Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Erkekler koruma altına alınıyor

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-08-2007, 21:12   #1
Ahmet Turan

 
Varsayılan Erkekler koruma altına alınıyor

Erkekler koruma altına alınıyorDünya tersine döndü. Şimdi de erkekler koruma altına alınıyor.

09.08.2007 18:00Dünyanın birçok yerinde kadınlara, çocuklara ya da azınlıklara yönelik haksızlıklar, yasal eksiklikler medyada yer alıyor. Açılan soruşturmaların, hazırlanan raporların ardından hükümetler bu grupların haklarını korumak için bakanlıklara bağlı komisyonlar kuruyor, yasalarda değişiklikler yapıyor...

Fakat Vikinglerin anavatanı Norveç'te yaşanan son gelişmenin bir benzerine dünyanın hiçbir yerinde rastlanmadı! Norveç Eşit Haklar Bakanı Karita Bekkemellem ülkesinde tacize uğrayan, kadınların yanında ezilen, eğitim ve iş olanakları konusunda geri plana düşen erkekleri koruma görevini üstlendi.

DEĞİŞİKLİK İÇİN ÇALIŞIYORLAR

Bakan, çarşamba günü düzenlenen bir basın toplantısıyla 32 kişiden oluşan "Erkek Komisyonu" isimli komisyonun çalışmalara başladığını tüm dünyaya duyurdu.

Bakan, "Amacımız erkeklerin kadınların gerisinde kalan yasal haklarını düzeltmek. Yasal haklarında iyileşme yapmak. Kadınlar bunu onlar için yapamazdı. Biz de bu amaçla 32 erkekten oluşan bir komisyon kurduk" diye konuştu. Bakan, komisyonun gelecek yaz yapılacak yasal değişiklikler öncesi erkeklerin ülkede karşı kaşıya kaldığı ayrımcılıkla ilgili incelemelerde bulunacağını belirtti.

Habertürk.
Old 09-08-2007, 21:36   #2
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Yıldırım ; Farzedin ki, günün birinde bizde de komisyonlar kuruldu. Sizce hangi erkek türü koruma altına alınır? Hepsini birden koruma altına alacak halleri yok ya...

Saygılarımla.
Old 10-08-2007, 10:22   #3
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
"Amacımız erkeklerin kadınların gerisinde kalan yasal haklarını düzeltmek. Yasal haklarında iyileşme yapmak. Kadınlar bunu onlar için yapamazdı."
Ah demek amaç erkeklerin yasal haklarını düzeltmek, öyle mi!? Vah vah..
Alıntı:

"Biz de bu amaçla 32 erkekten oluşan bir komisyon kurduk"
Çok gururlandım, tebrikler!
Alıntı:

Sizce hangi erkek türü koruma altına alınır?
Bence gerek yok, soyları tükenme tehlikesi altında değil.

(Bütün ezilenlere karşıyım. Ama erkeklerin korktukları, süregelen hakimiyetlerinin zarara uğraması tehlikesi. Yasaları bırakın, bilim bile eril bir ruh taşıyorken, ezilen erkekler için 32 erkekten oluşan bir komisyon kurulmuş olması, tiraji komik. Ortaçağ Avrupası'ndaki bilge kadınların cadı ilan edilmesini, namusun iki bacak (kadın bacağı) arasına sıkıştırılmış olduğunu, ailede/şirkette/mecliste/sokakta... eril kokunun hakimiyetini düşününce, gerçekten tirajikomik geldi..)
Old 10-08-2007, 11:49   #4
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

"Hangi erkekler korunmalı?" yerine "ne zaman" sorusu sorulmalıydı bence.

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu bu günlerde, yeni Anayasa'yı kadın bakış açısına sahip kadınlar hazırlasın.

Bu soruyu o zaman değerlendirelim diye düşünüyorum.

saygılar...
Old 10-08-2007, 14:48   #5
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Sayın Yıldırım, yazıma "bütün ezilenlere karşıyım" şeklinde özellikle başladım. Erkeklerin de ezilmesini istemem. Benim o haberde takıldığım husus daha doğru bir ifadeyle bana ilginç gelen şey, Bakan'ın yaptığı açıklama ve erkeklerle ilgili ezilmişliğe acil müdahale çabaları.
Alıntı:
Ne var ki kimi dişillerin hala erillerin asla ezilemeyeceğini düşünmesi eriller karşında kendilerini ne kadar zayıf gördüklerinin itirafı olsa gerek ki bu da bence dişiller açısından savaşın baştan kaybedilmesidir.
Dediğim gibi, erkeklerin asla ezilemeyeceğini söylemedim. Hatta bir özeleştiri olarak benim de erkekleri ezdiğim (bazı) zamanlar olduğunu söyleyebilirim. Doğru bulmuyorum bunu. Yazıda "yasal haklarda iyileştirme yapmak" demişler, tabi Norveç Hukukunu bilmiyorum ama yasalarda kadın hakları ağırlıklı olarak korunuyormuş gibi söz etmişler. Feminizm, erkek düşmanlığı değildir. Feminizm erkeklerle savaşmak değildir. Feminizim; kadınları ikincil ve edilgen konuma itekleyen bütün iktidar yapılarına, geleneklere hatta anlayışa karşı bir duruştur, bir sistemdir. Haberin Avrupa'dan olduğunun farkındayım. Ortaçağ'da "kadın, insan mıdır değil midir" tartışmasının yapıldığı bir tarihi sırtında taşıyan bir Avrupa bu. Hal böyle olunca, 35 erkekten oluşan komisyonun bende uyandırdığı his de önceki yazımda ifade ettiğim türden oldu ve bu, ne erilin yenilmezliğine ilişkin bir itiraf niteliği taşıyor, ne de bizi, dişilin kendisini zayıf gördüğü düşüncesine götürüyor. Sizin bu şekilde hissetme eğiliminiz, aynı zamanda böyle düşünüyor olmanızla ilgili olabilir mi acaba
Old 10-08-2007, 18:18   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Haber abartılı, "dünya" tersine dönüyor demişler. Oysa tersine dönen sadece Norveç'miş.

(*Eşit Haklar Bakanlığı... Ne güzel bir tamlama)

Saygılarımla...
Old 11-08-2007, 12:59   #7
calikusu_kamuran

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmet Yıldırım
........ Kadınlar bunu onlar için yapamazdı..........................

Habertürk.

Evet kadınlar bu korumayı erkekler için yapamazlar. Aynı şekilde erkekler de kadınlar için bu korumayı yapamazlar. Eğer her bir cins öncelikle kendini erkek veya kadın olarak değil de kişi olarak algılayabilse, tersi olabilir miydi? Yani benim için istediklerimi başkaları için de isteyebilmeliyim düşüncesi belirir miydi? Kadınlar, "yaşasın kadınlar" dedikleri sürece erkekler de bir gün "yaşasın erkekler" diyeceklerdir ki karşı tarafın eylemleri hasebiyle bu tarafın hakkı doğar. Tarih " yaşasın erkekler" dediği için, gün bugün "yaşasın kadınlar" demiştir. Bakıcaz, tarih tekerrürlerle doludur, Akif" in dediği gibi.
Ben inanıyorum, her şey güzel olacak ama zaiyatlarımız da insanlık olarak çok olacak.

SAYGILARIMLA(Hiç bir konu işleme sürecinde bu kadar gülümsememiştim...teşekkürler)
Old 11-08-2007, 19:05   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sayın katılımcılar, lololistan'a has üslubunuzu ve şakalarınızı lütfen oraya saklayınız. Forumun ciddi alanlarını sulandırmayınız..
Old 11-08-2007, 21:34   #9
Gemici

 
Varsayılan

Merhaba

Erkeklerin toplum içindeki hakimiyetlerini yavaş yavaş kaybetmeleri ve belirli mevzileri yavaş yavaş kadınlarla paylaşmaları veya paylaşmak zorunda bırakılmaları batı ülkelerinin bir gerçeği; Bu durum bazı ülkelerde toplum içinden gelen bir dinamikle, diğer ülkelerde yasal zorlama ile oluyor. İster toplumsal dinamik isterse yasal zorlama, değişim hangi yolla gerçekleşirse gerçekleşsin, kaleleri ellerinden giden ve geri çekilmek zorunda kalan erkekler hırçınlaşıyor ve ruhsal bunalımlara giriyor. Namus veya töre cinayetleri diye adlandırdığımız cinayetleri bu yönden incelemek çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarır, ama konu Türkiye değil.

Konu batı ülkeleri özellikle Norveç. Norveç’in ulusal meclisindeki kadın milletvekili oranı bundan otuz sene önce yüzde 15 miş, son zamanlarda yüzde 36 ile yüzde 39 arasında değişiyor. Siyasi partilerin belirli bir kadın kotaları var. Resmi komite ve meclislerde kadınlara yüzde 40 hak tanıyan yasal bir düzenleme var. Kadın başbakan Gro Harlem Brutland’ın 1986 senesinde kurduğu hükumetten beri kadın oranının yüzde 40ın altına düştüğü hiçbir hulümet yok neredeyse. Devlete ait işletmelerdeki kadın ve erkek oranlarının herbirisinin yüzde 40ın üzerinde olması gerekiyor. Son çıkarılan bir yasaya göre büyük firmaların yönetici kadrolarındaki kadın oranının 2008 e kadar yüzde 40 a çıkarılması gerekiyor. Aynı yasa anonim şirketierin murakabe heyetleri için de yüzde kırk oran öngörüyor. Bunu gerçekleştirmeyen şitketlerin feshi bile söz konusu gerektiğinde.

Kadınla erkek arasındaki eşitliğin sağlanmasını denetlemekle Ombudsman görevli.

Erişilen tüm bu haklara rağmen gözlemciler Norveç toplumunda erkeklerle kadınlar arasındaki şans eşitliğinin halen gerçekleşmemiş durumda olduğunu belirtiyor. Aynı gözlemcilere göre Norveç toplumunda radikal feminis aramak boşuna; bulamazsınız.

Eşit şansların getirdiği problemler:
İş hayatında erkeklerle aynı durumda olmalarına rağmen, kadınların yaptığı ev işlerinde fazla bir gerileme yok. Erkekler kadınlara oranla daha az ev işi yapıyor. Sonuç: Boşanmalar çoğalıyor ve boşanma davasını genelde kadınlar açıyor.
Erkek çocukların okul problemleri kızlarınkinden daha fazla. Boşanmalarda çocukların velayet hakkının babaya verilmesi az rastlanan bir durum.

Norveçte olanları Almanya’da yaşıyan vatandaşlarımızın durumu ile karşılaştırdığımda büyük paraleller görüyorum. Özellikler erkek çocukların okulda büyük problemleri var. Türkiye’den getirilen damatlar, Almanya’yı tanıyan, kendisinden daha iyi Almanca bilen, işini kendi başına halledebilen hanımlarına söz geçiremeyince, sövmenin ve dövmenin de para etmediğini anlayınca ruhsal bunalımlara giriyor ve kendilerini başarısızlığa uğramış olarak kabul ediyor. Erkek her problemin üstesinden gelir, güçlüdür, dayanıklıdır, her zorluğa göğüs gerer avutmasıyla yetiştirilmiş bu kimselerin çoğu ya psikolojik tedavi görüyor, yada böyle bir tedaviye ihtiyaçları var. Korunma altına alınmaları gerekir bence.

Saygılarımla

Not:
1. İlk mesajın başlığını okuyunca, olay Türkiye’de geçiyor diye düşündüm. Herhangi bir haberi THS’ye aktaran üyelerden ricam: bir yerden aktarma yaptığınızda, haberin kaynağını ve olayın cereyan ettiği yeri başlıkta bildirirseniz faydalı olur bence.
2. Kadın Bakan Karita Bekkemellem’in Erkek Komisyon’una veya Erkek Forum’una toplumun belirli alanlarından erkekleri davet etmesinde yadırganacak bir yön göremiyorum
3. Şahsımla ilgili: birkaç aydır THS'ye uzak kalışımın nedenini belirttiğim bu şıktaki metni sildim. Merhaba
Old 13-08-2007, 16:42   #10
SPARTACUS

 
İnceleme Erkeklerin Özgürlük Hareketi

-- Aşağıdaki yazıya katılıyormusunuz ?

-- Ataerkil bir toplumda, erkekler de cinsiyet ayrımcılığı ve baskıdan paylarına düşeni alırlar. 1970'lerin ilk yarılarında bazı cinsel eşitlikçi erkekler Batı'da erkek özgürlük hareketini başlatmıştır. Bu hareketin liderleri, ataerkil toplumda kendilerine liderlik veren sosyal kurumlardan sağladıkları avantaj ile, geleneksel erkek imaj ve rolünün gereklerine ulaşmak için kendilerine yüklenen kişilik ve vücut şeklinin yükünü karşılaştırmışlardır. Bu imaja göre, erkekler hassas olmamalıdır, sert, vahşi, ve güçlü olmalıdır ve kadınlara dünyayı bir cehenneme çevirmelidir. Özgürleşme-eğilimli erkekler, sert olmalarını bekleyen ve kendi duygularını özgürce ifade etme imkanından yoksun bırakan önceden belirlenmiş cinsiyet rollerine isyan etmişlerdir. Cinsiyet rollerinin bu şekilde katı bir biçimde bölümlenmesinin erkekler için bir dezavantaj olduğunu, ve bunun kadınların kullanılmasında bir faktör olduğunu düşündüler. Bu yüzden, tıpkı sınıf ve etnik kimlikleri gibi, cinsiyet kimliğinin de sosyal rolü tanımlamaması gerektiğini savundular. Yani, cinsiyet kimliği olduğu gibi kabul edilmelidir, ancak, sosyal roller önceden katı bir şekilde tanımlanmış olmamalıdır. Dolayısıyla, kadınlar liderlik pozisyonuna ulaşabilmeli, erkekler de besleyici, bakıcı rolünü oynama şansına sahip olmalıdır, ya da bunun tersi. Bu hareketin üyeleri, cinsiyete göre rol bölümünü tartışmalı bulmuş, ve geleneksel cinsiyet rollerine bir son vermeden bu sorunun çözülmeyeceğini düşünmüşlerdir. Toplum, erkeklere üstünlük veriyormuş gibi gözükmesine rağmen, bazı erkekler gerçekten de güçlü olduklarını düşünmemektedirler. Bu tür ataerkil toplumlarda, erkekliği vurgulayan tek kriter, onun kadınlarla olan ilişkisindeki başarısıdır. Dolayısıyla, erkek, inisiyatifi eline alma, ve bu amacı gerçekleştirmek üzere bütün adımları atmak zorundadır. Ama gene de, geleneksel sosyal erkeklik imajı nedeni ile, duygularını ifade etmesine izin yoktur. Bu çelişkili durum, bir partner olarak erkeğin verimli bir şekilde hareket etmesine engel olur. Buna göre, kaba olmak ve kadın partneri ile mekanik bir ilişki içine girmek zorundadır. Bu durum, onu önemli bir insan hakkından yoksun kılar. Dolayısıyla, ataerkil sosyal normları takip eden insanlar- erkek ya da kadın- baskıdan eziyet çekerler. Erkeğin duygusal ezikliği kadın üzerinde yansımasını bulur, çünkü diğer erkeklere gücünü kanıtlamak zorundadır. Bu şekilde kadın bir seks objesine dönüşür, erkek de ataerkil toplumsal normlarda bir başarı objesi olur. Dolayısıyla her iki cinsiyet de, ilişkide bulunan insanlar yerine objeler oluverirler.

-- Özgürlükçü erkekler, feminist hareketle işbirliklerinin, cinsiyet ilişkilerinde beklenen değişikliği getireceğini düşündüler. Ancak 1980'lerin başlarında, erkek özgürlükçü hareketi ikiye bölünmüştü. Muhafazakar grup, feministlerin kendi cinsleri için kazançlar elde etmek üzerine yoğunlaştıklarını düşünüyordu, bu yüzden hareketten ayrıldılar ve kendilerinin de baskı ve cinsiyet ayrımcılığının kurbanı olduklarını düşündüklerinden "erkeklerin hakları" diyen kendi gruplarını kurdular. Feministlerle başlangıçtaki gibi işbirliği kurmak yerine, onlara sırtlarını döndüler, çünkü feminist hareketin, kadınların toplumdaki geleneksel rollerini sürdürmelerine izin verdiğini, ve buna ek olarak erkeklerle yarış içine girme ve onların otoritesini paylaşma imkanı tanıdığını düşündüler.

-- Erkek özgürlük hareketinin ilerici sol kanadı ise, her iki cins için yükleri kaldırma hedefi içinde olan kadınların özgürlükçü hareketi ile işbirliği içinde kaldı. Ataerkil toplumun kritik bir dönem içine girdiğini, ve onu yenmenin tek yolunun, kurulu toplumsal kurumları - aile gibi- işbirliği, barış ve cinsler arasındaki eşitlik ile karakterize edilen kurumlar haline getirmek olduğunu düşündüler. Erkek hareketinin solcu üyeleri, ataerkil toplumun erkeklerin vücutlarını fiziksel kuvvet ve şiddet sembolleri ile işaretlediklerini gördü. Erkekliği tanımlayan sosyal gelenekler- spor gibi- erkek vücudunda, yumuşak kadın vücuduna ters olacak şekilde izlerini bırakmaya çalışır. Cinsiyet kimliği sadece belirli işaretlerin sembolik bir sistemi değildir. Ayrıca somut maddi belirtileri vardır, bunlar arasında özel iş ve alanlarının temelde kadınlara, kamusal olanların ise erkeklere ayrılması gibi işbölümü de vardır. Dolayısıyla geleneksel cinsiyet kimliği, sosyal kimliğini etkiler. Erkeklere otorite ve güç verilir, kadınlar ise üreme ve çocuk bakımı ile ilgilenirler. Bu krizi aşmak, ve sosyal adaleti yaratmak için, özgürlükçü kadın ve erkekler cinsiyet politikasını geliştirmek için işbirliği yapmak zorunda olduklarını düşündüler. (Messner 1998; Martin 1998, Lorber 1998).
Old 14-08-2007, 18:00   #11
Av.Nur

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan SPARTACUS
-- Aşağıdaki yazıya katılıyormusunuz ?

Evet, bu yazıya katılıyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
35 yaşındaki çocuğu velayet altına alabilir miyiz? akarsu Meslektaşların Soruları 8 10-06-2017 08:34
''Güvenliğiniz için konuşmanız kayda alınıyor'' !!! Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 9 24-09-2011 12:55
yaşama hakkım elimden alınıyor Konuk derin Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 10-06-2007 12:28
Sünnet, sağlık güvencesi kapsamına alınıyor Seyda Hukuk Haberleri 9 13-04-2007 22:37
satılan gayrimenkulü garanti altına almak Desarac Meslektaşların Soruları 3 03-03-2006 12:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06438708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.