|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
26-01-2008, 20:15 | #1 |
|
Kooperatİf - Üye AlacaĞi
Sayın meslektaşlarım müvekkilim uzun süre üyesi olduğa kooperatif taksitlerini ödemiş ancak ekonomik durumundan dolayı son 3 taksıdını odeyememıştir.1998 yılından bu gune de bu konu ıle ılgılenmeyen muvekkılım, kooperatıf uyelıgının ıptal edıldıgını ve dairesinin baskasına devredıldıgını şifaen 2007 aralık ayında ogrenmiştir. Şimdi sormak istediğim hususa gelince, müvekkilimin kooperatife yıllarca odemıs olduğu bedellerin iadesi için istirdat davası açmayı düşünmekteyim. Bu yolun dışında başvurabileceğim hukuki olanaklar varmıdır?
Saygılar |
28-01-2008, 17:14 | #2 |
|
bu konuda bılgı sahıbı olan yokmu
|
28-01-2008, 17:22 | #3 |
|
Sayın ahmetyılmaz,
Kooperatifler Kanunu madde 16 ve 17 oldukça açık hükümler içeriyor. Bu konuda takıldığınız noktanın ne olduğunu yazarsanız yardımcı olmaya çalışırım. Saygılarımla. |
28-01-2008, 20:53 | #4 |
|
Üyeliği nasıl iptal edilmiş. Gerek genel kurul kararı, gerek üyelik iptaliyle ilgili oy durumu gerekse müvekkilinize bu konudaki tebliğ durumları hepsi usuluüne uygun yapılmış mı? Koop.kanununda bu usuller açıkça belirtilmiş. Bu konularda usulüne uygun olmayan bir işlemin varlığı, ilgili genel kurul kararın iptali için dava açma hakkınızı doğurur. Kanunun sürelerle ilgili hükümlerine dikkat ediniz.
|
29-01-2008, 02:20 | #5 |
|
Kooperatİf - Üye AlacaĞi
Sayın ahmetyılmaz;
Arkadaşların de belirttiği gibi üyelikten çıkarılma prosedürü yasada ayrıntılı biçimde düzenlenmiş olup sıkı şekil koşullarına bağlanmıştır. Öte yandan yapılan değişikliklerle üyelikten ihraç edilen üyenin ihraç kararı kesinleşmeden yerine yeni üye kaydedilmemesi gerekir. Bu değişiklik de sizin olayınızdan önce olsa gerek. Bu çerçevede üyelikten çıkarıldı ise tasfiye payının ayrılmış olması gerek. Genel kurul kararı ile bu payın ödenmesi 3 yıla kadar geciktirilebilir. Usulüne uygun bir çıkarma kararı yoksa tazminat hakkınız doğar. (kesinleşmiş çıkarma kararı olmaksızın hissenin başkasına verilmesi nedeni ile.) Burada aklıma takılan bir soru var: 3 yıl boyunca ilgilenmemiş, şifai olarak öğrenmiş ve ifadenizden anladığım kadarı ile pek de ilgilenmiyor. Bence siz davadan önce biraz müvekkilinizle ilgilenin. Bence sizden sakladığı bir şeyler var. Size hava atmak için bunları söylemiş. (Ne biçim yargısız infaz ettim ama) "Hayatın olağan akışına ters" gibi duruyor. Saygılar. |
11-05-2008, 09:04 | #6 |
|
Kooperatiften ihraç kararı iptal edlien
Üyenin kooperatiften ihraç kararının iptali ile üyeliğin tespit edilmesi durumunda ihraç kararına dayanarak üyeliği devralan iyi niyetli 3. kişinin durumu ne olacaktır?
Olayda, kooperatiften ihraç edilen üye, ihraç kararının iptali ile üyeliğin tespiti davası açıyor, dava kabul edilerek üyeliğin tespitine karar veriliyor. (Karar henüz kesinleşmedi, dosya yargıtayda ancak kooperatif tebliğler konusunda özenli davranmadığından kararın onanacağını düşünüyorum) Bunun üzerine, kooperatif ve müvekkilim (yani üyeliği sonradan devralan 3. kişi, kaldı ki yapılan ilk devir değil, ihraç kararı iptal edilen üyeden x şahsına devir yapılıyor, x şahsından da müvekkile) aleyhine tapu iptali ve tescil davası açılıyor. Müvekkil tüm ödemelerini yapmış, 3 yıldır dava konusu taşınmazda oturuyor, ödemeler bittiğinde tapuya devir işlemi yapmak üzere gittiklerinde taşınmazın kaydına tadbir konulduğunu öğreniyor. Müvekkilin üyeliği devraldığı tarih, ihraç kararının iptaline ilişkin davanın açılmasından dahi önce gerçekleşiyor. Özetlemeye çalıştım. Davada tapu iptali ve tescil ile müvekkilin müdahalesinin meni ve ecrimisil talebinde bulunulmuş. İncelediğim yargıtay kararlarının çoğunluğu müvekkil aleyhine, ancak lehe karara da rastladım. Kooperatifin davacının zararını tazmin etmesi yoluna gidilmesi ve taşınmazın müvekkil adına kayıtlı kalması yönünde karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda fikir verirseniz sevinirim. Teşekkürler. |
11-05-2008, 13:53 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Koop.Kanunu 16 ıncı maddesinin 5 inci fıkrası "Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder." şeklindedir. Elimde O.Nuri Çevik' ait Açıklamalı Kooperatifler Kanunu isimli kitap var. En az 30 tane Yargıtay kararı bulunmakta ve hepsi aleyhinizedir. Kararlarda, ihraç kararı iptal edildiğinde ortak hakkında "hiç ihraç kararı alınmamış gibi" işlem yapılması gerektiği belirlenmiştir. Lehinize bulduğunuz kararları aktarırsanız, tartışabiliriz. Ancak müvekkilinizin şansının olmadığını söyleyebilirim. Saygılarımla |
11-05-2008, 15:48 | #8 |
|
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2208 K. 2004/11490 T. 25.11.2004 � TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Hakkında Alınan Ortaklıktan İhraç Kararı İptal Edilen Davacıya Kur'a Sonucu İsabet Eden Gayrimenkule Ait Tapu Kaydının Başkasına Ait Olması Nedeniyle ) � ISLAH ( Kooperatif Üyesi Olan Davacıya Bağımsız Bölüm Tahsisi Mümkün Olmadığından Hükmolunacak Tazminatın Islah Tarihinde Dairenin Rayiç Değeri Üzerinden Hesaplanmasının Gerekmesi ) � TAZMİNAT HESABINDA İZLENECEK USUL ( Dairenin Islah Tarihindeki Rayiç Değeri Bulunmalı ve Ortağın Yaptığı Ödemelerin Güncel Değeri Saptanmalı ve Ortağın Ne Miktar Yararlandığı Saptanarak Tazminata Hükmolunmasının Gerekmesi ) � TEMERRÜT TARİHİNİN BELİRLENMESİ ( Tapu İptal ve Tescil Davası Islah Edilerek Tazminat Davasına Dönüştürüldüğünden Islah Tarihinden İtibaren Tazminata Yönelik Temerrüdün Gerçekleşmiş Olması ) � TEMERRÜT FAİZİ ( Tapu İptal ve Tescil Davası Islah Edilerek Tazminat Davasına Dönüştürüldüğünden Islah Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesinin Gerekmesi ) � KOOPERATİFÇE İHRAÇ KARARININ SONRADAN İPTALİ ( Davacıya Verilme İmkanı Ortadan Kalkan Dairenin Rayiç Bedeli Tespit Olunarak Tazminata Hükmolunmasının Gerekmesi ) 1163/m.16 1086/m.83 ÖZET : Davacı taraf, tapu iptal ve tescil davasını ıslah ederek tazminat davasına dönüştürmüş olmakla, ıslah tarihinden itibaren tazminata yönelik temerrüt gerçekleşmiş bulunduğundan faize de ıslah tarihinden itibaren karar vermek gerekirken, alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17.08.2003 tarih ve 2000/728-2003/448 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Kooperatif vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlupınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken usulsüz olarak ihraç edildiğini, yaptığı itiraz üzerine genel kurul toplantısında alınan karar ile ihraca ilişkin kararın iptal edildiğini ancak kura sonucu müvekkiline isabet eden gayrimenkulün diğer davalılar adına tapuda kayıtlı olduğun ileri sürerek anılan gayrimenkulün diğer davalılar adına tapuda kayıtla olduğunu ileri sürerek anılan gayrimenkule ait tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini, davanın ıslahı ile de, tescilin mümkün olmaması halinde gayrimenkulün rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, davacının kooperatife karşı olan edimlerini yerine getirmediğini, davacı adına tescil edilebilecek bağımsız bölüm bulunmadığını savunmuştur. Davalılar Sururi ve Nursel vekili, müvekkillerinin tapu siciline güvenle Salih K'dan daireyi satın aldıklarını, buna göre iyiniyetli 3. şahıs durumunda olan müvekkillerine karşı açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olarak açılan davanın reddine, tazminatına ilişkin istemin kısmen kabulü ile rayiç bedel olarak belirlenen miktardan davacının kooperatife ödenmesi gereken miktar düşüldükten sonra kalan 7.515.000.000 TL.sının tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalı kooperatiften alınmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, hakkında alınan ortaklıktan ihraç kararı iptal edilen davacıya kura sonucu isabet eden gayrimenkule ait tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuya tescili istemi iken, davanın ıslahı sonucu gayrimenkulün rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ıslah dilekçesindeki istem uyarınca davalı kooperatif hakkında tazminata karar verilmiştir. Kooperatif ortağı olan davacıya bağımsız bölüm tahsisinin mümkün olmadığının anlaşılmış olmasına göre, davacıya verilecek tazminatın hesabında Dairemizce benimsenen ve aşağıda açıklanan esaslar dikkate alınarak bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan rapor alınmak suretiyle ıslah tarihinde dairenin rayiç değeri ve davacının isteyebileceği tazminatın hesaplaması yapılmak ve buna hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla öncelikle; 1- Ortaklara tahsis edilen konutun ıslah tarihindeki rayiç değeri saptanmalıdır. 2- Normal ve eksiksiz ödeme yapan bir ortağın ödemeleri TEFE ortalama rakamları esas alınıp, ıslah tarihindeki güncel değeri bulunmalıdır. 3- Daha sonra, ( 1 ) no'lu bentteki değerden ( 2 ) no'lu bentte bulunan değer çıkartılarak normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemeleri karşılığında ne miktar yararlanma sağladığı saptanmalıdır. 4- Davacının yaptığı ödemeler ( 2 ) no'lu bentteki ilkelere göre ıslah tarihine taşınarak davacının eksik ödemeleri güncelleştirilmelidir. 5- Bu veriler ortaya çıkarıldıktan sonra, ( 4 ) no'lu bentte bulunan miktar ( 3 ) no'lu bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın ( 2 ) no'lu bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak meblağa, davacı ortağın kooperatife fiilen ödediği miktarın güncelleştirilmiş değerinin de eklenerek kendisine iadesine karar vermek gereklidir. 2- Kabul şekline göre de;davacı taraf, tapu iptal ve tescil davasını ıslah ederek tazminat davasına dönüştürmüş olmakla, ıslah tarihinden itibaren tazminata yönelik temerrüt gerçekleşmiş bulunduğundan faize de ıslah tarihinden itibaren karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Karar bu, değerlendirirseniz sewinirim. |
11-05-2008, 16:20 | #9 | |||||||||||||||||||
|
Alıntıladığınız karar sizin işinize yaramayacaktır. Sözkonusu davada ihraç edilen ortak, davayı ıslah ederek tazminat davasına dönüştürmüştür. Islah etmeyip davaya devam etseydi,(Sizin olayınızdaki gibi) tapu iptal edilecekti. Saygılarımla |
11-05-2008, 17:13 | #10 |
|
3. şahsın iyi niyetinin hiçbir şekilde korunması mümkün değil mi? Peki tapu iptaline karar verilirse davacının müvekkilin ödediği taşınmaz bedelini karar tarihindeki rayiç değer üzerinden ödenmesine karar verilip, müvekkilin taşınmaza yaptığı tüm masrafları mahkeme veznesine müvekkile ödenmesi üzerine tapunun davacı adına tesciline mi karar verilir? Bu ödemenin bir süresi olacak mıdır?
Tapu iptali halinde iyi niyetli olan müvekkilin mağdur edilmemesi için nasıl bir yol izelenmelidir, zarara ilişkin olarak hangi taraftan ne talep edilebilir? Sizce nasıl bir yol izlenmelidir? Vakit ayırdığınız ve ilgilendiğiniz için teşekkür ederim. Saygılarımla. |
11-05-2008, 18:40 | #11 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın n_plak, Bazı kanunlar gibi(İş Kanunu, 6570 S.K.)Koop. Kanunu da özellikli kanundur. İş Kanununun işçiyi koruyan;6570 S.K.nun kiracıyı koruyan ruhu bulunmaktadır. Koop. Kanunu da temel olarak kooperatifin devamı ve işlerin aksamaması için kooperatifi korumaktadır. " Koop ile ortakları veya ortaklar arasında çıkan uyuşmazlıkların hallinde KK'nın ile anasözleşme hükümlerinin ve kooperatiflerin niteliği ile kuruluş amacının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sadece taşınmaz hukukunun hükümleri ile adil bir sonuca varmak her zaman mümkün olmamaktadır."11.HD.27.09.1985-E.4514/K.4887 Yukarıda sözünü ettiğim kitaptaki Yargıtay kararlarından birisinden, bu kadar alıntı yapabildim. Yargıtay'ın görüşünü özetlemektedir. Kullandığım programda bulamadığım için tamamını aktaramadım.
Bence sizin muhatabınız, üye değil koooperatiftir. Çünkü yasaya aykırı devir işlemi yapan kooperatif yönetimidir. O yüzden kooperatife tazminat davası açıp, üyelik bedeli ve yapılan masraflar talep edilmelidir. Ancak kitapta yer alan kısa bir kararda, davalı koop.un elinde başka bir daire varsa yeni üyenin bunu talep edebileceği anlamına gelen bir ifade yer almaktadır. 11.HD.05.03.1998-E.8936/K.1398 sayılı kararı kullandığım programda bulamadığım için aktaramadım. Bir başka üye bulabilirse yayınlar belki... Yine KK Ekmd.2/1' e göre bu işlemi yapan yöneticilerin cezai sorumluluğunun bulunduğuna dair de 2 karar vardır. Aleyhinize bir (Yargıtay'ın görüşünü vurgulamak bakımından) HGK kararını aşağıya aktarıyorum.
|
11-05-2008, 19:09 | #12 |
|
T.C.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/9857 K. 2002/2105 T. 11.3.2002 � KOOPERATİF ORTAKLIĞINDAN İHRAÇ KARARININ İPTALİ ( Kararın İptali Üzerine Davacının Kur'a ile Kendisine Düşen Dairenin Tapusunun İptali ile Adına Tescili Talebi ) � TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Davacının Kooperatiften İhracına Dair Kararın İptal Edilmesi Nedeniyle Davacıya Düşen Dairenin Adına Tescili Talebi ) � MÜDAHALENİN MEN'İ ( Mahkemece Tespit Edilen Tazminat Bedeli Bankaya Depo Edildiği Halde Müdahalenin Men'i Talebi Hakkında Olumlu Yada Olumsuz Karar Verilmemesinin Hatalı Olması ) � KOOPERATİFE ÖDENEN PARALARIN GÜNCELLEŞTİRİLMİŞ MİKTARINA HÜKMEDİLMESİ ( Davalının Halen Oturduğu Dava Konusu Daireye Yaptığı İmalatlara Hükmedilmesinin Gerekmesi ) 1163/m.16,53 ÖZET : Kooperatif ortağı iken çekilen kur'a da söz konusu bağımsız bölümün adına isabet ettiğini, kooperatif tarafından kendisinin ihracına dair kararların iptali için açılan davalar sonunda, ihraç kararlarının iptaline karar verildiğini, bu arada kooperatifin kendisi yerine başka üye kaydedip, kur'a da kendisine isabet eden dairenin davalı kişi adına tapuya tescil edildiğini ileri süren davacı, bu kişi adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline, davalıların müdahelelerinin men'ine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece tesbit edilen tazminat bedeli bankaya depo edildiği halde müdahalenin men'i talebi hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmemesi hatalıdır. Ayrıca, davalının halen oturduğu dava konusu daireye yaptığı imalatlara hükmedilmesi gerekirken, davalının kooperatife ödediği paraların güncelleştirilmiş miktarına hükmedilmesi de yanlıştır. Zira; davalının bu talebini ayrı bir dava ile diğer davalı kooperatife yöneltmesi gerekir. Bu itibarla mahkemece, davalının dairesine yaptığı imalatların değerine karar verilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasında görülen davada Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 11.6.2001 tarih ve 2000/87-2001/485 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı Yusuf Ercan S. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif ortağı iken çekilen kur'a da A Blok 1. kat 4. nolu bağımsız bölümün adına isabet ettiğini, kooperatif tarafından davacının ihracına dair kararların iptali için açılan davalar sonunda, ihraç kararlarının iptaline karar verildiğini, bu arada davalı kooperatifin müvekkili yerine üye kaydedip, kur'a da davacıya isabet eden dairenin diğer davalı Yusuf adına tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, davalı Yusuf adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline, davalıların müdahelelerinin men'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Yusuf Ercan S. vekili, müvekkilinin davalının yerine kayıt edilen Mehmet Ö.'ten üyeliği, devir aldığını, iyiniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı kooperatif, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davanın REDDİNE karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiş, Dairemizin 5.7.1999 gün 1999/4515-6421 sayılı kararı ile mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak ve bilirkişi raporu alınarak davanın kabulüne ve bankaya bloke edilen 4.330.425.106-liranın karar kesinleştiğinde neması ile birlikte davalı Yusuf Ercan S'e ödenmesine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ve Yusuf Ercan S. vekili temyiz etmiştir. 1-Davacı, davalı Yusuf Ercan S. adına olan tapunun iptaline ve davalının müdahalesinin men'ine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece , Dairemizin bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verildiği ve davacı tarafından mahkemece tesbit edilen tazminat bedeli Ziraat Bankası Bursa Merkez şubesine depo edildiği halde müdahalenin men'i talebi hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmemesi doğru görülmemiş ve kararın davacı yararına BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı Yusuf Ercan S. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bozma kararına uyularak karar verilmiş ise, Dairemizin 5.7.1999gün ve 1999/4515-6421 sayılı bozma gereği yerine getirilmemiştir. Bu davada, davalının halen oturduğu dava konusu daireye yaptığı imalatlara hükmedilmesi gerekirken, davalının kooperatife ödediği paraların güncelleştirilmiş miktarına hükmedilmesi doğru değildir. Zira; davalı bu talebini ayrı bir dava ile diğer davalı kooperatife yöneltmesi gerekir. Bu itibarla mahkemece, davalının dairesine yaptığı imalatların değerine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Yusuf Ercan S. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Bu kararda davacının tazminat bedelini depo etmesine karar verilmiş ancak davalının kooperatife yaptığı ödemelerin güncelleştirilmesi haksız bulunup, bozulmuş. Müvekkil zararın giderilmesi için kooperatif aleyhine dava açsa dahi kooperatifin malvarlığı olmadığı düşünüldüğünde cezai sorumluluk bulunsa da zararın giderilmesi mümkün görünmüyor. Ayrıca, yaklaşık 1 yıl boyunca yükümlülüklerini getirmeyen davacı her halükarda -kooperatifin hatalı davranışı sonucu ihraç kararı kesinleşmese de- yükümlülüklerini yerine getirmenin doğal sonucunun bu olduğunu biliyor. Her ne kadar ihraç konusunda iptali gerektiren haklı sebepleri bulunsa da davacının kusuru bulunduğu oratada, ancak müvekkilin haksızlığı yada kusurluluğu söz konusu değil, bu durumda müvekkil adına yapacak birşey olmaması hiç adil görünmüyor. |
18-05-2008, 05:00 | #13 |
|
Kooperatİf - Üye AlacaĞi
Sayın n plak;
Sizişn olayınızda müvekkilinizin adına bir tapu kaydı yok. Bir kooperatif üyeliğinin kazanılması var. Eğer tapu devredilmiş olsa idi eski üye tazminata hak kazanabilecekti. Şimdi ise davayı kaybederseniz sizin kooperatiften tazminat isteme hakkınız doğuyor. Saygılar |
18-05-2008, 07:53 | #14 |
|
Sn. Erdoğan,
Cevabınız için teşekkürler ama anlayamadığım bir nokta var. Eski kooperatif üyesinin dava konusu daire için yaptığı ödeme miktarı 6.000,00 YTL, müvekkil ise tamamını ödemiş bu durumda eski üyeye en azından ödemelerinin kalan kısmının tamamlattırılması gerekmeyecek mi? Kooperatiften tazmin yoluna gitmeden yapılabileceklerin neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Kooperatifin malvarlığı kalmadığından kabul edilecek tazminat miktarının tahsili mümkün olmayacaktır. |
18-05-2008, 13:52 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın n_plak, Yukarıda 7 no.lu mesajımda, üyenin hak ve yükümlülüklerinin devam ettiğinden bahsetmiştim. Dolayısıyla ilk üye aidat borcundan sorumlu olacaktır. Kooperatifin yapması gereken, usulüne uygun olarak bu alacakların tahsilini istemektir. Üye öderse, yapacağınız bir şey bulunmamaktadır. Ödemezse, yeni bir ihraç kararı alınacaktır. Saygılarımla |
24-05-2008, 09:57 | #16 |
|
Kooperatİf - Üye AlacaĞi
O kadar umutsuz olmayın. Kooperatiften alacağınız çıktığı taktirde kooperatif tüzel kişiliği sona ermemişse kooperatif tüm malvarlığı ile sorumludur. Alacağınızı tahsil edersiniz. Konutların tümü hala kooperatifin malvarlığında.
Sizin ilişkiniz kooperatifle. Bu nedenle başka bir yola başvuramazsınız diye düşünüyorum. Saygılar |
17-11-2008, 16:18 | #17 |
|
Aynı konuyla ilgili yeniden birşeyler sormak istiyorum. Kooperatife tazminat davası açmak için hazırlık yapıyoruz. Ancak; sizce tapu iptali davasının sonuçlanması gerekir mi?
Dava sonuçlanmadan kooperatife bir ihtar göndererek aidatlar ödenmiştir, tapuda adımıza tescil yapılsın aksi takdirde hukuki işlemlere başlanacaktır şeklinde bir ihtar göndererek ihtar sonucunda ihtiyati tebdir talebi ile tazminat davası açmak makul olur mu? Yine dava sonuçlanmadan ihtar göndermeden kooperatife tazminat davası açmak doğru olur mu? Şimdiden teşekkürler. |
17-11-2008, 16:52 | #18 |
|
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E. 2006/11-631 K. 2006/609 T. 4.10.2006 Taraflar arasındaki "itiraz kararının iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.06.2003 gün ve 2002/349 - 2003/591 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14.10.2004 gün ve 641-9853 sayılı ilamı ile; ( ...Davacılar vekili, davalı kooperatif üyesi olan müvekkillerinin parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle ana sözleşmeye ve yasaya aykırı olarak ihraç edildiklerini, ihraç kararını 04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kooperatif merkezinin Silivri olması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, tebligatların usulüne uygun tebliğ olunduğunu, ihraç kararlarının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılara 05.04.2001 tarihinde birinci, 04.05.2001 tarihinde ise ikinci ihtarnamenin gönderildiği, 25.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildikleri, ihtarnamelerin ana sözleşmeye, yasaya ve içtihatlara uygun şekil koşullarını taşımadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın yasal süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacılar ihraç kararını 04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini iddia etmişler, davalı kooperatifçe ihraç kararının davacılara 30.06.2001 tarihinde tebliğ edildiği savunulmuş, mahkemece davanın süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Oysa, davacılara 25.06.2001 tarihli yönetim kurulunun ihraç kararları iadeli taahhütlü mektup ile davalı kooperatifteki adreslerine gönderilmiş, 30.06.2001 tarihinde işçisine tebliğ edilmiş olup, davacılar tarafından posta alındısında adı yazılı işçinin kendi işçileri olmadığı ve ihraç dışında başka bir belgenin gönderildiği iddia edilmediğine göre, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece, davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek, davanın sırf bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçelerle işin esasına girip hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 3- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin ihtarnamelere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Davacılar, davalı kooperatif üyesi olup parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle ana sözleşmeye ve yasaya aylan olarak ihraç edildiklerini, ihraç kararını04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini istemişlerdir. Davalı kooperatif, merkezinin Silivri olması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, tebligatların usulüne uygun tebliğ olunduğunu, ihraç kararlarının hukuka uygun olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılara 05.04.2001 tarihinde birinci, 04.05.2001 tarihinde ise ikinci ihtarnamenin gönderildiği, 25.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildikleri, ihtarnamelerin ana sözleşmeye, yasaya ve içtihatlara uygun şekil koşullanın taşımadığı gerekçeleriyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir. Davalı tarafın temyizi üzerine özel dairece karar sair red ve bir kısım hususların inceleme dışı bırakılması yanında bozma ilamının 2. maddesinde yer alan "Davanın hak düşürücü 3 aylık sürede açılmadığı, hak düşürücü süreden red yerine işin esasının incelenmesinin yerinde olmadığı" gerekçesiyle hüküm bozulmuş; davacılar vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir. Mahkeme çıkarma kararının tebliğinin Tebligat Kanunu hükümlerine aylan olduğu gerekçesiyle öğrenme tarihini esas alarak davayı süresinde kabulle esasa ilişkin İnceleme ile davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü davalı vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kooperatif üyesi olan davacıların üyelik formunda yer alan adreslerine yapılan ihraç kararı tebliğlerinin usule uygun olup olmadığı, esas alınacak tebliğ tarihine göre de ihraç kararının iptali istemli eldeki davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacılar A. ve T., 25.04.1995 tarihinde ayrı ayrı düzenledikleri, kimlik-adres bilgilerini ve imzalarını havi ortaklık başvuru formu ile davalı kooperatife üyelik başvurusunda bulunmuşlar; bu belgedeki iş adresleri tebligat adresi olarak kullanılmıştır. Her iki davacıya ayrı ayrı noterden keşide edilen 05.04.2001 ve 04.05.2001 tarihli ihtarnameler ile bildirilen borçların ihtarnamede yer alan sürelerde ödenmesi istenmiş; aksi halde üyelikten çıkarılacakları bildirilmiştir. 05.04.2001 tarihli ilk ihtarnameler davacılar adresinde işçisi E. imzasına 13.04.2001 tarihinde; 04.05.2001 tarihli ihtarnameler de davacılar adresinde birlikte sakin E. imzasına ayrı ayrı 24.05.2001 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kooperatif yönetim kurulunca 25.06.2001 tarih ve 68 sayı ile; "Sınırlı Sorumlu Konut Yapı Kooperatifimizin yapmış olduğu toplantısında, kooperatifimizin ortağı bulunan T., E., kendilerine gönderilen ihtara rağmen ödemelerini yapmadıklarından, kooperatif ortaklığından çıkarılmalarına, 07.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar gereğince taraflarına ödenecek ortaklık aidatlarının üç yıl içinde kasa mevcut olduğunda taraflarına ödeme yapılmasına" karar verilmiş; bu karar davacılar ayrı ayrı muhatap olarak gösterilmek suretiyle ve "04.05.2001 tarihli noter ihtarını tebliğ ettiğiniz halde, ortaklık aidatlarınızı ödemediğiniz tespit edilmiş olup, kooperatif ortaklığından ana sözleşmenin 14/2. maddesi uyarınca çıkarılmış bulunmaktasınız..." ifadelerine yer verilen yazı ekinde iadeli taahhütlü posta gönderisi şeklinde gönderilmiştir. Posta alındısında gönderinin türü bölümünde "ihraç kararı" açıklaması yer almakta; iadeli taahhüt tebliğ kartında "yukarıda tarih ve numarası yazılı gönderiyi 30.06.20011 tarihinde teslim aldım. M.-işçi" açıklaması ve imza bulunmaktadır. Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, davalı kooperatifçe davacılara gönderilen gönderinin iadeli taahhütlü mektup olması karşısında, bu tür gönderiler Tebligat Kanunu ve tüzüğü hükümlerine değil, Posta Kanunu ve Posta Tüzüğü hükümlerine tabidir. Mahkemece Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerinin gerekçeye esas alınması olanaklı değildir. Ne var ki, davacılara iadeli taahhütlü gönderi de Posta Kanunu ve Tüzüğü hükümlerine uygun olarak teslim edilmiş değildir. Diğer taraftan, gerek ana sözleşme, gerek Kooperatifler Kanunu, çıkarma kararlarının onaylı bir örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ olunmak üzere notere tevdiini öngörmektedir. Davacılar, davalı kooperatife Beyoğlu 22. Noterliği'nin 27.12.2001 tarih 31802 yevmiyeli ihtarnameyi göndererek ihtar tarihine kadar paylarına düşen dairelerin tescil ve intikalinin gerçekleşmediğini, ne zaman tescil ve intikal işlemlerinin yapılacağını, yaptıkları ödemeler dışında bir borçlarının olup olmadığı ile varsa ne miktar borçlarının olduğunun kendilerine bildirilmesini istemişler, davalı kooperatif cevabında ortaklıktan çıkarıldıkları hususunu bildirmiştir. Bu bildirimin davacılara 04.01.2002 tarihinde tebliğ olunduğu davacı yanın kabulünde olup, dosyada tebliğ belgesi bulunmamaktadır. Yeri gelmişken, ilgili yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır. 5584 sayılı Posta Kanunu'nun "Posta maddelerinin yetkili yerlere verilmesi" başlıklı 17. maddesinin 3. fıkrasında aynen; "Alıcılar veya yukarıda belirtilen kişiler konutlarında bulunmazlarsa taahhütlü maddeler ve havale, koli, değerli mektup ve kutuların haber verme kağıtları kendisiyle birlikte oturan ailesinden veya hizmetçilerinden yetişmiş olan birine, bunların da bulunamamaları halinde aynı yerde oturan, müdür, katip, mal sahibi gibi kimselere verilebilir" denilmekte; Posta Tüzüğü'nün "Alıcısı Bulunamayan Posta Gönderileri ve Haber Kağıtlarının Teslimi" başlıklı 137. maddesinde ise aynen; "Alıcı adresinde bulunmazsa, adi ve taahhütlü mektup postası gönderileri, değer konulmuş mektup ve kutular, koliler ve havalelerin haber kağıtları kendisiyle birlikte oturan ailesi fertlerinden veya hizmetçilerinden yetişmiş olan birine, bunların da bulunmamaları halinde aynı yerde oturan müdür, memur, mal sahibi kişilere verilebilir" hükmü yer almaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Ortaklıktan Çıkarılma Esasları ve İtiraz" başlıklı 16. maddesi; "Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler ana sözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Bu fıkraya aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri fiilin önem ve mahiyetine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin Liradan beşyüzbin Liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise, ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Bu fıkraya aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları fiilin önem ve mahiyetine göre üç aydan iki yıla kadar hapis ve yüzbin Liradan bir milyon Liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar" hükmünü amirdir. Konut Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi'nin 14. maddesinde de; "Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır. 2- Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 30 gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığıyla tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır. 3 aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir. Ortaklar bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarma kararı kesinleşene kadar devam eder" hükmünü içermektedir. Bu hükümler göstermektedir ki, kooperatif üyeliğinden çıkarılma halinde bu hususun kararın bir örneği ile birlikte ilgilisine tebliğ olunmak üzere on gün içinde notere tevdii gerekmektedir. Ayrıca Tebligat Kanunu hükümlerinde yer almayan gönderi türleri Posta Kanunu ve Tüzüğü hükümlerine tabi olup, değerlendirmeler buna göre yapılmalıdır. Somut olayda; davacılara yapılmış tebligat, açıklanan koşullara uygun bulunmadığından hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınamayacağından 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğinden de söz edilemez. Mahkemenin direnme kararı bu değişik gerekçeyle sonucu itibariyle yerinde olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel dairesine gönderilmesi gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı DİRENME KARARI UYGUN OLUP, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİ' ne gönderilmesine 04.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. |
17-11-2008, 17:32 | #19 |
|
Sn. Ruhan;
Cevabınız için teşekkürler ancak; sorum ihraç kararı iptal edilen (eski) üye ile ilgili değil, eski üyenin açtığı tapu iptali davasının kabul edileceği sonucuna vardığımdan kooperatife açılacak tazminat davası ile ilgili.. Bütün aidatları ödeyip tapuda tescil aşamasına gelindiğinde tapuda söz konusu daire için ihtiyati tedbir konulduğunu öğrenmiş, daha sonra tapu iptali ve ecrimisil davası ile karşı karşıya kalmıştır. , Bu arada önceki üye ihraç kararını iptali için dava açmış, dava kabul edilmiş şu an yargıtay aşamasında, ihraç kararının iptalinin kesinleşmesi ile tapu iptali davası kabul edileceğinden yola çıkarak soruyu sordum. Tapu iptal davası sonuçlanmadan kooperatife karşı tazminat davası açabilirmiyiz? Kooperatifi ihtarname göndermek gerekir mi? İhtarname göndermeden ve tapu iptal davası sonuçlanmadan kooperatife karşı tazminat davası açmak doğru olur mu? |
06-08-2009, 13:07 | #20 |
|
Aynı dava konusundaki son durum şu, öncelikle ilk açılan dava, davacının duruşmaya katılmaması ve bizim davayı takip etmememiz sonucu, davanın açılmamış sayılması kararı ile sonuçlandı.
Ancak, davacı tarafından yeni dava açıldı ve üyelikten ihraç kararının iptali kararı da kesinleşmiş durumda. Kooperatife ve müvekkilin taşınmaza yaptığı masraflarla taşınmazdaki iyileştirmeler nedeni ile davacıya karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak ve tazminat davası açmak doğru olacak mıdır? Sebepsiz zenginleşmeya dayalı alacak ve tazminat davasının birlikte açılması doğru olacak mıdır? Davacıya açılan davanın durumu konusunda görüşünüz nedir? Zira; kooperatif üyeliği sonlanmamış olan davacının diğer kooperatif üyelerinden fazla bedel ödememesi gerektiği yönünde yargıtay kararları okudum. Kooperatiften talep edilecek tazminat bedelini ödenen aidat bedeli ile sınırlamayıp taşınmazın güncel değerini talep etmeyi düşünüyorum. Ayrıca tapu iptali davası henüz sonuçlanmadan davayı açmak red sebebi olacak mıdır, yoksa tapu iptali davası bekletici mesele olarak mı ele alıncaktır? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kooperatİf Hukuku | Av.Elvan Akkaya | Meslektaşların Soruları | 10 | 06-08-2009 13:19 |
Kooperatİf Üyesİnİn Aİdat Borcu | çiçero fadi | Meslektaşların Soruları | 3 | 27-09-2007 13:16 |
Kooperatİf Hacİz | Murat^^ | Meslektaşların Soruları | 8 | 13-02-2007 22:41 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |