Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İlamın Kalemde Tebliği - Tebliğ Edilmeden Temyiz

Yanıt
Old 24-04-2007, 12:45   #1
bsdbsdbsd97

 
Varsayılan İlamın Kalemde Tebliği - Tebliğ Edilmeden Temyiz

Merhaba meslektaşlar bir sorum olacak bilgisi olanlar yorum yazarsa sevinirim.

Hukuk Mahkemesinde verilen karar henüz tarafımıza tebliğ edilmeden yani gerekçeli kararı tebliğ almadan yargıtayda temyize gidebilirmiyiz. Böyle bir temyizde sorun çıkarmı. Kararın içeriğini biliyorum ancak tarafıma henüz tebiğ edilmedi. Acil....
Old 24-04-2007, 12:50   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Davalı mısınız davacımısınız, karşı tarafa tebliğ edildi mi, edilmedi mi, eksik harcı var mı, yok mu, kısa karar mı yoksa gerekçeli karar mı verildi, bilmiyorum ama mesele size tebliğ de ise kaleme gidip kararı tebellüğ edin...
Old 24-04-2007, 13:11   #3
bsdbsdbsd97

 
Varsayılan davalı

Davalı tarafın vekiliyim, karar yüzüme arşı verildi.. Sorum gerekçeli karar tarafıma tebliğ edilmeden temyiz edebilirmiyim? Hakim kalemde tebligatı almama veya bana tebliğ yapılmasına izin vermiyor ama gerekçeli kararı okudum sadece tebligat tarafıma henüz yapılmadı. Bu dosya ile birlikte tebliğe göndereceğim başka dosyalar var bu yüzden beraber temyiz etmek istiyorum. Tebliğat gelmeden temyiz edebilirmiyim.
Old 24-04-2007, 13:19   #4
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Eğer harç yatırılması gerekmiyorsa ( veya eksik harç bedelini yatırmayı düşünürseniz ), kapıdan kapıya teslim posta hizmetinden yararlanıp ( masrafını siz karşılayarak ) aynı gün gerekçeli kararı tebellüğ eder,temyiz işlemlerine başlayabilirsiniz.
Old 24-04-2007, 13:26   #5
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Tebliğat gelmeden temyiz edebilirmiyim.
Somut olayda temyiz süresinin "gerekçeli kararın tebliği" ile başladığı anlaşılıyor. (HUMK.m.432,c.2:" Temyiz süresi, ilamın usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar.")

Hak doğmadan hakkı kullanamazsınız.
Saygılarımla...
Old 24-04-2007, 14:17   #6
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Hakim kalemde tebligatı almama veya bana tebliğ yapılmasına izin vermiyor

Neden izin vermiyor? Bence kalemde tebliğ almak için ısrarcı olun, madem sizin için bu kararı bir an önce temyiz etmek önemli...

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1997/2 - 669

K. 1997/855

T. 22.10.1997

• TEMYİZ SÜRESİNİN BAŞLANGICI ( Kararın kalemde tebliği )

• TEBLİĞ TARİHİNDE TAHRİFAT ( Temyiz süresinin başlangıcı )

• TEMYİZ SÜRESİ

.......
ÖZET : Gerekçeli kararın, taraf vekilleri ve mahkeme kaleminde tebliğ edilmesi geçerlidir ve temyiz süresinin işlemeye başlaması yönünden yeterlidir.
Kararın üst tarafına yapılan tebliğ tarihin de tahrifat yapılarak tarihin değiştirildiği anlaşıldığına göre; temyiz süresinin başlangıcı olarak gerçek tebliğ gününün esas alınması gerekir
Old 24-04-2007, 14:22   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Tebliğ işleminin temyiz edebilmekte etkili olacağını düşünmüyorum: Karar kendisine tebliğ edilemeyen taraf, diğer taraf veya dava arkadaşının elinden gerekçeli kararı görüp, temyiz nedenlerini belirleyip, temyize başvurabilir. Bu durumda usule aykırı bir husus bulunmamaktadır.

Ancak bu acil temyiz dosyayı hızlandırmaz; dosya halihazırda temyiz etmiş olan tarafa da tebliğ edilene kadar Yargıtay'a gönderilmez kanısındayım. Benim bu düşüncemin aksini iddia edecek olanlar, beni değil, Yazı İşleri Müdürlerini ikna etsinler. Yönetmelikte "tebliğ edilir" diyor.

Saygılarımla
Old 24-04-2007, 14:33   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan bsdbsdbsd97
Merhaba meslektaşlar bir sorum olacak bilgisi olanlar yorum yazarsa sevinirim.

Hukuk Mahkemesinde verilen karar henüz tarafımıza tebliğ edilmeden yani gerekçeli kararı tebliğ almadan yargıtayda temyize gidebilirmiyiz. Böyle bir temyizde sorun çıkarmı. Kararın içeriğini biliyorum ancak tarafıma henüz tebiğ edilmedi. Acil....


Bir haktan doğmadan feragat etmek mümkün değil, ama yasanın verdiği bir hakkı lehinize olan sürelerden vazgeçerek önceden kullanmak, neden mümkün olmasın? Hatta şöyle bile düşünebiliriz, kararla birlikte vakıf olduğunuz temyiz hakkınıza dair sürelerden , kendi aleyhinize ve karşı yan lehine vazgeçmiş oluyorsunuz. Kararı temyiz ettiğiniz gün de, temyiz harcını yatırdığınız gün olacak. Siz benim dilekçem hazır, harcını alın, temyiz ediyorum dedikten sonra, hayır yanıtı verilemez. Temyiz dilekçenizin geçersiz sayılmasına neden olacak bir gerekçe de bulamadım. Yargıtay incelemesinde de tebliğ edilmemiş karar temyiz edilemez denemez, zira en geç temyiz dilekçenizi verdiğiniz gün, karara vakıf olmuşsunuz demektir.

Siz temyiz dilekçenizi verin, tebligat sizin sorununuz değil.

Saygılarımla...
Old 24-04-2007, 14:49   #9
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

*Meslektaşlarıma katılıyorum. Ancak kararın tebliğine ilişkin tebligat parçası dosyaya girmeden dosyanın Yargıtay'a gönderileceğini sanmıyorum.
*Tebliğ gerçekleşmeden temyizden feragatin mümkün olmadığına ilişkin pek çok yeni tarihli Yargıtay kararı bulunduğunu da hatırlatmak isterim.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
1996/2-565
Karar No.
1996/715
Tarihi
23.10.1996
ÖZET
HUMK. 432. MADDESİNDEKİ "... TEMYİZ SÜRELERİ, İLAMIN USULEN TARAFLARDAN HERBİRİNE TEBLİĞİ İLE İŞLEMEYE BAŞLAR." HÜKMÜ YER ALMIŞSA DA, BU MADDE TAMAMEN TEMYİZ SÜRESİNİN HANGİ TARİHTE BAŞLAYACAĞINA İLİŞKİN OLUP, NİHAİ KARARIN TEFHİMİ İLE TARAFLAR YÖNÜNDEN DOĞAN TEMYİZ HAKKININ VARLIĞINA ETKİLİ DEĞİLDİR.
Old 24-04-2007, 14:55   #10
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Öncelikle posta yolu ile tebliğ almadan temyiz edilebilir mi sorusunu inceleyecek olursak;
1 - HUMK da belirtilen arkadaşların değindiği (HUMK.m.432,c.2:" Temyiz süresi, ilamın usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar.") maddesi "hak düşürücü" süreye ilişkindir. Mantık gereği; gerekçeli kararın yazıldığı, kalemdeki dosyadan okunduğu bir durumda illa tebliğinin beklenmesine gerek yoktur. Bunun yanında hiçbir hakim, hiçbir prensip kararı da gerekçeli kararı kalemden tebliğ almanıza engel teşkil etmez. Eğer böyle bir usule izin verilmiyorsa, "avukat hakları merkezini" arayarak (baronuzda varsa) yardımlarını isteyin, büyük ölçüde çözüm olacaktır.
2 - Bir diğer husus ise, tebliğ almadan temyiz etmenizin durumu değiştirmeyeceğidir. Zira anladığım kadarıyla zira tebligat çıkmış.Bu durumda ne yaparsanız yapın kalem memurunu tebligat parçası dönmeden dosyayı yargıtay'a göndermeye ikna edemezsiniz.Ve eğer gerçekten tebligat çıkmışsa da tebligat parçasının dönmesi gerekir, bu konuda malesef seçimlik hakkınız mevcut değil diye düşünüyorum.

Amacınız tebligatı beklemeden temyiz etmek ama tebligatı beklemeden temyiz etseniz bile, gerekçeli kararın karşı tarafa tebliğ edilmesi sonrasından tebligat parçasının dönmesini, onun temyiz süresinin geçmesini vs gibi hususları kalem illaki bekleyecektir. Yani sizin temyiz etmeniz işleyişi hızlandırmaz
Old 24-04-2007, 22:36   #11
avturker

 
Varsayılan

Aydınlatıcı cevaplar almışsınız bende temyiz hakkınızı kararı tebliğ almadan kullanabileceğinizi düşünüyorum ama okuduğunuz kararı unutursunuz, bir şey atlarsınız kararın elinzide olması faydalı.
Asıl kafama takılan hakim niye kararı tebliğ ettirmiyorki garip yani ne menfaati var neye dayanıyor?
Old 24-04-2007, 23:31   #12
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Harç eksiği bulunmadığı sürece, kalemde tebliğden kaçınılması söz konusu değildir. Aşağıdaki maddeyi dayanak göstererek, gerekirse dilekçe ile talepte bulunun. Hakim bu dilekçenin dosyaya girmesine bozulacaktır ama talebinizi karşılıksız bırakamayacaktır.

Alıntı:

Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliği

İlamların tebliği ve tevdii

Madde 52 - Kalem Şefi veya Muavini ilâmları taraflara tebliğ eder. İlâm, vekille temsil edilen davalarda taraflardan birinin vekilinin müracaatı üzerine vekile, aksi takdirde asile, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 392 nci maddesindeki esaslara uygun şekilde makbuz mukabili verilir.
Bu makbuzun tarih ve sayısı da esas defterinin mahsus sütununa kaydolunur.
Alıntı:

Temyiz Mahkemesine müracaata yapılacak muameleler

Madde 53 - Mahkeme hüküm ve kararları temyiz edilir ve fakat kanuni temyiz harç ve resimleri temyiz eden tarafından ödenmemiş olursa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434 üncü maddesi gereğince muamele yapılır.
Şöyle ki: Kalem Şefi veya Muavini, temyiz edenin gerekli harç ve resimleri ödemediğini hemen Reis veya Hâkime bildirir. Reis veya Hâkim, gerekli harç ve resimlerin verilmesi için bir müddet tayin eder. Bu müddet içinde paranın ödenmesi lüzumu Kalem Şefi veya Muavini tarafından temyiz edene yazı ile bildirilir. İlgili taraf işbu harç ve resimleri tayin edilen müddet içinde ödemezse 434 üncü madde gereğince gerekli karar verilmek üzere dosya Temyiz Mahkemesine gönderilir.
Dosyanın Temyiz Mahkemesine gönderilmesi için gerekli posta ücretinin verilmemesi halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 414 üncü maddesi kıyasen tatbik olunur.
Şöyle ki: Kalem Şefi veya Muavini, temyiz edenin gerekli posta ücretini tediye etmediğini hemen Reis veya Hâkime bildirir Reis veya hâkim, 414 üncü madde hükmünü kıyas yolu ile tatbik ederek alâkalıya bu ücreti ödemesi için muayyen bir mehil tayin eder. Bu müddet içinde paranın ödenmesi lüzumu Kalem Şefi veya Muavini tarafından alâkalıya yazı ile bildirir. İlgili taraf tayin edilen müddet içinde posta ücretini ödemezse, dosya Reis veya Hâkime tevdi olunur. Reis veya hâkim Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 414 üncü maddesi hükmü ile 24.12.1941, 5.1.1949 tarih ve 9/32, 32 -1 sayılı tevhidi içtihat kararları gereğince alâkalının temyiz yolundan sarfınazar etmiş olduğuna karar verir.
Temyiz harç ve resimleri ödendikten ve diğer tarafa tebliğ olunan temyiz dilekçesinin cevabı geldikten veya belli süre geçtikten sonra posta masrafları da verilmişse dosya, üç gün içinde tertiplenerek Temyiz Mahkemesine gönderilir.
Temyiz Mahkemesine gönderilecek olan dosyaların, Temyiz Mahkemesi teşkilâtına dair olan kanunun 5859 sayılı Kanunla tadil edilen 3 üncü (şimdi Yargıtay Kanununun 14 üncü) ve aynı kanunun 5 inci (şimdi, Yargıtay Kanununun 17/1 inci) maddelerine tevfikan Temyiz Mahkemesi Hukuk Daireleri Reisleri heyetince dairelerin vazifeleri mevzuunda yapılan değişiklikler ve vekâlet tamimleri göz önünde bulundurulmak suretiyle alâkalı temyiz dairelerine noksansız olarak sevki sağlanır.
Bu dava dosyaları Temyiz Mahkemesine sevk edilmeden evvel Hâkim veya Reis tarafından gözden geçirilir.
Gecikmelerden ve dava dosyalarının noksan olarak veya alaka veya münasebeti olmayan temyiz dairelerine gönderilmesinden Hâkim veya Reis, vazifeli memurlar ile Kalem Şefi veya Muavini mesuldür.
Old 25-04-2007, 12:44   #13
av.medine

 
Varsayılan

Seevgili meslekdaşım;
Kalemde karar tebliğini tebliğ parçasına posta pulunu yapıştırarak alabilirsiniz.Bazı hakimler kalem görevlisinin posta masrafını almasını önlemek için kalemde tebliğ yaptırmıyor eğer posta pulunu dosyada kalan parçaya yapıştırırsanız bu ihmali önleyerek kararı tebellüğ edebilirsiniz. Biz kendi adliyemizde bu şekilde yapıyoruz. Yine bazı arkadaşların tebliğ olmadan temyiz yapılabilir fikrine KESİNLİKLE KATILMIYORUM. Kanun hükmü açıktır. Temyiz tebliğden itibaren başlar. Her türlü şüpheyi ertaraf etmek için TEBLİĞİ ŞARTTIR. Kalem görevlisi de sizin tebliğ parçanız olmadan dosyada işlem yapmaz hatta temyiz dilekçesini karaşı tarafa dahi göndermez. Çünkü bildiğiniz gibi temyiz süresi içinde yapılmalıdır ve süreyi belirleyecek olan tebliğ parçasıdır. Yine zaten işi hızlandırsanız dahi temyiz dilekçenizin karşı tarafa tebliğ parçası dönmeden dosya temyiz merciine gitmeyeceği için işi hızlandırmanız size fayda sağlamayacaktır.
Old 25-04-2007, 13:15   #14
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Medine Hn'ın aşağıdaki görüşüne de ben katılmıyorum.

Alıntı:
Yazan av.medine
Yine bazı arkadaşların tebliğ olmadan temyiz yapılabilir fikrine KESİNLİKLE KATILMIYORUM.

Zira, eğer böyle bir görüşü kabul ediyorsak aynı zamanda "gerekçeli kararın tebliğinin temyiz için hak doğurduğunu" da kabul etmiş sayılırız.

Temyiz hakkını tebliğ doğuramaz. Tebliğ ile başlatılan süre "yeni bir hak doğumundan" değil, temyiz edeceklerin yararına olarak karar verilmesinden sonra gerekçeli kararın kendilerine tebliğine kadar hazırlık yapma ve tebliğinden sonra da hazırlıklarını tamamlamaları için verilmiş "HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE"DİR. Temyiz edenlerin yararına olarak, temyiz etme süresinin başlangıcını öteleyen kanunun ruhu, bizi sonuca götürecektir. Yani diğer bir değişle, tebliğ ile "temyiz hakkı" doğmaz. Temyiz hakkı karar sonrasında vardır zaten. Bilindiği üzere idari mevzuatların birçoğunda hariçten muttali olma hükümleri vardır ve uygulanır. Ki benim o şekilde temyiz ettiğim dosyalarım var. Yani gerekçeli kararı tebliğ almadan temyiz ettiğim.

Aksini düşünmek, gerekçeli kararı tebliğ almadan yapılan bir temyiz sonrasında kararın tebliğ edildiğini düşünürsek, "hak düşürücü süre" içinde ikinci temyizin yapılmaması, TEBLİĞ İLE DOĞAN TEMYİZ HAKKININ KULLANILMAMASI MANASINA GELİR. Böyle bir durum ise malesef mümkün olamaz.

Ancak, Medine Hn'ın bu şekilde yapılan bir temyizin uygulamada süreci hızlandırmayacağı görüşüne de kesinlikle katılıyorum.
Old 25-04-2007, 13:32   #15
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

*Konu Yargıtay'da da görüş ayrılıklarına neden olmuş:

HD2-1990/3314 ,1990/4305,03.05.1990
KARAR : 1 - Kararın tebliği, temyiz davası açabilmek için dava şartıdır. Tebligat yapılmadan dava açma hakkı doğmaz. Bu sebeple karar ilgiliye tebliğ edilmeden temyiz hakkı doğmadan bu haktan feragat edildiği yönündeki MUHALEFET ŞERHİ

MUHALEFET ŞERHİ
Temyiz hakkı doğmadan önce taraflardan birinin temyiz hakkından feragat etmesi geçerli olmaz. Temyiz hakkı ise taraf için mahkemece nihai kararın verilmesinden itibaren doğar. Kararın tebliği temyiz süresini işletmek içindir. Temyiz hakkının doğumunu belirtmek için değildir. Aksi halde nihai karar tebliğ edilmeden temyiz dilekçesininde kabul edilmemesi gerekir ki bunu engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Bu nedenlerle mahkemece verilen temyiz isteminin reddine ilişkin olarak verilen 23.10.1889 tarihli kararın onanması oyundayım.
ÜyeŞ. Duran Kabukçuoğlu
Old 25-04-2007, 13:53   #16
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Sayın Demiroğlu,

Konuya ilişkin harika bir karar bulmuşsunuz. Aslında anlatılmak isteneni tam olarak açıklayan bir karardır. Ancak, bilindiği üzere yargıtay vicdani olarak bazen farklı kararlar verebilmekte. Karardaki muhalesef şerhinden ve davanın niteliğinden anlaşılacağı üzere karara sebep olan şey, feragat edilmesine rağmen davanın temyiz edilmesidir. Yargıtay'da davacının temyizden feragat etmesine rağmen temyiz etmesi sonrasında davacıyı "nasıl kurtarırızı" aramıştır kanımca. Karar hukuki değil vicdani bir karardır fakat hukuki görüş muhalif olarak belirmektedir. Saygılarımla...
Old 25-04-2007, 14:19   #17
bertrand

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.medine
Seevgili meslekdaşım;
Kalemde karar tebliğini tebliğ parçasına posta pulunu yapıştırarak alabilirsiniz.Bazı hakimler kalem görevlisinin posta masrafını almasını önlemek için kalemde tebliğ yaptırmıyor eğer posta pulunu dosyada kalan parçaya yapıştırırsanız bu ihmali önleyerek kararı tebellüğ edebilirsiniz. Biz kendi adliyemizde bu şekilde yapıyoruz. Yine bazı arkadaşların tebliğ olmadan temyiz yapılabilir fikrine KESİNLİKLE KATILMIYORUM. Kanun hükmü açıktır. Temyiz tebliğden itibaren başlar. Her türlü şüpheyi ertaraf etmek için TEBLİĞİ ŞARTTIR. Kalem görevlisi de sizin tebliğ parçanız olmadan dosyada işlem yapmaz hatta temyiz dilekçesini karaşı tarafa dahi göndermez. Çünkü bildiğiniz gibi temyiz süresi içinde yapılmalıdır ve süreyi belirleyecek olan tebliğ parçasıdır. Yine zaten işi hızlandırsanız dahi temyiz dilekçenizin karşı tarafa tebliğ parçası dönmeden dosya temyiz merciine gitmeyeceği için işi hızlandırmanız size fayda sağlamayacaktır.

Selam,

Kişi lehine getirilen bir düzenlemeden kişinin kendi iradesiyle faydalanmamayı tercih etmesine rağmen, üstelik korumaya çalıştığın kişinin bu aşamada aleyhine olacak şekilde illede ben senin hakkını senden daha koruyacağım, sen şu kadar gün daha beklemelisin demenin menfaati kimi koruyor? hak sahibini mi, karşı tarafı mı, tarafsız devleti mi?

Genel ilke, kişinin kendi yararına getirilen bir süreden, karşı tarafın veya 3. kişilerin aleyhine bir sonuç doğmaması durumunda feragat edebilmesidir.

Bu aşamada "temyiz hakkı" ile "bu hakkın kullanılabileceği süre" nüansını birbirine karıştırmamak gerekir. Yukarıda "doğmamış bir haktan feragat edilemez" şeklinde bir görüş bulunmaktaydı. Sizin vasıtanızla o mesaja da cevap vermek istiyorum:

Kısmen veya tamamen aleyhe verilen bir hükmün mahkemece verildiği anda, aleyhe sonu doğan tarafın kararı temyiz etme hakkı doğar. Bu hakkın doğumu yanında hakkın kullanılması için yasa koyucunun hak sahibine tanıdığı hakkını kullanma süresi birbirinden farklı şeylerdir. Hakkın kullanıma başlama süresi emredici bir düzenleme değilken, hakkın kullanımın bitim süresi emredicidir.

Saygılar.
Old 26-04-2007, 17:57   #18
av.medine

 
Varsayılan

Benim görüşüme karşı olan arkadaşlarım lütfen incelesindler .

Temyiz edilebilen kararlar
(DEĞİŞİK MADDE KANUN NO:5236/16 RGT:07.10.2004 RG NO: 25606) (YÜRL. T:1 Haziran 2005)
MADDE 427 - Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir; bu süre, 8.1.1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tabi kamu kurumları hakkında otuz gündür.
Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.

Temyiz dilekçesi
(DEĞİŞİK MADDE KANUN NO:5236/16 RGT:07.10.2004 RG NO: 25606) (YÜRL. T:1 Haziran 2005)
MADDE 430 - Temyiz, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri.
2. Bunların varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı.
4. Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı.
5. İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih.
6. Kararın özeti.
7. Temyiz sebepleri ve gerekçesi.
8. Duruşma istenmesi halinde bu istek.
9. Temyiz edenin veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır.

Sayın meslekdaşlarım ; biz hukukçular yaptığımız her işlemi kanunlara dayandırmıyor muyuz, HUMK gereği usul hukuku yargılamada kullanılmıyor mu ? İlgili kanunlar kararın temyizi için TEBLİĞİ şart koşuyor. Tamam bizler bu görüşe katımayabiliriz veya bu konuda alternatif görüşlerimiz olabilir ama kanun maddesi açık ve net ; kararın temyizi için KARARIN TEBLİĞİ ŞART diyor . Tebliğ ne şekilde olur ?Gerekçeli kararı okuyup ben kararı tebliğ ettim diyemezsiniz. Usul kuralları buna izin vermez. Kaldı ki; mahkemlerde çoğunlukla kararlar kısa karar olarak veriliyor . Temyiz için asıl gerekli olan gerkeçeli karar , gerekçeli kararı da ancak kararı tebliğ alarak öğrenebiliriz.
Burada TEMYİZ HAKKININ NE ZAMAN DOĞACAĞINI tartışmıyoruz. İsterseniz konuyu başlatan arkadaşın sorusuna tekrar bakalım. Tabiki sayın Bertrand'ın görüşüne katılıyorum.Temyiz hakkı ile bu hakkın kullanılacağı süreyi karıştırmayalım. Fakat hukukta ispat yükümlülüğü gereği ve dahası ilgili kanun metni gereği KARARIN TEBLİĞ TARİHİNİ TEMYİZ dilekçesine yazmak yükümlülüğü mevcut.
Tekrarlamak istiyorum ilgili kanunlar gereği yargılama yapılıyor ise yıkarıdaki kanun metinleri AÇIK VE NET. Ben görüşümde bu hususu belirtiyorm. Onun dışında temyiz hakkı ve kullanılması ile ilgili her türlü hukuki yoruma açığım.
Saygılar
Old 26-04-2007, 18:19   #19
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

HUMK 427. maddesinde kararın tebliği şart demiyor ben öyle bir şeye rastlamadım. Kanunlar bilindiği üzere yoruma elverişli. Görüldüğü üzere siz başka yorumluyorsunuz, biz başka yorumluyoruz.

Ben benzer başka bir örnek vereyim;

İDARİ DAVALARIN AÇILMASI:

Madde 3 - 1. ( Değişik bent: 10/06/1994 - 4001/2 md.) İ dari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.

2. Dilekçelerde;

a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri

b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,

c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,

d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,

e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası,

Gösterilir.

3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur.


2. fıkra c bendinde dava dilekçesinde "Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin" yazılması gerektiği belirtiliyor. Peki ya işlem bana tebliğ edilmemişte ben işleme muttali olmuşsam? Açtığım yüzlerce davada tebliğ tarihi yerine "muttali olma" tarihini yazıp dava açtım ama hakimler kanunu sizin gibi yorumlamadılar.

Hukuk, bir düzendir. Kanun sistematiği, kanunların yorumu kişiye göre değişmez. Genel geçer uygulama bu yönde, olması gerekende budur. Bunda kızacak bir şey yok.
Old 26-04-2007, 18:25   #20
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Ayrıca tebligat kanunu;

Madde 32 - Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa BİLE, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.

Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.
Old 26-04-2007, 18:54   #21
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
E. 1980/11279 K. 1981/142 T. 14.1.1981
Lehine hüküm verilen davacılar bu hükme dayanarak İstanbul Onikinci İcra Memurluğu'nda 1979/9440 esas numaralı dosya ile takibe tevessül etmişler ve yargılamanın iadesini isteyen davalı Recep'e icra emri 14.9.1979 gününde tebliğ olunmuş ve davalı Recep bu takibe ve icra emrine 17.9.1979 günlü dilekçe ile itirazda bulunmuştur. Recep tarafından verilen itiraz dilekçesi incelendikte ( ... icra takibine tevessül eden davacılar ile aralarında hiç bir davanın cereyan etmediği, kendisine ne bir davetiye ve nede bir gıyap kararı tebliğ olunmadığı gibi, takibe konu ilamın da kendisine tebliğ edilmediği, bu bakımdan ortada bir yanlışlık olması gerektiği... ) hususunun davalı tarafından itirazen ileri sürüldüğü görülmektedir. Davalı Recep'e tebliğ edilen icra emrinde, takibe konu ilamın Üsküdar Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 1977/424 esas ve 1979/287 karar sayılı ilamı olduğu açıkca yazılıdır. Şu halde Yargılamanın iadesini isteyen davalı Recep'in icra emrini tebellüğ ettiği tarihten itibaren uygun bir süre içinde kararı veren mahkemeyece gidip dosyayı incelemesi ve böylece gerçek durumu öğrenmesi; diğer bir ifade ile davacıların hilelerini keşfetmesi mümkündür. Nitekim davalı Recep tebliğ tarihinden itibaren kısa süreye bağlı olan itirazda bulunmakla iktifa etmemiş, daha sonrada İstanbul 8. Noterliğinin 13.11.1979 günlü ve 32486 yevmiye numaralı vekaletnamesiyle kendisine iki vekil tayin etmiş ve bu vekiller de dosya üzerinde yaptıkları inceleme sonunda 7.1.1980 günlü dilekçe ile yargılamanın iadesini istemişlerdir. Şu halde davalı Recep vekillerinin hükme etkili hileli durumu öğrendikleri tarihten itibaren 3 aylık süre içinde istekte bulundukları anlaşılmaktadır. Esasen hilenin daha önce öğrenildiği yolunda davacılar bir iddia ileri sürmedikleri gibi, bu yönü isbata medar kanıtta göstermemişlerdir. Hal böyle olunca işin esasının incelenmesi zorunlu görülmüştür.
Old 26-04-2007, 20:09   #22
av.medine

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/12335
Karar: 2005/14676
Karar Tarihi: 24.10.2005
ÖZET : Temyiz süresi ilamın usulen taraflara tebliği ile işlemeye başlar ( HUMK. m. 432/1 ). Gerekçeli karar tebliğ edilmeden temyizden feragat sonuç doğurmaz. Tarafların 19.03.2003 tarihli "boşanma kararını aldık, temyiz etmiyoruz" şeklindeki dilekçede belirtilen nedenle geçerli bir temyizden feragat niteliğinde olmadığından karar henüz kesinleşmemiştir.
Davacı, 25.03.2003 hakim havale tarihli dilekçesiyle davasından feragat etmiştir. Bu yönde bir karar verilebilmesi için 19.03.2003 tarihli tarafların boşanmasına dair kararın bozulması gerekir.

(1086 S. K. m. 432/1)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm ek karar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Mahkemece esas hakkında karar verildikten sonra yeniden dosyanın ele alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle mahkemenin 25.03.2003 tarihli "ek kararın" bozularak ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Gerekçeli kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Temyiz süresi ilamın usulen taraflara tebliği ile işlemeye başlar ( HUMK. m. 432/1 ). Gerekçeli karar tebliğ edilmeden temyizden feragat sonuç doğurmaz. Tarafların 19.03.2003 tarihli "boşanma kararını aldık, temyiz etmiyoruz" şeklindeki dilekçede belirtilen nedenle geçerli bir temyizden feragat niteliğinde olmadığından karar henüz kesinleşmemiştir.
Davacı, 25.03.2003 hakim havale tarihli dilekçesiyle davasından feragat etmiştir. Bu yönde bir karar verilebilmesi için 19.03.2003 tarihli tarafların boşanmasına dair kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenle mahkemenin 19.03.2003 tarihli kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/12193
Karar: 2005/9713
Karar Tarihi: 03.10.2005
ÖZET : Temyiz edilmemiş sayılmasına ilişkin kararlar, bu kararın tebliğinden itibaren aynı kanunun 432'nci maddesi uyarınca yedi gün içinde temyiz edilebilmektedir. Buna göre bu karar, temyiz harcı yatırılmak suretiyle temyiz edilebilecektir.
(1086 S. K. m. 432, 434)
Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 06.03.2003 gün ve 2000/807 - 2003/148 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Heyetçe yapılan incelemede, davacılar vekilince, HUMK'nun 434/son maddesi yollaması ile 432/son maddesi uyarınca, mahkemenin temyiz edilmemiş sayılmasına kararı temyiz edilmiş olup, ancak temyiz edilen bu kararın, taraflara tebliğ edilmediği gibi temyiz harcının yatırılmadığı ve davalı tarafa temyiz dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
HUMK'nun 434'üncü maddesi gereği temyiz edilmemiş sayılmasına ilişkin kararlar, bu kararın tebliğinden itibaren aynı kanunun 432'nci maddesi uyarınca yedi gün içinde temyiz edilebilmektedir. Buna göre bu karar, temyiz harcı yatırılmak suretiyle temyiz edilebilecektir.
Açıklanan bu nedenlerle dosyanın, anılan kararın tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, tebliğ edilmemiş ise tebliği ile temyiz harcı alınmak ve temyiz dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Sayın Durmaz yukarıdaki Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere kanunu bu şekilde yorumlayan ben değilim. Ayrıca kızmıyorum da sizin ısrarla temyizi tebliğ olmadan da yapılabileceğiniz fikrini nereden çıkarttığınız anlayamıyorum. HUMK m:427 temyizin tebliğ ile başlayacağını açıkça ifade ediyor .Nasıl rastlayamadınız anlayamadım.Hakeza m:430'da tenyiz dilekçesinde kararın tebliğ taraihinin muhakkak bulunması gerektiği yazıyor. Acaba siz temyiz dilekçelerinize karara muttali olduğunuz tarihi mi yazıyorsunuz. Ayrıca idari davaları açar iken sizin karara muttali olduğunuz tarihi aksini iddia eden idareye karşı muttali olduğunuz tarihi ne şekilde ispatlayabilirsiniz ? Sonuçta davayı açan siz olduğundan bu konuyu ispatlamak da size düşer. zaten bizlerde idari davaları açar iken idari kurumun vermiş olduğu cevap tarihindeki tarihe göre süreyi hesap edip davayı açıyoruz.
Acaba siz ısrarcı olduğunuz konuda kararı tebliğ ettiğinize dair tebliğ parçası dosyada olmadan hiçbir dosyanızı temyiz makamına gönderttirebildiniz mi?Merak ettim varmı böyle bir hakim ve kalem görevlisi ? Gerçekte olmayan konuları tartışmanın da bence faydası yok.
Ayrıca tebliğ usuksüzlüğünden veya hileli tebliğden değil TEMYİZ İÇİN TEBLİĞİN KANUNİ ŞART olup olmadığını istişare ediyoruz. Bu sebeple örnek karar emsal olmadı.
**************************************
Old 26-04-2007, 20:53   #23
bertrand

 
Varsayılan

Selam,

Doğrudan konuya ilişkin karar aramaa birlikte, emsal olabileceğini, başka değişle konunun aynı mantıkla cevaplanabilecek başka bir örnekte cevabının saklı olduğunu düşünüyorum:

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/12-446

K. 2002/423

T. 22.5.2002

• KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS TAKİP YOLU ( İtiraz Süresi - Borçluya Tebligat Yapılmadan Önceki İtirazın Süresinde Sayılması )

• İTİRAZ SÜRESİ ( Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolu - Borçlunun Ödeme Emri Tebliğ Edilmeden Önceki İtirazının Süresinde Sayılması Gereği )

• SÜRE ( Kambiyo Senetlerine Özgü Takibe İtirazda - Borçlunun Ödeme Emri Tebliğ Edilmeden Önceki İtirazının Süresinde Sayılması Gereği )

• ÖDEME EMRİ TEBLİĞ EDİLMEDEN ÖNCEKİ İTİRAZ ( Süresinde Sayılması Gereği - Kambiyo Senetlerine Mahsus Takip Yolunda İtiraz Süresi )

2004/m.168/4


ÖZET : Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan icra takibine itiraza ilişkindir. Uyuşmazlık; itirazın süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı İlhami Yurtsever'e Örn. 163 Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçasında; ""muhatap adresi terk etti. Yeni adresini bilmiyorum. Annesi N.Y. -imza- 26.02.2001"" denilmiş, daha sonra aynı tebligat parçası üzerinden ""muhatabın tespit edilen yeni adresinde birlikte oturur eşi Şükriye Yurtsever imzasına tebliğ edildi."" Açıklaması ile 10.03.2001 tarihinde tebligat yapılmıştır. Bu durumda, itirazın 02.03.2001 tarihinde tebliğden önce yapıldığı anlaşıldığından İİK'nın 168/4 maddesinde öngörülen 5 günlük Yasal süre geçmemiştir. İcra Tetkik Mercii'nin itirazın süresinde olduğuna ilişkin direnmesi bu nedenle yerindedir.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Yine kanunda ödeme emrine itiraz süresinin başlangıcı olarak "tebliğ" şartı aranmasına rağmen, aynı yargıtay, hemde hukuk genel kurulu kararıyla yasal olarak belirtilen başlangıç süresinden önce yapıan itirazı, sizin iddianıza göre itiraz süresi henüz başlamadan yapılan itirazı, süresinde ve yerinde kabul etmiştir.

Siz bu kararı konumuzdan farklı bir karar olarak değrlendiriyorsanız, hangi açılardan fark bulunduğu konusunda aydınlatırsanız sevinirim. Şahsen Bursa'da tebligat yapılmadan temyiz dilekçesinin kabul edilmediğine ne şahit oldum ne de duydum. Belki sizinkisi bölgesel bir uygulamanın kurbanlığıdır.

"Yasa açık" ifadesine değinmek gerekirse, yasaları yorumlamak bizim görevimiz. Yapılacak her yorumda öncelikle dikkat edilmesi gereken şey yasanın amacı ve korunması beklenen menfaatin tespitidir.
Saygılar.
Old 26-04-2007, 23:05   #24
ragıp

 
Varsayılan

1-karar harcı yatmadan, ialam taraflara tebliğ olunmaz
2- Harcı yatırılmadan yapılan işlemler yok sayılır

karar harcı yatmadan, temyiz harcının nasıl yatırılacağına ilişkin yargıtay kararı da var mı acaba.
Old 27-05-2008, 16:23   #25
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın ragıp

Konumuz karar harcı değil; kararın tebliği'dir.

Taraflardan biri karar harcını yatırmış ve kararı elden almış olabilir. Ama diğer tarafa çıkan tebligat henüz postada iken diğer taraf gelip temyiz harcını vererek kararı temyiz edebilir.

Ayrıca, karar harcını yatırmadan temyiz harcını yatırmaya engel bir hüküm de yok. Hazineye para girişine kimse hayır demez. Uygulamada temyiz edenden temyiz harcı alınmakta, dosya Yargıtay'a gönderilmemekte, karar harcı için beklenmektedir.

Bu konuda da Yargıtay kararı aramaya gerek var mı acaba?

Saygılarımla
Old 19-06-2009, 15:48   #26
ad-hoc

 
Varsayılan

Bir olayımızda karar henüz yazılmamış olup dava tespit davası niteliğinde olduğu için davacı yan TEFHİM EDİLEN KARARA uygun olarak ilamsız takip başlatmıştır. Henüz karar yazılmamışken bizim temyiz hakkımızı kullanmamız mümkün müdür? Son celsede tefhim edilen kararı temyiz ettiğimizi gerekçeli karar yazıldığında temyiz gerekçelerimizi belirteceğimizi belirtir, süre tutum benzeri ve fakat niteliğinde olmayan bir tehiri icra talepli temyiz dilekçesi sunmamız mümkün müdür?
Not: Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmüştür
Old 15-03-2015, 18:14   #27
Av. Hüseyin Başköy

 
Acil İlam tebliğ edilmeden temyiz yapılabilir mi?

2.HD'sinin 25.01.1983 t. 9265/484K sayılı(YKD. 1983/7,s.972,973)Kararına göre, ..usulde tebliğden itibaren temyiz dilekçesine ilişkin hükmün amacı, temyiz hakkının bu tarihten sonra doğduğunu belirtmek değil, temyizi bir süre ile sınırlamaktır, yoksa karar tebliğ edilmeden, karar temyiz edilebilir(Kuru, Baki, 1984 baskı,HMU,4.cilt,s.3349).
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kalemde Tebligat Geçerli mi? aristo Meslektaşların Soruları 4 19-02-2012 10:28
İlamın İcrası İçin Kesinleşme Sorunu Av.Elvan Akkaya Meslektaşların Soruları 17 15-09-2009 16:52
35.E Göre Tebliğ - Kesinleşme - Temyiz Devilsadvocate Meslektaşların Soruları 5 13-02-2008 00:25
kamulastırma bedelının arttırılması davası ve ılamın ıcrası Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 2 25-02-2007 12:57
kat maliklerine toplantı günü tebliğ edilmeden yönetici seçimi Avderenyılmaz Meslektaşların Soruları 3 07-12-2006 01:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10525703 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.