getirilmesini istediğiniz zorunluluğa, gerektirici sebeplerin taşıdığı isabetten dolayı ben de katılıyorum. Yalnız, sürenin en az 4 yıl (veya 5) olması düşünülmelidir.

Kelimesi kelimesine katılıyorum.
Old 21-03-2011, 16:27   #35
Av. Mehmet Demirezen

 
Varsayılan

Kendi meslektaşlarını müşteki sıfatıyla da olsa duruşmaya getirmemekte direnen sistem Avukatı sanık sıfatıyla yargılamakta sakınca görmemekte.

Yargılama ve iddia makamının kendisini üst Savunma makamını ast ı olarak gördüğünün tezahürü olan bu davaların daha da abartılması gerektiğini düşünmekteyim.

Bu anlamda herhangi bir aksilik olmaz ise duruşma günü duruşma salonunda olup hayatımda hiç görmediğim ve tanımadığım mesleğin onuru için mücadele veren Sayın Kavili'ye destek olacağım.
Old 21-03-2011, 18:47   #36
üye34660

 
Varsayılan

Değerli hukukçu arkadaşlar, iddianame dışında herşey (buraya) eklendiği için iddianameyi göremedik; sanırım kamu görevlisine görevinden dolayı hakaretten dava açılmış; dava, (olmaması gereken, ancak ne yazık ki her zaman olabilecek) basit adli bir dava gibi görünüyor. Ben bunda(buradaki bilgilerden edindiğim izlenime göre) halen bir olağanüstülük ve olağandışılık göremedim( sanırım anlama yetim geri, bu nedenle özür dilerim).

Kimse, hukuka aykırı eyleminden dolayı korunamaz; ister avukat, ister hakim, ister başbakan, ister cumhurbaşkanı... ne olursa olsun, hukuk devletlerinde suç işlediğine yönelik makul deliller bulunan kişiler hakkında dava açılır ve bu eylemleri ispatlanırsa somut olay, soyut hukuk kuralına uyarlanarak gerekli hüküm kurulur.

Ben somut olayı bilmediğim için bununla ilgili bir şey söylemek istemiyorum; zaten somut olayı bilsem de, sürmekte olan bir dava ile ilgili, mahkemeleri etki altında bırakacak biçimde yorum yapmayı da doğru görmüyorum.

Bazı arkadaşlar bir öneri getirmişler; hakimlerin, mesleğe atanmalarından önce bir müddet avukatlık yapmaları gerektiği yönünde. Bence yararlı olabilir. Ancak şu anki sistemde bu zor görünüyor.

Ben de, avukatların avukatlıktan önce bir müddet hakimlik yapmaları gerektiğini düşünüyorum: Bunun nedenleri çok boyutludur(mesela onlarca dosya beklerken işgüzar bir meslektaşın gereksiz yere -bazı meslektaşların, işveren olarak müvekkillerini gördükleri için veya bazen de başka saiklerle kasten-davayı uzatması, davanın esasıyla ilgisiz sorular sorması, davanın esası ile ilgisiz ve gereksiz taleplerde bulunması, fevri davranışlar sergilemesi, duruşmayı germesi, şov yapması, müvekkilinin verdiği parayı hak ettiği izlenimini uyandırmak için, gereksiz abartılı tutum ve davranışlara girmek gibi olumsuz tavırlar sergilemenin , dosyanın seyrini maddi gerçeğe aykırı değiştirecek eylemlerde bulunulması... gibi durumların adil yargılanma hakkı ve davaların en hızlı ve en masrafsız biçimde bitirilmesi ilkesine ne kadar aykırı olduğu, adaletin tecellisini olumsuz etkilediği bilincine ulaşılması gibi bu bağlamda…) . Bazı avukat meslektaşların en azından bir iki yıl hakimlik yapmaları gerekir diye düşünüyorum. Ancak bu hususun gerçekleşmesi ne yazık ki hukuksal ve mesleki olarak çok zor görünüyor.

Her mesleki düzeydeki meslektaşların adil biçimde hukuksal empati yapması dileğimle ve mahkemelerin yargılama makamı olduğu , bu bağlamda mahkemelerin(başka mercilerden taleplerin ileri sürüleceği veya bazı müvekkillere şirin görünmek için veya başka saiklerle) şov yapılan tiyatral ortam ve sahne olmadığı bilincine vurgu yapılması gerektiği savıyla.…


Saygılarımla...
Old 22-03-2011, 16:08   #37
Av.ckucuk

 
Varsayılan

ben de onu diyecektim, dosyayı görmekte fayda var. hatta bunun için 21 nisanda istanbul'da olmakta da fayda var Üstad Kavilli, bir aksilik çıkmazsa duruşmaya gelmeyi planlıyorum. vekalet ücretinde anlaşırsak izninizle duruşmaya katılmak isterim...
Old 22-03-2011, 16:27   #38
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Sayın Şenoğlu,

Bir değişklik olmadıysa ve yanlış hatırlamıyorsam (çocuk ağır) ceza mahkemesi yargıcıydınız.

Size bir sorum olacak: Duruşmalarınızda sanıklar nerede oturuyor?

Sanıkların duruşmadaki yeri, CMK 149/1 hükmüne uygun mudur?

İşte bu başlık ve tartışmanın önemi bu sorunun yanıtında yatmaktadır.

Saygılarımla...
Old 25-03-2011, 01:22   #39
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Değerli hukukçu arkadaşlar, iddianame dışında herşey (buraya) eklendiği için iddianameyi göremedik; sanırım kamu görevlisine görevinden dolayı hakaretten dava açılmış; dava, (olmaması gereken, ancak ne yazık ki her zaman olabilecek) basit adli bir dava gibi görünüyor. Ben bunda(buradaki bilgilerden edindiğim izlenime göre) halen bir olağanüstülük ve olağandışılık göremedim( sanırım anlama yetim geri, bu nedenle özür dilerim).

Kimse, hukuka aykırı eyleminden dolayı korunamaz; ister avukat, ister hakim, ister başbakan, ister cumhurbaşkanı... ne olursa olsun, hukuk devletlerinde suç işlediğine yönelik makul deliller bulunan kişiler hakkında dava açılır ve bu eylemleri ispatlanırsa somut olay, soyut hukuk kuralına uyarlanarak gerekli hüküm kurulur.

Ben somut olayı bilmediğim için bununla ilgili bir şey söylemek istemiyorum; zaten somut olayı bilsem de, sürmekte olan bir dava ile ilgili, mahkemeleri etki altında bırakacak biçimde yorum yapmayı da doğru görmüyorum.

Bazı arkadaşlar bir öneri getirmişler; hakimlerin, mesleğe atanmalarından önce bir müddet avukatlık yapmaları gerektiği yönünde. Bence yararlı olabilir. Ancak şu anki sistemde bu zor görünüyor.

Ben de, avukatların avukatlıktan önce bir müddet hakimlik yapmaları gerektiğini düşünüyorum: Bunun nedenleri çok boyutludur(mesela onlarca dosya beklerken işgüzar bir meslektaşın gereksiz yere -bazı meslektaşların, işveren olarak müvekkillerini gördükleri için veya bazen de başka saiklerle kasten-davayı uzatması, davanın esasıyla ilgisiz sorular sorması, davanın esası ile ilgisiz ve gereksiz taleplerde bulunması, fevri davranışlar sergilemesi, duruşmayı germesi, şov yapması, müvekkilinin verdiği parayı hak ettiği izlenimini uyandırmak için, gereksiz abartılı tutum ve davranışlara girmek gibi olumsuz tavırlar sergilemenin , dosyanın seyrini maddi gerçeğe aykırı değiştirecek eylemlerde bulunulması... gibi durumların adil yargılanma hakkı ve davaların en hızlı ve en masrafsız biçimde bitirilmesi ilkesine ne kadar aykırı olduğu, adaletin tecellisini olumsuz etkilediği bilincine ulaşılması gibi bu bağlamda…) . Bazı avukat meslektaşların en azından bir iki yıl hakimlik yapmaları gerekir diye düşünüyorum. Ancak bu hususun gerçekleşmesi ne yazık ki hukuksal ve mesleki olarak çok zor görünüyor.

Her mesleki düzeydeki meslektaşların adil biçimde hukuksal empati yapması dileğimle ve mahkemelerin yargılama makamı olduğu , bu bağlamda mahkemelerin(başka mercilerden taleplerin ileri sürüleceği veya bazı müvekkillere şirin görünmek için veya başka saiklerle) şov yapılan tiyatral ortam ve sahne olmadığı bilincine vurgu yapılması gerektiği savıyla.…


Saygılarımla...

Dr. Fuat Şenoğlu,
hukuk tarihi zayıfın güçlüye karşı, sıradan vatandaşın iktidarlara karşı ve iktidarı ellerinde tutan güçlere karşı verdikleri mücadelenin ve belirli haklar elde etmelerinin tarihidir. Hukukun, Ortaçağın enkizisyon mahkemelerine, padişahların 'urun kellesini keferenin' buyruklarına karşı elde ettiği en büyük zafer yargılamanın belirli kaideler çerçevesinde cereyan etmesinin sağlanmasıdır. Bu kaideler bugün 'usul hukuku' olarak adlandırdığımız yargılamanın nasıl yürütülmesi gerektiğini belirten kaidelerdir. Bu kaidelere hem hakim, hem savcı, hem de savunma makamı uymak zorundadır.

Haklısınız iddianameyi görmedik ama yazılanlardan anlaşıldığı kadarı ile burada tartıştığımız konunun özünü 'usul kaidelerine' uyup uymama meselesi oluşturuyor. Yazılanlardan çıkardığım ikinci bir sonuç: bir avukatın hakimden usul kurallarına uymasını talep etmesi ve hakimin bunu kendisine hakaret olarak algılaması.

Belirttiğiniz gibi dava basit adli bir dava gibi görünüyor, bir olağanüstülüğü ve olağandışılığı yok. Buna rağmen ben ve bu alana mesaj yazan çoğu katılımcının görüşüne göre dava basit adli bir dava değildir. Neden mi değildir? Benim düşünceme göre davaya konu olan olayın temelinde usul kuralları yattığı için.

Kimse, hukuka aykırı eyleminden dolayı korunamaz; konusunda sizinle aynı fikirdeyim ama iddianameyi bilmediğiniz halde ve mahkeme tutanaklarından anlaşıldığı kadarı ile mahkemeye bile gelmeyen şikayetçiye sahip çıkmanıza da bir anlam veremiyorum. Bu yazdığıma karşı, ben kimseye sahip çıkmıyorum diyebilirsiniz. Gerçekten birilerine sahip çıkma niyetiniz yoksa hangi amaçla avukatların davranışlarına çeki düzen vermeleri gerektiğini ve avukatlıktan önce hakimlik yapmış olsalar alta sıraladığım davranışlardan kaçınabileceklerini belirtiyorsunuz:

mesela onlarca dosya beklerken işgüzar bir meslektaşın gereksiz yere -bazı meslektaşların, işveren olarak müvekkillerini gördükleri için veya bazen de başka saiklerle kasten-davayı uzatması,
davanın esasıyla ilgisiz sorular sorması,
davanın esası ile ilgisiz ve gereksiz taleplerde bulunması,
fevri davranışlar sergilemesi, duruşmayı germesi,
şov yapması,
müvekkilinin verdiği parayı hak ettiği izlenimini uyandırmak için, gereksiz abartılı tutum ve davranışlara girmek gibi olumsuz tavırlar sergilemenin ,
dosyanın seyrini maddi gerçeğe aykırı değiştirecek eylemlerde bulunulması... gibi durumların adil yargılanma hakkı ve davaların en hızlı ve en masrafsız biçimde bitirilmesi ilkesine ne kadar aykırı olduğu, adaletin tecellisini olumsuz etkilediği bilincine ulaşılması gibi bu bağlamda…)


Yargının tüm problemlerinden avukatları sorumlu tutacaksınız neredeyse.

Saygılarımla
Old 25-03-2011, 09:10   #40
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

USÛL HÜRRİYETİN İKİZ KARDEŞİ; KEYFİLİĞİN CAN DÜŞMANIDIR. (Jhering)

Sn.Şenoğlu kati surette objektif değil.
Old 25-03-2011, 12:17   #41
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Avukat olarak mahkemelerde yaşadığımız sorunları hepimiz biliyoruz.Bu olay bunlardan sadece mahkemeye taşınanı.Savcılığa gidip dosya talebediyorum savcı bey kaleme gönderdim diyor iki kat aşağıdaki kaleme gidip dosyayı elime alır almaz kalem memurunu arayıp ifadeye başlayacaklrını söylüyor.Kalem memuru avukat hanım savcı bey bekliyor diyor ve apar topar dosyayı elimden alıyor.Şimdi ben bu şüpheliyi nasıl temsil edeceğim kanuni haklarını nasıl hatırlatacağım.Bu sadece bir örnek.Hakim ve savcıların tutumları kalem memurlarına da yansıtılıyor.onlar da zorluk çıkarma derdinde.Hele de avukat haklarını bilmiyor ve direnemiyorsa..Savunma hakkımızı gereğince yerine getirmek için mutlaka tartışmaya girmemiz mi lazım?Geçenlerde sorgu hakimini beklerken bir jandarma" avukat hanım yanlış anlamayın ama uzun süre ceevinde çalıştım.Hakimler sizleri öyle azarlıyor ki aynı okulun mezunusunuz oysa.." dedi.Bu soruya nasıl cevap verebilirim sizce?Eğer savunman olarak taleplerimiz yersizse bunun reddine karar vermek mümkünken azalamak gibi basit tavırlara girmek ne kadar etik sizce?
Old 25-03-2011, 12:28   #42
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Asıl tartışılacak olan ise görevleri süresince avukatlara hertürlü zorluğu yaşatan bu kişilerin emekli olur olmaz avukat olup eski hakim savcı kimliklerini de kullanarak bir emekli mesleği haline dönüştürdükleri avukatlıktan para kazanmaya başlamaları değil midir?Bununla ilgili baroya sayısız mail atıyorum ama nafile...Genç meslektaşlarımız yemek paraları yokken, büro kirası ödeyemezken,başka avukatların yanında haketmedikleri ücretlere çalışırken onlar "emekli hakimmiş,ağır ceza reisiymiş..."gibi halka malolan ünvanlarıyla inanılmaz paralar kazanabiliyorlar.Lütfen mesleğimiz adına birşeyler yapalım.Eniyi hukuk fakültelerinden mezun genç meslektaşlarımıza yol vermeye çalışalım...
Old 25-03-2011, 14:04   #43
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Asıl tartışılacak olan ise görevleri süresince avukatlara hertürlü zorluğu yaşatan bu kişilerin emekli olur olmaz avukat olup eski hakim savcı kimliklerini de kullanarak bir emekli mesleği haline dönüştürdükleri avukatlıktan para kazanmaya başlamaları değil midir?Bununla ilgili baroya sayısız mail atıyorum ama nafile...Genç meslektaşlarımız yemek paraları yokken, büro kirası ödeyemezken,başka avukatların yanında haketmedikleri ücretlere çalışırken onlar "emekli hakimmiş,ağır ceza reisiymiş..."gibi halka malolan ünvanlarıyla inanılmaz paralar kazanabiliyorlar.Lütfen mesleğimiz adına birşeyler yapalım.Eniyi hukuk fakültelerinden mezun genç meslektaşlarımıza yol vermeye çalışalım...

Değerli görüşlerinize kısmen katılıyor ve saygı duyuyorum sayın meslektaşım.

Naçizane gözüme çarpan bir hususu yüksek müsaadenizle paylaşmak isterim:

Üye imzanızda geçen söz, biraz eleştirdiğimiz/eleştirdiğiniz bakışı yansıtıyor gibi geldi bana. Yanlış yorumladıysam Bellart'ın sözünü özür dilerim.

Saygılarımla.
Old 25-03-2011, 15:38   #44
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Değerli görüşlerinize kısmen katılıyor ve saygı duyuyorum sayın meslektaşım.

Naçizane gözüme çarpan bir hususu yüksek müsaadenizle paylaşmak isterim:

Üye imzanızda geçen söz, biraz eleştirdiğimiz/eleştirdiğiniz bakışı yansıtıyor gibi geldi bana. Yanlış yorumladıysam Bellart'ın sözünü özür dilerim.

Saygılarımla.


Hakikaten yahu! Ne demiş bu Bellart böyle? Biz mi yanlış anlıyoruz çeviri mi kötü?

(Sayın Şenoğlu bunu görmeden derhal kaldıralım / düzeltelim derim... )
Old 25-03-2011, 15:45   #45
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Değerli görüşlerinize kısmen katılıyor ve saygı duyuyorum sayın meslektaşım.

Naçizane gözüme çarpan bir hususu yüksek müsaadenizle paylaşmak isterim:

Üye imzanızda geçen söz, biraz eleştirdiğimiz/eleştirdiğiniz bakışı yansıtıyor gibi geldi bana. Yanlış yorumladıysam Bellart'ın sözünü özür dilerim.

Saygılarımla.

Hemen işkillenmeyelim.

Alıntı:
“Erdem toplum tarafından kovulsaydı, son sığınağı avukatların yanında bulurdu.”
Bellart

Bellart bence demiştir ki; "Erdemi toplum kovsa kabul etmese bile son kalesi avukatlardır."

Maamafih " Erdemi toplum kovsa kabul etmese bile son başvuracağı kesim avukatlardır" diye de anlaşılabilir.
Old 25-03-2011, 16:16   #46
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Hemen işkillenmeyelim.



Bellart bence demiştir ki; "Erdemi toplum kovsa kabul etmese bile son kalesi avukatlardır."

Maamafih " Erdemi toplum kovsa kabul etmese bile son başvuracağı kesim avukatlardır" diye de anlaşılabilir.

Evet, evet. Doğru söylüyorsunuz Sn.Ergin. Söz, avukatların erdemin mümessili olduğunu ifade ediyor.

Ben de size katılıyorum, yanılma payı bırakmıştım; yanılmışım.

Sözün manası bahsettiğiniz minvaldedir. Sn.av.yağmur deniz'den de tekrar özür dilerim.

Son tahlilde, üye imzasının da ne kadar anlamlı olduğunu ve beğendiğimi ifade ediyorum.

Saygılarımla.
Old 26-03-2011, 18:53   #47
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN

Hakikaten yahu! Ne demiş bu Bellart böyle? Biz mi yanlış anlıyoruz çeviri mi kötü?

(Sayın Şenoğlu bunu görmeden derhal kaldıralım / düzeltelim derim... )

Sayın Eren, meraklanmayınız; ben emekli olduğum zaman, avukatlık yapmayı düşünmüyorum; büyük olasılık üniversiteye geçmeyi düşünüyorum. Ayrıca yapıcı ve objektif her türlü eleştiriye de açığım. Olay ve fikirler üzerindeki tartışmaların da asıl düzlemlerinden saptırılmadan, açık fikirlerle, olması gerektiğini düşünüyorum.

Yargının sorunlarının tartışılması ayrı bir konu, kamu görevlisine hakaret iddiasıyla açılan ve yürütülmekte olan dava ise ayrı bir konudur. Bildiğiniz gibi, ceza davaları iddianamede belirtilen olayla sınırlıdır, deliller bu bağlamda değerlendirilir. Bunun dışında, davalarla ilgili başka boyuttaki hukuksal olmayan değerlendirmeler yargılama konusu olamazlar. Bu tür değerlendirmeler sürmekte olan davalar bakımından yanlıştır. Ne yazık ki son yıllarda, sürmekte olan davalar yönünden bu tür hukuksal olmayan değerlendirmeler oldukça popüler hale gelmiştir. Davaları, hukuksal olmayan bir takım iddialarla değerlendirmek ise bizi çok yanlış sonuçlara ulaştırabilir.

Saygılarımla...
Old 26-03-2011, 19:00   #48
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Sayın Şenoğlu,

Bir değişklik olmadıysa ve yanlış hatırlamıyorsam (çocuk ağır) ceza mahkemesi yargıcıydınız.

Size bir sorum olacak: Duruşmalarınızda sanıklar nerede oturuyor?

Sanıkların duruşmadaki yeri, CMK 149/1 hükmüne uygun mudur?

İşte bu başlık ve tartışmanın önemi bu sorunun yanıtında yatmaktadır.

Saygılarımla...


Sayın Eren, evet ben çocuk ağır ceza mahkemesi yargıcıyım. Suça sürüklenen çocuklar isterlerse müdafilerinin yanında oturabilirler, bunda hukuka aykırı bir durum yoktur, ancak böyle bir talepleri yoksa, zorla müdafiilerinin yanına oturtacak durumumuz da yok sanırım.

Ayrıca bu durumla, somut olay( kamu görevlisine hakaret iddiası) arasında halen bir bağlantı kuramadım. Yani mahkeme sanığın müdafiinin yanında oturması talebini reddederse, (profesyonel bir hukukçu olarak)bu karara karşı esas hükümle birlikte hukuksal yollara başvurmak yerine, duruşmada tartışma çıkarıp, konuyu hukuk sınırlarının dışına mı taşırmak gerekir(mesela hakaret iddiası )?


Saygılarımla...
Old 26-03-2011, 19:04   #49
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Sayın Güntay, meraklanmayınız; ben emekli olduğum zaman, avukatlık yapmayı düşünmüyorum; büyük olasılık üniversiteye geçmeyi düşünüyorum. Ayrıca yapıcı ve objektif her türlü eleştiriye de açığım. Olay ve fikirler üzerindeki tartışmaların da asıl düzlemlerinden saptırılmadan, açık fikirlerle, olması gerektiğini düşünüyorum.

Yargının sorunlarının tartışılması ayrı bir konu, kamu görevlisine hakaret iddiasıyla açılan ve yürütülmekte olan dava ise ayrı bir konudur. Bildiğiniz gibi, ceza davaları iddianamede belirtilen olayla sınırlıdır, deliller bu bağlamda değerlendirilir. Bunun dışında, davalarla ilgili başka boyuttaki hukuksal olmayan değerlendirmeler yargılama konusu olamazlar. Bu tür değerlendirmeler sürmekte olan davalar bakımından yanlıştır. Ne yazık ki son yıllarda, sürmekte olan davalar yönünden bu tür hukuksal olmayan değerlendirmeler oldukça popüler hale gelmiştir. Davaları, hukuksal olmayan bir takım iddialarla değerlendirmek ise bizi çok yanlış sonuçlara ulaştırabilir.

Saygılarımla...

Esasen konuyu ve tutanakları okuduğum zaman ilk aklıma gelen husus, basında "Er....n Davası" olarak adlandırılan malum dava oldu. O davanın tutanakları da yayınlanabilseydi neler olabilirdi sorusunu kendime sormaktan bile çekindim ben. .
Old 26-03-2011, 19:13   #50
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
USÛL HÜRRİYETİN İKİZ KARDEŞİ; KEYFİLİĞİN CAN DÜŞMANIDIR. (Jhering)

Sn.Şenoğlu kati surette objektif değil.

Sayın Güntay, ben sizin objektif olduğunuzu düşünüyorum ...

Ancak şu hususu eklemeden geçemeyeceğim: Mahkeme kararlarını usule aykırı gördüğünüz zaman, duruşmada gerginlik çıkarma, olay çıkarma, hukuksal olmayan tutum ve davranışlarda bulunma, duruşma usulüne uygun olmayan biçimde heyetle tartışma, hatta hakaret etme(iddiası) objektiflik mi oluyor?
Old 26-03-2011, 19:36   #51
üye34660

 
Varsayılan

Sayın Gemici, iddianameyi görmedim, halen de iddianame eklenmedi. Ben müştekiyi ve sayın Kavili'yi tanımam. Müştekinin ismini bile bilmem. Sayın Kavili'yi bu sitedeki yazılarından dolayı tanırım, bana göre sayın Kavili değerli bir hukukçudur.

Ancak, halen davayı normal bir adli dava olarak görüyorum.İddianamediki olayları bilmediğim için bu hususta yorum yapamam, zaten daha önce de belirttiğim gibi sürmekte olan bir dava hakkında mahkemeleri etkileyecek biçimde yorum yapmak da istemem. Benim eleştirilerim zaten bu bağlamdadır.

Diğer eleştirinize gelince; dikkat ederseniz gerek hakimlerin ve gerekse avukatların birbirlerini anlamaları ve hukuksal yönden daha iyi(yani çok boyutlu) değerlendirme yapabilmeleri için, bir müddet hakimlerin avukatlık, avukatların da hakimlik yapmaları gerektiğini bu minvalde belirtmiştim. Ben uzun yıllar hakimlik yaptığım için, (istisnai olarak bazı)avukat meslektaşlarımın yaptıkları hatalara kendimce dikkat çekmek istemiştim. Avukatlık yapmadığım için, bazı hakimlerin yaptıkları hataları avukat bakış açısıyla doğal olarak açıklayamazdım. Sonuçta hepimiz hukukçuyuz ve özellikle de duruşmalarda profesyonel bir hukukçu olarak hukuksal sınırlarda kalmamız gerektiğini belirtmek istiyorum.

Saygılarımla...
Old 26-03-2011, 20:00   #52
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Sayın Gemici, iddianameyi görmedim, halen de iddianame eklenmedi. Ben müştekiyi ve sayın Kavili'yi tanımam. Müştekinin ismini bile bilmem. Sayın Kavili'yi bu sitedeki yazılarından dolayı tanırım, bana göre sayın Kavili değerli bir hukukçudur.



Sayın Şenoğlu,

Bu davanın iddianamesini ben de görmedim ve aslında ben de sizin gibi görmek istiyorum. Sayın Kavili, sanıyorum eklemekten kaçınmaz. Çünkü kaçınması için ben sebep göremiyorum.

Ancakbir başka konu ile ilgili olarak sayın Kavili hakkında Savcılık tarafından Baroya gönderilen ihbar yazısını okuduğumda resmen donup, kalmıştım. Hatta bunun gerçek olamayacağını, bir şaka olduğunu düşünmüştüm.

Savcılık, Türk Hukuk Sitesi forum alanında kendi aramızda "Kavilizm", "Kavili okulu" gibi nitelendirmelerimizi, çok ilginç cümlelerle dile getiriyordu.

Aslında Sayın Kavili o ihbar yazısını keşke ekleseydi de... objektif yaklaşımın ne durumda olduğunu bir görseydik...

Saygılarımla,
Old 26-03-2011, 20:41   #53
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Sayın Güntay, ben sizin objektif olduğunuzu düşünüyorum ...

Ancak şu hususu eklemeden geçemeyeceğim: Mahkeme kararlarını usule aykırı gördüğünüz zaman, duruşmada gerginlik çıkarma, olay çıkarma, hukuksal olmayan tutum ve davranışlarda bulunma, duruşma usulüne uygun olmayan biçimde heyetle tartışma, hatta hakaret etme(iddiası) objektiflik mi oluyor?

Sayın Şenoğlu, hakikaten objektifim.

Yukarıda belirttiğiniz davranışları ben de tasvip etmiyorum.

Birlikte yargısal bir görev yürüttüğümüze (kolokyum) inandığım hakim ve savcılarla avukatlar arasında duruşmalarda ne olursa olsun bu hallerin yaşanmaması gerekir.

Yargılamanın tüm süjeleri bu hususta birbirlerine özenli ve dikkatli davranmalıdır.

Hatalı bulunan davranış ve kararlara karşı, hukuki yol ve imkanların kullanılması daha doğru olacaktır.

Saygılarımla.
Old 27-03-2011, 17:58   #54
üye34660

 
Varsayılan

Halen iddianameyi ve ekindeki diğer delilleri göremedik. Sanırım en kısa zamanda sayın Kavili bunları ekleyecektir.

Saygılarımla...
Old 27-03-2011, 20:44   #55
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Halen iddianameyi ve ekindeki diğer delilleri göremedik. Sanırım en kısa zamanda sayın Kavili bunları ekleyecektir.

Saygılarımla...

Sayın Kavili -İzmir'de yaşamayanlara göre- şu anda sehir dışında.
Yarın saat 10'da İzmir 2 Agir Ceza Mahkemesinde duruşması olması hasebiyle bir sohbetimiz oldu. İddianameyi de İstanbul'a döndüğünde ekleyecegini belirtti.

Saygılar,
Old 27-03-2011, 21:11   #56
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Sayın Kavili -İzmir'de yaşamayanlara göre- şu anda sehir dışında.
Yarın saat 10'da İzmir 2 Agir Ceza Mahkemesinde duruşması olması hasebiyle bir sohbetimiz oldu. İddianameyi de İstanbul'a döndüğünde ekleyecegini belirtti.

Saygılar,

Eyvaaaahh! yeni bir "otur-kalk" muhabbeti daha olacak gibi...
Old 28-03-2011, 23:46   #57
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Eyvaaaahh! yeni bir "otur-kalk" muhabbeti daha olacak gibi...

İddianameyi ekleme sözümü bürodan yükleyerek yapacağım.

Arkadaşlar,

Sevgili Dikici haklı çıkmış sayılır.
Old 29-03-2011, 00:08   #58
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Yeni bir tutanak İzmir 2 Ağır Ceza Mahkemesi

Değerli avukat meslektaşlar,
İş bu tutanağın yayınlanmasına izin verdiği için siteye aktarabildiğimiz Avukat Taner KÜÇÜK'e teşekkür ediyorum.

Ömer Kavili 15638
Yine ve yeniden sanık
iken burada savunman avukat

0532 322 00 23

------------------
" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF


---------------------- 0 0 0 -------------------

T.C.
İZMİR
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DURUŞMA TUTANAĞI
DOSYA NO :2009/304

DURUŞMA TARİHİ :28/03/2011
CELSE NO :10.

BAŞKAN :İBRAHİM KORKMAZ 25985
ÜYE :YALÇIN HAYRET 30442
ÜYE :ÜMİT GERİN 31541

CUMHURİYET SAVCISI :ALİ ERTAN 33434

KATİP :ÖZGÜN SAĞLAM 116812
Belirli gün ve saatte mahsus salonda celse açıldı. Sanık ile müdafileri Av. Müşir Deliduman ile Av. Ömer Kavili geldiler, sanık müdafiinin yanında oturdu, katılan ve vekili yok. C.Savcısının huzur ile açık yargılamaya devam olundu.
Heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtlar okundu.
Sanık müdafii söz alarak;
Sanık müdafiinin oturduğu yerden konuşmaya devam ettiği görüldü.
Kendisi ayağa kalkması hususunda uyarıldı.
Ayağa kalkmasının gerekmediğini bildirerek, oturduğu yerden konuşmaya devam ederek, usule ilişkin talepte bulunacağını bildirdi, öncelikle meşru olduğu var sayılan meclisin çıkardığı kanunların bu salonda geçerli olup olmadığını test etmek bakımından 5271 sayılı CMK nun 149/3 çerçevesinde sanığın müdafiinin yanında olma hakkı engellenemez ve kısıtlanamaz kuralı gereği ve ayrıca eski başbakan Mesut Yılmaz sanık sıfatıyla yüce divanda yargılanırken, eski enerji bakanı Cumhur Ersümer sanık sıfatıyla yüce divanda yargılanırken müdafisi avukatların yanında oturmuşlar ve aynı zamanda eski Yargıtay başkanımız Prof. Dr. Sami Selçuk günlük gazetelerdeki köşe yazılarında ve monogramlarında bu konuya değindikleri gibi, yüce adalet bakanlığının yüce teknisyenlerinin kanunun düz metninin okunup yorumlanmasında problem çıkma olasılığına karşı mahkeme salonunun ne şekilde oluşturulduğu hususunda bakanlık web sayfasında bir kroki hazırlamış olup, yüce teknisyenlerin yüce krokisine göre 6 numaralı maddede "davalı, sanık ve varsa avukatı: ceza mahkemelerinde tutuklu olmayan sanıklar, varsa avukatları ile birlikte hakime göre sol tarafta otururlar ve gerektiğinde buradan konuşurlar" biçiminde açıklamalı yazı ile aynı zamanda bir grafik şema oluşturulmuştur, işte bu kutsal belgeye göre de sanığın müdafisi ile birlikte oturması konusunda bu kadar hukuksal, yasal ve yüce bakanlığın yüce teknisyenlerinin yüce krokilerinin çerçevesinde mahkemenizin 82 belgesine göre gerekçeli olarak vereceği ve gerekçesinde yasal dayanak göstereceği ara kararına uyacağımızı beyan ediyoruz.
Ayrıca yine meşru olduğu var sayılan meclisin çıkardığı kanunun 223. Maddesinde kararların nelerden (ibaret -AvÖK)olduğu yazılmış olup, 231/4. maddesinde ise "duruşmanın bittiği açıklandıktan sonra hüküm fıkrası okunur, hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir" kuralı yer almış olup, bu kuralda savcının ayrı tutulmayacağı ve savcının da ayağa kalkacağı gizli özne olarak yer almıştır, ayrıca CMK nun 55. Maddesinde "yemin sırasında herkes ayağa kalkar" kuralı getirilmiştir, bu iki kural dışarısında ayağa kalkılacağı konusunda yasal bir emir bulunmamaktadır, ancak bunun yerine yasaların yerini alan ve gücünü kendi alışkanlıklarından alan otoritenin simgesini gösteren avukatların emme basma tulumba gibi oturup kalkmaları şeklindeki yıkılması gereken bir alışkanlık adil yargılama ilkesinin yerini almış ise de, kanunların üstünde saydığımız avukatlık meslek kurallarımız çerçevesinde adil yargılama ilkesini çiğneyen mahkeme yargıçlarının taraflı davrandığının görüntüsünü oluşturan teamül ve alışkanlık, gelenek, görenek denen hukuk dışı uygulamalara boyun eğmeyeceğimizi, ancak bu yasal dayanaklarımıza rağmen, eğer mahkeme aksi görüşte ise yasal dayanak göstererek vereceği karara uyacağımızı, bu nedenlerle usul esastan önce gelir temel hukuk ilkesi çerçevesinde bu iki usul işlemi konusunda ara karar verilmesini savunma makamı olarak rica ediyoruz dedi.
G.D.:İSTEK GİBİ; CMK nın 149/3. Maddesinde öngörülen müdafiinin yanında olma deyiminin sanık ile müdafiinin fiili olarak yan yana olmasından öte müdafi yardımından yararlanmak mahiyetinde olduğu, uygulamada duruşma salonlarında sanıklar için yer tahsis edildiği, sanığın bu yerde bulunduğu, müdafi için de yer tahsisi yapıldığı, adalet bakanlığı teknisyenlerinin çizdiği krokinin mahkemeleri bağlamasının söz konusu olamayacağı, yargıya saygı gereği avukatların savunma yaptıkları sırada ayakta bulundukları, bunun yerleşik yasal uygulama sonucu olduğu ve sanığın yerine geçmesi bu şekilde savunma yapmasına oybirliğiyle karar verildi tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Sanığın yerine geçtiği görüldü.
Sanık müdafii Av.Ömer Kavili usul açısından söz istedi.
Sanık müdafii Av.Müşir Deliduman da usul açısından söz istedi. Ara karar müphemdir ve muğlaktır, tavzihi gerekir dedi.
G.D.:ISTEK GIBI;Sanık müdafilerine söz verilmesine yer olmadığına, ara kararı yeterince açık olduğundan tavzih edilmesine yer olmadığına Oybirliğiyle karar verildi tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Mahkeme başkanı önce ara kararını yazdırmış, sanık müdafii Av. Ömer Kavili'nin müdahalesi ile sonra üyelere sorarak oylama yaptırmıştır şeklinde zapta geçilmesini istiyoruz, mahkeme başkanı bağlı kalacağına yemin ettiği kanunları bizzat çiğnemiştir dedi.
Sanığa son soruşturmanın açılmasına dair karar ve ekleri okundu.
Sanık oturduğu yerden, ayakta savunma yapmasının kendisine işkence olacağını, oturduğu yerden daha serbestçe kendisini ifade edeceğini, oturduğu yerden ifade vereceğini bildirdi.
Uyarılara rağmen sanık ayağa kalkmadı. Oturduğu yerden savunmasını yapmaya başladı.
Sanık avukatıma danışmak istiyorum diyerek sanığa mahsus yerden kalkıp müdafilerinin yanına gitti. Burada müdafileri ile gizli görüşmeye başladı. Sanık, müdafileri ile görüştükten sonra yerine gelerek oturdu.
Sanık Taner Küçük savunmasında; Başından beri söylemek istiyorum ki, benim hakkım avukatımın hakkıdır, avukatımın hakkı da benim hakkımdır, baştan beri avukatlarıma yönelik baskıcı davranışlarınız beni psikolojik olarak baskı altında tutuyor, serbestçe kendimi ifade etmemi engelliyorsunuz, ayrıca sorgu yönetmeliğine yazılı ayakta tutmaya yorgun bırakma, eziyet etme söz konusudur, mahkeme başkanının ısrarla savunma yapın demesi ile ben zorla ifade vermeyeceğim, mahkemenin kıdemli üyesinin mahkeme başkanını sakin olunuz diye uyarmasıyla sabit olduğu üzere ifade vermeyeceğim dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili söz alarak; Mahkemeniz daha önceki duruşmada duruşma saati olarak tayin etmiş olduğu 10 Şubat 2011 saat 14:00'te duruşma tayin etmiş ise de, saat 16:00 olmasına rağmen savunma avukatını hala duruşmaya kabul etmemiş olması ve sanık savunmanının İstanbul’a dönecek olması ve uçak yolculuğu nedeniyle daha fazla bekleyememesini belirterek vermiş olduğu mazeret dilekçesi mahkeme heyetince yasal dayanak ve hukuksal bir açıklama gösterilmeksizin geçersiz sayılmış ve kendi verdikleri sözü tutmayan mahkeme heyetinin sanık müdafiinin sözünü geçersiz sayması sonucu sanık aynı zamanda İzmir Barosu üyesi avukat olması ve İzmir dışındaki mesleki görevinde bulunduğunu da belgelemesine rağmen, sanık meslektaşımız hakkında duruşmada bulunmuyor gerekçesiyle zorla getirme kararı verilmiştir, oysa bu mahkeme heyetindeki başkan ve diğer üye önceki heyetteki yargıçlardan farklı olup dosyayı ilk kez ele almışlardır, ancak önceki mahkeme başkanı ile yaptığımız usul tartışmaları ve yasalara dayalı olarak yaptığımız taleplerimizden yani usul hükümlerinin sıkı surette uygulanmasını istememiz nedeniyle önceki mahkeme başkanının kanunları çiğneyerek ve yargıçlık üst kimliğine ait sakin olma, metin olma, mekin olma, fehim olma gibi özelliklerle ilgili hususlarda sıkıntı yaşamış olmasını yeni heyete nakletmiş olduğu görüntüsü ortaya çıkmıştır, yargıçlara ödev tarafsız kalmaktır, tarafsız olmak zorunda değiller demeyeceğiz, ancak tarafsız görünmek zorundadırlar, mahkeme başkanının ilk baştaki usule ilişkin taleplerimizden sonra vermiş olduğu ara kararında bizim gösterdiğimiz ayrıntılı hukuksal dayanaklara rağmen, hiçbir yasal açıklama yapmaksızın, hiçbir kanun maddesi göstermeksizin bizim gösterdiğimiz kanun maddesini ne suretle farklı yorumladığını dahi yazdırmaksızın sadece ezber ve alışkanlık çerçevesindeki beyanı bakımından mahkeme başkanının aynı zamanda ara karar için müzakere oluşturulması sırasında kanunda yazılı olan müzakerede rey toplama usulü kurallarını da çiğnemiş olması ve başkanın bu hukuk dışı davranışlarına diğer iki üye yargıcın kıdemli yargıç ve kıdemsiz yargıçların ayrı ayrı hukuksuzluğa iştirak ettiklerini gördüğümüzden, iştirak hükümleri çerçevesinde her üç yargıcı görev yapmakta oldukları yargıçlık makamından 5271 28 ve devamı çerçevesinde o makamdaki görevlerinden iş bu davada reddetmek zorunda kaldığımızı savunma makamı olarak beyan ederiz dedi.
İddia makamından soruldu; İstemin yasal koşulları bulunmadığından, bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili mütalaaya karşı itirazlarımızı bildirmek bakımından usulen söz istiyoruz dedi. Devamla; İddia makamında savcı sıfatıyla görev yapan kamu görevlisi her ne kadar yasal koşulları bulunmadığından demiş ise de, bizim gösterdiğimiz yasal koşullara karşı bir görüş veya aynı yasa maddelerinin farklı bir yorumunu getirmediği gibi farklı bir kanun veya kanun maddesi de iddia makamı tarafından beyan edilememiştir, kaldı ki mahkeme heyeti iddia makamından mütalaa almadan önce müzakereye çekilmiş olup, geldikten sonra kağıt üzerinde görüntüde usule uyulmuş gibi görüntü yaratılmış ve bu aşamada iddia makamının mütalaasını müzakereden sonra almış bulunmaktadır, bu hususu da hukuksuzluk saydığımızı beyan ederiz dedi.
Sanık müdafii Av. Müşir Deliduman söz alarak; Usul açısından verilen kararlan müphem ve muğlâktır, tavzihini istediğimiz zaman hiçbir hukuki ve kanuni mesnedi açıklanmamıştır, usul açısından problemler giderilmediğinden dolayı esasa bile girilememiştir, esasa girilmediği halde savunma ve ifade layıkıyla verilememiş ve imkansız hale getirtilmiştir, mütalaada bu kanunsuz ve hukuksuz işlem ve eylemlerine kollektif bir ortaklık sağlanmış, savcılık etik ve mesleği hakkında Bükreş kuralları çerçevesinde, sanığın leh ve aleyhindeki delil ve mütalaalar yasal desteğiyle açıklanmadan yapılan mütalaaya itiraz ediyoruz dedi.
Dosya incelendi.
G.D:İSTEK GİBİ;
1-Sanık müdafilerinin ileri sürmüş oldukları red nedenleri duruşmayı uzatmaya matuf görüldüğünden CMK nun 31/1 -(c) maddesi uyarınca reddi heyet talebinin reddine,
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı nezdinde 7 gün içerisinde CMK.nun 268 ve müteakip maddeleri uyarınca itiraz edebileceklerine,
Karara itiraz edilmesi halinde dosyanın İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine,
2-Yargılamanın 23/05/2011 Günü Saat:09:40'a bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.28/03/2011

Başkan25985 Üye 30442 Üye 31541 Katip 116812
Old 29-03-2011, 09:19   #59
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU;

Alıntı:
Bu başlık ve içerik bana biraz ilginç(ve garip) geldi. Sanki çok olağanüstü bir durum ve yargılama konusu varmış gibi başlık atılmış. Böyle (yüzlerce belki de binlerce münferit olaylar ve)yargılamalar bütün ülkelerde olabilir ve bunda olağanüstülük de yoktur kanımca. ..
şeklindeki, Sayın Ömer KAVİLİ'nin katılmış olduğu duruşmalara ilişkin ifade ettiğiniz sözlere katılmıyorum.

Bu arada önemle ifade etmeliyim ki birikimlerinizi THS'de paylaşıyor olmanızdan çok memnunum ve sizi ilgiyle takip ediyorum. Avukat üyelerin yoğun bulunduğu bir sitede sizi "avukat düşmanı" olarak lanse etmek gibi bir niyetim de kesinlikle yok. Zira siz, hakim, savcı ve avukatları bir bütün halinde değerlendiriyor ve "hukukçu" paydasına çoğu zaman dem vuruyorsunuz.

Ancak sunulan tutanakları alelade, sıradan bir yargılamaya ilişkin tutanaklar olarak görüyor oluşunuza katılamayacağım. Son paylaşılan tutanağı da dikkatle inceledikten sonra bütün ülkelerde ve dahi Türkiye'de usule ilişkin bu şekilde mücadeleler (kelimeyi özenle seçtim)verildiğine ihtimal vermediğimi belirtmeliyim.

Saygılarımla..
Old 29-03-2011, 10:04   #60
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Sayın Güntay, ben sizin objektif olduğunuzu düşünüyorum ...

Ancak şu hususu eklemeden geçemeyeceğim: Mahkeme kararlarını usule aykırı gördüğünüz zaman, duruşmada gerginlik çıkarma, olay çıkarma, hukuksal olmayan tutum ve davranışlarda bulunma, duruşma usulüne uygun olmayan biçimde heyetle tartışma, hatta hakaret etme(iddiası) objektiflik mi oluyor?
Duruşmada gerginlik çıkarmak olarak değerlendirmek doğru mudur acaba.Mesleğe ilk başladığım ayda ağır cezada bir duruşmaya girdim o gün başkan yoktu ve üye yönetiyordu duruşmayı.Tanığa soru sormak için söz istedim ve üye aynen"ne soracaksınız,ne var" diye karşılık verdi.O an acemili,k de var tabii ki seslenmedim ama salondaki herkesin içinde yeni bir avukat olarak psikolojimi tahmin edersiniz.Hatta günlerce "neden bu mesleği seçtim keşke hakim savcı olsaydım kimseyle uğraşmazdım" şeklinde serzenişlerle mesleğime adapte olamadım.Daha sonra benzer olaylar nedeniyle meslektaşlar şikayet etmişler ve benim olayımı görenler de etkilenmiş olacakki benden habersiz bu olayı da yazmışlar.Tanık beyanım eklendi ama sonuç sıfır.Yazılı olarak hak aramaktansa o an beni rencide eden başkanı keşke ben de uyarsaydım hatasını anlasaydı....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sanık AVUKAT Ömer Kavili hakkında Savunmayı savunmak için çağrı yapılabilir mi ? Av.Ömer KAVİLİ Meslektaşların Soruları 187 26-08-2012 17:49
Avukat beyan ve itirazlarının duruşma zaptına geçirilmemesi halinde ne yapabilirim Av. Songül Uslu Meslektaşların Soruları 16 18-10-2011 17:42
Tanık Koruma Yasası-gerekçeli-Komisyon raporları ve birleşim tutanakları ışığında) üye19576 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 16-07-2008 20:03
Ömer adaletinin acısını paylaşıyoruz.. yağmurdamlası Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 25 06-12-2006 17:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12280202 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.