Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muhafaza esnasında verilen zarar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-09-2006, 09:10   #1
Av.Ebru Caner

 
Varsayılan muhafaza esnasında verilen zarar

alınan ihtiyati haciz kararı ile gelen icra memurları ve avukat ile henüz anlaşma sağlanamamışken, muhafazaya başlanmış, borçlunun işyerinde bulunan makinada çekilmiş olan işi, muhafaza için gelen işçi, hatalı şekilde bir daha kullanılamayacak şekilde kesmiş, bu işlemden sonra taraflar anlaşmış, muhafaza durmuş, borç ödenmiştir. İcra memurları gittikten sonra borçlu , işyerini dolaştığında yapılan bu hatalı muhafaza girşimini görmüş, makinasına çekmiş olduğu işin kesilmiş olduğunu farketmiştir. Ve borçlunun bu yapılan hatalı işlemden dolayı zararı en az 1 buçuk milyardır . Yani muhafaza esnasında yapılan işlem borçluya 1 buçuk milyara malolmuştur. Kaldıki, muhafaza tamamlanmadan borç ödenmiş, dosya kapatılmıştır. borçlu zararını tahsil etmek istemektedir. Siz ce bunun tahsil imkanı bulunmaktamıdır. teşekkür ederim.
Old 08-09-2006, 09:37   #2
kezzy

 
Varsayılan

zararın haciz sırasında (karşı tarafın hatası nedeniyle) meydana geldiği ispat edildiği taktirde borçlar kanuna göre tahsil imkanı vardır.
Old 08-09-2006, 15:41   #3
Av.Ender

 
Varsayılan

bu konu benim de başıma geldi, açıkçası pek fazla bir şey bulabilidğimi de söyleyemem. Ancak borcunu ödememekle hacze gelinmesine neden olan borçlunun, kasıtlı olmayarak ya da istenmeden gelen bu tür zararları katlanması gerektiğini, bunun haciz ve muhafaza işleminin kendi dogası ve mantığından kaynaklandığını düşünüyorum.
Old 08-09-2006, 15:44   #4
Av.Nebi

 
Varsayılan

Enteresan durumlarla karşılaşılıyo evet. Mesela geçen gittiğimiz bir haciz akabinde bayanın biri çıkmış icra dairesine gelmiş 'evime sigara külü dökmüşler' diye sanırım memur dökmüş garıp
Old 08-09-2006, 15:51   #5
medenikal

 
Varsayılan

benim kanaatim.

sorumluluk vardır.

işçinin öncelikle kimin adamı olduğunu tespit etmekle sorumluluğu tespit etmek gerekir;

eğer bu işci alacaklının elemanı olarak nitelendirilirse sorumlu alacaklı taraftır

hayır icra dairesinin elemanı ,yani gözetim ve denetim sorumlusu olarak bakarsak icra dairesinin sorumluluğu söz konusu olur.

muhafaza tedbiri sırasındaki , çalışan işcinin sorumluluğu kime aittir.sorusunun cevabı olayı açıklığa kavuşturur.

peki alacaklı vekili işlem yapılırken orada yoksa bu durum da sorumluluk nasıl belirlenecektir.

bu konulardaki içtihatlara bakmak gerekir.
Old 09-09-2006, 14:14   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

3.000 YTL borcu ödeyip, ardından 1.500 YTL uğranılan zararı ödemenin mantiği yok. Elbette zarar giderilmelidir.

Sayın Taslak, hep biz avukatların her türlü zararı karşılamasından yola çıkarak, hacizde avukat hazır değilse, sorumluluk nasıl belirlenecektir demiş...) Haklısınız elbette, bizim de ruhumuza işledi.

Zarar kim tarafından ika edilmişse, zararı o ödemelidir.

Muhafaza altına alma işlemini yapan, icra dairesidir.(İİK.m.88). Öyleyse alınması gerekli önlemleri de icra makamı alacaktır. Muhafaza işlemi, teknik bilgi gerektiriyorsa, bu teknik bilgiye sahip kişi refakate alınmalıdır. Teknik bilgi sahibi kişinin nezdinde muhafaza işlemine başlanılmasına rağmen zararın meydana gelmesi halinde de, işlemi yapan muhafaza için çağrılan kişi sorumlu olmalıdır.

(Bu nedenle değil midir , zaman zaman memurlar haciz zabıtlarına -kanımca geçerliliği olmayan- avukatlardan "Tüm sorumluluk bana aittir." türünde beyanlar almaktadırlar.)

Ama her durumda, alacaklı yanın (Özellikle vekilinin) kesin biçimde sorumluluğuna gidilemeyeceğini düşünüyorum. (Elbet işgüzarlık edip de vekil, makinayı ben sökerim diyerek kabloyu kendisi kesmemişse)
Old 09-09-2006, 14:29   #7
medenikal

 
Varsayılan

muhafaza işlemini yapan elbette icra dairesi;

avukatın işçiyi çağırıp ,çağırmamasının bir önemi yoksa;

yani bu muhafaza işlemlerini yapma sırasında tek sorumluluk icra dairesine aitse;

bu durum da da sorumluluk zararı veren işçinin dir o ödesin denilemez.

öncelikle icra dairesi sorumludur.işciye rücu edebilir kanaatindeyim.

çünkü sonuçta anlık ta olsa işçi icra dairesinin kontrolündedir.

söylediğim gibi içtihatlar önemli.
Old 09-09-2006, 15:26   #8
erdal7

 
Varsayılan

Bu tür dava ve istemler İİK 5 . madde ye göre ispatlanması şartı ile ADALET BAKANLIĞINA KARŞI AÇILIR. Haczi Memur yapar. Alacaklı veya vekilinin mahalde bulunma zorunluluğu yoktur. Tüm sorumluluk haczi yapan memurdadır.

Saygılarımı Sunarım. AV. ERDAL
Old 09-09-2006, 16:18   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bir içtihat aşağıda:

HD 04, E: 2002/010881, K: 2003/001957, Tarih: 27.02.2003
[*]TEDBİR KARARI[*]İCRA MÜDÜRÜNÜN SORUMLULUĞU[*]TAZMİNAT DAVASI

İcra -İflas Kanununa göre; İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları (zarar meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu edilmek üzere) idare aleyhine açılabilir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle idarenin görevlisinin icra müdürü veya yardımcısı sıfatını taşıması gerekir. Somut olayda, dava konusu tomruklar üzerine konulan ihtiyati tedbir kararının infazında icra müdürü infaz memuru olarak tayin edilmiştir, tomruklar uzun süre açık havada uygun olmayan şartlarda saklandığı için renklerinde koyulaşma, gövdelerde çatlaklar oluşarak tomruk vasfını kaybetmeye başlayınca, davacı taraf icra müdürüne başvurarak tomrukların bozulmaya yüz tuttuğundan satılarak bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesini istemiştir. İcra müdürünün bu istemler karşısında tedbir konusu tomrukların izlenmesinde ve istemlerin yerine getirilmesinde üzerine düşen görevi yapmadığı, ilk satış talebi konusunda yazışmaların akıbetini araştırmadığı, ikinci istem konusunda ise muhafaza tedbiri almadığı gibi, bu istemi yargılamayı yapan mahkemeye intikal ettirmemesinde de kusurlu bulunduğu anlaşıldığından, davalı idarenin sorumluluğu yönünde hüküm kurmak ve tarafların delileri değerlendirilmek suretiyle zararın kapsamını belirleyip uygun miktar tazminata hükmetmek gerekir.

(2004 s. İİK. m. 5)

Davacı O.... Und Partner Handels GMBH vekili Avukat İsrafil Kahraman tarafından, davalı A.... Bakanlığı aleyhine 07/06/2001 gününde verilen dilekçe ile gerekli önlemler alınmadığı için tedbir konulan tomrukların bozulması nedeniyle uğranılan zararın ödettirilmesinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 25/06/2002 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/12/2002 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat İsrafil Kahraman ile karşı taraftan davalı bakanlık vekili Avukat Gülderen Şahin geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, mülkiyeti çekişmeli olan dava konusu tomruklar üzerine ihtiyati tedbir konulmasından sonra tedbir kararının infazının yapıldığını, ancak tomrukların bozulmaması yönünde tedbir kararını infaz eden icra memurunca önlem alınmaması ve iki kez tomrukların bozulması nedeniyle satışının yapılmasını ihtiyati tedbir karırını infaz eden icra memurundan istenmesine rağmen satışın yapılmayarak tomruklarda bozulma ve değer kaybına neden olunduğundan oluşan zararın İİK 5. maddesi uyarınca A.... Bakanlığından istemiş, yerel mahkemece, tedbir konusu malların dava sırasında satışının tedbiri koyan ve yargılama yapan mahkemeye ait olup, icra memurunun kendiliğinden satışa karar yetkisi bulunmadığından, icra memurunun kusurundan söz edilemeyeceğinden ve tedbiri infaz işleminin icra memuruna mahkemece yüklenen bir görev olup, bu görevin idari açıdan davalı Adalet Bakanlığı'nı ilgilendirmeyeceğinden dava reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

İİK'nun 5. maddesi gereğince İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları (zarar meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu edilmek üzere) idare aleyhine açılabilir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle idarenin görevlisinin icra müdürü veya yardımcısı sıfatını taşıması gerekir. İhtiyati tedbir kararının icrası da icra daireleri tarafından yapılır. Ancak mahkeme icra memurunu görevlendirmeyip, kararın mahkeme başkatibi veya zabıt katiplerinden biri tarafından icrasına da karar verebilir. Mahkeme ihtiyati tedbir kararının icrası için icra dairesini görevlendirmişse ihtiyati tedbir kararını icra eden icra memuru veya katibi bu işi icra memuru sıfatıyla yapmaktadır. Nitekim, ihtiyati tedbir kararını infaz eden icra memuru tedbire konu şeyi yediemine teslim suretiyle muhafaza altına alabileceği gibi, tedbir kararı son buluncaya kadar da bu malları korumak, kollamak ve taraflar yararına gerekli muhafaza tedbirlerini almakla da yükümlüdür.

Somut olayda dava konusu tomruklar üzerine konulan ihtiyati tedbir kararının infazında icra müdürü infaz memuru olarak tayin edilmiştir. İcra müdürü de malların Belediye Garajında yediemine teslimine karar vermiştir. Tomruklar uzun süre açık havada uygun olmayan şartlarda saklandığı için renklerinde koyulaşma, gövdelerde çatlaklar oluşarak tomruk vasfını kaybetmeye başlayınca, davacı taraf 5.1.2000 tarihinde icra müdürüne başvurarak tomrukların bozulmaya yüz tuttuğundan satılarak bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesini istediği halde, icra müdürünce "malların satışının yapılıp yapılamayacağı hususunda karar verilmek üzere" dosya İcra Tetkik Mercii Hakimliğine gönderilmiştir. Bu yazıya İcra Tetkik Mercii tarafından " dosyanın reddi hakim talebi nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesinde bulunması, dosya gelene kadar işlem yapılamayacağı, daha sonra işlem yapılmak üzere dosyanın teslim alındığı" şeklinde cevap verilmiş ancak daha sonra yazının akibeti icra müdürünce araştırılmamıştır. Bu başvurudan sonuç alamayan davacı taraf bu kez 20.05.2000 tarihinde yine aynı talebi tekrarlamış, icra müdürünce "tedbirli malların satışının yetkisi dışında olduğundan bahisle" istem reddedilmiştir. İcra müdürünün bu istemler karşısında tedbir konusu tomrukların izlenmesinde ve istemlerin yerine getirilmesinde üzerine düşen görevi yapmadığı, ilk satış talebi konusunda yazışmaların akıbetini araştırmadığı, ikinci istem konusunda ise muhafaza tedbiri almadığı gibi, bu istemi yargılamayı yapan mahkemeye intikal ettirmemesinde de kusurlu bulunduğu anlaşıldığından, davalı idarenin sorumluluğu yönünde hüküm kurmak ve tarafların delileri değerlendirilmek suretiyle zararın kapsamını belirleyip uygun miktar tazminata hükmetmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma Avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine ve peşin alının harcın istek halinde geri verilmesine 27/02/2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-09-2006, 16:22   #10
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Hatta (Satış dosyalarını inceleyip hata yapmamak için titizlenen biz vekillere)

HD 04, E: 2001/009470, K: 2002/000764, Tarih: 24.01.2002
[*]İCRA MEMURUNUN KUSURU[*]ZARAR[*]TAZMİNAT

İcra memuru yasal düzenlemelerle belirtilen satış öncesi yapılan mahalli ilan tutanaklarının olup olmadığı, üzerinde ipotek bulunan taşınmazın satış bedelinin rüçhanı olan bu alacağı karşılayıp karşılamadığı üzerinde durmadan satış işlemini gerçekleştirmiştir. Kusurlu davranışı ile daha sonra ihalenin feshedilmesine ve ihale bedeli ile sair masrafları yatıran davacının zarara uğramasına yol açmıştır. Şu durumda mahkemece zarar kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmemiş olması hatalıdır.

(2004 s. İİK. m. 5, 114, 115, 129)

Davacı Ali Keleş vekili Avukat Emrah Baydar tarafından, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine 13.9.2000 gününde verilen dilekçe ile icra İflas Kanunu'nun 5. maddesinden kaynaklanan icra memurunun kusur nedeniyle uğranılan zararın gideriminin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 16.5.2001 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Maddi Tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dava, icra takibi sonucu satılan taşınmazı satın alan davacının anılan taşınmazlarla ilgili açılan ihalenin feshi davasının satışı yapan Akyurt İcra Müdürünün kusurlu davranışı nedeniyle kabul edilmesi sonucu yatırdığı ihale bedeli ve masrafları geç alması ve bir kısmını da hiç alamaması nedeniyle zarara uğradığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davalı cevabında, davacının zararını kanıtlaması gerektiğini, ihale bedelini geri aldığını ifade eden davacının yatırmış olduğu damga vergisi, tellaliye bedeli ve dosya masraflarını talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, manevi tazminatın bu davada uygulama yeri bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının icra müdürünün usulsüz işlemleri nedeniyle İcra Tetkik Merciine şikayet etme hakkına haiz olduğu, yapılan işlemlerin usulsüz olduğunu bilmesi gerektiği, davacının da kusurlu olduğu, kanunu bilmemenin mazeret sayılmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.

Dosya kapsamından davacının Akyurt İcra Müdürlüğünün 1995/141 talimat sayılı dosyasında ihale ile satın aldığı (1) parsel sayılı taşınmazla ilgili icra takibi borçlusu tarafından Akyurt İcra Tetkik Merciine açılan 1997/3 esas ve 1997/6 karar sayılı dosyasında Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bozmasına uyularak ihalenin feshine karar verilmiştir. Anılan 12. Hukuk Dairesi bozma ilamında "satış dosyasında yöntemince mahalli ilan tutanaklarının mevcut olmadığı, taşınmazın tapu kaydında 83 milyar TL'lık ipotek bulunduğu, 51.907.700.000 TL muhammen bedelli taşınmazın 1. arttırmada 39.800.000.000 TL'ye satıldığı; rüçhanı olan alacakları karşılayıp karşılamadığının araştırılmadan ve rüçhanı olan alacakları ve masrafları karşıladığı kesin olarak saptanmadan ipotek miktarını karşılamayan bir bedelle satış yapılmasının doğru olmadığı" belirtilmiştir.

İcra dairesindeki satışa dair uygulanacak esaslar İcra İflas Yasası'nın 114, 115 ve 129. maddelerinde düzenlenmiştir.

Dava konusu olayda icra memuru yasal düzenlemelerle belirtilen satış öncesi yapılan mahalli ilan tutanaklarının olup olmadığı, üzerinde ipotek bulunan taşınmazın satış bedelinin rüçhanı olan bu alacağı karşılayıp karşılamadığı üzerinde durmadan satış işlemini gerçekleştirmiştir. Kusurlu bu davranışı ile daha sonra ihalenin feshedilmesine ve ihale bedeli ile sair masrafları yatıran davacının zarar uğramasına yol açmıştır. Şu durumda mahkemece zarar kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Anılan yön gözetilmeden yazılı gerekçeyle verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın (2) nolu bentte gösterilen nedenle maddi tazminat istemi yönünden BOZULMASINA, manevi tazminat yönünden temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-09-2006, 17:31   #11
medenikal

 
Varsayılan

bu kararlarda direk ,yani sırf icra elemanlarının işlemsel ,hatalar nedeniyle ,yapma ve yapmama konusu olarak uğranılan zararlara değinilmiş;yani doğrudan zararı oluşturma söz konusu.

bizim konumuz da ise 3. bir kişinin ki bu işçidir ,icra marifetiyle haciz ve muhafazada verdiği zarar da sorumluluğa ilişkin bir durumdur.

bu durum da biraz daha ayrıntıya girersek;

eğer hacizli malın ,alınıp taşınması durumunda ; işçi ve taşıma durumunda ,icra dairesinin haciz memurunun ;bu işlemler için elemanları alacaklı vekilinin belirlemesi sonucu , bu elemanların kontrolü ve sorumluluğu yine kendisine mi ait olacaktır.

icra memurlarının acaba sorumluluğu kabul etmeme için ,şerh düşmelerinin nedeni ,bu elemanları kendilerinin çağırmaması mıdır.

yoksa elemanları kendilerinin çağırması nedeniyle, bu sorumluluk alacaklı vekiline ait olamayacağından, dosyaya şerh vererek sorumluluğu avukata yüklemesi söz konusu olamayacaktır.
Old 09-09-2006, 23:47   #12
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Ayrintilar Ne ?

Olay anlatımında
Alıntı:
A-
Alıntı:
alınan ihtiyati haciz kararı ile gelen icra memurları ve avukat ile henüz anlaşma sağlanamamışken,
B-
Alıntı:
muhafazaya başlanmış, borçlunun işyerinde bulunan makinada çekilmiş olan işi, muhafaza için gelen işçi

C-
Alıntı:
hatalı şekilde bir daha kullanılamayacak şekilde kesmiş
D-
Alıntı:
bu işlemden sonra taraflar anlaşmış, muhafaza durmuş, borç ödenmiştir
E-
Alıntı:
İcra memurları gittikten sonra borçlu , işyerini dolaştığında yapılan bu hatalı muhafaza girişimini görmüş,
makinasına çekmiş olduğu işin kesilmiş olduğunu farketmiştir.
kalınlaştırmalar ve altçizgiler tarafımızdan yapılmıştır.

Olayın irdelenmesine gelince:

1- Kod A- öncelikle 'haciz mahalli' olan yere "icra memurları..." denilerek birden fazla icra memuru geldiği anlatılıyor; neden birden fazla geldiği ise, anlaşılamıyor.

2- 'Haciz mahalli'nde avukat olduğu ve bunun alacaklı vekili olduğu yorumla anlaşılıyor; neler yaptığı anlaşılamıyor.

3- Kod B- muhafaza altına alma işlemi başladığı anlatılıyor; bu işlem başlamadan neler konuşulduğu/konuşulmadığı, bu işlemi kimin başlattığı veya yönlendirdiği anlaşılmıyor.

4- Yine kod B- "muhafaza için gelen işçi..." olduğu, ancak bu kimsenin kim tarafından sağlandığı anlaşılamıyor.

5- Kod C- "hatalı şekilde, bir daha kullanılamayacak şekilde kesmiş..." hatalı kesim işlemindeki hatanın ne olduğu ve kime ait olduğu anlaşılmıyor.

6- Kod E- "İcra memurları gittikten sonra borçlu... kesilmiş olduğunu farketmiştir" denildiğinden, olayın ne kadar zaman sonra ayırdedildiği anlaşılmıyor.

Bu ayrıntılar-öncüller bilinecek olur ise, hukuksal yorum-sonuç çıkarsama olanağı kolaylaşacaktır.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık
Old 18-02-2017, 22:19   #13
Av.SeyitİMİR

 
Varsayılan güncel

benzer bir durumda bizim bir dosyamızda mevcut. Muhafaza yapılırken taşınmaza ciddi zararlar verilmiş. Mallar alınmış, ancak zarar verierek çıkarılmış.
1.Yukarıda bahsi geçen davanız nasıl sonuçlandı acaba?
2.Sözünü ettiğim olaya ilişkin üstatarımın düşünceleri nelerdir. Sorumluluğa ne şekilde kime karşı gidiebilir?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haciz Esnasında İstihkak İddiası Desarac Meslektaşların Soruları 11 24-04-2010 17:27
Hırsızlık, Muhafaza, El Koyma, Mağdura İade tcenkmen Meslektaşların Soruları 5 21-02-2009 10:00
Meşru müdafaa esnasında, olayla alakası olmayan bir başka kimsenin ölmesi Av.Ersin VARGÜN Ceza Hukuku Çalışma Grubu 5 01-09-2006 03:32
Kar ve zarar ortaklığı hk. Av.R.ERKUŞ Meslektaşların Soruları 1 07-08-2006 15:33
Munzam Zarar ? bedrettin Meslektaşların Soruları 3 31-05-2002 13:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05660105 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.