Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

limited şirkette ortağın kamu borcundan doğan sorumluluğu

Yanıt
Old 20-10-2006, 22:31   #1
funda.0633

 
Varsayılan limited şirkette ortağın kamu borcundan doğan sorumluluğu

bir sorum var.hukukcu olarak çok araştırdım.Asliye ticaret mahkemesi hakimlerine kadar sordum.Ancak çelişkili cevaplar alıyorum.Sorum şu:Limited şirkette ortak olan biri şirketteki hisselerini bir başkasına devrediyor.yakın bir zamanda da hisselerini devrettiğine dair ticaret sicili gazatesinde ilan ettirecek.

soru 1)hisselerini devrettiğine dair ticaret sicili gazetesinde ilan ettirdiğinde bu kimsenin şirketin vergi(KAMU) borcundan doğan sorumluluğu devam eder mi?
soru2)ya da gazetede ilan ettirdikten sonra bu hisseleri devreden kişi mi sorumlu mu olur.(Bu konuyu BK md 172 de ki ticari işletmenin devredilmesiyle bağlantısının olmadığını biliyorum.Çünkü o maddede devreden ile devralan arasında ki 2 yıllık müteselsilen sorumluluğu söz konusu.)
bu konu hakkında gerçekten bilgisi olan biri bana cevap verirse çok sevinirim.SELAMLAR...
Old 21-10-2006, 01:44   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Konu hakkında gerçekten bilgim var mı? Bilemem ama.. Fikir yürütmek adına şunları söyleyebilirim.
Limited Şirketler Sermaye şirketleri olup, her ortak şirketin borçlarından koyduğu sermaye ile sınırlı olarak sorumludur. Bu itibarla; limited şirkette ortak sermaye borcunu ödediği miktarda borçtan kurtulur. Verginin vs. diğer alacakların muhatabı daima şirket tüzel kişiliğidir. Ortakların vergi borcu diye bir borç söz konusu değildir. Şirkete sermaye borcu yoksa, başkaca bir sorumluluğu yoktur ki devirden sonra da devam etsin.
Alıntı:
Yazan funda.0633
ya da gazetede ilan ettirdikten sonra bu hisseleri devreden kişi mi sorumlu mu olur.
herhalde devralan demek istediniz. Devreden ortağın ödediği sermaye kadar bedel ödeyerek payı devralan kişi de aynı statüye kavuşacaktır. Bu itibarla onun da şahsi sorumluluğu değil, limited şirket tüzel kişiliğinin sorumluluğu söz konusudur. TTK 551/son hükmüne uygun bir devir yapılmış ise herhangi bir sorun doğmayacaktır.

**************
SERMAYE BORÇLARINI ÖDEYEN LİMİTED ŞİRKET ORTAKLARININ ŞİRKETE VE ŞİRKETİN ALACAKLILARINA KARŞI SORUMLULUĞU
Karar Tarihi : 16.09.2002
Karar No : 7659
Karar Yılı : 2002
Esas No : 3910
Esas Yılı : 2002
Daire No : 11
Daire : HD
**************
(6762 s. TTK. m. 503, 532)
Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Asliye Yedinci Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 20.11.2001 tarih ve 1997/390-2001/1456 sayılı Kararın Yargıtayca incelenmesi davalılardan Seher vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan Hakan ile Şener'in yarı yarıya hissedarı oldukları diğer davalı Ltd. Şti.ndeki "hissesini Seher'in müvekkiline noter işlemi ile 80.000.000 lira bedelle devrettiğini, bunun üzerine davacının şirketin 2.095.521.800 liralık bir bölüm borcunu kişisel çekleri ile şirket alacaklarına ödediğini, aradan geçen zamana ve ihtara rağmen devrin pay defterine işlenmediğini, aynı hissenin dava dışı bir kişiye devir ve tescil edildiğinin cevabı ihtar ile öğrenilmesi üzerine müvekkilinin dolandırıldığını anladığını ileri sürerek, devir bedeli dahil toplam 2.095.521.800 liranın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Seher vekili, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılardan Hakan'ın kişisel sorumluluğunun bulunmadığı, diğer davalıların davacıya ödenen çekler kadar borçlu oldukları gerekçesiyle, davanın bu davalılar bakımından kısmen kabulüne, Hakan bakımından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan Seher vekili temyiz etmiştir.
Davalılardan Hakan ile Seher'in yarı yarıya ortağı bulundukları diğer davalı limited şirketindeki payını Seher'in, noter işlemi ile davacıya devrettiği, ancak pay defterine tescil işleminin yapılmadığı, devrin hukuken gerçekleştiğini zanneden davacının kişisel hesabından keşide ettiği çekler ile şirketin bir bölüm borçlarını ödediği, davacının yerine başkasının ortaklığa alındığı noktaları çekişmesiz ve dosya kapsamı ile sabit olup, dava, ödenenlerin istirdatı istemine ilişkindir.
TTK.nun 503. ve 532. maddelerindeki düzelemeye göre, limited şirket, sermaye ortaklığı olup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden dava ve takip olunamazlar.
Somut olayda,-ortakların sermaye borçlarını ödemedikleri noktasından tarafların bir iddia ve savunması bulunmamakta olup, bilirkişi kurulu da sadece davalılarda şirketin sorumlu tutulması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Karar gerekçesinde, bu rapora itibar edildiği açıklanmıştır.
Mahkemece, davalılardan Hakan hakkındaki, dava, kişisel sorumluluğu
bulunmadığı gerekçesiyle, husumet noktasından reddedilmiş olup, hukuki durumu aynı olan Seher hakkındaki davanın dahi aynı nedenle reddedilmesi
gerekirken, üstelik nedeni de açıklanmamak suretiyle Seher hakkında davanın kabulü, doğru olmamış, kararın davalılardan Seher yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, davalılardan Seher vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harem isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.9.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YKD Mayıs 2003
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Old 21-10-2006, 10:53   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Funda0633,
Limited $irketlerde ortaklarin sorumlulugu diye ince bir kitap var. Bu kitapta sözünü ettiginiz sorun uzun uzun tartisilmis, kitabin yazarini hatirlayamiyorum su anda, gerci. Bayramdan sonra ofisten bulup bakarim. Hatirladigim kadariyla 2 yil boyunca kamu borcu nedeniyle sorumluluk devam ediyordu ( müdürler de dahil) Yalniz, LTD'nin kamu borcundan dolayi ortaga gidilmesinin bazi sartlari vardi, önce sirket aleyhine islem yapilmasi ve takibin semeresiz kalmasi gerekiyordu diye hatirliyorum. Ancak bunlar hep hafizaya dayaniyor, kitabin yazarini en kisa sürede iletmeye calisirim.
Saygilar.
Old 21-10-2006, 11:43   #4
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan Limited Şirketin Kamu Borçlarından Ortakların Sorumluluğu

[i]( Madde 35 – (4369 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle değişen madde Yürürlük: 29.7.1998) Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar
(Değişmeden önceki şekli) Limited ortaklıklarının amme borçları
Madde 35 – Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar.

Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu

Mükerrer Madde 35 – (4108 sayılı Kanunun 11'inci maddesiyle eklenen mükerrer madde) Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye'deki mümessilleri hakkında da uygulanır.

Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.

Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.

Birleşme, devir, bölünme ve şekil değiştirme halleri

Madde 36 – (4684 sayılı Kanunun 24'üncü maddesiyle değişen madde Yürürlük; 03.07.2001) Bu Kanunun tatbiki bakımından;

a) İki veya daha ziyade hükmî şahsın birleşmesi halinde yeni kurulan hükmî şahıs,

b) Devir halinde devir alan hükmî şahıs,

c) Bölünme halinde bölünen hükmî şahsın varlıklarını devralan hükmî şahıslar,

d) Şekil değiştirme halinde yeni hükmî şahıs,

Birleşen, devir alınan, bölünen veya eski şekildeki hükmî şahıs ve şahısların yerine geçer.)





6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında kanunun yukarıya alınan 35.maddesi ve devamında, şirket ortaklarının sorumluluklarının şirkete koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olması kuralının bir istisnası var. Bu düzenleme, kamu alacakları ile şirketin adi alacaklılarını ayırmakta.Kamu alacağının şirketten tahsilinin imkansız olması halinde limited şirketin diğer alacaklıları ortağın kişisel malvarlığına doğrudan doğruya başvuramıyor iken, kamu alacağı için başvurulabiliyor. Sorumluluğun sınırı da , doğal olarak ,konulan ya da konulması taahhüt edilen sermayedir. Sınırlı kişisel sorumluluk söz konusu. Taahhüt ettiği sermayeyi tamamen ödeyen ortakla, taahhüdünden dolayı şirkete sermaye borcu olan ortak arasında bir ayrım yoktur. Payı devralan onu bütün hakları ve borçları ile devraldığına göre; borcun, şirketten tahsilinin mümkün olmadığının belirlendiği tarihte şirkete ortak olanların , kamu borçlarından sorumlu olduğu görüşündeyim. Diğer yandan, ayrılan ortakların sorumlulukları hususunda ayrıca bir hüküm yok.
Old 21-10-2006, 18:17   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla İlgili Karar (1)

T.C.
DANIŞTAY
4. DAİRE
E. 2004/1614
K. 2005/216
T. 15.2.2005
• LİMİTED ŞİRKETTEKİ HİSSELERİNİ DEVREDEN ORTAK ( Dava Konusu Vergi Borçlarının Döneminde Şirketin Ortağı Ya da Müdürü Olmadığı - Sorumluluğunun Bulunmadığı )
• ŞİRKET ORTAĞININ SORUMLULUĞU ( Hisselerini Devrettiği Tarihten Sonraki Vergi Borçlarından Sorumluluğunun Bulunmadığı - Ödeme Emrinin İptali Gereği )
• VERGİ BORCUNDAN SORUMLULUK ( Limited Şirket Ortağı/Hisselerini Devrettiği Tarihten Sonraki Vergi Borçlarından Sorumluluğunun Bulunmadığı - Ödeme Emrinin İptali Gereği )
6183/m. 35
213/m. 10
ÖZET : Davacı hisse devir sözleşmesiyle borçlu şirketteki hisselerini bir başka şahsa devretmiştir. Dava konusu borçların dönemi olan 1995-1996 yıllarında anılan şirketin ortağı ya da müdürü olmadığı dolayısıyla dava konusu borçlardan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptali doğrudur.

İstemin Özeti : ABC Gümrükleme İthalat, İhracat ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emirleri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. İstanbul 1. Vergi Mahkemesi, 5.3.2004 günlü ve E:2003/2049,K:2004/544 sayılı kararıyla; davacının 19.3.1990 günlü hisse devir sözleşmesiyle borçlu şirketteki hisselerini bir başka şahsa devrettiği, dava konusu borçların dönemi olan 1995-1996 yıllarında anılan şirketin ortağı ya da müdürü olmadığı dolayısıyla dava konusu borçlardan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal etmiştir. Davalı İdare, yapılan takibin uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Mustafa Bahtiyar'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

KARAR : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

KARAR : Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 15.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU :

Davacı, 19.3.1990 tarihinde şirketteki hissesini Beyhan C. isimli şahsa devretmiş ve diğer ortağın 18.9.1990 tarihinden itibaren de tek imza ile şirketi temsile yetkili kılındığı yolunda karar alınmış olup, Türk Ticaret Kanunu uyarınca Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edilmeyen bu hususların üçüncü kişi durumundaki vergi dairesini bağlamayacağı, dolayısıyla davacının şirket ortağı ve kanuni temsilci kimliğinin ve bundan dolayı da şirket borçlarından sorumluluğunun devam ettiği açık olduğundan, üçüncü şahıslara karşı bir hüküm ifade etmeyen hisse devri işlemleri nedeniyle davacının şirket borçlarından sorumlu tutulamayacağından söz edilerek ödeme emirlerini iptal eden mahkeme kararının bozulması gerekeceği oyu ile karara karşıyız.
Old 21-10-2006, 18:19   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla İlgili Karar (2)

.C.
DANIŞTAY
7. DAİRE
E. 2001/3306
K. 2005/396
T. 16.3.2005
• LİMİTED ŞİRKETİN TAHSİL OLANAĞI KALMAYAN AMME BORÇLARI ( Ortaklar İçin Öngörülen Sorumluluğun Ortak Sıfatına ve Ortaklık Payına Bağlı Olduğu - Hisselerini Devreden Davacıdan İstenilmesinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı )
• LİMİTED ŞİRKETTEKİ HİSSELERİNİ DEVREDEN ORTAK ( Amme Boçlarının Hisselerini Devreden Davacıdan İstenilmesinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı - Ortaklar İçin Öngörülen Sorumluluğun Ortak Sıfatına ve Ortaklık Payına Bağlı Olduğu )
• AMME ALACAĞI ( Davacı Şirket Müdürü Olarak Beş Yıllığına Yetkili Kılınmışsa da Şirketteki Hissesini Devrettiği - Hisselerini Devreden Davacıdan İstenilmesinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı )
• TAHSİL OLANAĞI KALMAYAN AMME BORÇLARI ( Ortaklar İçin Öngörülen Sorumluluğun Ortak Sıfatına ve Ortaklık Payına Bağlı Olduğu - Hisselerini Devreden Davacıdan İstenilmesinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı/Limited Şirket )
6183/m. 35
6762/m. 532
ÖZET : Limited şirketin tahsil olanağı kalmayan amme borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı olduğundan, olayda, asıl borçlu şirketin vergi borçlarının, şirketteki hisselerini devreden davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : ... Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini; davacı 1.9.1997 tarihinde şirket müdürü olarak beş yıllığına yetkili kılınmışsa da, şirketteki hissesini 16.2.1999 tarihinde devrettiğinden, kanuni temsilci sıfatı bu tarihte sona eren davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden Adana İkinci Vergi Mahkemesinin 29.3.2001 gün ve E:2000/1176; K:2001/343 sayılı kararının; şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla şirket ortağı adına düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Temyiz başvurusu; İnterteks Kimyevi Gübre Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35'inci maddesinde de, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vaz ettikleri veya vaz'ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun "Ortakların Mesuliyeti" başlıklı 532'nci maddesinde ise, limited şirket ortaklarının sermaye borçlarını yerine getirdikleri nispette mesuliyetten kurtulacakları hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla "ortak" sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece, "kanuni temsilci"lerin sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere dayanılmak suretiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmişse de; yukarıda anılan yasa hükümlerine göre; limited şirketin tahsil olanağı kalmayan amme borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı olduğundan, olayda, asıl borçlu şirketin vergi borçlarının, şirketteki hisselerini devreden davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 16.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 21-10-2006, 18:21   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla İlgili Karar (3)

T.C.
DANIŞTAY
4. DAİRE
E. 1999/2991
K. 2000/3877
T. 28.9.2000
• ORTAKLIKTAN AYRILAN LİMİTED ŞİRKET ORTAĞI ( Şirketin Vergi Borçlarından Sorumluluğu - Haczin Kaldırılması Talebinde Bulunmamış Olması - Ödediği Vergi Borçlarını Borçlar Kanunu Hükümlerine Göre Rücu Edebileceği )
• VERGİ BORÇLARINDAN SORUMLULUK ( Limited Şirket Ortaklığından Ayrılan Ortağın Sorumluluğu - Hissesini Devreden Ortaktan Takip Yapılamaması - Yapılan Takibe İtiraz )
• LİMİTED ŞİRKETİ ORTAKLIĞINDAN AYRILAN ORTAK ( Vergi Borçlarından Esasen Yeni Ortakların Sorumlu Olduğu - Taşınmazına Konulan Hacze İtiraz Etmemiş Olması - Şirket Adına Ödenen Vergi Borçlarını Ancak Borçlar Kanunu Hükümlerine Göre Rücu Edebileceği )
6183/m.35
2577/m.49
ÖZET : Paydaşı olduğu limited şirketin vergi borçları nedeniyle taşınmazı haczedilen ortağın, borçların ödendiği ve haczin kaldırılması için ödediği meblağın iadesi talebiyle açtığı davanın Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

İstemin Özeti : Ortağı olduğu limited şirketin 1997 yılına ilişkin vergi borçlarının vadesinde ödenmediği belirtilerek davacının gayrımenkulleri üzerine uygulanan haczin kaldırılması için ihtirazî kayıtla yatırılan paraların iadesi istemiyle dava açılmıştır. ( ... )Vergi Mahkemesi, 8.4.1999 günlü ve E:1998/800, K:1999/274 sayılı kararıyla; limited şirketin 1997 yılına ilişkin ödenmeyen amme borçlarından dolayı borcun 1/2 sinin ortak sıfatıyla davacıdan tahsil edildiği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un olay tarihinde yürürlükte bulunan 35.maddesinde, limited şirket ortaklarının ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vaz ettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tâbi tutulacaklarının belirtildiği, bu maddeye göre ortağın takibi için vergi borcunun şirketten tahsil imkânı bulunmadığının tesbiti anında ortak sıfatının taşınması gerektiği, olayda 13.8.1997 tarihinde şirketteki payını devredip, bu hususu ticaret siciline 5.12.1997 tarihinde tescil ettiren davacının, 1998 yılının 11 inci ayında şirketten tahsil imkânı bulunmadığı anlaşılan borç nedeniyle takibinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ödenen paraların davacıya red ve iadesine karar vermiştir. Davalı İdare, yapılan işlemin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, ortağı olduğu limited şirketin 1997 yılına ilişkin vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine davacının gayrımenkulüne uygulanan haczin kaldırılması için ödenen paraların iadesi istemiyle açılan davayı kabul ederek bu meblağın ret ve iadesine ait vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir.

Olayda, vergi borçlusu şirketin ortaklığından 1997 yılında ayrılan davacının gayrımenkulüne şirket borçlarının tahsili amacıyla haciz uygulandığı, haczin kaldırılması için şirketçe ödenmeyen borçların davacı tarafından ihtirazî kayıtla ödendiği ve ödenen bu paraların iadesi istemiyle dava açıldığı, ancak bu davada haczin iptali yolunda bir istemde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Davacının, hakkında uygulanan haczin iptalini istemeden, haczin kaldırılması için rızası ile ödediği meblağın kendisine iadesi gerektiği yolundaki isteminin ancak şirketle kendisi arasında Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak bir rücu davasına konu edilmesi mümkün olabilir. Kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla ve konulan bir haczin kaldırılması için yapılan ödeme nedeniyle şart konması söz konusu olamayacağından, ödenen paraların iadesi istemi ile İdarî yargıda açılan davanın reddi gerekirken bu meblağın ret ve iadesine karar veren Mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, ( ... )Vergi Mahkemesinin 8.4.1999 günlü ve E:1998/800, K:1999/274 sayılı kararının 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 49/1-b maddesi uyarınca bozulmasına, 28.9.2000 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Old 22-10-2006, 16:47   #8
Av. Mustafa Kömürcü

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan funda.0633
bir sorum var.hukukcu olarak çok araştırdım.Asliye ticaret mahkemesi hakimlerine kadar sordum.Ancak çelişkili cevaplar alıyorum.Sorum şu:Limited şirkette ortak olan biri şirketteki hisselerini bir başkasına devrediyor.yakın bir zamanda da hisselerini devrettiğine dair ticaret sicili gazatesinde ilan ettirecek.

soru 1)hisselerini devrettiğine dair ticaret sicili gazetesinde ilan ettirdiğinde bu kimsenin şirketin vergi(KAMU) borcundan doğan sorumluluğu devam eder mi?
soru2)ya da gazetede ilan ettirdikten sonra bu hisseleri devreden kişi mi sorumlu mu olur.(Bu konuyu BK md 172 de ki ticari işletmenin devredilmesiyle bağlantısının olmadığını biliyorum.Çünkü o maddede devreden ile devralan arasında ki 2 yıllık müteselsilen sorumluluğu söz konusu.)
bu konu hakkında gerçekten bilgisi olan biri bana cevap verirse çok sevinirim.SELAMLAR...

Sayın, Funda Hanım,
Benzeri bir konuyu dava açmadan vergi dairesinde çözdüm. MaliyeBakanılığının Yasaya uygun tebliği var. Müdür olmadığı takdirde sermaye oranında 6183 sayılı yasa kapsamındaki kamuya olan borçlardan sorumlu. Maliyenin dönemsellik ilkesi gereği ortak olduğu döneme ilişkin borölardan hissesi oranında (ödenmiş ödenmemiş sermaya fark etmiyor) sorumlu. Dilekçe ile başvurup hisseye tekabül eden borç ödenerek sorumluluktan kurtulunabilir

Başka yaşadığım bir olayda Vergi Dairesi Müdürü hissene düşeni yatır ama haczi kalldırmam dedi. Vergi mahkemesinde dava açmaya hazırlanırken şirket müdürü borcun tamamını ödediğinden haciz kalktı.
Old 22-10-2006, 19:45   #9
funda.0633

 
Varsayılan selamlar.

mustafa bey çok teşekkür ederim.bu konu benim için gerçekten de önemliydi.beni aydınlattınız..
Old 22-10-2006, 21:19   #10
funda.0633

 
Varsayılan çok önemli

ama tek kelime istiyorum.devrettikten sonra ve ilandan sonra devreden yine vergi borcundan sorumlu olur mu...
Old 23-10-2006, 11:52   #11
Av. Mustafa Kömürcü

 
Varsayılan

İyi Bayramlar Sayın Funda,
Daha önceki mesajımda yazdığım gibi DÖNEMSELLİK İLKESİ gereği hissesi olduğu dönemden sorumlu olacak.
Devirden sonra sorumlu olmayacak.
Old 23-10-2006, 16:33   #12
funda.0633

 
Varsayılan

mustafa bey size gerçekten çok ama çok teşekkür ederim..şimdi oldu işte.iyigünler.
Old 25-10-2006, 01:41   #13
ibreti

 
Varsayılan

özetle:
"Şirket ortağı, kamu alacakları karşısında kendisinin paydaş olduğu döneme ilişkin borçlardan tüm mal varlığı ile sorumludur" mu diyoruz?
Old 25-10-2006, 10:55   #14
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın funda0633

Sorunuza yanıt veren Sayın hskaraca'nın ve Sayın Av. Mustafa Kömürcü'nün görüşlerine katılıyorum. Ancak her türlü yanlış anlamanın önüne geçmek için ve Sayın ibreti'ye yanıt olarak tekrar etmekte fayda görüyorum:

Ortaklıktan ayrılan ortağın
kendi ortaklık dönemindeki kamu borçlarına karşı
bütün mal varlığı ile ve
ortaklık sermaye miktarı ile sınırlı olmaksızın ancak
borcun, ortaklık payı oranındaki miktarı kadar
sorumluluğu
o kamu alacağının zamanaşımı süresince devam eder;
kendi dönemindeki borçlar için ortaklıktan ayrılmakla sorumluluğu sona ermez.


Ortaklıktan ayrıldığı tarihten itibaren oluşacak yeni kamu alacaklarından sorumlu tutulmaz.

Ortaklıktan ayrılma işlemi tescil ve ilan edilmedikçe ortağın sorumluluğu devam eder. Noterlikten yapılan hisse devirleri (sadece hisse alan ve satan tarafları bağlar; üçüncü kişilere karşı ve tabii ki Vergi Dairesine karşı hüküm ifade etmez ) ortağın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bu konuda yararlı olacağını düşündüğüm bir Danıştay Kararını aşağıda sunuyorum.

Saygılarımla

DANIŞTAY
3. DAİRE
E. 2002/662
K. 2004/411
T. 20.2.2004
• LİMİTED ŞİRKETİN VERGİ BORCU ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ortak/Karar Defterine de Kaydedildiği - Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )
• ORTAĞIN VERGİ BORCUNDAN SORUMLULUĞU ( Hissesinin Tamamını Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ortak/Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Ltd. Şti.'in Vergi Borcu )
• İHTİYATİ HACİZ ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı - Ev Eşyaları Üzerine Şirketteki Payı Gözönüne Alınarak Uygulanmasının Hukuka Uygunluğu )
• HİSSE DEVRİ ( Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı - Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )
• TİCARET SİCİL GAZETESİNDE İLAN EDİLMEYEN HİSSE DEVRİ ( Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı/Karar Defterine de Kaydedildiği - Hukuki Sonuç Doğurmayacağı/Amme Alacağından Sorumlu Tutulacağı )
• AMME ALACAĞI ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı/Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Ev Eşyaları Üzerine Şirketteki Payı Gözönüne Alınarak İhtiyati Haciz Uygulanmasının Hukuka Uygunluğu )
6183/m.13, 35
6762/m. 33, 38, 39, 511, 520
ÖZET : 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan Limited Şirketin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı gözönüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal eden kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmemiş hisse devrinin, tescil edilip Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmedikçe üçüncü kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından şirketin alacaklısı konumunda bulunan vergi dairesi başkanlığı tarafından davacının şirketin ortağı kabul edilmesinde ve 2000 takvim yılına ilişkin beyanname ve eklerinde ortak olarak gösterilmesi nedeniyle şirketin vergi borçlarından bu sıfatla sorumlu tutulmasında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

İstemin Özeti : Paylarını 21.5.1996 tarihli ve 12089 sayılı hisse devir sözleşmesiyle devrederek, ortaklığından ayrıldığı limited şirketin 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait vergi borçlarının şirketin varlığından tahsil imkanı kalmadığının anlaşılması üzerine, amme alacağının güvence altına alınması amacıyla valilik oluruna istinaden davacının 1.030.000.000.- lira tutarındaki ev eşyasına uygulanan ihtiyati haczi; 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve 35'inci maddeleri uyarınca, amme alacağının sermaye hisseleri oranında ortakların mal varlığından tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle şirket mal varlığından ve kanuni temsilcilerden aranması gerektiği, her ne kadar hisse devri Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmemişse de, Türk Ticaret Kanununun 520'inci maddesine uygun olarak limited şirketteki hissesinin tamamını ihtiyati hacizden çok önce noterde onaylı hisse devir sözleşmesi ile ...'e devrettiği ve bu devrin karar defterine kaydedildiği anlaşılan davacının, ortak sıfatını kaybettiği için şirketle hiçbir hukuki bağı kalmadığından ve hisse devrinden sonraki dönemlere ait vergi borçlarından sorumlu tutulması mümkün olmadığından malları üzerine konulan ihtiyati hacizde yasaya uygunluk görülmediği, amme alacağının bir kısmı davacının şirket ortağı olduğu 1996 takvim yılına ilişkin bulunmakta ise de davacının hisse devrinde muvazaa bulunduğu ve sadece vergi borçlarından kurtulmak amacıyla yapıldığı veya devir mukavelesinde, devirden önceki şirket borçlarından davacının sorumlu olacağı yönünde bir kayıt bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davacının malları üzerine ihtiyati haciz konulmasında bu yönden de hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin 15.11.2001 gün ve E: 2001/ 807, K: 2001/1238 sayılı kararının; Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesi uyarınca ortaklardaki değişikliğin şirket mukavelesi değişikliğini de gerektirdiği, aynı Kanunun 515'inci maddesinde de limited şirketlerin mukavele değişikliklerinin tescil ve ilan edilmesinin zorunlu kılındığı ve mukavelenin değiştirilmesi hakkındaki kararların üçüncü şahıslar hakkında ancak tescil tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği kurala bağlandığından, tescil ve ilan edilmeyen ortak değişikliği kararının idareyi bağlamayacağı, kaldı ki 2000 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde davacının halen ortak olduğunun bildirildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1'inci madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Dairelerince oluşturulan müşterek kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca limited ortaklıkların ödenmeyen ve şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarında sorumlu tutulan limited şirket ortaklarının, bu maddede 4369 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle yapılan değişiklik sonucu 29.7.1998 tarihinden itibaren, sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince cebren takip edilecekleri kurala bağlanmıştır.

Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesinde, ortaklar ve müdürlerin ad, soyad, ikametgah ve tabiiyetleri ile ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları tescil ve ilan olunacak hususlar arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun ticaret sicili ve tescili düzenleyen ikinci faslında yer alan 33'üncü maddede, tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliğin de tescil olunacağı, 38 ve 39'uncu maddelerinde ise ticaret sicili kayıtlarının üçüncü kişiler hakkında ancak kaydın ilana mahsus gazetede ilan edilmesinden sonra hüküm ifade edeceği, tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir hususun, ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı ileri sürülebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Yasanın 520'nci maddesinin son ve ilk fıkralarında ise belirtilen genel düzenlemeden ayrı olarak; limited şirkete ait bir payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşme yazılı şekilde yapılmak ve imzası notere onaylatılmış olmadıkça ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği; pay devrinin şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek koşuluyla hüküm ifade edeceği; ikinci fıkrasında da devrin pay defterine kaydedilebilmesi için esas sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paya da sahip olmaları koşuluyla ortakların dörtte üçünün pay devrine muvafakat etmesi aranmıştır.

Davacının, şirketteki hissesini 21.5.1996 tarihinde noterde düzenlenen pay devri sözleşmesiyle devrettiği ve bu durumun karar defterine aynı tarihte kaydedildiği, dolayısıyla şirketin vergi borçlarından davacının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek dava açılmışsa da dosyada bulunan 30.10.2001 tarih ve ... sayılı ... Ticaret Sicili Memurluğu yazısında, davacının şirketin kurucu ortağı olduğu ve kuruluş tarihinden bu yana yapılmış herhangi bir devir işleminin tescil edilmediğinin bildirildiği, 2000 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde de davacının şirket ortağı olarak bildirildiği anlaşılmaktadır.

Değinilen yasa hükümleri uyarınca vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmemiş hisse devrinin, tescil edilip Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmedikçe üçüncü kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından şirketin alacaklısı konumunda bulunan vergi dairesi başkanlığı tarafından davacının şirketin ortağı kabul edilmesinde ve 2000 takvim yılına ilişkin beyanname ve eklerinde ortak olarak gösterilmesi nedeniyle şirketin vergi borçlarından bu sıfatla sorumlu tutulmasında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

Kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve izleyen maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz için Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinde sayılan nedenlerle bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanması yeterli görülmüş ve hakların da ihtiyati haciz uygulananların ancak, bu haczin nedenine ve miktarına itiraz edebilecekleri kurala bağlanmıştır. 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan ... Limited Şirketinin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı gözönüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal eden kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Old 28-10-2006, 18:27   #15
armani

 
Varsayılan

funda.0633 e verilen cevap ve izahatlara ters bir karar. ''Bu konu tarafımı da çok ilglendirdiğinden''
Arkadaşlarımızın fikirlerini bekliyorum. saygılarımla..




Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
ÜÇÜNCÜ DAİRE 1992 3382 1992 721 12/11/1992
KARAR METNİ
LİMİTED ŞİRKETTEKİ PAYINI DEVREDEN ORTAĞIN, DEVİRDEN ÖNCEKİ DÖNEMLE
İLGİLİ ŞİRKET BORÇLARINDAN, SORUMLU TUTULAMAYACAĞI HK
.<
Davacının ortağı bulunduğu Bil-Tek Eğitim Ticaret ve Sanayi Limited
Şirketinin 1989 takvim yılına ait vergi borçlarının vadesinde ödenme-
mesi nedeniyle uygulanan gecikme faizinin tahsili amacıyla 6183 sayılı
Yasanın 35.maddesi uyarınca adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan
davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
35.maddesinde, Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulun-
mayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz'ını
taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu
Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacaklarının hükme bağlan-
dığı, bu hükme göre Limited Şirketin borçlarından dolayı ortak adına,
koyduğu veya koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarından fazlası için
ödeme emri ile takibat yapılmasının mümkün olmadığı, öte yandan 6762
sayılı Türk Ticaret Kanununun 520.maddesinde, bir payın devrinin şir-
ket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek
şartıyle hüküm ifade edeceği, devir hususunun pay defterine kaydedile-
bilmesi için ortaklardan en az dörtte üçünün devremuvafakat etmesi ve
bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması gerektiği-
nin kurala bağlandığı, buna göre bir hisseyi devralan ortağın devral-
dığı hissenin borçlu mu, alacaklı mı olduğunu ve şirketin mali durumu-
nu bildiğinin kabulü gerektiği, başka bir deyişle, Limited şirkette
diğer bir paydaşın hissesini devralan ortağın, o hissedarın devir anı-
na kadar mevcut şirket borçlarından yükümlü bulunduğunu bilmesinin en
az ticari muamelelerde bir tüccarın göstermesi gereken basiret ve mü-
debbir davranışlardan sayılması gerektiği, böyle bir basireti göster-
memiş olan ortağın bu davranışının sonuçlarına katlanmak zorunda oldu-
ğu, bu bakımdan Limited Şirketteki payını devreden ortağın devirden
önceki dönemle ilgili şirket borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi
için, pay devrinin Kanuna karşı bir hile olarak, sadece vergi borcun-
dan kurtulmak amacıyla yapıldığı ve devir mukavelesinde devreden orta-
ğın, devirden önceki şirket borçlarından mesul olacağı hususunda bir
kayıt bulunduğunun ispat edilmesi gerektiği, olayda Bil-Tek Eğitim ti-
caret ve Sanayi Limited Şirketinin ortağı olması nedeniyle ödeme em-
riyle istenen amme alacağının, Davacının adıgeçen şirkete koyduğu ser-
maye miktarından çok fazla olduğu gibi, ödeme emrinin düzenlendiği
24.7.1991 tarihinden önce 24.8.1989 tarihinde Davacının şirketteki pa-
yını Hasan Ünsal ve Ayşe Ünsal'a devrettiği tartışmasız olduğu halde,
davalı Vergi Dairesince bu devir işleminin Kanuna karşı bir hile ola-
rak sadece vergi borcundan kurtulmak amacıyla yapıldığı veya devir
mukavelesinde devirden önceki şirket borçlarından davacının sorumlu
olacağı hakkında bir kayıt bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden,
Limited Şirketin vergi borçlarından dolayı hissesini devreden Davacı
hakkında takibat yapılamayacağı gerekçesiyle kabul ederek ödeme emri-
ni iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Ba-
lıkesir Vergi Mahkemesinin 20.11.1991 gün ve 1991/669 sayılı kararı,
aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz
istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın
bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi-
ne ve kararın onanmasına karar verildi.

(DAN-DER, SAYI:87)



(MT/NU)
Old 28-10-2006, 20:49   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın armani

Eski ortak
devirden öncesinden sorumlu tutulmazsa,
devirden sonrasından da sorumlu tutulmayacağıne göre
hiç bir sorumluluğu kalmayacaktır.

Bu durumda sorumlu kim olacaktır ?

Kararda yazdığı gibi, 'basiret' adına sorumluluğun devir alanlara yüklenmesi adalete uygun düşmez kanısındayım.

Saygılarımla
Old 28-10-2006, 22:46   #17
armani

 
Varsayılan DanŞtay Karari

funda.0633 e verilen cevap ve izahatlara ters bir karar daha. ''Bu konu tarafımı da çok ilglendirdiğinden''
Arkadaşlarımızın fikirlerini bekliyorum. saygılarımla




Danıştay Yedinci Daire

Tarih
: 05.11.2001

Esas No
: 2000/6064

Karar No
: 2001/3393


Limited şirketin kamu borçlarından ortaklık payını devralan ortak sorumludur.

6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinde, limited şirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı bir sorumluluk olup, hisse devri halinde hisseyi devralan ortağın, şirketin mali durumunu, bir başka deyişle, hissenin borçlu veya alacaklı olup olmadığını bildiği kabul edildiğinden, devir tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarının ortaklık payını devralan ortaktan aranılması gerekmektedir.

İstemin Özeti: Asıl borçlu (...) Ticaret Limited Şirketinden tahsil edilemeyen katma değer vergisi ve cezaların gecikme faizi ile birlikte ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenip tepliğ edilen ödeme emrini; davacının şirketdeki hissesini 09.11.1992 tarihinde devrettiğinin ve devir bedelinin nakden ve peşinen alındığının anlaşıldığı; bu durumda, davacının bu tarihten itibaren şirkette hiçbir hak ve hissesinin bulunmadığı sonucuna varıldığından, ortaklıkdan ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere ait şirket borçlarından dolayı takip edilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden (...) Vergi Mahkemesi Kararının; şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı kalmayan kamu alacağının, şirketin ortağı durumundaki davacıdan istenilmesin hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Karar:6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, limited ortakların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz'ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmış olup; bu madde hülmüne göre, limited şirket ortağının açıklanan miktarla sınırlı olarak şirketin amme borcunun ödenmesinden sorumlu olacağı tabidir. Dosyanın incelenmesinden; 1991 takvim yılına ilişkin katma değer vergisi beyannamelerin verilmediğinden bahisle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ve kesilen cezalarının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, vergi borcunun, şirket ortağı olan davacıdan şirketteki hissesine isabet eden kısmının tahsili amacıyla, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre ödeme emri düzenlendiği; ödeme emrinin tanzim ve tebliğ olunduğu tarihten önce de davacının ortaklık payını devrederek, ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır.

6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinde, limited şirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı bir sorumluluk olup, hisse devri halinde hisseyi devralan ortağın, şirketin mali durumunu, bir başka deyişle, hissenin borçlu veya alacaklı olup olmadığını bildiği kabul edildiğinden, devir tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarının ortaklık payını devralan ortaktan aranılması gerekmektedir.

Bu itibarla, (...) tarih ve (...) sayılı noter satış senediyle hissesini devreden ve şirketle artık bir ilgisi kalmayan davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.
Old 29-10-2006, 01:25   #18
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın armani

Son gönderdiğiniz kararda devir eden ortağın '' ortaklıkdan ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere ait şirket borçlarından dolayı takip edilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden (...) Vergi Mahkemesi Kararı'' söz konusudur.

Devir eden ortağın, ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere ait borçtan sorumlu tutulmayacağı zaten tartışmasızdır.

Bu ifadenin ters yorumundan da şu ortaya çıkar : Devir eden ortak, ortaklıktan ayrılmadan ÖNCEKİ dönemlere ait borçtan ortaklıktan ayrıldıktan sonra da sorumlu tutulacaktır.

Mahkeme kararları ile devir ALAN ortağın da sorumlu kılınması, eski ortağı kendi dönemindeki borçlardan kurtarmaz.

Aksi düşünülse bile, devir ALAN ortak bu borçları Maliye'ye öderse eğer, dönüp devir EDEN eski ortaktan ödediklerini ister.

Devir EDEN ortağı Maliye sorumlu tutmasa bile,
devir ALAN ortak sorumlu tutacaktır.

Saygılarımla
Old 29-10-2006, 05:11   #19
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
...devir tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarının ortaklık payını devralan ortaktan aranılması gerekmektedir.


Sn. Konyalı
Durum son derece açık bir önceki kararla da çelişmiyor. Sn. armani son noktayı koydu bence. Sermaye ile sınırlı bir sorumluluk söz konusu iken devreden ortak belki de payını vergi borcu ile yüklü olduğundan değerinin altında devredecektir. Yeni ortak sorumludur. Hiç kimsenin bir sermaye şirketine ortak olurken şirketin hesaplarını incelemedim ve şirketin durumunu bilmiyordum gibi bir savunması dinlenemez. Aksi sermaye şirketi niteliği ile bağdaşmaz. Şirketten usulüne uygun biçimde ayrılan kişi şirketin hiç bir borcundan sorumlu tutulamaz.
Old 29-10-2006, 09:15   #20
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av. Can Doğanel

Sözünü ettiğiniz kararlar sorumuzla ilgili kararlar değil. Sizin görüşünüzün aksine pek çok karar gönderebilirim. 2005 tarihli bir karar özeti aşağıdadır :

‘’YARGITAY 10.HUKUK DAİRESİ E. 2005/2397 K. 2005/5172 09.05.2005
Şirket Ortağı Olduğu Tarihden Önceki Döneme İlişkin Sorumlu Tutulmasının Mümkün DEĞİLDİR
Mahkeme borç tahakkuk döneminin tamamından davacıyı sorumlu tutarken 506 sayılı Yasanın 82. maddesine dayanmıştır. Söz konusu madde işyeri devri ile ilgili olup Limited Şirket ortağı olan davacının sorumluluğunu belirlemede uygulama yeri yoktur. Bu nedenle, davacının şirket ortağı olduğu tarihten önceki döneme ilişkin prim borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir. ‘’

Sizin gönderdiğiniz mahkeme kararlarında yeni ortağın da sorumlu tutulması, eski ortağın kendi döneminden sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Sürekli alıntı yaptığınız kısmı dışında örnek verdiğiniz kararı toptan bir kez daha okuyun: ''ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere ait şirket borçlarından dolayı takip edilemeyeceği'' ifadesinin bulunduğu paragrafta eski ortağın da kendi döneminden sorumlu tutulduğunu göreceksiniz.

Ve örnek gösterdiğiniz bu iki kararda da, borcun eski ortağın kendi dönemiyle ilgili olmadığına dikkatinizi çekerim.

Eski ortağın kendi dönemiyle ilgili borcundan sorumlu tutulmayacağına ilişkin bir karar bulamazsınız. Bulacağınız kararlar hep yeni ortağın da sorumlu tutulduğu kararlar olacaktır.

Şimdi hiç bir avukat müvekkiline
''devir ettin, kurtuldun
artık sorumluluğun kalmadı;
her şeyden yeni ortaklar sorumlu;
çünkü bu bir sermaye şirketi;
ortaklar kişisel mallarıyla sorumlu olmazlar;
zaten bu konuda mahkeme kararları da var''
diye bir garanti veremez; vermemeli.


Saygılarımla
Old 29-10-2006, 17:40   #21
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

**************
İPTAL VE MENFİ TESPİT DAVASI - ÖDEME EMRİNİN İPTALİ İLE BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ TALEBİ - ÖDENMEYEN İŞÇİ SİGORTA PRİMLERDEN SORUMLULUK - LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİ VE ORTAKLARIN SORUMLULUKLARI
Karar Tarihi : 03.05.2004
Karar No : 3833
Karar Yılı : 2004
Esas No : 1418
Esas Yılı : 2004
Daire No : 10
Daire : HD
**************
(506 S. K. m. 80) (6183 S. K. m. 35, mük. m. 35)
Davacı, ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N. Şengün tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava hukuki nitelikçe; dava dışı işveren H. Tur. Eğl. Din. Ltd. Şirketinin, süresinde ödenmeyen 1995/2 - 2001/7 dönemine ait prim, işsizlik özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ile fer' ilerinin işveren limited şirketin üst düzeydeki yöneticisi ve ortağı olduğundan bahisle davacıdan tahsili için 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi kapsamında tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müteselsilen sorumlulukları için; "haklı sebeple ödememe" olgusunun gerçekleşmiş bulunması gerekir. Bu yönde; işveren şirketin üst düzeyde yöneticisi sıfatını haiz şirket müdürünün istifa etmesi durumunda; istifa, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanamamış olsa bile, istifanın şirkete ulaştığı tarih sonrası için, istifanın doğal sonucu olarak, şirkette herhangi bir yaptırım gücü ve yetkisi kalmayan bu kişilerin; üst düzeydeki yönetici sıfatına dayalı hukuki sorumluluğunun bu tarih itibariyle sona ereceği kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, Kurumun süresi içerinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklıların tahsilinde, 6183 sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağı 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 25.05.1995 tarih ve 4108 sayılı Kanunla değişik mükerrer 35. maddesi hükmüne göre de; Kurumun, işveren tüzel kişilerde olan prim ve diğer alacaklıların, işveren tüzel yada tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, iş bu Kurum alacaklıların gerçekleştiği yada ödenmesi gereken dönemde işveren şirket borç altına sokma ve yönetme yetkisini haiz kişiler (kanuni temsilciler) kuruma karşı, şahsi mal varlıkları ile sorumludurlar.
Yine 6183 sayılı Kanunun 35/1. maddesi hükmü kapsamında; kamu borcunun işveren şirketten tahsil imkanının kalmadığı tarih itibariyle şirket ortağı bulunanların anılan fıkrada öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde; sermaye hissesi oranıyla sınırlı şahsi sorumluluğu söz konusu olup, bu bağlamda kamu borcunun şirketten tahsil imkanı kalmadığının anlaşıldığı tarihten önce Limited Şirketteki tüm hissesini TTK hükümlerine uygun olarak devreden şirket ortağının, sorumluluktan kurtulabilmesi için devir keyfiyetinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiş bulunması, hile ve muvazaa durumunun mevcut olmaması ve devir sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmaması gerekir.
Somut olayda; işveren Limited Şirketin 16.12.1993 günlü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ana sözleşme içeriğinden; şirket ortağı bulunan davacının, 5 yıl süreyle şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü seçildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, hükme dayanak kılınan bilirkişi raporunda, davacının, şirketteki tüm hissesini 14.03.1995 tarihinde devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı ve aynı tarih itibariyle şirket müdürlüğünden de istifa ettiği ayrıca bu durumun 28.03.1995 günlü T. Tic. Sicili Gazetesinde yayımlandığı belirtilmişse de; iş bu Ticaret Sicili Gazetesi sureti ile davacının şirketteki hisselerini 3. kişiye devrine ve şirket müdürlüğünden istifasına ilişkin belgeler dosya içeriğinde mevcut olmadığı gibi, İzmir Ticaret Sicili Memurluğunun 24.10.2003 günlü cevabi yazısında; davacının adı İşveren Limited Şirketin ortakları arasında öngörülmüş ve yine aynı yazıda Erdinç isimli şirket ortağının, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin başladığı tarih belirtilmemiştir.
Hal böyle olunca da, davacının; ödeme emrine konu, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi kapsamında zamanaşımına uğrayan 1995 yılı Şubat ayı dışındaki dönemde; Limited Şirket Ortağı, üst düzeydeki yönetici ya da kanuni temsilci sıfatıyla Kuruma karşı sorumluluğunun mevcut olup olmadığı hususu yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde araştırılıp irdelemeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ? Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.05.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

En önemli nokta, şirketi, kamu borcunun tahsilini imkansız hale kimin getirdiği? Devreden ortak zamanında şirket borca batık halde ise bu zaten yukarıda da belirtildiği gibi muvazaanın açık ispatıdır. Bu durumda sorumlu olur. Ancak,şirketin borçlarını çevirebildiği dönemde ortaklık payını TTK'daki usullere uygun olarak devreden ortağın, elini çektiği ve yönetimine müdahale edemediği şirketin, geçmişten gelen kamu borçları da olsa sorumlu tutulması hakkaniyetle bağaşmaz. Ayrıldıktan sonraki dönemde yeni ortak ve yönetimin şirketi batağa sürüklemesi nedeniyle devreden ortağın sorumluluğu yoktur. Müvekkilimiz gelir de böyle bir şey sorarsa durumunun hangi karardaki hale uygun düştüğünü değerlendiririz merak etmeyin.
Old 30-10-2006, 22:11   #22
irfan AYDIN

 
Varsayılan Şİrketlerİn Vergİ BorÇlarindan Sorumlular

Şirketlerin kamuya olan borçlarından dolayı kimlerin sorumlu olması gerektiği yolundaki tartışmaya kısaca değinmek istiyorum.
Ben de Nasrettin hoca gibi düşünüyor ve diyorum ki,herbiriniz düşüncelerinizde ayrı ayrı haklısınız. Ancak,bende başka bir açıklama getireceğim ve bende haklı olacağım şöyleki:
SORUMLULUĞU İRDELERKEN OLAYA İKİ AYRI AÇIDAN BAKMAK GEREKİRMEKTEDİR.

1-YÖNETİCİ KONUMUNDAKİ ŞİRKET ORTAKLARIN SORUMLULUĞU,
2-ŞİRKETİN DİĞER ORTAKLARININ SORUMLULUĞU,

Yönetici konumundaki şirket ortakları,yönetimde bulundukları dönemlerle ilgili kamu borçlarının tümünün ödenmesinden sorumludurlar.
Bu ortakların hisselerini devretmiş olmaları, KENDİLERİNİ SORUMLULUKTAN KURTARMAMAKTADIR.

YÖNETİCİLİK GÖREVİ (şirketi temsil ve ilzam)bulunmayan DİĞER ortaklar ise, sadece ve sadece hisseleri oranında kamu borçlarından sorumludurlar.
HİSSELERİNİ DEVRETMİŞ ORTAKLAR HİÇ BİR SEBEPLE KAMU BORÇLARINDAN SORUMLU TUTULAMAZLAR.
HUKUKA UYGUN OLARAK YAPILMIŞ OLAN DEVİR İŞLEMİNDEN SONRAKİ SORUMLULUK, HİSSEYİ DEVRALAN ORTAĞA GEÇMEKTEDİR.
Sağlık ve Esenlikler diliyorum.Saygılarımla .
Old 30-10-2006, 23:33   #23
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın İrfan Aydın

Yerden göğe haklısınız.

Sizin haklı olduğunuz, benim de hemen ilk mesajımda katıldığımı bildirdiğim Sayın Mustafa Kömürcü'nün mesajında da yazılıdır :

Alıntı:
Maliye Bakanlığının Yasaya uygun tebliği var. Müdür olmadığı takdirde sermaye oranında 6183 sayılı yasa kapsamındaki kamuya olan borçlardan sorumlu. Maliyenin dönemsellik ilkesi gereği ortak olduğu döneme ilişkin borölardan hissesi oranında (ödenmiş ödenmemiş sermaya fark etmiyor) sorumlu. Dilekçe ile başvurup hisseye tekabül eden borç ödenerek sorumluluktan kurtulunabilir

Saygılarımla
Old 02-05-2007, 23:30   #24
Av. D. Koca

 
Varsayılan

Benzer bir konuda benim kafam karıştı:


"A kişisi 2000 yılında B kişisine noter aracılığıyla 1/3 payını devrediyor. Bu devri ortaklarına onaylatıp, pay defterine geçirtmiyor, haliyle bu karar Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanmıyor.

2005 yılında üstte andığım eksik işleri tamamlıyor.

Aynı yıl yani 2005 yılında devreden A kişisi, devralan B kişisinden Noter onaylı bir taahhütname alıyor.

Taahhütnamede 2000 yılından itibaren devredilen 1/3 pay ile ilgili tüm alacak ve borçları B kişisi üzerine aldığını beyan ediyor.

Yakın bir zamanda vergi dairesi 2000-2005 dönemine ait vergi borcunu devreden A kişisinden istiyor."

* İlgili maddelerden ve okuduğum site yazılarından anladığım kadarıyla,

a-)
Vergi dairesi burada 3. kişi oluyor ve devir Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanmadığı için vergi dairesi bu dönem vergi borcu ile ilgili olarak 2000-2005 arası hala şirket ortağı olarak gözüken A kişisini sorumlu alıyor.

b-)
2000 yılında yapılan pay devri diğer ortaklarca 2005 yılında onaylanıp, pay defterine geçtiği için bu devir şirket ortaklarınca da ancak 2005 yılından itibaren kabul edilmiş sayılıyor.

c-) Bu durumda söz konusu olayda A kişisi, vergi dairesinin olası bir takibine itiraz edemez.

Eğer üstteki tespitlerim doğruysa B kişisinin 2005 yılında "200-2005 arası alacakları ve borçları üstlendiğine dair taahhütnamesini" somut olayda nasıl kullanırız?

1-)
Her ne kadar Ticaret Sicili Gazetesi'nde devir yayınlanmamış olsada vergi dairesinin olası bir takibine karşı tedbir talepli menfi tespit davası açıp, borcun devralan B kişisinin olduğunu bu taahhütnameye dayanarak ileri sürebilir miyiz?

2-)
1. şık geçersiz olursa vergi dairesine bu borç ödendikten sonra B kişisinden sözkonusu olan noter taahhüdüne dayanarak ödenen tutarı talep etmek mi en mantıklı yoldur?








Old 29-09-2007, 16:50   #25
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Daha önceden okumamaışım ama, sık sorulan sorulardan birisi olduğundan geç de olsa yanıtlamak da yarar vardır, sanırım.

"a-) Vergi dairesi burada 3. kişi oluyor ve devir Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanmadığı için vergi dairesi bu dönem vergi borcu ile ilgili olarak 2000-2005 arası hala şirket ortağı olarak gözüken A kişisini sorumlu alıyor."

Pay devri ticaret sicile tescili zorunlu işlemlerden değildir. Ancak, ticaret siciline 15 gün içinde bildirilmesi zorunlu işlemlerdendir. Ayrıca pay devrinin noterde yapılan sözleşmesinin bir örneğinin, noterler tarafından vergi dairesine gönderilmiş olması gerekiyor.
Noter tarafından gönderilen pay devir sözleşmesinin örneği şirketin vergi dairesindeki dosyasına hangi tarihte girdiğinin araştırılması gerekir. O tarihten itibaren vergi dairesi eski şirket ortağını takip edemez.

///////////////

"b-)2000 yılında yapılan pay devri diğer ortaklarca 2005 yılında onaylanıp, pay defterine geçtiği için bu devir şirket ortaklarınca da ancak 2005 yılından itibaren kabul edilmiş sayılıyor."

Pay defteri tasdike tabi defterlerden değildir. Diğer ortaklarca 2005 yılında işlenmesi yanlıştır. En azından o döneme ilişkin şirketin ortaklar kurulu karar defterinde pay devrine ilişkin noterden onaylı bir karar var olabilir. Araştırılması gerekir.

///////////////

"c-) Bu durumda söz konusu olayda A kişisi, vergi dairesinin olası bir takibine itiraz edemez."

Vergi dairesinden eski ortağa bir ödeme emri gelir ise,
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN'nun 58. maadesince 7 gün içinde vergi mahkemesinde dava açmak zorundadır.
Old 08-12-2007, 10:13   #26
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anonim Şirkette ortağın kamu borcundan doğan sorumluluğu

Resmi Gazete
07.12.2007 Cuma, Sayı: 26723 (Asıl)
Danıştay 3. Daire
Esas No: 2007/2274 Karar No: 2007/2428

Ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu ANONİM ŞİRKETTEN tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla, davacı adına düzenlenen ÖDEME EMRİNE KARŞI AÇILAN davada;
...

...Usulüne uygun olarak salınmış, dava konusu yapılmaksızın kesinleşmiş ve asıl borçludan haciz yoluyla da takip edilmesine karşın tahsil edilememiş bir borçtan sorumlu olanlar hakkındaki takibe, ödeme emri düzenlenerek başlanmasının yasaya uygun ... olduğuna karar verilmiştir.

Özetle, olay kapsamında sorumlu olanlar hakkındaki takibe,ihbarname düzenlenerek başlanması gerekmediğine hükmedilmiştir.

Hepinize sevgiler
Old 08-12-2007, 10:47   #27
ali ekmekçi

 
Varsayılan

çok değerli meslektaşlarım şirkette sembolik hisesi olan ve şirketi temsil imkanı olmayan ortak da sorumlu olacakmıdır bu da önemli bir sorun gibi geliyor bana şöyleilginç bir kara da ben buldum=T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
E: 2000/3471
K: 2000/5609
T: 22.05.2000


Taraflar arasındaki davanın İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 9.11.1999 tarih ve 1999/74-1999/820 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketteki ortaklık paylarını 4.3.1997 tarihinde devretmelerine ve şirkete herhangi bir borçlarının olmamasına rağmen, SSK. Tarafından icra yoluyla davalıdan tahsil edilen meblağın müvekkillerinden tahsili için icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, SSK. Prim borcunun davacıların ortak olduğu zamandan kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davalı şirketin şahıs şirketi olması nedeniyle davacıların önceki borçlardan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
SSK. 011046191.35 sicil sayılı, sigortalısı M. Tasarım M. Aks Dekorasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. hakkında 1995/11 ile 1998/8 dönemi prim borcu ve 1997/8 ile 1998/8 dönemi için prim borcu gecikme cezası olan toplam 691.062.286 lira için yukarıda ismi anılan sigortalı işyeri hakkında takip yapmış ve davalı şirket bu borcu SSK.na ödemiş ve ödediği bu bedellerin davacı şirket ortaklarından tahsili için İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 1998/9075 sayılı dosyası ile takip yapmıştır.
Davacılar açtıkları bu dava ile, şirket tarafından SSK. Ödenen prim borçlarından sorumlu
olmadıklarını, bu borcun yükümlüsünün davalı şirket bulunduğu ileri sürüp işbu menfi tesbit davasını açmışlardır.
SSK. tarafından istenen prim borcu ve gecikme cezası, davalı şirket tarafından çalıştırılan işletmede istihdam edilen işçilerin ilke olarak %33,5 oranındaki prim borcu olup, bu borcun mükellefinin işyerini çalıştıran davalı şirket olduğu açıktır. Limited şirket ortakları işçi statüsünde bulunmadıkları için bunların prim borcunun mükellefleri olduğu ileri sürülemez.
Bilindiği gibi, limited şirket, iki veya daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, iktisadi konularda faaliyet gösteren, ortaklık borçlarından sadece ortaklığın malvarlığı ile sınırlı olarak sorumlu bulunduğu, esas sermayesi muayyen ve bu sermaye ortakların sermaye paylarının toplamına eşit olan ortaklıktır. Ortakların sorumluluğu sadece ortaklığa karşıdır ve esas sermaye payı ile sınırlıdır. Mahkemenin kabulünün aksine şahıs ortaklığı değil sermaye ortaklığıdır. Ticaret Kanunu limited Şirket ortaklarının sorumluluğunu sınırlı sorumluluk olarak benimsemiştir.
İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gereğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Bu ilkenin üç istisnası vardır. Birincisi, TTK. 532/f.3 deki açığı kapama yükümü, ikincisi selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.529, 530 ve 531 maddeleri) ve üçüncüsü ise Kamu borçlarından ortakların sorumluluğudur.
6183 sayılı yasanın 35 maddesine göre, ortak, limited şirketin ödenmiyen veya tahsil imkanı
bulunmayan kamu borçlarından dolayı, limited şirkete koyduğu veya koymayı üstlendiği sermayeden ayrı olarak, ayni miktar üzerinden alacaklı Kamu İdaresine karşı sorumludur. Ortağın sermaye borcunu ödemiş olması onu bu sorumluluktan kurtarmaz.
Somut olayda, SSK. Prim borcu ve gecikme zammından işyeri sahibi davalı şirket sorumlu olup, bu borcun davacıların kusuru ile ödenmediği ileri sürülmediğine ve yukarıda anılan özel durumların da mevcut olmamasına, bu kamu alacağının mükellefi davalı şirket olup, şirket tarafından SSK. Ödenen borcun davacı ortaklardan talep edilmesi kanunen mümkün olmamasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda yazılı gerekçelere göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.5.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-12-2007, 14:05   #28
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

"şirkette sembolik hisesi olan ve şirketi temsil imkanı olmayan ortak da sorumlu olacakmıdır "
KAMU ALACAKLARI BAKIMINDAN :
Şirket ortağının sembolik de olsa 6183 sayılı AATUHK 35 Maddesi hükmüne göre şirketin kamu borcuna karşı sorumluluğu vardır.
şirket ortaklarının sorumluluğu :
4369 sayılı kanunla 6183 saylı kanunun 35 maddesindeki değişiklik öncesi ( 22.7.1998 ) kamu alacaklarına karşı soumlulukları şirketteki sermayeleri miktarı, 22.7.1998 tarihinden sonra doğan kamu alacakları için ise şirkette mevcut sermaye hisselerin oranında sorumlulukları vardır, ancak şirket ortaklarına gidilebilmesi için öncelikle
1- şirket mal varlığının kamu alacağını kısmen ya da tamamen karşılayamadığı, şirketin faaliyetinin ardeslerinin tespit edilemediği, ya da kamu alacağının şirketten tahsil olanağının kalmamış ve aciz durumunun kanıtlanmış olması
2- kanuni temsilcileri hakkında yapılan takiplerin karşılıksız, mal varlıklarının kamu alacağını kısmen ya da tamamen karşlamadığı ve aciz durumda olduklarının kanıtlanması
hallerinde kamu alacağının tahakkuk ettiği dönemde şirket ortaklarının şirketteki mevcut durumları, sermaye oranları göz önünde tutularak usulune uygun tebligat yapılması şartıyla takip edilebilmektedirler.

Şirket kanuni temsilcilerinin görev süreleri dolmuş ve yerine yeniden kanuni tesilci seçilmemiş ise şayet, TTK 540 maddesi hükmü uyarınca bütün ortaklar birlikte şirketi temsil ve ilzam edecekerinin kabulu gerekliliğinden hareketle kamu idaresi bütün ortakları kanuni temsilci sıfatıyla VUK 10 Maddesi hükümlerine göre sorumlu addedipkamu alacağının tamamından sorumlu tutabilmektedir. ortaklık hissesi devredilmemiş ise şayet sorumluluk bu iki noktada önem arzetmektedir, hisse devri yapılıp şirket ortaklığından ayrılan eski ortağın kamu alacağına karşı sorumlu tututlamayacağına iliişkin danıştay kararları sıklıkla verilmektedir.
Old 08-12-2007, 16:35   #29
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Tekrar ilk sorudan itibaren okumaya ve anlamaya çalıştım.

Daha da önemlisi tartışma konusu soruna örnek olarak gösterilen bazı yargı kararlarının, yasa değişikliği nedeniyle bugüne taşınmasının çok fazla bir önemi de kalmamıştır. Çünkü 29.07.1998 tarihli ve 23417 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış bulunan değişikle 35. maddenin dışında ek olarak mükerrer 35. madde düzenlenmiştir. Kararlarda bu tarihe dikkat etmek gerekmektedir.
" Limited şirketlerin amme borçları (1)
Madde 35 – (Değişik: 22/7/1998 - 4369 21 Md.)
Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Mükerrer Madde 35 – (Ek: 25/5/1995 - 4108/11 md.)
Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye'deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler."


Ama, kavramlar, şirket türleri, borçların dönemleri, ortakların sorumlulukları, ortağını kanuni temsilci olup olmadıkları, pay devrinin gerçekleştiği tarih, pay devrinin yapılış biçimleri, takibin başlatıldığı tarih vb. pek çok terim ve kavramlar birbirine karışınca, sorun da karmaşıklaştırılmış sonuçta içinden çıkılmaz veya çözülemez bir yumağa dönüştürülmüştür.

Her birinin farklı farklı cevabı olduğundan, bundan böyle, kamu alacağı karşısında şirketlerin ve şirket ortaklarının sorumluluklarının ayrı ayrı ve ayrıntılar bazında değerlendirilerek cevaplanmasının forumun düzeyi ve sağlıklı sonuçlar alınabilmesi açısından gerekli ve önemli buluyorum.

Sonuçta bu başlığın yerine, ayrı sorunları içeren ayrı başlıklar altında daha uzun net çalışmalar öneriyorum.

Ayrıca, idarenin son uygulamaları hakkında ayrıntılı açıklamaların yer aldığı "30.06.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış bulunan TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ SERİ: A SIRA NO: 1" bakmalarını öneririm.


Old 09-12-2007, 13:31   #30
umutlaw

 
Varsayılan

Sayin Meslektasim,

Ticaret Kanunumuz da bu hususta acik bir sekilde bir duzenlemeye yer vermistir, Ortaklardan her biri ortakliktan ciktiktan sonra sirketin ve kendi hisselerine dusen tum paylarinin borclarindan iki yila kadar sormludurlar.

Dolayisiyla ortak bugun ortakliktan cikarsa borclarini iki yila kadar takip etmek mumkundur.

Saygilarimla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Limited Şirketlerde Ortağın Denetim Yetkisi Kibitzer Meslektaşların Soruları 8 28-06-2011 13:19
kooperatif borcundan üyelerin şahsi sorumluluğu var mıdır? mslmklvz Meslektaşların Soruları 3 22-11-2006 14:40
Anonim Şirkette Ortağın Çıkarılması özlem özdemir Hukuk Soruları Arşivi 4 11-07-2006 15:11
Limited Şirkette Ortaklar Genel Kurulu Av. Öncü Serter Hukuk Soruları Arşivi 1 23-06-2006 12:10
Şirket Borcundan Eşin Sorumluluğu ASLIERDEM Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 19:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10427499 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.