Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Bir Rüya...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-06-2007, 01:15   #1
Doomswar

 
Varsayılan Bir Rüya...

Öncelikle açtığım ilk konu olduğunu vurgulamak ister yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmayı bir borç bilirim.




Güneşin yansımalarını çekiyoruz içimize. Yılların verdiği yorgunluğu bir an olsa bile atamıyoruz üstümüzden,tüm duygularımız esir ediliyor altın parmaklıkların arkasına, ne zaman büyük görmeye çalışsak hayatı o zaman anlıyoruz ne kadar küçük bir beyin olduğunu.
Düşünüyor, boğuşuyor, savaşıyoruz. Aydınlık dünyanın karanlık insanları gibi hissediyoruz kendimizi. Bakıyor fakat görmüyoruz. Bazen kendimizi ufuk çizgisi olarak görüyor, insanların bizi izlemesini istiyoruz sadece o boş bakışları görmek için…
Bir gece çok garip bir rüya gördüm. Etrafımda kendilerine hayat diyen insanlar vardı. Kötü kötü bakıyorlardı tertemiz kalbime oysa ben onlara tüm içtenliğimle yaklaşmak istiyordum. Insanlardan bir tanesi yanıma yaklaştı elinde kalem vardı “Al bunu” dedi.Kalemi elime aldım kalem bir anda yılana dönüştü korktum yere bıraktım. Yılan sürünerek topluluğun arasına karıştı. Kalemi veren sinsice gülüyordu. Amacına ulaşmış beni korkutmayı başarmıştı.
Sadece gözümü kırptım ve bir anda topluluk beş kişiye düşüvermişti hepsiyle konuşmam gerektiği geçti içimden neden o kadar insan arasında kalan o beş kişiydi?
Birincisine gittim.Gülümsedim.Bana bir kitap uzattı.Kitap yeşil kapaklı ve siyah sayfalıydı. Çok mutlu oldum, kitabı aldım kapağını kaldırdım.Kitabın ilk sayfasında “Bu senin karanlık geçmişin.” Yazıyordu.Şaşırdım ve biraz okumaya başladım bir tane sayfa çevirdim sayfada yaptığım bütün iyilikler yazılıydı. Sayfada gözüme bir yazı çarptı.Yazıda; “Sen kırılmış kalpleri onarmaya çalıştın.” Diyordu.Bana göre bu bir iyilikti.Sinirlenip kitabı yere fırlattım.Üstümden o şaşkınlığı ve siniri attıktan sonra ikincisine gittim.Bana bir çanta uzattı.Çantayı korku içerisinde açtım, içi para doluydu. Hemen çantayı kapattım ve karşımdaki insana geri vererek bunu alamayacağımı söyledim.Karşımdaki sinirlendi ve tam bana elini kaldırmışken ortadan kayboldu.Ne olduğunu anlamaya çalışırken yerde attığım kitap ışıldamaya başladı.Kitabı aldım,ışığın çıktığı sayfayı açtım.Siyah bir sayfa üzerinde “Sen hak etmediklerini almadın.”yazıyordu.Büyük bir şaşkınlık çöktü üzerime ama neden siyah sayfa? Kitabı bırakmadan devam ettim.
Üçüncüsü(ki bu en enteresanıydı); Şeytana benziyordu hatta sanırım şeytandı.İçimde var olan anlamsızlıklar yerini dualara ve yardım isteğine dönüşmüştü.Şeytan kılıklı olan “Ben senin dostunum kim sana ne yaparsa arkandayım senin benden başka kimsen yok”dedi.Şeytan kılıklı olsa da iyi biridir diye düşündüm.Teşekkür edip boynuna sarıldım.Rüyamda yalnızdım ve bana destek olması gereken birilerine ihtiyacım vardı.Gözümden bir gözyaşı damlası omzuna damladı o an her taraf ateş aldı dostum gözlerimin önünde yanıyordu hem de bağıra bağıra, çığlıklar atıyordu acınası bir sesle.Ateşin içine atlayıp onu kurtarmaya çalıştım fakat hareket edemiyordum sadece ağlıyordum.Hiç bir şey yapamamanın yenilgisi içinde üzülürken kitap tekrar parladı.Parlayan sayfayı açtım ve yine bir kara sayfa.Sayfada büyük bir yazı yazıyordu; “ Kötülere bile yardım etmek istedin.Düşmanını dost belledin.”
Artık dayanamadım benim yilik olarakördüğüm her şey kara sayfalara yazılıyordu ve bunlar benim kara geçmişim olarak karşıma çıkmıştı. Kitabı fırlattım ama kitap olağan üstü bir şekilde bana geri döndü. Tekrar kitabı yerden aldım.
Dördüncü kişiye gittim.Küçük sevimli bir kız çocuğu ve elinde de bir demet papatya.Yanına yaklaştım papatyaları bana uzattı çiçeği aldım,sarılıp öptüm,teşekkür ettim.Gözlerini bana doğru dikti ve bir anda büyük bir karartıya dönüştü çok büyük olmuştu adeta devlerin deviydi. Gözlerine baktım gözlerinin etrafı bembeyaz, göz bebeği de kıpkırmızıydı. Elimden çiçekleri aldı.Boğuk bir sesle; ”Onları kopardım! Öldürdüm! Senide koparıcam öldürücem.” Dedi. Korkusuzca karşısına dikildim ve “Elinden geleni ardına koyma yoksa ben seni öldürücem” dedim.Bir andan kafamdan içeri girdi resmen içimde onunla savaşıyor,çok fazla acı çekiyordum.Uzun bir süre sonra kafamın içinden bir böcek olarak çıktı ve onu öldürmem için tek yapmam gereken üstüne basmaktı. Yapamadım onu öldüremedim. Büyük bir hızla koşarak kaçtı. O an onu öldürmediğim için kendimle grur duydum. Kitap yeniden ışıldadı.Işıldayan sayfayı açtım. Yine siyah bir sayfa ve büyük bir yazı daha… “Vicdanına hükmedemedin,zarar veremedin.”
Vicdanıma hükmedememek bir yana ama “Zarar veremedin” cümlesi neydi? Zarar verememek kötü bir şey miydi?
Beşinci kişiye doğru yöneldim.Karşımda çok yaşlı ama nur yüzlü bir teyze.Bastonu kırılmış. Teyze benden kırılmış olan bastonunu onarmamı istedi nasıl oldu bilmiyorum bastonuna dokununca bir anda baston yenilendi. Teyze çok mutlu olmuştu. Ağlamaya başladı,elleri titriyordu.Bana dualar etti sonrada teşekkür daha sonra uzaklaşmaya başladı kitaba baktım hala ışıldamıyordu hemen teyzenin arkasından koştum,bana doğru döndü. O’na “Teyzecim neden sen diğerleri gibi değişmedin bana zarar vermeye çalışmadın?” diye sordum.Teyze güzel bir tebessümle yüzümü okşadı derken bastonunu yere düşürdü almak için eğildim ama baston o kaçan yılana dönüştü teyze onu istercesine baktı yüzüme çünkü o onun tek dayanağıydı.Onun için yılanı tuttum hem de sıkıca tam teyzeye uzatırken yılan bir anda kalem oldu fakat teyzenin bastona ihtiyacı vardı.Teyze benden kalemi aldı daha sonra da kitabı.Bir şeyler yazmaya başladı.Yazısını bitirdikten sonra kitabı kapattı ve bana verdi.Kitap yine ışıldamaya başladı ama o kadar güzel ışıldıyordu ki insanın gözlerini alıyordu bu ışıldama diğerlerinden çok farklıydı ama benim artık umudum kalmamıştı herhalde teyzede siyah sayfalar yaptığım iyiliği yazmıştı.Kitabı açtım ve şok oldum çünkü sayfa bembeyazdı.Kitabın sayfasında şunlar yazılıydı;
Ay,güneşin önünü kapatmış oğul.Güneş’e dokunma elini yakarsın,Ay’a dokunma kirlenirsin.Hayata karışma seni yutar kaybolursun.
Senin yaptığın iyilikler gün gelir siyahın olur. İnsanoğlu iyilik anlamaz oğul, seni kullanmak için olmadık teklifler sunarlar sen seni dinleyip kabul etmediğinde kötü olursun oğul, senin için canını verecek insan çoktur gün gelir senin göz yaşını bile kıskanır seni yenmek için olmadık yöntemler denerler unutma insanoğlu bu oğul, senin kıymetini değerini anlamış insanlar sana iyilik meleği gibi görünür sana papatyalar verirler sevgini kıskanırlar, gücünü bilmeden enin savaşır kaybederler oğul bana gelince benim acılarım iyiliklerimden,güzel düşüncelerimden, kendimi hiçe sayıp başkalarına yardım ettiğimden,ölümüm ise öldürmeye kıyamadığım zehirli böcektendir. Hayat senin değerini bilemez sen ne kadar iyi olursan o kadar kötü olursun oğul.
Saygılarımla

K.T


Old 07-06-2007, 12:21   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yazınızı okudum, paylaştığınız için teşekkürler.

Ama vermek istediğiniz mesajı anlayamadım. Kötülüğü salık vermiyorsunuz, ama iyiliği de önermiyorsunuz. Hatta neticesinde zarar öngörüyorsunuz. Yazınızın bir yerinde de hayata karışma, seni yutar diyorsunuz.

Doğma nedenimiz, ölünceye dek yaşama sebebimiz, en yararsız seçenek olan, "yaşamdan kaçmak" olamaz, desem, ne düşünürsünüz ?

Saygılarımla...
Old 07-06-2007, 12:45   #3
medenikal

 
Varsayılan

Hayata karışma derken;

Yaptığın iyiliklerin de karşılığını alamayabileceğini; yaptığın kötülüklerin de bir karşılığı olabileceğini; gerçekler le görünüşler arasında büyük uçurumlar olabileceğini;

Karşılık almak için yapılan iyiliğin ,geri dönüşünün olmayabileceğini; karşılığında beklentilerin olumsuza dönüşebileceğini anlatmaktadır.

Temsili bir anlatımla ; ortaya konulan fikrin ana teması;iyilik ve kötülük hayat arenesında ayrılmaz bir birliktelik içinde ayrı kulvarlarda var oluşlarını sürdürürler.

Şeytan ve melek kavramları da ,bu temel döngünün temsilcileri olarak alınır.

İnsanoğlu da kendisine sunulan , yada kendisi ile aynı zeminde var olan bu temsilciler ile ; öyle veya böyle ,bir uzlaşma veya reddetme ölçeğinde yaşamını devam ettirir.

İşte karışma iyi ve kötünün iç içe girmesidir.Ayrıl mayacak derecede bir görünmesi; karışarak rengini belli etmemesidir.

Mevlana Hazretlerinin ifade ettiği gibi;

Ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol;

Beyin farklı; görünüş farklı;

Davranış farklı ,söz farklı;

Sözde değil Özde ol dedikleri bu olsa gerek..............
Old 07-06-2007, 12:54   #4
Doomswar

 
Varsayılan

Sayın Av.Şehper Ferda Demirel;
Burada vermek istediğim mesaj siz ne kadar iyi olursanız o kadar kötü olursunuz idi.Konuyu biraz açayım isterseniz.
Toplumuzda iyi olmak demek insanların istediği gibi davranmak görüşüdür.Yazımın bir bölümde Adamın biri bir para uzatıyor ve siz hak etmediğinizi düşünerek o parayı almıyorsunuz ve siz o insan için kötü kelimesiyle sıfatlandırlıyorsunuz sizin söyleminizde ne iyiliği tavsiye ediyorsunuz ne kötülüğü cümlesi yer almaktadır bunun kendimce cevabı ise yeri gelince iyi olmak yeri gelince kötü olmaktır zaten bununla bağdaşan bir olay vardır yazıda yaşlı teyze böceği ezmiyor fakat o böcek yaşlı teyzeyi öldürüyor.Hayata karışmama konusunda size katılıyorum elbetteki yaşam amacımız yaşamdan kaçmak olamaz zaten böyle bir düşünceye sahip olsak yaşamanın bir anlamı olmuyor bu bölümü bütün kötüleri iyi yapamazsın,dünyayı tek başına değiştiremezsin içinde bulunduğun ortamda elinden gelenin en iyisini yapmalısın felsefesinden yola çıkarak yazdım.Umarım açıklamalarım yeterli olmuştur yazıyı okuduğunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için sonsuz teşekkürlerimi iletiyor saygılarımı sunuyorum.
Old 07-06-2007, 12:55   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın medenikal,

Açıklamalarınızı ilk mesajı okurken ben de görüp anladım, yine de ayrıntılı olarak sembolleri açtığınız için teşekkürler!

Benim anlamadığım, "verilmek istenen mesaj, yani nihai anlam". Son paragrafı okursanız (üstelik "bilen" sesin öğüdüdür bu paragraf) :



Alıntı:
Ay,güneşin önünü kapatmış oğul.Güneş’e dokunma elini yakarsın,Ay’a dokunma kirlenirsin.Hayata karışma seni yutar kaybolursun.
Senin yaptığın iyilikler gün gelir siyahın olur. İnsanoğlu iyilik anlamaz oğul, seni kullanmak için olmadık teklifler sunarlar sen seni dinleyip kabul etmediğinde kötü olursun oğul, senin için canını verecek insan çoktur gün gelir senin göz yaşını bile kıskanır seni yenmek için olmadık yöntemler denerler unutma insanoğlu bu oğul, senin kıymetini değerini anlamış insanlar sana iyilik meleği gibi görünür sana papatyalar verirler sevgini kıskanırlar, gücünü bilmeden enin savaşır kaybederler oğul bana gelince benim acılarım iyiliklerimden,güzel düşüncelerimden, kendimi hiçe sayıp başkalarına yardım ettiğimden,ölümüm ise öldürmeye kıyamadığım zehirli böcektendir. Hayat senin değerini bilemez sen ne kadar iyi olursan o kadar kötü olursun oğul.

Belki 1 no.lu mesajımdaki soruyu neden sorduğum daha bir anlaşılır olur.


Saygılarımla...
Old 07-06-2007, 13:02   #6
medenikal

 
Varsayılan

Sayın Demirel;

Genel bütünün anlatımının; benim algılarımda oluşturduğu izlenimin ; bakış açım, düşünce tarzım ile ifadesidir yazdığım.

Yoksa yoruma elverişli rüyanın her bireyde farklı bir değerlendirme oluşturabileceği de açıktır.

Her okuyan farklı bir çağrışım kuracaktır.Benim anladığım ile rüyayı gören kişinin yorumu da çok farklı olacaktır.

Algıda seçicilik kavramı bu olsa gerek; herkes özünde ne görürse ; onu okur kanaatindeyim.
Old 07-06-2007, 13:11   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Şiirin şairden bağımsızlaşıp herkeste farklı bir algılamaya kavuşacağına ve her okuyanda başkalaşacağına , bunun mümkün ve belki de olması gereken olduğuna inanıyorum.

Ama düz yazı için aynı düşünceyi ileri süremeyeceğim. Yazarın vermek istediği mesajın düz yazı metni içinde sembollerle kuşatılsa bile, nihayetinde verilmek istenenin açık seçik oluşu karşısında, iletilen ana tema yazardan bağımsızlaşmaz, bütün okuyuculara ulaşır, bu nedenle yazarının sorumluluğu daha fazladır diye düşünüyorum.

Şimdi doomswar'u yazdığına pişman etmek değil amacım Yalnızca ulaşılan çıkarımların tümünün rengini siyaha dönmesinin, hele son paragraf metninin tamamının ve en son cümlenin mefhum-u muhalifinin olanaksızlığını düşünerek, siyah görünümlerle savaşmak, niyetim

Saygılarımla...
Old 07-06-2007, 13:25   #8
Doomswar

 
Varsayılan

Sayın Demirel;
Emin olun yazdığımdan pişman olmadım aksine yazılarınız beni çok sevindirdi çünkü ortada bir düşünce varsa ve bu yazı hakkında iyi veya kötü bir yorum yazılmışsa o yazı amacına ulaşmış insanları düşünmeye sevketmiştir diye düşünüyorum.Kanımca ve okurların söylemleri dahilinde bu yazı okuyanın iç dünyasına göre şekillendirilebiliniyor siz büyük üstadlarım hayatı görmüş ve çıkabilecek durumlara karşı hazırlıklı vaziyete tekabül etmiş durumdasınız bu bakımdan size bütün dünyayı istisna gözetmeden kendi yaşamınıza uygun hale getirebilirmisiniz desem ne düşünürsünüz yani bütün kötüleri iyi yapabilirmisiniz,oturmuş karaterleri ve düşünceleri yıkıp yerine yenilerini inşa edebilirmisiniz? Albert Einstain önyargıları yıkmak atomu parçalamak kadar zordur. demiştir bence insan zihnine oturmuş düşünceleri yıkmak daha zordur diye düşünüyor Saygılarımı sunuyorum.
Old 07-06-2007, 13:39   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Einstein'in sözüne katılıyorum

İşte yazarın misyonu da zoru başarmak olmalı diyorum

Tekrar tebrik ediyorum.

Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05430889 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.