Baba'nın boşanma davası esnasında (veya hemen öncesinde) muvazaalı g.menkul satışına karşı dava

(O), (A) ve (B)'nin oğludur.

(A) ve (B) 2008 yılında mahkeme kararı ile boşanıyorlar.

Bu davadan hemen önce veya dava esnasında (Bu konuda müvekkil emin değil.) (B) adına kayıtlı yazlığı babası (X)'e satış yolu ile devrediyor.

(A)'nın iddiasına göre boşanma davasında kendisine herhangi bir mal kaptırmamak adına bu işlem muvazaalı olarak yapılmıştır.

(A), kendi adına nafaka veya tazminat talebinde bulunmuyor, sadece çocuğu adına iştirak nafakası istiyor ve mahkeme bu yönde hüküm kuruyor.

(B) aradan geçen 3-4 yıla karşın herhangi bir nafaka ödemesinde bulunmuyor.

(A), çocuğu (O) adına velayeten vekaletname çıkartıp muvazaalı satışın iptali yönünde dava açılmasını talep ediyor.

- Satışın boşanma davasından önce veya sonra olmasının muvazaaya ilişkin bir etkisi var mı ? Yoksa bu süreçte satışın (B)'nin babası (X)'e olması muvazaaya karine olması için yeterli mi?

- Davalı olarak (B) ve (X) birlikte gösterilecek,doğru mu ?

- Elde herhangi bir tapu kaydı olmadan söz konusu davayı açıp mahkemeden tapu müdürlüğünden ilgili evrakları isteyerek satış olgusuna dair içi kısmen boş bir dilekçe vermek sıkıntı oluşturur mu ?

Konu hakkında değerli meslek büyüklerimin görüş ve önerilerini bekliyorum.

Sayın eser_29
Diğer dava şartlarından önce ben zamanaşımı konusuna değinmek istiyorum.Mahkeme kararı olan 2008 den önce satış işlemi yapıldığından İİK 284 gereği 5 yıllık zamanaşımı sözkonusu.Farklı yollardan nafakayı tahsil etmenezi öneriyorum.Kolay gelsin.

Muvazaada zamanaşımı yok diye biliyorum.

Doğru biliyorsunuz, hatırlatma için teşkkürler.BK da muvazalı işlemin iptali hakkında süre belirtilmemesinden İİK na atıfen yorumda bulundum.

Zamanaşımı konusunda sorun çıkmayacağını düşünerek konu hakkındaki yorumunuz/düşünceniz ne olur ?

Bir kaç yargıtay kararından sonra yorum yapayım.
1- YHGK T:18.02.2004 2004/15-18E. 2004/82K.
Tasarrufun iptali davasının önkoşullarından birisi borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olmasıdır.demektedir.

2- YHGK 19.06.2002 E.2002/15-495 K:2002/528
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, borçlu hakkında alınmış geçici kesin aciz belgesinin bulunması şarttır...Yapılan haciz tutanağında borca yeter mal bulunmaması üzerine haciz tutunağı geçici aciz belgesi olarak kabul edilir.

3- Y.4ND T:15.02.1999 E.0998/4647 K:1999/490
Dava muvazaya dayalı iptal davasıdır.(BK18)....Devam eden tazminat davası sözkonusudur...Davacıların bu davadaki amacı tazminat davası sonucu hak kazanacakları alacaklarını tahsil edebilmek için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır...Davacının tazminat miktarınının tam olarak belirlenmesini beklemeye gerek yoktur.Aksi halde, davalının malını kaçırması nedeniyle davacıların alacağı kararın uygulama olanağı kalmayacaktır.Alacağına dayanak yapılan o olayın gerçekleşmiş olması yeterlidir.O halde danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda inceleme yapmaksızın henüz doğmuş bir alacak olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerektirmiştir.

Bu durumda icra takibi başlatmanızı gerekli işlemleri yapmanızı, tahsil söz konusu olmazsa iptal davasını açmanızı öneririrm.İcra takibinde taşınmaz araştırması yaptıktan sonra, eğer taşınmaz devredildiyse kime,devir hakındaki bilgileri de alarak davanızı açarsınız.
Davalı B va X birlikte gösterilir.
X in, B nin babası olması İİK 280/2 durumu bildiği farz olunur.
Biraz karışık oldu ama umarım faydalı olmuştur.

"Tasarrufun iptali davasının önkoşullarından birisi borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olmasıdır."

Borcun doğumundan kasıt davanın açılması mı yoksa davanın karara bağlanması mı ?

Olayımızda (X), eşi ile anlaşmazlık yaşamaya başladıktan itibaren henüz dava açılmadan ileride ne olur ne olmaz kaygısı ile bu malı sattı ise örneğin muvazaaya dayalı tasarrufun iptali istenemez mi ?

Boşanma Davası açılmadan evvel satış ile dava açıldıktan sonraki veya dava bittikten sonraki muvazaalı satışların ne gibi farklılıkları olabilir ?

Borcun doğumundan kasıt davanın karara bağlanmasıdır.
İkinci sorunuzun cevabı 3, yargıtay kararına göre istenebilir.
Üçüncü sorunuzun cevabına gelince,bence herhangi bir fark yoktur.Ancak siz henüz takip açıp borcu kesinleştirmeden, dava sonuçlanmadan tasarrufun iptalini isteseniz ve bu tassaruf iptal edilirse ve henüz siz alacağınızı almadan taşınmaz gerçek bedelle muvaaza olmadan satılırsa işiniz daha zor olacaktır.Ancak takip kesinleştikten sonra açtığınız iptal davasında alacağınızı daha kolay alırsınız.