Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Karar ayrıntısı arıyorum

Yanıt
Old 20-05-2019, 13:55   #1
Nidyak

 
Varsayılan Karar ayrıntısı arıyorum

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2012/1266 Esas- 2012/3211 Karar sayılı ilamı
Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 2013/1779 Esas-2013/3908 Karar sayılı ilamı
Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2011/8109 Esas ve 2012/825 Karar sayılı ilamı
Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2016/5906 Esas ve 2017/1545 Karar sayılı ilamı

bu konuda bana yardımcı olursanız çok sevinirim.
Old 20-05-2019, 14:20   #2
Lord Mozart

 
Varsayılan

Kolay gelsin meslektaşım.


1. Ceza Dairesi 2013/1779 E. , 2013/3908 K.

"İçtihat Metni"
Tebliğname No : YE - 2013/91067
MAHKEMESİ :KARŞIYAKA 2.AĞIR CEZA MAHKEMESİ
TARİH VE NOSU :03/01/2013 (2013/32)E (2013/32)K
SUÇ :kasten öldürme

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kasten öldürme ve suçu bildirmeme suçlarından şüpheliler M.. S.., M.. S.., E.. S.. ve F.. S.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/12/2012 tarihli ve 2012/20032 soruşturma,2012/6440 esas,2012//516 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 174/1.maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174.maddesi gereğince iadesine dair Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 26/12/2012 tarihli ve 2012/254 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 03/01/2013 tarihli ve 2013/32 değişik iş sayılı kararının yerinde olmadığından söz edilerek,Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 25/02/2013 tarihli ve 94660652-105-35-0449- 2013/3247/13340 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın, 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/04/2013 tarihli ve 2013/91067 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası, Dairemize gönderilmekle; okundu, gereği konuşuldu düşünüldü:
-Suç tarihinden önce aynı muhitte ikamet etmekte olan ve uzun süredir arkadaşlık yapan şüpheli Murat ile maktul Sevim'in cep telefonları marifeti ile bu süreç içinde görüştükleri, maktulün gayri resmi biçimde Mehmet Sabri isimli bir şahıs ile ailesi tarafından evlendirilmesine müteakip,şüpheli Murat ve maktul Sevgi'nin 22.07.2010 tarihinde herhangi bir kimseye haber vermeksizin buluşarak ikamet ettikleri konutlardan ayrılmayı kararlaştırdıkları, akabinde gelişen olaylar neticesinde taraflar arasında çıkan tartışma esnasında,
sanığın maktulü darp ederek öldürdüğü ve tesbit edilemeyen maktul Sevgi'nin cesedini ortadan kaldırdığı iddiasına dayalı olarak Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2011 gün ve 2011/275 nolu iddianamesi ile Karşıyaka l.Ağır ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
-Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesince 11/07/2011 tarih ve 2011/89 iddianamenin değerlendirme nosu ile “ öldürüldüğü ileri sürülen S.. Y..'ın cesedi ele geçirilemediği, ölü muayene ve otopsisininde yapılmadığı, öldürüldüğü ileri sürülen S.. Y..'ın halen ölüp ölmediğinin belirlenemediği, öldürüldüğü ileri sürülen S.. Y..'ın nüfusta halen sağ olarak kayıtlı olduğu, bu durumda dosyadaki kanıtlarla dava açılmasının mümkün bulunmadığı gerekçe gösterilerek 5271 Sayılı Yasanın 170/4 md. Uygun düzenlenmeyen iddianamenin CMK 174/1-b maddesi uyarınca iadesine karar verildiği,
-Bu karara karşı Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine, Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 13/07/2011 tarihli ve 2011/1711 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmek suretiyle Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesinin iddianamenin iade kararının kesinleştiği anlaşılmıştır. 2-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN ÖZÜ;
Karşıya 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 08/07/2011 tarih ve 2011/275 sayılı iddianamenin değerlendirilmesine ilişkin kararına yasal zeminde yapılan itiraz sonrasında Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 13/07/2011 tarihli ve 2011/1711 değişik iş sayılı itirazın reddine dair kesinleşen kararına karşı CMK'nun 309 .md.uyarınca kanun yararına bozulmasına ilişkindir.
3-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak da isimlendirilen yasa yararına bozma yolunun koşulları ve sonuçları 5275 Sayılı CMK.nun 309 e 310.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme bağlamında soruşturma evrakı ayrıntısı heyetimizce incelenip evrak kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesince incelemeye tabi olan, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesinin iddianamenin iadesine ilişkin 08/07/2011 tarih ve 2011/275 nolu kararında, şüpheli M.. S.. tarafından öldürüldüğü iddia olunan S.. Y..'ın cesedinin ele geçmediği, otopsisinin yapılmadığı, nüfusta sağ gözüktüğü, halen ölüp ölmediğinin belirlenemediği gerekçe gösterilmiştir.
5271 sayılı CMK.nun “kamu davası açma görevi” başlıklı 170.maddesinde, iddianame, iddianamede gösterilecek hususlar sayılmıştır. Buna göre iddianamede;
1) a- Şüphelinin kimliği,
b- Müdafii,
c- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d- Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekil veya kanuni temsilcisi,
e- Şikayette bulunan kişinin kimliği,
f- Şikayetin yapıldığı tarih,
g- Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
h- Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
i- Suçun delilleri,
j- Şüphelinin tutuklu olup olmadığı, tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, gösterilir.
2) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
3) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen
ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği açıkça belirtilir
denilmektedir.
CMK.nun 174.maddede ise;
a-170.maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b-Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
İddianamenin C.Savcılığına iadesine karar verilir. Denildikten sonra 174/2 maddede “suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez” yazılıdır.
Konu ile ilgili yasa maddelerini gösterdikten sonra, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2011 gün ve 2011/275 nolu iddianamesi incelendiğinde CMK 170 maddede gösterilen lüzumlu unsurların yerine getirildiği anlaşılmaktadır.Yargılamayı yapacak mahkeme,hazırlık soruşturması sırasında yapılan soruşturmayı yeterli görmediği taktirde , görülen aksaklıkları resen giderebilecek ve neticesi itibariyle bir değerlendirme yapabilecek durumdadır. Sadece maktulün cesedinin henüz bulunmadığı gerekçe gösterilerek sırf bu nedenle iade kararı verilmesi CMK 170 maddesi kapsamında değerlendirilemez. Zira, CMK 170/2 maddeye göre, Cumhuriyet savcısının kamu davası açması için yeterli şüphe bulunması yeterlidir. Kuvvetli şüphe aranmaz, somut olayda,, S.. Y..'ın halen kayıp olması da düşünüldüğünde şüpheli Murat'ın hiçbir zora dayalı olmayan ilk aşamadaki başvuru beyanı ile müdafii huzuru ile alınmış C.Savcısının ve sulh ceza hakimi huzurundaki ifadeleri karşısında iddianamenin CMK 174.maddesi gereğince iadesi doğru değildir.
Bu itibarla; Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 13/07/2011 tarih ve 2011/1711 D.İş sayılı itirazın reddine dair kararının dayandığı gerekçe usule ve yasaya aykırı görüldüğünden, bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
4-SONUÇ VE KARAR ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Karşıyaka 2 Ağır Ceza Mahkemesinin 13/07/2011 tarihli ve 2011/1711 D.İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Diğer işlemlerinin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE) 16/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.








1. Ceza Dairesi 2016/5906 E. , 2017/1545 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tasarlayarak öldürme, bir suçu gizlemek amacıyla öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, izinsiz tabanca ve mermi bulundurma, resmi belgede sahtecilik, tehdit
HÜKÜM : Sanık ... hakkında;
TCK'nun 38, 82/1-a, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası,
TCK'nun 38, 109/2, 109/3-a-b, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası
6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK'nun 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 4.000 TL adli para cezası,
Sanık ... hakkında;
TCK'nun 38, 82/1-a, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası,
TCK'nun 38, 109/2, 109/3-a-b, 29, 62, 53. maddelerine göre 1 yıl 8 ay hapis cezası,
Sanıklar ..., ... hakkında;
TCK'nun 82/1-a, 62, 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı müebbet hapis cezası,
TCK'nun 82/1-h, 62, 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı müebbet hapis cezası,
TCK'nun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 5 yıl hapis cezası (2 kez),
Sanık ... hakkında;
TCK'nun 82/1-a, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
TCK'nun 82/1-h, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
TCK'nun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası (2 kez),
6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK'nun 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası,
TCK'nun 204/1, 62, 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası,
Sanık ... hakkında;
TCK'nun 82/1-a, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
TCK'nun 82/1-h, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
TCK'nun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası (2 kez),
6136 sayılı Yasanın 13/4, TCK'nun 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 500 TL ve 80 TL adli para cezası,
Sanık ... hakkında;
TCK'nun 82/1-a, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
-TCK'nun 82/1-h, 62, 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası,
TCK'nun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası (2 kez),
6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK'nun 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası,
Sanık ... hakkında;
6136 sayılı Yasanın 13/4, TCK'nun 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 500 TL ve 80 TL adli para cezası,
Sanık ... hakkında;
TCK'nun 106/1-2, 62, 53. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası,

TÜRK MİLLETİ ADINA


1) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar ... ve ...’nin maktul ...’na yönelik nitelikli öldürmeye azmettirme ve nitelikli hürriyetten yoksun kılma suçlarının, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’ın maktuller ... ve ...’na yönelik nitelikli öldürme ve nitelikli hürriyetten yoksun kılma, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’nin 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının, sanık ...’nın resmi belgede sahtecilik suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliklerini tayin, sanıklar ... ve ... yönünden haksız tahrik, tüm sanıklar yönünden takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıkların ve sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçelerinde, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafilerinin ise temyiz dilekçelerinde eksik incelemeye, sübuta, suç vasfına, sair hususlara yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, nitelikli kasten öldürme suçları yönünden kısmen re’sen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
2) Sanık ... hakkında mağdure ...’na yönelik tehdit suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,
02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nun 253. maddesine göre tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; sanık ile mağdur arasında 6763 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK'nun 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın Uzlaştırma Bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmekle hükmün tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçeyle BOZULMASINA, sanıklar hakkında hükmolunan ceza miktarlarına, temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen sürelere göre tahliye taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, 09/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
09/05/2017 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ...'in huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ..., ... müdafileri Avukatlar ..., ...'nun yokluklarında 11/05/2017 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.
Old 12-06-2019, 13:01   #3
hukukçu306

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi

Y A R G I T A Y İ L A M I (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Esas No : 2012/1266
Karar No : 2012/3211
Tebliğname No : YE - 2012/34755

Kasten İnsan Öldürmek suçundan şüpheli Sertan Ünal hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22/11/2011 tarihli ve 2009/62497 soruşturma, 2011/43916 esas, 2011/1998 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun’un 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 174. maddesi gereğince iadesine dair Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2011 tarihli ve 2011/200 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2011 tarihli ve 2011/926 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, öldürüldüğü iddia edilen Alaattin Özdemir’in kaybolduğu, uzun süre kendisinden haber alınamadığı, ancak öldüğüne ilişkin somut sabit deliller ortaya konulmadığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, maktulün kaybolduğu 02/05/2009 tarihinden üç gün sonra bilgi sahibi olarak ifadesine başvurulan şüphelinin, maktulü 5 yıldır tanıdığını, mali müşavir olarak çalıştığını, zaman zaman maktulün iş yerine gelip gittiğini, 02/05/2009 tarihinde de saat 11.30 ile 12.00 arasında iş yerine geldiğini, aralarında hiçbir zaman para alışveriş olmadığını, kendisinin maktulün kredi kartından para çekmediğini beyan ettiği, ancak soruşturmanın genişletilmesi üzerine, bu kez şüpheli sıfatıyla verdiği 06/01/2010 tarihli ifadesinde, ekonomik kriz sebebiyle maktulün kendisine destek çıktığını, aralarında çek, senet alıp verdiklerini, maktulün kaybolmasından yaklaşık 1 ay önce kendisine kredi kartını verdiğini, bu kredi kartından 2.000,00 TL. çektiğini, 02/05/2009 tarihinde maktulün 10.30 civarında bürosuna geldiğini ve 14.30 gibi ayrıldığını, kendisinin de 15.00 civarında iş yerinden ayrıldığını ve 17.00 sıralarında Sincan'a kayınbabasının evine gittiğini ve geceyi orada geçirdiğini, şirket adına Doblo marka bir araçları olduğunu, olay günü başka bir araç kiralamadığını ve Ankara dışına, köy veya ilçelerine gitmediğini beyan ettiği, ancak savcılık tarafından şüphelinin kullanmakta olduğu cep telefonlarının olay günü hangi baz istasyonlarından


sinyal verdiğine ilişkin tespit yaptırılması üzerine elde edilen delillere göre, şüphelinin olayın olduğu 02/05/2009 tarihinde Aşıkoğlu Rent A Car isimli bir firmadan kapalı kasa bir kamyoneti kiraladığı, aracın üzerinde takılı bulunan GPRS cihazının sinyal bilgilerine göre, saat 17.17'den yaklaşık 19.00'a kadar Ankara içerisinde bazı adreslere uğradığı, bu saatten sonra da, Sincan İlçesi Çiçektepe mevkii üzerinden Yapracık mevkiine geldiği, bilahare saat: 20.28'de Yenipeçenek Köyü mevkiinde sinyal verdiği ve 21.50'den sonrada Sincan adresinden sinyal verdiği, bu deliller üzerine şüphelinin 24/05/2011 tarihinde gözaltına alındığı ve ifade alınmak üzere Avukat beklendiği sırada, görevli polis memurlarına maktulle olay günü tartıştıklarını, kendisine hakaret etmesi üzerine öldürdüğünü, cesedi kiraladığı bir araçla Sincan Çiçektepe mevkiinde bir tarlaya bıraktığını söylediği, ancak kollukta, savcılıkta ve sorgu esnasında müdafii huzurunda alınan ifadelerinde susma hakkını kullandığı için beyanının tespit edilemediği, şüphelinin bahsettiği bölgede yapılan aramalarda, bölgenin TOKİ konut alanı olduğu ve asfalt çalışmaları yapıldığı, cesede dair her hangi ize rastlanılmadığı nazara alındığında, mevcut delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu, mahkemesince iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olmakla, dosya Dairemize gönderilmekle okundu;
Gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

OLAY:
Şüpheli Sertan Ünal, resmiyette yengesi Seyhan adına kayıtlı ancak fiilen ağabeyi Sıtkı Ünal’a ait olan sigorta üzerine faaliyet gösteren iş yerinde çalışmaktadır.
Kayıp kişi olan Alaattin Özdemir ise önce bir büroda muhasebecilik yapmakta iken Sıtkı Ünal ile tanışmış, arkadaş olmuşlar, kendisi emekli olduktan sonra da bürosu olmadan muhasebecilik faaliyetlerine devam ettiği için sık sık Sıtkı’nın bürosuna gidip gelmektedir. Alaattin bu büroya gidip gelirken, şüpheli Sertan Ünal ile tanışmıştır. Sıtkı mali sıkıntıya düştüğünde, Alaattin Özdemir’in kredi kartından para çekip, daha sonra ödemektedir. Sıtkı’nın beyanına göre, bu gibi durumlarda Sıtkı, ona teminat senedi de vermiştir. Aralarında hiçbir anlaşmazlık yoktur.
.../...

En son 02/05/2009 Cumartesi günü, kayıp kişi Alaattin Özdemir adı geçen büroya gelmiştir. Büroda şüpheli Sertan Ünal vardır. Onunla birkaç saat konuşmuşlar, Sertan’ın beyanına göre, önce Alaattin Özdemir bürodan ayrılmış, daha sonra da şüpheli Sertan büroyu kapatmıştır.
Olay tarihinde (en son görüldüğü tarih), Alaattin’in eşi Vesile Malatya’da dır. Evde kızı Figen bulunmaktadır. O gece Alaattin eve gelmeyince kızı Figen, gidebileceği adreslerden babası Alaattin’i sormuş, bize gelmedi yanıtını alınca 03/05/2009’da polise başvurmuş, “çalıştığı iş yerinden (şüphelinin çalıştığı yer) de sordum, saat: 14.00 sularında işten çıkmış, bir daha gören olmamış. Babamın hayatından endişe duymaktayım” demiştir.
Derhal Ankara’ya dönen eşi Vesile Özdemir polise verdiği 04/05/2009 günlü ifadede; “03/05/2009’da kızım Figen babası Alaattin Özdemir’in kaybolduğunu bildirmişti. Daha önce 26/04/2009 günü eşim Alaattin Özdemir bana arkadaşı Sıtkı’ya (şüpheli Sertan’ın ağabeyi) 20.000.TL kredi çekerek verdiğini, karşılığında bu şahıstan senet aldığını, başına bir şey gelirse bilgimin olmasını söylemişti. Eşim kaybolduktan sonra Sıtkı’ya telefon ettim, eşimin nerede olduğunu bilip bilmediğini sordum, kaçamak cevaplar verdi, daha önce arayan kızım Figen’e de kaçamak cevaplar vermiş. Alaattin’in hayatından endişe duymaktayım. Söz konusu senet ve borçtan dolayı Sıtkı tarafından alıkonulduğunu ya da kaçırıldığını düşünmekteyim. Ayrıca ismini bilmediğim Sıtkı’nın kardeşinden (şüpheli Sertan) de konu hakkında bilgisine başvurulmasını istiyorum” demiştir.
Polis tarafından bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerine başvurulan (şüpheli) Sertan Ünal 05/05/2009’da “Alaattin Özdemir’i beş yıldır tanımaktayım. Mali Müşavir olarak çalışır, zaman zaman işyerime gelir gider, işlerinin bir kısmını büromda hallederdi. Abim Sıtkı Ünal ile araları iyi idi. Karşılıklı borç alıp vermeleri oldu. Alaattin Özdemir 02/05/2009 günü saat: 11.30-12.00 arası işyerime geldi. Her zamanki gibi çay kahve içtik, internette birkaç saat oyalandı. Saat:14.30’da haftaya görüşürüz diyerek gitti. Çıkarken de Kenan Beyin (Kenan Kaplan) yanına gideceğini söyledi. Kenan da, Alaattin’in arkadaşıdır. Bir daha kendisini hiç görmedim. Benim bu şahısla aramda para alış verişi olmadı. Kredi kartından para çekilmesi olayını ilk kez burada sizden öğrenmekteyim..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kenan KAPLAN, 06/05/2009’da ifade sahibi sıfatıyla poliste; “mali müşavirlik yapıyorum. Alaattin Özdemir’i 16 yıldan buyana tanımaktayım. O da mali müşavirdir. Kendisi en son 02/05/2009 günü saat: 14.30’da iş yerime geldi. Birlikte çay içtik, fazla oturmadı. Ayrıldı. Aynı günün gecesi Sıtkı Ünal
.../...

beni arayarak Alaattin Özdemir’in yanımda olup olmadığını sorunca, öğleden sonra yanıma geldiğini, bir daha görmediğimi söyledim. Bu konuşmadan sonra, durmadan Alaattin’i telefonla aradı isem de ulaşamadım” demiştir.
Enver Özdemir’in eski ortağı ve arkadaşı olan mali müşavir Ali Karaoğlu’nun da yanına sık sık gitmekte olduğundan 05/05/2009 günü saat:19.25’de polise verdiği ifade de; 02/05/2009 günü saat:24.00’de Sıtkı Ünal beni arayarak “Alaattin Özdemir’in kızı Figen beni arayarak, babasından haber alamadıklarını söyledi, hatta bir başka arkadaşının Kenan Kaplan’ın telefonunu istedi” bende verdim. 04/05/2005 pazartesi günü bu durumu yanımda çalışan Nazife Dalga’ya anlattım; o da bana ben 03/05/2009 günü gündüz vakti Alaattin Abi’yi Necati Bey caddesinde yanında genç yaşlarda, uzun saçlı, saçları bağlı olan bir erkek şahısla gördüm, birbirimizi görmemize rağmen beni görmezlikten gelerek yüzünü çevirip yoluna devam etti diye anlattı demesi üzerine,
05/05/2009 günü saat:19.50’de Nazife Dalga’nın bilgi sahibi sıfatıyla ifadesine başvurulmuş:
Nazife Dalga: “Beş aydır Ali Karaoğlu’nun yanında çalışmaktayım. 04/05/2009’da, işyerimdeki arkadaşlar, zaman zaman büroya gelip giden Alaattin Özdemir’den 02/05/2009 tarihinden bu yana haber alınamadığını, kayıp olduğunu söylediler. Bende patronum olan Ali Karaoğlu’ya Alaattin Özdemir’i 03/05/2009 günü saat: 16.30 sıralarında Necati Bey Caddesinde trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçtiği sırada yanında 30 yaşlarında, uzun kıvırcık saçlı, saçları bağlı, şişman bir erkek şahısla yan yana giderken gördüğümü, Alaattin Özdemir’in yanında bulunan şahısla mesleki konularda konuştuğunu duydum, onunla göz göze geldik, Alaattin abi beni tanımasına rağmen, yüzünü çevirdi, benimle konuşmadan oradan ayrıldığını söyledim” demiştir.
Sıtkı Ünal’da özetle; Benim Alaattin Özdemir’le aramızda para ilişkisi oldu. İşlerim bozulunca, benim adıma kredi çekti. Bende ona senet verdim. Daha önce aldıklarımı kapatmıştım. En son benim için 20.000.TL kredi kullandı. Ödemeye başlamıştım. Ona 19.500.TL borcum kaldı. 02/05/2009 günü büro da değildim. Daha önceden kaza geçiren otomun işlerini takip için sanayi sitesine gitmiştim, kızı Figen beni arayarak babasının eve gelmediğini söyleyince, ben de müşterek dostlarımız olan Ali Karaoğlu’nu arayıp, Alaattin’i sordum. Görmediğini söyledi, ondan Kenan Kaplan’ın telefonunu alıp, Kenan’ı aradım. 02/05/2009 günü saat: 14.30 sularında geldiğini, çay içip gittiğini söyledi. Başka bir bilgim yoktur demiştir.
.../...


Kayıp kişi olan Alaattin’in kızı, babasının bilgisayarını polise teslim etmiş, ayrıca olaydan 1 ay kadar önce babasının kredi kartlarından, onun haberi olmadan para çekildiğini, bu nedenle, babası Alaattin’in konunun araştırılması için Ankara C.Başsavcılığına şikayetçi olduğunu söyleyince, soruşturma bu yönden genişletilmiştir.
Celp edilen Ankara C.Başsavcılığı (Bilişim Suçları Bürosu) nun 2009/56442 sayılı soruşturma evrakından, kayıp kişi olan Enver Özdemir’in, kaybolma tarihi olan 02/05/2009 dan önce, 20/04/2009 tarihinde, Ankara C.Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiği, aynı gün C.Savcısı tarafından müşteki sıfatıyla ifadesine başvurulduğu ifadesinde; “Yapı Kredi Bankası tarafından verilme (…………..) nolu kredi kartından 06/04/2009 tarihi ile 08/04/2009 tarihleri arasında farklı zamanlarda ve tutarlarda toplam 6000.TL civarında para çekilmiştir. Bu harcamaları ben yapmadım. Kimin yaptığını ve ne şekilde yapıldığını da bilmiyorum, kamera kayıtlarının incelenmesi durumunda bu kişiler tespit edilebilir. Şikayetçiyim” dediği anlaşılmış, kayıp olayından sonra, yapılan araştırmalarda, İş Bankası Dışkapı Şubesi ATM’sinden 07/04/2009 günü saat:03.30 sıralarında 2000.TL çekildiği anlaşılınca kamera kayıtları 18/01/2011’de, Enver’in kaybolduğu gün şüpheli Sertan Ünal’a oto kiralayan İdris Gündeyerli’ye gösterilmiş, bu kişi de ATM’den para çeken kişinin Sertan Ünal olduğunu teşhis ettiğini söylemiştir.
Şu ana kadar Alaattin Özdemir’in cesedine ulaşılamadığı gibi, sağ olup olmadığı da bilinmemektedir.
GEREKÇE:
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre olay açıklandıktan sonra, kamu ile ilgili yasa maddelerine gelince;
CMK.nun 170/2.maddesinde;
“ Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda YETERLİ ŞÜPHE oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.”
CMK.nun 170/3.maddesinde;
“ Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede:
a- Şüphelinin kimliği,
b- Müdafii,
c- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d- ….
e- …..
f- Şikayette bulunan kişinin kimliği,
g- …
.../...

h- Yüklenen su ve uygulanması gereken kanun maddeleri.
i- …
j- Suçun delilleri
k- …..
gösterilir.
CMK.nun 174.maddesinde;
1-a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b-) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan bir delil toplanmadan düzenlenen…
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
2- “Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez” denilmektedir.
Ankara Ağır Ceza 4.Mahkemesi 01/12/2011 gün ve iddianame değerlendirme no 2011/200 sayılı kararında:
“…Soruşturma dosyasında Alaattin Özdemir’in kaybolduğu, uzun süre kendisinden haber alınamadığı belirtilmiş ise de öldüğüne ilişkin somut, sabit deliller ortaya konamamıştır. Bu hali ile karar vermek hüküm kurmak mümkün değildir. İddianame CMK.nun 170/2,3,5.maddelerinde yazılı unsurları taşımadığı” gerekçesi ile CMK.nun 174.maddesi gereğince iddianamenin İADESİNE karar verilmiştir.
İnsan öldürme suçlarında, ceset en önemli delil olmakla birlikte, istisna da olsa bazı durumlarda, ceset bulunamamış olsa bile, diğer yan delillerle kişinin öldüğü kesinlik kazanmışsa, ceset bulunmasa da, failin öldürme eylemini gerçekleştirdiği anlaşılırsa, dava da açılabilir, eylemi gerçekleştirdiği anlaşılırsa mahkumiyet kararı da verilebilir.
Ancak olayımızda kayıp kişi olan Alaattin Özdemir’in öldüğü ya da öldürüldüğüne dair yeterli şüphe bulunmamaktadır. Örneğin, kayıp kişinin en son şüphelinin yanından değil, tanıklardan Kenan Kaplan’ın yanından ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Yine, tanık Nazife Dalga, Alaattin Özdemir’in kayıp olduğu iddia edilen gün olan 02/05/2009 Cumartesi gününden bir gün sonra 03/05/2009’da saat: 16.30’da Necati Bey Caddesinde onu gördüğünü söylemektedir.
Bu durum karşısında, kayıp kişinin cesedinin bulunması ya da onun öldürüldüğüne ilişkin başkaca yan deliller bulunması ondan sonra dava açılması gerekir.
Mevcut durum itibarı ile CMK.nun 170/1-b maddesinde yazılı olan “suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan
.../...

düzenlenen” iddianamenin iadesinde ve bu karara itiraz üzerine verilen Ankara Ağır Ceza 5 inci Mahkemesinin 2011/926 değişik iş sayılı kararında hukuka aykırı bir husus görülmemiş olmakla;
HÜKÜM:
Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-) Ankara Ağır Ceza 5.Mahkemesinin 03/02/2011 gün ve 2011/926 değişik iş sayılı kararının, CMK.nun 309.maddesi gereğince kaldırılması talebini içeren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/02/2012 gün ve 2012/34755 sayılı isteminin REDDİNE,
2-) Dava evrakının mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda isteme aykırı olarak 24/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M.Yalçın Ş.İste M.N.Öztürk M.Özdemir Y.Z.Arıcan


Başkan
Mehmet Yalçın
Old 12-06-2019, 13:04   #4
hukukçu306

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No : 2011/8109
Karar No : 2012/825
Tebliğname No : 1 - 2011/258534

İNCELENEN KARAR:
MAHKEMESİ : Bafra Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 20/04/2011, 2009/87 (E) ve 2011/51 (K)
TÜRK MİLLETİ ADINA

1-Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olmadığı halde, 5271 sayılı CMK.nun 58. maddesine aykırı olarak gizli tanık dinlenmesi Yasaya aykırı ise de hükme esas alınan dosyadaki diğer deliller karşısında, gizli tanığın beyanı sonuca etkili görülmediğinden, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Sanık Şerif Cengiz müdafiinin yasal süresinden sonra olan temyiz talebi ile müdahil Ferda Yılmaz vekilinin yasal süresinde verdiği 25.04.2011 tarihli dilekçeyle


sanıklar Hasan Demet ve Hikmet Erdoğan hariç diğer sanıklar yönünden kararı temyiz ettiği, yasal süre dolduktan sonra verdiği dilekçeyle sanıklar Hasan ve Hikmet haklarında kurulan hükümleri de temyizen getirdiği anlaşılmakla, müdahil Ferda Yılmaz vekilinin sanıklar Hasan Demet ve Hikmet Erdoğan yönünden yasal süresinden sonra olan temyiz talebinin CMUK.nun 310 ve 317. maddeleri uyarınca reddine karar verilmiştir.
3-Sanıklar Yavuz Cengiz, Reyhan Vatansever, Fuat Kaplan, Mehmet Özay, Nihat Kaplan müdafiileri ile müdahiller Hüseyin Yılmaz, Ferda Yılmaz vekilleri ve Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçelerinin kapsamına göre, sanıklar Yavuz Cengiz, Reyhan Vatansever, Fuat Kaplan ve Mehmet Özay haklarında kasten adam öldürme, sanıklar Nihat Kaplan ve Şerif Cengiz haklarında adam öldürmeye yardım ve suç delillerini yok etmek ve gizlemek suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Yavuz Cengiz, Reyhan Vatansever, Fuat Kaplan, Mehmet Özay'ın maktul Kadir Yılmaz'ı kasten öldürme, sanıklar Nihat Kaplan ve Şerif Cengiz'in suç delillerini yoketmek ve gizlemek suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin ve takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanıklar Nihat Kaplan ve Şerif Cengiz haklarında adam öldürmeye yardım suçundan açılan davada elde edilen delillerin hükümlülüklerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar Yavuz ve Reyhan müdafiilerinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde sübuta, suç vasfına, eksik incelemeye vesaireye, sanık Fuat müdafiinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde sübuta, tahrik nedeniyle daha fazla indirim yapılması gerektiğine, eksik incelemeye vesaireye, sanık Mehmet müdafiinin sübuta vesaireye, sanık Nihat müdafiinin sübuta, fazla ceza verildiğine vesaireye, müdahiller Hüseyin ve Ferda vekillerinin suç vasfına, sanıklar Nihat ve Şerif yönünden adam öldürmeye yardım suçlarından sübuta yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
A)Sanıklar Nihat Kaplan ve Şerif Cengiz haklarında suç delillerini yok etmek ve gizlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile adam öldürmeye yardım suçundan verilen beraat hükümlerinin ONANMASINA,
B)Sanıklar Yavuz Cengiz, Reyhan Vatansever, Fuat Kaplan, Mehmet Özay haklarında kasten adam öldürme suçundan kurulan hükümler yönünden, Cumhuriyet Savcısı ile müdahiller Hüseyin ve Ferda vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;


Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktulden kaynaklanan ve sanıklar lehine haksız tahrik hükmünün uygulanmasını gerektiren söz ve davranış bulunmadığı halde, "sanıklar suçlamayı kabul etmemişler ise de maktulün olay yerinde sanıklarla konuşurken öldürmeye iştirak eden sanıkları kapsar şekilde tahrik teşkil edebilecek fevri davranışlar sergilemesinin muhtemel olduğu" denilerek, yasal olmayan gerekçeyle sanıklar lehine haksız tahrik hükmünün uygulanarak eksik ceza verilmesi,
Yasaya aykırı olup, Cumhuriyet Savcısı ile müdahiller Hüseyin ve Ferda vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanıklar Yavuz Cengiz, Reyhan Vatansever, Fuat Kaplan ve Mehmet Özay haklarında kasten adam öldürme suçundan kurulan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA 15/02/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ş.İste E.Karataş M.Şahin M.N.Öztürk E.Yeşil

15/02/2012 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Emine Ahsen Koç'un huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar Fuat Kaplan, Yavuz Cengiz ile Reyhan Vatansever müdafiileri avukatlar Ali Korkmaz ile Rıza Tercümanoğlu'nun yokluklarında 16/02/2012 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boşanmak İstiyorum/ telefon mesaj içerikleri/ telefon ayrıntısı konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 5 23-11-2011 19:30
karar arıyorum Av. Tevrat DURAN Meslektaşların Soruları 1 19-10-2009 00:13
karar arıyorum Av.MB Meslektaşların Soruları 3 24-07-2008 11:41
karar arıyorum av.mgul Meslektaşların Soruları 1 25-11-2007 00:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04144001 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.