Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yeni HMK uygulamasında iş davası dava dilekçesi hazırlanması

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-01-2012, 11:47   #61
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nur Hayat BURAN
Yetkin Yayınları
İş Yargısında Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Dava
Şahin Çil-Bektaş Kar;

"İşçinin aldığı ücreti ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı işle işçilik alacaklarına ilişkin davaların belirli olduğu şeklinde bir düşünce tarzı, TÜİK verilerine göre çalışanların %41'inin kayıt dışı olduğu, kayıtlı olanlarının önemli bir kısmının gerçek ücretinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmediği, kamu ya da özel sektörde faaliyet gösteren alt işverenlik ilişkilerinde yaygın olarak muvaazalı uygulamalara gidildiği, çalışma hayatı ya da sigorta denetimlerinin istenen düzeyde olmadığı ülkemiz gerçekleri ile tam olarak örtüşmemektedir.
....
Tüm bu maddi veri ve olgulara göre ülkemizde işçilik alacakları ile ilgili davaların belirsiz alacak veya kısmi dava türünde açılamayacağını ileri sürmek adil sonuçlar doğurmayacağı gibi iş hukukuna hakim olan hakim olan ilkelerden, işçinin korunması ilkesinin de ihlaline yol açabilir. Ayrıca hesaplamalara esas kayıtların işveren tarafından tutulduğu da gözden kaçırılmamalı ve bir işçiden elinde bulunmayan kayıtlarla ilgili olarak tazminat ve işçilik alacaklarının hepsini belirleyerek dava açması beklenmemelidir."

Güzel!
Makulat güzel şey! Makulat, hukukun ve hukukçunun birincil vasfıdır.
Old 23-01-2012, 12:01   #62
av.humk

 
Varsayılan İŞÇİ Alacaklari

Sayın meslektaşlarım,sanırım aşağıda ki ayrıntılı açıklamalar “işçi alacaklarında” hangi tür davanın açılacağı,yada açılması gerektiği tartışmalarını sona erdireceği kanaatindeyim.Bir yasa hükmü irdelenirken lafzı ve ruhu ile birlikte yorumlanmalıdır.Bu bağlamda,yasada açıklandığı gibi alacağın miktarı ve kapsamının kesin olarak belirlenebilmesinin olanaksız olduğu durumlarda ”belirsiz alacak davası” ikame edilebilecek;dava açılırken az miktarda harca esas değer gösterilecektir.Bu aşamada belirtilen bu miktar,bir kısmi istek tutarı değil,işçi alacağı davasının “edaya dönük bir tespit davası” olduğunun göstergesidir.

Bir belirsiz alacak davası şu durumlarda açılabilecektir:

1-Haksız ve hukuka aykırı katledilme sonucu,ölen kişinin desteğinden yoksun kalanların ikame edebilecekleri maddi ve manevi tazminat talepleri,

2-Hukuka aykırı olarak bedensel zarara uğratılan kişilerin açacakları tazminat davaları

3-Ücret ve tazminat alacaklarını dava başlangıcında tam ve kesin olarak belirleyemeyecek durumda ve alacak miktarının netleştirilmesi kendisinden beklenemeyecek olan işçilerin,alacakları kıdem,ihbar ve işçilik haklarından kaynaklanacak tüm yasal talepleri hususunda belirsiz alacak davası kesinlikle ikame edilebilir.Daha doğrusu alternatif dava açma yöntemlerinden daha emin yoldur.

İşçi alacağı dava dilekçelerinde yapılacak tüm açıklamalar ne kadar ayrıntılı olursa olsun ,alacak noktasında kesin bir miktarın belirlenmesi olanaksızdır.Çünkü işçi alacakları likit alacaklar gurubunda değildir.Alacak miktarının belirlenmesi bir yargılamaya muhtaçtır. Bu yargılama safahatında mahkemece deliller toplanmalı tanıklar dinlenmeli sonuca göre uzman bilirkişi incelemesinden sonra tazminat ve alacak tutarı belirlenmelidir.Kıdem ve ihbar tazminatı hesabında hangi ücretin esas alınacağı hususu işçi tarafından biliniyor kabul edilmemelidir.Çünkü;4857 sayılı kanunun 37. md.deki emredici düzenlemeye rağmen ayrıntılı ücret hesap pusulasından gerçek ücreti maaş bordrolarında gösterilmeyen işçi,kıdem tazminatına esas olacak ücretin net ücret üzerinden mi,brüt ücret üzerinden mi,hesaplanacağını buna başkaca hangi ücret kalemlerinin dahil olacağını bilemez.Bu hesaplama tarzı kesinlikle bir uzmanlık işidir.Aksi düşünülürse her işçi, işçi alacağı davasında hem davacı hem de uzman kişi olarak görülmesi gerekirdi.Bu olgu evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz,kanaatindeyiz.

Ülkemizin klasikleşmiş bir gerçeği olarak,işçiye kayıt dışı net ücret ödeniyorsa,ödenen net ücretin brüt tutarının ne miktarda olduğu işçinin bilmesi ihtimal dışıdır.

İşçi alacağı davalarında deliller toplanacak ,varsa tanıklar dinlenecek,ilgili kurumlardan belge ve bilgiler toplanacak,kuvvetle muhtemel gerçeği yansıtmayan maaş bordrolarına mukabil emsal ücret araştırması yapılacak son olarak uzman bilirkişiden hesap raporu alınacak ve hasıl olacak sonuca göre karar verilecektir.

Şu husus ta gözden kaçırılmamalıdır.İş mahkemelerinde basit usul uygulanacağından (HMK 316/f d gereği) dava dilekçesi ile davalının cevap dilekçesinden sonra ikinci dilekçeler verilmeyecektir.Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar kesinlikle saklı tutulmalıdır.Bu konuda HMK 109 md f 3 te açık düzenleme olsa da uygulamada süre gelen alışkanlıkların hemen terk edilmeyeceği açıktır.Saygılarımla..(Bilgi notu ;bu yazının hazırlanmasında Yargı Dünyası Dergisinde ocak 2012 de yayınlanan sn.Çelik Ahmet Çelik’e ait belirsiz alacak ve tespit davası konu başlıklı makalesinden faydalanılmıştır. )
Old 25-03-2012, 21:55   #63
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

Esas: 2012/1757

Karar: 2012/5742

“Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davacının hukuki yararı olmadığından usulden davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi B____ K____ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 22.01.2009 tarihinden 28.08.2011 tarihine kadar haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arası satış elemanı olarak haftalık 45 saati aşan çalışması olmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, son ay ücreti bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydı ile 1.000,00 TL kıdem tazminatının, 500,00 TL ihbar tazminatının, 1.000,00 TL ücret ve 500,00 TL fazla çalışma ücretinin davalı işverenden tahsili amacı ile kısmi dava açmıştır.

B) Davalı Cevabının Özeti:


Davalı vekili, davacının 30.10.2009 tarihinde işe başladığını, asgari ücretle çalıştığını, hizmet tespiti için dava açtığını 22.11.2011 tarihinde işe geç geldiğini, nedeni sorulduğunda işyerinden ayrıldığını, işe davet edilmesine rağmen gelmediğini, devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile 30.09.2011 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II.g maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının yeni bir iş bulduğunu, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, fazla mesai ücret alacağının da bulunmadığını, fazla mesai ücretinin imzalı bordro ile ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece ön inceleme aşamasında davacının çalıştığı süreyi ve ücretini bildiği, kullandırılmayan fazla çalışma süresini de bildiği, bu bilgiler doğrultusunda alacağının tamamını bildiği halde, HMK 109/1 maddesi anlamında kısmi dava açtığı, aynı madde 2. fıkrasına göre alacak açıkça belli olduğundan kısmi dava açmasının mümkün olmadığı HMK 114/1-h maddesine göre hukuki yararın dava şartı olduğu, bunun yanında davacının talep sonucunu dava dilekçesinde HMK’nın 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek, başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile HMK. 109/2 maddesine aykırı davanın usulden reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar davacı vekili tarafından tazminata ve alacağa esas ücretin belirlenmesi gerektiği, ayrıca fazla mesaide hakkaniyet indirimi yapıldığı, hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı, kısmi davanın belirsiz alacak davasına göre daha geniş kapsamlı olduğu, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

E)Gerekçe:

Uyuşmazlık davanın niteliği üzerinde toplanmaktadır.

Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir.

Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin iş sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir (Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, Ankara, 2011, s.286)
Kısmi dava, 6100 sayılı HMK.un 109. maddesinde tanımlanmıştır. Maddenin 1. fıkrasına göre “Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.”. İkinci fıkrasına göre ise “Talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz”

Belirtilen düzenleme karşısında kısmi dava açılabilmesi için;

1) Talep konusunun niteliği itibarı ile bölünebilir olması,

2) Talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmalı veya açıkça belirli olmaması gerekir.

Talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır

(Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 10. Bası, Ankara, 2011, s.313)

Dava konusu edilen alacak, yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiriyor (Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı 2011/5, s.13) veya miktar veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespit edilmesini gerektiriyor ise talep konusu alacağın tartışmalı veya açıkça belirlenemeyeceği kabul edilmeli ve kısmi dava olarak görülmelidir.

Keza alacak miktarı veya değerinin hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak belirlendiği durumlarda da alacak belirsizdir. Fazla mesai ve tatil çalışmalarının kayda dayanmadığı durumlarda Dairemiz istikrarlı olarak “hastalık, izin gibi nedenlerle çalışılamayacak günler olduğu düşünülerek” bu tür alacaklarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini kabul etmektedir.

Diğer taraftan, işçilik tazminat ve alacakların belirlenmesinde ispat yükü dışında ilgili yasalarda hesabın unsurları olarak bazı kriterlere yer verilmiştir.

İşçilikte bu hesabın unsurlarında hizmet süresi ile işçinin aldığı gerçek ücret önemli kriterlerdir. Kıdem ve ihbar tazminatı giydirilmiş ücretten hesaplanırken, diğer tazminat ve alacaklar çıplak ücretten hesaplanmaktadır. Giydirilmiş ücrette, işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dahil edilmektedir. Keza yıllık izin ücreti dışında çalışma olgusuna bağlı diğer işçilik alacakları muaccel oldukları tarihteki ücret üzerinden hesaplanmaktadır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki tazminat ve alacakların belirlenmesine ilişkin kayıtlar ise genelde işveren tarafından tutulmaktadır. Dava konusu edilen alacağın (talep sonucunun) miktar olarak belirlenmesi, karşı tarafın vereceği (elindeki belgelerle) bilgi sonucu mümkün ise alacağın tartışmalı ve belirli olmadığı sonucuna varılmalıdır (Kılıçoğlu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, Legal Yayınevi, İstanbul, 2012, s.582).

4857 sayılı İş Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca “günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerlerinde işçilere duyurulur.” Aynı Kanun’un 8/3 maddesine göre ise “Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür.” Özellikle fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının belirlenmesi için işverenin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi şarttır.

HMK.un 107/son maddesine göre ise “kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” Davacının kısmi dava açabilmesi için hukuki yararının olması şarttır. Buradan hareketle bir davanın kısmi dava olarak görülebilmesi için dava şartı olan davacının hukuki yararının bulunması gerekir.

Hukuki yarar, Kanun’un 114/h maddesi uyarınca dava şartı olarak kabul edilmiştir. Takip eden 115/2 maddedeki kurala göre ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilebilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.

Diğer taraftan Kanun’un 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış ve açık bir şekilde talep sonucunun da bulunacağı belirtilmiş ve maddenin ikinci fıkrasında ise talep sonucunun açık olmaması halinde hakimin davacıya talebini açıkça belirlemesi için süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119. maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacı vekili, davacı işçinin aldığı ücreti ve çalışma süresini belirterek, iş sözleşmesinin, davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve her bir talebine ilişkin miktar belirterek kısmi dava olarak davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili ise öncelikle davacının aldığı ücretin ve çalıştığı sürenin dava dilekçesinde belirtilen süre ve ücret olmadığını savunmuştur.

Davacının, istenen alacağın türü ve hukuki niteliği belli olmasına rağmen, miktarını dava açarken tam olarak saptaması, belirlemesi olanaklı olmayabilir. Hesap raporu alınmasını, yargılama yapılmasını gerektiren bu durumda davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava yoluna başvurabilir. Kısmi dava olarak açılan bu davada yargılama sırasında belirlenen bakiye alacağı için davalının muvafakat etmemesi halinde, ek dava yolu ile ayrı bir davada isteyebileceği gibi, aynı davada ıslah sureti ile dava ettiği miktarları arttırarak talepte bulunabilir.

Kısmi dava olarak açıldığı uyuşmazlık dışı olan davada yukarıda belirtilen somut maddi ve hukuki olgulara göre;

1. Somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ve ücret taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Diğer taraftan fazla mesai ücretinin belirlenmesine esas kayıtlar sunulmadığı gibi, davalı işveren, İş Kanunu’nun 8 ve 67. maddesindeki yükümlülüklerini de yerine getirdiğini savunmamıştır.

Tazminat ve alacaklara hak kazanma ve hesap yönlerinden hizmet süresi pek çok etkene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. En başta işçinin, işe giriş ve fesih tarihlerinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması halinde tazminata ve alacağa esas süre daima tartışmalı olacaktır. Bu durumdaki belirsizlik, yargılama ile giderilir.

İş davalarına yansıyan yönüyle işçi ve işveren arasında en temel uyuşmazlık temel ücretin belirlenmesi noktasında ortaya çıkmaktadır.

Yargıtay uygulamasına göre işçinin iddia ettiği temel ücret miktarı işverence kabul edilmediğinde meslek kuruluşlarından olası (adet-emsal olan) ücret yönünden araştırmaya gidilmekte ve çoğunlukla meslek odasının bildirdiği ücret hesaplamaya esas alınmaktadır. Bu ihtimalde işçi, iddia ettiği ücreti kanıtlayamamış olmaktadır. Zira ücretle ilgili tüm deliller işveren uhdesindedir ve işçinin çoğu kez bu delillere ulaşmasına imkan tanınmamaktadır. Bu yönüyle temel ücretin tespitindeki ve ispatındaki ülkemize has güçlükler sebebiyle kısmi davanın açılmasında işçinin hukuki menfaatinin olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca kıdem tazminatı giydirilmiş ücretten, fazla mesai alacağı da muaccel olduğu tarihteki ücret üzerinden hesaplanacak, fazla mesai alacağı kayda dayanmadığı takdirde indirime tabi tutulacaktır.

Tazminat ve alacaklar tartışmalı ve açıkça belirli değildir. Yargılama sırasında hesap raporu alınmasını, tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ile ücretin tespit edilmesini gerektirmektedir. Kısmi dava açılmasında yasanın aradığı unsurlar ve hukuki yarar şartı gerçekleştiğinden davanın görülmesi gerekir. Aksi gerekçe ile davanın usulden reddi isabetsizdir.

2. Kabule göre ise;

a) Dava dilekçesinde talep sonucu açıkça belli olduğundan, mahkemenin “davacının, talep sonucunu dava dilekçesinde HMK.un 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek, başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği” gerekçesi yerinde değildir. Kaldı ki talep sonucunun açık olmadığı kabul edilse dahi 119/2 maddesi uyarınca dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır.

b) Diğer taraftan mahkemece dava konusu alacağın belli olduğu, kısmi dava açılmasında davacının hukuki yararının olmadığı kabul edilmiştir. Dava şartı olan hukuki yarar şartı tamamlanması gereken şartlardandır. Bu kabule göre ise yine davacı vekiline davasını tam dava olarak devam etmesi ve dava şartı olan hukuki yarar şartında eksikliği gidermesi için HMK.un 115/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi gerekirken Mahkemece kesin süre verilmeden yazılı şekilde davanın usulden reddi de isabetsizdir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine … tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.”

KARŞI OY:

“Davada, iş aktinin haksız feshi nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen aylık ücret ve fazla mesai ücretlerinin kısmen tahsili istenmiş; mahkemece davacının kısmi dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece karar gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere; işçi, çalıştığı süreyi ve ücretini (subjektif olarak) en doğru şekilde bilen kişidir. Böyle olunca yasal bağlamda, ne kadar ücret, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı olduğunu açıkça belirleyebilecek konumdadır. Dolayısı ile davanın konusu olan işçilik alacakları açıkça belirli bulunmakla, kısmi dava ya da belirsiz alacak davasına değil, aksine belirli bir alacak davasına konu edilebilir. Zira 6100 sayılı yasanın 107/1. maddesine göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmiştir. Aynı şekilde HMK’nun 109/2. maddesinde de; dava konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı benimsenmiştir.

Böylece dava açılmadan önce alacağının varlığını ve miktarını açıkça bilen ya da bilebilecek durumda bulunan davacı işçi yönünden belirli bulunan dava konusunun dava açılmakla (doğal olarak) çekişmeli ve tartışmalı hale gelmesi ya da ispat sorunu ile karşılaşılması da işbu davanın belirsiz ya da kısmi dava olarak açılmasına haklı gerekçe yapılamaz. Çünkü kural olarak tüm davalarda mahkemeye müracaatla taraflar arasında bir çekişme, tartışma, belirsizlik ve ispat sorunu bulunmaktadır.

Bu nedenle sayın çoğunluğun davacının taleplerinin kısmi davaya konu edilebileceğine ilişkin bozma düşüncesine katılmamaktayım.”
Old 28-03-2012, 15:07   #64
av_mkaraman

 
Varsayılan

Anladığım kadarıyla Yargıtay, işçilik alacaklarına ilişkin davaların kısmi dava olarak ikame edilmesini irdeleyerek kabul etmiş. Ancak yine bu dava türünün "belirsiz alacak" davası olarak açılıp açılmayacağını tartışmamış. Konu bu kadar ham iken ve tamda bu karar ile de fırsat varken bu konuya dair küçük bir izahat yapmış olsalardı uygulama için yol gösterici olurdu.
Old 18-05-2012, 16:16   #65
yavuzselimaydın

 
Varsayılan

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, kıdem tazminatını tam hesaplayıp, fazla mesaiyi ise asgari düzeyden talep ettiğim davada, ilk celsede hakim davanın belirsiz alacak mı yoksa kısmı davamı olduğunu belirtmem yönünde 2 haftalık kesin süre verdi.Yargıtay kararları bakımından kısmi dava deyip, peşine de eminim, son kararım demeyi düşünüyorum keza konu iyice dallanıp budaklandı.
Old 18-05-2012, 17:12   #66
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yavuzselimaydın
Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, kıdem tazminatını tam hesaplayıp, fazla mesaiyi ise asgari düzeyden talep ettiğim davada, ilk celsede hakim davanın belirsiz alacak mı yoksa kısmı davamı olduğunu belirtmem yönünde 2 haftalık kesin süre verdi.Yargıtay kararları bakımından kısmi dava deyip, peşine de eminim, son kararım demeyi düşünüyorum keza konu iyice dallanıp budaklandı.

Katılıyorum.
Ben de öyle yaptım. Bilahare gerekirse, ıslah hakkımızı veya ayrı bir dava ile talep hakkımızı kullanacağız. Davamızı kısmi dava olarak görün dedim. Çalışmaya ilişkin tesbit davaları da vardı ve bildirdiğimiz ücret ile işveren kayıtlarındaki ücret uyuşmazlık içindeydi...

Saygılar.
Old 18-05-2012, 18:06   #67
sibel19

 
Varsayılan

Meslektaşlarım Yeni Hukuk Usulü gereği verilmiş kararı ekliyorum.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas: 2012/1757, Karar: 2012/5742:


"Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davacının hukuki yararı olmadığından usulden davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi B____ K____ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 22.01.2009 tarihinden 28.08.2011 tarihine kadar haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arası satış elemanı olarak haftalık 45 saati aşan çalışması olmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, son ay ücreti bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydı ile 1.000,00 TL kıdem tazminatının, 500,00 TL ihbar tazminatının, 1.000,00 TL ücret ve 500,00 TL fazla çalışma ücretinin davalı işverenden tahsili amacı ile kısmi dava açmıştır.

B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 30.10.2009 tarihinde işe başladığını, asgari ücretle çalıştığını, hizmet tespiti için dava açtığını 22.11.2011 tarihinde işe geç geldiğini, nedeni sorulduğunda işyerinden ayrıldığını, işe davet edilmesine rağmen gelmediğini, devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile 30.09.2011 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II.g maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının yeni bir iş bulduğunu, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, fazla mesai ücret alacağının da bulunmadığını, fazla mesai ücretinin imzalı bordro ile ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece ön inceleme aşamasında davacının çalıştığı süreyi ve ücretini bildiği, kullandırılmayan fazla çalışma süresini de bildiği, bu bilgiler doğrultusunda alacağının tamamını bildiği halde, HMK 109/1 maddesi anlamında kısmi dava açtığı, aynı madde 2. fıkrasına göre alacak açıkça belli olduğundan kısmi dava açmasının mümkün olmadığı HMK 114/1-h maddesine göre hukuki yararın dava şartı olduğu, bunun yanında davacının talep sonucunu dava dilekçesinde HMK'nın 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek, başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile HMK. 109/2 maddesine aykırı davanın usulden reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından tazminata ve alacağa esas ücretin belirlenmesi gerektiği, ayrıca fazla mesaide hakkaniyet indirimi yapıldığı, hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı, kısmi davanın belirsiz alacak davasına göre daha geniş kapsamlı olduğu, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

E)Gerekçe:

Uyuşmazlık davanın niteliği üzerinde toplanmaktadır.

Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir.

Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin iş sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir (Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, Ankara, 2011, s.286)
Kısmi dava, 6100 sayılı HMK.un 109. maddesinde tanımlanmıştır. Maddenin 1. fıkrasına göre "Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.". İkinci fıkrasına göre ise "Talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz"

Belirtilen düzenleme karşısında kısmi dava açılabilmesi için;
1) Talep konusunun niteliği itibarı ile bölünebilir olması,
2) Talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmalı veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 10. Bası, Ankara, 2011, s.313)

Dava konusu edilen alacak, yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiriyor (Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı 2011/5, s.13) veya miktar veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespit edilmesini gerektiriyor ise talep konusu alacağın tartışmalı veya açıkça belirlenemeyeceği kabul edilmeli ve kısmi dava olarak görülmelidir.

Keza alacak miktarı veya değerinin hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak belirlendiği durumlarda da alacak belirsizdir. Fazla mesai ve tatil çalışmalarının kayda dayanmadığı durumlarda Dairemiz istikrarlı olarak "hastalık, izin gibi nedenlerle çalışılamayacak günler olduğu düşünülerek" bu tür alacaklarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini kabul etmektedir.
Diğer taraftan, işçilik tazminat ve alacakların belirlenmesinde ispat yükü dışında ilgili yasalarda hesabın unsurları olarak bazı kriterlere yer verilmiştir.

İşçilikte bu hesabın unsurlarında hizmet süresi ile işçinin aldığı gerçek ücret önemli kriterlerdir. Kıdem ve ihbar tazminatı giydirilmiş ücretten hesaplanırken, diğer tazminat ve alacaklar çıplak ücretten hesaplanmaktadır. Giydirilmiş ücrette, işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dahil edilmektedir. Keza yıllık izin ücreti dışında çalışma olgusuna bağlı diğer işçilik alacakları muaccel oldukları tarihteki ücret üzerinden hesaplanmaktadır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki tazminat ve alacakların belirlenmesine ilişkin kayıtlar ise genelde işveren tarafından tutulmaktadır. Dava konusu edilen alacağın (talep sonucunun) miktar olarak belirlenmesi, karşı tarafın vereceği (elindeki belgelerle) bilgi sonucu mümkün ise alacağın tartışmalı ve belirli olmadığı sonucuna varılmalıdır (Kılıçoğlu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, Legal Yayınevi, İstanbul, 2012, s.582).

4857 sayılı İş Kanunu'nun 67. maddesi uyarınca "günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerlerinde işçilere duyurulur." Aynı Kanun'un 8/3 maddesine göre ise "Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür." Özellikle fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının belirlenmesi için işverenin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi şarttır.

HMK.un 107/son maddesine göre ise "kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." Davacının kısmi dava açabilmesi için hukuki yararının olması şarttır. Buradan hareketle bir davanın kısmi dava olarak görülebilmesi için dava şartı olan davacının hukuki yararının bulunması gerekir.

Hukuki yarar, Kanun'un 114/h maddesi uyarınca dava şartı olarak kabul edilmiştir. Takip eden 115/2 maddedeki kurala göre ise "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilebilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.

Diğer taraftan Kanun'un 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış ve açık bir şekilde talep sonucunun da bulunacağı belirtilmiş ve maddenin ikinci fıkrasında ise talep sonucunun açık olmaması halinde hakimin davacıya talebini açıkça belirlemesi için süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119. maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacı vekili, davacı işçinin aldığı ücreti ve çalışma süresini belirterek, iş sözleşmesinin, davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve her bir talebine ilişkin miktar belirterek kısmi dava olarak davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili ise öncelikle davacının aldığı ücretin ve çalıştığı sürenin dava dilekçesinde belirtilen süre ve ücret olmadığını savunmuştur.

Davacının, istenen alacağın türü ve hukuki niteliği belli olmasına rağmen, miktarını dava açarken tam olarak saptaması, belirlemesi olanaklı olmayabilir. Hesap raporu alınmasını, yargılama yapılmasını gerektiren bu durumda davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava yoluna başvurabilir. Kısmi dava olarak açılan bu davada yargılama sırasında belirlenen bakiye alacağı için davalının muvafakat etmemesi halinde, ek dava yolu ile ayrı bir davada isteyebileceği gibi, aynı davada ıslah sureti ile dava ettiği miktarları arttırarak talepte bulunabilir.

Kısmi dava olarak açıldığı uyuşmazlık dışı olan davada yukarıda belirtilen somut maddi ve hukuki olgulara göre;

1. Somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ve ücret taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Diğer taraftan fazla mesai ücretinin belirlenmesine esas kayıtlar sunulmadığı gibi, davalı işveren, İş Kanunu'nun 8 ve 67. maddesindeki yükümlülüklerini de yerine getirdiğini savunmamıştır.

Tazminat ve alacaklara hak kazanma ve hesap yönlerinden hizmet süresi pek çok etkene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. En başta işçinin, işe giriş ve fesih tarihlerinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması halinde tazminata ve alacağa esas süre daima tartışmalı olacaktır. Bu durumdaki belirsizlik, yargılama ile giderilir.

İş davalarına yansıyan yönüyle işçi ve işveren arasında en temel uyuşmazlık temel ücretin belirlenmesi noktasında ortaya çıkmaktadır.

Yargıtay uygulamasına göre işçinin iddia ettiği temel ücret miktarı işverence kabul edilmediğinde meslek kuruluşlarından olası (adet-emsal olan) ücret yönünden araştırmaya gidilmekte ve çoğunlukla meslek odasının bildirdiği ücret hesaplamaya esas alınmaktadır. Bu ihtimalde işçi, iddia ettiği ücreti kanıtlayamamış olmaktadır. Zira ücretle ilgili tüm deliller işveren uhdesindedir ve işçinin çoğu kez bu delillere ulaşmasına imkan tanınmamaktadır. Bu yönüyle temel ücretin tespitindeki ve ispatındaki ülkemize has güçlükler sebebiyle kısmi davanın açılmasında işçinin hukuki menfaatinin olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca kıdem tazminatı giydirilmiş ücretten, fazla mesai alacağı da muaccel olduğu tarihteki ücret üzerinden hesaplanacak, fazla mesai alacağı kayda dayanmadığı takdirde indirime tabi tutulacaktır.

Tazminat ve alacaklar tartışmalı ve açıkça belirli değildir. Yargılama sırasında hesap raporu alınmasını, tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ile ücretin tespit edilmesini gerektirmektedir. Kısmi dava açılmasında yasanın aradığı unsurlar ve hukuki yarar şartı gerçekleştiğinden davanın görülmesi gerekir. Aksi gerekçe ile davanın usulden reddi isabetsizdir.

2. Kabule göre ise;
a) Dava dilekçesinde talep sonucu açıkça belli olduğundan, mahkemenin "davacının, talep sonucunu dava dilekçesinde HMK.un 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek, başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği" gerekçesi yerinde değildir. Kaldı ki talep sonucunun açık olmadığı kabul edilse dahi 119/2 maddesi uyarınca dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır.

b) Diğer taraftan mahkemece dava konusu alacağın belli olduğu, kısmi dava açılmasında davacının hukuki yararının olmadığı kabul edilmiştir.

Dava şartı olan hukuki yarar şartı tamamlanması gereken şartlardandır. Bu kabule göre ise yine davacı vekiline davasını tam dava olarak devam etmesi ve dava şartı olan hukuki yarar şartında eksikliği gidermesi için HMK.un 115/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi gerekirken Mahkemece kesin süre verilmeden yazılı şekilde davanın usulden reddi de isabetsizdir.

F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine ... tarihinde oy çokluğu ile karar verildi."

KARŞI OY:

"Davada, iş aktinin haksız feshi nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen aylık ücret ve fazla mesai ücretlerinin kısmen tahsili istenmiş; mahkemece davacının kısmi dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece karar gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere; işçi, çalıştığı süreyi ve ücretini (subjektif olarak) en doğru şekilde bilen kişidir. Böyle olunca yasal bağlamda, ne kadar ücret, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı olduğunu açıkça belirleyebilecek konumdadır. Dolayısı ile davanın konusu olan işçilik alacakları açıkça belirli bulunmakla, kısmi dava ya da belirsiz alacak davasına değil, aksine belirli bir alacak davasına konu edilebilir. Zira 6100 sayılı yasanın 107/1. maddesine göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmiştir. Aynı şekilde HMK'nun 109/2. maddesinde de; dava konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı benimsenmiştir.

Böylece dava açılmadan önce alacağının varlığını ve miktarını açıkça bilen ya da bilebilecek durumda bulunan davacı işçi yönünden belirli bulunan dava konusunun dava açılmakla (doğal olarak) çekişmeli ve tartışmalı hale gelmesi ya da ispat sorunu ile karşılaşılması da işbu davanın belirsiz ya da kısmi dava olarak açılmasına haklı gerekçe yapılamaz. Çünkü kural olarak tüm davalarda mahkemeye müracaatla taraflar arasında bir çekişme, tartışma, belirsizlik ve ispat sorunu bulunmaktadır.

Bu nedenle sayın çoğunluğun davacının taleplerinin kısmi davaya konu edilebileceğine ilişkin bozma düşüncesine katılmamaktayım.
Old 18-05-2012, 19:24   #68
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sibel19
Meslektaşlarım Yeni Hukuk Usulü gereği verilmiş kararı ekliyorum.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas: 2012/1757, Karar: 2012/5742

Sn. sibel19, bahsettiğiniz karar 25/03/2012 tarihinde sn. Akpunar tarafından, sizin mesajınızdan 4 mesaj önce verilmiş

Bilginize
Old 18-05-2012, 19:49   #69
sibel19

 
Varsayılan

Karar, ilk mesajın yanıtı idi.

Sonuçta her ne kadar karara değil, "karşı oy"a katılsam da, meslektaşımızın müvekkilinin hakkını en tehlikesiz (!) şekilde elde etmesine katkı sağlamak amacıyla göndermiştim; ancak istemeden tekrara düşmüşüm...

Uyarı için teşekkür ederim.
Old 11-06-2012, 15:13   #70
Av.Selin AKSU

 
Varsayılan

Saygıdeğer Meslektaşlarım:
İşçi alacağı için bir iş davası açmak istiyorum. Fakat 7 yıllık bir çalışma eksik ücret ve primleri var. davayı sonra ıslah etmek üzere simdilik 1.000,00 taleple açıyorum. Bu şekilde daha önce de açtım bir sorun cıkmadı yalnız kıdem ve ihbarı hesaplayamadım. bunu uzman bilirkişilerce dava sürecinde hesaplanmasına bırakılsam bir sorun olur mu? Şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla
Old 11-06-2012, 15:59   #71
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Saygıdeğer Meslektaşlarım:
İşçi alacağı için bir iş davası açmak istiyorum. Fakat 7 yıllık bir çalışma eksik ücret ve primleri var. davayı sonra ıslah etmek üzere simdilik 1.000,00 taleple açıyorum. Bu şekilde daha önce de açtım bir sorun cıkmadı yalnız kıdem ve ihbarı hesaplayamadım. bunu uzman bilirkişilerce dava sürecinde hesaplanmasına bırakılsam bir sorun olur mu? Şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla

Şuan uygulamada, bu tür alacaklar belirsiz alacak olarak görüldüğünden kısmi talepli dava açmanızda sorun yok.

Ancak Yargıtay'ın fikir değiştirme ihtimaline binaen, tespit talepli alacak davası açmanızı öneririm.

Eğer ille de net rakamlı kıdem ve ihbar yazmak istiyorsanız, internette bunun hesaplamasını yapan programlar var. Onlardan yararlanabilirsiniz.
Old 11-06-2012, 16:40   #72
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Saygıdeğer Meslektaşlarım:
İşçi alacağı için bir iş davası açmak istiyorum. Fakat 7 yıllık bir çalışma eksik ücret ve primleri var. davayı sonra ıslah etmek üzere simdilik 1.000,00 taleple açıyorum. Bu şekilde daha önce de açtım bir sorun cıkmadı yalnız kıdem ve ihbarı hesaplayamadım. bunu uzman bilirkişilerce dava sürecinde hesaplanmasına bırakılsam bir sorun olur mu? Şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla

Zannımca olmaz. Kısmi dava açmış oluyorsunuz, ücret ve prim hususunda uyuşmazlık var. Hesap raporu alınmasını takiben ıslah hakkınızı kullanırsınız.

Saygılarımla.
Old 11-06-2012, 16:46   #73
Mozkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Saygıdeğer Meslektaşlarım:
İşçi alacağı için bir iş davası açmak istiyorum. Fakat 7 yıllık bir çalışma eksik ücret ve primleri var. davayı sonra ıslah etmek üzere simdilik 1.000,00 taleple açıyorum. Bu şekilde daha önce de açtım bir sorun cıkmadı yalnız kıdem ve ihbarı hesaplayamadım. bunu uzman bilirkişilerce dava sürecinde hesaplanmasına bırakılsam bir sorun olur mu? Şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla



"Dava konusu edilen alacak, yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiriyor (Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı 2011/5, s.13) veya miktar veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespit edilmesini gerektiriyor ise talep konusu alacağın tartışmalı veya açıkça belirlenemeyeceği kabul edilmeli ve kısmi dava olarak görülmelidir.

Keza alacak miktarı veya değerinin hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak belirlendiği durumlarda da alacak belirsizdir. Fazla mesai ve tatil çalışmalarının kayda dayanmadığı durumlarda Dairemiz istikrarlı olarak "hastalık, izin gibi nedenlerle çalışılamayacak günler olduğu düşünülerek" bu tür alacaklarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini kabul etmektedir.

Diğer taraftan, işçilik tazminat ve alacakların belirlenmesinde ispat yükü dışında ilgili yasalarda hesabın unsurları olarak bazı kriterlere yer verilmiştir."

Keza hem zamanaşımı açısından hem de ıslah açısından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul ekonomisi açısından daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Davanızı istediğiniz kalemler yönünden ;yukarıda verilen yargıtay kararı, kanun madde gerekçesi ve doktrindeki kimi görüşler (BUDAK/KURU) dikkate almak suretiyle;

( davacının davalı ile olan iş ilişkisinden kaynaklı alacak miktarının tam olarak ve davalının bu tespit edilen alacak miktarından sorumlu olduğunun TESPİTİNE; alacak konusu edilen miktarların tam ve kesin olarak belirlenebilmesi şimdilik mümkün olmadığından HMK. 107 uyarınca , verilecek bilgi ve yapılacak tahkikat sonucu ortaya çıkması muhtemel asıl alacak miktarının belirlenebilir olması halinde, belirlenen miktar kadar arttırmak üzere şimdilik asgari değer olarak fazla mesai ücreti olarak 500,00tl kıdem tazminatı için 500,00tl ve ihbar tazminatı için 500,00tl nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine , ) karar verilmesi

şeklinde bir talep doğrultusunda dava açabileceğiniz kanaatini taşıdığımı ifade etmek isterim.

Saygılarımla.
Old 12-06-2012, 11:03   #74
Av.Selin AKSU

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım ,
değerli vakitlerinizi ayırıp bana cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Şuan kafamda netleşen husus belirsiz alacak davası olarak açmak. Bu durumda belirsiz alacak davası istemimi dava konusuna mı yazıyorum? Belirsiz alacak davalarında ayrıca harca tabi bir değer belirtmem gerekir diye düşünmekteyim. Bu sebeple bu değeri şimdilik 500.00-TL diye belirtsem ileride diyelim ki 50.000,00-TL'ye çıkarsam arada çok fahiş bir fark olur mu?
sonuçta ıslah ederken aradaki eksik harcı tamamlayacağım?
Yoksa hiç ıslah yoluna gitmeden bu zaten belirsiz alacak davası olduğundan bilirkişi raporları doğrultusunda karar mı verilir?
Bu konuda da yardımcı olabilirseniz çok sevirim.
Şimdiden ayrı ayrı çok teşekkür ederim.
Old 12-06-2012, 11:10   #75
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Değerli meslektaşlarım ,
değerli vakitlerinizi ayırıp bana cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Şuan kafamda netleşen husus belirsiz alacak davası olarak açmak. Bu durumda belirsiz alacak davası istemimi dava konusuna mı yazıyorum? Belirsiz alacak davalarında ayrıca harca tabi bir değer belirtmem gerekir diye düşünmekteyim. Bu sebeple bu değeri şimdilik 500.00-TL diye belirtsem ileride diyelim ki 50.000,00-TL'ye çıkarsam arada çok fahiş bir fark olur mu?
sonuçta ıslah ederken aradaki eksik harcı tamamlayacağım?
Yoksa hiç ıslah yoluna gitmeden bu zaten belirsiz alacak davası olduğundan bilirkişi raporları doğrultusunda karar mı verilir?
Bu konuda da yardımcı olabilirseniz çok sevirim.
Şimdiden ayrı ayrı çok teşekkür ederim.

Sembolik olmayan bir değer bildirip belirsiz alacak davası açabilirsiniz. 500 TL. uygun bir değerdir.
Belirsiz alacak davasında alacağın miktarının belirli hale gelmesi üzerine ıslaha gerek yoktur, davacı bir "beyan ile" dava değerini artırabilir. Taleple bağlılık ilkesi gereğince bu artırımı yapmak zorundasınız.

Ancak, işçi alacakları açısından belirsiz alacak davası açılması yönünde netleşmiş bir uygulama olmadığından, risk alınmamak açısından, kısmi dava açılmasını öneririm.
Old 12-06-2012, 11:17   #76
Av.Selin AKSU

 
Varsayılan

Öncelikle değerli cevabınız için çok teşekkür ederim .
Sizden son ricam aşağıdaki dava dilekçe başlığımı incelemenizdir.Düzeltmem gereken yer var mı?
ANKARA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE


DAVACI :Çiğdem......
VEKİLİ :Av. Zehra Selin AKSU Adres Anteddedir

DAVALI :Filiz .........
KONU :Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile işçinin davalı işverence ödenmemiş kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ve izin ücretinin ,işverence geç başlatılmış ve eksik ödenmiş SSK primlerinin tazminini davalıdan tahsili istemidir.
DAVA NEVİ :Kısmi dava
HARCA TABİ DEĞER :500.00-TL

AÇIKLAMALARIMIZ :
Old 12-06-2012, 11:57   #77
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
işverence geç başlatılmış ve eksik ödenmiş SSK primlerinin tazminini

Hizmet süresinin tesbiti davasına ilişkin ve ayrı bir dava konusu olmak gereken yukarıdaki kısmı çıkarmanızı, ayrı bir dava konusu yapmanızı öneririm. İki davanın bir arada görülemeyeceği kanısındayım.
Old 12-06-2012, 12:15   #78
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Öncelikle değerli cevabınız için çok teşekkür ederim .
Sizden son ricam aşağıdaki dava dilekçe başlığımı incelemenizdir.Düzeltmem gereken yer var mı?
ANKARA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE


DAVACI :Çiğdem......
VEKİLİ :Av. Zehra Selin AKSU Adres Anteddedir

DAVALI :Filiz .........
KONU :Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile işçinin davalı işverence ödenmemiş kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ve izin ücretinin ,işverence geç başlatılmış ve eksik ödenmiş SSK primlerinin tazminini davalıdan tahsili istemidir.
DAVA NEVİ :Kısmi dava
HARCA TABİ DEĞER :500.00-TL

AÇIKLAMALARIMIZ :

yargıtay'ın bir kararında, işçi alacakları yönünden, belirsiz alacak, olarak betimleme yapmış. Ancak bu konuda oldukça çok tartışmaların olduğunu söylemem gerekiyor. Bu konuda Yargıtay'ın belirli alacak davası olarak kabul ile fikir değiştireceğini düşünüyorum. Gerekçelerimi, bazı formlarda açıklamıştım.

Kısmi davanın zamanaşımı sürelerini kesmediğini söylemem gerek.

Bu anlamda tespit istemli alacak davası açmanızın doğru olacağını düşünmekteyim. BU tür davalarda "hukuki yarar" olmadığı şekilde davanın kalan miktarının red edilme olasılığı ortadan kalkacaktır.

Sayın meslektaşım, Dilekçenizin KONU kısmı olmamış. İstedğiniz işçi alacaklarını kalem kalm sınıflanırıp, miktarlarını belirtmeniz gerekecek. Ayrıca hizmet tespitine ilişkin talebiniz de olmamış. Davacının ... tarihinden ....tarihleri arasında, davalı işyerinde ...ücret ile çalıştığının tespiti şeklinde belirlemeniz iyi olacak. Ancak bence ayrı bir dava olarak Hizmet tespitini açmanızı öneririm. Ancak işçi alacaklarının zamanaşımına uğrama durumuna göre (5 yıl ve 10 yıllık sürelere dikkat) işçi alacaklarına ilişkin davanızı da açınız.
Old 13-06-2012, 15:29   #79
Mozkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selin AKSU
Öncelikle değerli cevabınız için çok teşekkür ederim .
Sizden son ricam aşağıdaki dava dilekçe başlığımı incelemenizdir.Düzeltmem gereken yer var mı?
ANKARA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE


DAVACI :Çiğdem......
VEKİLİ :Av. Zehra Selin AKSU Adres Anteddedir

DAVALI :Filiz .........
KONU :Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile işçinin davalı işverence ödenmemiş kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ve izin ücretinin ,işverence geç başlatılmış ve eksik ödenmiş SSK primlerinin tazminini davalıdan tahsili istemidir.
DAVA NEVİ :Kısmi dava
HARCA TABİ DEĞER :500.00-TL

AÇIKLAMALARIMIZ :


Dilekçenizin buraya aktardığınız kısmında herhangi bir sorun yok.
Sayın Güntay'ın belirttiği gibi hizmet tespiti ile işçi alacaklarının aynı davada görülmesine ilişkin belirsizlik var. YHGK nun iki davanın birlikte görülmesine ilişkin kararlarına rağmen benim açtığım davayı yerel mahkeme yargıtayın bir başka kararına istinaden ayırdı.

Ayrı ayrı açmanız bu bağlamda daha sağlıklı olabilir .Ama neticede alacak davası hizmet tesbiti davasının sonucunu bekleyecektir.

Ayrıca Sayın Polat ın mesajındaki değerlendirmeler sehven yapılmış olmalı. Çünkü konu kısmında o kadar ayrıntıya girilmez.Sizin dilekçenizdeki konu kısmı gayet başarılı ancak sayın Polat'ın burada bahsetmek istediği yer sanırım netice-i talep kısmı. Talep kısmında ayrıntılı ve kalem kalem istemlerinizi açıklamanız gerekmektedir.

Ben olsam konu kısmına: İki davayı birlikte açıyorsam (İşçi Alacağı ve Hizmet Tespiti )yazardım sadece.

Nİtekim Uyap üzerinden konu kısmı kaydedilirken de bu şekilde kayıt yapılıyor.

Konu kısmının değil ama dilekçenin içerik ve talep kısmının konuda belirtilen olayla ilgili ayrıntıları içermesi daha sağlıklı olur düşüncesindeyim.
Old 13-06-2012, 15:43   #80
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mozkul
Dilekçenizin buraya aktardığınız kısmında herhangi bir sorun yok.
Sayın Güntay'ın belirttiği gibi hizmet tespiti ile işçi alacaklarının aynı davada görülmesine ilişkin belirsizlik var. YHGK nun iki davanın birlikte görülmesine ilişkin kararlarına rağmen benim açtığım davayı yerel mahkeme yargıtayın bir başka kararına istinaden ayırdı.

Ayrı ayrı açmanız bu bağlamda daha sağlıklı olabilir .Ama neticede alacak davası hizmet tesbiti davasının sonucunu bekleyecektir.

Ayrıca Sayın Polat ın mesajındaki değerlendirmeler sehven yapılmış olmalı. Çünkü konu kısmında o kadar ayrıntıya girilmez.Sizin dilekçenizdeki konu kısmı gayet başarılı ancak sayın Polat'ın burada bahsetmek istediği yer sanırım netice-i talep kısmı. Talep kısmında ayrıntılı ve kalem kalem istemlerinizi açıklamanız gerekmektedir.

Ben olsam konu kısmına: İki davayı birlikte açıyorsam (İşçi Alacağı ve Hizmet Tespiti )yazardım sadece.

Nİtekim Uyap üzerinden konu kısmı kaydedilirken de bu şekilde kayıt yapılıyor.

Konu kısmının değil ama dilekçenin içerik ve talep kısmının konuda belirtilen olayla ilgili ayrıntıları içermesi daha sağlıklı olur düşüncesindeyim.

Sayın meslektaşım

Sehven yapılmış bir durum yok.

"KONU" kısmı ile "DAVA" ifadelerinin aynı anlama geldiğini düşünmüyorum. Eğer öyle olsa idi sayın Selin Aksu'nun KONU olarak sadece Hizmet Tespiti ve Alacak yazması yeterli olurdu, kanımca. Zira, hizmet tespitine ilişkin olarak bu denli detaylı talebin yer alması, beni, istem ve sonuç kısmının da o şekilde olduğu kanaati uyandırdı.
Ayrıca DAVA NEVİ kısmına KISMİ DAVA olarak belirleme yapmak da çok doğru bir ifade değil.

Ayrıntılı talepin NETİCE-İ TALEP kısmında yer alması da elbette gereken bir durumdur.

Neyse, herkesin bir dilekçe yazım şekli var. Ben bugüne kadar yazdığım hizmet tespiti ve işçi alacakları davasına yönelik dava dilekçelerimde sorun yaşamadım.

Bundan dolayı gönül rahatlığı ile soruya cevap verdim.
Old 25-06-2012, 13:37   #81
AVOY

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım,

İşçi alacağınin BELİRLİ alacak olmadığını anladık (baro dergisindeki makaleden, Yargıtay 9.HD tetkik hakimlerinin kitabından, 9.HD kararından)..

Peki KISMİ dava mı yoksa BELİRSİZ alacak davası mı açmalıyız?
(yüksek ücret ödenip, asgari ücretten gösterilme)

Buna neye göre karar vereceğiz?

Yani bir çoğunuz Kısmi Dava demişsiniz sanırım(HMK 109),
Belirsiz alacak davasında (HMK 107) fazla kısım BEYAN ile arttırılabiliyorken, ıslaha gerek duyulmuyorken vs. neden hala Kısmi Dava deniliyor bunu merak ediyorum?

Kısmı Davanın Belirsiz Alacak Davasına göre bir avantajı mı var veya Belirsiz Alacak Davasının bir dezavantajı mı var?

Teşekkürler


Ekleme: Yukarıda belirttiğim Belirsiz alacak davalarında ıslah veya muvafakat olmaksızın talebin arttırılabiliyor olmasının yanı sıra;

Zamanaşımı süresi sadece dava konusu edilen alacak tutarı için değil dava tarihi itibarı ile belirlenemeyen tüm alacak tutarı için kesiliyor ve

Faiz sadece dava konusu edilen tutar için değil yapılan inceleme neticesinde hesaplanan tutar için de dava tarihinden itibaren hesaplanıyor. Önceden temerrüdün varlığı halinde, temerrüt tarihinden itibaren faizin işlemesi mümkün oluyor. (Belirsiz Alacak Davası Makalesi - Av. Nezih Sütçü)
Old 03-07-2012, 11:52   #82
Av.Selin AKSU

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım hakikatin şimşeği fikirlerin çarpışmasından doğarmış. Konu üzerindeki ilgi ve alakanız ayrıca önerileriniz için çok teşekkür ederim.
Bilgileriniz ışığında davamı açtım. Yerinde olacak ki dava dilekçesi kabul olunup ilk incelemeye alındı. belirsiz alacak davası olarak belirtip harca tabi değeri 500,00-TL gösterdim. Gidişat hakkında da bilgiye ihtiyacı olan olur ise buradan tebrübemi paylaşırım.
Tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Old 28-07-2012, 10:20   #83
Av. Naif ŞAŞMA

 
Önemli ilginç bir tensip!!!

Kadıköy İş Mahkemesinden tarafıma ulaşan tensip kaydını yazmadan önce dava dilekçemdeki konu ve neticei talep kısmını belirteyim.

"KONU : (Belirsiz Alacak ve Tespit Davasıdır- HMK md. 107)
Müvekkilimin davalı şirket ile akdettiği iş sözleşmesinin haksız feshedilmesi sebebiyle uğradığı zararların tazmini ile ödenmeyen işçi alacaklarının ödetilmesi talebimiz hk. (Asgari maddi zararımız 16.000 TL’ dir)"


"NETİCE VE TALEP :
1) Belirsiz Alacak Davasına ilişkin HMK 107/2. Maddesi hükmü saklı kalmak üzere,
a. Çalışma karşılığı olan alacak kalemlerinden oluşan maddi zarar miktarımız;
i. İhbar tazminatı olarak en az 3.000 TL
ii. Kötü niyet tazminatı olarak en az 1.000 TL
iii. Kıdem tazminatı olarak en az 5.000 TL
iv. Fazla mesai alacağı olarak en az 2.000 TL
v. Yıllık izin alacağı olarak en az 1.000 TL
vi. Haftasonu çalışma alacağı olarak en az 1.000 TL
vii. Dini ve Resmi Bayramlarda çalışma alacağı olarak en az 1.000 TL olmak üzere
Toplamda 14.000 TL alacağın mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte müvekkilime ödenmesine,
b. SGK ve Vergi yapılandırma taksitlerinin bozulmasından ötürü gördüğümüz maddi zararlara karşılık olmak üzere, şimdilik 1.000 TL’sinin ödenmesine ve tüm borçlardan sorumlu olunmadığına dair tespit hükmü kurulmasına,
2) Manevi tazminat olarak 50.000 TL’nin ödenmesine,
3) Teminat senedi olarak verilen ve müvekkilimin imzasını taşıyan senedin davalıdan celbedilerek mahkemenizde HIFZEDİLMESİNE ve neticede İPTALİNE,
Toplamda 16.000 TL maddi tazminatın yanında duyulan elem, keder ve ızdırap için 50.000 TL manevi tazminatın davalı şirketten alınarak müvekkilime ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.02.07.2012"


tensip kaydını da inceleyin lütfen. tensipte;


"HMK 31. Madde gereğince davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilerek;
a.) Bu davadaki taleplerin her birinin belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava alacağı mı olduğu hususunda açıklayıcı beyanda bulunması,

b.) Belirsiz alacak davası ise tespit amaçlı belirsiz alacak davası mı yoksa tahsil amaçlı belirsiz alacak davası mı olduğu hususunda açıklayıcı beyanda bulunması,

c.) Tahsil amaçlı belirsiz alacak davası ise, HMK 107/1 maddesi gereğince belirlenebilir asgari miktarın neticei talepte gösterilmesi gerektiğinden en azından SGK veya işveren kayıtlarında belirtilen süre ve ücret üzerinden hesaplanacak alacak miktarları kadar dava dilekçesindeki neticei taleplerini açıklaması ve bu miktar üzerinden bakiye harcını ikmal etmesi, aksi halde bu davanın kısmi dava olarak görüleceği hususunun ihtarına, (ihtar edildi)

d.) Taraflar arasında hizmet süresi ve fesih tarihi itibari ile almış olduğu ücret miktarlarında bir uyuşmazlık yok ise davanın tam eda davası olarak görüleceği, buna göre davacı tarafın dilekçesindeki neticcei taleplerini tam olarak açıklaması ve bu miktar üzerinden bakiye harcını ikmal etmesi aksi halde bu davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddedileceğinin ihtarına, (ihtar edildi)
"

denmektedir. yorumlarınızı beklemekteyim.
Old 28-07-2012, 12:37   #84
av.humk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım konuyla ilgili olarak 23.01.2012 de sitede kanaatimizi havi kısa bir cevap vermiştik.HMK uygulaması henüz çok yeni.Uygulamanın tam yerleşmesi içinse değerli meslektaşlarımıza çok iş düşmektedir.
İşçi alacakları ticari ve mutad alacaklar gibi başlangıçta kesin belirlenebilir alacaklardan değildir.Her zaman ve her durumda tartışmalıdır,belirsizdir.İşçiden, tazminat alacaklarının kesin miktarını bilmesi istenemez.İşçi haklarının kayıt dışı ödenmesi,ücret pusulasının verilmemesi gerçeği karşısında işçi hiçbir zaman gerçek ücretini bilemez.Bildiği farz edilse bile bu olguyu kanıtlamak zorundadır.Bu durum çok zordur.Konuyla alakalı hizmet tespit davaları genelde olumsuz sonuçlanır,yada zorlama olarak hizmetinin sadece bir kısmı kanıtlanabilir. Yargıtayın 9.HD her tanığın sözlerine itibar etmemektedir.Tanık sıfatını taşıyan kişiler ,o iş yerinde çalışan, kayıtlarda adı geçen kişiler olacaktır.Fazla çalışma sürelerini kanıtlamak daha daha zordur.Tanıkların hiç biri doğru dürüst mesai saatlerini bilemez.Tanık söylemleri arasında çelişki varsa o dava red ile sonuçlanmaya mahkum olur.Bunun gibi daha bir çok neden sayılabilir.Bu vesileyledir ki işçi alacakları tartışmalı ve belirsizdir.
Yeni yasaya göre,işçinin alacağının tamamını rastgele hesaplatıp (muhasebeci yada YMM) tek bir davada istenmesi gerektiği savı yanlış ve hayatın olağan akışına aykırıdır.Çünkü;işçi ücretlerini ve ferilerini ispatlamakta son derece zorlanır.Çalışma süreleri de ispata muhtaçtır.İş akdinin sona eriş biçimi kuvvetle muhtemel tartışmalıdır.Tazminat ve alacak hesapları uzmanlık işidir.
HMK 107 md hükümet gerekçesinde ayrıntılı olarak değinildiği gibi “alacaklı yalnızca eda davası,yalnızca tespit davası yada kısmi eda ile birlikte külli tespit davası ikame edebilme seçeneklerine sahiptir.TC Anayasası’nın 36 md.,İHAS 6 md. belirtilen hak arama özgürlüğü zorlayıcı yorumlarla, yasayla veya içtihatlarla yasaklanamaz.İşçi alacaklarına kavuşmak için tam dava haricinde şu alternatif seçenekleri de değerlendirebilir.
1-İşçi kendisi doğrudan ya da vekili aracılığıyla “Belirsiz alacak ve tespit davası” ikame edebilir.(HMK 107/1-2md ) Yukarıdaki açıklamalar ışığında,işçi alacaklarının kesin ve net tutarını dava başında bilemeyeceği ve bilmesinin de kendisinden istenemeyeceği durumlarda HMK 107/f 1’e göre davasını açar,açmalıdır,açmasına izin verilmelidir.
2-HMK 107/f 2 göre karşı tarafın verdiği bilgi (tabiî ki burada işveren dürüstçe davranıp işçinin gerçek ücretini,hizmet sürelerini,işçi işveren ilişkisini açıklamalıdır.) ve yapılan tahkikat sonucu işçi alacağının miktarı tam ve net olarak belirlenmesi durumunda işçi,iddianın genişletilmesi yasağına takılmadan davanın başında asgari olarak belirlediği talebini artırabilecektir.Bunun için ıslah kurumunu işletmesine gerek yoktur.Hesap raporları ışığında talep miktarını artırdığında,bu rapora itiraz geldiğinde miktar yükselirse ancak o mihvalde ıslahla geri kalan kısmı artırabilecektir.
3-İşçi kendisi doğrudan ya da vekili aracılığıyla “tespit davası” ikame edebilir.(HMK 107/3 md) Ayrıca kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tespit davası da açılabilir.Bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir..Hükümet gerekçesinde bu durum şöyle açıklanmıştır.Eda davasının açılabildiği hallerde tespit davası açılamaz yollu çıkarımın hak arama özgürlüğünün ulaştığı kapasite ve hukuki yarar koşulunun muhtevası karşısında geçerliliği yoktur.Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa bir sürenin var olduğu hallerde yalnızca tespit veya kısmi eda ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilir.İşte burada maddenin 3 fıkrası devreye girmektedir.
A-HMK 107 md 3 f daki tespit davası aynı yasanın 106 md desin de dercedilen tespit davasından çok farklı bir kurumdur.HMK 106 md deki tespit davası “bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının yada yokluğunun,bir belgenin sahte olup olmadığının tespitine ilişkin olup,maddi vakıalar yek başına bu tür tespit davasının konusunu oluşturmazlar.Bu nitelikteki tespit davasının tazminat ve alacakların tahsilini sağlama özelliği olmadığı gibi icra hukuku anlamında bir yaptırım yönü yoktur.Buna karşılık HMK 107/3 deki tespit davası tazminat veya alacağın kısa ve kolay yoldan zamanaşımına takılmadan alacağı tahsil edebilme imkanı getirmektedir.Hem alacak miktarı hem de sorumlu olan kişi yada kurum belirleneceğinden tespit hükmü icra hukuk anlamında yaptırım gücüne sahip olacaktır..Yasaya göre alınacak bir tespit kararı ilamsız icraya konu olabilecektir.Ayrıca HMK 107/3 e göre açılacak tespit davasında reddedilen kısım olmayacağından ,karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gibi bir durum söz konusu olmaz.
B-Belirsiz alacak davasında sorumlular belliyken,davalının yada davalıların kesin olarak belirlenemediği durumlarda tespit davası yoluyla,hasımda temsilcide,ad ve unvanda yanılma,kusur oranlarının önemli ölçüde değişmesi,hasım değiştirme zorunluluğu doğması durumunda sadece tespitle yetinilecektir.Bu anlamda HMK 107/3 hükmü, HMK 124 md hükmünden uygulamaya çok daha elverişlidir.
4-İşçi kendisi doğrudan ya da vekili aracılığıyla “kısmi dava” ikame edebilir.(HMK 109 md) İşçi alacağının, dava ve talep etmediği kısmı için zamanaşımı, faiz ve ıslah noktalarında riskleri göze alabiliyorsa işçi alacakları içi bu dava türünü de işletilebilir. Ancak kanaatimizce en emin en uygun yol “belirsiz alacak ve tespit davasıdır.”
Kaynaklar:
Bilge yayınevi mayıs 2012 de yayınlanan Sn.Çelik Ahmet Çelik’e ait tazminat ve alacak davaları konu başlıklı kitabı ile HMK hükümet gerekçesi,Medeni Usul Hukuku Ankara 2011 baskı Prof.Hakan Pekcanıtez )

Tensip zaptı gerçekten çok ilginç olmuş.Tabiri caizse elinizi kolunuzu bağlamış gibi görünüyor.Tensip zaptında ihtar edilen bölümler ile alakalı cevapları vermeye çalıştım. Konuyla alakalı olarak bazı hocaların kitaplarında alacak davaları ile alakalı çok güzel dava dilekçesi örnekleri var.Saygılarımla kolay gelsin..
Old 28-07-2012, 15:22   #85
Av. Naif ŞAŞMA

 
Varsayılan

Bana kalsa, doktrin, uygulama, Yargıtay ve yerel mahkeme ne düşünürse düşünsün!!! belirsiz alacak davasının işçi alacaklarında uygulanabileceği, özellikle ıslah talebinde fazlaya dair kısma karşı ileri sürülen zamanaşımı sıkıntısını bugüne değin halledememiş adalet mekanizmasına bu bir şanstır. Belirsiz alacak davası başta cismani zararlarda açılabilecektir. Sonra da ilk uygulanabilecek dava olarak işçilik alacaklarını görmekteyim. Eğer hakimler hayır bu alacaklar dava tarihinde belirlidir diyorsa, onlardan ricam hiç hesap bilirkişisine gitmesinler. Bir zahmet kendileri hesaplasınlar. bakalım işin çinden çıkabiliyorlar mı. Kanaatimce tartışmak dahi yersiz. İşçi alacakları HMK 107 çerçevesinde belirsiz alacak davası şeklinde AÇILABİLİR.
Old 13-10-2012, 16:11   #86
n_plak

 
Varsayılan

Merhaba;
Belirsiz alacak davası olarak açtığımız davada her bir talebe ilişkin olarak miktar belirtmemiz gerektiğini düşünüyor musunuz? Yoksa; zaten tespit talebi ile birlikte tahsil talebinde bulunduğumuz için, harca esas değeri belirtmemiz ve kalem kalem kıdem tazminatı, ücret, tatil vs.
alacakları miktarlarını belirtmemiz gerekmediğini mi düşünüyorsunuz?
İkinci şekilde düşünüyor olmama rağmen; tereddütlerim yok değil.


İyi çalışmalar.
Old 13-10-2012, 16:26   #87
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan n_plak
Merhaba;
Belirsiz alacak davası olarak açtığımız davada her bir talebe ilişkin olarak miktar belirtmemiz gerektiğini düşünüyor musunuz? Yoksa; zaten tespit talebi ile birlikte tahsil talebinde bulunduğumuz için, harca esas değeri belirtmemiz ve kalem kalem kıdem tazminatı, ücret, tatil vs.
alacakları miktarlarını belirtmemiz gerekmediğini mi düşünüyorsunuz?
İkinci şekilde düşünüyor olmama rağmen; tereddütlerim yok değil.


İyi çalışmalar.

Uygulamada, her bir alacak kaleminin açıklanması istenmektedir. Hatta THS'de bir forumda(belki de bunda), bir ara karar içeriği yayınlanmıştı. 5 adet işçilik alacağı talep edilmiş, ancak 2 tanesi için miktar belirtilmiş, 3 tanesi için miktar belirtilmemişti, mahkeme açıklama talep etmişti(Sanırım Av.Selim Balku'nun sorusu idi).
Old 13-10-2012, 18:04   #88
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Değerli Av. Suat ERGİN üstadım, bu konuya çok emek verdiniz; önce, teşekkür ederim.

Şu durumda, yani; vatandaş, ( mecbur kalmazsa zaten yapmaz) Belediyeye, kendi inşaat parselleri dışında, pek çok parseli yol, park ve su deposu olarak ÇOK sembolik bir bedelle satış (yargısal uygulamada bağış) yoluyla karşılıksız olarak temlik ediyor ve tapuya da yol, park olarak tescil ediliyorLAR.

Devir değişiyor,rant düşünceleri olgunlaşıyor, Belediye bu parkLARA (bir bölümüne) alışveriş merkezi yapmaya, vatandaş da bağıştan rücü davası açmağa hazırlanıyor.

Sorum şu; vatandaş müddeabihi hesaplayamaz ki, harca esas ve ileride tamamlanmak üzere söz gelimi, şimdilik 8000 TL üzerinden dava açılabilir mi ? Saygılarımla..

Ayrıca, Belediye'ye bağıştan rücu'a dair yeni ve örnek kararlara ulaşan/ ulaşacak olan meslektaşlarıma da teşekkür ederim.
Old 13-10-2012, 23:18   #89
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan C_OKYAY
Değerli Av. Suat ERGİN üstadım, bu konuya çok emek vermiş bulunmaktasınız, önce, teşekkür ederim.

Şu durumda, yani; vatandaş, ( mecbur kalmazsa zaten yapmaz)Belediyeye, kendi inşaat parselleri dışında, pek çok parseli yol, park ve su deposu olarak sembolik bir bedelle satış (yargısal uygulamada bağış) yoluyla karşılıksız olarak temlik ediyor ve tapuya da yol, park olarak tescil ediliyorLAR.

Devir değişiyor,Belediye bu parkLARA (bir bölümüne) alışveriş merkezi yapmaya, vatandaş da bağıştan rücü davası açmağa hazırlanıyor.

Sorum şu; vatandaş müddeabihi hesaplayamaz ki, harca esas ve ileride bilirkişi incelemesi sonucu tamamlanmak üzere söz gelimi 5000 TL üzerinden dava açılabilir mi ? Saygılarımla..
1-tenkis davasını belirsiz dava olarak actım,sizin olayınızda da 5000 üzerinden dava acıldıktan sonra dosya bilirkişiye gidip alacak belirlenebilir olunca ıslah ederek harcı tamamlamanızda engel yok.
2-Fakat sizin olayınızda bagıstan rucu olacagını sanmıyorum,keza tapuda satım olarak gösterilmiş,yani taraf muvazaası var.bu durumda kendi kusurunuza dayanamayacagınız gibi delilinizin de ancak yazılı olacagını belirtmek isterim.Bana kalırsa burada hileye dayanmak daha dogru olur,daha önce de sitede benzer bir soruda yazmıstım,keza hileye dayanınca her türlü delile dayanma imkanınız da olacak.Ama hile konusunda dediklerim yorumlarım.
Old 15-10-2012, 09:03   #90
n_plak

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkürler.

O zaman, uygulamayı düşündüğümüzde, davamızı belirsiz alacak davası olarak belirlemek dışında, pek bir değişiklik olmayacağını düşünüyorum. Yani; alacak kalemlerini belirleyeceğiz ama tam olarak bir hesaplama yapmadan, düşük meblağlarla davayı açacağız, ıslah etmeden davamızı arttırabileceğiz.
Alacak miktarlarını düşük belirlemenin bir sakıncası olacağını düşünüyor musunuz?


İyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Islah dilekçesi ile birlikte sunulan yeni dava dilekçesi üye21665 Meslektaşların Soruları 1 25-10-2010 14:04
Dava Dilekçesi ve Islah Dilekçesi İle Unutulan Faiz Talebi Ek Dava İle İstenebilir mi orhan6591 Meslektaşların Soruları 17 23-06-2010 19:30
boşanma davası devam ederken yeni dava açılması zeynur Meslektaşların Soruları 3 24-01-2010 18:58
Dava Dilekçesi Tebliğ Zarfında Dava Dilekçesi Yok!.... av.cevat Meslektaşların Soruları 0 19-08-2009 22:02
reddedilen boşanma davası üzerine yeni dava avukathavva Meslektaşların Soruları 4 21-03-2009 18:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08092999 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.