Hukuk Devletine Saldırı

Bir haftalığına Dresden yakınlarındaki Bautzen şehrindeydim. Bautzen Almanyanın Saksonya Eyaletinde, tarihe karışmış DDR’in(Demokratik Alman Cumhuriyeti - DAC-) sınırları içinde bulunan bir şehir. Bautzen’ın iki büyük özelliği şehir içinde ve çevresinde Sorben denen Slav ırkından gelen bir azınlığın yaşaması ve şehir içinde Stasi’nin (Ministerim für Staatssicherheit – Devlet Güvenlik Bakanlığı) önemli politik tutukluları hapsettiği bir hapishanenin bulunması.

Dönüşümde bir haftadır ziyaret etmediğim THS’de değindiğim iki konuda birşeyler yazmayı düşünüyordum. Bu arada eski DAC toprakları üzerindeki yabancı düşmanlığına ve Politikacıların Dünya Futbol Şampiyonası için Almanyaya gelecek yabancılara bu bölgelere gitmemeyi önerdiklerine değinecektim. Halkların kardeşliğini ön planda tutan bir devlet için -DAC- utanç verici bir miras.

Danıştayın şahsında Hukuk Devletine Yapılan ve bir hakimin ölümü ile sonuçlanan saldırıyı dün akşam uçakta bedava dağıtılan gaztelerden öğrendim. Saldırı doğrudan doğruya hukuk devletine ve demokrasiye yapılmış bir saldırı. En üzücü yanı ise, olayın hukuk eğitimi almış bir kimse, bir avukat tarafından işlenmiş olması.

Konu hakkında THS’ye mesaj yazan üyelerin hemen hemen hepsi olayı kınıyor ve böyle bir olayın failinin insan olmadığını/olamıyacağını, hukukçu olamıyacağını, canice bir harekette bulunduğunu belirtiyor ve ekliyor: ‘Böyle bir olay skandaldır, böyle bir olayı gerçekleştiren kişi nasıl hukukçu olur’

Neredeyse Türkiye büyük bir uykudan uyanıyor diyeceğim.

Olayı ben’de en içten hislerimle kınıyor ve ekliyorum, sadece kınamakla olmaz. Geliyorum, geldim diyen olayları görüp ona göre önlem almak gerekir. Belirli çevrelerin hoşuna gitmeyen bir gazetenin bombalanması ve belirli çevrelerin istediği yönde karar almayan bir mahkemenin basılması gelinen yolun şimdilik son basamağıdır ama en son basamak değildir. Akıllı davranılıp önem alınmazsa olaylar daha da tırmanabilir.

Olayı gerçekleştiren kişiyi insan olarak görmemek, bu bir insan değil bir canavardır demek veya ne yaptığını bilmeyen bir zavallı demek olayı küçümsemektir ve basite indirgemektir. Zamanında önlem alınmazsa, küçümsediğimiz bu türden olaylar günün birinde özgürlüklerimizin kısıtlanmasına ve tamamen ortadan kaldırılmasına yol açar.
Söylemek istediğim:
Olay bir caninin bir aptalın işi değil, kendiliğinden durup dururken meydana gelen bir olay’da değil, ideolojik ve arkasında belirli çevrelerin bulunduğu ve belirli bir süreçten sonra gerçekleşen bir olay.

Demokrasi aslında bir bütündür, nasılki biraz gebelik olmazsa, biraz demokratik olmakta olmaz; Demokrasi ya vardır ya yoktur. Son bir kaç yıldır biraz demokrasi ile demokrasiyi kurtarma çabaları iflas etmiştir ve etmek zorundadır bence. Biraz demokrasi demokrasinin ölümüdür.

Bir papazın öldürülmesine sessiz kalanlar, vaftiz için haliçe haç atanları protesto edenlere ses çıkarmıyanlar, bildiri dağıtanları dövenlere ses çıkarmayıp onları destekliyenler, sıra kendilerine geldiğinde kendilerini destekliyecek kimseyi bulamazlar.

Saygılarımla

Danıştaya yapılan saldırıdan sonraki gelişmeler ve son olarak ortaya çıkarılan Atabeyler Çetesi Orhan Veli’nin dizelerini aklıma getirdi.

Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.

Bu dizelere yapılabilecek her eklemenin Orhan Veliye saygısızlık olabileceğini bile bile bir eklemede bulunmaktan kendimi alamıyacağım:

Kimimiz’de çete kurduk.

İnşallah vatan kurtarmak için kurduğumuz bu çeteler vatanı kan gölüne çevirip demokrasinin canına okumaz..

Saygılarımla