Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tam Ehlİyetsİzİn YaptiĞi Kredİ SÖzleŞmesİ

Yanıt
Old 28-02-2012, 14:36   #1
favilla

 
Varsayılan Tam Ehlİyetsİzİn YaptiĞi Kredİ SÖzleŞmesİ

Banka tam ehliyetsiz bir kişiyle kredi sözleşmesi yapıyor. Bu kredi sözleşmesi gereğince tam ehliyetsiz bankaya borçlanıyor ve her ay maaşından kesinti yapılıyor. Bu sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin dava açmak istiyoruz. Bu dava geçersizliğin tespiti davası mı olacak yoksa menfi tespit davası mı olacak yoksa karma bir dava mı olacak? Kısaca bu ne davası olacak? Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Bu konuda Yargıtay kararı varsa onları da ekleyebilirseniz çok iyi olur. Şimdiden teşekkürler.
Old 28-02-2012, 14:46   #2
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

19. Hukuk Dairesi 2006/6489 E., 2006/12076 K.

AYIRT ETME GÜCÜNÜN BULUNMAMASI
HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI
TAM EHLİYETSİZİN SORUMLULUĞU

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 14 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 15 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 2 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 452 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 54 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 61 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 66 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 98 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip davalıya ihtarname keşide edilip takibe girişildiğini, ancak itiraz nedeni ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vasisi Nevin, kredi borçlusu eşi Mustafa'nın ruhsal yönden rahatsız olması nedeni ile kendisine mahkeme kararı ile kısıtlanıp vasi tayini yapıldığını, bu nedenle kısıtlı olan bir şahsın borçlanma ehliyeti bulunmadığı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesinin 25.02.2004 tarihli olup, davalı borçlunun 16.07.1998 tarihinde vesayet altına alınıp, eşi Nevin'in vasi olarak atandığı, 4721 sayılı TMK'nın 14. maddesi uyarınca bu tür şahısların fiili ehliyete sahip olmadıkları, aynı Kanun'un 15. maddesinde yazılı istisnaların somut olayda mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, mahkemece akıl hastalığı nedeni ile hacir altına alındığı anlaşılan davalının, polis kimliğini göstermek sureti ile davacı bankayla yaptığı sözleşme uyarınca almış olduğu banka kredi kartı ile yaptığı harcamalardan dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

TMK'nın 15. maddesine göre, "Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz". Görüldüğü gibi, kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri hükümsüzdür. Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesidir. Buna göre "Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz".

TMK'nın 2. maddesi çerçevesinde 15. maddenin değerlendirilmesine geçmeden önce, aynı Yasa'nın 1/1. maddesi uyarınca anılan hükmün getirilmesindeki asıl gayenin ne olduğunun açıklanmasında fayda görülmektedir.

Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken, bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yapmak, üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı, normal zekalı bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması olacaktır ki, kanun bunu himaye etmez. 09.03.1955 gün 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süreme-melidir.

Somut olayda davalı, ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredisinden yararlanmış, üstelik Polis kimliğini de kullanarak aldığı kredi kartını kullanmak sureti ile bir menfaat elde etmiştir.

Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması, hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir.

Tam ehliyetsizlere ilişkin TMK'nın 15. maddesi hükmüne getirilen ikinci sınırlama, BK'nın 54. maddesi hükmüdür. Belirtilen yasa hükmüne göre, "Hakkaniyet iktiza ediyorsa hakim, temyiz kudretini haiz olmayan kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder". BK'nın 98/2. maddesi yollaması ile akde aykırılık hallerinde de uygulaması mümkün olan BK'nın 54/1. maddesi uyarınca, hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi, diğer tarafın batıl hukuki işleminin hüküm ifade ettiğine güveni nedeni ile doğan zarardan sorumludur.

Öte yandan TMK'nın 452/2. maddesinde; "Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetini haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde, onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı" öngörülmüştür. Buna göre, kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir.

Bütün bu açıklamalar yanında, BK'nın 61-66. maddelerinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine göre, hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Zira, sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir.

Bu durumda, mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılıp, davalının kredi kartı harcamaları sebebi ile sorumlu olacağı miktar konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-02-2012, 15:07   #3
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Tam ehliyetsiz kişi derken ayırt etme gücüne sahip sayılırsa vasi tayini gerekecek,ayırt etme gücü hiç yoksa M.K m.15 uyarınca bu kimsenin fiileri hukuki sonuç doğurmayacak.Kısıtlı ise yasal temsilcisinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler,M.K m.16.
Old 29-02-2012, 11:13   #4
yılmazkan

 
Varsayılan

Tam ehliyetsizin yaptığı işlem baştan itibaren geçersizdir. Davanızda kredi sözleşmesinin geçersizliğini tespitini isteyebilirsiniz. Ancak, tam ehliyetsiz bankaya karşı sebebsiz zenginleştiğinden bankanın da bunu geri isteme hakkı vardır.
Old 22-08-2016, 09:17   #5
Av Gülden

 
Varsayılan

Banka ayırt etme gücü olmayan ve vesayet altında olan kısıtlıya kredi kartı veriyor. Akıl hastası borçlanıyor.Banka takip başlatıyor. Kısıtlı veya vasisi ödeme emrine itiraz etmiyor. Bu arada kısıtlı çalışıyor. Maaş Haczi gönderiliyor. Vasi bu sırada kısıtlının mahkeme kararıyla vesayet altında olduğunun kanıtı olan mahkeme kararını ortaya çıkarıp kesinti yapılamaz deniyor.
Vaka icra kanalında olduğu için maaş haczi yapılamayacağını ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava yoluyla alacağın tahsil edilebileceğini düşünüyorum.
Böyle bir durumda Maaş Haczi yapılabilirmi???
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşçinin İşini Yaptığı Son Yer Mahkemesinin Yetkisi Jeanne D'arc Meslektaşların Soruları 21 15-06-2016 17:55
Vasİnİn YaptiĞi Avukatlik Ücret SÖzleŞmesİ benmcbc Meslektaşların Soruları 0 06-12-2011 07:51
Avukatin Avukat İle YaptiĞi Hİzmet SÖzleŞmesİ Sorunu ystozkoparan Meslektaşların Soruları 2 13-05-2010 15:20
TaŞit Rehnİ Ve Gayrİ Nakdİ Kredİ SÖzleŞmesİ kenan iskender Meslektaşların Soruları 8 16-06-2009 22:03
Hİlelİ Banka Kredİ SÖzleŞmesİ İspatlanabİlİr Mİ? avukat zeynep Meslektaşların Soruları 6 31-01-2009 13:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05271196 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.