Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Türkiye Kadın Temsilinde 165. Sırada

Yanıt
Old 04-02-2007, 14:36   #1
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan 'Kadından Temsilci Olmaz Mı'

Türkiye 187 ülkede yapılan araştırmaya göre kadın temsilinde 165.sırada yer alıyor.İlk sırayı meclisinin %50 si kadın parlamenterlerden oluşan Ruanda alırken;Türkiye'nin geçmeyi başarabildiği ülkelere bakıldığında durum içler acısı:Türkiye(4,4),İran(4,1),Vanuatu(3,8),Haiti(3, 6),Tongo(3,4)...

Türkiye iki önemli seçimi yakın dönemde yaşayacak ama bu seçimlerde kadın gene YOK sayılıyor.Türkiyeli kadınlar Avrupa parlamentolarındaki hemcinslerine gıpta ile bakıyorlar.

'Olumlu ayrımcılık,cinsiyet kotası' gibi çağdaş fikirleri reddeden iktidar ve muhalefet partileri,adaylığın parti liderlerinin iki dudağı arasında olduğu ülkemizde,bu seçim döneminde de kadınlara yeterince temsil hakkı verilmeyeceğinin sinyallerini şimdiden veriyorlar.

Bu gidişe hepberaber dur diyebilir miyiz?Yapabileceğimiz birşeyler var mı?Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim.

Saygılarımla...
Old 12-02-2007, 18:21   #2
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan '128 Yıllık Erkek Başkan Tercihi'

Geçen ekim ayında yapılan baro seçimlerinde 74 ilden 71'inde erkek avukatlar başkan oldu.Türkiye barolarında kayıtlı avukatların yüzde 32'si kadın,yüzde 68'i erkek.Yani üyelerinin yüzde 32'si kadın olan barolarda kadın başkanla temsil oranı sadece yüzde 4'de kaldı.İstanbul Barosunda 128 YILdan beri TEK BİR KADIN BAŞKAN seçilemedi.Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi kadınlar,aynı eğitimi aldığı erkek meslektaşlarının arasında da kendilerine yönetimde yer bulamadılar.......


Saygılarımla.......
Old 12-02-2007, 19:53   #3
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan 'Geleceğimiz İçin Bir İmza'

'Siyasette Kadın Erkek Eşitliği İçin Kota'kampanyası Türkiye Kadın Dernekleri Fedarasyonu'nun internet sitesinde hala devam ediyor.Kampanyaya
www.tkdf.org.tr adresinden katılabilirsiniz.


Saygılarımla.......


Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi,kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir.Yaşamak demek faaliyet demektir.Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken,diğer bir organı işlemezse,o sosyal toplum felçlidir.
M.KEMAL ATATÜRK
Old 24-02-2007, 20:32   #4
Av.Görkem TURGUT

 
Acil ''Daha Fazla Kadın Meclise Girsin''

''HEDEF 8 MART'A KADAR 100BİN İMZA''

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği tarafından Alsancak,Kıbrıs Şehitleri yolunda başlatılan imza kampanyasında 2 saat içinde 1000 imza toplandı.Ancak kadınların mecliste daha fazla yer alabilmesi için imzaların,8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Ankaraya ulaştırılana dek çok daha fazla sayıya ulaşması bekleniyor ve gerekiyor.Kadın Kuruluşları Birliği,özellikle kadınları ve toplumda eşitliği savunan her kesimden insanı,Türkiyenin dört bir yanında düzenlenen imza kampanyasına katılmaya çağırıyor.Kampanyaya eşitliği ve adaleti savunan erkeklerde,hemcinslerine örnek olmak adına katılabiliyorlar.


Saygılarımla......
Old 02-03-2007, 16:24   #5
Hekimbaşı

 
Varsayılan Kotanın yararı olmaz, zararı olur

Sn.görkemm,

Çok önemli bir konuyu ele almışsınız, ancak ben konuya bambaşka bir noktadan yaklaşacağım.

Konu önemli, çünkü nüfustaki oranıyla temsil her düşünce için bir hak. Düşüncelerin insanların sosyo-ekonomik konumu, entellektüellikleri, ve cinsiyet, dil, din, ırk gibi niteliklerinden bağımsız olmaları düşünülemeyeceğine göre, teorik olarak bir mecliste de üyelerin % 50 sinin kadın olması beklenirdi. Ama değil.

İşaret ettiğiniz seçim yasası, siyasi partiler yasası ve parti tüzükleri bir yana; bunun başka nedenleri var bence.

Öncelikle sosyo-ekonomik nedenlere değineyim. Kaç tane kadın şirketi var mesela? Kaç tane kadın çiftçi, kadın pazarcı, kadın genel müdür? Hiçbirinde % 10 dan yukarı çıkamazsınız. Baksanıza, kadın baro başkanı bile olmamış hiç. Bunun nedenleri bambaşka bir tartışma konusu ve çeşitli yönlerini tartışmaktayız zaten. Ama temsilde adalet o kadar da soyut bir kavram değildir. Kimlerin meclise gireceği üç aşağı beş yukarı bellidir. Toplumun ileri gelenleri, erk sahipleri, etkin mesleklerin önde gelenleri, meslek örgütlerinin başkanları, büyük sermaye ve çiftlik sahipleri, yetkin ve deneyimli bürokratlar, toplumu söylemleriyle peşinden sürükleyebilecek liderler, vs, vs. Bunlar arasında kadın yoksa, mecliste de kadın olmasını bekleyemeyiz.

Bir başka nedene daha değineyim. Aşağı yukarı her partinin kadınlardan aldığı oy erkeklerden aldıklarından çok farklı değildir. O oyların alınması için harcanan çabalar da ekonomik olarak rol oynayanlara yönelir, yani çalışanlara. Çünkü onların düşünceleri diğerlerinden daha etkindir ve çalışmayanları etkiler. Bağımsız olarak ücretli çalışanların kaçta kaçının kadın olduğu da meydandadır. Buradan da kaybettik, değil mi?

Öte yandan, her partinin kadın kolları vardır. Buraları vatandaşı ikna edip partilerine oy verdirmek için çalışırlar. Ama hiç bir tanesinin 'ben bu kadar oy kazandırdım / kazandırırım, onun için beni aday listesine koymak durumundasınız' diyenini duyduk mu? Hayır; çünkü bazı partilerin kadın kolları bu konudan çok uzakta, uzayda gezer ve oy filan kazandıramazken, gerçekten oy kazandıranlarında da konu, erkeklerini seçtirmek olmaktadır. Bu ikinci grubun, eşi dururken kendisinin seçilmesini talep etme durumu zaten hiç olmamıştır. Buradan da bir çıkış noktası bulamadık.

O zaman, kota tanımamızın ne yararı olmasını bekliyoruz? Güç dengesinin gerektirdiğinin dışında bir meclis kurulması gerçekten işimize yarar mı? Örneğin, bu yolla seçilen vekiller eskilerinden daha mı az 'liderin iki dudağı arasında' olurlar sizce? Hayır, tam tersi; çünkü arkalarındaki kitle daha zayıf, hatta hiç yoktur.

Meclisler toplumun sosyo-ekonomik, kültürel açıdan farklı kesimlerinin çıkarları arasında dengeyi sağlayan mekanizmalardır. Bunu gözetmeksizin kurduğunuz bir meclisin ihtilal meclislerinden farkı kalmaz. Yararı da en çok onlar kadar olur.

Bu nedenlerle 'kota' ve 'pozitif ayırımcılık' kavramlarına karşıyım. Çözüm, kadının iş hayatına daha fazla atılması, daha fazla ücretli, bağımsız çalışan haline gelmesinde yatmaktadır. Kota yönünde harcayacağımız çabayı seçim yasası, siyasi partiler yasası ve parti tüzüklerinin demokratikleştirilmesine harcamamız daha akılcıdır. Demokratikleşme sağlandığında, kadınlar da en azından iş hayatındaki ağırlıkları kadar ve arkalarında yer alan gücün kendilerine verdiği güvenle mecliste temsil olanağı bulurlar. Süs niteliğinde veya kota nedeniyle değil; orada bulunmak hakları olduğu için.

TBMM nin öyle kotalar, tehditler, yerli veya yabancı baskılar nedeniyle biçimlenmesini kabul edemem. Bundan belki de 250 yıl sonra ancak gerçekleşebilecek birşeyi (Bkz. Batı demokrasileri, orada bile olması gereken % 50 yok) bugünden zorlayarak yaratılacak dengesizliklerin topluma çıkacak faturasını hiç de ödemek istemem. Eğer bunun o kadar da haklı, doğru ve yararlı olduğunu düşünüyorsanız, buyrun bir kadınlar partisi kurun derim. Ama lütfen tüzüğüne dikkat edin; demokratik ve sürekli denetlenir olsun.

Umarım bu görüşüm imza sayınızı azaltmaz, çünkü çabanızın iyi niyete dayandığımdan kuşkum yok. Kolay gelsin.

Saygılarımla,
Old 22-04-2007, 13:31   #6
Av.Görkem TURGUT

 
Karar "Kota Koymak Devletin Anayasal Görevidir"

Sayın Hekimbaşı;

Uzun zamandır kendi açtığım konuya bakma imkanım olmamıştı,o yüzden yazımın biraz geç kaldığının farkındayım.

Siz kadınların temsilci olarak seçilememesinin nedenlerini büyük ölçüde kadınlarımızın sosyo-ekonomik durumuna bağlamışsınız.Ancak ben bu fikrinize katılamayacağım.Kadınlarımızın toplumdaki ekonomik durumundan çok sadece "böyle gelmiştir,böyle gider"zihniyetinden dolayı kurum ve kuruluşların yönetiminde yer bulamadığını düşünüyorum.Kadın avukatlarımızın baro başkanlığı seçimlerinde arka planda kalması bunun en açık örneklerinden biridir.Sizce kadın avukatlarımız erkek meslektaşlarından-ki kendileri aynı zamanda dört sene beraber okudukları sınıf arkadaşlarıdır-daha eğitimsiz,daha donanımsız ve ekonomik açıdan daha zayıf mıdır ki bu kadroda da yok sayılmışlardır?

Sizinde belirttiğiniz gibi;kimlerin meclise gireceği,kimlerin yönetimde yer bulacağı aşağı yukarı bellidir,ve seçim sistemi bu şekilde devam ettiği müddetçe kadınlarımız tabiri caizse"ağzıyla kuş tutsa"bile meclise giremeyeceklerdir.Milletvekilleri,eğitim almış,ekonomik bağımsızlığı olan,kendilerine güvenen insanlardır-en azından olmalıdır-.Bu özelliklere sahip bir kadın grubu yok değildir,sadece bu özelliklere haiz erkeklere oranla sayıları daha azdır(bu azlığın sebebi de ayrı bir tartışma konusudur)

Konuya bakıldığında seçim dönemlerinde aday listeleri hazırlanırken-listeli seçim sistemi adaletsizliğin bir diğer boyutudur-adayların ekonomik durumlarına,eğitim durumlarına bakıldığını düşünmek insanı en azından oy verirken vicdani olarak rahatlatabilir.Ancak sizde biliyorsunuz ki ülkemiz gibi demokrasi bilincinin tam olarak yerleşemediği ülkelerde listeler hazırlanırken başka özelliklerde önem kazanıyor.Bu durumda devletin en etkin ve en önemli kurumunun başına,hiçbir niteliğe haiz olmayan insanlar gelebiliyor.

Siz kota konulmasından çok-bundan 250 sene sonra bile olsa-kadının meclisteki yerini doğal oluşumlarla almasını savunmuşsunuz.Ancak gereken şartlar sağlanana kadar önlemler almak devletin anayasal bir görevidir ve devlet fiili eşitsizliği hukuki yolları kullanarak gidermek zorundadır.Kadın erkek eşitliğinin kağıt üzerinde kaldığı bir ülkede demokrasiden ve bireysel haklardan söz edilemez.

Kota sebebiyle yeterli düzeyde kadın vekil bulunan bir meclisin ancak darbe meclisleri kadar faydalı olabileceği görüşüne de katılmıyorum.Kadın vekillerin süs niteliğinde ve kota nedeniyle değil,hak ettikleri için o mecliste bulunacağına inanıyorum.Bu ülkenin eğitimli,aydın,ülkesini seven birçok kadını,onlar gibi olmak isteyen birçok genç bayanı var.Onları yönetimden uzak tutmaya çalışmak ne onlara,ne hemcinslerine,ne karşı cinslerine,ne de bu ülkeye herhangi bir fayda getirmeyecektir.Aksine kadınlara yol açmak faydalarını düşünerek bu fikrin arkasında duran benim gibi insanların bile aklına gelmeyecek bir çok fayda sağlayacaktır.

Kota elbette siyasi temsil sorununu kökünden çözmeyecek,ancak bize bu kısır döngüde yeni bir açılım kazandıracaktır.Çözülmesi gereken sorunların bir boyutu olarak kota hep gündemde kalacak ve şu anda yaptığımız gibi bu sorunlar hep tartışılacaktır.Bir an evvel kotadan kurtulup kadın erkek temsili eşitliğini doğal yollardan sağlama ihtiyacını bize hatırlatacaktır.Kota sonucu meclise giren vekiller de bu olguların üzerine eğilerek,bunun çözülmesi için en büyük çabayı gösterecekler.

Ayrıca devletin en yüce makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamında,gerçekten bu görevi hak edebilecek bir hemcinsimizi görmek,hepimizin en büyük arzusudur.Umarım Cumhuriyet tarihimizde bir ilk gerçekleşir.


Saygılarımla.......
Old 20-09-2008, 12:10   #7
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan "Ruanda Meclisi’nde kadınlar erkekleri geçti "

İç savaş ve salgın hastalıklarla boğuşan Orta Afrika ülkelerinden Ruanda’da pazartesi günü yapılan seçim sonuçlarına göre,80 sandalyeli meclisin 44’üne kadınlar oturacak.Böylelikle Ruanda,kadın vekil sayısının,erkek vekillerden fazla olduğu ilk ülke olacak.Kadın milletvekili sayısının daha da artabileceği söyleniyor.Çünkü mecliste engelliler ve gençlere ayrılan üç kontenjan da kadınlara gidebilir.Ruanda’da,1994’teki soykırımda 100 gün içinde azınlık konumundaki Tutsiler’den yaklaşık 800 bin kişi ve çok sayıda ılımlı Hutu,yine Hutu milislerce öldürülmüştü.Soykırım sonrası kabul edilen anayasada ise kadın milletvekilleri için yüzde 30’luk bir kota oranı belirlenmişti.Ruanda son seçim öncesinde,dünyada kadınların en yüksek oranda temsil edildikleri ülkeydi.

Erdoğan Ruanda’yı örnek vermişti

Ruanda,Türkiye gündemine,2007 genel seçimlerinin ardından oturmuştu.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,TBMM’de kadın kotası isteyen Ka-Der Başkanı Hülya Gülbahar’a “Sen Ruanda mı olmak istiyorsun,buyur ol” demişti.


http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=130331,5
Old 05-12-2008, 19:08   #8
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Bugün Türk kadınlarının milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazanmasının 74. yıldönümüydü. 5 Aralık 1934'ten sonra kurulan ilk meclisteki kadın temsili ile kadınların taşıdığı duyarlılık ile bugünkü arasında dağlar var. Bugün mecliste gördüğümüz tek tük kadınlar kadın zihniyetine sahip değil genellikle, yoksa nasıl kadın ve çocuk istismarına seyirci kalırlardı? Kadınlar erkekleşerek erkek dünyası olarak tasarladıkları toplum yaşamına girmeyi seçtiler. Kadın düşünüşü, duyarlılığı olmadıktan sonra kadının mecliste temsil edilebildiğini söylemek olanaksız. Ama yine de birkaç kadın temsilcimiz var kadın duyarlılığına sahip olan, savaşımdan vazgeçmeyen. Onlara ismini vermeye gerek duymadan teşekkür ederim.
Old 28-04-2009, 08:38   #9
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

56 ilin kadın milletvekili yok! 14.01.2009

2009 yılında kadın milletvekilleri TBMM'de sadece 25 ili temsil ediyor. Meclis çatısı altında: Adana, Ağrı, Aksaray, Ankara, Aydın, Balıkesir, Batman, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Samsun, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Trabzon ve Van dışında kalan 56 il için hiç kadın milletvekili bulunmuyor.
http://www.teksatir.com.tr/teksatir/...kili_yok_.aspx
Old 04-05-2009, 10:04   #10
Av. Seda Üstün Tuğ

 
Varsayılan

8 mart dünya kadınlar günü dolayısıyla okuduğum şehrin yerel bir kanalında tv programı yaptık,ülkemizde kadınlarımızın neden erkeklere oranla daha pasif olduğunu tartıştık.benim araştırdığım konulardan birise kadının ülkemiz siyasetindeki yeriydi.sayın görkem ve hekimbaşı yazdıklarında haklılar kendi çaplarında.her ne kadar birbirilerini desteklemeselerde.benim görüşüme göreyse kota sistemi bir yere kadar uygulanmalıdır;çünkü sınır aşıldıktan sonra kota sistemi uyuşukluğa ve hep bir beklentiye neden olacaktır.ister istemez kadınlarımızı tekrar pasifleştirecektir.ancak kadınlarımızı aktif siyasete sokabilmek için kota sistemini benimsemek oldukça yararlı olacaktır.fakat bunun süreli olması gerekir.belirli süreler için kullanılacak bir sistem olmalıdır.öte yandan kadınlarımızın siyasette yer alamamasının arkasında daha birçok neden olduğunu düşünmekteyim.örneğin siyasi partilerin kadın kollarının yaptıkları eylemler sosyalbir faaliyet olarak görülmekte;siyasi bir faaliyet olarak görülmemektedir.siyaset erilken,sosyallik dişil olarak algılanmaktadır.işte yanılgı burada başlamaktadır.ayrıca bütün kadın mülletvekillerimizi kastettmeyerek söylüyorum;ama siyasi faaliyetler için de yer alan bayanlarımızın birçoğunun maddi imkanı çok fazla veya arkalarında önemli destekçileri var.ya bir yönetici eşi ya da bunların akrabaları oluyorlar.bu da yanlış bir alışkanlıktır bana göre.eğitim seviyesini yükseleterek ve kadınlarımızı cesaretlendirerek onların siyasal katılımını artırmalıyız.mesela bazı avrupa ülkelerinde uygulanan fermuar sistemini kendi ülkemizde uygulasak sizce kadınlarımızın meclisteki sayısını biraz olsun artıramaz mıyız?bunların hepsi elbetteki alternatif yöntemlerdir.ülkemizde kadınlarımızın üzerindeoldukça fazla yük vardır.biraz da gelenekleşmiş yapıdan dolayı.bu nedenle siyasi faaliyetler için öncelikle kadınlarımıza zaman verilmeli..yani onların yükünü azaltacak şekilde zaman tanınmalı ve 'kadın işi';'erkek işi' ayrımını ortadan kaldırmamız gerekmektedir.bu konu üzücü olduğu kadar zordur da.haklarını sadece 8 martta hatırlayan kadınlar olarak,daha çok yazar,konuşuruz;ama cesaretlenmediğimiz ve her şeyi yapacak gücümüzün olduğunu fark edemediğimiz sürece sınırlarımızı zorlayamayız...unutmamak gerekir ki hemen hemen her toplumu değiştirenlerin başında kadınlar gelir.çoğu devrim hareketleri kadınların öncülüğünde ortaya çıkmıştır.çoğu eylemler kadınların buluşlarıdır(molotof kokteyli,zincire bağlanmalar)birçok savaşın seyrini değiştirmeye yardımcı olmuşlardır(nene hatun).bizde güç vardır ve bizi durduranlar aslında ne toplum,ne gelenekler ne de erkeklerdirbizi durduran ve yine yolumuzu kesenler sadece bizleriz..korkaklığımız..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? iustinianus Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 24-04-2008 14:28
Türkiye interneti Av. Hulusi Metin Teknoloji ve Bilgisayar 1 08-07-2006 12:30
Ağla Türkiye !!! Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 10-03-2004 10:25
Türkiye Ab`ne Girebilirmi Gelecegin Hukukcusu Hukuk Sohbetleri 3 19-08-2002 17:15
A.Ş. nin Temsilinde ''konu'' İle Sınırlamanın Etkisi Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 0 23-05-2002 12:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05002809 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.