Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

senet imzalayan kişi reşit değil ise hangi yol izlenebilir.

Yanıt
Old 05-05-2006, 09:28   #1
Cengiz Taner Doğan

 
Varsayılan senet imzalayan kişi reşit değil ise hangi yol izlenebilir.

Bir şahıs alışveriş yapmaya geliyor.Fakat alışverişi yaptıktan sonra parasının olmadığı için senet imzalayabileceğini söylüyor ve imzalıyor vade tarihi geldiğinde borç ödenmiyor.Fakat senedi imzalayan şahıs tanzim tarihi itibari ile
18 yaşından küçük hangi yol izlenilebilir.Görüşlerinizi bekliyorum.
Old 05-05-2006, 13:58   #2
davut

 
Varsayılan eksiklik

Ben 1.sınıf öğrencisiyim cevaba yanlış olabilir. Ancak bana göre bu bir hukuki işlemi geçersiz sayan nedenler arasında yer alan eksikliğe girer(tek taraflı bağlamazlık)bu işlem de ergin olmayan küçükle bir hukuki işlem yapılırsa işlemin geçerli olması için ya beraber yasal temsilcisi ile beraber yapmalı yada yasal temsilcisinin cevazına ihtiyacı vardır. Eğer temsilci izin vermezse hukuki işlem geçersiz sayılır.Burada bakkal belki hakkaniyet sorumluluğu çerçevesinde senet karşılığını alabilir.Ancak asıl olan işlemin geçersizliğidir.İşlem tüm hukuki sonuçlarını yitirir.teşekkürler
Old 05-05-2006, 15:46   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

TTK 582 uyarıınca akit ile borçlanmaya ehil olan kimse bono ile de borçlanabilir. Bononun tanzim tarihinde reşit olmayan kimsenin akit ile borç altına girebilmesi için kanuni temsilcisinin iznini veya muvafakatini gösteren kaydın senette bulunması gerekir aksi halde senet geçersiz sayılır.

Eğer bononun imzalanmasına veli muvafakat etmiyorsa ve ilgili meblağ da çocugun kendi meslek ve sanatının idamesi için yüklenilmiş bir borç değilse yapılacak bir şey gözükmüyor.


Old 20-05-2006, 22:48   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Kural olarak tam fiil ehliyeti olan (mümeyyiz, reşit ve kısıtlı olmayan) gerçek kişiler kambiyo senedi düzenleyebilir. Bir kimsenin tam ehliyetli iken imzaladığı bir senet, sonradan temyiz gücünü kaybetmesi sebebiyle geçersiz olmaz. Zira önemli olan, kambiyo taahhüdü altına girildiği yani senedin imzalandığı andaki ehliyet durumudur.
Senedi imzalarken tam ehliyetli olmayan bir kimsenin düzenlediği senet, kanuni temsilcinin icazet vermesine kadar askıda hükümsüzdür.
Sınırlı ehliyetsizin, kanuni temsilcinin iznini almadan hukuki işlem yapması halinde, bu durumu bilen karşı taraf kanuni temsilciden belli bir süre içinde işleme icazetini açıklamasını ister ve bu süre içinde icazet verilmezse, işlemle bağlı olmaktan kurtulur.
Old 23-05-2006, 11:30   #5
vukuat2005

 
Varsayılan

icra takibine girmiş bir bono niteliği ise:borçlu itiraz etmemiş ise cebri icraya devam olunur.Haciz işlemleri yapılabilir.
*Borçlu itiraz etmiş ise İcra Mahkemesi Takibin İptali'ne karar verir.icra takibi iptal olduğu için;ve de alacaklının zararı mevcut olduğu için Alacaklı genel mahkemelerdeya alacak davası ya da sebebsiz zenginleşme davası açabilir.
Old 23-05-2006, 16:20   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın vukuat2005,

Önerdiğiniz çözümde husumetin kime yöneltileceğini açıklayabilir misiniz?

Saygılarımla...
Old 23-05-2006, 17:08   #7
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Ayrıca ehliyetsizliğin herkese karşı ileri sürülebilir bir mutlak defi olduğunu unutmayalım.
Old 24-05-2006, 10:25   #8
vukuat2005

 
Varsayılan

açıkladığım husus'ta borçlu fiil ehliyetini kullanmaya ehil değil.Husumet ; Bu durumda borçlar ve Türk Medeni Kanununa göre borçlunun veli-vasi'dir.Şu da unutulmamalı yapılmış icra takibinde borçludan veli-vasisi göstermesi istenebilir.Gösterdiği takdirde veli-vasiye gidilebilir.
Old 24-05-2006, 10:32   #9
vukuat2005

 
Varsayılan

Sayın Av.Suat Ergin ; borçlu fiil ehliyetine sahip olmadığı için borçlunun veli-vasi husumet olarak gösterilmelidir.icra takibi aşamasında da borçludan;veli-vasi sorulabilir. duruma göre hareket edilir.
Old 24-05-2006, 11:14   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
borçludan;veli-vasi sorulabilir. duruma göre hareket edilir.

Sayın vukuat2005,

Borçlu, veli-vasisini söylemezse ne yapılacak?

Saygılarımla
Old 27-05-2006, 15:33   #11
vukuat2005

 
Varsayılan

hiç meraklanmayın İtirazın kaldırılması-iptali davalarında hakim soruyor.sıkıyorsa söylemesin
Old 28-05-2006, 14:15   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Borçlu itiraz etmiş ise İcra Mahkemesi Takibin İptali'ne karar verir

Alıntı:
hiç meraklanmayın İtirazın kaldırılması-iptali davalarında hakim soruyor.sıkıyorsa söylemesin

Sayın vukuat2005,

Yorumlarınızı ilgiyle takip ediyorum. Ufkumuzu genişletiyorsunuz. Yukarıdaki iki cümle de size ait, İcra Mahkemesi takibin iptaline karar vermezden önce mi borçluya veli-vasisini sormaktadır? Buna rağmen borçlu söylememekte ısrar etse, yaptırımı nedir? Yani hakim borçluya nasıl söyletecektir? Bildiğiniz bizim de bilmediğimiz yöntem/ler var mıdır? Peki borçlu duruşmaya hiç gelmezse ne olacaktır? Hakim ihzaren mi celbedecektir, tutuklama kararı mı verecektir?

Bu sorulara yanıt verirseniz, birkaç sorum daha olacak...Şimdiden teşekkür ederim, stajınızda başarılar dilerim.

Saygılarımla
Old 28-05-2006, 20:15   #13
z.nurten demir

 
Varsayılan

Eğer borçlu reşit değilse ve bono imzalamışsa kanatimce borçlu sıfatı oluşmamıştır. Yani sıfat yokluğu ve ehliyetsizlik durumu söz konusudur. Burada takip devam ettiği müdettçe takibin her aşamasında icra takibini itiraz edebilme hakkınız vardır. Zira bu şekilde kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Bu arada TTK 582'de konuyu aydınlatan bir maddedir.
Saygılarımla
Old 30-05-2006, 12:41   #14
vukuat2005

 
Varsayılan

sayın ergin ve demir;bu konuda tartışma benim de ilgimi çekti.1-icra aşamasında veli-vasi bildirirse ona yöneltiriz ,bildirmez ise İİk 54 göre kıyas yapmalıyız.2-Mahkemede bildirmez ise ????valla burasını ben de bilmiyorum...
Old 30-05-2006, 16:49   #15
Av.Levent

 
Varsayılan

Konu ilginç
Eğer borçlu olan küçük senet icra aşamasındayken 18 yaşını doldurmuş ve icrayada itiraz etmemiş ise bu durumda borcunu kabul ettiği yorumu düşünelebilir ve icra işlemlerine devam edilebilinir kanısındayım.
Old 01-06-2006, 20:19   #16
imsel

 
Varsayılan

ortada hukuken geçerli bir bono senedi yokturki sonradan reşit olmayla geçerli hale gelsin.geçerli bir bono olması için yeniden tanzimi gerekir.bence veli yada vasi gerekli icazeti vermemişse ki olayda vermemiştir ortada hukuken geçerli bir belge yoktur.icra takibine geçilse bile takip iptal ettirilir.saygılar.
Old 02-06-2006, 16:42   #17
göçebe

 
Varsayılan

eğer senedi imzalayan kişi kendini yaşça büyük olarak göstermiş ve fiziki yapısı ile de satıcının yanılgıya düşmesine neden olarak alım satım işleminin yapılmasını sağlamış ise senedi imzalayan şahsın bilerek ve isteyerek satıcıyı yanıltma iradesi ispatlanabiliyorsa dolandırıcılık nedeniyle ceza davası açmak da yada bu şekilde bir dava açılacağı borçluya ikaz edilerek (tabi ne kadar etik olduğu tartışılır) bir şekilde borcun ödenmesi sağlanabilir kanaatindeyim aksi takdirde yaşı küçük ve velsinin de onayı yoksa yapılacak pek de birşey yok senet geçersiz
Old 05-08-2006, 13:44   #18
terazinin kefesi

 
Varsayılan farklı bir açı denesek

Senede veli-vasinin icazetiyle olur verilirse veya yapılan takibe itiraz olmazsa takip kesinleşmekle senedin geçerli olduğu varsayımıyla sorun yoktur.Sorun düzenlenme amacı bir alışverişse o zaman senede değil de esas ilişkiye dayanılarak küçük -velivasi izni olmasa da - sorumludur ve ona karşı bir alacak davası açılabilir ve kazanılabilir diye düşünmekteyim.Zira gerekçesi şağıda açıklanmıştır;

Türk Medeni Kanunu'nun

<H2 style="MARGIN: 0cm 0cm 3pt">II. Fiil ehliyeti

1. Kapsamı
MADDE 9.- Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.
2. Koşulları
a. Genel olarak
MADDE 10.- Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
b. Erginlik
MADDE 11.- Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.
Evlenme kişiyi ergin kılar.
c. Ergin kılınma
MADDE 12.- Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
d. Ayırt etme gücü
MADDE 13.- Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.
III. Fiil ehliyetsizliği
1. Genel olarak
MADDE 14.- Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.


2. Ayırt etme gücünün bulunmaması
MADDE 15.- Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.
3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
MADDE 16.- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.
Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.
</H2>
Old 05-08-2006, 14:58   #19
bertrand

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1980/11-1968

K. 1981/762

T. 25.11.1981

BONO TANZİMİ ( Mümeyyiz Küçüklerin )

• İCAZET ( Mümeyyiz Küçüğün Tanzim Ettiği Bonoya Kanuni Mümessilin Verdiği )

• MÜMEYYİZ KÜÇÜĞÜN TANZİM ETTİĞİ BONO ( Ancak Kanuni Mümessilin İzin veya İcazetiyle Geçerli Olacağı )

6762/m.582


ÖZET : Mümeyyiz küçükler ancak yasal temsilcilerinin izin ve icazetleri ile bono tanzim edebilirler. Bu nedenle kanuni temsilcinin izni olmadan tanzim edilmiş bir bonoda, yalnızca bir miktar için icazet verildiği takdirde, icazet verilen kısım için bononun geçerliliğine, aşan kısım için ise iptaline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "bononun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda TİRE Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.9.1979 gün ve 313-397 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.12.1979 gün ve 5859-5811 sayılı ilamı: ( ...Davacı vekili, müvekkilinin neden olduğu bir otomobil kazası nedeniyle otomobilin sahibi olan davalının o tarihte reşit olmayan müvekkilini döverek, cebir ve şiddetle bir bono imzalattırdığını, sonradan bunu lehine 100.000 liralık olarak doldurmak suretiyle tahsile verdiğini ileri sürerek bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında, davacının otomobil kazası sonucu hasar gidermek amacı ile ve kendi rızası ve babasının icazeti altında dava konusu bononuyu imzalayarak verdiğini suvunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının bono düzenleme gününde reşit olmadığından ve bonoda babasının rızası ve icrazetini gösterir bir kayıt da bulunmadığından, davacının TTK.nun 582. maddesi gereğince bono düzenleme ehliyeti olmadığı görüşü ile bononun iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
TTK.nun ( Borçlanma Ehliyeti ) kenar başlığını taşıyan 582. madde hükmüne göre, akit ile borçlanmaya ehil olan kimse bono ile borçlanmaya dahi ehildir. Aynı Kanunun 1. maddesi gereğince, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan MK. 13. maddesi gereğince, yaşının küçüklüğü yahut akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların kanuni mümessilleri tarafından hukuki muamele yapılmadıkça geçersizdir.
Aynı Kanunun 16. maddesi hükmüne göre göre, mümeyyiz küçükler kanuni mümessillerinin izni veya icazetleri altında bizzat kendi tasarrufları ile borçlanmaya ehildirler ve aynı maddenin son fıkrasına göre de haksız fiillerden doğan zararlardan da bizzat sorumludurlar.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, gerek haksız fiil ve gerekse bono tanzim tarihinde, davacı Hidayet Fotin henüz 18 yaşını ikmal etmeyip ( mümeyyiz küçük ) durumunda bulunmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına göre davacının neden olduğu trafik kazası sonucu, davalının aracında meydana gelen zararın karşılanması amacı ile düzenlendiği çekişmesiz olan 100.000 liralık bononun düzenlenmesi sırasında, davacının velisi olan Nuri Fotin'in hazır bulunmadığı ve başlangıçta buna muvafakatı olmadığı anlaşılıyorsa da, davalı cevap dilekçesindeki savunmasında, sonradan davacının babası Nuri'nin bono düzenlenmesi konusunda icazet verdiğini ileri sürmüş bulunmasına göre, bu konu üzerinde durulmak gerekir. MK. hükümlerine göre mümeyyiz küçüklerin veli veya vasilerinin başlangıçta iznini almadan yaptıkları borçlandırıcı hukuki işlemler sonradan kanuni mümessillerinin verecekleri ( icazet ) ile tamamlanmış olmakta ve bu borçlandırıcı işlem başlangıçtan itibaren hukuki geçerlik kazanmaktadır. Dava dosyasına bağlı ceza dava dosyası kapsamı ile davacı, davacının babası Nuri ve davalı Haşim'in soruşturmanın çeşitli safhasındaki ifadelerine göre, dava konusu bononunun düzenlendiği günün akşamı davacının velisi Nuri'nin durumdan haberdar olduğu ve bilhare araçtaki hasarın iddia edildiği kadar olmadığını tesbit ettikten sonra, davalı Haşimle görüşüp 100.000 liranın hasara tekabül eden 75.000 lirasını ödemeye razı olduğu ve bunun 4.000 lirasını da peşin olarak ödediği anlaşılmaktadır. O halde, davacının velisi Nuri'nin bononun tanzimini öğrendiği ve hasar miktarına göre de bunun 75.000 liralık bölümüne icazet verdiğinin kabulü gerekir. Bu miktardan da 4.000 lirasını davalıya peşin olarak ödendiği de sabit bulunmasına nazaran dava konusu bononun 29.000 liralık bölümünün açıklanan nedenlerle iptali ile bakiye 71.000 liralık bölümü hakkındaki davanın ise reddi gerekirken yazılı şekilde bono üzerinde davacının velisinin muvafakatine ilişkin imzasının bulunmadığından bononun tümünün iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki yazılara, Özel Daire bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından ikinci görüşmede 25.11.1981 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Selam,

Yorum yazacakken bu karar gözüme takıldı. Kararı okuyunce topicte tartışılan konulara açıklık getirilen tespitler yapılmış olduğunu gördüm. Karardaki hukuki gerekçeye katıldığım için ayrıca eklemede yapmadım. Umarım yardımcı olur. Ancak eklemden duramayacağım bir husus şudur ki; mümeyyiz küçük keşide tarihi itibariyle tam fiil ehliyetine sahip olmasa bile, bu imzaladığı kambiyo senedinin, kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği kanaatindeyim.

Bu arada eklemek gerekirki benzer bir olayda, mümeyyiz küçüğün müvekkilimizi iğfal ettiğini ve yaşını büyük göstererek inancını kötüye kullandığını belirterek açmış olduğumuz bir itirazın iptali davasında mahkemece mümeyyiz küçüğün görünüş itibariyle gösterdiği yaşının saptanması için adli tıp kurumundan rapor alınmasına karar verildi. Gelen raporda davalının fiziksel olarak 19 yaş özellikleri taşıdığı belirtilmesine rağmen mahkemece davamız reddedildi. Yargıtayca da bu karar onandı.

Saygılar...
Old 05-08-2006, 15:06   #20
bertrand

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 1992/531

K. 1992/348

T. 4.2.1992

• ONSEKİZ YAŞINDAN KÜÇÜĞÜN KARŞILIKSIZ ÇEK DÜZENLEMESİ

• KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDESİ ( Onsekiz Yaşından Küçük Olanın )

743/m.16

6762/m.582

765/m.503

3167-1/m.16

ÖZET : Onsekiz yaşını bitirmeyen ve yasal velisinin izni ve onayı olmadan sanık tarafından düzenlenen çekin yasal olarak geçerli sayılamayacağında kuşku bulunmamaktadır.
SUÇ ve KARAR: 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanuna muhalefet suçundan sanık M.`nın, anılan Kanunun 16/1; TCK.nun 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Adana Yedinci Asliye Ceza Mahkemsi`nce ittihaz olunan 9.9.1991 gün ve esas 1991/936-576 sayılı kararı havi dosya tetkik olundu.
1 - Kayden 20.11.1973 doğumlu olup suçun işlendiği tarihte 18 yaşını ikmal etmemiş olduğu anlaşılan adı geçen sanığın Medeni Kanunun 14, 15, 16. maddeleri hükümlerine nazaran kanuni mümessilinin rızası olmaksızın kendi tasarruflarıyla borç altına giremeyeceği gözetilmeden yazılı olduğu şekilde mahkumiyetine karar ittihazında;
2 - Kabule göre de, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş bulunduğu anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan TCK.nun 55/3. maddesi uyarınca indirim yapılmamış bulunulmasında isabet görülmediğinden bahisle;
CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 8.1.1992 gün ve 01007 sayılı yazılı emirlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak C. Başsavcılığı`nın 13.1.1992 gün ve Y.E/44 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1 - 5.3.1990 gün 02873 yevmiye numarası ile ... Noterliği`nde düzenlenen özel vekaletnamede sanık 20.11.1973 doğumlu ... oğlu M.`nın M. adına ...T.A.Ş. Bucak Şubesi`ndeki 1319 nolu çek hesabı açması için yetki verilmiş ise de Medeni Kanunun 16. maddesi hükmüne göre yasal temsilcilerinin onayı bulunduğuna dair dosya içerisinde belge ve bilgi bulunmamasına ancak TTK.nun 582. maddeside akit ile borçlanmaya ehil olan kimsenin poliçe, bono ve çek ile borçlanmaya ehil olmasına göre, 18 yaşını bitirmeyen ve yasal velisinin izni ve onayı olmadan sanık tarafından düzenlenen çekin yasal olarak geçerli sayılamayacağında kuşku bulunmamakta adına açtırdığı çek hesabı üzerinden yasal olarak geçersiz olduğunu bilerek çek adı altında düzenlenmesine izin verdiği ve ibrazında karşılığının bulunmadığı anlaşılan belgeyi lehdar müdahile ödeme vasıtası olarak verilmesine iştirak etmek şeklinde ortaya çıkan M.`nin eyleminin dolandırıcılık niteliğinde suç teşkil edip etmeyeceği tartışılabileceği gözetilmeden sanık ... oğlu M.`nın 3167 sayılı Kanunun 16. maddesi ile mahkumiyetine karar verilmesi,
2 - Kabul ve uygulamaya göre de, suç tarihinde 18 yaşını bitirmeyen sanık hakkında TCK.nun 55/3. maddesinin uygulanmaması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname içeriğin bu itibarla yerinde görüldüğünden Adana Yedinci Asliye Ceza Mahkemesi`nin 9.9.1991 gün, 991/936 esas, 991/576 karar sayılı kararının CMUK.nun 343. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre cezanın çektirilmemesine, dosyanın gereği yapılmak üzere Yargıtay C. Başsavcılığı`na tevdiine, 4.02.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Selam,

Bu kararda Yargıtay 10. CD. si çeklerle ilgili olarak mümeyyiz küçüğün keşide ettiği çeki, "yasal olarak geçerli olmayan" bir çek olarak nitelemiştir. Ancak karardaki tespite katılmıyorum. Genel olarak mümeyyiz küçüklerin cezai ehliyetleri bulunmaktadır ve kambiyo senedi vasfı etkilenmeyen çeke ilişkin olarak mümeyyiz küçüklere ceza verilebileceğini düşünüyorum.

Saygılar...
Old 10-05-2012, 13:41   #21
avyusuf

 
Varsayılan

reşit olmadığı halde bono tanzim eden borçlu reşit olmasından sonra bu borcu ödediğini ve artık borcu kalmadığını beyan ederek takibe itiraz etmiştir. bu durumda reşit olduktan sonra borcu kabul ederek ödemiş olması takibe yapılan itirazı haksız kılarmı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
3. Kişi Yararına Sözleşme... Koray Ö. Meslektaşların Soruları 1 19-12-2006 17:08
Gemı Rehni Hangi Şartlarda Kurulabilir ve Hangi Usüllere tabidir Av.Demet Meslektaşların Soruları 1 07-12-2006 02:49
Kişi hakları Deunur Hukuk Soruları Arşivi 4 20-11-2006 04:09
Hangi sucu hangi milletten kaptik obaykan Site Lokali 0 21-07-2006 22:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07792401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.