Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yer gösterme formu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-09-2011, 12:10   #1
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan yer gösterme formu

iyi günler

yardımcı olacak tüm arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim. bri emlak firmasının yer gösterme sözleşmesine dayanarak takip başlatık ancak borçlunun takibe itiraz etmesi sonucunda itirazın iptali davası açtık. davalı taraf yargılamanın şu aşamasında takip konusu yer gösterme sözleşmesinin TS 11816 Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri - Genel Kurallar adlı mecburi standart tebliğine aykırı olduğunu iddia etmektedir. söz konusu tebliğin 1.1.1. maddesi Emlak komisyoncusu, ilgili meslek odasına kayıt olmalı, emlak komisyonculuğu hizmetlerini meslek odasınca kullanıma sunulan sözleşmeyi düzenleyerek vermeli ve emlak komisyonculuğu dışında herhangi bir iş yapmamalıdır. şeklinde dir. müvekkilimin yer gösterme sözleşmesi ise meslek odasınca verilen örnek sözleşmelere pek benzememektedir. bu durumda nasıl bir savunmada bulunabilirim.. mesela sözleşmenin teknik manada komisyon sözleşmesi olmadığını ancak yer gösterme sözleşmesi olduğunu, yer gösterme sözleşmesinin komisyon sözleşmesine hazırlık olduğunu bu nedenle de tebliğle bağlı olmadığımızı iddia edebilir miyiz?

iyi günler
Old 26-09-2011, 22:26   #2
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ORHAN BOZDERE
iyi günler

yardımcı olacak tüm arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim. bri emlak firmasının yer gösterme sözleşmesine dayanarak takip başlatık ancak borçlunun takibe itiraz etmesi sonucunda itirazın iptali davası açtık. davalı taraf yargılamanın şu aşamasında takip konusu yer gösterme sözleşmesinin TS 11816 Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri - Genel Kurallar adlı mecburi standart tebliğine aykırı olduğunu iddia etmektedir. söz konusu tebliğin 1.1.1. maddesi Emlak komisyoncusu, ilgili meslek odasına kayıt olmalı, emlak komisyonculuğu hizmetlerini meslek odasınca kullanıma sunulan sözleşmeyi düzenleyerek vermeli ve emlak komisyonculuğu dışında herhangi bir iş yapmamalıdır. şeklinde dir. müvekkilimin yer gösterme sözleşmesi ise meslek odasınca verilen örnek sözleşmelere pek benzememektedir. bu durumda nasıl bir savunmada bulunabilirim.. mesela sözleşmenin teknik manada komisyon sözleşmesi olmadığını ancak yer gösterme sözleşmesi olduğunu, yer gösterme sözleşmesinin komisyon sözleşmesine hazırlık olduğunu bu nedenle de tebliğle bağlı olmadığımızı iddia edebilir miyiz?

iyi günler

Sayın Meslektaşım,

Bence, BK. anlamında tellalık sözleşmesine dayanınız.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunduğunu, davalı yanın imzasının olduğunu, bunun ihtilafsız olduğunu ortaya koyunuz. (Bu form, sözleşme formatında ise, en azından bir metin kısmı varsa işiniz kolaylaşabilir, yoksa zorlaşır.)

Bu durumun Yargıtay içtihatları çerçevesinde yeterli olduğunu, davalının hizmeti aldığını ve itirazın haksız olduğunu belirtiniz. Davalının bahsettiği oda iç tebliğinin bu yargılamada belirleyici olamayacağını, özellikle yasa hükmü karşısında geçerli olmayacağını, ayrı ve özel bir zorunlu şekilden bahsedilemeyeceğini, BK.m.19'un da bunu düzenlediğini ifade ediniz.

Saygılar.
Old 27-09-2011, 06:36   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş: Özel hüküm_Genel hüküm

Alıntı:
ORHAN BOZDERE
Alıntı:
emlak firmasının yer gösterme sözleşmesine dayanarak takip başlatık ancak borçlunun takibe itiraz etmesi sonucunda itirazın iptali davası açtık.

Alıntı:
müvekkilimin yer gösterme sözleşmesi ise meslek odasınca verilen örnek sözleşmelere pek benzememektedir.

Sayın ORHAN BOZDERE,

Konu bağlamında ve verilen bilgiyle sınırlı olarak...
Takibinizin ve davanızın yasal dayanaktan yoksun olduğu görüşündeyim..!

Mecburi Standard Tebliği / Tebliğ No: Ösg-2003/59
TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı Hakkında
RG: 8 Temmuz 2003,s.: 25162

Madde 1- Bu Tebliğ 8/1/1985 tarihli ve 3143 sayılı, 10/6/1930 tarihli ve 1705 sayılı, 18/11/1960 tarihli ve 132 sayılı kanunlara istinaden hazırlanmıştır.

Madde 2- Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan ekli TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren 6 (altı) ay sonra mecburi olarak uygulanacaktır.
.....
1.1.3 (Değişik - R.G.: 29.4.2004 - 25447 / m.1) Emlâk komisyonculuğu hizmetleri, ilgili Ticaret Odası veya Sanayi veya Ticaret Odası veya EsnafSanatkarlar Odası bünyesinde kurulan Emlâk Meslek Odalarınca belirlenmiş ücret tarifesine veya teamül ücrete göre verilmeli ve komisyon ücretlerinin yüzdeleri ile yer gösterme hizmeti karşılığında herhangi bir ücret talebinde bulunamayacağına dair bilgilerin yer aldığı fiyat tarifesi müşterilerin görebileceği bir yere asılmalıdır.

Yargıtay:
3. HD.E. 2010/12894,K. 2010/16291,T. 12.10.2010
“BK.’nun md. 404/3'e uyarınca “gayrimenkul tellallığı sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerlik kazanmaz.” Hükümde yer alan şekil koşulu geçerlilik şartıdır. Şekil, sözleşmenin geçerlilik şartı olarak öngörüldüğü takdirde yazılı sözleşmenin tellallık sözleşmesinin unsurlarını kapsaması gerekir. Taraflar arasında düzenlenen belge ise “emlak görme belgesi” başlığını taşımakta, sözleşme metninde ise yalnızca söz konusu taşınmazın gösterilmesinden ve ceza koşulundan söz edilmektedir.
BK.’nun 404/ilk hükmüne göre tellal ücret karşılığında bir akdin icrasına aracılık etmeyi üstlenir. Bu unsurları içermeyen “emlak gösterme belgesi” olarak düzenlenen yazılı belge tellallık sözleşmesi olarak geçerli sayılamaz. Bu itibarla taraflar arasındaki hukuki ilişki tellallık sözleşmesi olarak nitelendirilemez”.

Saygılarımla
Old 29-09-2011, 14:16   #4
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

HULUSİ BEY
benim konu ile ilgili sıkışmış olduğum yer TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı Hakkında tebliğ konusudur. bu durumda tebliğlerin normlar hiyerarşisindeki yeri nedir? veya tebliğler mahkemeleri bağlar mı? yoksa sadece idarenin kendi kurum veya üyelerini hakkında düzenleyici kuralar mıdır?
Old 29-09-2011, 14:38   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
ORHAN BOZDERE

Alıntı:
benim konu ile ilgili sıkışmış olduğum yer TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı Hakkında tebliğ konusudur. bu durumda tebliğlerin normlar hiyerarşisindeki yeri nedir? veya tebliğler mahkemeleri bağlar mı? yoksa sadece idarenin kendi kurum veya üyelerini hakkında düzenleyici kuralar mıdır?

Sayın meslektaşım,

Özel / Genel - Kanun...

Önce Özel Kanun uygulanır.

Tebliğin dayandığı yasalar da 1.maddede gösterilmiştir.
Gösterilen yasalar, BK.'ya göre "özel"dir.

O halde...

Saygılarımla
Old 29-09-2011, 14:50   #6
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

kesinlikle daha özel o konuda haklısınız ama araştırma neticesinde normlar hiyerarşisinde yerini yani bağlayıcılığını bulamadım... eğer bağlayıcı dersek yasama kurumu olamyan bir kurumun ( türk standarları E.) koymuş olduğu kuralalrın mahkemeyi bağladığını söylemek durumunda kalacağız... benim takılmış olduğum konu burası
Old 29-09-2011, 15:06   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ORHAN BOZDERE
normlar hiyerarşisinde yerini yani bağlayıcılığını bulamadım...
Standartlarla ilgili tebliğler standartları bağlar; tarafları veya mahkemeyi bağlamaz. Sizin elinizde bir sözleşme varsa bu sözleşmenin standartlara uygun olması aranmaz.

Yer gösterme işi karşılığından bir miktar para borcu doğacağına ilişkin hükümleri içeren bir yazılı belge alacağın doğduğunun kanıtıdır. Davada eğer yer gösterme işinin yapıldığı kanıtlanıyorsa mahkemece para borcunun ödenmesine karar verilir.

Tellallık, komisyonculuk gibi bir hukuki çerçeve yerine, elinizdeki sözleşme çerçevesinde alacağınızı tahsil edebilirsiniz kanısındayım. Yapılan iş yer göstermekten ibarettir. Tellallık veya komisyonculuk değildir.

Yeter ki elinizdeki sözleşme işin unsurlarını ve bedelini kanıtlamaya elverişli olsun ve işin yapıldığı kanıtlanabilsin.

Saygılarımla
Old 29-09-2011, 15:17   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Standartlarla ilgili tebliğler standartları bağlar; tarafları veya mahkemeyi bağlamaz. Sizin elinizde bir sözleşme varsa bu sözleşmenin standartlara uygun olması aranmaz.

Yer gösterme işi karşılığından bir miktar para borcu doğacağına ilişkin hükümleri içeren bir yazılı belge alacağın doğduğunun kanıtıdır. Davada eğer yer gösterme işinin yapıldığı kanıtlanıyorsa mahkemece para borcunun ödenmesine karar verilir.

Tellalık, komisyonculuk gibi bir hukuki çerçeve yerine, elinizdeki sözleşme çerçevesinde alacağınızı tahsil edebilirsiniz kanısındayım. Yapılan iş yer göstermekten ibarettir. Tellallık veya komisyonculuk değildir.

Yeter ki elinizdeki sözleşme işin unsurlarını ve bedelini kanıtlamaya elverişli olsun ve işin yapıldığı kanıtlanabilsin.

Saygılarımla

Sayın Konyalı, görüşünüze muhalifim.

Davacının beyan ve iddiaları hakim hukuki tavsifte muhtar olduğu için dikkate alınmayacaktır kanısındayım.

Şayet eldeki formda/belgede bunun yer gösterme formu olduğu yazıyorsa, hakim bunu, BK. ve sözleşmeler hukuku anlamındaki yerine oturtmak zorundadır ve salt yer göstermiş olmak, ücrete müstehaklık anlamına gelmez.

Daha önceki mesajımda sathi olarak değinmiştim: Bu formda gösterildiği yazılı taşınmaz maliki ile kendisine bu taşınmaz gösterilen kişi arasında satım/kira akdi kurulmuş olması gerekir ve tarafların davacıya komisyon itaını kabul ettiğinin yazılı olması gerekir.

Yoksa, bahsedilen form/belge, bir alacak belgesi kudretinde değildir, kayıtsız/şartsız bir borç ikrarını havi de değildir, ezcümle konu ve alacak iddiası, ait olduğu hukuki olgular açısından yargılamaya muhtaçtır.

Tebliğe ve belgenin unsurlarının buna uygunluğunun yargılamaya seyrine ilişkin görüşlerinize ise muvafıkım.

Saygılarımla.
Old 29-09-2011, 15:27   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Şayet eldeki formda/belge de bunun yer gösterme formu olduğu yazıyorsa, hakim bunu, BK. ve sözleşmeler hukuku anlamındaki yerine oturtmak zorundadır ve salt yer göstermiş olmak, ücrete müstehaklık anlamına gelmez.
Soru sahibi tarafından mahkemeden istenen ücret yer gösterme ücreti değil midir?
- Eğer tellalık veya komisyon ücreti isteniyorsa ben soruyu yanlış anladım demektir.
- Eğer sadece yer gösterme ücreti isteniyorsa eldeki sözleşmenin yeterli olacağı yolundaki görüşümü tekrar ediyorum. Yer gösterme karşılığında yer gösterme ücreti almak için tellal olmak gerekmez.
Old 29-09-2011, 15:34   #10
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Soru sahibi tarafından mahkemeden istenen ücret yer gösterme ücreti değil midir?
- Eğer tellalık veya komisyon ücreti isteniyorsa ben soruyu yanlış anladım demektir.
- Eğer sadece yer gösterme ücreti isteniyorsa eldeki sözleşmenin yeterli olacağı yolundaki görüşümü tekrar ediyorum. Yer gösterme karşılığında yer gösterme ücreti almak için tellal olmak gerekmez.

Davacının tellal olduğu kanısındayım. Mahkeme de bunu tesbit edecektir. (Soru metninden anladığım kadarıyla etmiş de zaten.)

Tellal, yer gösterme ücreti isteyemez. Yer gösteriminin başarıya ulaşması ve yazılılık koşuldur.

Saygılarımla.
Old 29-09-2011, 16:18   #11
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

özür dilerim olayı tam açıklayamadım galiba olay müvekkilim tarafından yer gösterildikten sorna yer gösterme sözleşmesi imzalatılıyor. söz konusu sözleşmede yeri gören şahsın müvekkilim bilgisi haricinde yeri satın almayacağı, satın alması halinde 3 gün içinde komisyon ücretini ödeyeceği, bu 3 gün içerisinde ödemediği takdirde ise komisyon bedelinin 3 katı cezai şart ödeyeceği hükme bağlanmıştır. söz konusu hükümlere rağmen yeri gören şahıs müvekkilimin bilgisi haricinde yeri satın alıyor ve komisyon ücreti ödemiyor. yani müvekkilim dolandırılıyor
Old 29-09-2011, 16:24   #12
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
ORHAN BOZDERE
Alıntı:
kesinlikle daha özel o konuda haklısınız ama araştırma neticesinde normlar hiyerarşisinde yerini yani bağlayıcılığını bulamadım... eğer bağlayıcı dersek yasama kurumu olamyan bir kurumun ( türk standarları E.) koymuş olduğu kuralalrın mahkemeyi bağladığını söylemek durumunda kalacağız... benim takılmış olduğum konu burası

132 s. Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu

KURULUŞ VE GAYE
MADDE 1 - (Değişik: 3205 - 16.5.1985) Her türlü madde ve mamuller ile usul ve hizmet standartlarını yapmak gayesiyle "Türk Standartları Enstitüsü" kurulmuştur.
….
….
Bu Standartlar ihtiyari olup; standardın ilgili olduğu Bakanlığın onayı ile mecburî kılınabilir. Bir standardın mecburî kılınabilmesi için "Türk Standardı" olması şarttır. Mecburî kılınan standartlar Resmî Gazetede yayımlanır.
-------
TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı, Bakanlığın onayı ile mecburî kılınmış ve RG.’de yayımlanmıştır.

Sayın Meslektaşım,

Cevaplarımız, soru bağlamında verdiğiniz bilgiyle sınırlı... Sözleşmeyi görmedik!

"Mecburi standart" olmasa idi... Yalnızca BK.hükümlerine bakılacak; eldeki sözleşmenin BK.m.404 hükmüne uyup uymadığı tespit edilecek idi.

BK.m.404/ilk hükmüne göre; "tellal ücret karşılığında bir akdin icrasına aracılık etmeyi üstlenir. Bu unsurları içermeyen 'emlak gösterme belgesi' olarak düzenlenen yazılı belge tellallık sözleşmesi olarak geçerli sayılamaz" (Yargıtay).

Olay bağlamında
Eldeki sözleşme BK.m.404 kapsamında olsa bile,TS 11816 standartına aykırılık yine de ileri sürülebilir, görüşündeyim: BK.sözleşmenin unsurlarını göstermiş,132 s.Kanun'a dayanılarak çıkartılan tebliğ de hizmetin standartını saptamıştır.

Saygılarımla

Not:Bu mesaj,(11) no.lu ileti görülmeden önce gönderilmiştir.(11)'i de değerlendiririz.
Old 29-09-2011, 16:26   #13
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ORHAN BOZDERE
özür dilerim olayı tam açıklayamadım galiba olay müvekkilim tarafından yer gösterildikten sorna yer gösterme sözleşmesi imzalatılıyor. söz konusu sözleşmede yeri gören şahsın müvekkilim bilgisi haricinde yeri satın almayacağı, satın alması halinde 3 gün içinde komisyon ücretini ödeyeceği, bu 3 gün içerisinde ödemediği takdirde ise komisyon bedelinin 3 katı cezai şart ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

Sayın Bozdere,
İlk baştan soruyu daha dikkatli sorsanız ve tüm verileri belirtseniz daha sağlıklı ilerlenirdi. Bizi kontrpiyede bıraktınız.
Hadi forum ve soru sorma kuralları bir kenara, sizin için fikri/mesleki bir çabaya giriştiğimiz için bu özeni beklemek hakkımız.
Bundan sonraki mesajlarınızda bu noktayı gözeteceğinize ise eminim.
Saygılarımla.
Old 29-09-2011, 16:49   #14
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

tebliğlerin mahkemeleri bağladığına ilişkin elinizde herhangi bir karar var mı? sonuçta yer göstermelerine istinaden ben çok karar buldum ama hiç biri tebliğden bahsetmiyor...
Old 29-09-2011, 16:57   #15
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Sayın Bozdere, iki karar da benden gelsin.
Alıntı:

<H4><H4>T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/4173

K. 2006/6487

T. 25.5.2006

• TELLALLIK KOMİSYON ÜCRETİ ( Sözleşmenin İmzasından İtibaren Gerçek Satış Bedeli Üzerinden % 3 + KDV Tutarında Aracılık Hizmet Ücreti Ödeneceği Kararlaştırılmış Olduğundan Davalı % 3 Oranında Komisyon Ücretini Davacıya Ödemekle Yükümlü Olduğu )

• TELLALLIK SÖZLEŞMESİ ( Sözleşmeden Aracılık Hizmet Ücreti Ödeneceği Kararlaştırılmış Olduğundan Davalı % 3 Oranında Komisyon Ücretini Davacıya Ödemekle Yükümlü Olduğu )

• TELLALIN HAZIRLIK İŞLEMLERİNDE ÜCRETE HAK KAZANMASI ( Sözleşmede Açıkça Kararlaştırılması Halinde )

818/m.404


ÖZET : İtirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı dava dışı taşınmaz satıcısı ile davalı alıcıyı bir araya getirdiğini ve gayrimenkul alımına aracılık ettiğini, bu husustaki sözleşmenin taraflar arasında imzalandığını ancak satımın gerçekleşmediğini bir süre sonra davacı aracı kılınmadan evin davalı tarafından alındığını iddia ederek ve davasını ıslah edip alacak davası olarak değiştirerek komisyon ücretini talep etmiştir.
Somut olayda, davacının alıcı ve dava dışı satıcıyı bir araya getirdiği, taşınmazın satışı için aracılık ettiği sözleşme içeriğinden anlaşılmaktadır. Tellal, sözleşmede açıkça kararlaştırılmış ise, hazırlık işlemlerinin ikmali halinde dahi ücrete hak kazanır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, "sözleşmenin imzasından itibaren gerçek satış bedeli üzerinden % 3 + KDV tutarında aracılık hizmet ücreti ödeneceği" kararlaştırılmış olduğundan davalı % 3 oranında komisyon ücretini sözleşme hükümleri uyarınca her koşulda davacıya ödemekle yükümlüdür.
DAVA : Dava dilekçesinde 3.304.000.000 lira ( ıslahla ) alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı taşınmaz satıcısı ile davalı alıcıyı bir araya getirdiğini ve davalının gayrimenkul alımına aracılık ettiğini, bu husustaki sözleşmenin taraflar arasında imzalandığını, buna göre tahakkuk eden komisyon ücretinin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine yapılan takibe itiraz edildiğini beyanla itirazın iptaliyle %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili verdiği ıslah dilekçesi ile; davalarını alacak davası olarak değiştirdiklerini belirterek 3.304.000.000 TL. komisyon alacağının sözleşme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında; alıcı ve satıcının karşılıklı irade ve hoşgörüsü ile alım-satımdan vazgeçildiğini, bir süre sonra aynı evin satılık olduğunu gazete ilanı ile öğrenince davacıyı aracı kılmadan ev sahibinden ( satıcı ) taşınmazı satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sözleşmede karar altına alınan hususların resmi biçimde yapılmadığı, daha sonra yapılan ( tapuda ) satış işleminde de davacının aracı kılınmadığından sözedilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
BK'nın 404. maddesinde belirtildiği üzere "Tellallık bir akittir ki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin yapılması imkanını hazırlamayı veya akdin icrasına tavassut etmeyi" üstlenir.
Somut olayda; davacının alıcı ve dava dışı satıcıyı biraraya getirdiği, taşınmazın satışı için aracılık ettiği sözleşme içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkeme kabulünün aksine, tellal ( komisyoncu ) sözleşmede açıkça kararlaştırılmış ise, hazırlık işlemlerinin ikmali halinde dahi ücrete hak kazanır. Taraflar arasında düzenlenen 11.05.2004 tarihli sözleşmede, "sözleşmenin imzasından itibaren gerçek satış bedeli üzerinden % 3 + KDV tutarında aracılık hizmet ücreti ödeneceği" kararlaştırılmıştır. Buna göre, davalı % 3 oranında komisyon ücretini sözleşme hükümleri uyarınca her koşulda davacıya ödemekle yükümlüdür.
O halde, dava konusu taşınmazın sözleşmedeki değeri üzerinden % 3 ( +KDV ) oranında komisyon bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve aksi düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/6302

K. 2001/8247

T. 24.9.2001

• TELLALLIK SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİĞİ ( Tellal ile Alıcı Arasında Yapılan ve Gayrimenkul Malikinin İmzasını Taşımayan )

• GAYRİMENKUL MALİKİNİN İMZASINI TAŞIMAYAN TELLALLIK SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİĞİ ( Tellal ile Alıcının İmzalarının Yeterli Olacağı )

• SATICI OLARAK TAŞINMAZ MALİKİNİN İMZASININ BULUNMASINA GEREK OLMAMASI ( Tellal ile Alıcı Arasında Yapılan Tellallık Sözleşmesinde )

• CEZAİ ŞART ( Hakkaniyete Uygun İndirim Yapılması )

818/m.161/son,404


ÖZET : BK. nun 404. ve devamı maddelerinde düzenlenen tellallık sözleşmesinin
tellal ile alıcı arasında düzenleneceği belirtilmiş olup, bu sözleşmede satıcı olarak taşınmaz sahibinin de imzasının bulunacağına dair bir hüküm yoktur.

Bu nedenle davacı tellal ile davalı alıcı arasında düzenlenen gayrimenkul tellallık
sözleşmesi geçerlidir. Mahkemece, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek
işin esasına girilmeli; cezai şartla ilgili talep hakkında BK. nun 161/son maddesi hükmü nazara alınarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak
verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz ermesi üzerine;
temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü.
KARAR: Davacı, taşınmaz tellallığı yaptığını, davalının 30.7.2000 tarihli
sözleşmede belirtilen daireyi görüp beğendiğini, ancak davalının daireyi tapudan
satın almasına rağmen sözleşmede kararlaştırılan komisyon ücretini ödemediğini,
hakkındaki icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine vaki
itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davacı
ile imzalanan 30.7.2000 tarihli sözleşmenin iptal edilerek davacıyla eşi Ali
arasında 31.7.2000 tarihli yeni bir sözleşme düzenlendiğini, davacının dairenin
maliki tarafından görevlendirilmediğini ve herhangi bir hizmette vermediğini savunmuş ve davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 31.7.2000 tarihli ve davacı ile davalının eşi arasında imzalanan
sözleşmede 30.7.2000 tarihli sözleşmenin iptal edildiğine dair bir hüküm olmadığı,
ancak taraflar arasında düzenlenen 30.7.2000 tarihli sözleşmede satıcının imzasının
bulunmaması nedeniyle, geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine, %40 icra
inkar tazminatının davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici
nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; BK.nun 404 ve devamı maddelerinde
düzenlenen tellallık sözleşmesinin, tellal ile alıcı arasında düzenleneceği
belirtilmiş olup, tellallık sözleşmesinde satıcı olarak taşınmaz sahibinin de
imzasının bulunacağına dair bir hüküm yoktur. Bu nedenle, davacı ile davalı
arasında yapılan 30.7.2000 tarihli gayrimenkul tellallık sözleşmesi geçerlidir.
Bu itibarla mahkemece sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek işin esasına
girilmeli, cezai şartla ilgili talep hakkında da BK.nun 161/son maddesinin
hükmü nazara alınmalı ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece
bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının
temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bent gereğince hükmün davacı yararına
( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 97.500.000 lira duruşma
avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 24.9.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
</H4></H4>
Old 29-09-2011, 17:28   #16
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
ORHAN BOZDERE
Alıntı:
tebliğlerin mahkemeleri bağladığına ilişkin elinizde herhangi bir karar var mı? sonuçta yer göstermelerine istinaden ben çok karar buldum ama hiç biri tebliğden bahsetmiyor...

Sayın ORHAN BOZDERE

Elimde karar yok!
Ben görüşümü ve gerekçelerimi arz ettim.

Davanın sonucunu da paylaşınız ki, ben de öğreneyim.

Saygılarımla
Old 29-09-2011, 17:30   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Katkı

Normlar hiyerarşisi kuralı uyarınca alt norm, üst norma aykırı olamaz.

Alıntı:
T.C.

DANIŞTAY

2. DAİRE

E. 2005/2651

K. 2007/2508

T. 5.6.2007

• ANADOLU LİSELERİNE ATANMA ( Şartın Sınav Olduğu - Normlar Hiyerarşisi/Genelge'yle Yönetmeliğin Seçme Sınavına İlişkin Hükümleri Uygulanmayarak Sınavı Kazanamayan Veya Girmeyenlere Öncelik Tanınamayacağı )

• ATANMADA SINAV ŞARTI ( Genelge'yle Yönetmeliğin Seçme Sınavına İlişkin Hükümleri Uygulanmayarak Sınavı Kazanamayan Veya Girmeyenlere Öncelik Tanınamayacağı - Anadolu Liselerine Atanma )

• GENELGE İLE YÖNETMELİK HÜKÜMLERİNİN UYGULANMAMASI ( Sınav Usulü Kaldırılırak Kazanamayan Veya Girmeyenlere de Yönetmelik Hükümlerine Aykırı Biçimde Öncelik Tanınması - Genelge'nin Tümünde Hukuka Uyarlık Görülmediği )

• NORMLAR HİYERARŞİSİ ( Alt Sırada Bulunan Genelge'yle Yönetmeliğin Hükümlerinin Uygulanmamasının Hukuka Aykırılığı )

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelik/m. 5, 7, 12, 17, 18, Geçici Madde 1

Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi konulu 23.08.2005 günlü 2005/73 sayılı Genelge

ÖZET : Dava, davacı Sendika tarafından, "Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi" konulu 23.08.2005 günlü, 2005/73 sayılı Genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce eski mevzuat hükümlerine göre Anadolu Lisesi öğretmenliğine atanmış olup anılan Yönetmeliğin geçiçi 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kazanılmış hakları bulunanların, bu durumda olup da Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik uyarınca, norm kadro fazlası durumunda olanların, 2000 yılı sınavını kazanmış olan öğretmenlerin, dava konusu Genelgenin ( A ) bölümünde ( bu durumda olanlar açıkça belirtilmemiş ise de ) haklarının korunmasının yer alması hukuken doğru olmakla birlikte; yukarıda açıklandığı üzere Anadolu Liselerine atanmada asıl olan "Sınav" olduğuna ve normlar hiyerarşisinde daha alt sırada bulunan dava konusu Genelge'yle Yönetmeliğin seçme sınavına ilişkin hükümleri uygulanmayarak sınav usulü kaldırılmak suretiyle sınavı kazanamayan veya sınava girmeyenlere de Yönetmelik hükümlerine aykırı biçimde Anadolu Liseleri Öğretmenliğine atanma önceliği tanındığı anlaşıldığından dava konusu Genelge'nin tümünde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Davanın Özeti : Davacı Sendika tarafından, "Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi" konulu 23.08.2005 günlü, 2005/73 sayılı Genelgenin, uzun yıllardan beri Anadolu Lisesine dönüştürülmüş olan okullarda çalışan ve okulun Anadolu Lisesine dönüşmesindeki kriterlerin sağlanmasında büyük katkısı olan öğretmenlerin haklarının korunmadığı, diğer taraftan herhangi bir nedenle Anadolu Lisesinde çalışmış olanlara öncelik verilmiş olmasının da eşitlik ilkesine aykırı olduğu hususları öne sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : "Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi" konulu 25.08.2005 günlü, 51735 sayılı ( 2005/73 No'lu ) Genelgenin iptali istenilmiş ise de, bu genelgenin hangi madde veya maddelerinin iptalinin istenildiği açıkça ve anlaşılır bir şekilde belirtilmediği, diğer taraftan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesine göre Ekim-2000 tarihinde yapılan seçme sınavında başarılı olanların atanmasının öncelikli olarak yapılmasının doğal olduğu, kaldıki sınav sonuçlarının 5 yıl için geçerli olduğu hususları öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Danıştay Beşinci Dairesi'nin 26.12.2002 günlü, E:2001/5021 sayılı kararıyla, 05.09.2001 günlü ''Anadolu Liselerine Öğretmen Atamaları'' konulu Genelgenin dava konusu edilen bazı hükümlerinin; ''Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının askıya alındığı, Yönetmelikle getirilen sistemin temel unsuru olan sınav usulünün ortadan kaldırıldığı'' gerekçeleriyle yürütülmesinin durdurulduğu ve bu karara karşı yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca reddedildiği; buna rağmen yaklaşık beş yıldır hiç sınav yapılmadığı; Anadolu liselerine dönüştürülen liseler nedeniyle Anadolu lisesi öğretmeni ihtiyacı artmış ise de beş yıldır sınav açmayarak bu ihtiyacın ortaya çıkmasına idarenin neden olduğu anlaşıldığından, Yönetmeliğin seçme sınavına ilişkin hükümleri uygulanmayarak sınava girmeyenlere de atanma önceliği tanıyan dava konusu Genelgenin iptali gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı Düşüncesi : Davacı sendika, Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi" konulu 23.8.2005 günlü 2005/73 sayılı Genelgenin, Anadolu Liselerine dönüştürülen liselerdeki öğretmenlerin hak kaybına uğradıkları gibi Müktesep haklarınında ihlal edilmesiyle karşı karşıya geldikleri, öğretmenlerin durumunun belirsizlik içinde olduğu öne sürerek iptalini istemektedir.

Anadolu liselerinde eğitim-öğretim hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi için bu okullarda görev alacak öğretmenlerin nitelikleri, seçimi, atama ve yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen "Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelik" Aralık-1999 tarihinde 2507 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anılan Yönetmeliğin 5. ve 6.maddelerinde adaylarda aranılacak genel ve özel koşullar belirlenmiş, 7.maddesinde, "seçme sınavı için Bakanlıkça her yıl ocak ayında ülke genelinde duyuru yapılacağı, ayrıca ihtiyacın karşılanamadığı durumlarda, okulların merkez teşkilatında bağlı oldukları birimlerin önerisi üzerine sınav yürütme kurulunca belirlenecek zamanlarda da seçme sınavı için duyuru yapılabileceği" belirtilmiş, 8.maddesinde seçme sınavı, 10. maddesinde de mülakat uygulama sınavının yapılma biçimi, 12. maddesinde sınav sonuçlarının değerlendirilmesi ve sınav sonuçlarının 5 yıl süre ile geçerli olduğu belirtildikten sonra, 17. maddesinde sınavı kazanan adayların atamalarının Bakanlıkça yapılacağı" hükmü yer almıştır.

Anadolu Liselerinde eğitim ve öğretim üst düzeyde yürütülebilmesi için bu okullarda görev yapacak öğretmenlerin, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun kişiler arasından seçilmesi gerektiğine kuşku bulunmamaktadır.

Bu tür okullarda öğrenim-eğitim hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla liyakatın, ölçütleri önceden belirlenmiş objektif olarak hazırlanmış her yıl ocak ayında yapılacak yazılı bir sınavla belirlenmesi ilgili yönetmelikle belirlendiği halde; bu koşula uyulmadan Anadolu Liselerine naklen öğretmen atanmasına ilişkin koşulların dava konusu genelge ile düzenlenmesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan sebeplerle, dava konusu 23.8.2005 günlü 2005/73 sayılı Genelgenin iptali gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davacı Sendika tarafından, "Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi" konulu 23.08.2005 günlü, 2005/73 sayılı Genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.

Davacı Sendika tarafından; değerlendirme işlemlerinde objektif olmayan kriterler olduğu ve Anadolu Lisesine dönüştürülen okullarda görev yapan öğretmenlere öncelik verilmediği gerekçeleriyle dava konusu Genelgenin iptali istenilmiş ise de; 2577 sayılı Yasanın 20. maddesi gereğince, aynı konuda açılan tüm dosyalardaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esasına geçildi.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelik, Resmi Gazetede yayımlanmamış ise de, davalı idare Anadolu Liselerine öğretmen atamalarına ilişkin düzenlemeyi, yönetmelik düzeyinde gerçekleştirerek Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinde yayımlamak suretiyle kamu oyunu bilgilendirmiştir.

Bilindiği gibi, İdare Hukukunda, normlar hiyerarşisinde yönetmeliklerden sonra gelen genel düzenleyici işlemlerden olan genelgeler, bir yönetmeliğe veya üst hukuk normuna dayalı olarak hazırlanır ve genelgelerle yönetmelik ve / veya üst hukuk normu hükümlerinin, açıklık getirilmek suretiyle uygulamaya geçirilmesi amaçlanır.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmeliğinin 5. maddesinde " Adaylarda Aranacak Genel Koşullar" öngörülmüş ve "Seçme Sınavı İçin Duyuru ve Başvuru" başlıklı 7. maddesinde; seçme sınavı için Bakanlıkça, her yıl Ocak ayında ülke genelinde duyuru yapılacağı belirtildikten sonra anılan maddenin üçüncü fıkrasında; ihtiyacın karşılanamadığı durumlarda, okulların merkez teşkilatında bağlı oldukları birimlerin önerisi üzerine, Sınav Yürütme Kurulunca belirlenecek zamanlarda da seçme sınavı için duyuru yapılabileceği; 12. maddesinde ise sınav sonuçlarının 5 yıl süre ile geçerli olduğu hükümleri yer almıştır.

Anılan Yönetmeliğin "Atama" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasında, sınavı kazanan adayların atamalarının, başarı sıralamasına göre Bakanlıkça yapılacağı; son fıkrasında, başvuruların belirlenen ihtiyaçtan az olması ve / veya yapılan sınavlar sonucunda ihtiyacı karşılayacak sayıda başarılı aday bulunmaması halinde, 7. maddenin son fıkrası hükmü saklı kalmak üzere, ilgili birimlerle Personel Genel Müdürlüğü arasında kurulacak koordine sonucunda öğretmen ihtiyacının karşılanmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınacağı, "Yeniden Atama" başlıklı 18. maddesinde de,kapsama dahil okulların öğretmenliğine atananlardan; daha sonra çeşitli nedenlere bağlı olarak 3 yıl ve daha az süreyle öğretmenlik mesleğinden ayrı kalanlar ile kapsam dışındaki okullarda 5 yıl ve daha az süreyle görev yapanların kapsama dahil okullara atanmak istemeleri halinde, bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşıyor olmaları koşuluyla, aynı türdeki okullara yeniden atanabilecekleri hükümlerine yer verilmiştir.

Yine aynı Yönetmeliğin, geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında; daha önce bu okullarda görev yapmakta iken, herhangi bir nedenle bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanlardan, kapsama dahil okullara yeniden atanmak isteyenler hakkında bu Yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılacağı belirtilmiştir.

Olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve 11.6.2000 günlü, 24076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 23. maddesinin son fıkrasında, Anadolu Liselerine ''sınav''la atanan öğretmenlerin yer değiştirme suretiyle atamalarının, öncelikle aynı tür ve derecedeki okullara yapılacağı öngörülmüştür.

Anadolu Liselerinin, davalı idarenin de savunmasında belirtildiği üzere, öğrencilere bir yabancı dil öğretmek, yurt içinde ve yurtdışında yabancı dilden faydalanarak bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izleyebilmek, öğrencileri ilgi, yetenek ve başarılarına göre yüksek öğretim programlarına hazırlanmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş okullar olmaları nedeniyle bu okullarda görev yapacak öğretmenlerin de 657 sayılı Yasa'da öngörülen kariyer ve liyakat ilkelerine uygun kişiler arasından seçilmesi gerektiği tabiidir.

Bu durumda kamu hizmetinin etkin ve süratli bir şekilde yürütülmesinin sağlanması amacıyla liyakatın, kriterleri objektif olarak belirlenmiş bir yazılı sınavla saptanması gerekmektedir. Nitekim, Milli Eğitim Bakanlığı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelikte; yukarıda anılan maddelerinden de anlaşılacağı üzere, seçme sınavı için Bakanlıkça " her yıl Ocak ayında " duyuru yapılacağı bir zorunluluk olarak öngörülmüş, ihtiyacın karşılanamadığı durumlarda Sınav Yürütme Kurulunca belirlenecek zamanlarda da seçme sınavı için duyuru yapılabileceği; sınav sonuçlarının beş yıl süre ile geçerli olduğu, sınavı kazanan adayların atamalarının ihtiyaç bulunan okullara Bakanlıkça yapılacağı; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanlardan, kapsama dahil okullara yeniden atanmak isteyenlerin de sınava tabi tutulacağı öngörülmek suretiyle Anadolu Lisesi öğretmenliğine atamaların "Sınav" ile yapılması gerektiği kurala bağlanmış olup, Anadolu Lisesine dönüştürülen okullar yönünden de Yönetmelikte istisna öngörülmediğinden bu okullara yine sınavla öğretmen ataması yapılması gerektiği açıktır.

Öte yandan; aynı Yönetmeliğin 17/3. maddesinde de, ancak başvuruların belirlenen ihtiyaçtan az olması ve/ veya yapılan sınavlar sonucunda ihtiyacı karşılayacak sayıda başarılı aday bulunmaması halinde, 7. maddenin son fıkrası hükmü saklı kalmak üzere ihtiyacın karşılanmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınacağı belirtilmiştir. Diğer bir deyişle anılan madde 5 yıl hiç sınav açılmaması sonrasında sınavsız atamaya olanak sağlayan bir genelge çıkarılmasına hukuken izin veren bir hüküm içermemektedir.

Her ne kadar 2000 yılında yapılan seçme sınavından sonra hiç sınav yapılmamış ise de; bu durumun, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin ilgili maddelerinde yer alan emredici hükümler karşısında sınavsız atamayı gerektirmeyeceği kuşkusuzdur.

Dava konusu Genelge'nin ( A ) bölümünün, madde sıralamasında öncelik dikkate alınmak suretiyle, 1. maddesinde, anılan okullarda kadrolu öğretmen olarak görev yapmakta olup, norm kadro fazlası durumunda bulunanların, hizmet puanı üstünlüğüne göre; 2. maddesinde, il içi yer değiştirme isteğinde bulunan/bulunmak isteyen ( 1. maddede sayılanlar dahil ) Anadolu Liseleri öğretmenlerinden, 30.9.2005 tarihi itibariyle 2 yılını doldurmuş olanların, 2005-2006 eğitim - öğretim yılında öğretime yeni başlayacak olan okullara ( aynı hizmet alanındaki öğretmenler, öncelikli değerlendirilmek üzere ) hizmet puanı üstünlüğüne göre; 3 ) Daha önce bu tür okulların kadrolu öğretmeni iken herhangi bir nedenle ayrılmış olanların, Anadolu Liselerinde çalışma süresi üstünlüğüne göre; 4 ) 2000 yılında yapılan seçme sınavı sonucunda başarılı olanların sınav puanı üstünlüğüne göre; 5 ) Resim -Müzik alanlarına ilişkin olarak Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinde çalışma süresi üstünlüğüne göre atanacakların belirleneceği kuralı getirildikten sonra; ( B ) bölümünde, öncelikle, yukarıdaki koşulları taşıyan adaylardan ihtiyacın karşılanamaması durumunda ( 5 ) madde halinde sayılan genel koşulların yanında, I alt bölümde, yabancı dil öğretmenliği için sıralama önceliği dikkate alınarak hangi okul-bölüm mezunlarının atanabileceği, II alt bölümde, ( bu bölümde belirtilen ) alanlarda öğretmen olanların; III alt bölümde, başvuruların değerlendirilmesinde, son iki yıllık sicil notu 80 ve yukarı olanların sicil notu ortalamalarına, 6 madde halinde sayılan hususlar için verilecek puanlar toplamında, puan üstünlüğüne göre atanacakların belirleneceği öngörülmüş; ( C ) bölümünde, A ve B bölüm kriterlerini taşıyan adaylarla, A sınıfı yerleşim merkezleri dışında bulunan okulların öğretmen ihtiyacının giderilememesi halinde; madde önceliği çerçevesinde, 4 maddede sayılmış olanların B-III kriterleri çerçevesinde değerlendirilerek puan üstünlüğüne göre atanacakların belirleneceği kuralı getirilmiştir.

Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmeliğin, adaylarda aranacak genel koşulları düzenleyen 5/d maddesinde, son üç yıllık görev süresi içinde iyi dereceden aşağı sicil almamış olmak koşulu yer aldığı halde, bu maddeye aykırı olarak dava konusu Genelgenin A-3,4, 5. maddelerinde üç yılın ''iki yıl'' olarak öngörüldüğü, yine Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 16. maddesi uyarınca iyi sicil notu 76-89 puanlar olarak hükme bağlandığı halde, Genelge'nin B-4. maddesinde, III. bölümünde, C-1, 2. maddelerinde son iki yıllık sicil notu en az "80" puan alanların atanabilecekleri hususunun düzenlendiği, A-3. maddesinde, Yönetmeliğin 18. maddesinde öngörülen 3-5 yıllık sürelere yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Dava konusu Genelge'de yeterli belirleme yapılmaksızın sınavsız, hatalı uygulamalara yol açacak şekilde düzenlemeler getirilmiştir. Nitekim bakılan davayla aynı nitelikte açılmış olan diğer dava dosyalarının incelenmesinden; adaylığı kaldırılarak 2004 yılında Anadolu Liselerine atanan öğretmenlerin çok kısa bir süre sonra norm kadro fazlası öğretmen olarak dava konusu Genelge uyarınca başka Anadolu Liselerine atandıkları anlaşılmaktadır.

Bu ve buna benzer uygulamalar da, beş yıl sınav açılmayarak fırsat eşitliğinin zedelendiğini göstermektedir.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce eski mevzuat hükümlerine göre Anadolu Lisesi öğretmenliğine atanmış olup anılan Yönetmeliğin geçiçi 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kazanılmış hakları bulunanların, bu durumda olup da Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik uyarınca, norm kadro fazlası durumunda olanların, 2000 yılı sınavını kazanmış olan öğretmenlerin, dava konusu Genelgenin ( A ) bölümünde ( bu durumda olanlar açıkça belirtilmemiş ise de ) haklarının korunmasının yer alması hukuken doğru olmakla birlikte; yukarıda açıklandığı üzere Anadolu Liselerine atanmada asıl olan "Sınav" olduğuna ve normlar hiyerarşisinde daha alt sırada bulunan dava konusu Genelge'yle Yönetmeliğin seçme sınavına ilişkin hükümleri uygulanmayarak sınav usulü kaldırılmak suretiyle sınavı kazanamayan veya sınava girmeyenlere de Yönetmelik hükümlerine aykırı biçimde Anadolu Liseleri Öğretmenliğine atanma önceliği tanındığı anlaşıldığından dava konusu Genelge'nin tümünde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Diğer bir değişle, Yönetmelikte ana kural olarak öngörülen ''sınav''; Genelge ile istisna durumuna getirilmiştir. Ana kuralın ihmal edilmek suretiyle sınavsız atananlarla boş kadroların doldurulmaya çalışılması, sicil, liyakat ve kıdem gibi unsurların Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde dikkate alınmaması sonucu bu okullara atamaları düzenleyen Yönetmelik hükümlerine aykırı bir genelge uygulamaya konulmuştur.

Sayılan asli sakatlıklar dava konusu Genelgeyi uygulanamaz hale getirdiğinden, Yönetmeliğe uygun yeni düzenlemeler yapılması yönünden Genelgenin tümü hakkında iptal hükmünün kurulması gerekliliği doğmuştur.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, dava konusu Genelgenin iptaline, aşağıda dökümü gösterilen ... tutarındaki yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ... vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davalı idarenin yapmış olduğu yargılama giderinin ise davalı idare üzerinde bırakılmasına, posta ücreti avansından artan kısımların istemi halinde, aidiyetine göre taraflara iadesine, 05.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 29-09-2011, 18:04   #18
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Mehmet Saim Dikici
Alıntı:
Normlar hiyerarşisi kuralı uyarınca alt norm, üst norma aykırı olamaz

Elbette

Sayın Dikici,

Yasa ile (BK.m.404),Tebliğ arasında bir sorun yok ki, hiyerarşi kuralına başvuralım!

Alıntı:
olay müvekkilim tarafından yer gösterildikten sorna yer gösterme sözleşmesi imzalatılıyor. söz konusu sözleşmede yeri gören şahsın müvekkilim bilgisi haricinde yeri satın almayacağı, satın alması halinde 3 gün içinde komisyon ücretini ödeyeceği, bu 3 gün içerisinde ödemediği takdirde ise komisyon bedelinin 3 katı cezai şart ödeyeceği hükme bağlanmıştır. söz konusu hükümlere rağmen yeri gören şahıs müvekkilimin bilgisi haricinde yeri satın alıyor ve komisyon ücreti ödemiyor. yani müvekkilim dolandırılıyor


Soru bağlamında eldeki belge BK.404'e uygun mu değil mi?

"Yer gösterme" sözleşmesi başlıklı bir belgeyle "komisyon" ücreti istenebilir mi?

Saygılarımla
Old 29-09-2011, 18:16   #19
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

elimizdeki sözleşme BK. m. 404 'e uygun şu şekild euygun metnin başlığı her ne kdar yer gösterme formu olsa da sonuçta sözleşme hükümlerini içermektedir ve taraflar irade serbestisi kuralına uygun olarak imzalamışlardır. ancak metin BK ya uygun olmasına rağmen söz konusu tebliğe aykırı şöyleki metin ticaret odasınca emlakçılara önerilen metinlerden olmadığı gibi bu metin hazırlandıktan sonra onayda alınmamıştır.
Old 29-09-2011, 18:37   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Elbette

Sayın Dikici,

Yasa ile (BK.m.404),Tebliğ arasında bir sorun yok ki, hiyerarşi kuralına başvuralım!



Soru bağlamında eldeki belge BK.404'e uygun mu değil mi?

"Yer gösterme" sözleşmesi başlıklı bir belgeyle "komisyon" ücreti istenebilir mi?

Saygılarımla

Sayın Metin,

Bir de tersinden düşünelim: Eldeki belgenin adı form olsa bile altında imzalar olup, içeriğinde yer gösterme karşılığı ücret ödeneceği yazılıdır. Bu haliyle belge, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir denilebilir. Yer göstermeyi taahhüt eden taraf edimini ifa etmiş, ücreti istemektedir.

Bu akit tellalık sözleşmesi olmayabilir. Hatta kanunda tanımı yapılan hiçbr sözleşmeye de uygun olmayabilir. Malumunuz bu son halde bile BK.386/2 uygulanabilir.


Alıntı:
A - TARİFİ

Madde 386 - Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.

Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur.

Hakim hukuku re'sen uygular.

Alacaklı verdiği hizmet karşılığı ücretini istemektedir, diye düşünüyorum.

Aksi düşünce adaletin tesisine yardımcı olmayabilir. Bir taraf hizmet verecek, zaman ve emek harcayacak; diğer taraf geçersizlik iddiası temelinde karşılığını ödemeden sebepsiz zenginleşecektir. Buna BK.61 vd. bile engeldir kanaatindeyim.
Old 29-09-2011, 18:43   #21
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın Metin,

Bir de tersinden düşünelim: Eldeki belgenin adı form olsa bile altında imzalar olup, içeriğinde yer gösterme karşılığı ücret ödeneceği yazılıdır. Bu haliyle belge, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir denilebilir. Yer göstermeyi taahhüt eden taraf edimini ifa etmiş, ücreti istemektedir.

Bu akit tellalık sözleşmesi olmayabilir. Hatta kanunda tanımı yapılan hiçbr sözleşmeye de uygun olmayabilir. Malumunuz bu son halde bile BK.386/2 uygulanabilir.




Hakim hukuku re'sen uygular.

Alacaklı verdiği hizmet karşılığı ücretini istemektedir, diye düşünüyorum.

Aksi düşünce adaletin tesisine yardımcı olmayabilir. Bir taraf hizmet verecek, zaman ve emek harcayacak; diğer taraf geçersizlik iddiası temelinde karşılığını ödemeden sebepsiz zenginleşecektir. Buna BK.61 vd. bile engeldir kanaatindeyim.

Somut dosyada dedikleriniz/dediklerim olur mu olmaz mı bilmem ama (şekil-delil durumu vs...) bu yazdıklarınıza tamamiyle katılıyorum.
Old 30-09-2011, 08:28   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Aşağıda sunulan bağlantıdaki 2011 tarihli karar Sayın Av.Mehmet Saim Dikici'nin isabetli görüşünü doğruluyor:

http://www.bariscabuk.av.tr/tr/blog_..._tutanagi.html

Saygılarımla
Old 30-09-2011, 09:27   #23
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı
Alıntı:
Tellallık, komisyonculuk gibi bir hukuki çerçeve yerine, elinizdeki sözleşme çerçevesinde alacağınızı tahsil edebilirsiniz kanısındayım. Yapılan iş yer göstermekten ibarettir. Tellallık veya komisyonculuk değildir.

Sayın Konyalı,
1.Sunduğunuz bağlantıdaki 2011 tarihli kararda 404'e uygun bir sözleşme var..!
2.Soru sahibi meslektaşımız sözleşmenin 404'e uygun olduğu söylüyor (Bilmiyoruz!?).


Alıntı:
olay müvekkilim tarafından yer gösterildikten sorna yer gösterme sözleşmesi imzalatılıyor. söz konusu sözleşmede yeri gören şahsın müvekkilim bilgisi haricinde yeri satın almayacağı, satın alması halinde 3 gün içinde komisyon ücretini ödeyeceği, bu 3 gün içerisinde ödemediği takdirde ise komisyon bedelinin 3 katı cezai şart ödeyeceği hükme bağlanmıştır. söz konusu hükümlere rağmen yeri gören şahıs müvekkilimin bilgisi haricinde yeri satın alıyor ve komisyon ücreti ödemiyor. yani müvekkilim dolandırılıyor

Alıntı:
elimizdeki sözleşme BK. m. 404 'e uygun şu şekild euygun metnin başlığı her ne kdar yer gösterme formu olsa da sonuçta sözleşme hükümlerini içermektedir ve taraflar irade serbestisi kuralına uygun olarak imzalamışlardır. ancak metin BK ya uygun olmasına rağmen söz konusu tebliğe aykırı şöyleki metin ticaret odasınca emlakçılara önerilen metinlerden olmadığı gibi bu metin hazırlandıktan sonra onayda alınmamıştır.

Alıntı:
Av.Mehmet Saim Dikici

Alıntı:
Bu akit tellalık sözleşmesi olmayabilir. Hatta kanunda tanımı yapılan hiçbr sözleşmeye de uygun olmayabilir. Malumunuz bu son halde bile BK.386/2 uygulanabilir

Sayın Dikici,
1)Olay bağlamında 404 kapsamındaki ilişkiye bence 386/2 uygulanamaz.
2)3.HD.E. 2010/12894,K.2010/16291,12.10.2010 tarihli kararı doğrultusunda, 404'e uygun bir sözleşme yoksa, yalnızca "yer gösterme" adı altında bir ücret talep edilemez.

Görüşüm:
1.Her koşulda 404'e uygun bir sözleşme olmalı,
2.Sözleşme,TS 11816 standartında olmalı.

Saygılarımla
Old 30-09-2011, 09:44   #24
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ben
Tellallık, komisyonculuk gibi bir hukuki çerçeve yerine, elinizdeki sözleşme çerçevesinde alacağınızı tahsil edebilirsiniz kanısındayım. Yapılan iş yer göstermekten ibarettir. Tellallık veya komisyonculuk değildir.
Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın Konyalı,
1.Sunduğunuz bağlantıdaki 2011 tarihli kararda 404'e uygun bir sözleşme var..!
2.Soru sahibi meslektaşımız sözleşmenin 404'e uygun olduğu söylüyor (Bilmiyoruz!?).
Sayın Av.Hulusi Metin

Alıntıdaki mesajımı, soruyu "sadece yer gösterme ücreti istendiği" yolunda yanlış anladığım çağlarda yazmıştım. Şimdi ise tellallık ücreti istendiğini anlamış bulunuyorum.

Bu nedenle eski tarihli mesajım sonraki tarihli mesajlarım ile yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır.

Saygılarımla
Old 30-09-2011, 10:03   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Dikici,
1)Olay bağlamında 404 kapsamındaki ilişkiye bence 386/2 uygulanamaz.


Öncelikle saygılarımı sunayım,

Sayın Metin,

Malumunuz, Taraflar arasında BK.404'e uygun bir hukuki ilişki var ise ve akit geçerli ise, tabi ki BK:404 hükümleri uygulanır. Akit, BK.404'e girmiyorsa, hangi sözleşme tipine giriyorsa o sözleşmenin tabi olduğu hüküm uygulanır. Sözleşmenin tipi (hukuki niteliği) belirlenemiyorsa bu durumda BK.386/2 uygulanır. Benim kastım da hiç bir sözleşmeye girmese bile kanun koyucu ilişkiyi dayanaksız bırakmamak adına BK.386/2 çerçevesinde vekalet akdi hükümleri ile donatmıştır. BU itibarla bu olayda da ilişki dayanaksız kalamaz. En kötü ihtimalde BK.386/2 uygulanabilir manasında yazdım.

Taraflar arasındaki ilişki BK:404'e tabi ise zaten sorun olmaması gerekir. İlişki 404'e uygun ama tebliğe aykırı ise, tebliğ kanuna aykırı olamayacağından BK.404 esas alınmalıdır, kanaatindeyim. İlla da tebliğ geçerlidir görüşü kabul gördüğü anda da BK.61 devreye girer.

Yani borçlu her kusurundan mesuldür diyen BK.98'e ve özellikle size saygılarımı sunuyorum.






Alıntı:
Alıntı:
2)3.HD.E. 2010/12894,K.2010/16291,12.10.2010 tarihli kararı doğrultusunda, 404'e uygun bir sözleşme yoksa, yalnızca "yer gösterme" adı altında bir ücret talep edilemez.

Bu görüş, sebepsiz zenginleşme ile ilgili hükümlere ayıp etmiştir.

Saygılarımla.
Old 30-09-2011, 10:09   #26
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Sayın Konyalı, Sayın Dikici,
Veciz nitelikli gerekçeli görüşleriniz,bir başka pencereden de bakabilmek olanağını sağlıyor.
Teşekkürler
Old 30-09-2011, 10:19   #27
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Öncelikle saygılarımı sunayım,

Sayın Metin,

Malumunuz, Taraflar arasında BK.404'e uygun bir hukuki ilişki var ise ve akit geçerli ise, tabi ki BK:404 hükümleri uygulanır. Akit, BK.404'e girmiyorsa, hangi sözleşme tipine giriyorsa o sözleşmenin tabi olduğu hüküm uygulanır. Sözleşmenin tipi (hukuki niteliği) belirlenemiyorsa bu durumda BK.386/2 uygulanır. Benim kastım da hiç bir sözleşmeye girmese bile kanun koyucu ilişkiyi dayanaksız bırakmamak adına BK.386/2 çerçevesinde vekalet akdi hükümleri ile donatmıştır. BU itibarla bu olayda da ilişki dayanaksız kalamaz. En kötü ihtimalde BK.386/2 uygulanabilir manasında yazdım.

Taraflar arasındaki ilişki BK:404'e tabi ise zaten sorun olmaması gerekir. İlişki 404'e uygun ama tebliğe aykırı ise, tebliğ kanuna aykırı olamayacağından BK.404 esas alınmalıdır, kanaatindeyim. İlla da tebliğ geçerlidir görüşü kabul gördüğü anda da BK.61 devreye girer.

Yani borçlu her kusurundan mesuldür diyen BK.98'e ve özellikle size saygılarımı sunuyorum.

Bu görüş, sebepsiz zenginleşme ile ilgili hükümlere ayıp etmiştir.

Saygılarımla.

Alıntı:
404'e uygun bir sözleşme yoksa, yalnızca "yer gösterme" adı altında bir ücret talep edilemez.

Sayın Dikici,

Aslında, bu görüşü de ortada BK.m.404'e uygun bir sözleşme olsa bile yani taraflar usulüne uygun olarak "sözleşme yoluna" girmiş olsalar dahi, salt bu faaliyetin tellallık sözleşmesinin mahiyetinden kaynaklı olarak (tabii mahsusen kararlaştırılmamışsa) ücret talebine hak vermeyeceği şeklinde yormak gerekir. Aracılık için 404 anlamında yazılı olarak anlaşılmış ve fakat aracılık başarıya ulaşmamış da olabilir.

Demek ki, uygun bir sözleşme olmaması, sadece yer gösterme adı altında "BK.m.404 hukuki sebebine dayalı olarak" istemde bulunulamaması anlamına gelecektir.

Saygılarımla.
Old 30-09-2011, 10:29   #28
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan Anlamak için...

Sayın Metin,

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
...
Görüşüm:
1.Her koşulda 404'e uygun bir sözleşme olmalı,
2.Sözleşme,TS 11816 standartında olmalı...

BK m.11: "Akdin sıhhati, kanunda sarahat olmadıkça hiç bir şekle tabi değildir.

Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamış ise akit, bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz."

Sözleşmeye ilişkin olarak kanunun emrettiği bir şekil söz konusu ise; bu şekle uyulmadan yapılan sözleşme butlanla sakattır.

BK m.16: "İki taraf kanunen hususi bir şekle tabi olmıyan bir akdin hususi bir şekilde yapılmasını kararlaştırmışlar ise, akit takarrür eden şekilde yapılmadıkça iki taraf bununla ilzam olunamaz..."

Kanun özel bir şekil şartı öngörmemiş; lakin taraflar aralarında özel bir şekil şartına uymayı kararlaştırmış iseler; bu durumda da kararlaştırdıkları şekle uymaları ve sözleşmeyi o şekle riayet ederek akdetmeleri gerekiyor.

Gayrimenkul tellallığı için kanunda emredilen bir şekil şartı söz konusu:
BK m.404: " ...Gayrimenkul tellallığı akdi yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz."

Böylece gayrimenkul tellallığı da yazılı şekilde yapılmadıkça butlanla sakattır.

132 sayılı TSE Kuruluş Kanunu'nun "Kuruluş ve Gaye" başlıklı 1. maddesine göre: "...Yalnız Türk Standartları Enstitüsü tarafından kabul edilen standartlar "Türk Standardı" adını alır.

Bu Standartlar ihtiyari olup; standardın ilgili olduğu Bakanlığın onayı ile mecburî kılınabilir. Bir standardın mecburî kılınabilmesi için "Türk Standardı" olması şarttır. Mecburî kılınan standartlar Resmî Gazetede yayımlanır...";

aynı Kanun'un "Görevleri" başlıklı 2. maddesine göre: "Türk Standardları Enstitüsünün görevleri şunlardır:...Kabul edilen standartları yayınlamak ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmek, mecburi olarak yürürlüğe konmalarında fayda görülenleri, ilgili bakanlığın onayına sunmak,..."

Bu Kanun muvacehesinde ilgili Bakanlığın (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın) onayına sunulup alınan onayla TS 11816 "Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri-Genel Kurallar" Standardı; R.G'de yayımlanan Tebliğ ile; mecburi "Türk Standardı" statüsündedir.

Anlamak istediğim ise şu; sizce:

TS 11816 Standardında olmayan bir "gayrimenkul tellallığı sözleşmesi" şekle uyulmaması sebebiyle butlanla sakat bir sözleşme midir? Veya?...

Teşekkürler,

Saygılar...


Old 30-09-2011, 10:43   #29
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın Dikici,

Aslında, bu görüşü de ortada BK.m.404'e uygun bir sözleşme olsa bile yani taraflar usulüne uygun olarak "sözleşme yoluna" girmiş olsalar dahi, salt bu faaliyetin tellallık sözleşmesinin mahiyetinden kaynaklı olarak (tabii mahsusen kararlaştırılmamışsa) ücret talebine hak vermeyeceği şeklinde yormak gerekir. Aracılık için 404 anlamında yazılı olarak anlaşılmış ve fakat aracılık başarıya ulaşmamış da olabilir.

Demek ki, uygun bir sözleşme olmaması, sadece yer gösterme adı altında "BK.m.404 hukuki sebebine dayalı olarak" istemde bulunulamaması anlamına gelecektir.

Saygılarımla.


Sayın Güntay,

Şunu belirlememiz lazım:

Biz, somut olaydaki alacaklının alacak iddiasının hukukun hangi kuralına göre haklı olup olamayacağını mı araştırıyoruz, yoksa gösterdiği hukuki sebebin doğru veya yanlış olup olmadığını mı?

Yer gösterme, neticede bir hizmettir. Taraflar bu hizmetin ücret karşılığı olduğunu kabul etmişler. Ortada karşılıklı iradeler mevcuttur. Sorun bu sözleşmenin hukuki niteliğini tayindedir, diye düşünüyorum.

Yer gösterenin ücret talebine hakkı var mıdır, yok mudur sorusunu (Hukuki sebebi hakim re'sen tespit edip, uygulayacağı için) ben,hak iddiasının hukuki dayanağını ortaya koyarak cevaplamamız gerektiği düşüncesiyle fikrimi yazıyorum.

Yer göstermek hizmeti, sözleşmenin adı ne olursa olsun (BK.20 çerçevesinde (ahlaka aykırı, emredici hukuk kaidelerine aykırı veya imkansız bir edim olmadıkça, (ki böyle bir durum yoktur) ) ücrete hak bahşeder, kanaatindeyim. Sözleşme BK.20 dışında herhangi bir nedenle geçersiz ise bu durumda da BK.61 temelinde hak iddiası dinlenir.
Old 30-09-2011, 11:00   #30
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın Güntay,

Şunu belirlememiz lazım:

Biz, somut olaydaki alacaklının alacak iddiasının hukukun hangi kuralına göre haklı olup olamayacağını mı araştırıyoruz, yoksa gösterdiği hukuki sebebin doğru veya yanlış olup olmadığını mı?

Yer gösterme, neticede bir hizmettir. Taraflar bu hizmetin ücret karşılığı olduğunu kabul etmişler. Ortada karşılıklı iradeler mevcuttur. Sorun bu sözleşmenin hukuki niteliğini tayindedir, diye düşünüyorum.

Yer gösterenin ücret talebine hakkı var mıdır, yok mudur sorusunu (Hukuki sebebi hakim re'sen tespit edip, uygulayacağı için) ben,hak iddiasının hukuki dayanağını ortaya koyarak cevaplamamız gerektiği düşüncesiyle fikrimi yazıyorum.

Yer göstermek hizmeti, sözleşmenin adı ne olursa olsun (BK.20 çerçevesinde (ahlaka aykırı, emredici hukuk kaidelerine aykırı veya imkansız bir edim olmadıkça, (ki böyle bir durum yoktur) ) ücrete hak bahşeder, kanaatindeyim. Sözleşme BK.20 dışında herhangi bir nedenle geçersiz ise bu durumda da BK.61 temelinde hak iddiası dinlenir.

Sayın Dikici,

Aynı kanıda olduğumuzu görüyorum.

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Demek ki, uygun bir sözleşme olmaması, sadece yer gösterme adı altında "BK.m.404 hukuki sebebine dayalı olarak" istemde bulunulamaması anlamına gelecektir.

Bu görüşümü (hakim hukuku re'sen uygular kuralına göre) taraf/davacı nazarından değil hakim/mahkeme nazarından ifade ettim zaten.

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Emlakçı ile imzalanan yer gösterme sözleşmelerinde süre roni Meslektaşların Soruları 7 27-11-2020 19:53
nafakayı ortak mülkün kirası gösterme Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 07-03-2011 11:01
Anayasa 38. md ve idarenin kanıt gösterme zorunluluğu var mıdır? Ekin EKŞİ YILMAZER Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 3 02-01-2011 11:49
Kiracının Evi Gösterme Zorunluluğuna Aykırı davranması Av.E.Fırat Kuyurtar Meslektaşların Soruları 1 12-06-2007 20:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10416794 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.