Hukukçu Bilirkişi Yasağı, UYAP'a eklenen Hesap Portalı Ve İşçilik Alacağı Davalarında Son Durum

Değerli meslektaşlar merhaba,

Sanıyorum, henüz bu konudan muzdarip olmaya başlayan meslektaşım yok ki sitede (benim tespit ettiğim kadarı ile) bir başlık haricinde bu konu hiç tartışılmamış. Konuyu çok önemli ve biraz da sorunlu görüyorum. Kendi dosyamdan örnekle sizlere durumu izah etmek ve görüşlerinizi almak isterim.

2017 yılında açmış olduğum işçilik alacağı davasında kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve bakiye ücret alacağı talep etmiş idim.

Dosya 2017 yılında bilirkişiye tevdii edilmiş, eksiklerle ve usuli hatalarla dolu bir rapor hazırlanmıştır. Örneğin bilirkişi, çalışma süresine davalılarca hiçbir itiraz sunulmamış olmasına rağmen, işin başlangıcını, kendi inisiyatifi ile gerçek başlangıçtan 3 ay sonrası olarak belirlemiştir. Bunun yanında, meslek odasından gelen yazı cevaplarına ve dosyadaki diğer delillere rağmen, karşı yanca aksi yönde hiçbir ispat vasıtası da sunulmadığı halde, meslek odasınca bildirilen asgari ücretin altında bir bedeli, kendi kendine ücret olarak belirlemiştir. (İkili hesaplama dahi yapmamış, "ücretin ....-TL olduğu ihtimaline dayanarak hesaplama yapılmıştır" şeklinde de açıklamasını eklemiştir.)

Tarafımızca bilirkişi raporuna itiraz ile itirazlarımızı karşılar ek rapor alınması, bu talebimiz kabul edilmediği takdirde dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdii talep edilmiştir. Ancak bu arada takvimler Ocak 2018'i göstermiş ve talebimiz reddedilerek ıslah için tarafımıza 1 haftalık süre verilmiştir.

Şimdi;

Hakimin, ek rapor tanzimine ilişkin talebimizi red sebebi rapora itirazlarımızın geçerli kabul edilmemesi mi yoksa UYAP'a eklenen hesap portalı üzerinden (hukukçu bilirkişi yasağı da gözetilerek), itirazlarımı dikkate alacak şekilde hesabı hakimin kendisinin yapabileceği mi hiçbir fikrim yok; bunu bilebilmek için zihin okumam gerekiyor!

Öyle bir durum ortaya çıktı ki rapordaki hesap ile bizim hesabımız arasında yaklaşık 160 bin TL'lik bir fark söz konusu. Hakimin ücret olarak hangi rakamı baz alacağını, çalışma süresine esas süre ile ilgili neyi belirleyeceğine dair de hiçbir belirleyici etken yok. (İşverenin SGK beyanları, hem çalışma süresi hem ücret yönünden eksik.) Dosyayı tam bedelden ıslah etmem halinde çıkacak karşı vekalet ücretini düşünmek bile istemiyorum. İşi ek davaya bıraksam, bu kez de zamanaşımı riski karşımıza çıkacak.

Bu geçiş sürecinde, müvekkillerin canının yanmaması için biz avukatlar ne yapmalıyız? Asiye nasıl kurtulur?

Kocaeli de bazı iş mahkemeleri hesaplama yönünden mali müşavir, muhasebeci veya çalışma ekonomisti olanlara halen bilirkişi raporu düzenlenmesi için dosya gönderiyor. Bahsettiğiniz itiraz nedenleriniz de zaten yargıtay ilke kararlarına tamamen ters. Ancak verilecek karar önce istinafa gideceği için süreç uzayacaktır. Ne yazık ki getirilen sistemin tutarsızlığı böyle vahim şeylere sebep olabiliyor.

Sayın Akçay,

Öncelikle yanıtınız için teşekkürler.

Kendim de 2 yıldır Kocaeli'de ikamet ettiğimden ve dediğiniz gibi ilimizde hala dosyalar bilirkişiye gönderildiğinden, İzmir'deki meslektaşlarımdan da böyle bir durumun bilgisini hiç almadığımdan, Ankara'da duruşmaya gidince itirazımın reddedilmesi üzerine ufak çaplı bir şok yaşadığımı inkar edemeyeceğim.

Sayın meslektaşlarım
Hukukçu bilirkişi yasağı başlı başına mahkemeleri kitleyecek bir düzenleme gibi duruyor, şuan iş davaları için sıkıntı gibi olan durum aksine birçok dava ve uygulama için hukukçu bilirkişi (hesap uzmanı) ihtiyacı vardır; çok mirasçılı veraset ilamı için, ferayiz hesaplaması, katkı payı alacağı, kmk, tenkis hesabı vb dava konuları gibi birçok alan ancak hukukçu bilirkişiler eliyle çözülebilir bakalım hakimler bunların hepsini nasıl halledecekler

Esasen hukukçu bilirkişi yasağı öteden beri mevzuatımızda varolan bir düzenlemeydi ancak uygulanmıyordu. HUMK dönemini düşündüğümüzde dahi 275. maddenin lafzından bu çıkarımı yapabilecek durumdayız. Sadece şu anda çok açık seçik bir şekilde yasaklanmış oldu.

Hakimin kendi hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği bir konuda, yine kendisi gibi hukukçu olan bir bilirkişiden hesaplama için rapor almasını da ben her zaman olumsuz bulmuyordum. Zira yine mevzuatta Hakimin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığı da açık şekilde düzenlenmekteydi ve Yargıtay'ın yerleşik kararları da bu yöndeydi. Hal böyle iken hukukçu bilirkişinin hazırlayacağı bir rapor Hakime fikir sağlayan, bir nebze yol gösteren, davanın taraflarının da hesaplamayı ve yöntemini görmesini sağlayan bir nitelikteydi. (Evet bazen hükme esas teşkil edecek hukuki belirlemeler için dahi hukukçu bilirkişilere dosya tevdii edilebiliyordu, bu tip durumları tabii ki ayrık tutuyorum.)

Belki ileride sistem oturduğunda, işleyiş düzgün olacaktır ancak şu an tam bir muamma halinde. Keşke geçiş süreci için bir formül düşünülseydi! Kaş yapalım derken göz çıkartmak bu oluyor galiba...

2018 Mart ayı içerisinde Avukat bilirkişilerin sisteme girebilmeleri için alt uzmanlık alanları belirlemesi çalışması yapılıyormuş

"Hukuki konularda bilirkişilik" olmaz, tamam da; yüksek matematik bilgisi gerektirmeyen hesapların hukuk öğrenimi görmüş kişiler tarafından yapılmasının ne sakıncası var? Yapılan şey "Hesap Bilirkişiliği"dir, "Hukuk Bilirkişiliği" değil... Sıkıntı, hesabı yapanın "hukukçu" olması mı? Bazı hesapların hukuk öğrenimi görmemiş kişilerce yapılamayacağını en iyi hukukçular bilir.

Değerli meslektaşlarım

İşçi ile İşveren İlişkisinden Kaynaklanan Alacak ve Tazminat davalarında bilirkişi incelemesine gönderilmeden Mahkeme Hakimi tarafından UYAP İşçi Alacakları Hesap Tablosu/Sistem Raporu ile hesaplanması bir zorunluluk mu? Mahmeke hakimi yine de dosyayı Bilirkişiye gönderebilir mi ?

Hayır meslektaşım öyle bir zorunluluk yok,mahkemeler hesaplama için dosyaları bilirkişilere gönderiyorlar