Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

babaya velayet verilmesi hakkında karar arıyorum.

Yanıt
Old 18-10-2007, 14:49   #1
nazell

 
Karar babaya velayet verilmesi hakkında karar arıyorum.

arkadaşlar merhaba . çok acil boşanma davası devam ederken annein maddi durumu olmadığından ve başka bir erkekle ilşkisi olduğu nedeniyle velayetin babaya verilmesi hakkında çok acil karar bekliyorumm. yardımlarınız için çoık tşkler
Old 18-10-2007, 15:12   #2
Pınar

 
Varsayılan

Annenin maddi durumunun yeterli olmaması velayetin anneye verilmesine engel değildir.Çocuğun ruhi ve bedensel gelişimini olumsuz etkileyen her türlü hal ve hareketi ispat edilebildiği sürece velayetin anneden alınıp babaya verilmesi için yeterli olacaktır.

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/19968
Karar: 2006/4355
Karar Tarihi: 29.03.2006

ÖZET: Velayet hakkı babaya verilen çocuk görüş ve düşüncelerini açıklama olgunlu*ğuna erişmiştir.

(4721 S. K. m. 182, 339)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Velayet hakkı babaya verilen çocuk görüş ve düşüncelerini açıklama olgunlu*ğuna erişmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 339. Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 ve 6. maddesi gereğince küçüğün görüş ve düşünceleri alınmadan velayet hakkı düzenlenmesi doğru bulunmadığı gibi Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşmenin 16. maddesi hükümlerinin de göz önünde bulundurulmaması doğru değildir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğin itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29.03.2006(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/4865
Karar: 2002/5658
Karar Tarihi: 30.04.2002

ÖZET: Taraflar boşanmış, müşterek çocuk A’nın velayeti anneye verilmiştir. Toplanan delillerden, davalının dört çocuklu evli bir kişi ile ilişkiye girip onunla yaşamaya başladığı, küçüğü de babaannenin yanına bıraktığı anlaşılmaktadır. Anne velayet görevini yerine getirmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin babaya bırakılıp, anne ile uygun bir kişisel ilişki kurulması gerekir. Ayrıca evlenme akti olmadan yararına yoksulluk nafakası verilen tarafın bir başkası ile karı koca gibi yaşaması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılacağını hükme bağlanmıştır. Boşanmadan sonra kadının evli bir erkekle ilişki kurup onunla yaşadığı sabittir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekir.


(743 S. K. m. 145)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1-Taraflar 19.10.2000 günlü karar ile boşanmış, 4.12.1996 doğumlu müşterek çocuk Alper'in velayeti anneye verilmiştir. Toplanan delillerden, davalının dört çocuklu evli bir kişi ile ilişkiye girip onunla yaşamaya başladığı, küçüğü de babaannenin yanına bıraktığı anlaşılmaktadır. Anne velayet görevini yerine getirmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin babaya bırakılıp, anne ile uygun bir kişisel ilişki kurulması gerekirken isteğin reddedilmesi isabetsizdir.

2- 743 sayılı Medeni Kanununun 145. maddesi bir evlenme akti olmadan yararına yoksulluk nafakası verilen tarafın bir başkası ile karı koca gibi yaşaması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılacağını hükme bağlamıştır. Boşanmadan sonra kadının (davalının) evli bir erkekle ilişki kurup onunla yaşadığı sabittir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekirken bu isteğin reddedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırına geri verilmesine oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1992/2-140
Karar: 1992/248
Karar Tarihi: 15.04.1992

ÖZET: Dava, velayetin tevdiine ilişkindir. Velayet hakkına tek başına sahip olan ana veya baba, bir başkası ile evlenirse, veya başka bir yere giderse, hakim re'sen veya ana ve babadan birinin talebi ile olayın gerektirdiği tedbirleri alır. Ancak, kendisine velayet tevdi edilmiş eşin, evlenmiş bulunması veya yeni eşinin görevi nedeniyle başka bir yere gitmiş olması MK.nun 149. maddesi uygulanarak, velayetin kendisinden alınıp diğer tarafa tevdii için başlıbaşına yeterli bir neden değildir. Bu yeni oluşumların, çocuk için maddi ve manevi zararlar vereceğini gösteren çok ciddi belirtiler bulunmalıdır. Somut olayda ise velayetin anadan alınıp davacı babaya tevdiini gerektirecek nitelik ve ağırlıkta bir oluşumun varlığı kanıtlanabilmiş değildir. O halde, açıklanan ilkelere uygun bulunan yerel mahkeme kararı onanmalıdır.




(743 S. K. m. 149)

Dava: Taraflar arasındaki "velayetin tevdii" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 4.2.1991 gün ve 572-65 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 21.5.1991 gün ve 4035-8188 sayılı ilamıyla; (...Dosyadaki delillerden, velayet hakkı kendisine bırakılan davalı annenin, davacı babadan gizli olarak ve kendisine hiç bir surette bilgi verilmeden müşterek çocuk 1979 doğumlu Göktuğ'u sünnet ettirdiği, bir erkek evlatı bulunan davacı babanın olayı üçüncü şahıslardan öğrendiği, yeni evlilik yapan ve bu sebeple kocası ile yurtdışına çıkmak zorunda kalan davalının okul idaresine ve babaya malumat vermeksizin çocuğu beraberinde götürdüğü, okul idaresi tarafından keyfiyetin babaya bildirildiği ve öteden beri babanın çocukla mahkeme hükmü ile tanınan yasal görüşme hakkını kısıtladığı anlaşılmaktadır. Gerçekten, olaylardan davalı annenin, hayatta bir kere olabilecek ve Türk örf ve adetine göre ananın babanın mürüvveti ve gururu sayılacak sünnet düğün merasimini ve özellikle yurt dışına çıkıp adresini babadan sakladığı ve aşikar biçimde çocukla baba arasında yasa hükümlerince tesis edilen görüşme hakkını ve babalık duygularının tatminini önlemeye çalıştığı görülmektedir.

Anlaşılmaktadır ki, davalı, baba ve çocuk ilişkilerinde açık, samimi ve babanın çocuk üzerindeki haklarına, dolayısı ile kanuna karşı saygılı değildir.

Velayet hakkı kullanılır iken çocuğun bedeni, fikri ve özellikle psikolojik gelişmesine özen gösterilmesi ve gerek bedeni, gerek ruh sağlığı açısından çocuk üzerinde olumsuz etki bırakılacak söz ve davranışlardan sakınılması gerekir. Olayımızda davalı annenin, babaya karşı gayet sert ve katı davranışlarda bulunduğu özellikle baba ile oğul'un görüşmelerinin engellenmeye çalıştığı gerçekleşmiştir. Bu halin ileride çocuk üzerinde olumsuz etki yapacağı da tartışmasızdır.

Bu yönün gözetilmemesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden : Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğince duşuşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, velayetin tevdiine ilişkindir.

Hemen belirtmek gerekir ki, Hukuk Genel Kurulu'nun 16.10.1991 gün ve 360-502 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere; velayet, çocukların bakım, koruma ve çeşitli yönlerden yetiştirilmelerini sağlamak amacıyla ana-babanın, çocukların, şahısları ve malları üzerinde haiz oldukları hak, yetki ve ödevlerdir. Çağdaş hukukta, velayet öncelikle görevdir. Ana-baba, velayet nedeniyle kendilerine yüklenen ödevleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Velayet, çocuğun menfaatine kullanılması gereken bir yetkiler yumağıdır. Bu nedenle, velayetin kapsadığı yetkiler, kötüye kullanmaya karşı çok duyarlıdır (Prof. Dr. B. Köprülü-Prof. Dr. S. Kaneti, Aile Hukuku, 1986 baskı, sahife 248).

Yine MK.nun 149. maddesine göre, velayet hakkına tek başına sahip olan ana veya baba, bir başkası ile evlenirse, veya başka bir yere giderse, hakim re'sen veya ana ve babadan birinin talebi ile olayın gerektirdiği tedbirleri alır. Ancak, vurgulamak gerekir ki, kendisine velayet tevdi edilmiş eşin, evlenmiş bulunması veya yeni eşinin görevi nedeniyle başka bir yere gitmiş olması MK.nun 149. maddesi uygulanarak, velayetin kendisinden alınıp diğer tarafa tevdii için başlıbaşına yeterli bir neden değildir. Bu yeni oluşumların, çocuk için maddi ve manevi zararlar vereceğini gösteren çok ciddi belirtiler bulunmalıdır.

Somut olayda ise velayetin anadan alınıp davacı babaya tevdiini gerektirecek nitelik ve ağırlıkta bir oluşumun varlığı kanıtlanabilmiş değildir.

O halde, açıklanan ilkelere uygun bulunan yerel mahkeme kararı onanmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.4.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1987/2-99
Karar: 1987/746
Karar Tarihi: 21.10.1987

ÖZET: Dava, hukuki mahiyeti itibariyle velayetin nez'i değil tevdii niteliğindedir. Dosyadaki delillerle çocuğun velayetinin babasına tevdiini getirir koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

(743 S. K. m. 274)

Dava: Taraflar arasındaki velayetin nez'i davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.4.1986 gün ve 1985/633 esas, 1986/345 karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 27.10.1986 gün ve 1986/8599-9340 sayılı ilamı ile; (..Davalı kadının, çocuğunu Bursa'da ailesinin yanında bırakıp kendisini İstanbul'da çalıştığı, ancak dava açıldıktan sonra işinden ayrılarak Bursa'ya gittiği gerçekleşmiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre çözülür ve dava tarihinden önceki olaylar, durumlar gözetilerek hüküm verilir. Bu yön 28.11.1956 günlü ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğinden olduğu gibi genel hukuk teorisi de aynı doğrultudadır. Hal böyle olunca ananın, dava devam ederken Bursa'ya gitmiş olması davacı yararına doğan dava ve talep hakkını ortadan kaldıramaz.

Dosyadan ve özellikle başka delillerle dea teyit edildiği için delil gücü kazanan teyp bandındaki sözlerden, okul idare yetkililerinin anlatımlarından ve öteki delillerden anlaşıldığı gibi, davalı kadın; çocuğuna iyi örnek olmayacak ve genç dimağında ahlaki çöküntüye yol açacak bir yaşantı içinde olduğu, Türk toplumunun tasvip etmeyeceği bir hayat sürdüğü, sözgelimi tek başına erkeklerle kayağa gittiği, gazinoda masanın üstüne çıkarak oynayacak kadar hafif hareketler yaptığı, çocuğunu hiçe sayarak onun yanında başka erkeklerle ve çocuğun görmemesi gereken ilişkilere girdiği, ayrıca içki alışkanlığının bulunduğu anlaşılmıştır. Bütün bu sayılanlar karşısında velayetin baba tarafından kullanılması daha uygun olup o yolda karar verilmesi gerekirken, bu yön temyiz incelemesi sırasında gözden kaçmış olmakla, bu kere davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama kararının kaldırılması ve hükmün gösterilen sebeple bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden : Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, hukuki mahiyeti itibariyle velayetin nez'i değil tevdii niteliğindedir. Dosyadaki delillerle çocuğun velayetinin babasına tevdiini getirir koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.10.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/4865
Karar: 2002/5658
Karar Tarihi: 30.04.2002

ÖZET: Taraflar boşanmış, müşterek çocuk A’nın velayeti anneye verilmiştir. Toplanan delillerden, davalının dört çocuklu evli bir kişi ile ilişkiye girip onunla yaşamaya başladığı, küçüğü de babaannenin yanına bıraktığı anlaşılmaktadır. Anne velayet görevini yerine getirmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin babaya bırakılıp, anne ile uygun bir kişisel ilişki kurulması gerekir. Ayrıca evlenme akti olmadan yararına yoksulluk nafakası verilen tarafın bir başkası ile karı koca gibi yaşaması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılacağını hükme bağlanmıştır. Boşanmadan sonra kadının evli bir erkekle ilişki kurup onunla yaşadığı sabittir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekir.


(743 S. K. m. 145)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1-Taraflar 19.10.2000 günlü karar ile boşanmış, 4.12.1996 doğumlu müşterek çocuk Alper'in velayeti anneye verilmiştir. Toplanan delillerden, davalının dört çocuklu evli bir kişi ile ilişkiye girip onunla yaşamaya başladığı, küçüğü de babaannenin yanına bıraktığı anlaşılmaktadır. Anne velayet görevini yerine getirmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin babaya bırakılıp, anne ile uygun bir kişisel ilişki kurulması gerekirken isteğin reddedilmesi isabetsizdir.

2- 743 sayılı Medeni Kanununun 145. maddesi bir evlenme akti olmadan yararına yoksulluk nafakası verilen tarafın bir başkası ile karı koca gibi yaşaması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılacağını hükme bağlamıştır. Boşanmadan sonra kadının (davalının) evli bir erkekle ilişki kurup onunla yaşadığı sabittir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekirken bu isteğin reddedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırına geri verilmesine oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 18-10-2007, 15:23   #3
nazell

 
Varsayılan

pınar hanım tşkler. fakat boşanma davası devam ederken henüz velayetin kime verileceğine karar verilmeden bu şekilde bir karar aroıyorum. yardım edebilirseniz sevinirim
Old 19-10-2007, 11:36   #4
avukat-21

 
Olumlu

Sayın nazell;
Çocuk kaç yaşında bilmiyorum ama,eğer çok küçük ise,anne şefkatinin önemi nedeniyle,(uç bir örnek olacak ama) fahişe bile olsa velayet anneye tevdii ediliyor..Dolayısıyla,başka bir erkekle olan ilişkisinden davanızda bahsedin ama üzerine gitmeniz gereken konu,maddi ve manevi olarak annenin çocuğun eğitim-öğrenim-bakım-sağlık vs...gibi konularda yetersizliği olmalı..
Old 19-10-2007, 14:59   #5
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nazell
arkadaşlar merhaba . çok acil boşanma davası devam ederken annein maddi durumu olmadığından ve başka bir erkekle ilşkisi olduğu nedeniyle velayetin babaya verilmesi hakkında çok acil karar bekliyorumm. yardımlarınız için çoık tşkler
Ne kadar işinizi görür bilmiyorum bi karar buldum.Bu arada davanın devam etmesi sırasında haklı sebeplere dayanarak tedbir mahiyetinde velayeti isteyebileceğinizi düşünüyorum
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2151

K. 2004/3077

T. 11.3.2004

• VELAYET ( Ananın Başkası İle İlişkiye Girdiğinin Sabit Olduğu - Babanın Velayeti İfa Edebilecek Durumda Olması/Velayetin Verilmemesinin Kanuna Aykırılığı )

• KÜÇÜĞÜN BEDENİ VE FİKRİ GELİŞİMİ ( Velayetin Düzenlenmesi - Ananın Başkası İle İlişkiye Girdiğinin Sabit Olduğu/Babaya Verilmemesinin Kanuna Aykırılığı )

4721/m. 335, 336

ÖZET : Babanın velayeti ifa edemeyecek durumda olduğunun ispat edilemediği ve ananın başkası ile ilişkiye girdiğinin sabit olduğu durumda velayetin babaya verilmemesi kanuna aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Müşterek çocuk D. 1998 doğumludur. Toplanan delillerden davalının R. isimli evli ve beş çocuklu bir kişi ile ilişkiye girdiği, onunla yaşadığı anlaşılmaktadır. Velayet düzenlenirken analık babalık duygularından önce küçüğün bedeni ve fikri gelişimi dikkate alınmalıdır. Altı yaşındaki D.'nin bu şartlar altında anne yanında kalması onun gelişimine olumsuz etki yapacağı açıktır. Babanın velayeti ifa edemeyecek durumda olduğu da isbat edilmemiştir. Mahkemece velayetin babaya bırakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 11.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(Kazancı yayınlarından alıntıdır)
Old 19-10-2007, 15:02   #6
av.araf

 
Varsayılan

şey kararı ararken altı çizili olarak çıkan kısımlar ekleme esnasında çıkmamış.sırasıyla boşluklarda
1-velayetin
2-velayetin
3-velayetin babaya
4-velayetin babaya
neyse işinize yarayacak bi karar olduğuna kanaat getirirseniz mail olarakda size atarım
Old 19-10-2007, 15:08   #7
av.araf

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/5058
K. 1999/7547
T. 29.6.1999
• VELAYETİN TEDBİR NİTELİĞİNDE TEVDİİ
743/m.272
7.6.1935 gün 92/36 Sa.Ya.İç.Bi.Ka
ÖZET: Tedbir niteliğinde velayetin ana veya babaya tevdi isteğine ilişkin dava her yerde açılabilir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahali mahkemece verilen hükmün temziyen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Tarafların evlilik birliği devam etmektedir. Dava tedbir niteliğinde velayetin tevdii isteminden ibarettir. Aile birliğinin tedbir niteliğinde korunmasına yönelik davalarda yetki söz konusu olmaz. Bu tür davalar davalının ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi, davacının bulunduğu yer mahkemesinde de açılmıştır.

Yetki ilk itirazının reddi gerekirken kabulü ve yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, oybirliği ile karar verildi.

bi de böyle bişey var
yani velayet konusunda ayrı bir dava ikamesinden bahseder bu kararda da .Aslında yardımcı olmaya çalışırken yanlış yönlendirmekte istemiyorum.Kararlar Kazancı yayınlarından siz elinizdeki duruma göre değerlendirirsiniz artık.Ben bugün kafamı henüz tam olarak toparlayabilmiş değilim .Ama yardımcı olmak adına bişeyler yapabilmek mutluluğundan mahrum kalmak istemedim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
velayetin babaya verilmesi ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 9 05-06-2012 14:57
Vesayet/ Yatalak Hastanın Hastaneye Sevkinin Karar Verilmesi avukatsamsun Meslektaşların Soruları 1 10-10-2007 11:19
Sanık müdafii yokluğunda karar verilmesi aslı çağdaş Meslektaşların Soruları 4 12-06-2007 14:34
Talep Olmadan Davalı Tarafın Ticari Defterlerinin İncelenmeye Karar Verilmesi omerkostelekoglu Meslektaşların Soruları 3 06-01-2007 22:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04642200 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.