Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Araç satım sözleşmesi/ Galeriye bırakmak tellallık sözleşmesi mi?

Yanıt
Old 23-09-2006, 23:21   #1
Av.Nebi

 
Varsayılan Araç satım sözleşmesi/ Galeriye bırakmak tellallık sözleşmesi mi?

Selam sayın THS üyeleri. Şöyle bir sorum olcak:

Ben bu araba alım satım olayından pek anlamam genelde de eş dostdan alırım arabayı.
Bir müvekkilim galeriden araba almış kendi arabasını da takasda galeriye bırakmış. Bir araç devir sözleşmesi yapmışlar o saat ve tarih itibariyle karşılaşılacak kazalardan ve maliyeden doğacak borçlardan dolayı aracı teslim alan sorumludur şeklinde bir sözleşme. Tabi birde noterden satış yapılana kadar bu sözleşme geçerlidir gibi de bir ibare var.
Şimdilik bir problem yok yanlız bu sözleşmenin hukuken geçerliliği ne derece güvenlidir ? Karayolları Trafik Kanunu Satışın noterden olmasını söyler o halde bu sözleşme pek geçerli değil diye düşünüyorum siz ne diyorsunuz ?
Old 24-09-2006, 02:22   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Buradaki akit taraf iradeleri yorumlandığında tellallık akdidir. (BK 404) Buna göre yalnızca gayrimenkul tellallığına ilişkin sözleşmeler yazılı yapılmak zorundadır. Tarafların yaptığı anlaşma ile satılmak amaçlı olarak galeriye bırakılan arabanın hasarının tellala ait olduğuna dair sözleşme geçerlidir, hüküm ve sonuç doğurur. Aksi düşünülüp, asıl işlemin tabi olduğu şekle tabidir denilse bile; Gayrimenkul satımına dair adi sözleşmelerde tapuya tescil sağlanamasada verilenin geri alınması mümkün olabildiğine göre, aynı mantıkla verilenin verildiği gibi geri alınacağına dair ispat yönünden ihtilaf halinde kolaylık sağlayacağı muhakkaktır. Ancak dediğim gibi yapılanın tellallık akdi oluşundan hareketle sözleşme geçerlidir.
Old 24-09-2006, 09:56   #3
Av.Nebi

 
Varsayılan

Anladım. Yani galerici diyelimki o arabayi galeride binerken birine çarptı yaraladı bu süzleşme işe yarıyabilir diyorsunuz .

Saolun
Old 24-09-2006, 14:06   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Faili meçhul bir yaralama olayı ise menkul malı başkasına satmak üzere devrettiğini ispatlayacağından tabi ki aracı kullanananın kendisi olmadığı yolunda önemli bir delildir. Ayrıca tazmini sorumluluklardan da kendisini koruyacaktır.
Old 24-09-2006, 14:31   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Faili meçhul bir yaralama olayı ise menkul malı başkasına satmak üzere devrettiğini ispatlayacağından tabi ki aracı kullanananın kendisi olmadığı yolunda önemli bir delildir. Ayrıca tazmini sorumluluklardan da kendisini koruyacaktır.

Sayın Doğanel,

Araç satışları 2918 S.K. 20 inci maddesine göre ancak resmi şekilde yapılırsa geçerli olacağına göre; yani somut olayda galerici ile yapılan sözleşme geçersiz olduğuna göre, araç maliki şahıs "Ayrıca tazmini sorumluluklardan "kendisini nasıl koruyacaktır? Ben koruyamayacağını savunmaktayım.

Saygılarımla
Old 24-09-2006, 14:40   #6
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla bu tip durumlarda KTK. gereği araç maliki, sürücüsü ve sigorta şirketi zarardan sorumlu oluyor. Harici satım sözleşmeleri geçersiz olduğundan, bu tip sorumlulukları da alıcıya nakletmiyor. Ancak aracın uzun süreli kiralanmasında bu fiili durum veya yazılı deliller araç malikini sorumluluktan kurtarabiliyor. Ancak bilgim uygulamaya dayalı genel gidişata dair. Telallık sözleşmesi ile ilgili yoruma ve hukuki-teorik yönüne dair bir bilgim yok.

Saygılar.
Old 24-09-2006, 14:56   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Ergin;
Anladığım kadarı ile tellallık sözleşmesi yorumuma katılmıyorsunuz. Kişi öncelikle aracı satılmak üzere galeriye teslim ediyor. Ancak bir takım tescil masraflarından kaçınmak için, noter tescilini galerici (tellal) müşteri bulduğunda yapmak üzere anlaşıyorlar. Bu arada da hasardan tellalın sorumlu olacağına dair kayıt düşüyorlar.

Sanıyorum işleten sıfatıyla tazminat sorumluluğu olabileceğini ima ettiniz. Trafikte halen araç adına tescilli olduğu için.. 2918 sayılı yasa İşleten'i;
İşleten ; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.

Kanun işleteni tanımlarken "... veya rehni gibi hallerde" diyerek bu saymanın tahdidi olmadığını vurgulamıştır. Olayımıza dönersek bana göre tellallık akdi olan -ki dava konusu olsa galerici olan kişinin mesleği yapılan sözleşme takas edilen diğer araba vs. delillerle yapılanın başlığında ne yazarsa yazsın tellallık sözleşmesi olduğunu ispatlarım- ... gibi hallerden biriyle satışa arz etmek amacıyla zilyedliğini kabul eden dahası sorumluluğuna dair bir de sözmeşme imzalayan kişi olan galerici işletendir ve böylesi bir çarpıp kaçma vs. durumda sorumluluk öncelikle ona aittir.
Old 24-09-2006, 15:31   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
TELLALLIK (SİMSARLIK)
A) TARİFİ VE ŞEKLİ

MADDE 404 - Tellalık, bir akittir ki onunla tellal, ücret mukabilinde her akdin yapılması imkânını hazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir.

Tellallık hakkında, umumi surette vekâlet hükümleri caridir.
(Ek Fıkra: 6763 - 29.06.1956) Gayrimenkul tellallığı akdi yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz.


Sayın Doğanel,

Yasa maddesinden de görüleceği üzere tellallık sözkonusuysa vekalet hükümleri caridir denilmektedir. Yani sizin iddianızı kabul edersek(Galericiyi tellal olarak kabul edersek), galerici müvekkili nam ve hesabına işgören bir vekildir. Yine sizin iddialarınıza göre ise, bir kaza olursa vekili(Tellalı) sorumlu tutabiliriz ama vekiledeni(Araç malikini) sorumlu tutamayız.Size katılmam mümkün değil....

Ben hala sorumlu olacağını iddia etmekteyim.

Saygılarımla
Old 24-09-2006, 16:05   #9
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Ergin "Tellallık hakkında umumi surette vekalet hükümleri caridir." demek Tellal, vekildir anlamına gelmez. Sizin anladığım kadarı ile hukuki gerekçelerime bir itirazınız yok hakkaniyete aykırı olduğu düşüncesindesiniz. Neden olsun ki? Arabamı satmak istiyorum. Bunun içinde galeriler var. Birine gidip aracımı bırakıyorum ve bunu satın, sattığınızda noterden devrini alıcıya veririm. Size de şu kadar ücret veririm, ancak araç sizin elinizde iken hasarın ve sorumluluğun sizde olduğuna dair beyanınızı isterim diyorum ki, araç çoluğun çocuğun elinde bir takım olaylara karışmasın. Sonra işime gücüme dönüyorum. Bir telefon geliyor. Karakola gelin aracınız falana çarpmış kendisi komada ifadenizi alacağız. Haydaa. Şimdi galerici sorumsuz davranarak yalnızca satışa arz amaçlı olarak ve işin mahiyetine uygun deneme sürüşleri için kullandırması gereken aracı mesela tanıdığı birine emaneten vermiş ve bu kişi kaza yapmış benim sorumlu tutulmam hakkaniyete uygun mu? Ya da siz açıkça rahatsızlığınızın ne olduğunu açıklar mısınız? Araç malikini sorumlu tutan bir yasa maddesi var mı? Tüm düzenlemeler işleteni gösteriyor. İşleten olmadığımı, zilyedliği tellala devrettiğimi yazılı belge ile ispatlıyorum. Daha ne yapayım?
Old 24-09-2006, 16:12   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1997/10-659
K. 1997/863
T. 22.10.1997
• ZARARLANDIRICI SİGORTA OLAYI
• ARAÇ DEVRİ ( Galeriye satış )
• RÜCUAN TAZMİNAT ( Araç sahibinin araştırılması )
• ARAÇ SAHİBİNİN TESBİTİ
• GALERİYE TESLİM EDİLEN ARAÇ
• İŞLETEN SIFATI
2918 /m.20
1479/m.63
ÖZET : Zarar verenin motorlu aracı galeriye satıp teslim ettiğine ilişkin savunması, ( noterlerce yapılmayan her çeşit oto satış ve devrinin geçersiz olduğuna ilişkin düzenleme karşısında ) geçerli kabul edilemez.

DAVA VE KARAR : Taraflar ( Bağ-Kur Gen. Md. ile Kazım Gönan ) arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çarşıbaşı Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.12.1996 gün ve 1996/28 E-59 K. sayılı kararın incelenmesi Davacı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 10.4.1997 gün ve 1997/2897-2682 sayılı ilamı:

( ... Zararlandırıcı sigorta olayının vuku bulduğu 23.6.1995 tarihinde olaya konu olan motorlu aracın trafikte davalı Kazım Gönen adına kayıtlı olduğunda uyuşmazlık yoktur. Davalının, aracı bir galeriye 25.3.1995 tarihinde satıp teslim ettiği yolundaki savunma 2918 sayılı Kanun’un 20. maddesinin son fıkrası hükmünce “noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersiz” sayıldığından kabul edilemez. Anılan hüküm gözardı edilerek, karar yerinde yazılı gerekçelerle davanın reddi usul ve kanuna aykırıdır.

O halde davacı kurumun bu yönleri amaçlaya temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle 1479 sayılı Yasa’nın 63/2. maddesinde yer alan hükme ve ayrıca, işleten sıfatının başkasına geçtiğinin kanıtlanamamış bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliği ile karar verildi.

Sayın Doğanel,

"Daha ne yapayım" diyorsunuz. Yukarıya aldığım HGK kararı hakkındaki yorumlarınızı yazabilirsiniz mesela...

Saygılarımla
Old 24-09-2006, 16:26   #11
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle 1479 sayılı Yasa’nın 63/2. maddesinde yer alan hükme ve ayrıca, işleten sıfatının başkasına geçtiğinin kanıtlanamamış bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Buyrun o zaman, burada galerici ve/veya galericiden devralan kişi inkar etmiş, kişi de haliyle resmi şekil gerektiren devir işlemini başka türlü ispat imkanı bulamamış ve iddia havada kalmış. Bir de şöyle düşünelim, belki de sürücü kendisi olduğu halde birine çarptı aracı olay yerinde bırakıp kaçtı ve yalan söylüyor. Ancak bizim elimizde adi yazılı şekilde de olsa bir belge var. Yani satışı değil işleten olmadığımı ispatlıyorum. Satmak amacıyla bu işi yapan kişiye bıraktığımı yani.. Hiç olmazsa iç ilişkide geçerli olur ve onun fiili nedeniyle ödediğim tazminatı galericiden geri alırım. Sözleşme resmi şekle tabidir adi şekilde yapıldığından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz demek mümkün değildir. Sorumluluğu üzerine alan ve gereği gibi davranmayan bunun sonucuna katlanır.
Old 24-09-2006, 16:42   #12
Av.Nebi

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Buyrun o zaman, burada galerici ve/veya galericiden devralan kişi inkar etmiş, kişi de haliyle resmi şekil gerektiren devir işlemini başka türlü ispat imkanı bulamamış ve iddia havada kalmış. Bir de şöyle düşünelim, belki de sürücü kendisi olduğu halde birine çarptı aracı olay yerinde bırakıp kaçtı ve yalan söylüyor. Ancak bizim elimizde adi yazılı şekilde de olsa bir belge var. Yani satışı değil işleten olmadığımı ispatlıyorum. Satmak amacıyla bu işi yapan kişiye bıraktığımı yani.. Hiç olmazsa iç ilişkide geçerli olur ve onun fiili nedeniyle ödediğim tazminatı galericiden geri alırım. Sözleşme resmi şekle tabidir adi şekilde yapıldığından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz demek mümkün değildir. Sorumluluğu üzerine alan ve gereği gibi davranmayan bunun sonucuna katlanır.

Aslına bakarsanız satışın noterden yapılması gerektiği durumu kafamı biraz karıştırıyor. Yani o zaman galeri gibi bi oluşumun olmaması gerekiyor ? yanılıyormuyum. Yani arabayı satılması için galeriye verdiğimizde "Kardeşim bu arabayı satarsan adam üstüne alacak 1 hafta içinde " şeklindeki isteğimizi nasıl resmi şekle dönüştürebiliriz ? Yada şöyle açıklayım: Satılacak olan arabamızın alan kişinin üstüne almasını nasıl bir yolla sağlıyabiliriz ? Madem bu adi satış sözleşmesi geçersiz dersek ?
Old 24-09-2006, 16:44   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/1960
K. 2001/4102
T. 10.5.2001
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Sigorta Ettiren Tarafından Galeriye Bırakılan Aracın Galeri Çalışanı Tarafından Oto Pazarına Götürülmek Üzere Getirdiği Evinden Çalınması - Sigorta Ettiren İle Galeri Arasındaki Sözleşme Gereği Davalının Aracı Müşteriye Her Yerde Gösterme Yetkisinin Olduğu/Davanın Reddi Gereği )
• GALERİYE BIRAKILAN ARACIN ÇALINMASI ( Sigorta Ettiren İle Galeri Arasındaki Sözleşme Gereği Davalının Aracı Müşteriye Her Yerde Gösterme Yetkisinin Olduğu - Aracın Galeri Çalışanı Tarafından Oto Pazarına Götürülmesi Eyleminin Sigorta Ettirenin Eyleminin Dışında Mütalaa Edilemiyeceği )
• SİGORTACININ SORUMLULUĞU ( Kasko Sigortalı Aracın Bırakıldığı Galeri Tarafından Çaldırılması )
6762/m. 1278,1301
818/m. 55
ÖZET : Sigorta ettiren aracını rızası ile oto galerisine bıraktığına göre, oto galerisinde çalışan kişi üçüncü kişi durumunda olmadığından, sebebiyet verdiği zarar rücuen istenemez.

DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı aracın satılmak üzere davalıya ait galeriye bırakıldığını, davalı yanında çalışan A.S. tarafından aracın evine götürülüp park edildiği yerden çalındığını, olayda davalının kusurlu ve sorumlu olduğunu ileri sürerek, sigorta ettirene ödenen ( 1.300.000.000.- )TL.nın rücuan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, olayda müvekkilinin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, rücu koşullarının da bulunmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, davalının yanında istihdam ettiği kişinin sorumlu olup, sigortalı aracın davalının yanında çalışan kişinin nezdinde iken çalındığı hususunun çekişmesiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

KARAR : Dava, TTK.nun 1301 ve müteakip maddelerine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkin olup, davacı şirket tarafından kasko rizikolarına karşı sigorta örtüsüne alınan aracın sigorta ettiren tarafından satılmak üzere davalıya ait oto galerisine bırakıldığı ve aracın davalının istihdam ettiği dava dışı A.S. tarafından oto pazarına götürülmek üzere evine getirildiği sırada çalındığı hususlarında bir uyuşmazlık yoktur.

İstihdam eden durumundaki davalının, yanında çalıştırdığı kişilerin hizmetlerini ifa ettiği sırada yaptıkları zarardan BK.nun 55 nci maddesi gereği sorumlu olduğu muhakkaktır. Ne var ki, TTK.nun 1278 nci maddesi gereğince sigortacı, sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin fiillerinden hukuken sorumlu bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarları tazmin ile mükellef olup, ancak, sigorta ettiren veya faydalananın kasdından doğan zararlar ile sorumlu değildir.

Dosyaya ibraz edilen ve sigorta ettiren ile davalı arasında düzenlenmiş 15.05.1998 tarihli "Aracılık Sözleşmesi" ne göre, davalı, sigortalı aracı dilediği yerde ve zamanda alıcıya gösterebilecek şekilde yetkilendirilmiştir. Sigorta ettirenin oluru ile satılmak üzere oto galerisine bırakılan aracın, davalı galericinin yanında çalıştırdığı kişi tarafından oto pazarında teşhir için götürülme eylemini sigorta ettirenin eyleminin dışında mütalaa etmek ve bu kimseyi üçüncü kişi olarak kabul etme olanağı yoktur. Aksine yorum şekli kasko sigortasının amacına ve TTK.nun 1278 nci maddesi hükmüne aykırı düşer.
Bu durumda mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın Doğanel,

Benim ilk mesajıma bakarsanız, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafları bağlamayacağını iddia etmiyorum. Üçüncü kişileri bağlamayacağını iddia ediyorum.Siz ise;
Alıntı:
Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL



Faili meçhul bir yaralama olayı ise menkul malı başkasına satmak üzere devrettiğini ispatlayacağından tabi ki aracı kullanananın kendisi olmadığı yolunda önemli bir delildir. Ayrıca tazmini sorumluluklardan da kendisini koruyacaktır.


demiştiniz. Ayrıca tellalık akdine siz farklı ben farklı yaklaşıyoruz. Yeni bir karar daha yayınladım. Orada sizin "ihtimalinizi" de bertaraf edecek şekilde, bir "aracılık sözleşmesi"nden sözedilmektedir. Bu da yetmezse sırada başka karar da bulunmaktadır.

Saygılarımla
Old 24-09-2006, 17:09   #14
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Ben sıradakini alayım Sn. Ergin. Sigorta çok farklı bir kavram sigortanın galericinin çırağının sebep olduğu eylemden kaynaklanan zararı ödememesiyle bizim olayın ilgisini kuramadım. Bizim olayda galerici sorumluluk yükleniyor. Ayrıca sözleşme gereğince benim yokluğumda satış ve devir yapmaması, aramızdaki sözleşmeye uygun davranması gerekiyor. Benim galericiyle aramda bir akit var ve galerici akde uygun davranmıyor. Sonra da ben sorumlu oluyorum, aslında düşündükçe itirazlarınız haklı gelmeye başladı. Çünkü 3. kişilere karşı şekil adi şekil olduğundan, kazadan sonra yapacağımız uyduruk bir sözleşme ile aracın satıldığını bu kişinin ise kayıp olduğunu söyleyerek sorumluluktan sıyrılmamız korunmamalı gibi geliyor. Yani haklı olduğunuzu düşünmeye başladım ama farklı gerekçelerle. Dolayısıyla mutabık olduğumuz gibi sözleşme galerici ile aramızda hüküm ve sonuç doğurur. Sn. Nebi'nin sorusuna ise; böyle durumların Trafik Tescile geçici olarak işlenmesi sözleşmenin noterde yapılmasıyla mümkün müdür? Bilmiyorum. Ancak banka kredilerinde banka adına rehin tesis edildiğine göre olabilir herhalde. Konuyu bu şekilde noktalarsak eğer. Araba kiralama şirketlerinin hali nicedir acaba bu durumda? Her yaptıkları araba kiralamasını noterden tescil etmediklerine göre. Hiçbir şekilde sorumluluktan sıyrılamazlar. Özel bir Kasko anlaşmaları olsa gerek.. Yoksa çekilir iş değil.
Old 24-09-2006, 17:14   #15
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

İyi gidiyordu
Old 24-09-2006, 17:36   #16
Av.Nebi

 
Varsayılan

yani benim kafamın karışıklığı pek çözülmedi ama saolun
Old 24-09-2006, 18:03   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Ben sıradakini alayım Sn. Ergin. Sigorta çok farklı bir kavram sigortanın galericinin çırağının sebep olduğu eylemden kaynaklanan zararı ödememesiyle bizim olayın ilgisini kuramadım. Bizim olayda galerici sorumluluk yükleniyor. Ayrıca sözleşme gereğince benim yokluğumda satış ve devir yapmaması, aramızdaki sözleşmeye uygun davranması gerekiyor. Benim galericiyle aramda bir akit var ve galerici akde uygun davranmıyor. Sonra da ben sorumlu oluyorum, aslında düşündükçe itirazlarınız haklı gelmeye başladı. Çünkü 3. kişilere karşı şekil adi şekil olduğundan, kazadan sonra yapacağımız uyduruk bir sözleşme ile aracın satıldığını bu kişinin ise kayıp olduğunu söyleyerek sorumluluktan sıyrılmamız korunmamalı gibi geliyor. Yani haklı olduğunuzu düşünmeye başladım ama farklı gerekçelerle. Dolayısıyla mutabık olduğumuz gibi sözleşme galerici ile aramızda hüküm ve sonuç doğurur. Sn. Nebi'nin sorusuna ise; böyle durumların Trafik Tescile geçici olarak işlenmesi sözleşmenin noterde yapılmasıyla mümkün müdür? Bilmiyorum. Ancak banka kredilerinde banka adına rehin tesis edildiğine göre olabilir herhalde. Konuyu bu şekilde noktalarsak eğer. Araba kiralama şirketlerinin hali nicedir acaba bu durumda? Her yaptıkları araba kiralamasını noterden tescil etmediklerine göre. Hiçbir şekilde sorumluluktan sıyrılamazlar. Özel bir Kasko anlaşmaları olsa gerek.. Yoksa çekilir iş değil.

Sayın Doğanel,

Her iki olayda da sigortaya özgü bir durum yoktur. İkisinde de "Ben galericiyi tanımam.Aradaki sözleşme beni ilgilendirmez. Ey araç maliki, sözleşmeni mevzuata uygun yapmadığın için seni sorumlu tutarım. Galerici ile arandaki sözleşme beni ilgilendirmez." anlayışı hakimdir.
Alıntı:
Bizim olayda galerici sorumluluk yükleniyor. Ayrıca sözleşme gereğince benim yokluğumda satış ve devir yapmaması, aramızdaki sözleşmeye uygun davranması gerekiyor. Benim galericiyle aramda bir akit var ve galerici akde uygun davranmıyor
Diyorsunuz. Ben de ısrarla bu sözleşme galerici ile sizi bağlar diyorum.

Kaldı ki Sayın Av.Nebi sorusunda:

Alıntı:
Bir müvekkilim galeriden araba almış kendi arabasını da takasda galeriye bırakmış. Bir araç devir sözleşmesi yapmışlar o saat ve tarih itibariyle karşılaşılacak kazalardan ve maliyeden doğacak borçlardan dolayı aracı teslim alan sorumludur şeklinde bir sözleşme. Tabi birde noterden satış yapılana kadar bu sözleşme geçerlidir gibi de bir ibare var.
Şimdilik bir problem yok yanlız bu sözleşmenin hukuken geçerliliği ne derece güvenlidir ? Karayolları Trafik Kanunu Satışın noterden olmasını söyler o halde bu sözleşme pek geçerli değil diye düşünüyorum siz ne diyorsunuz ?

Diye sormakta;

Siz ise;

Alıntı:
Faili meçhul bir yaralama olayı ise menkul malı başkasına satmak üzere devrettiğini ispatlayacağından tabi ki aracı kullanananın kendisi olmadığı yolunda önemli bir delildir. Ayrıca tazmini sorumluluklardan da kendisini koruyacaktır
demektesiniz.

Bu ifadenizden, araç galeriye bırakıldıktan sonra "meçhul bir yaralama" olayına karışsa; kazaya karışan aracın sigortası sizin araç malikinden tazminini istediğinde ne yapacaksınız? Hayır ben aracımı galeriye bıraktım, elimde kapı gibi sözleşme var o sorumludur... Derseniz yukarıda verdiğim kararla karşılaşırsınız.

Öte yandan soruda maliye ile ilgili sorumluluktan da kurtulabilir mi diye sorulmaktadır. Sizin yorumunuza göre, maliye ile ilgili de araç malikinin değil, galericinin sorumlu olması gerekir.

Alıntı:
Araba kiralama şirketlerinin hali nicedir acaba bu durumda? Her yaptıkları araba kiralamasını noterden tescil etmediklerine göre. Hiçbir şekilde sorumluluktan sıyrılamazlar
Diyorsunuz. Cevap yine aynı derim. Onlar sürücüye rücu edebilirler.2 ay kadar önce Bandırma'da böyle bir olay oldu. Araç sürücüsünden yüklü miktarda para istediler. Vermeyince, makul seviyeye geldiler.

Saygılarımla
Old 24-09-2006, 19:37   #18
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

**************
HARİCİ SENETLE ARAÇ SATIŞI-TRAFİK KAYDI-İŞLETENİN SORUMLULUĞU
KAYIT NO : 59437
**************
Esas Yılı : 2004
Esas No : 15842
Karar Yılı : 2004
Karar No : 14714
Karar Tarihi : 23.12.2004
Daire No : 4
Daire : HD
**************
ÖZET: Araç, olay tarihinden sadece birkaç ay önce adi senet (galeri satış senedi) ile haricen satılmış olup, bu tür satımlar noter huzurunda yapılmadığından hüküm ifade etmezler. Kaldı ki davalı, başka bir kişinin aracını kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu geçerli delillerle ispatlamış değildir.Bu yönün tanıkların sözleriyle doğrulanması davacının hukukunu etkilemez.O halde adı geçen davalı hakkında da işin esasına girilerek bir karar vermek gerekirken husumetten ret kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
**************
(2918 s. K. 85, 86)
Davacı BKK Betriabskran Kenkasse (Hastalık Kasası) vekili Avukat Y. S. tarafından, davalı M. S. Ö. ve A. K. aleyhine 15.6.1999 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 6.3.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.
Davacı Hastalık Kasası, sigortalısına ödediği tedavi gideri ve geçici iş görmezlik tazminatını, olaya neden olan sürücü ve aracın kayıt malikinden rücuen istemiş, yerel mahkemece sürücü yönünden dava kabul edilmiş ise de, işleten olaydan önce harici senetle aracı üçüncü kişiye satmış bulunduğundan araç üzerindeki fiili hakimiyeti sona erdiğinden bu davalıya yönelik dava husumetten reddedilmiştir. Araç trafikte davalı M. S. Ö. adına kayıtlıdır. Davacıda bu kaydı esas alarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereği trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Bu bakımdan işletenliğin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu her zaman ispatlanabilirse de, bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarar gören taraf ve haleflerinin haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması gerekir. Somut olayda araç olay tarihinden sadece birkaç ay önce adi senet (galeri satış senedi) ile haricen satılmış olup, bu tür satımlar noter huzurunda yapılmadığından hüküm ifade etmezler. Kaldı ki davalı, başka bir kişinin aracını kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerindeki fiili tasarrufu bulunduğunu geçerli delillerle ispatlamış değildir. Başka bir deyimle, bu yönün tanıkların sözleriyle doğrulanması davacının hukukunu etkilemez. O halde adı geçen davalı hakkında da işin esasına girilerek bir karar vermek gerekirken husumetten ret kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

Sn. Ergin bir önceki mesajımda hakkınızı teslim etmiştim zaten. İşte buna uygun kararı da buldum. Yargıtay aradaki sözleşmenin 3. kişileri bağlaması için asıl sözleşme ile "aynı nitelikte ve güçte" olması koşulunu arıyor. Nihayet Sn. Nebi'ye net bir şey söylemek gerekirse, sözleşme iç ilişkide geçerlidir. Ancak tazminatlar yönünden gerek Maliye'ye gerekse, zarar gören 3. kişilere karşı ileri sürülemez. Ancak bunlara ödeme yapılmak zorunda kalınırsa, iç ilişkide galericiye dönülüp ondan ödenen miktar tazmin edilebilir.
Old 24-09-2006, 21:49   #19
Av.Nebi

 
Varsayılan

Anladım ben herhangibir olayda galericiye rücü edebiliyorum. Peki cazai yükümlülük ne olacak ? işleten sıfatı ile pekala ceza alabilirim bu durumda değilmi ? sözleşme falan yalan diyosunuz ? çok teşekkürler..
Old 24-09-2006, 22:43   #20
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Ceza hukukunda delil sistemi tamamen farklı orada hiçbir şeye gerek olmaksızın arabayı kullananın siz olmadığınızı ispatlarsanız ceza almazsınız. Trafik cezasını kastediyorsanız o başka ancak trafik cezasında da idari para cezasına itiraz söz konusu olduğunda sözleşmeden faydalanabilirsiniz.
Old 24-09-2006, 22:52   #21
Av.Nebi

 
Varsayılan

Anlıyorum saolun güzel bi tartışma ortamı oldu sinerji oldu
Old 24-11-2006, 01:52   #22
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
RÜCUEN TAZMİNAT DAVASI - BAĞ-KURUN RÜCU HAKKININ KANUNDAN DOĞMASI - HAK SAHİPLERİNİN GERÇEK ZARARINA KUSUR ORANI UYGULANMASI
KAYIT NO : 91976
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 3976
Karar Yılı : 2003
Karar No : 5037
Karar Tarihi : 17.06.2003
Daire No : 10
Daire : HD
**************
ÖZET? Bağ-Kur'un rücu hakkı kanundan doğan, halefiyete dayanmayan basit rücu hakkı olduğundan; bağlanan peşin sermaye miktarına davalı sürücünün 5/8 oranındaki kusuru uygulanarak karar vermek gerekirken hak sahiplerinin gerçek zararına sürücünün 5/8 nispetindeki kusur uygulanmak suretiyle eksik rücu alacağına karar verilmesi isabetsizdir.
**************
(1479 S. K. m. 63)
Dava: Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rucüen ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı ve davalılardan Gıyasettin K. Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Karar: Dava, 16.11.1997 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ölen Feridun B.'ın hak sahiplerine Bağ-Kur tarafından bağlanan ilk peşin değerli gelirin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesine göre davalılardan rucüen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi hükmü kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları öncelikle 3.kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da hak sahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Somut olayda; davalılardan sürücü Cavit T.'in ceza mahkemesinde 5/8 oranındaki kusuru ile trafik kazasına neden olduğu ve Bağ-Kur sigortalısı Feridun Balkan'ın vefat etmesi nedeniyle, hak sahiplerine Bağ-Kur tarafından aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davalı Gıyaseddin K.'ın rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2.fıkrasında yer alan <araç maliklerine> ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 Esas-2002/41 Sayılı Kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu durumda araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü <diğer sorumlular> kavramı kapsamında 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan traktör üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Gıyaseddin K.'ın traktörünün M. Kemalpaşa da <Ö... Galeriye> sattığı ve bu galeri sahibinin olaydan 1,5 yıl öncesinde traktörü olayda ölen Feridun B.'a haricen satış yaptığı tanık sözleri ceza dosyası ve Cumhuriyet Savcılığı tahkikat evrakından anlaşılmaktadır. Gıyaseddin K.'ın işleten olmadığı anlaşıldığından, sırf araç maliki olarak sorumlu tutulması mümkün değildir. Öte yandan, Bağ-Kur'un rücu hakkı kanundan doğan, halefiyete dayanmayan basit rücu hakkı olduğundan; bağlanan peşin sermaye miktarına davalı sürücü Cavit T.'in 5/8 oranındaki kusuru uygulanarak karar vermek gerekirken hak sahiplerinin gerçek zararına sürücünün 5/8 nispetindeki kusur uygulanmak suretiyle eksik rücu alacağına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, Bağ-Kur vekili ve davalı Gıyaseddin K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç? Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

**************
RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI - ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU - KUSURSUZ SORUMLULUK - İŞLETEN SIFATI
KAYIT NO : 73908
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 4592
Karar Yılı : 2003
Karar No : 4836
Karar Tarihi : 10.06.2003
Daire No : 10
Daire : HD
**************
ÖZET : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
**************
(1479 S. K. m. 63) (2918 S. K. m. 3)
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : 1-Davalılardan Recep İ.'in yüzüne karşı, diğer davalının ise yokluğunda verilen 24.9.2002 tarihli karar, davalılar tarafından Ergani Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesi'ne verilen 26.9.2002 tarihli temyiz dilekçesiyle temyiz edilmiş olup, ¼ oranındaki temyiz harcı tutarı olan 74.723.000 TL de 27.9.2002 tarihli, 250079 numaralı sayman mutemedi alındısıyla yatırılmış, davalılar adına çıkarılan muhtıra ve kararı temyiz etmemiş sayılmalarına ilişkin ek karar, davalıların temyiz dilekçesi ekinde sundukları pul kullanılarak sağlanmıştır. Ayrıca temyiz etmemiş sayılmaya ilişkin kararın tarihi de asıl kararla aynı olan 24.9.2002 olarak belirtilmiştir. Sıralanan bilgiler ışığında, davalıların yasal sürede ve HUMK'nun 434. maddesindeki gereklere uygun olarak yaptıkları temyiz başvurularının, dosya içeriğiyle uyumsuz tarihler ve harç miktarından bahisle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalıların temyiz etmemiş sayılmasına ilişkin ek kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesi uyarınca bozulmasına.
2-Hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davalılar hakkında 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesine dayalı olarak açılan davada, Recep'in kusurlu araç sürücüsü, İdris'in ise araç maliki olduğu gerekçesinden hareket edilerek, davalıların bu konumları gereği tazminle sorumluluklarına hükmedilmiş, İdris'in araç maliki olarak kusursuz sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir.
Araç sürücüsü olduğu gerekçesiyle tazminle sorumlu tutulan Recep İz'in ceza yargılaması ve eldeki davanın yargılaması sürecinde, kaza sırasında kendisinin aracın arka kısmında uyumakta olduğunu, aracın ölen sigortalı tarafından kullanıldığını, aracın çarpma noktasına göre de ancak sürücünün ölebileceğini iddia ettiği, iddiasını kanıtlamak için tanıklar dinlettiği, hakkındaki ceza yargılamasının da kesin sonuca bağlanmayıp 4616 sayılı Yasa uyarınca işlemden kaldırıldığı gözetildiğinde, sürücü olmadığı yolundaki savunmasıyla, sunduğu kanıtların tartışılıp, değerlendirilmesi ve red nedenlerinin gerekçeli olarak belirtilmesi zorunluluğu mevcut olduğu halde, bu yöndeki kabulün gerekçeleri ortaya konulmaksızın, davalı Recep'in olay anında araç sürücüsü olarak kabul edilip tazminle sorumluluğu yoluna gidilmiş olması,
Davalı İdris'in sorumluluğunun dayanağını oluşturan, 1479 sayılı kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı kanunla değiştirilen 2. fıkrasındaki "... araç malikine..." ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 E, 2002/41 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca aracı kullanan kişinin ölen sigortalı olması halinde de, anılan kişinin olay tarihinde sürücü belgesinin bulunması nedeniyle ehliyetsiz kişiye araç kullandırma biçimindeki kusurlu eylemi oluşmayacağı gibi, Kurum sigortalısının kusurlu eylemiyle ortaya çıkan zarar halinde, 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesinde belirtilen üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketinden de söz etme olanağı bulunmayacaktır.
Bu durumda, araç maliki İdris İz'in 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu alacağından sorumluluğu ancak, aracın diğer davalı tarafından kullanılmış olması halinde ve anılan yasanın öngördüğü, "Diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Bu esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmadan davalı İdris'in olay anında üzerinde araç trafik kaydının bulunduğundan bahisle sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Başka bir soru için araştırırken buldum. Şimdi buyur buradan yak! Benim görüşümde olan daire de varmış. (10) Ne olacak şimdi?
Old 24-11-2006, 09:40   #23
av.m.a.g

 
Varsayılan

İyi günler,

Sayın DOĞANEL ve Sayın ERGİN, öncelikle bu konuyu okurken çok zevk aldım, muhteşem, ikinizide saygıyla tebrik ediyorum.

Konuya gelince, taraflar arasındaki sözleşme sadece iç ilişkide geçerlidir diyemeyiz. Ceza ve hukuk davalarında söz konusu sözleşme araç sahibinin çok işine yarayacaktır. Tescil kaydı halen araç sahibinin üzerine olduğu için, ilgili vergiler, cezalardan vs. araç sahibi sorumlu olacaktır. Araç sahibi ise ödediği için elindeki sözleşmeye dayanarak rucü hakkına sahip olacaktır. Kısacası Sayın Nebi, böyle bir sözleşme yaparak kendini olası risklere karşı garanti altına almış bulunmaktadır. Sigorta şirketi bence hiç karıştırmayalım.

Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tellallık (Komisyon) sözleşmesi aslı çağdaş Meslektaşların Soruları 24 17-06-2008 09:56
Tellallık sözleşmesi - komisyon ücreti - sözleşmeden cayma hırs Meslektaşların Soruları 1 21-06-2007 15:23
Tellallık Sözleşmesi/ Acil Yargıtay Kararı Arıyorum hırs Meslektaşların Soruları 2 24-05-2007 14:47
Taşınmazlara İlişkin Tellallık Sözleşmesi detay82 Meslektaşların Soruları 4 16-04-2007 09:55
tellallık sözleşmesi... mslmklvz Meslektaşların Soruları 1 10-05-2006 11:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08768797 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.