Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Islah Talebİnİn Reddİ Karari/vekalet Ücretİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-01-2011, 22:49   #1
Av.Mustafa BAYAZIT

 
Varsayılan Islah Talebİnİn Reddİ Karari/vekalet Ücretİ

Arkadaşlar;

Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmı dava açmış, daha sonra Yargıtay'ın bozma kararından sonra müddeabih ıslah edilmiş. Bildiğiniz üzere ıslah mahkemenin de davanın diğer tarafının da kabulüne bağlı değil.
Davalı ılsah nedeniyle harcı ödesin demiş. Oysa davacı harçtan muaf. Mahkeme yargılamaya devam etmiş ve aynen; "davanın kabulü ile ...........TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ıslah talebinin reddine" demiş. Ancak davalı yönüne vekalet ücreti vermemiş ve kararda bu konuda bir hükme de yer vermemiş. Gerekçe kısmında da bozmadan sonra ıslah yapılamayacağını belirtmiş. Benim sorum şu:
1-Mahkemeni ıslah talebinin reddi yerine davanın ksımen kabulüne ve ksımen reddine karar vermesi gerekmez miydi? Çünkü ıslah kabule bağlı değil.
2-Islah edilen miktarı reddettiğine göre, davalı yararına vekalet ücretine hükmetmezi gerekmez miydi?
3-Tavzih yolu ile hükümdeki bu boşluğun ve eksikliğin ikmali mümkün müdür?

Benim için çok önemli bir konu yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Old 20-01-2011, 00:16   #2
Av.Suna SOYDAŞ

 
Varsayılan

Merhaba;

1) Dediğiniz gibi ıslah kabule bağlı değildir ve mahkeme davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermeliydi. Ancak bozmadan sonra ıslah yapılamaz gerekçesi de yasal değildir bozmadan sonra yargılamaya devam edildiğinden bu aşamada ıslah yapılabileceğini düşünüyorum.
2)Tabi ki davanın reddedilen kısmı için davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
3) Ancak bu eksiklik temyiz sebebi olup tavzihle düzeltilemez.
Old 20-01-2011, 12:47   #3
Av. Hamza

 
Varsayılan

Sayın Av. Suna Soydaş;
Mesajınızdaki "Ancak bozmadan sonra ıslah yapılamaz gerekçesi de yasal değildir bozmadan sonra yargılamaya devam edildiğinden bu aşamada ıslah yapılabileceğini düşünüyorum." ibaresine katılmıyorum.

Bozmadan sonra ıslah yapılamaz. Bu konuda yargıtay kararları vardır.
Old 20-01-2011, 12:57   #4
ali ekmekçi

 
Varsayılan

av.hamza bey'e katılıyorum.bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair İBK var.ek dava açılıp birleştirme istenebilirdi diye düşünüyorum.reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmelidir.bu konuda tavzih mümkün değildir.ekte bir karar sunuyorum.
T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/22068

K. 2009/15233

T. 2.6.2009

• TAVZİH TALEBİ ( İlişkin Dilekçenin Karşı Tarafa Tebliğ Edilmesi Gerektiği - Hükmün Tavzih Yolu İle Değiştirilemeyeceğinin Gözetilmesi Gerektiği )

• HÜKMÜN TAVZİHİ ( Tavzih Talebini İçeren Dilekçenin Karşı Tarafa Tebliğ Edilmesi Gerektiği - Hükmün Tavzih Yolu İle Değiştirilemeyeceğinin Gözetilmesi Gerektiği )

• FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ ( Mahkemece Davacının Fazla Mesai Alacağının Miktarı Hükmün Gerekçe Kısmında Belirlenmediği - Tavzihe Konu İstem Hükme Yeni Bir Unsur İlave Edilmesi Niteliğinde Olduğu )

• HÜKMÜN TAVZİH YOLU İLE DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİ ( Mahkemece Davacının Fazla Mesai Alacağının Miktarı Hükmün Gerekçe Kısmında Belirlenmediği - Tavzihe Konu İstem Hükme Yeni Bir Unsur İlave Edilmesi Niteliğinde Olduğu )

4857/m.41

1086/m.455, 456


ÖZET : Hükmün tavzihi, her ne kadar evrak üzerinden yapılabilecek ise de, tavzih talebini içeren dilekçenin karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekir. Bozma kararına uyan mahkemece verilen karar sadece davalı tarafça temyiz edilmiş, davacı tavzihe konu hatayı temyiz etmemiştir. Temyiz incelemesi sonucu karar onanmıştır. Mahkemece bozma öncesi ve sonrası verilen her iki kararda da davacının fazla mesai alacağının miktarı hükmün gerekçe kısmında belirlenmemiştir. Buna göre tavzihe konu istem hükme yeni bir unsur ilave edilmesi niteliğindedir. Davalı tarafa tebliğ dahi edilmeyen davacı vekilinin tavzih talebini içeren dilekçe üzerine hükmü tavzih yolu ile değiştiren mahkeme kararı, HUMK. nun 455 ve devam eden maddelerine açıkça aykırıdır.
DAVA : Davacı, fazla çalışma alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Göçer tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; hüküm fıkrasının 1. bendinde ıslah edilen kısım olan 3.738.59.TL yerine 738.59.TL ibaresinin yazıldığını bu hususun ve dolayısıyla vekalet ücretinin maddi hataya dayandığını belirterek düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; hüküm altına alınan fazla çalışma alacağı konusunda ıslah ile arttırılan miktar bakımından 3.738.59.TL yerine 738.59.TL ibaresinin daktilo hatasından kaynaklandığı, vekalet ücreti konusunda maddi hata bulunmadığı gerekçesi ile "...hüküm fıkrasının 1. maddesinin 2. satırı başındaki 738.59.TL yerine 3.738.59 olarak tashihine..." karar verilmiştir.
Hükümlerin tavzihi; hükmün müphem olması veya birbirine aykırı ( çelişik )fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur.
HUMK m. 455 te hüküm müphem ve gayrivazıh olur veya mütenakız fıkralar ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri ilamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir denmektedir.
HUMK m. 455 te belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması İstenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir.
Hükümlerin tavzihi de bunun bir İstisnası olarak kabul edilemez. Hakim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. ( YHGK'nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E. 300 K. sayılı ilamı )
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına ( yerine getirilmesine )kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. İcra Müdürünün hükmü yorumlamak ( tavzih etmek )yetkisi yoktur. Hüküm ancak onu vermiş olan mahkemece tavzih edilir.
Hakim tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandıramaz, genişletilemez ve değiştirilemez, ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, 2001 cilt 5, sayfa 5270 vd. )
Hükmün tavzihi, her ne kadar evrak üzerinden yapılabilecek ise de, HUMK. nun 456 ncı maddesi hükmü gereğince, tavzih talebini içeren dilekçenin karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk karar taraflarca temyiz edilmiş, davacı temyiz dilekçesinde tavzihe konu hatayı açıkça temyiz sebebi olarak ileri sürmemiştir. Bozma kararına uyan mahkemece verilen karar sadece davalı tarafça temyiz edilmiş, davacı tavzihe konu hatayı temyiz etmemiştir. Temyiz incelemesi sonucu karar onanmıştır. Mahkemece bozma öncesi ve sonrası verilen her iki kararda da davacının fazla mesai alacağının miktarı hükmün gerekçe kısmında belirlenmemiştir. Buna göre tavzihe konu istem hükme yeni bir unsur ilave edilmesi niteliğindedir. HUMK'nun 455'nci maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında, davalı tarafa tebliğ dahi edilmeyen davacı vekilinin tavzih talebini içeren dilekçe üzerine hükmü tavzih yolu ile değiştiren mahkeme kararı, HUMK. nun 455. ve devam eden maddelerine açıkça aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. yarx
Old 20-01-2011, 14:27   #5
Av. F.G. Erman

 
Varsayılan

Mahkeme ıslahı reddedebilir. Örneğin ıslah, dava zamanaşımı süresi içinde yapılmalıdır. Yani ıslah da dava zamanaşımı süresine bağlıdır. Mahkeme bunun için reddetmiş olabilir.
Saygılarımla..
Old 20-01-2011, 21:24   #6
Av.Mustafa BAYAZIT

 
Varsayılan

Sayın Av. F.G. Erma; "Mahkeme ıslahı reddedebilir. Örneğin ıslah, dava zamanaşımı süresi içinde yapılmalıdır. Yani ıslah da dava zamanaşımı süresine bağlıdır. Mahkeme bunun için reddetmiş olabilir." şeklindeki görüşünüze katılmıyorum. Islah mahkemenin de davanın karşı tarafının da kabulüne bağlı değildir. Müddeabihin artırılmasına yönelik ıslah ek dava gibidir. Nasıl ki, birisinin dava açmasını mahkeme engelleyemez ise, ıslah talebinde bulunulmasını da engelleyemez. Ayrıca, zamanaşımı bir def'idir ve mahkemenin re'sen dikkate alması mümkün değildir. Bu nedenle zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olabileceği fikri de dayanaksızdır. Ancak yine de ilginize teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 20-01-2011, 21:28   #7
Av.Mustafa BAYAZIT

 
Varsayılan

İlginiz için teşekkür ederim. Ancak örnek olarak gösterdiğiniz Yargıtay ilamı kesinleşen bir mahkeme kararı ile ilgilidir. Bizim dosyada ise, temyiz süresi içinde yapılacak bir tavzihten bahsediyorum. Bu nedenle ben tavzih olabilir diye düşünmüştüm. Tavzih edilebilir düşüncemi de hükümde kabul ya da ret şeklinde karara bağlanmamış bir konu olmasına bağlamıştım.
Old 20-01-2011, 23:47   #8
Av. F.G. Erman

 
Önemli

Sn. Av. Mustafa BAYAZIT,
Görüşüme katılmayabilirsiniz ama dikkat ederseniz ben sadece bir örnek verdim ve böyle olabilir dedim. Islah, mahkemenin ya da karşı tarafın kabulüne bağlıdır demedim. Islahın mahkemece re’sen nazara alınacak bir husus olduğunu da söylemedim dikkat ederseniz. Bu nedenle görüşümü dayanaksız bulmanız, konuyu açan kişi olarak hem çelişkili hem de abes oldu açıkçası. Verdiğim sadece bir örnekti, elbette ki ıslah talebinde bulunulmasını mahkeme engelleyemez ancak zamanaşımı nedeniyle reddine ya da bozma ilamına yerel mahkemece uyulmasından sonra yapılan ıslahın reddine veyahut fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamışsa yine ıslah talebinin reddine karar verebilir.
Saygılarımla..
Old 21-01-2011, 08:07   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mustafa BAYAZIT
Arkadaşlar;

Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmı dava açmış, daha sonra Yargıtay'ın bozma kararından sonra müddeabih ıslah edilmiş. Bildiğiniz üzere ıslah mahkemenin de davanın diğer tarafının da kabulüne bağlı değil.
Davalı ılsah nedeniyle harcı ödesin demiş. Oysa davacı harçtan muaf. Mahkeme yargılamaya devam etmiş ve aynen; "davanın kabulü ile ...........TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ıslah talebinin reddine" demiş. Ancak davalı yönüne vekalet ücreti vermemiş ve kararda bu konuda bir hükme de yer vermemiş. Gerekçe kısmında da bozmadan sonra ıslah yapılamayacağını belirtmiş. Benim sorum şu:
1-Mahkemeni ıslah talebinin reddi yerine davanın ksımen kabulüne ve ksımen reddine karar vermesi gerekmez miydi? Çünkü ıslah kabule bağlı değil.
2-Islah edilen miktarı reddettiğine göre, davalı yararına vekalet ücretine hükmetmezi gerekmez miydi?
3-Tavzih yolu ile hükümdeki bu boşluğun ve eksikliğin ikmali mümkün müdür?

Benim için çok önemli bir konu yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

Sayın meslektaşım,
1- Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı için ıslah talebi reddedilmiş, böylelikle müddeabih değişmemiştir. Bu nedenle kısmen kabul/kısmen red kararı verilmesi sözkonusu olmamıştır. Mahkemenin kararı doğrudur. Islahın kabule bağlı olmaması, HUMK 84'e aykırı olarak yapılmak istenen ıslahın geçerli olacağı anlamına gelmez. Mahkemenin ıslah talebini red kararı aslında ortada geçerli bir ıslah olmadığının tespitinden ibarettir.
2- Mahkeme ıslah talebini reddetmiş, ıslah ile arttırılmak istenen miktarı değil. Dolayısı ile müddeabih değişmemiş. Bu nedenle davalı lehine velaket ücreti verilmemesi de doğrudur.
3- Velaket ücreti (ve genel olarak, kararda yazılı olmayan herhangi bir husus) tavzih ile karara eklenemez.
Old 31-05-2019, 10:41   #10
ekinheval

 
Varsayılan

4. Hukuk Dairesi 2017/4283 E. , 2018/3073 K
Davacı … vekili Avukat … (…) tarafından, davalı … Ltd. Şti. aleyhine 12/02/2009 gününde verilen dilekçe ile arazi kullanım bedelinin tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/03/2017 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 17/04/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı Hazine vekili Avukat… ile karşı taraftan davalı vekili Avukat … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, Maden Kanunu uyarınca arazi kullanım bedeli istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı idare tarafından dava dilekçesinde; 834.850,00 TL talep edilmiş, Dairemizin 03/03/2015 gün, 2014/4222 esas, 2015/2409 karar sayılı bozma ilamından sonra sunulan 21/11/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle istem, 1.424.908,62 TL’ye yükseltilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06/05/2016 gün, 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı ilamıyla, her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle ıslah dilekçesi doğrultusunda değil, dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına 1.200,00 TL vekalet ücreti verildiği belirtilmiş, parantez içinde; “bozma öncesi davalı lehine hükmedilip anılan hüküm davalı tarafından temyiz edilmediğinden bağlı kalınan miktar” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Mahkemece, ıslah dilekçesiyle arttırılan miktarın, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin kural uyarınca reddedilmiş olmasına göre, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına maktu vekalet ücreti verilmesi yerinde ise de, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …’ne göre 1.980,00 TL yerine, ilk hükmün davalı tarafından temyiz edilmediğinden bahisle 1.200,00 TL’ye hükmedilmiş olması doğru değildir. Ne var ki; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle; hüküm fıkrasının 6 numaralı bendinde yer alan “… 1.200 TL vekalet ücretinin (bozma öncesi davalı lehine hükmedilip anılan hüküm davalı tarafından temyiz edilmediğinden bağlı kalınan miktar)…” ifadelerinin silinerek yerine; “…1.980,00 TL vekalet ücretinin…” ifadelerinin yazılmasına, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçimi ile ONANMASINA ve davalı yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
EŞ Durumundan Tayİn Talebİnİn Reddİ S.Taşkıran Meslektaşların Soruları 4 08-03-2013 13:47
Islah Talebİnİn Reddİnde Vekalet Ücretİ Av.Mustafa BAYAZIT Meslektaşların Soruları 1 14-01-2011 19:17
Islah Sebebİyle Vekalet Ücretİ. furugferruhzad Meslektaşların Soruları 1 19-08-2010 21:26
Islah Edİlen Davada KarŞi Yan Vekalet Ücretİ Deniz Karakaş Meslektaşların Soruları 1 29-04-2008 10:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07232308 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.