Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

301'den Tavşan Yapmak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-05-2008, 22:18   #1
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan 301'den Tavşan Yapmak

301’DEN TAVŞAN YAPMAK

Türk Ceza Kanunu’nun durup dururken ünlü olan 301. maddesi değişti. En önemli değişiklik, artık bu maddeden dolayı soruşturma yapılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlı hale getirilmesi. Ayrıca maddedeki “Türklüğü” sözcüğü yerine “Türk milletini” ibaresi, “Cumhuriyeti” sözcüğü yerine de “Türkiye Cumhuriyeti Devletini” ifadesi konuldu. 6 aydan 3 yıla kadar olan ceza miktarının üst sınırı da 2 yıla indirildi.

Şimdi değişiklik üzerine biraz karalama yapalım:

Bu maddeden soruşturma yapılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine bırakılması ise son derece hatalı ve sakıncalıdır.

Neden mi? Örnek verelim:

Diyelim ki, Ahmet ve Mehmet, kelimesi kelimesine aynı sözleri söylediler ve sözlerin bu madde kapsamında suç olabileceği düşüncesiyle soruşturma izni istendi. Adalet Bakanlığı Ahmet için soruşturmaya izin verip, Mehmet için vermezse ne olacak?

Daha da vahim bir örnekle devam edelim.

Bir Türk vatandaşı ile ABD vatandaşı (ya da herhangi bir AB ülkesinin vatandaşı da olabilir) yine aynı sözcükleri (farklı ya da aynı dilde) yazdılar ya da söylediler. Bu kişiler hakkında soruşturma izni istendiğinde Adalet Bakanlığı Türk vatandaşı için soruşturmaya izin verip, diğeri için vermezse ne olacak?

Bir başka örneğimiz de şöyle olsun:

Bir kişinin söylediği ya da yazdığı sözler nedeniyle Bakanlıkça soruşturma izni verilmiş ve o kişi maddeye göre suçlu bulunup cezalandırılmış olsun. Birkaç yıl sonra, Bakan değiştiğinde aynı sözleri söyleyen ya da yazan bir başka kişi hakkında ise bu kez soruşturma izni verilmezse, adalet bunun neresinde?

Ayrıca, Adalet Bakanlığı’nın başı Adalet Bakanı’dır ve Bakan, siyasi bir kişidir. Bakan’ın bir yakını ya da aynı partiden bir kişi için soruşturma izni istendiğinde ne olacak?

Maddenin eski halinde de bulunan “Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” hükmü varken, bu maddede soruşturma izni konusunda değişikliğe gidilmesi ne kadar doğru ve ne kadar “bizim için”dir?

Daha üçüncü yılı dolmadan Türk Ceza Kanunu'nda bu kadar çok değişikliğe gidilmesinin olumsuzluğu (bu, bir başka yazının konusudur) bir yana, “ısrarlı ısrarlar” (!) üzerine 301. maddenin de değiştirilmesini anlayamıyorum. Küçükken 62'den nasıl tavşan yapıldığını da anlayamazdım zaten!

Av.Cengiz Aladağ
02.05.2008
Old 02-05-2008, 23:53   #2
BaharB

 
Varsayılan

Adalet Bakanına soruşturma izni verilmesi konusundaki endişelerinizi genel anlamda yersiz buluyorum. Tabiki eleştirilebilir ve daha iyi bir yöntem önerilebilir. Ancak eski Ceza Kanunu döneminde de bu suçlarda soruşturma izni Adalet Bakanında idi.

Benim asıl dikkatimi çeken 301'in durup dururken ünlü olduğu yönündeki düşünceniz. 301'inci maddenin durup duruken gündeme gelmediğini, Avrupa Birliği'ne katılım sürecinin, PKK terörünün, uluslararası alanda yıllardır izlenen kalıplaşmış stratejilerin getirdiği yük ve açmazların, küreselleşme ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucu toplumun demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi konularda büyük bir değişim içinde olduğunu, toplumsal tabuların yıkılmaya başladığını, insanların sorgulamaya daha eğilimli olduklarını ve bu nedenle 301 ve benzeri tartışmaların gündeme geldiğini, bunun da kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Yakın zamanlarda "yargı bağımsızlığının olmadığını" söyleyen Savcı yargı organlarını aşağıladığı için cezalandırılıp görevinden ihraç edilirken, vicdanı ile cüzdanı arasında sıkıştığını söyleyenler, Ankarada büyük salonlarda alkışlanıyorlardı. Aceba hangisi daha aşağılayıcıydı?

TESEV'in araştırmasını hepimiz biliyoruz. Adaleti, hakkı, hukuku, güçlü devlet karşısında zayıf vatandaşı koruması gerekenler, devleti korumakla kendilerini sorumlu tutuyorlar. Bir Vali "hiç kimse devletten hesap soramaz" diye vatandaşı azarlıyor.

Ve bu noktada da eski alışkanlıklar ve uygulayıcıları topluma dar geliyor ve gündeme oturuyorlar.
Old 03-05-2008, 00:11   #3
Alp_aslan

 
Varsayılan

Bir gerçeği tespit etmet gerekiyor, TCK 301 yüzünden çok kafamız ağrıdı.Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi dünyaca tanınmış Türk yazarlar bu maddelerden yargılandı, Hrant Dink bu maddeden dolayı yargılandı, ceza aldı, cezası kesinleşti. Belki bu şahıslar yargılanmasaydı, bu madde bu kadar gündemde olmayacaktı. Düşünün ki, Türkiye'nin en önemli 2-3 kalemi bu maddelerden yargılanıyor, Avrupa , tüm dünya o an sizi izliyor, dünyanın vitrinindesiniz, tv kameraları , dünyaca ünlü tüm ajanslar bu yargılama safahatını kaydediyor ve ajanslardan bu yazarlara yumurta atılmasını, linçe hazırlanmış büyük bir kalabalık gösterime giriyor ve Türkiye'nin itibarı iki paralık oluyor, bunları iyi düşünmek lazım. Bizler gerçekten güçlü bir Türkiye istiyorsak bu tip sahnelerle karşılaşmamalıyız, ülkemizde fikir adamlarının yargılanması iyi gözükmüyor.
Yeni düzenlemenin faydalı olacağını düşünüyorum, dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığından izin alınması, bu tür davaları oldukça azaltacaktır. Zira siyasi sorumluluk sahibi olanlar , bu tür konularda daha hassas olacaktır.

Aslında gönül ister ki, hiç bir suçta soruşturma yapılması için izin alınmasın, fakat bu tür suçlarda ülkemizin değerli kalemlerini sanık sandelyesine oturma tehlikesiyle baş başa bırakmak da yanlış olur.Belki, Yargıtay Hrant Dink hakkında olumlu bir karar verseydi, böyle bir düzenlemeye gerek olmayabilecekti fakat, Hrant Dink'in mahkum olması, C. Savcılarını dava açmaya mecbur bırakmıştır. Yeni düzenlemenin getirdiği en büyük değişiklik izin meselesi ve cezanın 2 yıla kadar indirilmesi. Ayrıca bu cezada öngörülen nitelikli hallerin kaldırılması. Bunların olumlu olduğunu düşünüyorum.
Old 05-05-2008, 16:25   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

TCk 301. maddenin tek savcısı Adalet bakanı oldu.
Yargılayacak olanlar ise aynı bakanlığa bağlı hakimler...
Hukuku; "Aynı konuda farklı senaryolara cevap vermek " olarak yorumlarsak;
Ya Adalet bakanı Tck 301' e aykırı eylemde bulunursa?...
"Kişi kendi aleyhine cezai müeyyide getirebilecek beyanda bulunmaya zorlanabilir mi ? Ya da dava açmaya?
Çok komik oldu değil mi ?
Bence de ama 301 zaten trajikomik sonuçlar doğurmaya başlayacak gibi görünüyor.
Düşündüm ve yazdım.
Bu konuda Sayın BaharB'nin dediği gibi belki de " Topluma dar geliyorum!"
Bu biraz da toplumu "Hangi Toplum " olarak görmek istediğim ile alakalı olmalı!
Ben hiç 62'den tavşan olabileceğini bilmiyordum.Nasıl oluyor?
Siz yine şanslısınız Sayın Aladağ...
Saygılarımla..
Old 05-05-2008, 19:07   #5
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
TCk 301. maddenin tek savcısı Adalet bakanı oldu.
Yargılayacak olanlar ise aynı bakanlığa bağlı hakimler...
Hukuku; "Aynı konuda farklı senaryolara cevap vermek " olarak yorumlarsak;
Ya Adalet bakanı Tck 301' e aykırı eylemde bulunursa?...
"Kişi kendi aleyhine cezai müeyyide getirebilecek beyanda bulunmaya zorlanabilir mi ? Ya da dava açmaya?
Çok komik oldu değil mi ?

Sayın Dülger; Anayasamızda Milletvekilleri ve Milletvekili olmayan Bakanlar için "yasama dokunulmazlığı" bulunduğuna göre, bence bu yönüyle komik olan bir şey yok. Ayrıca mesajınızı düzelttiğiniz için teşekkür ederim.
Old 06-05-2008, 08:35   #6
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın BaharB,
Ben oldum olası sözlere fazla kilitlenen bir insan olmadım.Anlatmak istediğimi ve aslında TCK 'nunda bir maddenin bir kişinin düşünce yapısına tabi kılmanın gerçekten bir ülke için ne denli garip sonuçlar doğurabileceğini düşündürmesi açısından anlattığımı düşünüyorum.

Yine mesajımı değiştirmiş olduğum gerçeği karşısında,bu mesajı hiç görmeyenler gözönüne alındığında kinayeli bir tarzda neden teşekkür edildiğini de anlayabilmiş değilim.

Ben olduğum gibiyim.Düşüncem eleştirilebilir.Bu düşünceye karşı tezler-olaylar-yorumlar getirilebilir.Ancak bir düşünceden ötürü üstelik tüm siteye mal etmediğim bir düşünceden ötürü, yani "mesajımda sildiğim bir bölüm sebebiyle teşekkür almamı " samimiyetsiz bir yaklaşım olarak değerlendirdim.
"Ben samimi olmak zorunda değilim !" derseniz tabiki siz de haklısınız.

Ama ben hala 62' den nasıl tavşan yapıldığını merak ediyorum.TCK 301'den nasıl yapıldığını ise Sn.Aladağ zaten anlattı.Ben de kendisine katılıyorum.

Bana göre,forumdaki sorular "Kırpılıp yıldız yapmak için değil,kırpılanları birleştirilip ay yapmak için " cevaplanmalı.
Teşekkür ve Saygılarımla
Old 06-05-2008, 11:33   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın BaharB, yazdıklarınızı inanın anlayamadım. Beni aydınlatırsanız sevinirim.

1-
Alıntı:
Yazan BaharB
Adalet Bakanına soruşturma izni verilmesi konusundaki endişelerinizi genel anlamda yersiz buluyorum.
Yazımda endişe sözcüğü geçmemektedir. Yazdığım tümce "Bu maddeden soruşturma yapılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine bırakılması ise son derece hatalı ve sakıncalıdır." şeklindedir.
2-
Alıntı:
Yazan BaharB
Tabiki eleştirilebilir ve daha iyi bir yöntem önerilebilir.
Eh, ben de eleştirmişim zaten.
3-
Alıntı:
Yazan BaharB
Ancak eski Ceza Kanunu döneminde de bu suçlarda soruşturma izni Adalet Bakanında idi.
Yeni yasadan, yeni yasadaki bir değişiklikten sözediyoruz. Eski yasanın öyle olması neyi değiştirir?
4-
Alıntı:
Yazan BaharB
Benim asıl dikkatimi çeken 301'in durup dururken ünlü olduğu yönündeki düşünceniz. 301'inci maddenin durup duruken gündeme gelmediğini, Avrupa Birliği'ne katılım sürecinin, PKK terörünün, uluslararası alanda yıllardır izlenen kalıplaşmış stratejilerin getirdiği yük ve açmazların, küreselleşme ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucu toplumun demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi konularda büyük bir değişim içinde olduğunu, toplumsal tabuların yıkılmaya başladığını, insanların sorgulamaya daha eğilimli olduklarını ve bu nedenle 301 ve benzeri tartışmaların gündeme geldiğini, bunun da kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

"Durup duruken ünlü olmak" ile "durup dururken gündeme gelmek" aynı şey midir sizce? Bence değildir. Bu nedenle yazımda ilk ibare kullanılmıştır. Kaldı ki, yazıda eleştirilen "soruşturma izninin Adalet Bakanlığına verilmesi" hususudur; bu durum insan haklarına, eşitlik ilkesine vb. ne kadar uygundur?

5-
Alıntı:
Yazan BaharB
Yakın zamanlarda "yargı bağımsızlığının olmadığını" söyleyen Savcı yargı organlarını aşağıladığı için cezalandırılıp görevinden ihraç edilirken, vicdanı ile cüzdanı arasında sıkıştığını söyleyenler, Ankarada büyük salonlarda alkışlanıyorlardı. Aceba hangisi daha aşağılayıcıydı?

TESEV'in araştırmasını hepimiz biliyoruz. Adaleti, hakkı, hukuku, güçlü devlet karşısında zayıf vatandaşı koruması gerekenler, devleti korumakla kendilerini sorumlu tutuyorlar. Bir Vali "hiç kimse devletten hesap soramaz" diye vatandaşı azarlıyor.

Ve bu noktada da eski alışkanlıklar ve uygulayıcıları topluma dar geliyor ve gündeme oturuyorlar.

Yazdıklarınızın bu kısmının TCK 301 değişikliği ile ne ilgisi olduğunu hiç anlayamadım, özür dilerim. "Aceba" açıklayabilir misiniz?
Old 06-05-2008, 11:44   #8
üye19953

 
Varsayılan

Daha öğrenciyim ama benim anlayamadığım bir nokta var: adalet bakanı siyasi bir kişi olduğuna göre soruşturma izni niçin ona veriliyor? Sn. Aladağ'ın da belirttiği gibi kendi partisinden birine de soruşturma açacak mı adalet bakanı??
Old 06-05-2008, 11:47   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Alp_aslan, sizin yazdıklarınızda da aklıma takılan noktalar var.

1-
Alıntı:
Yazan Alp_aslan
Bir gerçeği tespit etmet gerekiyor, TCK 301 yüzünden çok kafamız ağrıdı.Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi dünyaca tanınmış Türk yazarlar bu maddelerden yargılandı, Hrant Dink bu maddeden dolayı yargılandı, ceza aldı, cezası kesinleşti. Belki bu şahıslar yargılanmasaydı, bu madde bu kadar gündemde olmayacaktı. Düşünün ki, Türkiye'nin en önemli 2-3 kalemi bu maddelerden yargılanıyor, Avrupa , tüm dünya o an sizi izliyor, dünyanın vitrinindesiniz, tv kameraları , dünyaca ünlü tüm ajanslar bu yargılama safahatını kaydediyor ve ajanslardan bu yazarlara yumurta atılmasını, linçe hazırlanmış büyük bir kalabalık gösterime giriyor ve Türkiye'nin itibarı iki paralık oluyor, bunları iyi düşünmek lazım. Bizler gerçekten güçlü bir Türkiye istiyorsak bu tip sahnelerle karşılaşmamalıyız, ülkemizde fikir adamlarının yargılanması iyi gözükmüyor.

Yazdıklarınızı okuduğumda "yasaların kişilere göre yapılması gerektiği", "dışarıdan iyi görünmüyorsa" değiştirilmesi gerektiği gibi sonuçlar çıkardım ama emin olamadım. Yasalar, "dünya bizi izliyor" diye mi yapılmalı ya da değişmeli, ülkemizde insanlar daha özgür, daha güvende, daha mutlu, daha...vb. olsun diye mi?

2-
Alıntı:
Yazan Alp_aslan
Yeni düzenlemenin faydalı olacağını düşünüyorum, dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığından izin alınması, bu tür davaları oldukça azaltacaktır. Zira siyasi sorumluluk sahibi olanlar , bu tür konularda daha hassas olacaktır.

Adalet Bakanlığı sizin hakkınızda soruşturma izni verdiği, sizinle aynı sözleri tekrarlayan başka biri (diyelim ki o ünlü kalemlerden biri) hakkında vermediğinde de yeni düzenlemenin faydalı olduğunu düşünecek misiniz?

3-
Alıntı:
Yazan Alp_aslan
Aslında gönül ister ki, hiç bir suçta soruşturma yapılması için izin alınmasın, fakat bu tür suçlarda ülkemizin değerli kalemlerini sanık sandelyesine oturma tehlikesiyle baş başa bırakmak da yanlış olur.Belki, Yargıtay Hrant Dink hakkında olumlu bir karar verseydi, böyle bir düzenlemeye gerek olmayabilecekti fakat, Hrant Dink'in mahkum olması, C. Savcılarını dava açmaya mecbur bırakmıştır. Yeni düzenlemenin getirdiği en büyük değişiklik izin meselesi ve cezanın 2 yıla kadar indirilmesi. Ayrıca bu cezada öngörülen nitelikli hallerin kaldırılması. Bunların olumlu olduğunu düşünüyorum.

Koyulaştırıp altını çizdiğim kısmı hiç anlayamadım. Cumhuriyet Savcısı dava açmasa zaten yargılama yapılması ve sonuçta mahkumiyet kararı verilmesi sözkonusu olamaz.
Yine bu kısımda, belirli bir kişi hakkında Yargıtay'ın verdiği kararı yasa değişikliğinin gerekçesi olarak görmenizi de anlayamıyorum.
Old 06-05-2008, 12:00   #10
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Dülger,

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
TCk 301. maddenin tek savcısı Adalet bakanı oldu.
Yargılayacak olanlar ise aynı bakanlığa bağlı hakimler...

demişsiniz. Teknik anlamda Adalet Bakanı'nın savcı olduğunu iddia etmediğinizi anlıyorum. Ancak hakimlerin Adalet Bakanlığı'na "bağlı" olma durumlarını belirtirken neyi kastettiğinizi anlayamadım. Bu bağlılık, Hakimler ve Savcılar Kanunu'ndaki özlük işleri bakımından bağlı olma durumu mu, yoksa yıllardır eleştirilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı ve müsteşarın üye olması ile mi ilgili?

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Ya Adalet bakanı Tck 301' e aykırı eylemde bulunursa?...
"Kişi kendi aleyhine cezai müeyyide getirebilecek beyanda bulunmaya zorlanabilir mi ? Ya da dava açmaya?

Bu hususta sayın BaharB'nin açıklaması yerindedir; dokunulmazlığı kaldırılana dek Adalet Bakanı hakkında soruşturma izni istenemeyeceğinden, izin verilmesi/verilmemesi durumu da sözkonusu olamayacaktır. Ancak ya dokunulmazlığı kaldırılırsa? Ya da yazımda verdiğim örnekte olduğu gibi, Bakan değil de bir yakını için soruşturma izni istenirse sakıncalı bir durum ortaya çıkacaktır.
Old 06-05-2008, 13:53   #11
cizre

 
Varsayılan

Bu kadar tartışmak yerine, bu maddenin temelli kaldırılması gerektiğini söylemek daha doğru olmaz mı? Herşeyin düşünülebildiği ve herşeyin konuşulabildiği bir ülkede yaşamak çok mu zor? Soruşturma Adalet bakanının iznine tabi oldu da, düşünceye özgürlük mü geldi? Son iki dönem adalet bakanlarımızın özgürlükler konusundaki beyanlarını hatırlayan var mı?

"her alçağın son sığınağı vatanseverliktir" Bernard Shaw
Old 06-05-2008, 15:08   #12
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cizre
Bu kadar tartışmak yerine, bu maddenin temelli kaldırılması gerektiğini söylemek daha doğru olmaz mı? Herşeyin düşünülebildiği ve herşeyin konuşulabildiği bir ülkede yaşamak çok mu zor? Soruşturma Adalet bakanının iznine tabi oldu da, düşünceye özgürlük mü geldi? Son iki dönem adalet bakanlarımızın özgürlükler konusundaki beyanlarını hatırlayan var mı?

Özgürlüğü hiç sınırlandırmazsanız kimse özgür olamaz.

301. maddenin değişiklikle kabul edilen (henüz yürürlüğe girmeyen) maddesi şu şekilde:

Alıntı:
Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama

MADDE 301-(1)Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
(4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanı'nın iznine bağlıdır.


Sayın cizre, yukarıdaki yazım maddenin son fıkrasını eleştirmektedir. Sizin bu maddede eleştirdiğiniz yönler nelerdir? Maddenin tümden kaldırılması neden daha doğru olacaktır?
Old 06-05-2008, 17:17   #13
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı yapmayı hala beceremediğimi İE.
Bu nedenle Sayın Aladağ'ın haklı eleştirisine düz yazı ile cevap vermek zorunda kaldım.
Sayın Aladağ,
Hakimler ve Savcıların aslen Adalet Bakanlığı'na bağlı olduğu beyanım,müsteşar ve Adalet Bakanı'nın HSYK üyesi olması ve tüm özlük işlerinin bakanlığın yetkisinde bulunması olarak bütün halinde değerlendirilmelidir.

Tayin ve terfi açısından dahi hakimler ve savcıları, Adalet Bakanlığı bünyesinden ayırmadan ve yine HSYK 'da Adalet Bakanlığı'nın gücünü ortadan kaldırmadan tam anlamıyla özgür,bağımsız ve bana kalırsa bir o kadar da tarafsız olamayacaklarını düşünüyorum.

İktidarın gücü,bugüne kadar uygulamaları sebebiyle pek çok hakim ve savcının tayinine,sürülmesine ve hatta meslekten uzaklaştırımasına sebeb olmuştur.

İktidarın gücünü temsil eden bir bakanın (bu örnekler tamamen soyut olup en uç uygulamalara yöneliktir.Aslında yöneticilere güven ülkemizde yerleşmiş olsa,Adalet Bakanı'nın uygulamaları o kadar önemli olmazdı.) keyfi olabilecek uygulamalarına bir kanun maddesi ön ayak olmamalıydı.

Yine ayrıntılı ifade etmemem sesebiyle oluşan bir başka yanlış anlamayı düzeltmek gerekirse;
Adalet bakanının TCK 301 maddesine aykırı beyanları "Dokunulmazlık zırhı " olduğu sürece cezalandırılamayacak olduğu açıktır.TBMM'nde dokunulmazlığın kaldırılması yönünde yapılacak bir oylama sonucunda ve dokunulmazlık kaldırıldığında (!) ne olacaktır?

Vs.Vs.....

Kanunun yeni metni "İçime sinmemiştir" ..Kanun koyucuların takdirine ise normal vatandaş olarak sadece eleştiri hakkımı kullanabilirim.
Ancak uygulandığı için bu kadar eleştirilen bir kanun, önümüzdeki günlerde yanlış uygulandığı için eleştirilmeye devam edecektir,diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 06-05-2008, 22:27   #14
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Yine mesajımı değiştirmiş olduğum gerçeği karşısında,bu mesajı hiç görmeyenler gözönüne alındığında kinayeli bir tarzda neden teşekkür edildiğini de anlayabilmiş değilim.

Ben olduğum gibiyim.Düşüncem eleştirilebilir.Bu düşünceye karşı tezler-olaylar-yorumlar getirilebilir.Ancak bir düşünceden ötürü üstelik tüm siteye mal etmediğim bir düşünceden ötürü, yani "mesajımda sildiğim bir bölüm sebebiyle teşekkür almamı " samimiyetsiz bir yaklaşım olarak değerlendirdim.

Sayın Dülger;
Yanlış anlaşıldığım için çok üzgünüm. Ben sadece, önce yazıp daha sonra da sildiklerinizin, "Vatanı milleti kimin daha çok sevdiği" gibi artık iyice anlamsızlaşan ve hukuk dışı bir tartışmaya sebep olabileceğini, üstelikte bu tartışmanın benim yazdıklarım üzerinden yürüyebileceğini ve düzeltmenizi bu nedenle olumlu bulduğumu ifade etmeye çalışmıştım.
Old 07-05-2008, 13:49   #15
BaharB

 
Varsayılan

Sayın Aladağ;
1. "Hatalı ve sakıncalı" bulduğunuz bir yasal düzenlemeye yönelik eleştirilerinizi ve “Adalet bunun neresinde?” sızlanmanızı "endişe" olarak değerlendirmişim.

2. Eleştirilerinizi / endişelerinizi yersiz bulmakla beraber, madde kapsamındaki eylemlerin soruşturulmasının izne tabi olmasının gerekli ve pratik bir yöntem olduğunu ancak, Adalet Bakanına yetki verilmesi şeklindeki düzenlemeye farklı eleştiriler getirilebileceğini düşünüyorum. Örneğin düzenleme, yargı organlarının çalışmasına siyasi müdahale olarak değerlendirilebilir ve bu başlık altında tartışılabilir.

3. Eski Ceza Kanunu döneminde, soruşturma izninin Adalet Bakanında olmasına rağmen, sizin getirdiğiniz eleştirileri haklı çıkaracak bir uygulama sorunu hatırlamıyorum. Bunu sizin eleştirilerinizi yersiz bulmama bir dayanak olarak göstermişim. Aynı şekilde, Avukatlar hakkında yapılacak cezai soruşturmalar da Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır ve bundan kaynaklanan bir insan hakları ihlali veya eşitlik tartışmasına ben rastlamadım.

4.Bence, "durup dururken ünlü olmak" ile "durup dururken gündeme gelmek" ifadeleri, anlatılmak istenen bakımından aşağı yukarı aynı anlama gelir. Soruşturma yetkisinin Adalet Bakanında olmasında ise insan hakları ve eşitlik ilkesi bakımından herhangi bir aykırılık göremiyorum. Sizce varsa bunları gösterebilir ve beni ikna edebilirsiniz. Ancak sizin yazınızda insan hakları yönünden bir irdeleme göremedim. Aynı veya benzer olaylarda, Adalet Bakanı tarafından izin verilmesi veya verilmemesi nedeniyle farklı hukuki sonuçların ortaya çıkmasını bir eşitlik veya adalet sorunu olarak görüyorsanız, bu eşitsizlik için Adalet Bakanına gerek yok ki. Mahkemeler de aynı veya benzer konularda farklı kararlar verebilirler. Hatta aynı mahkeme veya hakim dahi zaman içinde bunu yapabilir. Ve bu kötü bir şey değildir.

5. Alıntı yaptığınız yazımın “301 değişikliği” ile bir ilgisi olmadığını o yazının başında söylemiştim zaten. Endişelerinize / "hatalı ve sakıncalı bulduğunuz" hususlara katılmamış, ancak 301.maddenin durup dururken ünlü olduğu yönündeki düşüncenizin dikkatimi çektiğini söylemiş ve bunun üzerine düşüncelerimi aktarmıştım. Bu düşüncelerim açtığınız konu ile ilgilidir. Çünkü; 301'in durup dururken ünlü olduğu, değişikliğin ne kadar bizim için olduğu ve değişikliğin ısrarlı ısrarlar üzerine yapıldığı şeklindeki ifadeleriniz değişikliğin hukuki boyutuyla ilgili değildir ve açtığınız konunun yan unsurudur. Buna karşılık olarak benim söylemek istediklerim ise özetle şu idi: Sorun uygulanmadan kaynaklanmaktadır ve bu nedenle 301. madde kamuoyunun gündemine gelerek tartışılmakta ve yeniden düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Son olarak şunu da söylemem gerekir ki mesajınızda "acaba" yerine "aceba" yazmış olmama dikkat çektiğiniz için teşekkür ederim. Bu konu başlığı altında yazdıklarınız arasında en çok yararlandığım husus bu oldu.
Old 07-05-2008, 15:27   #16
cizre

 
Varsayılan

Ben maddenin tümden kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü düşüncede özgürlük demokrasinin ve insan haklarının en temel gereğidir. Ülkemizde "demokrasi" ve insan hakları" kelimeleri öyle uyuşmayan yerlerde, öyle yakışmayan ağızlarda dillendirilir oldu ki, içi boşaltıldı. Ama gerçek demokrasilerde düşünceye kısıtlama gelmemeli. Şiddet eylemi ile düşünce açıklamasını birbirirnden ayırmak lazım. Elbette şiddeti çağıran, şiddeti kışkırtan açıklamalar cezalandırılmalıdır. Ama uygulamada, aykırı her düşünce bu maddeye sokulup cezalandırılabilmektedir. Maddenin değiştirilmiş olması kafalardaki bu saplantıyı değiştirecek mi? Ayrıca ben içerik olarak bir değişiklik de göremedim. Adalet Bakanının izni, aykırı düşünenlere bir güvence midir?
Old 08-05-2008, 00:16   #17
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın BaharB,
Öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim. İlk mesajınızda anlayamadığım birçok düşüncenizi anlamış oldum böylece. Ancak bazı karanlık noktalar hala var.

Alıntı:
Yazan BaharB
"Hatalı ve sakıncalı" bulduğunuz bir yasal düzenlemeye yönelik eleştirilerinizi ve “Adalet bunun neresinde?” sızlanmanızı "endişe" olarak değerlendirmişim.

Merak etmeyiniz, yazımda "endişe" ve "sızlanma" yoktur. Zira ne benim ne de bir müvekkilim hakkında 301'den açılmış dava ya da bu konuda yapılmış bir suç duyurumuz/şikayetimiz yoktur. Eleştiri olduğunu daha önce de söylemiştim ancak nedense ille de başka bir niteleme yapıyorsunuz.

Alıntı:
Yazan BaharB
Eski Ceza Kanunu döneminde, soruşturma izninin Adalet Bakanında olmasına rağmen, sizin getirdiğiniz eleştirileri haklı çıkaracak bir uygulama sorunu hatırlamıyorum. Bunu sizin eleştirilerinizi yersiz bulmama bir dayanak olarak göstermişim.

765 sayılı TCK, 1926 yılından 2005'e dek yürürlükte kalmış bir yasa. 79 yıl yürürlükte kalmış bir yasanın uygulanmasında en azından bu konuda (eski TCK 159 ve 160) sorun çıkmadığını bildiğinize göre meslek büyüğümüz olmalısınız. Tecrübeleriniz benim için çok yararlı olacaktır eminim. Bu konuya açıklık getirirseniz sevinirim.

Alıntı:
Yazan BaharB
Aynı şekilde, Avukatlar hakkında yapılacak cezai soruşturmalar da Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır ve bundan kaynaklanan bir insan hakları ihlali veya eşitlik tartışmasına ben rastlamadım.

Bu konuda "Allah aşkına, aynı şey mi?" diyeceğim izninizle.

Alıntı:
Yazan BaharB
4.Bence, "durup dururken ünlü olmak" ile "durup dururken gündeme gelmek" ifadeleri, anlatılmak istenen bakımından aşağı yukarı aynı anlama gelir.

Peki, öyle olsun. TDK sitesine "ünlü" sözcüğü ile "gündemde"nin eşanlamlılar listesine eklenmesi için bir mesaj göndermeli.

Alıntı:
Yazan BaharB
Soruşturma yetkisinin Adalet Bakanında olmasında ise insan hakları ve eşitlik ilkesi bakımından herhangi bir aykırılık göremiyorum. Sizce varsa bunları gösterebilir ve beni ikna edebilirsiniz. Ancak sizin yazınızda insan hakları yönünden bir irdeleme göremedim.

Oysa yazımda birçok örnek var.

Alıntı:
Yazan BaharB
Aynı veya benzer olaylarda, Adalet Bakanı tarafından izin verilmesi veya verilmemesi nedeniyle farklı hukuki sonuçların ortaya çıkmasını bir eşitlik veya adalet sorunu olarak görüyorsanız, bu eşitsizlik için Adalet Bakanına gerek yok ki. Mahkemeler de aynı veya benzer konularda farklı kararlar verebilirler. Hatta aynı mahkeme veya hakim dahi zaman içinde bunu yapabilir. Ve bu kötü bir şey değildir.

Mahkeme kararı ile Adalet Bakanı iznini aynı ağırlıkta görmenize, ve eşitsizliği "kötü bir şey değil" şeklinde nitelemenize şaşırdığımı itiraf ediyorum ve bunu en kısa zamanda THS itiraf forumuna yazmayı düşünüyorum.

Alıntı:
Yazan BaharB
Alıntı yaptığınız yazımın “301 değişikliği” ile bir ilgisi olmadığını o yazının başında söylemiştim zaten.

Yazınızdaki o "o yazının başı"nı gösterebilir misiniz? Ben göremedim.

Alıntı:
Yazan BaharB
Sorun uygulanmadan kaynaklanmaktadır ve bu nedenle 301. madde kamuoyunun gündemine gelerek tartışılmakta ve yeniden düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu konudaki düşüncelerimi http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7388 adresindeki forumda 14. mesajda okuyabilirsiniz. Burada "Hukuk sohbetleri" bölümünde yazdıklarımla, verdiğim adresdeki çalışma grubu forumuna yazdığım mesaj biçim bakımından elbette farklıdır.

Saygılarımla.
Old 08-05-2008, 00:25   #18
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cizre
Ben maddenin tümden kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü düşüncede özgürlük demokrasinin ve insan haklarının en temel gereğidir. Ülkemizde "demokrasi" ve insan hakları" kelimeleri öyle uyuşmayan yerlerde, öyle yakışmayan ağızlarda dillendirilir oldu ki, içi boşaltıldı. Ama gerçek demokrasilerde düşünceye kısıtlama gelmemeli. Şiddet eylemi ile düşünce açıklamasını birbirirnden ayırmak lazım. Elbette şiddeti çağıran, şiddeti kışkırtan açıklamalar cezalandırılmalıdır. Ama uygulamada, aykırı her düşünce bu maddeye sokulup cezalandırılabilmektedir. Maddenin değiştirilmiş olması kafalardaki bu saplantıyı değiştirecek mi? Ayrıca ben içerik olarak bir değişiklik de göremedim. Adalet Bakanının izni, aykırı düşünenlere bir güvence midir?

Sayın cizre, maddenin tümden kaldırılması yönündeki düşüncenizin gerekçeleri eski TCK 141-142 tartışmalarına benziyor. Oysa madde 301 konusunda şiddetin, eski deyimle "cebir unsurunun" bir önemi yoktur. Madde "aşağılama" fiili ile ilgilidir. Bu eylemin de şiddet içer(e)meyeceği açık. Maddedeki değişikliği, eski hali ile kabul edilen halini karşılaştırarak görebilirsiniz. Ceza miktarının yanısına, bazı ibareler değişmiştir. Yazıda eleştirilen, bu değişiklikler değil, soruşturma yapılmasının Adalet Bakanı'nın iznine bağlanması hususudur.
Saygılarımla.
Old 08-05-2008, 11:13   #19
BaharB

 
Varsayılan

Sayın Aladağ;
Bu kadar sıkıntılı bir konuyu, eğlenceli bir tartışmaya dönüştürdüğünüz için teşekkür ederim. Buna devam edelim:
(Alıntıların tamamının Sayın Cengiz Aladağ'ın yazdıklarından olduğunu belirteyim. Çünkü bir beceriksizliğim sonucu "Yazan"ın kim olduğunu gösteren kısımları çıkmadı )
Alıntı:
Merak etmeyiniz, yazımda "endişe" ve "sızlanma" yoktur. Zira ne benim ne de bir müvekkilim hakkında 301'den açılmış dava ya da bu konuda yapılmış bir suç duyurumuz/şikayetimiz yoktur.
Oysa ben gayet endişeliyim. Bu endişem kişisel veya müvekkillerim bakımından olabileceği gibi esasen toplumsaldır.

Alıntı:
Eleştiri olduğunu daha önce de söylemiştim ancak nedense ille de başka bir niteleme yapıyorsunuz.
Sizin nitelemelerinizle mi kendimi ifade etmek veya sizi eleştirmek veya sizi anlamak veya anlayamamak veya yanlış anlamak zorundayım Sayın Aladağ ?

Alıntı:
765 sayılı TCK, 1926 yılından 2005'e dek yürürlükte kalmış bir yasa. 79 yıl yürürlükte kalmış bir yasanın uygulanmasında en azından bu konuda (eski TCK 159 ve 160) sorun çıkmadığını bildiğinize göre meslek büyüğümüz olmalısınız.
Geçmişte olanlar hakkında bilgi sahibi olmak için illa ki o dönemi yaşamak mı gerektiğini düşünüyorsunuz?

Meslek büyüğünüz değilim ancak...
Alıntı:
Tecrübeleriniz benim için çok yararlı olacaktır eminim.
A
çtığınız bu konuda size yararlı olabilirim. Tabi ki siz anlayamadıklarınızı bir kenara bırakıp, anladıklarınızdan başlamak isterseniz.

Alıntı:
Sayın BaharB, yazdıklarınızı inanın anlayamadım.
Fakat size de hak vermek zorundayım, siz hiç bir şey anlamamıştınız...


Alıntı:
Bu konuda "Allah aşkına, aynı şey mi?" diyeceğim izninizle.
İzin almanıza gerek yok, istediğinizi diyebilir, istediğiniz ağırlıkta eleştirebilirsiniz beni. Fakat ben anlayamam, iki farklı ceza hükmünün uygulanmasının benzer izin prosedürüne tabi olmasının konuyla ilgili olmayıp Allah aşkıyla ilgili olmasını.

Alıntı:
TDK sitesine "ünlü" sözcüğü ile "gündemde"nin eşanlamlılar listesine eklenmesi için bir mesaj göndermeli.
Takdir sizin.

Alıntı:
Oysa yazımda birçok örnek var.
Ben göremedim. Karanlıkta kaldı herhalde biraz. Biraz açarmısınız. Örneğin hangi insan hakkını, hangi sözleşmenin hangi maddesini ihlal ettiğiyle başlayın mesela.

Alıntı:
Mahkeme kararı ile Adalet Bakanı iznini aynı ağırlıkta görmenize, ve eşitsizliği "kötü bir şey değil" şeklinde nitelemenize şaşırdığımı itiraf ediyorum ve bunu en kısa zamanda THS itiraf forumuna yazmayı düşünüyorum.
Forumun yenisiyim. Öyle bir yer olduğunu biliyorum fakat incelemek için pek vaktim olmadı. Ancak bunu gerçekten yaparsanız çok memnun olurum. Ben de bir şeyler itiraf etmek, hukukun da yaşayan bir canlı gibi kendini geliştirdiği üzerine bir kaç laf etmek isterim.

Alıntı:
Yazınızdaki o "o yazının başı"nı gösterebilir misiniz? Ben göremedim.
Bu konuda galiba haklısınız. Yazının tam da başı sayılmaz. Bir kaç cümle aşağıda söz etmişim.

Sayın Aladağ;
Linkteki düşüncelerinizi merak edip baktığımda daha önce okuduğumu fark ettim. Bence "hakaret" yerine "sövme" kullanılabilir, böylelikle maddeyi tümden kaldırmak seçeneği ile bu günkü çözümsüzlük arasında uygun bir denge kurulmuş, bir çok tarihsel olay gönül rahatlığıyla, herhangi bir ceza tehdidi söz konusu olmaksızın tartışılabilir hale gelmiş olur.

Saygılarımı sunarım.
Old 08-05-2008, 12:13   #20
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın cizre, maddenin tümden kaldırılması yönündeki düşüncenizin gerekçeleri eski TCK 141-142 tartışmalarına benziyor. Oysa madde 301 konusunda şiddetin, eski deyimle "cebir unsurunun" bir önemi yoktur. Madde "aşağılama" fiili ile ilgilidir. Bu eylemin de şiddet içer(e)meyeceği açık. Maddedeki değişikliği, eski hali ile kabul edilen halini karşılaştırarak görebilirsiniz. Ceza miktarının yanısına, bazı ibareler değişmiştir. Yazıda eleştirilen, bu değişiklikler değil, soruşturma yapılmasının Adalet Bakanı'nın iznine bağlanması hususudur.
Saygılarımla.
Sayın Aladağ;
Anlamak istememekteki ısrarınızı inanın anlayamıyorum. 301'in tamamen kaldırılması yönündeki düşüncelere katılmıyorum ancak, Sayın cizre (her ne kadar "düşünce özgürlüğü" olarak söz etse de "ifade özgürlüğü"nü kastediyor olmalı) ifade özgürlüğünü bütün olarak ele alıp, "şiddeti çağıran, şiddeti kışkırtan" beyanlar dışında sınırlandırılmaması gerektiğini söylüyor. Bunu yeryüzünde o kadar çok insan söylüyor, o kadar çok mahkeme uyguluyor ki, size neden bu kadar yabancı geldi anlayamadım. Esasen hakaret, sövme gibi fiillerin şiddet içermediği bu nedenle suç olmaktan çıkarılması gerektiği, tazminat sorumluluğunun yeterli olacağı yönünde tartışmalar da giderek yaygınlık kazanıyor. Ancak burada güncel olan çıta, tabi ki AİHS'nin 10 maddesinin 2. fıkrasında getirilen sınırlandırma nedenleridir. Ancak bu nedenler de "özgürlükler sınırsız değildir, sınırlandırmazsak hiç kimse özgür olamaz" mantığıyla değil, özgürlüğün asıl olduğu, sınırlandırmanın ise isnisnai bir demokratik gereklilik olduğunu bilinciyle uygulanmalıdır. Yoksa gelecek nesiller de bizim gibi daha özgürlüğü öğrenmeden, özgürlüklerin sınırlandırılması gerektiğini öğrenmekle işe başlayacaklar.
Saygılarımla.
Old 08-05-2008, 12:46   #21
cizre

 
Varsayılan

Sayın Bahar B,
Benim anlatmak istediğimi benden daha güzel anlattığınız için teşekkürler...Elbetteki kastedilen ifade özgürlüğüdür. Hoş kafalarının içindekileri beyan etmediği halde, "öyle düşündüğü düşünülerek!" cezalandırılanlar da olmadı mı bu ülkede? "eleştiri" ile "aşağılama" arasındaki sınırı kim çizecek. Tesev'in hakim ve savcılar hakkındaki araştırmasından haberdar olanlar bu konuda umutlu mu acaba?
Old 08-05-2008, 16:06   #22
Alp_aslan

 
Varsayılan

Sayın Av. Cengiz Aladağ ;

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Alp_aslan, sizin yazdıklarınızda da aklıma takılan noktalar var.

1-

Yazdıklarınızı okuduğumda "yasaların kişilere göre yapılması gerektiği", "dışarıdan iyi görünmüyorsa" değiştirilmesi gerektiği gibi sonuçlar çıkardım ama emin olamadım. Yasalar, "dünya bizi izliyor" diye mi yapılmalı ya da değişmeli, ülkemizde insanlar daha özgür, daha güvende, daha mutlu, daha...vb. olsun diye mi?

Tüm sorduğunuz sorulara tüm samimiyetimle “ evet” diyorum. Şöyle ki ;
Öncelikle yasalar yapılırken o toplumda yaşayan bireylerin tercihleri, geleceği vs dikkate alınması gerekir. Millet devlet için değil, devlet millet içindir. Kutsal devlet anlayışı bu yüzyılda önemini kaybetmiştir. Araç devlet anlayışının kabul edilmesi gerekir.Günümüzde bir çok devlet de bu anlayıştan kaynağını almaktadır. Bundan 700 yıl kadar önce Şeyh Edibali Osman Bey’e vasiyetinde “ Milleti yaşat ki , devlet yaşasın “ demek suretiyle bugün bile geçerliliğini koruyan anlayışı deklare etmiştir. Evet yasalar insanlara göre yapılmalı , yasalar yapılırken insan unsurunu mutlak surette göze almalıdır.

Dünyanın bizi izlemesi güzel, ama bu sadece başarılarımızda geçerli. Ülkemizin geri kalmış Afrika ülkelerinde bile görülmeyen , manzaralar görülmesi bir yurttaş olarak beni üzmektedir. Mustafa Kemal Atatürk , Cumhuriyeti kurarken istikameti muasır medeniyetler olmuştur. Amaç her zaman muasır medeniyetler seviyesine yükselmek olmuştur, O halde Türkiye’nin her anlamda bu çizgiyi yakalaması gerekirken, bu çizgide var olan mevcut durumu da baltalayacak bir takım girişimlere “ bize ne “ demeyi pek doğruyu bulmuyorum. Elbette bir yerde olumsuzluk varsa bu değişmelidir. Kaldı ki, bir hukuk devletinde cezayı verecek olan mahkemelerdir.Yaşanan o süreç bize göstermiştir ki, bu tür davalarda çok fazla provakasyon da olabiliyor ve bazı zamanlarda cezayı 16 yaşlarında yeni yetme , bıyıkları yeni terlemiş bir çocuk da verebiliyor.

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ

2-

Adalet Bakanlığı sizin hakkınızda soruşturma izni verdiği, sizinle aynı sözleri tekrarlayan başka biri (diyelim ki o ünlü kalemlerden biri) hakkında vermediğinde de yeni düzenlemenin faydalı olduğunu düşünecek misiniz?

Olayı kişiselleştirmek istemiyorum, fakat şunu bilmekte yarar var. Türk Hukukunda ilk kez soruşturmaya izin müessesi getirilmiyor, devlet memurlarının görevleriyle ilgili suçlarında yargılanabilmesi için idari amirinden izin alınması gerekiyor. Zaten bu tür uygulamaları görmekteyiz. Objektif olalım ve bu uygulamaları da eleştirelim. Orada söylediğim gibi bu izin müessesenin tamenen kaldırılması benim de arzumdur .

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
3-

Koyulaştırıp altını çizdiğim kısmı hiç anlayamadım. Cumhuriyet Savcısı dava açmasa zaten yargılama yapılması ve sonuçta mahkumiyet kararı verilmesi sözkonusu olamaz.
Yine bu kısımda, belirli bir kişi hakkında Yargıtay'ın verdiği kararı yasa değişikliğinin gerekçesi olarak görmenizi de anlayamıyorum.


Cumhuriyet Savcıları dava açmadığı zaman, yani takipsizlik kararı verdiği zaman itiraz edilerek dava açılabilmesi mümkündür. Cumhuriyet Savcılarının vermiş olduğu takipsizlik kararları kesin değildir, itiraz yolu açıktır. Kısaca demek istediğim uygulamada hakim ve savcılarının Yargıtay kararlarının bağlayıcı olarak kabul etmesidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun böyle bir kararı varken , takipsizlik kararı vermek o kadar kolay değil ...Sorumluluk gerektirebilir.
Old 08-05-2008, 17:33   #23
emrahcevik

 
Varsayılan

301. maddenin -ve seleflerinin- ülkemizdeki uygulama şekli modern devlete hala geçemediğimizin en açık kanıtı. yasa maddesinin uygulanma şekli ortaçağ zihniyetini aşabilmiş değil.

maddenin kaleme alınış şekli zaten bize bunu göstermiyor mu? uygulamaya baktığımız vakit hakimlerin ve savcıların estirdikleri terörü de görebiliyoruz.

bu ülkede düşüncenin tehlikeli sayılmayacağı zamanları ancak çocuklarımız görebilecek galiba.

o denli paranoyak olmuşuz ki, sürekli her taraftan saldırı bekliyoruz. ama asıl saldırıyı gözden kaçırıyoruz. 301. maddeden yargılananların bu ülkeye verdikleri zararın, acarlar, cargill veya gökkafesin yapılmasına izin verenlerin verdiği zarardan daha fazla olduğunu kim iddia edebilir ki?

kıyameti yanlış yerden kopartıyoruz. 301'i ve onun getirdiği düşünce biçimini ülkemizden silmeye çalışmak herkesin görevi olmalı. daha müreffeh bir türkiye için tabi ki.
Old 15-05-2008, 05:27   #24
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Bilinçli olarak hukuk sohbetleri bölümüne açtığım bu konuyu "301 polemikleri"ne dönüştürmemek için artık yanıt vermiyorum. 301'den yeterince tavşan yapıldığı kanısındayım.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Son kez ne yapmak isterdiniz? av.sally Site Lokali 71 08-02-2012 23:37
Kahve yapmak bir sanattır Av.Nebi Site Lokali 18 05-02-2009 06:16
Denizli'de Avukatlık Yapmak Işıkk Konumuz : Hukukçular 5 06-03-2008 14:03
301'den yargılanan Hırant Dink Öldürüldü hosserdar Hukuk Haberleri 2 22-01-2007 04:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08659005 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.