Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlık bürosunda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine tebligat geçerli midir?

Yanıt
Old 19-02-2013, 16:26   #31
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sanırım demek istediğimi anlamadınız: Yasa metninde, 25. numaralı mesajımdaki son cümle ile sorduğum şekilde bir sonuca varabileceğimiz hiçbir düzenleme yok.

Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 23. maddesine 5. numaralı mesajda atıfta bulunmuş ve çıkarılabilecek anlamı ortaya koymuştum.

Reşit olmaya ilişkin yorumunuza katılıyorum.Gerçekten böyle bir düzenleme görmedim.Ancak dediğim gibi reşit olmanın ötesinde başka bir husus var ki oda kişi reşit olsa da kendisine tebliğ yapılamayacak kimselerden olması
Old 19-02-2013, 16:28   #32
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Yukarıda da belirttiğim gibi burda yorum yok aslında.Madde metni açık ısrarımı sürdüreceğim.Kimlere yapılabileceği yazılı iken maddede yazılı olmayan kişilere yapılan tebliğin usule uygun olduğunun kabulü bence zorlama yorum olmaktadır.
Madde metninin açık olmadığını şu ana kadarki mesajlarda ortaya koymuş bulunmaktayız. Zira tebliğ yapılan şahsın 18 yaşından küçük görünmediğine ilişkin bir ibarenin mutlaka mazbataya yazılması gerektiği sonucuna hiçbir kanun maddesiyle varamıyoruz (böyle bir madde yok) ve Yargıtay'ın burada yorum yoluyla konuyu hatalı şekilde dar yorumladığını görüyoruz.
Old 19-02-2013, 16:34   #33
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın YILDIZ HUKUK;

17. maddedeki "aynı yerde oturma" kavramını dar yorumluyor ve işyerinde bulunan bir stajyerin bu cümle kapsamında değerlendirilemeyeceğini söylüyorsunuz ancak yanılıyorsunuz. Daimi çalışanın bulunmadığı durumlarda pek ala stajyerler tebligatı alabilirler.

Sayın Ekici ,


17.MADDE ise ,belli yerde sanat ve mesleğini icra edenlere yapılacak tebliğleri düzenlemekte.

Dolayısı ile mesken dışında iş yeri adresinde BİRLİKTE OTURMA gibi bir durum da söz konusu değildir.

17.MADDEDE ilk kısımda mesken dışında bir yerde mesleği icra edenlerde kimlere tebliğ yapılacağı ,
17.MADDE İKİNCİ KISIMDA İSE ; evde meslek ve sanatını icra edenlerde kimlere tebliğ yapılacağı düzenlenmiş.
Evde meslek ve sanatını icra edenlere yapılacak tebliğde birlikte oturma ibaresi geçmekte.

Maddeyi bütün olarak değil iki ayrı kısımda değerlendirmeniz gerekmekte..
Old 19-02-2013, 16:35   #34
Gemici

 
Varsayılan

Reşit olmayana yapılan tebligat geçerli midir, geçersiz midir?
Sorunun cevabını, Tebligat Kanunu'nun bu konudaki düzenlemesine bakmaksızın, sırf teorik açıdan vermeye çalışırsak, tebligatın yapıldığı yere göre, iki başlık altında vermek yerinde olur düşüncesindeyim.
1. Tebligat yapılacak kişinin evinde: tebliğ işleminin önemi, tebligatın reşit aile fertlerine yapılmasını gerektirir düşüncesindeyim.
2. Tebligat yapılacak kişinin işyerinde: Bu durumda 18 yaş koşulunu aramanın yersiz olduğu düşüncesindeyim. Bir büroda çalışan 18 yaşın altındaki kişi gerektiğinde çalıştığı büronun tüm yazı işlerini, idari işlemlerini ve haberleşmesini yapmaya yetkilidir ve belirli konularda nasıl davranması gerektiğini bilebilecek durumdadır, hangi evrakı ne zaman şefinin masasına koyacağını bilmektedir.

Diğer birkaç ülkedeki uygulama

Almanya:
* Tebliğ yapılacak kişinin evinde: ergin bir aile ferdine, ailede çalışan bir kişiye (yaş koşulu ve daimi çalışma belirtilmemiş)veya evde daimi olarak ikamet başka bir kişiye,
* Tebliğ yapılacak kişinin işyerinde: işyerinde çalışan bir kişiye(daimi çalışma koşulu aranmıyor),

Avusturya:
* Tebligat kendisine tebligat yapılacak kimse ile aynı konutta ikamet eden ve tebligatı almayı kabul eden(aile fertleri hariç) her gerçek şahsa yapılır.
* Tebligat alacak olan kimse, meslek olarak diğer kişilerin vekilliğini üstleniyorsa, tebligat o kişinin ofisine yapılır ve ofiste bulunan her çalışana yapılabilir.

Fransa:
İcra memuru tarafından gerçekleştirilen bir tebligatta, tebligat kendisine tebligat yapılacak kişinin ikametgahında bulunan her kişiye, apartman yöneticisine veya komşulara tebligatın bir kopyası verilir. Bu durumda icra memuru tebligat yapılacak kişinin posta kutusuna bir haber bırakır.

İtalya:
Tebligat sırayla, tebligat yapılacak kimsenin oturduğu apartmana, ofisinin veya işyerinin bulunduğu sanayi bölgesine ve bir aile ferdine, veya ofisinde veya firmasında çalışan 14 yaşından küçük olmayan ve ehliyetsiz olmadığı bariz şekilde görünen kişye yapılır.

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 16:43   #35
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Ekici ,


17.MADDE ise ,belli yerde sanat ve mesleğini icra edenlere yapılacak tebliğleri düzenlemekte.

Dolayısı ile mesken dışında iş yeri adresinde BİRLİKTE OTURMA gibi bir durum da söz konusu değildir.

17.MADDEDE ilk kısımda mesken dışında bir yerde mesleği icra edenlerde kimlere tebliğ yapılacağı ,
17.MADDE İKİNCİ KISIMDA İSE ; evde meslek ve sanatını icra edenlerde kimlere tebliğ yapılacağı düzenlenmiş.
Evde meslek ve sanatını icra edenlere yapılacak tebliğde birlikte oturma ibaresi geçmekte.

Maddeyi bütün olarak değil iki ayrı kısımda değerlendirmeniz gerekmekte..
Maddeyi iki boyutta değerlendirdiğimizde de, bir işyerinde bulunan ve yaşça 18'den az göstermeyen bir şahıs, o anda o işyerinde kimse de yok ise tebligatı almaya yetkilidir ve kendisine yapılmış olan tebligatın usulsüz olduğunu savunmak, daha önce de ifade ettiğim ve Sayın Admin'in de işaret ettiği gibi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmeldir.

Posta görevlisi, o şahsın daimi çalışan olduğunu ortaya koyacak belgeleri mi araştıracaktır? Elbette hayır. Yaş itibariyle tebliği gerçekleştirebileceği biri olduğu kanaati hasıl olduğunda (yasa metnine göre) tebligatı yapacaktır. Zira orası bir işyeridir ve işyeri yol geçen hanı değildir, olmamalıdır ve eğer öyle ise sonuçlarına o işyerinin sahibi/yöneticisi vs. katlanmalı, tebligatı gönderenin bu durumdan zarara uğramasının (emek/zaman vb..) önüne geçilmelidir.
Old 19-02-2013, 16:44   #36
üye7160

 
Varsayılan

Sayın GEMİCİ,

Tebliğ yapılan yer iş yeri,
Ve işyerinde muhataba yapılacak tebliğlerde yasa açık.
Ya kendisine yada daimi çalışana diyor.
Yani ısrarla anlattığım üzere kişinin REŞİT OLMASINDAN DAHA ÖNCELİKLİ OLARAK TEBLİĞ ALACAK KİŞİLERDEN OLMAMASI.

KİŞİ REŞİT OLSA DAHİ TEBLİĞ USULSÜZDÜR.
Old 19-02-2013, 16:51   #37
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Maddeyi iki boyutta değerlendirdiğimizde de, bir işyerinde bulunan ve yaşça 18'den az göstermeyen bir şahıs, o anda o işyerinde kimse de yok ise tebligatı almaya yetkilidir ve kendisine yapılmış olan tebligatın usulsüz olduğunu savunmak, daha önce de ifade ettiğim ve Sayın Admin'in de işaret ettiği gibi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmeldir.

Posta görevlisi, o şahsın daimi çalışan olduğunu ortaya koyacak belgeleri mi araştıracaktır? Elbette hayır. Yaş itibariyle tebliği gerçekleştirebileceği biri olduğu kanaati hasıl olduğunda (yasa metnine göre) tebligatı yapacaktır. Zira orası bir işyeridir ve işyeri yol geçen hanı değildir, olmamalıdır ve eğer öyle ise sonuçlarına o işyerinin sahibi/yöneticisi vs. katlanmalı, tebligatı gönderenin bu durumdan zarara uğramasının (emek/zaman vb..) önüne geçilmelidir.


Araştıracak demiyorum Sayın Engin mazbataya yazacak diyorum ki usulsüz ise de diğer taraf açısından hak kaybı için her zaman itiraz hakkı doğsun..
Old 19-02-2013, 16:52   #38
üye7160

 
Varsayılan

Konuya başka meslektaşlarımızda katılırsa çok daha net fikirler ortaya koyabileceğimizi düşünüyorum..
Old 19-02-2013, 16:53   #39
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın GEMİCİ,

Tebliğ yapılan yer iş yeri,
Ve işyerinde muhataba yapılacak tebliğlerde yasa açık.
Ya kendisine yada daimi çalışana diyor.
Yani ısrarla anlattığım üzere kişinin REŞİT OLMASINDAN DAHA ÖNCELİKLİ OLARAK TEBLİĞ ALACAK KİŞİLERDEN OLMAMASI.

KİŞİ REŞİT OLSA DAHİ TEBLİĞ USULSÜZDÜR.
Sayın YILDIZ HUKUK;

İşyerinde bulunan ve tebligatı alan şahsın, işyeriyle ilgisi bulunduğunun kabulü gerektiği yönünde bir karardan ilgili yeri alıntıladım.

Alıntı:
Sigortasız çalışana yapılan tebliğ usulüne uygundur. İhbarnamenin geçmişe yönelik olarak da düzenlenebilecek bir belge niteliğinde olması, davacı şirketin gösterdiği adreste bulunan ve davacı şirkete ait tebligatı alan kişinin sigorta kaydının olmamasının bu kişinin davacı ile ilgisinin olmadığını, o işyerinde çalışmadığını göstermeyip aksine işyerinde bulunması ve tebligatı almasının davacı ile ilgisi bulunduğunu ve işçisi olduğunu göstermesi, kaldı ki ülkemizdeki uygulamaya bakıldığında, şirket çalışanlarının tümü açısından Sosyal Sigortalar Kurumu Bildirgelerine göre bir tespit yapmanın yeterli olmadığı, uygulamanın yasaya aykırı bir şekilde de cereyan edebileceği görüldüğünden, adı geçenin şirket adına yapılan tebligatları almaya yetkili olduğu sonucuna varılarak davacının tebliğatın usulsüz olduğu yolundaki iddiaları yerinde görülmemiştir.


Kararın tam metni için bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/showp...88&postcount=2

Not: Karar sigortasız çalışan işçiyle ilgili olmakla birlikte, "tebligatın yapıldığı şahsın işyerinde bulunması ve tebligatı almaktan imtina etmemesi gerçeği karşısında tebligatı yapamayız diyemeyiz anlamına geliyor.
Old 19-02-2013, 17:00   #40
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın YILDIZ HUKUK;

İşyerinde bulunan ve tebligatı alan şahsın, işyeriyle ilgisi bulunduğunun kabulü gerektiği yönünde bir karardan ilgili yeri alıntıladım.




Kararın tam metni için bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/showp...88&postcount=2

Not: Karar sigortasız çalışan işçiyle ilgili olmakla birlikte, "tebligatın yapıldığı şahsın işyerinde bulunması ve tebligatı almaktan imtina etmemesi gerçeği karşısında tebligatı yapamayız diyemeyiz anlamına geliyor.

Sayın Ekici,Hükmi şahıslara yapılan tebliğ usulleri ile bir yerde meslek ve sanatını icra eden kişilere (gerçek şahıslara) yapılan tebliğler farklıdır.
İlgili karar şirkete yapılan tebliğden söz etmekte..
Old 19-02-2013, 17:04   #41
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Ekici,Hükmi şahıslara yapılan tebliğ usulleri ile bir yerde meslek ve sanatını icra eden kişilere (gerçek şahıslara) yapılan tebliğler farklıdır.
İlgili karar şirkete yapılan tebliğden söz etmekte..
Usuli farklılıkların olduğu doğrudur ancak, tebliğin yapıldığı şahsın işyerinde bulunması ve tebligatı alması hususlarının, tebligatın sıhhati noktasında taşıdığı anlama işaret etmek istediğim için bu karara alıntıladım.
Old 19-02-2013, 17:07   #42
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Usuli farklılıkların olduğu doğrudur ancak, tebliğin yapıldığı şahsın işyerinde bulunması ve tebligatı alması hususlarının, tebligatın sıhhati noktasında taşıdığı anlama işaret etmek istediğim için bu karara alıntıladım.

Sayın Engin,
Bu konuda ki fikirlerimizi açıklıkla ortaya koyduk sanırım, artık soru sahibi değerlendirmelerini yapacaktır..
Ben bu değerli fikir alışverişi için size ayrıca teşekkür ederim..Oldukça yararlı bir paylaşım olduğunu düşünüyorum..Fikirlerinizin benim nazarımda ne kadar kıymetli olduğunu da yeniden belirtmek isterim..

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 17:10   #43
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Engin,
Bu konuda ki fikirlerimizi açıklıkla ortaya koyduk sanırım, artık soru sahibi değerlendirmelerini yapacaktır..
Ben bu değerli fikir alışverişi için size ayrıca teşekkür ederim..Oldukça yararlı bir paylaşım olduğunu düşünüyorum..Fikirlerinizin benim nazarımda ne kadar kıymetli olduğunu da yeniden belirtmek isterim..

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 17:33   #44
Admin

 
Varsayılan

Sayın YILDIZ HUKUK,
Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Yüksek mahkeme “belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icra edenlere tebligat” (Teb. K. mad. 17; Teb. Tüz. mad. 23) ile ilgili olarak verdiği çeşitli içtihatlarında;

-“Borçlunun işyerinde ‘Daimi işçisi…’ imzasına yapılan tebligatın Teb. K. 17. madde-sine uygun olacağını”[55]

-“Teb. Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için ‘işyerinin borçlu-ya ait olması’ ve ‘tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bu-lunması’ gerektiğini”[56]

-“İşyerinde ‘birlikte çalışan’ kaydıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu”[57]

-“İşyerinde; borçlunun -daimi memur ve müstahdemleri- dışındaki -‘iş ortağına’ ‘ar-kadaşına’- kişilere yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[58]

-“İşyerinde, ‘muhatabın babasına’ yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[59]

-“İşyerinde ‘birlikte mesai arkadaşına’ yapılan tebligatın usulsüz olacağını”[60]

-“Borçlunun işyerinde ‘birlikte oğluna’ kaydıyla yapılan tebligatın geçerli olmayaca-ğını”[61]

-“İşyerinde, yeğene yapılan tebligatın geçersiz olacağını”[62]

-“İşyerinde, kardeşe yapılan tebligatın geçerli olmadığını”[63]

b e l i r t m i ş t i r …
Yargıtayın sizin de atıf yaptığınız şekillerde çok içtihatı var doğru. Bu içtihatları bu şekilde ardarda sıraladığımızda da Yargıtay'ın tebligat konusunda çok hassas olduğu hatta biraz daha ileri gitmek gerekirse, uygulamada tebligat sisteminin çalışmasını fiilen engelleyecek kadar titiz olduğu dahi ileri sürülebilir.

Ancak benim mesleki tecrübeme göre bu ve benzeri BİNLERCE içtihat özünde "olaya özgü" içtihatlardır, Yargıtay'ın tebligat kanununun yorumu konusundaki genel eğilimini yansıtmamaktadır. Bu içtihatların belki misli sayıda ters yönde karar da vardır, ancak bunlar çoğu zaman içtihat bankalarına girmez. Çünkü örneğin icra takibi sonucunda vs. konu merciye gittiğinde itiraz olarak öne sürülür, mahkeme dikkate almaz, Yargıtay kararı onar (ve böylece tebligatın geçerli olduğuna da karar vermiş olur) ancak karar bozma değil, tek cümlelik onama mahiyetinde olduğundan içtihat bankalarında ya hiç yoktur ya da esasa ilişkin hükme dayanak olarak vardır, tebligata ilişkin ayrıntıyı ancak davalının itirazları kısmını okuduğunuzda farkedersiniz.

Dolayısıyla uygulamada Yargıtay'ın tebligat konusundaki hassasiyetine ilişkin münferit vakalara özgü olarak pekçok içtihat bulabilirsiniz ancak bu benim kanaatime göre Yargıtay'ın konuya ilişkin genel yaklaşımı değildir. Zaten uygulamadan biliyoruz ki, hemen her hukuki işlemde tebligat konusu bir itiraz olarak neredeyse otomatik ileri sürülür ancak bunların çok azında bu itiraz sonuç verir. Mahkeme pek çok kez araştırmaya dahi tenezzül etmeden bu tip itirazı reddeder ve Yargıtay'da yine çoğu kez bu kararı onamak suretiyle tebligat konusunda Mahkemeye katılır.

Bu nedenle ben işin Yargıtay yönüne hiç girmeden ve bu örnek olayın da özelini bilmeden "genele ilişkin" yorum yapmayı tercih ettim. Bu örnek olayda çok özel bir durum vardır, taraf buna çok asılır, Yargıtay tebligat usulünden bozabilir doğru. Ama bana sorarsanız bu ve benzeri olayların ÇOĞUNDA bu tebligat geçerli sayılacaktır ve itirazlar da reddedilecektir. Ve yine bana sorarsanız bu sonuç da doğru ve adildir.

Yukarıda arz ettiğim üzere bir işyerinde görünüş itibariyle çalışan konumunda olan bir kişiye yapılacak tebligatın geçerliliğini sorgulamaya başlayıp, PTT memuruna SGK müfettişi görevleri yüklersek, hiçbir hukuki işlemde tebligat yapamayız diye düşünüyorum. O stajyer işveren tarafından o işyerine kabul edildiği anda o stajyerin eylemlerinin ve işlemlerinin sorumluluğunu da işveren üstlenecektir. Bu sorumluluk bazen BK 66 ve 116 madde kapsamında çalıştıranın kusursuz sorumluluğu içerebilir, bazen de tebligat kanunu kapsamında alınan tebligatların sonucunu.
Old 19-02-2013, 17:43   #45
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın GEMİCİ,

Tebliğ yapılan yer iş yeri,
Ve işyerinde muhataba yapılacak tebliğlerde yasa açık.
Ya kendisine yada daimi çalışana diyor.
Yani ısrarla anlattığım üzere kişinin REŞİT OLMASINDAN DAHA ÖNCELİKLİ OLARAK TEBLİĞ ALACAK KİŞİLERDEN OLMAMASI.

KİŞİ REŞİT OLSA DAHİ TEBLİĞ USULSÜZDÜR.

Sayın YILDIZ HUKUK,
Madde 22 - Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır. madde hükmü açık olduğu için usulsüzdür veya usule uygundur konusuna değinmedim. Belirtmek istediğim tek şey yasa koyucunun, kendileri ile aynı hukuk sistemine sahip olduğumuz devletlerin uygulamasının dışına çıkarak, gereksiz yere durumu karmaşık hale getirmesi.
1. daimi çalışan örneğin: Kimdir daimi çalışan ? Daimiliğin kıstası nedir? Daimiliği saatle, günle, ayla yoksa yılla mı ölçceceğiz? Yargıtayın kanaatine kalmış bir kıstas.
2. 18 yaş: Bir işyerinde çalışan ve o işyerinin büro işlerini tek başına yürüten, büronun sorumluluğunu üstlenmiş olan bir kimseye hangi nedene dayanarak tebligat konusunda zorluk çıkarılsın?

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 17:45   #46
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Sayın YILDIZ HUKUK,
Yargıtayın sizin de atıf yaptığınız şekillerde çok içtihatı var doğru. Bu içtihatları bu şekilde ardarda sıraladığımızda da Yargıtay'ın tebligat konusunda çok hassas olduğu hatta biraz daha ileri gitmek gerekirse, uygulamada tebligat sisteminin çalışmasını fiilen engelleyecek kadar titiz olduğu dahi ileri sürülebilir.

Ancak benim mesleki tecrübeme göre bu ve benzeri BİNLERCE içtihat özünde "olaya özgü" içtihatlardır, Yargıtay'ın tebligat kanununun yorumu konusundaki genel eğilimini yansıtmamaktadır. Bu içtihatların belki misli sayıda ters yönde karar da vardır, ancak bunlar çoğu zaman içtihat bankalarına girmez. Çünkü örneğin icra takibi sonucunda vs. konu merciye gittiğinde itiraz olarak öne sürülür, mahkeme dikkate almaz, Yargıtay kararı onar (ve böylece tebligatın geçerli olduğuna da karar vermiş olur) ancak karar bozma değil, tek cümlelik onama mahiyetinde olduğundan içtihat bankalarında ya hiç yoktur ya da esasa ilişkin hükme dayanak olarak vardır, tebligata ilişkin ayrıntıyı ancak davalının itirazları kısmını okuduğunuzda farkedersiniz.

Dolayısıyla uygulamada Yargıtay'ın tebligat konusundaki hassasiyetine ilişkin münferit vakalara özgü olarak pekçok içtihat bulabilirsiniz ancak bu benim kanaatime göre Yargıtay'ın konuya ilişkin genel yaklaşımı değildir. Zaten uygulamadan biliyoruz ki, hemen her hukuki işlemde tebligat konusu bir itiraz olarak neredeyse otomatik ileri sürülür ancak bunların çok azında bu itiraz sonuç verir. Mahkeme pek çok kez araştırmaya dahi tenezzül etmeden bu tip itirazı reddeder ve Yargıtay'da yine çoğu kez bu kararı onamak suretiyle tebligat konusunda Mahkemeye katılır.

Bu nedenle ben işin Yargıtay yönüne hiç girmeden ve bu örnek olayın da özelini bilmeden "genele ilişkin" yorum yapmayı tercih ettim. Bu örnek olayda çok özel bir durum vardır, taraf buna çok asılır, Yargıtay tebligat usulünden bozabilir doğru. Ama bana sorarsanız bu ve benzeri olayların ÇOĞUNDA bu tebligat geçerli sayılacaktır ve itirazlar da reddedilecektir. Ve yine bana sorarsanız bu sonuç da doğru ve adildir.

Yukarıda arz ettiğim üzere bir işyerinde görünüş itibariyle çalışan konumunda olan bir kişiye yapılacak tebligatın geçerliliğini sorgulamaya başlayıp, PTT memuruna SGK müfettişi görevleri yüklersek, hiçbir hukuki işlemde tebligat yapamayız diye düşünüyorum. O stajyer işveren tarafından o işyerine kabul edildiği anda o stajyerin eylemlerinin ve işlemlerinin sorumluluğunu da işveren üstlenecektir. Bu sorumluluk bazen BK 66 ve 116 madde kapsamında çalıştıranın kusursuz sorumluluğu içerebilir, bazen de tebligat kanunu kapsamında alınan tebligatların sonucunu.

Elbette ki bir çok konuda yasadan ari bir yorum yapıldığında farklı neticelere varabiliyoruz Sayın Admin..Ancak konuda madde metninin çok açık olduğunu unutmamak gerek.

PTT görevlisinin sorgu memuru yada müfettiş gibi hareket etmesini beklemek imkansız mutlaka,ancak bu hususları mazbataya yazmamak esas usulsüzlük sebebidir diyorum.Aslolan kime tebliğ yapıldığından ziyade,tebliğ yapılırken şekli şartlara en azından uyulması ki bu da posta memurunun asli görevi.Bakınız tebligatlara nerdeyse çoğu usul ve yasaya aykırı...Birçok kez bu sebeple hak kayıplarının yaşandığı da gerçek..21. madde tebliği yapabilmek için (zarfın üstüne kocaman MERNİS ADRESİDİR yazılmasına rağmen) 5 kez tebligat gönderdiğimi ve sonunda 5 iade tebliği de ilgili kuruma götürerek şikayet ettiğimi bilirim.Memurlarımız da en azından,ilgili kişinin orada bulunmadığını,ve orada bulunan reşit görünümlü kişiye tebliğ yapıldığını yazsa tebliğin usule uygun olabileceği konusunda sizlere katılabilirdim.
Ancak hiç bir açıklama ve ibare taşımayan ve sadece şu kişiye tebliğ edildi yazan bir tebliği usule uygun bulmayı reddediyorum.

Konuya ilginiz ve fikirleriniz için teşekkür eder,saygılar sunarım..
Old 19-02-2013, 17:47   #47
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın YILDIZ HUKUK,
Madde 22 - Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır. madde hükmü açık olduğu için usulsüzdür veya usule uygundur konusuna değinmedim. Belirtmek istediğim tek şey yasa koyucunun, kendileri ile aynı hukuk sistemine sahip olduğumuz devletlerin uygulamasının dışına çıkarak, gereksiz yere durumu karmaşık hale getirmesi.
1. daimi çalışan örneğin: Kimdir daimi çalışan ? Daimiliğin kıstası nedir? Daimiliği saatle, günle, ayla yoksa yılla mı ölçceceğiz? Yargıtayın kanaatine kalmış bir kıstas.
2. 18 yaş: Bir işyerinde çalışan ve o işyerinin büro işlerini tek başına yürüten, büronun sorumluluğunu üstlenmiş olan bir kimseye hangi nedene dayanarak tebligat konusunda zorluk çıkarılsın?

Saygılarımla

Haklısınız Sayın Gemici,kıstas Yargıtayın insiyatifinde...Ama görüleceği üzere YARGITAY kararını vermiş...
Old 19-02-2013, 18:19   #48
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Somut durumda, avukatlık bürosuna gelen posta görevlisinin 18 yaşından küçük olmadığına kanaat ettiği mezkur şahsın dışında kimsenin bulunmadığı (öyle anlıyorum) bir avukatlık bürosunda tebligatı o şahsa yapmış olması durumu söz konusudur ki hep kullanılan -çok da sevdiğim- "hayatın olağan akışına uygun olma" ölçütüne göre tebligatın yapılmasında sakınca olmayıp, sırf "18 yaşından küçük görünmüyor" ibaresinin yer almayışına dayanarak tebligatın geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğini savunuyorum.

.

Alıntı:
Yazan Admin
c) Türkiye'de işyerlerinde kaçak işçi çalıştırmanın yaygınlığı bir gerçek. Bir işyerinde 10 yıldır çalışan bir işçinin dahi bazen SGK bildirimi olmayabilir. Madde bu kadar katı yorumlanırsa, bu tebligatlar da sorunlu hale gelir.

Yargıtay ikinize de cevap vermiş.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/22296
K. 2004/26429
T. 21.12.2004
• TEBLİGAT USULÜ ( Belli Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek ve Sanatlarını İcra Edenlere - Önce Muhatabın Aranması Onun Bulunmaması Halinde Aynı Yerde Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birine Tebligatın Yapılması Gereği )
• BELLİ BİR YERDE DEVAMLI OLARAK MESLEK VE SANATLARINI İCRA EDENLERE TEBLİGAT ( Önce Muhatabın Aranması Onun Bulunmaması Halinde Aynı Yerde Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birine Tebligatın Yapılması Gereği )
• DAİMİ MEMUR VE MÜSTAHDEMLERE TEBLİGAT ( Belli Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek ve Sanatlarını İcra Edenlere Tebligatın Yapılamaması Halinde Aynı Yerdeki Bu Kişilere Tebligatın Yapılması Gereği )
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Borçlunun Daimi Memur ve Müstahdemi Sıfatı Bulunmayan Kişiye Yapılması )
7201/m.17
ÖZET : Tebligat Kanunu 'na göre, belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatlarını icra edenlere yapılacak tebligatlarda önce muhatabın aranması, onun bulunmaması halinde aynı yerde daimi memur veya müstahdemlerinden birine tebligat yapılması gerekir. Tebligat yapılan kimsenin bu nitelikte sıfatı yoksa yapılan tebligat geçersizdir. Yerel mahkemece sigortasız işçi çalıştırılabileceğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçluya örnek 49 ödeme emri, daimi işçisi E. imzasına tebliğ olunmuştur. 30.05.2003 tarihinde muteriz borçluya kıymet takdir raporunun Kışla Caddesi Gazi Mahallesi Vize adresinde bizzat tebliği üzerine yasal 7 günlük süre içinde 06.06.2003 tarihinde İcra mahkemesine ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğundan bahisle diğer şikayetleri yanında istemde bulunmuştur.

Öncelikle belirtelim ki 7201 Sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını İcra edenlere yapılacak tebliğlerde önce muhatabın aranılması, onun bulunmaması halinde aynı yerde daimi memur veya müstahdemlerinden birisine tebligat yapılması gereklidir. Mahkemece yapılan araştırma ve incelemede E'nin yukarıda açıklanan sıfatı bulunmadığı tespit edilmesine rağmen hayatın olağan akışına aykırı olduğundan ve sigortasız işçi çalıştırılabileceğinden bahisle adı geçenin daimi memur ve müstahdem kategorisinde kabulü doğru görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle tebliğ işleminin usulsüzlüğüne karar verilerek diğer şikayet nedenlerinin ( kıymet takdirine şikayet dışında ) incelenmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-02-2013, 18:36   #49
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Konuya başka meslektaşlarımızda katılırsa çok daha net fikirler ortaya koyabileceğimizi düşünüyorum..


Geldim, geldim.

Güzel tartışma olmuş. Amma velakin katılımcılar bir noktayı atlamış sanırım. Herkes, "bir stajyere" yapılan tebligatı tartışmış. Oysa soruda "daimi sekreter" görünümlü (Doğan görünümlü Şahin gibi yani) stajyere tebligat yapıldığı belirtilmiş. Yani tebligat bu konuda da gerçeği yansıtmıyor.
Old 19-02-2013, 18:42   #50
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Avukatlık bürosunda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine karar tebliğ ediliyor. Tebligat parçasında daimi sekreter ibaresi yer alıyor ancak lise öğrencisi olduğuna ve stajyer olarak bulunduğuna ilişkin belgeler mevcut.
Tebligat geçerli midir?
Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları olan varsa sevinirim.
Saygılarımla...

Soruyu sorup, gitmişsiniz. Oysa heyecanla dönüşünüzü bekliyoruz. Tebligat parçasında "Tebligat yapılacak şahısın, adreste bulunmadığı/Adliyede olduğu/Seyahatta olması nedeniyle" gibi bir ibare yoksa, kökleşmiş Yargıtay kararlarına göre tebligat usulsüzdür. Bu konuda Sayın Yıldız Hukuk'a aynen katılıyorum. Yukarıdaki mesajda yazdığım "daimi sekreter" olmamasına ve 18 yaşından küçük olmasına rağmen mazbataya bu hususun bilgi olarak(Görünüş itibariyle 18 yaşından büyük göstermesi) düşülmemesi de, kanaatimce tebligatı hükümsüz hale getirir. Aşağıya işinize yarayacak 3 karar özeti aktarıyorum.

Alıntı:
Yazan Yargıtay
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/3411
K. 2007/5778
T. 27.3.2007
• BİR YERDE DEVAMLI OLARAK MESLEK VEYA SANATINI İCRA EDENLER ( O Yerde Bulunmadıkları Takdirde Tebliğ O Yerdeki Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birine Yapılacağı )
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Davacı Vekilinin İşyerinde Bulunmadığına Dair Tebligat Belgesinde Bir Açıklık Bulunmadığı - Borçlu Vekiline Yapılan Tebliğ Usulsüz Olduğu )
• DAİMİ MEMUR VEYA MÜSTAHDEMLERE TEBLİĞ ( Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek veya Sanatını İcra Edenler O Yerde Bulunmadıkları Takdirde Tebliğ O Yerdeki Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birine Yapılacağı )
KARAR : Davacı borçlu vekili tarafından 12.06.2006 tarihinde takip konusu çeklerdeki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek açılan imzaya itiraz davasında mahkemece 25.07.2006 tarihli duruşmada taraflarca takip edilmeyen dosyanın HUMK.nun 409. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilip 3 ay geçtikten sonra 22.11.2006 tarihinde dava yenilenmediğinden HUMK.nun 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; dosyada davacı borçlu vekiline çıkarılan duruşma gününü bildiren tebligatın "isçi Lokman Turmus"a tebliğ edildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Davacı vekilinin işyerinde bulunmadığına dair tebligat belgesinde bir açıklık bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle borçlu vekiline yapılan tebliğ 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine ve Tebligat Tüzüğü'nün 23. maddesine göre usulsüzdür. Bu nedenle, mahkemece davacı vekiline duruşma gününü belirten davetiyenin usule uygun şekilde tebliğ edilip sonucuna göre karar verilmek gerekirken HUMK.nun 409/5. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ) , 27.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/6581
K. 2007/699
T. 7.2.2007
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Daimi Memur veya Müstahdeme Yapılan Tebligatta Evraka Muhatabın O yerde Bulunmadığının Yazılmaması )
• TEBLİGATIN MEMUR VE MÜSTAHDEME YAPILMASI ( Belli Bir Yerde Meslek ve Sanatını İcra Edenler O Yerde Bulunmadıkları Takdirde Yapılabileceği - Usulüne Uygun Olması İçin Evraka Muhatabın O yerde Bulunmadığının Yazılması Gereği )
• İŞYERİNDE TEBLİGAT ( Belli Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek ve Sanatını İcra Edenlerin Memur ve Müstahdemlerine Yapılabileceği - Evrakta Muhatabın O Yerde Bulunmadığının Yazılması Gereği )
KARAR : Bozma ilâmının tebliği için davacılar vekili Av.L...'ye çıkartılan tebligat sekreterine tebliğ edilmiştir.
Tebligat Kanunu'nun 17 ve Tüzüğün 23.maddesine göre belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Bu şekilde yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için muhatabın o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılması gerekir.
Davacı vekiline yapılan tebligatta muhtabın o yerde bulunmadığına dair bir kayıt yer almamaktadır.
Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olduğundan verilen karar tashihi dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
SONUÇ : Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında HUMK.nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve HUMK.nun 442. maddesi hükmünce 160,00 YTL para cezası ile 27,00 YTL red harcının karar düzeltme isteyen davacıya yükletilmesine, 07.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/11746
K. 2011/4277
T. 12.4.2011
• TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT ( Belli Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek ve Sanatını İcra Edenlere Yapılacak Tebliğlerde Önce Muhatabın Aranılması ve Onun Bulunmaması Halinde Aynı Yerde Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birisine Tebligat Yapılması Gerektiği )
• BELLİ BİR YERDE DEVAMLI OLARAK MESLEK VE SANATINI İCRA EDENLERE YAPILACAK TEBLİGAT ( Önce Muhatabın Aranılması ve Onun Bulunmaması Halinde Aynı Yerde Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birisine Tebligat Yapılması Gerektiği - Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat )
• TEBLİGAT ( Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat - Belli Bir Yerde Devamlı Olarak Meslek ve Sanatını İcra Edenlere Yapılacak Tebliğlerde Önce Muhatabın Aranılması ve Onun Bulunmaması Halinde Aynı Yerde Daimi Memur veya Müstahdemlerinden Birisine Tebligat Yapılması Gerektiği )
1-) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın takipsiz bırakılması sebebiyle H.U.M.K.409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Somut olayda bozma sonrası duruşma günü davacı vekiline "Birlikte sakin muhatabın tebellüğe ehil işçisi M. Ş.'e tebliğ olundu" şeklinde tebligat parçasına meşruhat düşülmek suretiyle tebliğ edilmiş ise de. Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre, belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenlere yapılacak tebliğlerde önce muhatabın aranılması, onun bulunmaması halinde aynı yerde daimi memur veya müstahdemlerinden birisine tebligat yapılması gereklidir. Tebligat parçasında bu hususta bir açıklık bulunmamaktadır. Bu haliyle davacı vekiline yapılan tebliğ usulüne uygun değildir. Mahkemece, taraflara usulünce tebligat yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebliğe dayanarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeple davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan sebeple davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 12.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Old 20-02-2013, 11:07   #51
gunay30

 
Varsayılan

Öncelikle değerli bilgilerini ve zamanını ayırıp cevap veren herkese teşekkür ederim.

İş yerinde çalışan daimi eleman ve avukat iş yerinde bulunmadığı sırada postacı tarafından lise öğrencisi olan haftalık 2 gün iş yerine gelip giden stajyere tebligat yapılıyor. Tebligat parçasında daimi işçi, yetkili sekreter ibaresiyle bu kişiye tebliğ ediyor.

Bu öğrenci ilgili okul idaresinin resmi yazılarıyla stajyer olarak çalışıyor.

Yaştan ziyade burada muhatabın iş yerinde bulunmadığı yada stajyer diye bir ibare yer almıyor.

Saygılarımla...
Old 20-02-2013, 11:58   #52
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Öncelikle değerli bilgilerini ve zamanını ayırıp cevap veren herkese teşekkür ederim.

İş yerinde çalışan daimi eleman ve avukat iş yerinde bulunmadığı sırada postacı tarafından lise öğrencisi olan haftalık 2 gün iş yerine gelip giden stajyere tebligat yapılıyor. Tebligat parçasında daimi işçi, yetkili sekreter ibaresiyle bu kişiye tebliğ ediyor.

Bu öğrenci ilgili okul idaresinin resmi yazılarıyla stajyer olarak çalışıyor.

Yaştan ziyade burada muhatabın iş yerinde bulunmadığı yada stajyer diye bir ibare yer almıyor.

Saygılarımla...

Görüleceği üzere,tebliğe ehil kimselerin tebliğ esnasında orda bulunmadığına dair hiç bir açıklama olmaksızın yapılan tebliğ geçersizdir.Dünden beri izah ettiğim husus budur.Tebliğin kime yapıldığından ziyade ne şekilde yapıldığı dahi usul açısından önem taşımaktadır.

Özetleyecek olursak :

1- Belli bir yerde meslek ve sanatını icra eden kimselere TK.17.MADDE VE TÜZÜK 23.MADDE gereği ; ya muhatabın kendisine yada kendisinin orda bulunmadığı mazbataya açıklanmak sureti ile daimi çalışanına yapılmadır.
2- Yine TK. 25.MADDE gereği ; tebliğ yapılacak kimsenin 18 yaşından büyük olması ve ehliyetli olması şartı gerekir.Kişinin yaşının sorulması tebliğ memurunun asli görevi olup,kişi kimlik ibrazından kaçınırsa da 18 yaşından büyük görünümlü ehliyetli kişiye tebliğ edildi şeklinde bir açıklama olması zorunludur.

Aksi halde tebliğler usulsüzdür.

Saygılarımla..
Old 20-02-2013, 12:02   #53
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
T.C. YARGITAY

6.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/8703
Karar: 2010/12667
Karar Tarihi: 23.11.2010

Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin, görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması lazımdır. Tebliğ mazbatasında, tebligat yapılan kişinin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmadığı, tebellüğe ehil bulunduğu görevli memurca belirtilmemiştir. Bu husus, kanuna aykırı olup, bu sebeple davalıya yapılan tebligatlar geçersizdir. Dava, davalının yokluğunda bitirildiğinden savunma hakkı kısıtlanmıştır.


Bende ısrarla açıklamasız olan her tebliğin usulsüz olduğunu düşünüyorum.


Bu karara katılmıyorum. Tebliğ memuru, her tebligat işleminde tebliğ alan kişinin "görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmadığı, tebellüğe elverişli olduğu..." vs. şeklinde yazmak zorunda olmamalıdır. Memur, tebliğ alacak kişinin görünüşünden yaşı hakkında kuşkuya düşerse zaten tebliğ yapmamalıdır. Tebliği yapmışsa zaten yaşının 18 'den büyük olduğunu düşünerek yapmış olduğu varsayılmalıdır.

Çünkü aşırı şekilcilik, esası yok eder. (YHGK.23.6.2004, 2004/12-350 E., 2004/379 K.)
Old 20-02-2013, 12:12   #54
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bu karara katılmıyorum. Tebliğ memuru, her tebligat işleminde tebliğ alan kişinin "görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmadığı, tebellüğe elverişli olduğu..." vs. şeklinde yazmak zorunda olmamalıdır. Memur, tebliğ alacak kişinin görünüşünden yaşı hakkında kuşkuya düşerse zaten tebliğ yapmamalıdır. Tebliği yapmışsa zaten yaşının 18 'den büyük olduğunu düşünerek yapmış olduğu varsayılmalıdır.

Çünkü aşırı şekilcilik, esası yok eder. (YHGK.23.6.2004, 2004/12-350 E., 2004/379 K.)

Madde 22 - Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır.

Madde lazımdır diyerek zarureti ortaya koymakta Sayın Dikici..
Ayrıca şüpheye düştüğü durumda tebliğ yapmaktan imtina etmek yerine kimlik sorması ,kimlik ibrazından kaçınırsa da tebliğ mazbatasına açıklama yapması zorunlu diyoruz.
Ya kişi 18 yaşından büyük gösteriyor deyip tebliği yapacak ve bunu yazacak.
Yada 18 yaşından büyük görünmediği deyip tebliğ yapmaktan kaçındığını yazacak.Ama her durumda açıklama yazacak..
Old 20-02-2013, 12:22   #55
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Madde 22 - Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır.

Madde lazımdır diyerek zarureti ortaya koymakta Sayın Dikici..
Ayrıca şüpheye düştüğü durumda tebliğ yapmaktan imtina etmek yerine kimlik sorması ,kimlik ibrazından kaçınırsa da tebliğ mazbatasına açıklama yapması zorunlu diyoruz.
Ya kişi 18 yaşından büyük gösteriyor deyip tebliği yapacak ve bunu yazacak.
Yada 18 yaşından büyük görünmediği deyip tebliğ yapmaktan kaçındığını yazacak.Ama her durumda açıklama yazacak..

Sayın YILDIZ HUKUK,

Kanundan o anlamı çıkarmak için özel çaba sarf etmek gerekir.

Kanun, tebliğ edilecek kişinin 18 yaşından küçük olmaması gerektiğini açıkça emrediyor, buna kimse itiraz etmiyor zaten. İtiraz konusu olan şey, tebliğ mazbatasına memurun "tebellüğ eden şahıs görünüşüne nazaran 18 yaşından küçük göstermiyor" yazmasına dairdir. Böyle bir ibareye gerek yok. Tebliğ etmişse, memura göre o kişi 18 yaşından büyük olmalıdır. 18 yaşından küçük ise, o vakit görünüşüne nazaran 18 yaşından küçük olduğundan tebliğ edilemediği yazılmalıdır. Arada fark var.
Old 20-02-2013, 12:31   #56
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Öncelikle değerli bilgilerini ve zamanını ayırıp cevap veren herkese teşekkür ederim.

İş yerinde çalışan daimi eleman ve avukat iş yerinde bulunmadığı sırada postacı tarafından lise öğrencisi olan haftalık 2 gün iş yerine gelip giden stajyere tebligat yapılıyor. Tebligat parçasında daimi işçi, yetkili sekreter ibaresiyle bu kişiye tebliğ ediyor.

Bu öğrenci ilgili okul idaresinin resmi yazılarıyla stajyer olarak çalışıyor.

Yaştan ziyade burada muhatabın iş yerinde bulunmadığı yada stajyer diye bir ibare yer almıyor.

Saygılarımla...
Bu durumda tebligatın geçerli olduğu kanaatindeyim. Zira işyerindeki şahsın stajyer olduğunu, haftada 2 gün işyerine geldiğini beyan ettiğine dair elimizde veri bulunmuyor ve posta görevlisi, daimi çalışan olduğu izlenimini veren ve 18 yaşından küçük göstermeyen şahsa tebligatı gerçekleştiriyor.
Old 20-02-2013, 12:33   #57
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın YILDIZ HUKUK,

Kanundan o anlamı çıkarmak için özel çaba sarf etmek gerekir.

Kanun, tebliğ edilecek kişinin 18 yaşından küçük olmaması gerektiğini açıkça emrediyor, buna kimse itiraz etmiyor zaten. İtiraz konusu olan şey, tebliğ mazbatasına memurun "tebellüğ eden şahıs görünüşüne nazaran 18 yaşından küçük göstermiyor" yazmasına dairdir. Böyle bir ibareye gerek yok. Tebliğ etmişse, memura göre o kişi 18 yaşından büyük olmalıdır. 18 yaşından küçük ise, o vakit görünüşüne nazaran 18 yaşından küçük olduğundan tebliğ edilemediği yazılmalıdır. Arada fark var.
Kesinlikle size katılıyor ve bu hususta tebliğ mazbatasına "18 yaşından küçük görünmüyor" şeklinde ibarenin yazılmasının gerekli olmadığını savunmaya devam ediyorum.

Posta görevlisi tebligatı yapmışi ise o şahıs açısından "18 yaşından küçük görünmüyordur" şeklinde bir karine oluşmaktadır.

Saygılarımla..
Old 20-02-2013, 15:27   #58
gunay30

 
Varsayılan

Sayın Engin;
Cevabınız için teşekkür ederim. Ancak yaşın küçük olması bir yana orada bulunan öğrencinin kimliği hakkında yanlış bir bilgi bulunuyor tebligat parçasında.
Tebligatı alan kişinin lise öğrencisi olduğu ispatlanabilir.
Esasında orada bulunan kişi yaşı büyük biri de olabilir. Örneğin okuma yazma bilmeyen biri, müvekkil yada arkadaş postacı tarafından daimi işçi olarak gösterilip imza alınması halinde de aynı görüşü savunmak haksızlık oluşturmayacak mıdır?

Ayrıca tebligat yasasının katı uygulanmaması ile ilgili görüşe katılmıyorum. Aksi taktirde itiraz süresinin de katı uygulanmaması gerekecektir. Zira itiraz süresinin başlangıcı tebligattır. Tebligatın usulü ve şekli vardır. Bu anlamda şekle bağlı olması ile katı olmasını birbirine karıştırmamak gerektiği kanaatindeyim.

Saygılarımla...
Old 20-02-2013, 15:32   #59
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Engin Bey cevabınız için teşekkür ederim. Ancak yaşın küçük olması bir yana orada bulunan öğrencinin kimliği hakkında yanlış bir bilgi bulunuyor tebligat parçasında.
Tebligatı alan kişinin lise öğrencisi olduğu ispatlanabilir.
Esasında orada bulunan kişi yaşı büyük biri de olabilir. Örneğin okuma yazma bilmeyen biri, müvekkil yada arkadaş postacı tarafından daimi işçi olarak gösterilip imza alınması halinde de aynı görüşü savunmak haksızlık oluşturmayacak mıdır?

Tebligat yasasının katı uygulanmaması halinde itiraz süresinin de katı uygulanmaması gerekecektir. Zira itiraz süresinin başlangıcı tebligattır diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Tebligat teslim edilmek üzere gelinen yerin alelade bir yer olmadığı, avukatlık bürosu olduğunu hatırlatırım.

Avukatlık bürosunda okuma yazma bilmeyen ya da tebligatı almaya ehil olmayan şahısların -üstelik başka kimse yok iken- tebligatları teslim almasına imkan tanıyan avukat/avukatlar, tebliğ usulüne uygun yapılmamıştır şeklinde bir savunmada bulunursa eğer, bu açıkça hakkın kötüye kullanımıdır.

Aynı şekilde büroda tebligatı alma noktasında yasal olarak engeli bulunmayan daimi çalışan var iken bir lise öğrencisinin tebligatları kabul ediyor oluşunun sorumlusu neden tebliğin gerçekleşmesinde yararı olan taraf olsun ki?

Saygılarımla..
Old 20-02-2013, 15:34   #60
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Tebligat teslim edilmek üzere gelinen yerin alelade bir yer olmadığı, avukatlık bürosu olduğunu hatırlatırım.

..

Tebligat yapılan yerin "alelade" bir yer olması durumunda görüşünüz nedir?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tebligat Kanununun Ek 1 maddesine göre kat malikine tebligat yapılması usulü nasıldır Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 2 25-10-2016 17:30
Tebligat Kanunu 35. maddeye göre sözleşmede kararlaştırılan adrese tebligat sahmetc Meslektaşların Soruları 2 04-05-2011 13:45
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 6 20-12-2010 14:51
tebligat yapılacak şahıs o an için adreste bulunamazsa tebligat nasıl yapılır? Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 10 10-03-2010 12:18
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 3 14-11-2008 10:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10186291 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.