|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-06-2004, 06:07 | #1 |
|
Aile Konutu - Hükmün İşleyişi
Merhaba arkadaşlar,
TMK.m.194.- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur. İrdeleme : Konutun "aile konutu "olarak özgülenmesi ; 1)diğer eşin yararınadır 2)her iki eşin yararınadır 3)alacaklının aleyhinedir. Soru : 1)Hüküm uygulamada nasıl işleyecek ? 2)Diğer eşin "şerh" talebiyle mahkemeye başvurması aile içi huzursuzluk yaratmaz mı? |
17-06-2004, 08:32 | #2 |
|
Bir seçenek daha ekleyelim mi?
4) Alacaklinin (kiralayanin mi? yoksa diger alacaklilar mi? ) yararinadir. ! |
17-06-2004, 08:35 | #3 |
|
Hükmün getiriliş amacına bakmak lazım. Hemen hemen daima evin koca tarafından kiralandığı veya malikinin koca olduğu düşünülürse ,konutu elden çıkartarak ortak hayata son vermeyi düşünen koca karşısında karıyı korumak hedeflenmiş sanırım. İlerideki nafaka ve tazminat iddiaları için de mülkiyete konu konut bir güvence oluşturuyor.
Eşya hukuku bakımından ise yeni bir şerh ve ilginç bir sınırlama yaratılıyor. Düzenlemenin, gayrı menkuller üzerinde tasarruf hakkını sınırlayan ve şerhle üçüncü kişilerin iyiniyetini de ortadan kaldıran etkisi var. Alacaklılar bakımından ise böyle bir şerhin değeri olacağını sanmıyorum. Yani girişilecek takip sonucu böyle bir gayrımenkul haczedilebilir, paraya çevrilebilir. |
17-06-2004, 08:49 | #4 |
|
Meskeniyet
Katılımınız için tşk.
cebri icra - meskeniyet - aile konutu... |
17-06-2004, 17:31 | #5 |
|
Saniyorum serhin bir boyutu daha var. Kocanin ölümü halinde sag kalan esin serhle kuvvetlendirilmis aile konutunda kalmasi önem arz etmez mi?
|
17-06-2004, 17:39 | #6 |
|
II- edinilmis mallara katilim söz konusu ise, konutun ortak sahipligi noktasinda eslerden birinin ölümü halinde sag kalan esin mirasin paylasimindaki durumu acisindan da önem arz etmez mi?
Ya da söyle diyelim Tapu kütügünde ölen esin adina kayitli bir tasinmazin paylasimi ile serhli tasinmazin paylasimi noktasinda fark olur mu? |
17-06-2004, 18:27 | #7 |
|
Yasakoyucunun istenci ...
"... aile konutunu
devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. |
18-06-2004, 08:18 | #8 |
|
Şerhin miras hukukunun içine geçecek bir etkisi bence olamaz. Miras hukukunda terekeden hariç tutularak belli mirasçılara belli malların geçebilmesi veya üzerinde intifa hakkı kurabilmesi için bunun vasiyet veya miras mukavelesinde yer alması gerekir. Ölümle birlikte şerh göz önüne alınmaksızın paylaşım yapılmalıdır.
|
19-06-2004, 05:59 | #9 |
|
kapsama alanı
konutun "aile konutu" olarak özgülenmesinin amacı, sağ oldukları sürece, malik olmayan eşi ötekine karşı korumak mı ?
|
19-06-2004, 12:24 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kanun Gerekçesi:
Bir kanun maddesi:
Bir yorum: Aile konutu başlığı taşıyan 194 madde, aynı şekilde bir eşin eylem ve işlemlerine karşı diğer eşin korunması amacıyla getirildi. 194. madde 1. fıkrasına göre; ”Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz .” Örneğin, erkeğin bir dairesi var ve ailenin orada oturması özgülendi, birlikte oturuyorlar. Daha sonra aralarında sürtüşme çıktı ve adam “ben seni gecekonduda bir göz evde süründüreyim” diyerek evini sattı. Bu durumda kadın ve çocuklar büyük zarara uğrayacak. İşte 194. madde ile bunun önüne geçilmek istendi. Eş, diğerinin izninin almadan aileye tahsisi ettiği konutunu devredemez veya kira yoluyla kullanılıyorsa diğer eşe danışmadan kira sözleşmesini feshedemez, ya da ev üzerinde bir takım sınırlı ayni haklar kuramaz. Sükna ya da intifa hakkı gibi haklar da diğer eşe zarar verici işlemler olduğundan, aile konut üzerinde bu durumu sarsıcı haklar kuramaz. Konutun sahibi olan veya konutu kiralayan eş bu işlemler için diğer eşin açık rızasını almak zorunda. İkinci fıkraya göre; “rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.” Zaten hakimin evlilik birliğine müdahalesi istemeye yönelik hükümler var yasada. Bu konuda özel bir yetki verilmiş. Üçüncü fıkraya göre; “Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. ” Bu şerh “aile konutu olduğu” şerhidir. Bir üçüncü kişi bu konutu almaya niyetlendiğinde, bunun aile konutu olduğunu bilecek ve diğer eşin izni olmadan yaptığı devralma işleminin diğer eşin izin vereceği belli oluncaya kadar askıda ve izin vermezse tamamen geçersiz olacağını düşünerek bu işlemi yapmaktan vazgeçebilecek. Dördüncü fıkrada, bununla bağlantılı bir düzenleme var. Bu, büyük ölçüde koruma sağlayan yeni bir düzenleme. “Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, -yani konut eşlerden birine ait değil- sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralanana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş, diğeri ile müteselsilen sorumlu olur .” Burada çok önemli ve Borçlar Hukuku genel ilkelerine aykırı bir düzenleme getirildiğine tanık oluyoruz. Evlilik birliğinin ve diğer eşin korunması pahasına yasa koyucu bu istisnayı öngörmüştür. Sözleşmede imzası bulunmayan taraf, tek yanlı bir bildirimle taraf haline geliyor. Herhangi bir davaya v.s. gerek yok. Bu bildirimin kiralayana ulaşmasıyla hukuki sonuçlar o andan itibaren doğuyor. Bunun sonucu olarak, gerek tahliye davası açılması, gerek tahliye taahhüdü verilmesi ve gerekse kiralananla ilgili diğer işlemlerde iki eş birlikte hareket edecekler. Eşlerden birinin rızası hilafına diğer eşin yaptığı işlem geçerli olmayacak. Böyle tek başına bildirimde bulunmakla sözleşmenin tarafı olma durumu, sözleşme özgürlüğü, irade özerkliği ilkelerine uymayan ve yasayla getirilen bir taraf olma hakkı. Sadece taraf olup bir takım yetkiler kazanmış olmakla kalınmıyor, aynı zamanda kira ilişkisinden doğan borçlardan da müteselsilen sorumlu sayılıyor--------------MEDENİ YASA DEĞİŞİKLİKLERİ TOPLANTILARI Tarih : 1 Şubat 2002,Konuşmacı konuk: Prof. Dr. Şeref Ertaş (DEÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi) Bir diğer yorum: Aile konutu ile ilgili düzenleme; Tapu Sicili’ne itimat prensibini bertaraf etmez. MK 1023. maddesine göre “Tapu Kütüğü’ndeki Sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur”. Örneğin taşınmazın maliki eş şerh bulunmayan bir aile konutu üzerinde bir banka lehine ipotek tesis ederse, bankanın iyi niyeti korunur ve ipoteği geçerli olur. Bankanın iyi niyeti MK 3. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyetin” varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz. Banka, bir gerçek kişinin konut olarak maliki olduğu taşınmazını bankaya devretmesi veya üzerinde ipotek tesis etmesi halinde; bu kişinin evli olup olmadığını veya evli olduğunu bilse dahi konutun aile konutu olup olmadığını araştırmak zorunda değildir. Ancak kişinin evli olduğunu bilmesi halinde; “iyi niyet” tartışmalarından kaçınmak için diğer eşin yazılı iznini istemesi uygun olur. Keza diğer eşin bankaya başvurup konutun aile konutu olduğunu, taşınmazın satılmasına veya üzerinde ipotek tesisine rızası olmadığını bildirmesi halinde artık bankanın iyi niyetinden söz edilemez. Diğer eşin açık rızası -ispat açısından yazılı rızası- yoksa; diğer eşin rızasını haklı bir sebep olmaksızın vermemesi halinde, eş hakimin müdahalesini isteyebilir. Örneğin aile konutunun maliki eş; çocuğunun tedavisi için bankadan ipotek karşılığı kredi almak zorunda ise hakime başvurabilir. Hakimin müdahalesi ipotek tesisine izin şeklinde olacaktır. Bir kişinin diğer eşin rızasını almadan aile konutunu bilerek devralması veya lehine ipotek tesisi ve diğer eşin karşı çıkması halinde devir veya kısıtlayıcı ayni hak hüküm ifade etmez ise de burada bu devir veya ipoteğin mutlak butlanla geçersiz olduğu ileri sürülemez. Diğer eş daha sonra icazet vermek suretiyle işlemi başından beri geçerli kılabilir. Aile konutunun maliki olmayan eş, Tapu Kütüğü’ne konutla ilgili şerhin verilmesini isteyebilir. Başvuru halinde Tapu Memuru malik olmayan eşten, malik olan eşle halen resmen evli olduklarını kanıtlayan nüfus kayıt örneğini, bu konutta birlikte yaşantılarını sürdürdüklerini apartman yöneticisinden ve muhtardan belgelemesini isteyecektir. Bir taşınmazın aile konutu olarak Tapu’ya şerhi halinde artık üçüncü kişilerin iyi niyetinden söz edilemez. Diğer şerhlerden farklı olarak –örneğin kira şerhi gibi- aile konutu şerhinden sonra gelmek üzere dahi olsa; taşınmazın devri veya üzerinde ipotek tesisi gibi işlemler yapılamaz. Buna karşılık; aile konutu şerhinden sonra, malikinin borcundan ötürü taşınmaza haciz konulabileceği gibi, taşınmaz icra yoluyla da satılabilir. ------------YENİ MEDENİ KANUN’UN BANKALARI İLGİLENDİRENBAŞLICA FARKLI DÜZENLEMELERİ(*) Prof.Dr. SEZA REİSOĞLU |
30-03-2012, 09:44 | #11 |
|
Boşanma kesinleştikten sonra aile konutu iddiası..?
Merhaba Arkadaşlar,
Bir kaç meslektaşımla tartıştığımız bir konuyu foruma taşıyarak görüşlerinizi almak istedim. Bir boşanma davasında müvekkilim (kadın) tapuda kendi üzerine kayıtlı evinden, davalı kocasının şiddeti ve kötü muamelesi sebebiyle ayrılmak (kaçmak) zorunda kaldı ve ardından boşanma davasını açtık. Dava sırasında iki kez tedbir kararı aldırarak davalıyı evden uzaklaştırdık. (Daha doğrusu uzaklaştıramadık çünkü davalı karara rağmen evde oturmaya devam etti, şikayet ettik vs.) Sonuçta dava bitti, müvekkil davalıdan boşandı ve karar kesinleşti. Davalı; dava sırasında aile konutu iddiasında bulunmadı, hali hazırda mal rejimi tasfiyesi davası da açmadı ve evin tapu kaydında "aile konutu şerhi" yok. Ancak davalı halen evde oturuyor ve evi boşaltmamakta kararlı. Bu durumda ben; "Men'i Müdahale" davası açılması gerektiğini düşünüyorum, Bir arkadaşım; "fuzuli işgal sebebiyle tahliye davası" açılması gerektiğini söyledi, Diğer bir arkadaşım ise; "ev üzerinde aile konutu şerhi bulunmasa bile aile konutu olarak sayılması gerektiği bu sebeple karar kesinleşmiş olmasına rağmen davalıyı evden çıkaramayacağımızı" söylüyor. Sizce hangisi doğru? Fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevineceğiz. Şimdiden teşekkürler... Saygıyla... |
30-03-2012, 09:56 | #12 | |||||||||||||||||||
|
Men'i müdahale davası açmalısınız. Zira fuzuli işgal, malikin izni ve iradesi olmaksızın yapılan işgaldir. Somut durumda evden çıkmayan eş, "fuzuli şagil" değildir ve malik eş ile evliliklerinde birlikte oturdukları evden çıkmaya zorlanacaktır. Boşanmanın gerçekleşmiş ve kesinleşmiş olduğu gerçeği karşısında da "aile konutu şerhi bulunmasa bile aile konutu şerhi sayılması gerekir" şeklindeki düşüncenin herhangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Saygılarımla.. |
30-03-2012, 12:06 | #13 | |||||||||||||||||||
|
Aile konutu şerhinin uygulanış biçimine ilişkin paylaşımlarınıza katılamayacağım. 1. Aile konutuna şerhin konulması, halihazırda tapu sicil müdürlüklerine başvuruyla değil, dava yoluyla olmaktadır. Siz eski uygulamayı ifade etmişsiniz. bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/showp...&postcount=723 Ayrıca önceki uygulamada, arsa vasfını haiz bir taşınmaz söz konusu olduğunda da tapu sicil müdürlükleri ilgili yerlere yazılar yazarak söz konusu taşınmazın "aile konutu" olarak özgülenmiş olup olmadığını soruyor, aile konutu olduğu sonucuna varılırsa şerhi işliyor idi. 2. Eşlerden birinin aile konutu şerhi için dava açması durumunda, aralarında herhangi bir anlaşmazlık o ana kadar mevcut değilse bile o andan itibaren olması muhtemeldir ancak burada, malik olan eşin olgun ve yapıcı davranması, hakkaniyetli değerlendirmede bulunması kendisinden beklenir. Saygılarımla.. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aile Konutu Yargıtay Kararları | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 54 | 12-11-2019 21:55 |
Aile Konutu Şerhi | berrin leyla | Meslektaşların Soruları | 21 | 05-03-2015 16:18 |
Aile Konutu Şerhi | Avukat Kamer Akgül | Meslektaşların Soruları | 8 | 17-07-2009 12:38 |
Aile Konutu Şerhi | Avukat Kamer Akgül | Meslektaşların Soruları | 9 | 20-02-2007 22:49 |
inançlı işlem/aile konutu/boşanma | hidayet | Meslektaşların Soruları | 0 | 29-12-2006 11:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |