Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anket Sonucu: hak sahibi olunduğu iddiası ile tapu verilmeden tapu iptal ve tescil açılır mı
açılır 1 50,00%
açılamaz 1 50,00%
kadastro mahkemesine açılır 0 0%
idari davadır 0 0%
Oy Verenler: 2. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 410)

sultanbeyli mülkiyet sorunu

Yanıt
Old 16-01-2021, 22:21   #1
Av.Büçkün Canatik

 
Varsayılan sultanbeyli mülkiyet sorunu

Sayın meslektaşlarım,
1993 yılında Sultanbeyli'de satış sözleşmesi ile bir arazi satın alıyor müvekkilimiz. Üzerine de bina yapıp Avustralya'ya dönüyor. Satış sebebiyle belediyeye harç vs yatırılıyor hatta bina projesi belediyeye sunulduktan sonra bina yapılıyor. Ancak müvekkil Avustralya'da yaşıyor. Kardeşi daireleri başkalarına satıyor. Sultanbeyli'deki mülkiyet sorunu çözülünce satın alan 3. kişilere hak sahibi olduğunuz tespit edilmiştir gelin tapunuzu alın diye belediyeden tebligatlar gidiyor. Ve süreçten bu şekilde haberdar oluyor. Hak sahipleri arasında ismimiz geçmiyor. Henüz tapular da verilmedi. Açılması gereken dava nedir ve kime karşı açılmalıdır? Hak sahipleri belirlendiğine göre kadastro tespiti yapılmış ve kesinleşmiş. 10 yıllık sürenin geçmediği kanaatindeyim. Hak sahiplerine tapu iptali ve tescil bana mantıklı gelmiyor. İdari dava olarak belediyeye hak sahipliğinin tespiti olabilir mi? Ama görevli mahkeme asliye hukuk da olabilir. Oldukça kafam karıştı. Kıymetli görüşlerinizi rica ederim. Şimdiden teşekkürler
Old 17-01-2021, 16:47   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sultanbeyli ilçesinin genel arazi kadastrosu 1980’li yıllarda tamamlanmış ve ilçenin tapulu arazilerinin tamamı Frans Filipson isimli Belçika uyruklu bir kişiye ait iken, mirasçıları tarafında paylı mülkiyet olarak muhtelif kişilere satıldığından ilçe arazisinin tamamı kadastro sonucu paylı mülkiyet olarak kişiler adına tespit ve tescil görmüştür. Sonradan çok az miktarda müstakil tapu oluşmuştur. Bu durumu Sultanbeyli ilçesinin davalarının görüldüğü Kartal Kadastro ve Asliye Hukuk Mahkemelerinde görev yaptığım için biliyorum.

Sonraki yıllarda , ilçe yoğun miktarda dışarıdan göç almış , hisseli tapulu parsellerin bölünerek köy senetleri satılması ,hazine arazilerinin işgal edilmesi ,2/b arazilerinin çokluğu ve buralara imar ruhsatsız yapıların yapılması sonucu ilçede mülkiyet durumu sorunlu hale gelmiştir. Bu duruma çare olarak 11.05.2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Kanunun Geçici 1.md. ile , ilçedeki paylı mülkiyet durumundaki tamamı ile hazineye ait taşınmazlar Belediyenin mülkiyetine geçirilmiş ve bu taşınmazların 6292 sayılı 2/b arazilerinin satışı ile ilgili kanundaki yöntem ile hak sahiplerine satılması veya verilmesi sistemi öngörülmüştür.

Soruda sözü edilen kadastro, yukarıda 1.p.da yazılı 10 yıllık hak düşürücü süresi geçen genel arazi kadastrosu olmayıp, 2.p.da yazılı 7143 s.K.nun geçici 1.m. uygulaması için Kadastro K. Ek.Madde 4'e göre yapılan kullanım kadastrosudur. Kadastro tespit tutanaklarına karşı Kad.K.nun 11.maddesine göre 30 günlük askı süresi içinde Kadastro mahkemesinde dava açılabilir. 30 günlük süre kaçırılmış ise Kadastro.K.nun 12/3 maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde zilyetliğin tespiti ile tapuya şerh edilmesi , başkası adına tespit yapılmışsa ona ait şerhin iptali davası açılabilir. Davanın kazanılması halinde alınacak ilam Belediyeye ibraz edilerek 7143 sayılı K.göre tapusu alınabilir. Dava sonuçlanıncaya kadar Belediye tarafından işlem yapılmaması hakkında ihtiyati tedbir istenerek bu arada bir başkasına tapu verilmesi önlenebilir. Parselin bir başkası adına tescil görmesi halinde ise, tapu kaydına karşı zilyetlik ileriye sürülemeyeceğinden tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Diye düşünüyorum.
Old 19-01-2021, 20:09   #3
Av.Büçkün Canatik

 
Varsayılan

Sn. Yücel Bey, Saygıdeğer Üstadım çok çok teşekkür ederim. Kıymetli tecrübeleriniz ve önerileriniz sayesinde yolum aydınlandı. Saygılarımla
Old 05-11-2022, 20:05   #4
E.YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Sultanbeyli ilçesinin genel arazi kadastrosu 1980’li yıllarda tamamlanmış ve ilçenin tapulu arazilerinin tamamı Frans Filipson isimli Belçika uyruklu bir kişiye ait iken, mirasçıları tarafında paylı mülkiyet olarak muhtelif kişilere satıldığından ilçe arazisinin tamamı kadastro sonucu paylı mülkiyet olarak kişiler adına tespit ve tescil görmüştür. Sonradan çok az miktarda müstakil tapu oluşmuştur. Bu durumu Sultanbeyli ilçesinin davalarının görüldüğü Kartal Kadastro ve Asliye Hukuk Mahkemelerinde görev yaptığım için biliyorum.

Sonraki yıllarda , ilçe yoğun miktarda dışarıdan göç almış , hisseli tapulu parsellerin bölünerek köy senetleri satılması ,hazine arazilerinin işgal edilmesi ,2/b arazilerinin çokluğu ve buralara imar ruhsatsız yapıların yapılması sonucu ilçede mülkiyet durumu sorunlu hale gelmiştir. Bu duruma çare olarak 11.05.2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Kanunun Geçici 1.md. ile , ilçedeki paylı mülkiyet durumundaki tamamı ile hazineye ait taşınmazlar Belediyenin mülkiyetine geçirilmiş ve bu taşınmazların 6292 sayılı 2/b arazilerinin satışı ile ilgili kanundaki yöntem ile hak sahiplerine satılması veya verilmesi sistemi öngörülmüştür.

Soruda sözü edilen kadastro, yukarıda 1.p.da yazılı 10 yıllık hak düşürücü süresi geçen genel arazi kadastrosu olmayıp, 2.p.da yazılı 7143 s.K.nun geçici 1.m. uygulaması için Kadastro K. Ek.Madde 4'e göre yapılan kullanım kadastrosudur. Kadastro tespit tutanaklarına karşı Kad.K.nun 11.maddesine göre 30 günlük askı süresi içinde Kadastro mahkemesinde dava açılabilir. 30 günlük süre kaçırılmış ise Kadastro.K.nun 12/3 maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde zilyetliğin tespiti ile tapuya şerh edilmesi , başkası adına tespit yapılmışsa ona ait şerhin iptali davası açılabilir. Davanın kazanılması halinde alınacak ilam Belediyeye ibraz edilerek 7143 sayılı K.göre tapusu alınabilir. Dava sonuçlanıncaya kadar Belediye tarafından işlem yapılmaması hakkında ihtiyati tedbir istenerek bu arada bir başkasına tapu verilmesi önlenebilir. Parselin bir başkası adına tescil görmesi halinde ise, tapu kaydına karşı zilyetlik ileriye sürülemeyeceğinden tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Diye düşünüyorum.

Yücel bey müvekkilin arsası başkası adına tespit ve tescil edilmiş, 10 yıl içinde tapu iptal tescil açılamaz mı?
Old 06-11-2022, 19:10   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan E.YILMAZ
Yücel bey müvekkilin arsası başkası adına tespit ve tescil edilmiş, 10 yıl içinde tapu iptal tescil açılamaz mı?

7143 sayılı Kanunun Geçici 1.md. ile , ilçedeki paylı mülkiyet durumundaki tamamı ile hazineye ait taşınmazlar Belediyenin mülkiyetine geçirilmiş ve bu taşınmazların 6292 sayılı 2/b arazilerinin satışı ile ilgili kanundaki yöntem ile hak sahiplerine satılması veya verilmesi sistemi öngörülmüştür.

7143 s.K.nun geçici 1.m. uygulaması için Kadastro K. Ek.Madde 4'e göre yapılan kullanım kadastrosudur.6292 sayılı K.göre yapılan işlem de "kullanım kadastrosu" kapsamındadır.Genel kurala göre , Kullanım Kadastrosu davalarında Kadastro K.12/3 m.sindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içinde de tapu iptali, ve tescile yönelil davaların açılabileceği kabul edilmektedir.

Hal böyle iken; Yargıtay 16.HD.si ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37 HD.si:
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=107602 ‘deki yazımızda tartıştığımız kararlarında ve ayrıca 16.HD.si aşağıdaki kararında “mülkiyet hakkına karşı zilyetlik iddiası ileri sürülemeyeceğine” işaret edilerek , “Kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerekir. Taşınmaz Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.” denilmektedir.

16.HD.kapatıldığından ,işlerine bakan 1 ve 8 nci dairelerin görüşünün hangi yolda olduğunu bilmiyorum. Ben şahsen gerek 2/b ve gerekse Sultanbeyli davalarında Kadastro K.nu 12/3 ma.sinderki 10 yıllık süre içinde tapu iptali ve tescil ve benzeri davaların açılabileceğini düşünüyorum. Yukarıdaki soru sahibinin sorusuna verdiğim cevapta 16. Hd.sinin 2/b davaları için belirttiğim olumsuz görüşünün Sultanbeyli davalarına da uygulanması ihtimalini gözeterek , 10 yıllık süre içinde açılacak tapu iptali ve tescil davalarındaki olumsuzluğa işaret etmek istedim.Muhakkak ki, durumların takdir ve değerlendirilmesi iş sahibi olan sizlere aittir.

T.C.
Yargıtay
16. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2019/5731
Karar No.: 2020/35
Karar tarihi: 27.01.2020


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kullanım kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 2074 ada 65 parsel sayılı 3.260,51 metrekare, 2074 ada 66 parsel sayılı 2.127,82 metrekare ve 2074 ada 67 parsel sayılı 208,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine ayrı ayrı, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların ..., 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın ise ... ve ...'nun kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök muris ...'ndan kaldığı ve murisin terekesinin taksim edilmediği iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesindeki kullanım şerhlerinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalı ... ile 1/7 hissesinin davacı ..., 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına, 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalılar ... ve ... ile 1/7 hissesinin davacı ... ile 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce; davalının sair temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığı, ancak kök muris ...’in vefatı ile geriye 2. eşi Muzaffer ile ilk eşinden olma 7 adet çocuğunun kaldığı, temyize konu hükümde, murisin ölümüyle sağ kalan 2. eşi Muzaffer Sucuoğlu'nun miras payı dikkate alınmaksızın mirasçı olarak yalnızca çocukların kaldığı kabul edilerek, davacıların miras paylarının fazla hesaplanmasının isabetsiz olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesindeki kullanım şerhlerinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalı ... ile 3/28 hissesinin davacı ..., 3/28 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına, 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalılar ... ve ... ile 1/7 hissesinin davacı ... ile 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ... ve ... (...) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava konusu 2074 ada 66 ve 67 parsel sayılı taşınmazlar yönünden; Mahkemece dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisleri olan ...’ndan geldiği, murisin terekesinin mirasçıları tarafından yöntemince taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; dava konusu taşınmazların 6292 sayılı Yasa uyarınca, yargılama sırasında satılarak Beykoz Belediyesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazine ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerekir. Taşınmaz Hazine'nin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

2- Dava konusu 2074 ada 65 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu ile oluşan tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanım şerhine ilişkindir. Kural olarak bu davaların niteliği gereği husumetin taşınmazın maliki olan Hazine'ye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda davacı, yalnızca taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde kullanıcı olarak adı geçen ...’nu hasım göstermek suretiyle dava açmış ancak, taşınmazın kayıt maliki olan Hazine'ye husumet yöneltilmemiştir. Bu haliyle taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafa yasal hasım olarak davada taraf olması gereken Hazineyi davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde esas hakkında bir karar verilmelidir. Hal böyle olunca, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında bir karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-11-2022, 19:39   #6
E.YILMAZ

 
Varsayılan

Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.

Yargıtayın güncel kararı da aynı yönde.
Ancak içtihatla dayanak dosyalar önceden orman vasfında ikrn hazineye geçen yani kişinin mülkiyeti olmayan durumlar için geçerli. Sultanbeyli de ise taşınmaz kullanım kadastrosundan önce özel mülkiyete tabi idi. Yani tapulu mülk idi. Hal böyle olunca söz konusu içtihadın uygulanması durumunda mülkiyet hakkına açıkça müdahale edilmiş olacağı kanaatindeyim. O nedenle 10 yıl içinde tapu iptal tescil davası açılınca yanlış tespit ve yolsuz tescil nedeniyle tapu iptal tescil kararı verilmesi gerekir. Ancak emsal karar yoktur. O nedenle sizin de kanaatini almak isterim
Old 28-12-2022, 10:53   #7
ravunos

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan E.YILMAZ
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.

Yargıtayın güncel kararı da aynı yönde.
Ancak içtihatla dayanak dosyalar önceden orman vasfında ikrn hazineye geçen yani kişinin mülkiyeti olmayan durumlar için geçerli. Sultanbeyli de ise taşınmaz kullanım kadastrosundan önce özel mülkiyete tabi idi. Yani tapulu mülk idi. Hal böyle olunca söz konusu içtihadın uygulanması durumunda mülkiyet hakkına açıkça müdahale edilmiş olacağı kanaatindeyim. O nedenle 10 yıl içinde tapu iptal tescil davası açılınca yanlış tespit ve yolsuz tescil nedeniyle tapu iptal tescil kararı verilmesi gerekir. Ancak emsal karar yoktur. O nedenle sizin de kanaatini almak isterim
7143 Sayılı kanun kapsamında müvekkilin yan yana tapulu iki parselinde kullanım kadastrosu işlemi yapılmıştır. İki parselin üzerinde bulunan bina, belediyeye beyan edilmiş, emlak vergisi ödenen, yapı kayıt belgesi de bulunan ve içerisinde 10'a yakın kiracılı bir bina olmasına karşın bir parselde müvekkilin kaydı tespit edilmesine karşın diğer parselin kullanıcısı belirlenememiştir. Müvekkil bu durumdan kendisine dop payları için ödeme bilgisi geldiğinde haberdar olmuştur. Bu nedenle kadastro tespitine itiraz süresi geçmiştir. Akabinde taşınmaz Sultanbeyli Belediyesi adına tapuda tescil edilmiştir. Tapunun belediye adına kaydedilmiş olması nedeni ile kullanıcı tespitinin yapılması ve mümkün ise tapu iptal ve tescil talebinde bulundum. Taşınmazın tapulu bir taşınmaz olması nedeni ile davaya hazineyi taraf olarak eklemedim. Yapılan keşif ve bilirkişi raporu nazarında taşınmazın 1983 yılından beri müvekkilin kullanımında olduğu uydu görüntüleri, kira sözleşmeleri ve mahalli tanıklar tarafından tespit edildi. Ayrıca ek bilirkişi raporu ile taşınmazın değeri de tespit edildi.

Sultanbeyli Belediyesi cevap dilekçesinde davanın reddini talep etti, önce husumet itirazında bulundu ve davanın hazineye açılması gerektiğini beyan etti, akabinde ise tapunun belediye adına tescilinin kanundan kaynaklandığını beyan ile yasal hasım olduğunu ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin tarafına tahmil edilmemesi gerektiğini savundu.

Şu aşamada belediye vekili tarafıma ulaşarak harcı yatırmamız gerektiğini, yasal hasım olduklarını, davanın tapu iptal ve tescil davası olmadığını, kadastro tespitine itiraz olduğunu, kullanıcı şerhinin tapuya işlenmesi halinde dop payının ödenmesi yolu ile taşınmazın tapusunun -hali hazırda tapu sahibi olan - müvekkile verileceğini beyan etmektedir. Mahkeme henüz harcın tamamlanmasına ilişkin bir karar vermedi.

Bu bilgiler ışığında her ne kadar 7143 özel bir düzenleme olsa dahi mahkemenin tapu iptal ve tescil kararı vermesini engelleyen bir durum var mıdır? Müvekkilin tapulu taşınmazının belediye adına tescilinde ki asıl amaç zamanında alınmayan dop paylarının alınmasından ibarettir. Belediye pek tabii tapunun müvekkil adına kaydedilmesinden sonrada dop paylarını talep edebilecektir.

Sizde bu durumda tapu iptal ve tescil kararı verilebilir mi?Yoksa mahkeme kullanıcı tespiti ve tapuya şerh edilmesi yönünde mi bir karar verir. Ayrıca böyle bir durumda belediye yasal hasım olarak değerlendirilir ve yargılama gideri ile vekalet ücretinden sarfınazar edilebilir mi?
Old 28-12-2022, 13:44   #8
E.YILMAZ

 
Varsayılan

Öncelikle Sultanbeyli için asliye hukukta tapu iptal tescil davasında emsal yok. Ancak 6292 satılı kanunun uygulandığı 2b davalarında emsal var. Yargıtay 6292 ye göre satış işlemine dava açılamaz. İdari Yargı da satışı iptal ettir diyor. Ancak Sultanbeyli de ki taşınmazlar kamu malı değil öze mülk. O nedenle bence farklı uygulama olmalı. Eğer asliye hukuka açtı iseniz mahkemece tapu iptal tescil verilmeli. Kadastro mahkemesine açtı iseniz tespitin iptaline ve beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmeli diye düşünüyorum
Old 28-12-2022, 13:47   #9
E.YILMAZ

 
Varsayılan

Ben sorunuzu taşınmazın 3. Şahıs adına kaydedildiği şeklinde anladım. Eğer halen belediye adına kayıtlı ise ödemenizi yaptım tapunuzu alın. Sonra feragat edin.
Old 28-02-2023, 10:06   #10
ravunos

 
Varsayılan

Taşınmaz fiili kullanıcısı tespit edilemediği
için belediye adına tescil edildi. Bu nedenle ödeme yapmamızı kabul etmiyorlar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ortaklığın Giderilmesi Davası - Müşterek (Paylı) Mülkiyet - İştirak (Elbirliği) Mülkiyet tiryakim Meslektaşların Soruları 6 15-05-2018 11:29
İştirak halinde mülkiyet-Müşterek mülkiyet-İcrai Satış-İİK 121 Av. Ali YILMAZKARA Miras Hukuku Çalışma Grubu 2 09-05-2012 11:17
Arsa payından kaynaklanan iştirak halinde mülkiyet-satış sorunu Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 14-06-2010 06:39
Sultanbeyli Adliyesinde bir dosyaya bakılacak saadet Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 2 28-06-2007 22:09
Sultanbeyli' de iş mahkemesi yok, is davaları hagi mahkemede... köktaş Meslektaşların Soruları 4 11-06-2007 11:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06038404 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.