Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?

Yanıt
Konu Notu: 5 oy, 4,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-07-2007, 13:37   #1
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?

Asliye Ceza Mahkemesi kararı şöyledir:

"GD İSTEM GİBİ:
Sanık müdafii AV.ÖMER KAVİLİ nin saygısız davranışlarıyla ayağa kalkmayarak tartışma ortamı yarattığı anlaşıldığından ve bu hareketlerine de ısrarla devam ettiği anlaşıldığından CMK 203/1 maddesi gereğince sanık müdafiinin müdafilik görevine bu dosya açısından sona erdirilmesine karar verildi açık duruşmaya devam olundu
sanık müdafiine duruşma salonunu terk etmesi ihtar edildi ancak sanık müdafiinin duruşma salonundan çıkmamakta ısrar ettiği anlaşıldı sanık müdafiinin devamlı olarak konuşmaya devam ettiği ve cübbesini çıkartıp yan tarafta konuşmaya devam ettiği ve duruşma inzibatını bozduğu görüldüğünden adliye karakolundan polis getirilerek sanık müdafii AV. ÖMER KAVİLİ nin duruşma slonunu terk etmesi sağlandı.
...

------------------- 0 ------------------

Mahkeme kararlarının kutsal (dokunulmaz ve eleştirilmez) olmadığı düşüncesiyle, bu konu ilişkin hukuksal ve bilimsel değerlendirmelerinize sunulmuştur.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 12-07-2007, 13:52   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av.Ömer Kavili

İtiraz yolu ile bu haksız ve dayanaksız kararın kaldırılması gerekir düşüncesindeyim.(CMK 267 ve devamı)

Saygılarımla
Old 12-07-2007, 14:39   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
CMK 203/1 maddesi gereğince sanık müdafiinin müdafilik görevine bu dosya açısından sona erdirilmesine karar verildi

CMK 203/1 ise şu şekildedir:

Alıntı:
MADDE 203.- (1) Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hakim tarafından sağlanır.
(2) Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.

Ben maddede, avukatın müdafilik görevine son verdirilmesine ilişkin bir hüküm göremedim.Hikmetinden sual olunmaz ama hakim görmüş.

CMK'da avukatın görevine son verilmesine ilişkin başka bir madde var:

Alıntı:
MADDE 151.- (1) 150 nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hakim veya mahkeme derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir.

(2) Eğer yeni müdafi savunmasını hazırlamak için yeterli zaman olmadığını açıklarsa oturum ertelenir.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(3) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(4) Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini devam ettirir. Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilir. Ancak, kovuşturmanın niteliği itibariyle bu süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilir. Kovuşturma sonunda mahkumiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(5) Görevden yasaklama kararı, tutuklu veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(6) Müdafi veya vekil görevden yasaklanmış bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemez.


Bu maddede geçen 149 uncu madde sanığın müdafisini kendisi seçme hakkını; 150 inci madde ise sanığa baro tarafından atanan müdafiye ilişkin hususları düzenlemektedir.

Bu maddenin işletilebilmesi için; sanığın veya hükümlünün TCK 220-314 maddeden veya terör suçlarından yargılanması yetmemekte; müdafinin de aynı suçlar nedeniyle kovuşturma geçirmesi gerekmektedir.

Olaya dönersek...Sayın Kavili, müvekkiliniz hakkındaki suçlama neydi bilemiyorum ama sizin yukarıda belirtilen suçlardan kovuşturma geçirmediğinizi biliyorum.(Zaten siz sadece 'Heyete hakaret' edersiniz)

O halde bu maddenin sizin hakkınızda uygulanmasını hukuk gafı olarak değil; hukuk cinayeti olarak nitelendiriyorum.

Ara kararda isnat edilen maddeyle, verilen ceza (Evet resmen ceza-hüküm kurulmuş) arasında ilişki yok...

Aslında mahkeme hakimi bir ara kararla 2 ceza vermiş görünmektedir.(Bir taşla iki kuş değil ama savunma hakkını vurmuştur)

Ceza 1: Duruşmanın inzibatı bozulduğu için, duruşmadan atmıştır.

Ceza 2: Müdafilik görevinden yasaklamıştır.

Ben söyleyecek laf bulamıyorum.Söylemek istiyorum aslında...Ama söylersem ve o hakim bu yazımı okursa; beni bilumum ceza maddeleriyle suçlamasından; THS yöneticiliğinden azletmesinden; herhangi bir ceza davasında müdafilik yapmamı engellemesinden; hatta icra takibi yapmaktan yasaklamasından; korkarım...

Sormayı unuttum; hakimin adı Dumrul mu?

Saygılarımla
Old 12-07-2007, 19:19   #4
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?

Sayın Kavili
Cübbenizi neden çıkardınız? Cübbenizi çıkarmadan konuşmaya devam etseydiniz.

Anımsadığım kadarı ile avukatlar hakkında duruşma düzenine ilişkin inzibati tedbirler uygulanamaz.

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hala savunmanın ayrılmaz unsur olduğunu belirtmeye uğraşıyoruz.

Saygılar
Old 12-07-2007, 22:46   #5
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Konuya ilgi gösteren meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Ek açıklama yapmam gerekir:

Bu davanın konusu 'Elektrik Hırsızlığı-Enerji Hırsızlığı Suçlaması" olup, bu dava ilk olarak 1412 s. CMUK. zamanında açıldığından görevli mahkeme Sulh Ceza iken, 5271 s. CMK. nedeniyle verilen Görevsizlik Kararı sonrasında Asliye Ceza Mahkemesine gelmiştir.

İşte bu yeni görevli mahkemenin asıl yargıcı ile ilk kez sanık karşılaştı ve duruşma başladı.
Bu arada bizim durumumuz, duruşmada, Noterde düzenlenen belgeye dayalı sanık vekili olarak savunma makamında görevimizi yapıyorduk.
Saat 10:00 başlaması gereken duruşma gecikmeli başladığı için, duruşmanın başında "Duruşmaya kabul saatinin tutanağa yazılması" isteğinde bulunduk ve bu isteğimizin mahkemeye veya yargıca kişisel olarak yönelik olmadığını, İstanbul Barosundaki görevimiz nedeniyle "Duruşma saatlerinin aksaması konusunda bilgiye dayalı çalışma yapmak amacıyla" istediğimizi de açıkladık. İlk tepki bu konuda oldu ise de isteğimiz kabul edilerek tutanağa başlama saati ayrıca yazıldı.

Yargıç - Sanığa: Görevsizlik kararına itirazı olup olmadığını sordu. Sanık şaşkın şaşkın bir yargıca bir avukatına baktı, soruyu anlamamıştı, anlaşılmayan soruyu sanığa açıklamanın görevimiz olduğunu düşünerek sanığa açıklama yaptık. Soruyu anlayan sanık itirazı olmadığını söyler söylemez;
Yargıç - Avukata: Soruyu size sormadık diye çıkışıyor.
Avukat - Yargıca: Biz müvekkile açıklayıcı bilgi verdik diyerek bekliyor.
Yargıç - Avukata: Size söz vermedik, söz vermeden konuşmayın diyor; avukat yanıt vermeden bekliyor.
Bu sırada yargıç, Sanığa sorduğu soruyu ve sanığın itirazım yoktur cevabını ve devamla 'Elektrik İdaresine yazılan yazıya cevap var, borcun yasal sürede ödendiğinin bildirildiği görüldü' diyor; Sanıktan soruyor, Borcumuz yoktur dediğini tutanağa yazdırıyor.
Yargıç, sanık vekiline bir diyeceği olup olmadığını soruyor, avukat söz aldığı için konuşmaya başlıyor:
- Öncelikle Görevsizlik Kararı yasaya uygun olduğundan itirazımız yoktur.
- Ayrıca ifadelerde 'depo' denilen yerin uçsuz bucaksız bir depo olmayıp, tepesinde floresan lamba yanan küçük bir yer olduğunun anlaşılması için yerinde keşif...
Yargıç - Avukata: Kalk ayağa ! (İzmir toplantısında sevgili Ahu'nun kulakları çınlasın)
Avukat duraklayarak oturmakta olduğu sandalyeye yaslanıyor.
Yargıç - Avukata: Mahkemeyle ayakta konuşabilirsiniz.
Avukata - Yargıca: Savunma makamında görevli avukat olarak üslubunuzu kabul etmem mümkün değil. Savunma makamında görevli avukat olarak, 5271 s. CMK.nın verdiği yasal hakkı kullanarak oturduğum yerden konuşacağım. CMK.daki yasal kuralların aksine kanun hükümleri gösterilecek olursa itaat edeceğimi beyan ediyorum.
Avukatın bu sözleri üzerine yargıç;
Önce Tutanak Görevlisine (Zabıt Katibi) avukatın sözlerini yazdırtıyor: "Sanık avukatı ayağa kalkmadan konuşacağım, aksine kanun varsa bana gösterin" diye yazdırttıktan sonra notebook bilgisayarda avukatın söylediğinin aksi yönde kanun hükmü arıyor. Aradan 1 dakika, 2 dakika, 3 dakika, 4 dakika, 5 dakika geçiyor ve dayanamayıp savcıya soruyor: -Savcı bey, bulamadım, o hangi maddeydi? Duruşma savcısı: -Hakim bey, kanun değilde, ben onu avukatların teamülen ayakta konuştuklarını biliyorum diyor. Yargıç savcıya: -Yok, burda olacaktı, ben bir daha bakayım diyor ve biraz daha arıyor; aksine kanun hükmü bulamıyor.
Yargıç - Avukata: Neyse (artık kalsın), ne diyorsunuz?
Avukat - Yargıca: Söz bizde mi?
Yargıç - Avukata: Evet, konuşun!
Avukat - Yargıca: Öncelikle tutanağa bizim ağzımızdan yazdırılan söz ve üslup bize değil size aittir, Bizim sözlerimiz yazdırılacaksa bizim cümlelerimiz eksiksiz yazdırılsın.
İkinci olarak, ben tartışmak istemiyor ve sayın mahkemenin bu konuda usul bakımından ara karar vermesini istiyorum. Mahkemenin vereceği karar hangi yönde olursa olsun (konuşurken ayağa kalkma veya kalkmama), vereceğiniz karara itaat edeceğimi beyan ediyorum.
Yargıç - Avukata: Oturarak mı konuşuyorsun?
Avukat - Yargıca: Mahkemeniz ara kararını açıklarsa, Mahkeme Kararına göre hareket edeceğim.
Yargıç - Avukata: Tamam, mahkeme dinlemiyor.
Yargıç - Z.Katibine:
"GD İSTEM GİBİ:
Sanık müdafii AV.ÖMER KAVİLİ nin saygısız davranışlarıyla ayağa kalkmayarak tartışma ortamı yarattığı anlaşıldığından ve bu hareketlerine de ısrarla devam ettiği anlaşıldığından CMK 203/1 maddesi gereğince sanık müdafiinin müdafilik görevine bu dosya açısından sona erdirilmesine karar verildi açık duruşmaya devam olundu
sanık müdafiine duruşma salonunu terk etmesi ihtar edildi ancak sanık müdafiinin duruşma salonundan çıkmamakta ısrar ettiği anlaşıldı sanık müdafiinin devamlı olarak konuşmaya devam ettiği ve cübbesini çıkartıp yan tarafta konuşmaya devam ettiği ve duruşma inzibatını bozduğu görüldüğünden adliye karakolundan polis getirilerek sanık müdafii AV. ÖMER KAVİLİ nin duruşma slonunu terk etmesi sağlandı.
...

yazdırtıyor. (Not: GD:... tutanaktan olduğu gibi aktarılmıştır.ÖK.)
Old 12-07-2007, 23:24   #6
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan muzaffererdogan
Sayın Kavili
Cübbenizi neden çıkardınız? Cübbenizi çıkarmadan konuşmaya devam etseydiniz.

Anımsadığım kadarı ile avukatlar hakkında duruşma düzenine ilişkin inzibati tedbirler uygulanamaz.

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hala savunmanın ayrılmaz unsur olduğunu belirtmeye uğraşıyoruz.

Saygılar
Sayın "muzaffererdogan",
Okunan kararın mahkeme makamına ait olduğu ve duruşmanın düzeninin bozulmaması amacıyla, okunan karar uygun davrandık ve cübbemizi çıkarttık.
Bu arada yargıca sorduk:
Avukat - Yargıca: Makam kararı olarak okunan kararı sizinle tartışmayacağım. Anayasal sistemimize göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup, anayasal sistemimize göre 'Kaynağını yasalardan almayan bir yetkiyi hiç bir kişi ve makam kullanamaz' ve esasen hukuk devleti olmanın gereği de budur. Bana okuduğunuz makam kararının yasal dayanağını açıklar mısınız?
Yargıç - Avukata: Dayanak mayanak yok, avukatlığınıza son verdik, duruşmaya ara verdik, siz dışarı çıkıyorsunuz.
Avukat - Yargıca: Yasal dayanağı açıklanamayan karara göre avukatlığıma son verdiğinizi söylediğiniz için cübbemi çıkarıyor, ancak bir yurttaş olarak, dinleyici olarak kenarda duruşmayı izleyeceğim.
Yargıç - Avukata: Hayır, duruşmaya ara verdik, dışarı çıkacaksınız.
Avukat - Yargıca: Duruşmaya ara verildiyse savcı da çıkmalı.
Yargıç - Avukata: Hayır savcı çıkmayacak, siz çıkacaksınız.
Avukat - Yargıca: Ben yurtaş olarak ve dinleyici olarak kenarda bekliyorum. (Avukat sanık-müvekkile dönerek) : Şu anda avukatsız bırakıldınız, avukat tutma hakkınız var, avukat tutmazsanız ve avukat isterseniz size Baro'dan ve hem de ücretsiz olarak avukat çağrılması yasadan doğan hakkınızdır. Avukatsız iken hiçbir soruya yanıt verme zorunluluğunuz yoktur; ancak eğer yanıtlarsanız aleyhinize kanıt olarak kullanılabilir. Merak etmeyin, size bir şey olmayacak, ben de bu kenarda dinleyici olarak bekliyorum. Merak etme, rahat ol.
Avukat - Yargıca: Hayır hayır, sen burada bekleyemezsin, dışarı çıkıyorsun. Madem çıkmıyorsun, bi dakka! (Z.Katibine dönerek):
Alıntı:
...sanık müdafiinin devamlı olarak konuşmaya devam ettiği ve cübbesini çıkartıp yan tarafta konuşmaya devam ettiği ...
diye yazdırtıyor.
Avukat - Yargıca: Siz biraz önce duruşmaya ara verdik demiştiniz. Müvekkilimize yasal haklarını hatırlattık diye (Başlamayan) ara verdik dediğiniz hangi duruşmanın inzibatını bozmuş olduk,açıklar mısınız? Çünkü siz duruşma başladı demediniz.
Yargıç - Avukata: Siz avukatsınız, bilmeniz lazım, tutanağı yazdırttığıma göre duruşma başlamıştır.
Avukat - Yargıca: O zaman, benim duruşma başladığının açıklanmadığını söyleyerek itiraz ettiğim, sizin bu şekilde cevap verdiğiniz hususlarını tutanağa aynen yazdırmanızı istiyorum.
Yargıç - Avukata: Tutanağa neyi yazdırıp, neyi yazdırmayacağıma ben karar veririm.
Avukat: ...

Evet arkadaşlar, bu diyalog, özür dilerim MONOLOG, sonrasında yeniden soralım:
Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?

HUKUKÇU OLAN VE HUKUKÇU KALANLARA SAYGI VE SEVGİLERİMLE.

Ömer KAVİLİ

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 13-07-2007, 08:56   #7
Koray Ö.

 
Varsayılan

tebrik ediyorum,meselenin hukuki boyutuyla ilgili bir şey söylemek için yeterli tecrübe sahibi değilim ama şunu söyleyebilirim ki, böyle durumları ve meslektaş büyüklerimin tavırlarını gördüğümde bu mesleği çok seviyorum ya...
Kolaylıklar...
Old 13-07-2007, 09:19   #8
av.semire nergiz

 
Varsayılan

[quote=Av.Ömer KAVİLİ]
""""Bu arada bizim durumumuz, duruşmada, Noterde düzenlenen belgeye dayalı sanık vekili olarak savunma makamında görevimizi yapıyorduk.
""""Avukatlık yasasında avukat ile işsahibi arasındaki vekil-müvekkil ilişkisinin avukatın kendiliğinden istifası,işsahibinin haklı veyahut haksız olarak avukatı azletmesi veya avukat veya işsahibinin ölmesi halinde son bulacağı düzenlemesi getirmiştir;ki 41.maddede düzenlenen avukatın istifa etmesi halinde avukat müvekkil ilişkisi hemen de sona erememekte bilakis bu istifanın müvekkile tebliğinden itibaren 15 gün süre ile avukatın vekalet görevi hala devam etmektedir.Yasaları bilen/bilmesi gereken hukukçuların yaptığı hukuk gafları insanı yorum yapmakta zora sokmaktadır.Gerek hakim gerek savcı ve gerekse de avukatların cübbelerini giydikleri andan itibaren adalet adına tüm kişisel kin,nefret,dini inanç,siyasi görüşlerinden soyutlananmak suretiyle yargılamaya katkı sunmaları gerekmektedir.Bir hukukçu olarak ayrıca sayın Suat Ergin'in yazdıklarına sonuna kadar katıldığımı belirtmek istiyorum.
Old 13-07-2007, 09:48   #9
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Ergin'in yazdıklarına ben de katılıyorum.

Sn.Kavili'ye yapılan muamele ile hukuk göz göre göre çiğnenmiştir. Kendisine de bir meslektaşı olarak teşekkürü borç bilirim. Her zamanki gibi sonuna kadar hukuku savunmuş.

Saygılar.
Old 13-07-2007, 09:58   #10
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yargıç - Avukata: Oturarak mı konuşuyorsun?
Avukat - Yargıca: Mahkemeniz ara kararını açıklarsa, Mahkeme Kararına göre hareket edeceğim.
Yargıç - Avukata: Tamam, mahkeme dinlemiyor.


Duruşma yargıcı açısından ne büyük bir açmaz...

Sayın Kavili, "ayakta mı yoksa oturarak mı konuşacağım konusunda mahkeme karar versin, buna uyacağım" diyor, ancak yargıç bu konuda bir karar veremediği gibi sonuç olarak "MAHKEME DİNLEMİYOR!!!" diyor.

Tam bir açmaz... "Ayakta konuşun" dese, yasal dayanağı yok; "oturarak konuşun" dese, Sayın Kavili'nin argümanını kabul etmiş olacak. Zor bir durum
Old 13-07-2007, 10:05   #11
Koray Ö.

 
Varsayılan

hukuki olarak Ömer Bey'in bir kazanımı olmasada bir hakimin savcı ve izleyiciler önünde kendini o duruma düşürmesi kötü bir durum...
Old 13-07-2007, 10:12   #12
v.o.

 
Varsayılan

yargılama sujelerinden duruşma sırasında kimlerin ayağı kalkıp kalkmayacakları 5275 sayılı c.m.k'da açıkça düzenlenmiştir. bu düzenlemelere göre duruşma esnasında herkesin ayakta durması gereken iki durum vardır. Bunlar; m55/2,232/1,231/4 de sayılan durumlardır. Bunlar;
1- yemin verdirilmesi halinde
2- Türk Milleti adına verilmiş olan hükmün dinlenilmesinde'dir bu haller dışında ayağı kalkma zorunluluğu yoktur. özellikle savunma görevi yapan ve yargının kurucu unsurlarından olan avukatların ayağı kalkıp kalmamaları kendi inisiyatiflerine bağlıdır. YARGI GÖREVLİSİ OLAN AVUKATLARIN mahkemelerde ayakta DURACAKLARINA(!) ilişkin bir düzenleme ne Avukatlık kanununda ne Türkiye Barolar birliği Avukatlık Kuralları Yönergesi'nde ne Meslek Kurallarında ne de diğer düzenlemelerde yoktur. Günümüzdeki HUKUK(?) devletlerin de de buna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ama her nedense, BAZI cumhuriyet savcıları ve hakimler duruşma esnasında SİGARA İÇEBİLMEKTE; TELEFONLA KONUŞABİLMEKTEdir.Ben bu hususta baroların yetersiz kaldığını düşünüyorum. Avukatlık sınavının kaldırılmasında bile düzgün bir tepki koyamamış bizler bu şekildeki tatsız olayların zeminini biraz da kendimizde aramalıyız. Bu konuda Şunu ifade etmeden geçemeyeceğim. Hakim MEHMET Beyefendi ( bakırköy iş mahkemesi hakimi)keşke her meslekdaşı Hakim Mehmet Bey gibi olsa. Ömer Beyefendiye geçmiş olsun dileklerimi sunarken bu hususta görsel bir şeyler yapılmasını temenni ediyorum. Bu ve benzeri hususlar baroların ve yargı ve kolluk makamlarının gündemine getirilmeli ve haklı tepki çeşitli şekillerde konulmalıdır. Ömer Beyefendi; bu konu ile ilgili göstereceğiniz her türlü haklı tepkinizde fiili ve duygusal olarak yanınızdayım .MAHKEME KADIYA(?) MÜLK DEĞİLDİR. Saygılarımla
Old 13-07-2007, 10:51   #13
av.sinem

 
Varsayılan

Benzer olayları çok duydum ,dinledim ama hakimin vekalet ilişkisini bu şekilde sona erdirebileceğine ilişkin yetkili olduğunu düşünebileceği aklımın ucuna bile gelmemişti.Bir tek 'seni beğenmedim avukat bu davada avukatlık yapamazsın' ı duymadığımız kalmıştı.Vay avukatların haline...
Old 13-07-2007, 11:14   #14
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Koray Özyurt
hukuki olarak Ömer Bey'in bir kazanımı olmasada ...

Emin misiniz?
Old 13-07-2007, 11:36   #15
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.semire nergiz toz
Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ

Bu arada bizim durumumuz, duruşmada, Noterde düzenlenen belgeye dayalı sanık vekili olarak savunma makamında görevimizi yapıyorduk.
Avukatlık yasasında avukat ile işsahibi arasındaki vekil-müvekkil ilişkisinin avukatın kendiliğinden istifası,işsahibinin haklı veyahut haksız olarak avukatı azletmesi veya avukat veya işsahibinin ölmesi halinde son bulacağı düzenlemesi getirmiştir; ki 41.maddede düzenlenen avukatın istifa etmesi halinde avukat müvekkil ilişkisi hemen de sona erememekte bilakis bu istifanın müvekkile tebliğinden itibaren 15 gün süre ile avukatın vekalet görevi hala devam etmektedir. Yasaları bilen/bilmesi gereken hukukçuların yaptığı hukuk gafları insanı yorum yapmakta zora sokmaktadır. Gerek hakim gerek savcı ve gerekse de avukatların cübbelerini giydikleri andan itibaren adalet adına tüm kişisel kin, nefret, dini inanç, siyasi görüşlerinden soyutlanmak suretiyle yargılamaya katkı sunmaları gerekmektedir. Bir hukukçu olarak ayrıca sayın Suat Ergin'in yazdıklarına sonuna kadar katıldığımı belirtmek istiyorum.

Meslektaşıma emeği ve iletisi için teşekkür ederim.

Alıntı:
Koray Özyurt

tebrik ediyorum,meselenin hukuki boyutuyla ilgili bir şey söylemek için yeterli tecrübe sahibi değilim ama şunu söyleyebilirim ki, böyle durumları ve meslektaş büyüklerimin tavırlarını gördüğümde bu mesleği çok seviyorum ya...
Kolaylıklar...


Meslektaşlarım Koray ÖZYURT, Armağan KONYALI, Işıl YILMAZ, Hakan EREN, Volkan ÖZTOK, "av.sinem" emeğiniz ve iletileriniz için teşekkür ederim.

Ömer KAVİLİ
Old 13-07-2007, 12:25   #16
Koray Ö.

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Emin misiniz?

hayır,yanlış anlamışsınız sanırım...
"hiç bir şey olmasa bile" anlamında edilmiş bir laf o
Old 13-07-2007, 12:52   #17
medenikal

 
Varsayılan

Hâkim veya başkanın yetkisi

Madde 203 – (1) Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır.

(2) Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.

Sayfa 52


9155



(3) Kişi dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır ve hâkim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhâl dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.

Öncelikle Hakim'in Bu maddeye dayanarak ''dosya açısından müdafilik görevinin sona erdirilmesi ''şeklinde karar vermesi yok hükmündedir.

Kanuni olarak böyle bir yetkisi yoktur.Yargı faaliyetine karşı , savunma hakkına karşı ,ve vekalet ilişkisinde tarafların iradesi ile kurulmuş olan savunma yükümlülüğünü tek taraflı olarak, ve bu sözleşmenin de dışında olan Hakim'in bitirmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.

Hakim'in aradığı ve karıştırdığı hüküm şu olsa gerek;

(3) (Ek:25/5/2005 - 5353/22 md.) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.


Oysaki olayımızla bu hükmüm arasında hiçbir benzerlik yok.Yasaklama var ama bu suçlara karışmış Avukat için ;

Bu nedenle dayanaksız ve yersiz bir karar olmuştur.

Avukat yerli,yersiz konuyla ilgili olmayan talepte de bulunabilir.Hakim uygun dille talebi reddeder.Yargının olmazsa olmazı olan savunma tarafının ,bulunduğu taleplere yönelik,duygusal refleks göstermenin ,bunu kendisine yönelik bir saldırı,eleştiri olarak algılamanın bir anlamı yoktur.

Alıntı:
"Duruşmaya kabul saatinin tutanağa yazılması"

Bu talebi Sayın Hakim ,kendisine ve yargılama faaliyetine yönelik bir saldırı ,eleştiri olarak algıladı.Bundan sonraki tüm evrenin gelişmesinin nedeni bu taleptir.

Sayın katılımcıların belirttiği gibi duruşmada ,kalkma oturma ise belli işlem ve eylemlere hasredilmiştir.Avukatın sürekli ayakta durması söz konusu olamaz.Uygulamada bu şekildedir.

Zaten ayakta duruşmaları bekleyen Avukatların ,duruşma saatlerinin saatlerce sonraya kalması nedeniyle ayakta beklediği veya sert zeminlerde oturduğu da açıkken;

Neden ayağa kalkmıyorsun şeklinde , bir soruya karşılık bizim de vereceğimiz cevap;neden savcı bey de ayağa kalkmıyor mu olacak?

Yoktan yere ,anlamsız,duyguların eseri bir durum oluşmuştur.

Duygulardan arınmalıdır.Yargı faaliyeti zor ve meşakkatlidir.Tüm unsurları birbirlerine asgari saygıyı göstermek durumundadır.

Zaten stres altında ,işyükü altında ezilmiş olan yargı unsurlarının birde kendileri ile mücadele içinde olması sadece kendilerini yıpratır.
Old 13-07-2007, 13:32   #18
av.knel

 
Varsayılan

Bu olaya benzer bir konu hakkında aklımı kurcalayan bir soruyu sitede paylaşmayı düşünürken sayın meslektaşımın yaşadığı olay soruma bir nevi cevap oldu.
Şöyle ki avukatlık mesleğine başlayalı çok olmadı, tecrübesizliğimden birşey öğrenirim niyetiyle yaşça büyük, kıdemli meslektaşlarımın davranışlarını sürekli gözlüyorum. Dikkatimi çeken husus şu oldu: hakimlerimiz genelde iş yoğunluğundan olsa gerek, davalar peşi sıra görülürken başlarını kaldırıp, ne sanığa, tanığa nede avukatlara yerlerini aldılar mı almadılar mı diye bakmıyorlar. Duruşmanın başlangıcında sanığın, tanığın kimlik bilgileri adresleri sorgulanıyor, tabi bu aşamalarda uzun bir zaman geçiyor. Benim anlam veremediğim husus meslektaşlarımızın yerlerini aldıklarında ayakta hakimin kendilerini sandalyeye buyur etmesi için beklemeleri. Genel de hakimler buyur etmeyi unuttukları için ayakta bir beş dakika beklemek zorunda kalıyorsunuz.
Bu durum bana yanlış geldiği için üstatlarımı örnek almayarak ben direk sandalyeme oturuyorum.
Acaba benim davranışım yanlış mı, bunu merak ediyorum?

Saygılarımla, Ömer Bey bize cesaret veriyorsunuz...
Old 13-07-2007, 14:37   #19
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Avukatların, bırakın savunma yaparken, yargılamanın diğer tarafları konuşurken hatta iddia makamı mütalaasını sunarken bile ayakta beklediği bir ortamda üstat Kavili'nin mücadelesi çok dikkat çekicidir.

Kendi nanıma ve sayın av.knel'e cevaben belirteyim ki, ben, oturmak için hakimin "buyrun" demesini beklemiyorum. Yerime geçip oturuyorum. İnanıyorum ki hiçbir hakim bundan rahatsız olmamaktadır. Hatta web ortamında yaşanan benzer tartışmalarda, hakmilerdeki genel eğilimin "bizim buyrun oturun dememize gerek olmamalıdır, avukat gelir yerine geçer ve oturur" şeklinde olduğunu bizzat biliyorum.

Duruşma esnasında oturan avukatın, savunma yaparken ayağa kalkıp kalkmaması tamamen kendi tercihidir. Örneğin ben, ayakta ve vücut dilimi de (el-kol-yüz ifadesi) kullanarak savunma yapmayı tercih ediyorum. Çünkü bu şekilde kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bir başka meslektaşımız çıkar der ki "ben oturarak daha rahat konuşuyorum" ... Buna sadece saygı duyulur.

Tekrar av.knel'e hitaben ifade ediyorum; davranışınız kesinlikle doğru. Yanlış olan yazınızda belirttiğiniz "bazı" üstatlarınızın yaptığıdır.

Tüm üyelere saygılarımla...
Old 13-07-2007, 14:55   #20
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan medenikal
...
Neden ayağa kalkmıyorsun şeklinde , bir soruya karşılık bizim de vereceğimiz cevap;neden savcı bey de ayağa kalkmıyor mu olacak?

Yoktan yere ,anlamsız, duyguların eseri bir durum oluşmuştur.
...
Bu düşünüşün nasıl oluştuğunun açıklanabilmesi gerekir.
Old 13-07-2007, 15:22   #21
üye14072

 
Varsayılan neden ayağa kalkmak zarureti var?

ceza usul yasamız sadece hüküm fıkrasında ve herkese ayağa kalkmak zarureti yüklüyor, (ve savcılar yine de kalkmaz)
kitaba bakmadım ama birde yemin için böyle bir zaruret var,

bunun dışında şekli zaruretler yasaile yüklenebilir,
ama adalet bakanlığının bir genelgesini hatırlıyorum,

mahkemeye saygıdan ve saire bahseder,

yaptığı işe saygısı olmayan bir makam sahibine saygı göstermek zarureti nereden çıkar,

bence;
tamamen haklısınız,
ama keşke cübbeyi çıkartmasaydınız,
unutmayın o bizim zırhımız,

baroya şikayet edilebilirsiniz,
fakat,

"karşılıklı nezaket " ilkesini önce hakimin ihlal ettiğini gözetirsek,
pek bir şey çıkacağını zannetmem.


başka bir boyut,
hakimin (velevki huzurdaki avukattan bir şekilde rahatsızlığı var)
o zaman o makama yakışan sükuneti ile konuyu halletmesi gerekir.
yine de başaramazsa duruşmayı erteler,
iş biter.

sevgiler saygılar,

benzer olaylarda tavsiyem !müşahit avukat" istemenizdir.
Old 13-07-2007, 17:37   #22
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Sayın Kavili'nin başından geçenleri hayretler içinde okurken şalterlerimin attığını söylemek istiyorum, gerçekten kabul edilemez bir durum ile karşılaşmışsınız. Yukarıda sevgili meslektaşlarımın belirttiği ilgili maddeleri tekrarlamanın hiç bir anlamı yok. Sayın Hakimin vermiş olduğu karar usul ve hukuka kesinlikle aykırıdır.

Tamam hukuk ve usulü aykırıdır hem fikiriz de bence Sayın Hakimin takındığı tutum ve aldığı kararlar aynı zamanda Ahlaka da aykırıdır diye düşünüyorum.

Mesleğe yeni başlamış biri olarak Sayın Kavili'nin bu yürekli ve onurlu duruşu karşısında saygıyla eğiliyorum.
Old 13-07-2007, 20:41   #23
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan Av.Ömer KAVİLİ

"Tamam efendim", "Muhterem efendim", "Emriniz olur efendim", "Siz nasıl taktir buyurursunuz efendim",vs bir bunlar var,bir de AVUKAT ÖMER KAVİLİ var.
Old 13-07-2007, 23:44   #24
rkarmis

 
Varsayılan

Ömer beyi tebrik etmekten ve o durumda iken bile müvekkilini hakları hususunda uyarmasına hayran kalmaktan başka yapacak bir şey yok!
Saygılarımla.
Old 14-07-2007, 13:09   #25
SPARTACUS

 
Varsayılan

Biraz felsefi bir giriş olacak ama cevabımız burada gizli ! İDEALİSİT felsefeyle alakalı burada ki idealist terimi teknik yani felsefi bir görüş olup İlkeleri hedefi olan manasında kullanmıyorum ! evet sayın hakimimiz doğumunda ölümüne kadar ailesinde,arkadaşlarında,iş hayatında gördükleri yaşadıkları gözlemledikleri duyu organlarıyla algıladığı onun değişmez doğruları olmuştur.
Bunun içindir ki hâkimlik mesleği hayatında avukatları mahkemede hep ayakta konuşurken görmüş ve doğrusu bu olmuştur. Oysa DİYALEKTİK düşünebilseydi avukatın ayakta ve oturarak konuşmasında ne gibi bir mahsur olduğunu muhakeme edecek sonuç itibariyle bunu bir önemi olmadığını fark edecekti. Yani tasavvufi anlamda SÜRETTEN GEÇİP ÖZE ULAŞACAKTI ! değişik bir söylemle TEFARRUATTA’a saplanmayacaktı.

Sayın hakime sormak gerek savcılar konuşurken ayağa kalkma zorunluluğu yokta neden biz avukatlara böyle bir şart koşuluyor. Eğer bunu kanuni dayanağı 5271Scmk 203 ise savcılara yapılan bu ayrıcalık ANYASANIN 10 md. aykırı değil mi ? Hadi buyurun ANAYASANIN 141 maddesi sizi bekliyor !

Ayrıca ayağa kalkmamak duruşma düzenini bozuyorsa( ki bu zorlama bir yorum bile değil bu açıkça haklılığını ispat için savsata yapmaktır) avukatın kravatsız olması,pantolonun ütüsüzlüğü ,diksiyonunu bozukluğu(kulağa rahatsızlık vererek duruşmanın devamını engellemesi) saçlarının taranmamış olması vb. vb. vb tüm bunlar da duruşma düzenini bozmaz mı? Hadi buyurun cenaze namazına!

Peki avukatın vekilliğine nasıl son veriyor anlamak mümkün değil.Borçlar Kanunu ve Avukatlık Kanunu bir anda rafa kalktı ! Hakimin hukuk yaratma yetkisi aklına gelecek ki bu durum ondan da öte TBMM yerine geçerek 550 milletvekilliği yaparak gayrimeşru ve gayrihukuki bir yasa maddesi yapmıştır.Hazır eli değmişken şu Cumhurbaşkanlığı sorununu da bir çözse ne iyi eder memlekete !

Avukatın ayağa kalkmak zorunluluğu olamadığını ve vekaletine bu şekilde son verilemeyeceğinin yasal dayanaktan yoksunluğunu delillendirmeye gerek yok. MEDENİ KANUN 6 md. Açık.

Bu yaşananlar gayet normal memleketimiz de ,yalnız hakimlerin değil savcıların ve de avukatların muhakemeden yoksunlukları ne hale getiriyor bizi. Açık kanun hükümleri varken halen Yargıtay kararı isteyen hukukçulara ne demeli.Evet bunlar gerçek ben Dünya yuvarlak diyorum hakimi, savcısı ,avukatı bana Yargıtay kararı getir diyor.Hukuk Yargıtay kararlarına endeksli olmuş. 2x2=4 olduğunu 1/2x8=4 olarak da anlatabiliriz .Şimdi sayın Av.Ömer KAVİLİ ’ nin başına gelenler normal mi değil mi ? Kendisine büyük geçmiş olsun diyorum ,
haksızlıklara karşı omuz omuza !
Old 14-07-2007, 13:24   #26
Av.Bulut

 
Olumlu

Olayın hukuki yanlışlıklarını Meslektaşlarım gerekçeli olarak açıklamışlar.Bende yukardaki görüşlere katılıyorum.Mesleğin onurunu,vizyonunu,duruşunu ve mesleğimizle özdeşleşmiş hoş olmayan değer yargılarını düzeltmek adına Sayın Kavili gibi mücadeleci avukatlarla aynı mesleğe sahip olmaktan gurur duyuyorum.MÜCADELENİZ MÜCADELEMİZDİR.
Old 14-07-2007, 13:37   #27
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan duruşmada avukatı görevinden yasaklamayı olasılık olarak düşünmeyi bile yasaklamalı

Alıntı:
Yazan medenikal
...
Hakim'in aradığı ve karıştırdığı hüküm şu olsa gerek;

(3) (Ek:25/5/2005 - 5353/22 md.) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.
Yasaklama var ama bu suçlara karışmış Avukat için ...

Oysaki olayımızla bu hükmüm arasında hiçbir benzerlik yok.

1- Avukatın görevden yasaklanabilmesi ile ilgili Türk Hukukundaki TEK UYGULAMA İstanbul DGM'de Avukat Behiç AŞÇI hakkında verilen karardır.(Bildiğim kadarıyla !)
O kararda "...suç işlemiş olma ihtimaline binaen avukatlık görevinden yasaklanmasına..." denilmiş idi.
Bu karar aleyhine yapılan itirazda bizim de bulunduğumuz avukatların başvurusunda şu noktayı açıklamıştık : "(...suç işlemiş olma ihtimaline binaen...) iddiasıyla görevden yasaklanıyor ise, biz de (...suç işlememiş olma ihtimaline binaen...) yasaklama kararının kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, hakkında yargı kararı kesinleşinceye kadar herkes masumdur kuralı, yüzelli yıl önceki Mecelle'de "Beraet-i zimmet asıldır" olarak yer almıştır. İtirazımız üzerine karar verecek olan mahkemeniz eğer bu kararı kaldırmayacak olursa, yüzelli yıl geriye gitmiş olacaktır..."
İtirazı inceleyen mahkeme avukat meslektaşımızın yasaklanması kararını kaldırmış idi.

2-
Alıntı:
Yasaklama var ama bu suçlara karışmış Avukat için ...
Buradaki "karışmış" nitelemesi doğru değil, "karıştığı ileri sürülen" deyimi kullanılabilir.

3- "karıştığı ileri sürülen" deyimi kullanılabilse bile:
Yasa metninde avukatın görevden yasaklanması mutlak bir zorunluluk sayılmamıştır; yalnızca "...yasaklanabilir" denilerek takdir hakkı öngörülmüştür.

YORUMUMUZ:
Avukatlık mesleği; kişiye bağlı, kişinin kişisel özellik ve yetenekleri ile yoğrulmuş, nitelikli bilgi ve deneyimlerin bileşiminde yürütülebilen hizmet olması özelliği nedenleriyle;AVUKAT GÖREVDEN YASAKLANAMAZ.
Çünkü O avukatın (inatçılık, kararlılık, korkusuzluk, deneyim, anlatım özellikleri gibi) herhangi bir özelliği O avukatı vekiledenin gözünde vazgeçilmez kılmış olabilir. Daha yargılamanın başlangıcında henüz kanıtlanmamış ve yalnızca bir İddia nedeniyle Avukatı görevinden yasaklamak, yargılanan vekileden (asıl sanık) açısından ADİL YARGILAMAYI YOK ETMEKTİR.


Bu konuda Kartal 2. Ağır Ceza M. kendi yargılanmamız sırasında söylediğimiz sözler şöyledir:
"Sayın Yargıçlar, ben sanık olarak yargılanıyorum. Huzurunuzdaki bu avukatlarımın herbiri benden daha bilgili, benden daha inatçı, benden daha yetenekli, benden daha deneyimli olup herbiri benim için ayrı ayrı vazgeçilemez niteliktedirler. Bu özellikleri nedeniyle, mahkemenizden yöntem bakımından sanık olarak isteğim şudur; ya sanık olarak avukatlarımın yanına giderek ya da avukatlarımın benim yanıma gelerek avukatlarımın yanında olmak." Mahkeme, savcının teamül ve salon yapısı gerekçeleriyle uyumlu biçimde isteğimizi reddetmişti.

Bu konu ayrıca ele alınacak olup, sanık iken belirttiğimiz ve deneyerek gördüğümüz gibi, avukatların her birinin yeri özel ve vazgeçilmezdir. Öyleyse, duruşma sırasında avukatı görevinden yasaklamayı olasılık olarak bile düşünmeyi yasaklamak gerekir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 14-07-2007, 14:32   #28
medenikal

 
Varsayılan

Alıntı:
kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir
.

Kovuşturma açılacak; hakim taktir edecek.

Otomat bir durum söz konusu değil.

Avukat kendini müvekkili ile özdeşleştiremez.

Veya suç işleme lüksü de yoktur.Yapılan soruşturma ve sonrasında açılan kovuşturma ile böyle bir iddianın kuvvetli olması söz konusudur.

Bunun kuvvetli olup olmadığını da hakim değerlendirecek, yasaklayacak veya yasaklamayacak.

Avukat terör,ideolik,silahlı bir birliktelik,örgüt içinde olup yukardaki maddede belirtilen suçların içinde de yer almışsa ve bu kovuşturma dosyasında açık olarak delillerle de kuvvetli görülmüşse;

Bu durum da yasaklama getirmenin kanımca sakıncası yoktur.

Avukat tarafsızdır.Bağımsızdır.Kimsenin adamı değildir.Suç şebekesinin adamı olmuşsa ,suçun işleyişinde yer almışsa,ve budurum delilleri ile ortadaysa ,yasaklama kararı vermenin ağır bir tedbir olduğunu söylemem mümkün değil.Maddede buna yöneliktir.

Tedbir mahiyetindedir.Yoksa Yasaklanan Avukata suçlusun denmemektedir.Yada tüm dosyaları elinden alınmamaktadır.

Ey Avukat hakkında güçlü,kuvvetli deliller var,kovuşturmada açılmış ,bu dosyalar hakkında vekaletin hakim kararı ile yasaklanmaktadır.

Maddenin getiriliş amacı açık,
Old 15-07-2007, 23:48   #29
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Meslektaş ve arkadaşlarım,
"medenikal", "Av.Bulut", "SPARTACUS", "rkarmis",Av.Ergün Vardar, "AkçadaĞ", "isim bulamadım", "medenikal" ve "av.knel" destekleyen veya karşı çıkan nitelikte olsun, ileti yazarak düşüncenizi açıklayarak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.

Ömer KAVİLİ
Old 16-07-2007, 09:34   #30
Av.ZAFER İŞERİ

 
Varsayılan

Sayın Kavili ve diğer katılımcılar,
HSYK'ya şikayet başvurusu yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu hususta ne düşündünüz ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davalılardan Sadece Birisi İçin Görevsizlik Kararı Verilebilir mi? mehmet sirn Meslektaşların Soruları 4 15-08-2007 11:24
borçlunun borca yeter mallarının haczi halinde mal beyanında bulunmamaktan ceza verilebilir mi? Av.Ergün Vardar Meslektaşların Soruları 4 24-05-2007 09:34
Yardım nafakası davasında davacı asil dinlenilmeden de karar verilebilir mi? üye15184 Meslektaşların Soruları 2 03-04-2007 11:20
Ust Uste kac Defa Mehil Verilebilir? Aziz Kurtuluş Hukuk Soruları Arşivi 2 16-01-2007 21:35
25 yaş vekilliğine Sezer'den onay ahmetsacit Hukuk Haberleri 0 27-10-2006 20:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09807491 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.