Müvekkilin Avukata Bir İşini Vermesindeki En Temel Duygu Hangisidir Sizce ?

İş sahibi bir davası için avukat aradığında pek çok avukatla görüşür ancak davasını bunlardan birine verir. Sizce iş sahibinin yani müvekkilin bu kararı almasındaki en temel duygu hangisidir ? Yani en çok hangi duyguyu hisseden müvekkil işini o avukata verir ? Tartışmaya değer bir konu bence.

Eğer sizden hukuki yardım eden kişi'de güven duygusu oluşturursanız ve sizi samimi bulursa kişi durumundan müvekkil pozisyonuna geçer

Sayın Av.Ozan Kayahan;

Acizane düşüncemi paylaşayım:

Serbest çalışmaya başlamadan önce müvekkil adayının vekil tayin etme noktasındaki en temel yaklaşımının "güven" olduğunu söyleyebilirdim. Ancak şu an, güven kavramından yine de tam anlamıyla soyutlanamayacak olsa da "çözüme ulaştırabilecek dirayet", müvekkil adayının öncelikle üzerinde durduğu, diğer tabirle "bu avukat benim işimi halledebilecek beceri ve iş bitiriciliğe(gayrimeşru yolları kastetmiyorum), pratik çözüm yeteneğine sahip midir?" şeklindeki çekinceyi atlatan müvekkil adayı, maddi boyutuyla ilgili de anlaşmaya varılması durumunda vekalet veriyor.

İstisnalar kaideyi bozmaz. Zaman zaman, "yukarıda tanıdıklarınız var mı? Samimi olduğunuz yargı mensubu var mı? Nereye ne kadar ödeme yapılması gerekiyorsa sorun değil" şeklindeki yaklaşımlarla gelenler de elbette oluyor. Bu talep ve beklentileri karşılayıp karşılamama konusundaki tavır ise avukatın genel ve mesleki anlamda etik değerlere bakış açısıyla ilgilidir.

Saygılarımla..

En çok havalı bürosu olan, ağzı en laf yapan, "davanı yüzde yüz kazanırım" diyen, "bu konu falanca kanunun filanca maddesine göre..." diyenler (çoğunlukla da o madde numarası atmasyondur)... Maalesef gözlemlerim genelde bu yönde. Ama olması gereken bu değil elbet. İlk atapta müvekkilin gözünü boyayıp işi alıp, parayı da fazla fazla evvela alıp sonra işi savsaklayan, müvekkilini mağdur eden, baştaki vaatlerine uymayan bazı meslektaşlar var. Bence yine de emin olmadığımız konularda boş vaat vermemeliyiz, insanları hayal kırıklığına uğratmamalıyız. Evet para kazanalım ama parasını aldığımız kişiyi de memnun etmek, işi hakkıyla yapmak şartıyla...

Alıntı: Yazan GECE "davanı yüzde yüz kazanırım" diyen,

Özellikle bu tür cümleler,garanti verme yasağı olmasına rağmen, müvekkilleri çok etkiliyor.Çünkü insanlar olmasını istedikleri şeyi duymaktan hoşlanıyorlar.Sonra da "avukat yüzde yüz kazanırım dedi,ama kaybetti" diyorlar.

Sayın meslektaşlarım, evet avukatın garanti vermesi doğru değil ama düşünün önünüze bir senet gelmiş ve karşı tarafın bu senedi etkisizleştirecek derecede yazılı belgesi yok. Müvekkil size bu bilgiyi veriyorsa o bilgiye dayalı olarak, madem öyle o zaman bu davayı kazanırım demekte bir problem varmıdır.

Meslek hayatımda en çok üzüldüğüm şeylerden biri ve aslında en temel sorun, büroma gelen müvekkillerin çoğunda avukata karşı güvensizlik duygusunun had safhada olması. Bundan yıllar yıllar önce vatandaşlar bir avukatın bürosuna çekinerek ve büyük bir saygı ile girerken günümüzde bizlere gereken saygı gösterilmiyor. Bunun da tek nedeni avukat olarak kişilerin para hırsı uğruna bilinçli olarak etik olmayan davranışlar sergilemesi ve güven duygusunun yok olması. Acaba avukat beni kandırırmı düşüncesi her müvekkilde söylenmese de vardır. Bu kötü imajın ve düzenin bir gün düzeleceğine inanmak istiyorum

Bir Müvekkil Adayı Size Gelmiş Sonra da Sizden Sonra Onbeş Meslektaşı Gezmişse Ondan Size Hayır Gelmez..

Tabi bir de avukat avukat gezip bilgileri toplayıp, avukata bedava danışmanlık yaptırıp, sonunda kendi davasını kendi açan uyanıklar var... bu konuda onları da anmamak olmaz

Sizce müvekkiller hangi avukatlara daha fazla güveniyor?

Cevaplardan bir tanesi şu: Mesela o konuda kitap veya makale yazmış avukat daha fazla güven uyandırıyor.

Alıntı: Yazan Av.Ozan Kayahan İş sahibi bir davası için avukat aradığında pek çok avukatla görüşür ancak davasını bunlardan birine verir. Sizce iş sahibinin yani müvekkilin bu kararı almasındaki en temel duygu hangisidir ? Yani en çok hangi duyguyu hisseden müvekkil işini o avukata verir ? Tartışmaya değer bir konu bence.

Yanıtı kişiden kişiye değişen bir soru. Bilinçli kişiler, avukatlığın bir güven mesleği olduğunun farkındadırlar ve avukatlarını seçerken bir dostlarının tavsiyesi, avukat hakkında edindikleri bilgiler, ilk görüşmedeki izlenim, benzer davalarda avukatın başarılı oluşu gibi verilere dayanırlar. Bilinçsiz kişiler içinse avukat seçiminde temel kriter "tamamen duygusal" olabilir. İnsanlar salt bilinçli ve bilinçsiz diye ikiye ayrılmadığı, iki uç arasında binlerce ara konum da olabileceğinden, bu sorunun kesin bir yanıtı yoktur.