Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ziynet alacağı, dava tarihi, nispi harç

Yanıt
Old 22-12-2018, 20:27   #1
av.gokhanguzel

 
Varsayılan Ziynet alacağı, dava tarihi, nispi harç

Merhabalar,
Boşanma davası ile birlikte Ziynet eşyalarının da Bedeli talep ediliyor.
Boşanma davası açılırken başvuru harcı yatırılıyor ve bu başvuru harcı Ziynet eşya talebini de kapsıyor.
Ancak Ziynet’ler ile ilgili peşin harç yatırılmıyor.
Boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte Ziynet talebi de yeni esasa kaydediliyor. Ve harç tamamlama isteniyor
Sorum şu ki;
Ziynet alacakları ile ilgili davanın açıldığı tarih boşanma davası açılırken başvuru harcının yatırıldığı tarih mi yoksa yeni esaslı dosyada peşin harcın yatırılacağı tarih midir?
Boşanma davasının kesinleşmesi sonrasında yeni esasa kaydedildiği için arada 1 yılı aşkın bir süre var dava tarihindeki değeri üzerinden karar verileceği için davanın açıldığı tarihin ne olduğunu sormak istiyorum.
Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. İyi çalışmalar
Old 24-12-2018, 14:23   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Harçlarla ilgili açıklayıcı bir karar

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2011/2-451
Karar: 2011/558
Karar Tarihi: 28.09.2011

Dava: Taraflar arasındaki <Boşanma - nafaka, maddi manevi tazminat ve ziynet alacağı> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Dörtyol Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, velayetin davalı anneye verilmesine, müşterek çocuk için 200 YTL iştirak nafakasının davacıdan tahsiline, davalının yoksulluk nafakası ve tazminat talebinin reddine, davalının ziynet eşyalarının bedelinin kendisine ödenmesi yönündeki talebinin reddine dair verilen 28.11.2007 gün ve 2007/107 E., 2007/608 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 25.03.2009 gün ve 2008/2940 E., 2009/5561 K. sayılı ilamı ile;

(...1- Davacı tanıklarının sözünü ettiği olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu hal davalının davranışlarının hoşgörü ile karşılandığını gösterir. Hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma nedeni yapılamaz.

Davalı kadının 06.07.2004 tarihinde açmış bulunduğu bağımsız tedbir nafakası davası da kabul edilerek, 22.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Nafaka davasının dava tarihinden sonraki dönemde meydana gelen bir hadise de ortaya konulmadığına göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

2- Davalı kadının ziynet eşyalarının iadesine ilişkin talebi boşanmanın fer’i niteliğinde değildir. Davalı tarafından ziynet eşyaları konusunda harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı halde, kesin hüküm oluşturacak şekilde red kararı verilmesi doğru görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, bozma ilamının (1) nolu bendinde yer alan bozma nedenine uyulmuş, (2) nolu bendinde yer alan bozma nedenine direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacı vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayanarak, tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davacının tam kusurlu davalının kusursuz olması nedeniyle boşanma davasının reddine, davanın kabulü halinde 10.000,00 YTL. (TL) maddi, 20.000,00 YTL.(TL) manevi tazminatın, kendisi için 400 YTL.(TL), müşterek çocuk için 300 YTL.(TL) yoksulluk ve iştirak nafakasının davacıdan tahsiline; ziynet eşyalarının aynen iadesine mümkün olmaması halinde dava tarihindeki değeri olan 6.000,00 YTL.(TL) nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; tarafların boşanmalarına, velayetin davalı anneye verilmesine, müşterek çocuk için 200 YTL (TL) iştirak nafakasının davacıdan tahsiline, yoksulluk nafakası ve tazminat talebinin reddine, davalının ziynet eşyalarının bedelinin kendisine ödenmesi yönündeki talebinin reddine dair verilen karar; davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daireceyukarıda başlık bölümünde iki ayrı bent halinde yazılı gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkeme bozma ilamının (1) nolu bendinde yer alan bozma nedenine uymuş; (2) nolu bendinde yer alan bozma nedenine ise <...davalı vekilinin 28.11.2007 havale tarihli 81 TL harcın yatırıldığına dair makbuz dosyada mevcuttur. Dolayısı ile davalı taraf usulüne uygun olarak harcını yatırmak suretiyle ziynet eşyaları konusunda dava açmıştır...> gerekçesi ile direnmiştir.

Hükmü davalı vekili hem direnme hem de uyma kararlarına yönelik olarak temyiz etmiştir.

I- Davalı vekilinin, mahkemenin bozma ilamının (2) nolu bendinde yer alan, ziynet eşyaları ile ilgili bozma nedenine ilişkin, direnme kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davalı kadın, diğer talepleri yanında karşı dava yoluyla ziynet eşyalarının iadesini istemiştir.

Mahkeme, bu konuda açılmış bir davanın varlığını kabulle işin esasını inceleyerek talebi reddetmiş; Özel Dairece, bu karar ziynet eşyaları konusunda harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı halde işin esasının incelenmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, usulünce dava açıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı kadının, ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde de bedelinin iadesi isteminin, usulüne uygun biçimde açılmış bir dava olarak kabulüne olanak bulunup bulunmadığı, noktasındadır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava açılmasının, hem maddi hukuk, hem de usul hukuku bakımından doğurduğu bazı sonuçlar vardır (Örneğin, davacının, davalının rızası olmaksızın davasını takipten vazgeçememesi, zamanaşımının kesilmesi vb. gibi).

Hal böyle olunca, ortada usulünce açılmış bir dava olup olmadığının ve davanın açıldığı zamanın belirlenmesi her dava açısından büyük önem taşır.

Bilindiği üzere, davanın usulünce açılıp açılmadığının ve açıldığı tarihin belirlenmesi harca tabi olup olmamasına göre değişiklik gösterir.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 gün ve 1983/7 E. 1984/3 K. sayılı kararında her iki hal için davanın ne şekilde açılacağı ve açıldığı tarihin nasıl belirleneceği ayrı ayrı karara bağlanmıştır:

Anılan kararda da işaret olunduğu üzere;

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 178. maddesinde, harca tabi olup olmamasına göre bir ayrım yapılmaksızın <Dava, dava dilekçesinin mahkeme kalemine kaydı tarihinde açılmış sayılır> denilmektedir.

Bu hükümdeki <dilekçenin mahkeme kalemine kaydı> sözü dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki ilgili deftere (esas, muhabere veya tevzi defteri) kaydı anlamındadır.

Ne var ki, bir dava açılırken yapılması gerekli işlem, sadece dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki deftere kaydı işleminden ibaret değildir. Kayıttan önce yapılması gereken işlemler de vardır.

Gerçekten, dava dilekçesi önce hakime verilir. Hakim, dilekçeyi, üzerine verildiği tarihi yazıp imzalamak suretiyle, mahkeme kalemine havale eder. Şayet dava harca tabi ise, davacı 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları da ödedikten sonra dava dilekçesi mahkeme kalemindeki ilgili deftere kaydedilir; dava harca tabi değilse hakimin havalesi üzerine deftere derhal kaydı gerekmektedir.

Nitekim 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği günden bu yana yerleşmiş uygulama bu yoldadır.

Yeri gelmişken, harca tabi davalarda, dava açılırken alınacak harca ilişkin açıklama yapmakta yarar vardır:

Karar ve ilam harcının dayanağını teşkil eden, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun yargı harçlarını düzenleyen birinci kısmının <Mükellefiyet> başlıklı birinci bölümünde yer alan <Mevzuu> başlıklı 2. maddenin birinci cümlesinde; <Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir.> hükmü yer almaktadır.

Bu madde ile atıf yapılan (1) sayılı tarifede ise <Yargı Harçları> dört başlık altında düzenlenmiş; (A) Mahkeme harçları başlığı altında da (A-I) de başvuru harcı, (A-II) de celse harcı, (A-III) de karar ve ilam harcı, yer almıştır. Yine, kanunda ve tarifede her harcın ilişkin bulunduğu işlem, alınma şekli ile şartları ve oranları ayrı ayrı hükme bağlanmıştır.

(A-III) bölümünde düzenlenen karar ve ilam harcı; nispi ve maktu olmak üzere iki başlığa ayrılmaktadır. Maktu karar ve ilam harcı, konusu belli bir değerle ilgili olmayan davalarda söz konusu iken; nispi karar ve ilam harcı ise,konusu belli bir değerle ilgili davalarla ilgilidir.

Vurgulamakta yarar vardır ki, harca tabi davalarda; dava açılırken başvurma harcı ile karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır ve dava dilekçesi ancak harç alındıktan sonra esas defterine kaydedilir. Ancak bu halde usulünce açılmış bir davadan söz edilebilir ve davanın açıldığı tarih de harcın yatırıldığı tarih olarak kabul edilir.

Az yukarıda açıklanan işlemlerin aynı günde yapılıp bitirilmesi halinde, davanın o gün açılmış sayılacağında herhangi bir duraksama yoktur. Dilekçenin başka bir mahkemeye gönderilmek üzere verilmiş olması halinde de aynı kural geçerli olup; dilekçeyi alan mahkemenin hakimi dilekçeyi havale edecek, kalemce harca tabi dava söz konusu ise harcı hesaplanıp, tahsil edilecek ve ilgili deftere kaydını takiben de dilekçede muhatap gösterilen mahkemeye gönderilecektir. Burada davanın açıldığı tarih dilekçenin ilk verildiği mahkeme nezdinde harcın yatırıldığı tarih olup, muhatap mahkemeye intikal tarihi dava tarihi olarak kabul edilemez.

Hemen belirtmek gerekir ki, harca tabi davalarda hakimin havalesini takiben, davacı mahkeme kalemince hesaplanıp, kendisine bildirilen harçları ödemişse ve dilekçesi kayda alınmışsa, artık açılmış bir dava vardır ve harcın mahkeme kalemince ya da veznece eksik hesaplanıp bu nedenle eksik tahsil edilmiş olması bu davanın varlığını ortadan kaldıramaz. Dava eksik de olsa harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılır. Ne var ki, bu harç ikmal edilmedikçe davaya devam olunamaz.

Harca tabi olmayan davalarda ise, dava dilekçesi hakim tarafından usulen kaleme havale edilmekle artık mahkemenin tasarrufuna geçmiş sayılır. Çünkü bu gibi davalarda davacı, dava dilekçesini hakime vermekle kendine düşen görevi yerine getirmiş ve yapacağı başka bir işlem kalmamıştır.

Bir başka anlatımla, artık davacının dava dilekçesi üzerinde tasarruf yetkisi sona ermiş ve dilekçe mahkemenin malı olmuştur. Bu bakımdan, hakimin dilekçeyi davacıya geri vermeyip aynı gün ilgili deftere (esas, muhabere veya tevzi defterine) kaydının yapılması için bir görevli ile mahkeme kalemine göndermesi gerekir.

Demek oluyor ki, harca tabi olmayan davalarda, dava dilekçesinin hakim tarafından mahkeme kalemine havale edildiği gün dilekçenin deftere kaydı yapılmalıdır. Hal böyle olunca, harca tabi olmayan davalarda hakimin dilekçeyi havale ettiği tarih, kayıt tarihi sayılmalı ve o tarihte davanın açıldığı kabul edilmelidir.

Harca tabi olmayan davalarda dilekçenin başka bir mahkemeye gönderilmek üzere verilmiş olması halinde de; dava hakimin dilekçeyi kaleme havale ettiği tarihte açılmış sayılır. Bu hallerde dava dilekçesi, verildiği mahkemenin muhabere defterine kaydedilir (Yönetmelik m. 18, II).Harca tabi olmayan davalar yönünden dava dilekçesinin muhatap mahkemeye intikal tarihi dava tarihi olarak kabul edilemez. Ancak dava dilekçesinin ilgilisi tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açıldığının kabulü gerekir.

Buraya kadar yapılan açıklamalar, asıl dava kadar karşı dava için de geçerli olup; hakkında dava açılmış olan bir kimsenin davaya cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava açma olanağı vardır. Eş söyleyişle, davalı taraf cevap süresi içinde verdiği dava dilekçesiyle karşılık davasını açabilir.

Karşılık davanın varlığı, usulünce açılıp açılmadığı ve açıldığı tarih yine aynı esaslar çerçevesinde değerlendirilir. Bu davalarda da dava dilekçesi önce hakime verilir. Hakim, dilekçeyi, üzerine verildiği tarihi yazıp imzalamak suretiyle, mahkeme kalemine havale eder. Şayet dava harca tabi ise, dolayısıyla işlemin ya da dava açanın harçtan istisna ya da muafiyeti yoksa karşı davacı da tıpkı asıl davanın davacısı gibi 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları ödemekle yükümlüdür. Mahkeme kalemince hesaplanan harcı yatıran karşı davacının davası, harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılır ve ancak bu halde usulünce açılmış bir davanın varlığı kabul edilir.

Görülmektedir ki, gerek açılan esas davanın, gerekse de karşı davanın açılma tarihleri ve usulünce açılmış bir dava bulunup bulunmadığı hususu diğer yasal şartlar yanında bu taleplerin harca tabi olup olmamasına göre ayrı ayrı değerlendirilerek sonuca bağlanmaktadır. Harca tabi olan esas veya karşı davalarda yatırılması gereken peşin harcın ödendiği tarihte dava açılmış olur ve bu tarih dava tarihi olarak kabul edilir.

Nitekim,492 sayılı Harçlar Kanunu (HK)’nun 6.maddesinde;

<Karşılık davalar, müstakil davalar gibi harca tabidir. Davaya müdahale eden kimse, kanun yollarına müracaat ederse iltihak ettiği taraftan alınan harca eşit harcı ödemek mecburiyetindedir.>

hükmü yer almakta;

Aynı Kanunun 27/1.maddesinde;

<(1) sayılı tarifede yazılı maktu harçlar ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenir.> 32.maddesinde <Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. …>;

127. maddesinde, <Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, harçların tamamı peşin olarak ödenmeden harca mevzu olan işlem yapılmaz.> denilmektedir.

Aynı kanunun 30.maddesinde ise, <Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.> hükmüne yer verilmiştir.

Tüm bu düzenlemeler ortaya koymaktadır ki, mahkemece, harcın eksik alınmasına rağmen asıl dava dilekçesi esasa kaydedilmiş/karşı dava dilekçesi de dosya içerisine alınıp devamı işlemler yapılmış ve yargılamaya devam olunmuş ise eksik harcın ikmali gerekir ve salt bu nedenle ortada açılmış bir dava olmadığından söz edilemez. İkmal olunacak harcın başvuru harcı veya nispi harç olmasının önemi ve varılacak sonuca da bir etkisi yoktur. Her iki harç yönünden de eksik yatırılan miktarın tamamlanması mümkündür. Önemli olan mahkeme kalemince hesaplanan harcın yatırılmış ve dilekçenin de mahkeme hakimiyetine geçmiş olmasıdır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Davalı vekili cevap süresi içinde cevap ve karşı dava dilekçesini mahkemeye ibrazla ziynet eşyalarının öncelikle aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesini istemiştir.

Hakim havalesini takiben bu dilekçe mahkeme kalemince hesaplanan harcın yatırılması ile harçlandırılmış; ne var ki, harcın hesabında mahkeme kalemince yanlışlık yapılmış ve böylece davalı/karşı davacıdan alınması gerekenden az ve eksik harç tahsil edilmiştir.

Davalı/karşı davacı vekilinden istenen harç miktar itibariyle davalı tarafın karşı davası nedeniyle yatırması gereken nispi peşin harç miktarını karşılamakta ve bu miktar da yatırılmış olmakla birlikte, yatırılması gereken başvuru harcı mahkemece hesaplanıp, karşı davacıdan istenmediğinden bu miktar eksik kalmıştır. Harcın eksik istenmesi, istenen bu miktarı tam olarak ve süresinde yatırandan kaynaklanmadığına göre, davalı/karşı davacının davasının açılmadığı gibi ağır bir sonuca katlanması da beklenemez. Ne var ki, takip eden işlemlerin yapılabilmesi de ancak eksik hesaplanan harcın ikmali ile olanaklıdır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve yerleşik ilkeler karşısında davalı/karşı davacının ziynet eşyaları konusunda, usulünce açılmış bir davasının bulunduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, Özel Dairenin <ziynet eşyaları yönünden usulüne uygun açılmış bir dava olmadığı> görüşüne iştirak edilmemiştir.

O halde, Aynı hususlara işaret eden direnme kararı bu yönden yerindedir.

Ne var ki, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları Özel Dairece bozma nedenine göre incelenmemiştir. Dosyanın bu inceleme yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

II- Davalı vekilinin, mahkemenin bozma ilamının (1) nolu bendine uymak suretiyle verdiği karara yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bozma ilamının (1) nolu bendinde yer alan boşanma ve nafakaya ilişkin bozma nedenlerine mahkemece açıkça uyulmuştur. Mahkemenin bozma ilamına uyarak verdiği bu karar, açık biçimde yeni hüküm niteliğindedir.

Hal böyle olunca; bu karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil; Özel Daireye aittir.

Bu nedenle; davalı vekilinin, bozmaya uyularak verilen bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için, dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

Sonuç: 1- Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; oyçokluğu ile direnme uygun bulunduğundan;

2- Yukarıda (II) nolu bentte gösterilen nedenlerle de; bozmaya uyularak verilen kararın açıkça yeni hüküm teşkil ettiği oybirliği ile kabul edildiğinden,

Davalı vekilinin karara yönelik diğer temyiz itirazları ile yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için, Dosyanın 2. Hukuk Dairesine (gönderilmesine),

Karar verildi.

KARŞI OY

Harçlar Kanununa göre, karşılık davalar da, müstakil davalar gibi harca tabidir. (m.6/1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça harçların tamamı peşin olarak ödenmeden harca mevzu olan işlem yapılmaz. (m.127) Harca tabi davalarda, davacı (harçtan muaf değilse) dava dilekçesini hakim havalesinden sonra mahkeme kalemine verdiğinde Harçlar Kanununa ekli (1) sayılı tarife uyarınca, başvuru harcının ve karar ve ilam harcının dörtte birini peşin olarak ödemek zorundadır. (m.27/1, 28/1-a) Harç ilgilisinden tahsil edildikten sonra dava dilekçesi, esas muhabere ya da tevzi defterine kaydedilir. (Yönetmelik m.18/3) bu durumda 6.2.1984 tarihli 1983/7 esas, 1984/3 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, harca tabi davalarda, dava, harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılır. Şu halde, harca tabi davalarda peşin dava harcı (başvuru+peşin karar ve ilam harcı) ödenmemişse dava açılmış sayılmaz.

Somut olayda davalı vekili, 3.4.2007 tarihinde cevap dilekçesi vermiş, bu dilekçesinde boşanma davasının reddini, boşanmaya karar verilmesi halinde maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve ziynetlerin aynen iadesini, mümkün değilse değerleri tutarı 6000 TL.’nin davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Ziynetlerle ilgili talep, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, boşanmadan bağımsız bir taleptir. Ziynetler için başvuru harcını yatırmamış, dava değeri üzerinden peşin karar ve ilam harcını ise son oturumdan önce kendiliğinden mahkeme veznesine yatırmıştır. Başvuru harcı yatırılmadığına göre, peşin karar ve ilam harcının sonradan yatırılmış olması, bağımsız nitelikteki bu talebi karşı dava haline getirmez. O nedenle bu konuya ilişkin direnme kararını yukarıda açıklanan yasal hükümler karşısında doğru bulmuyoruz.


2.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/958
Karar: 2016/12413
Karar Tarihi: 28.06.2016
"....
2-Davacı kadın dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. Bu talep nedeniyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. Mahkemece, davacı kadına talep ettiği ziynet eşyaların bedelleri üzerinden nispi harcın ikmali için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde ise Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..."


Başvuru harcının yatırıldığı tarihin dava tarihi olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla,
Old 10-12-2020, 12:40   #3
avibrahimduran

 
Varsayılan

ziyent davası ayrı dava olarak açıldıysa harç tarihi o davaın tarihidir. Boşanma davasıyla birlikte açıldıysa boşanma davasındaki tarih esas alınarak harç yatırılmalıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İpotek bedelinin artırılması davasında harç maktu mu nispi mi? NİLGÜN Meslektaşların Soruları 2 04-03-2016 10:07
katılma alacağı ıslah edilmemesi ek dava - eksik harç - katılma alacağı zamanaşımı zlm Meslektaşların Soruları 9 03-06-2013 10:32
Dava değeri belirtilmeden ve nispi harç ödenmeden tam yargı davası açılması Av.Dursun KARACA Meslektaşların Soruları 2 26-07-2010 20:38
Alacak Tenfizi-Harç maktu mu nispi mi? petrochelli.tr Meslektaşların Soruları 6 17-12-2009 12:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05019593 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.